Eğer Leonard Cohen “Hydra adasında asla yaşlanamazsınız” dediyse bu cümlenin altında yatan öğretiyi sizce de gidip hissetmek ve yaşamak gerekmez mi? Bir seyahatsever için bir sonraki seyahat noktası, kalbe değen “kendi küçük anlamı büyük cümleler” ardından kolayca belirlenebilir. İşte benim Hydra seyahatim kesinlikle böyle bir halet-i ruhiye içerisindeyken belirlendi.

Konum

Saronik Körfezi adalarındaki turumuzun üçüncüsü bence körfezin en kendine has adası olan Hydra!

Hydra Adası

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, Saronik Körfezi’nde bulunan ufak yerleşimli adalar arasında “hop on hop off” geziler yapmak gerçekten iyi bir fikir. Ada yerlilerinin yaşamlarına karışmak biz metropol insanlarının ruhuna çok iyi geliyor. Bunu ister sırt çantanız ve özgür ruhunuzu yanınıza alıp planlayın, isterbenim gibi adaları tek tek ziyaret etmek üzerine inşa edin ama mutlaka ve doyasıya yaşayın. Hatta bunu benim planladığım gibi Ekim ayı başlarında ya da Eylül ayı sonlarında yapın ki, adanın gerçek anlamda tadını çıkartabilmiş olun!

Hydra adasına Atina uçuşu sonrası Pire limanından kalkan Hellenic Seaways’in hızlı feribotları ile ulaşmanız mümkün. Adada ilk olarak yelkenlilerin yarattığı nefis bir marina görüntüsü ile büyüleniyorsunuz ve adanın yaşamına hızlıca karışıyorsunuz. Yazımın başında ada için “kendine has” demiştim, gerçekten bunu feribottan iner inmez gözlemleyebiliyorsunuz. Bir kere adada bisiklet dahil olmak üzere hiç bir ulaşim aracı bulunmuyor. Bir tepe uzerinde kurulmuş adada ulaşım için tek seçeneğiniz eşekler!

Hydra’da Konaklama

Adaya vardığımızda önce derin bir nefes alip, taşlı zeminde valizlerimizi taşıyan eşeğimizi takip ederek heyecanla otelimize doğru yol aldık. Heyecanla diyorum lakin seyahat tarihinden epey önce seçip rezervasyon yaptığım otel içime fazlasıyla sinmiş ama merakı adaya varıncaya dek dinmemişti. “Cotommatae 1810 Hydra”yı kesinlikle seyahat notlarınıza eklemelisiniz. Bunun dışında adada az ama çok keyifli otel seçenekleriniz var ve nerdeyse hepsi butik otel standartlarında. Bretsera, Hydrousa, Angelica ve Orloff Boutique Hotel diğer seçenekleriniz olabilir. Aslında adada bir de “Four Season Hydra” alternatifi mevcut. Ama otelin merkez ile yol bağlantısı olmadığı için ulaşım sadece küçük botlar ile sağlanıyor. Denizin durgun seyrettiği yaz aylarında yapılacak romantik bir kaçamak ya da balayı için kesinlikle düşünülebilir. Konaklamanız daha hesaplı olsun isterseniz ise ev kiralama şansını deneyebilir ya da sadece oda kiralamak için Hydra Icons’a göz atabilirsiniz.

Hydra adası körfezin diğer adalarına göre çok daha dik ve kayalık bir ada. Merkezde küçük de olsa taşlık plaj alternatifi bulmak mümkün ayrıca 40-45 dakikalik yürüyüşler ya da 5 dakikalık taksi botlar ile ulaşabileceğiniz Santa Nicolas, Vlichos ya da Plakes gibi geniş ve kumlu plajları da mevcut.

Hydra Adası’nda Yemek Nerede Yenir Restoranlar

Hydra Adası’nda yemek için elbette tavsiye edeceğimçok çok keyifli seçenekler var. Sanırım adanın en havalı tavsiyesi Sunset Restaurant. Doyumsuz bir manzaraya sahip bu restoran ABC tarafından “World’s Top Restaurants with a View” kategorisinde 2. seçilmiş. Adada romantik bir yemek yemek, gün batımını izlemek ve bunu yıllarca keyifle hatırlamak icin Sunset’i sakın pas geçmeyin! Omilos Hydra yine adanın iyi restoranlarından biri. Manzarası, Hydra limanı ve limandan demir alan yelkenlileri izlemek isteyenler için bire bir. Taze balık ve mezelerin güzelliğini ise anlatmama gerek bile yok. Mekanın gece 11 sonrası oldukça eğlenceli konsept partileri oluyor, aklınızda bulunsun.

Yunanistan sınırlarında olup İtalyan mutfağına kaymak pek adetim değildir ancak bizim ufaklik “makanna” isteyince “Da Barba Dimas” adında çok şirin bir İtalyan restoranında akşam yemeği yedik. Makarnalar tahminimizin çok ötesinde başarılı olunca, restoran sahibinden bu lezzetin hikayesini dinlemek istedik. Meğer baba oğul aslen Napoli’li olmalarına rağmen 7 yıldır yılın 9 ayını Hydra’da geçirirlermiş. Bırakın makarna malzemelerini, kullandıkları mutfak aletlerini ve servis araçlarının tamamını Napoli’den getirmişler. Makarnalarına ayrı tabaklarına ayri bayıldığımız Da Barba Dimas’da mutlu olacağınıza garanti veriyorum.

Kısa bir seyahatte çokça mekan deneme şansınız olur mu bilemem ama yemek için, Christina Manolis Tavern, Kseri Elia, Paradosiako, Ydroneta ve Pirofani gibi alternatifleriniz de listenizde bulunsun. Aperitif için ise, Amalour ve Piratis mekanlarina mutlaka diyebilirim.

Adanın merkezinden biraz uzaklaşmak isterseniz keyifli bir yürüyüş sonrası Kaminia bölgesine ulaşıyorsunuz. Kaminia’da minik limanın hemen yanında göreceğiniz uzun merdivenlerden yukarı çıkıp ulaşabileceğiniz Kodylenia’s Taverna adında çok geleneksel bir restoran bulunuyor. Mekan ciddi anlamda eski bir görüntüye sahip ama restoran sahibinin lezzetli ellerinden çıkmış hem sulu yemek alternatiflerini hem de klasik Yunan mezelerini güzel bir manzara eşliğinde deneyimlediğinizde bırakın mekanın eskiliğini, kendinizi unutuyorsunuz… Kodylenia’da ufaklik uyurken manzaraya karşı okuduğum kitabın lezzetini hala keyifle hatırlarım.

Beyaz evleri, daracık sokakları, tertemiz, taşlık ve bayırlı yollarından ulaşılan minik otelleri, restoranlarının lezzeti, insanlarının güzelliğiyle sarıp sarmalanacağınız bu romantik adayı hiç düşünmeden herkese önerebilirim. Bu ada kesinlikle seyahat CV’nizde olmalı! Hem Leonard Cohen öyle haklı ki! Onun kelimelerini adaya vardığınızda ve her ufka daldığınızda hatırlayın: “Hydra adasında asla yaşlanamazsınız”.