Spotlight filmi, Katolik Kilisesi’nin karanlık taraflarını yeniden gündeme getiren ve belgelerle kanıtlayan Boston’daki gazeteci ekibinin bu süreç boyuncaki “imtihanını” anlatıyor.

Spotlight
Spotlight

Sormaya, soruşturmaya ve sorgulamaya dair birçok film gördük bu sene. Yeri geldi hukukçular, yeri geldi bankacılar, yeri geldi başka mesleklerden başka insanlarla karşılaştık içinde bulunduğu günü ve koşulları anlamaya çalışan. Spotlight filmi de bu senenin bir diğer sorgulama filmi… Gazeteciliğin ön planda olduğu yapım, Katolik Kilisesi’nin kirli gerçeklerini gün yüzüne çıkaran Boston merkezli araştırmacı gazeteci ekibinin hikayesini anlatıyor.

Başrolde bir gazetecilik hikayesinin yer aldığı, Mark Ruffalo, Michael Keaton, Rachel McAdams, Liev Screiber gibi isimlerin eşlik ettiği Tom McCarthy yapımı Spotlight, Truth’un daha durgun ancak daha çarpıcı hali. Gerçeklerin gün yüzüne çıktığı, izleyiciyi rahatsız eden bir macera adeta. Detaylarına çok girmek istemiyorum, zira filmin tek özelliği hikayesi ve hikayenin detayları. Fakat filme dair değinmek istediğim önemli bir nokta var, o da Şili yapımı El Club ile ilişkilendirilişi.

Spotlight
Spotlight

Spotlight’a dair hemen her yazıda bir El Club karşılaştırması sürüyor da sürüyor. Fakat bu yazıların hemen hepsinde bir “taraftar seçme” çabası, almış başını gidiyor. Kimi onu beğeniyor kimi bunu. Ancak kimse bu iki filmin birbiriyle uzaktan yakından alakası olmadığını kabul etmiyor. Spotlight, bir gazetecilik macerası gibi görünen ve Katolik Kilisesi’nin gerçek yüzünü ortaya döken bir yapım iken El Club Katolik Kilisesi’nin gerçekleri saklama çabasını değil Kilise içindeki ikili yapıyı, sınıfsal farklılıkları öne çıkarıyor. Lafı uzatmaya pek gerek yok, Spotlight’ı El Club perspektifinden değil Truth üzerinden değerlendirmek daha anlamlı. Hatta The Big Short bile akıllara getirilmeli. Spotlight’ın bir “gerçekler” değil “gerçekleri sorgulama” filmi olduğunu unutmamak gerekli. Son olarak rengimi de belli edeyim, bu filmin Oscar’a aday bile olmaması gerekli.

youtube play youtube play

IMDb Puanı: 8.1/10, Top250: #207

İlginizi çekebilir: Bülent Tunga Yılmaz’ın filme dair incelemesi