Sanatçı E. Lescourt tasarımları gardırobunuzda kaybolmamanızı sağlayacak… Farklı tasarımlar ya da konseptlere olan ilgimi körükleyen insanlara olan hayranlığımı her zaman paylaşmayı seviyorum. Bu seferki paylaşımım böyle bir tasarımcı ile olacak, Elisabeth Lecourt.Tasarımcı tanımı Lecourt için az kalacak cinsten, çünkü çalışmalarına baktığınızda hem resim, hem el sanatları, hem heykel, hem grafik dizayn gibi bir çok alt dalı kendi bünyesinde barındırdığını keşfediyorsunuz.

Ancak beni heyecanlandıran çalışmalarının başında, başlıkta da belirttiğim gibi, kâşif ruhlara sahip moda severler için yarattığı kıyafetleri geliyor. Çoğu zaman giydiklerimizin bizi yansıttığından bahsettiğimiz için, ruhu yere basmayanlar ya da bastığı toprağa sığmayanlar için sanatçının oldukça başarılı tasarımlar gerçekleştirdiğini söyleyebilirim.

Öyleyse, şimdi Elisabeth Lecourt’un önderliğinde, tasarımlarını kutup yıldızımız kabul ederek, her gün farklı bir yolculuğa çıkma zamanımız geldi.

Atlantik Okyanusu’nun haritasını kullanarak tasarladığı elbise ile bizleri Atlantik’in şimdiki gizemli güzelliğine götürmeyi hayal eden tasarımcı, belki de Yunanlı gezgin ve tarih yazarı Heredot’un da bahsettiği Atlantisli gizemli kavimin izini sürme fırsatı için haritayı bedenimize giydirmeyi seçmiş.

1585 tarihinde çizilmiş olan Augustine Haritası, Batılı kâşiflerin Amerika’ya yaptıkları keşif seferlerinden kalma bir harita olsa da, Augustine kıyıları, Amerika kıtasına gelen yerli halkın milattan önce yaptıkları büyük göçün de sonlandığı duraklardan biri. Lecourt bu tasarımında bizleri, ünlü kaşiflerin yoluna katıp, kendi dünyamızda yeni yerler, yeni tatlar, yeni kokular ve ruhlar tanımak için cesaretlendirmeyi amaç edinmiş olsa gerek.

1500’lere ait Santo Domingo’ya bir göz atmayı sağlayan tasarımı ile Lecourt, Batılı kaşif Kristof Kolomb’un kardeşi tarafından kurulan Santo Domingo ile bizlere, bence keşif yaptığımız yerlerde iz bırakmamız gerektiğini fısıldıyor. Bu izi insanlık tarihindeki kötü izler gibi değil, güzel ve kalıcı olması gerektiği yönünde bir uyarıyı da eklemeyi unutmuyor.

1500’lerin ikinci çeyreğinde Amerika kıtasında büyük bir liman görevi gören Cartagena Colombia’ya ait harita ile Lecourt, şahsi fikrimce ruhumuzun limanlarını inşa etmemizi tavsiye ederken eklemeyi de unutmuyor, limanlarınız yolculuklarınızın başlayıp, sona erdiği yerler değil, her liman yeni bir yolculuğun başlangıç yeridir.

1585 yılına ait San Francisco’yu  kuş bakışı ele alan harita ile, yüksekleri seven özgür ruhların yolculuğuna da yer vermiş Lecourt. Özgürce kanatlandığımızı hissettiğimiz nadir anlarda, kendinizi böyle bir elbise ile nasıl daha özgür hissedebileceğinizi düşünmenizi tavsiye ederim. 🙂

1600’lerin Kudüs haritası. Kutsal kelimesinin dilimizde ki diğer tanımı. İster semavi olsun ister olmasın bir çok din ve mit için kutsaliyet arz eden bu şehrin haritası ile Lecourt, kendi içsel huzuru için mistik seyahatleri tercih edenleri de unutmamış görünüyor.

Dünya haritası ile belli noktaları değil, ufkunu tüm dünyaya açmış, her yeri bilmek ve hissetmek isteyen ruhlara seslenen Lecourt, bir nebze olsa da “dünya bedenden ibarettir” diyor da olabilir.

Cambrige’teki farklılaşmış ruhları tasarımına yansıtan Lecourt, dünyanın başka algılandığı bu şehirden, farklı bir tasarım ile söz ediyor gibi.

Tabi ki özgür ve kaşif ruhlara sahip erkeklerin de unutulmadığı tasarımların arasında modern bakış açısını her daim koruyan New York şehrinin kuş bakışı panoraması da erkek gömleklerinde yerini almış.

Lecourt’un bu özgün tasarımlarına, bende uyandırdığı izlenimler ile yaklaşarak, size tanıtmaya çalıştım, elbette başta bahsettiğim gibi Elisabeth Lecourt’u sadece tasarımcı olarak ele almak çok yetersiz, bu yüzden diğer çalışmalarına göz atmak isterseniz şahsi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Özgür ve keşfetme arzusu ile dolu günler diliyorum, ruhunuzun limanlarını inşa etmeyi de unutmayın.