Restoran Haftası: Sürdürülebilirlik Odağında Lezzetli Keşifler

Türkiye’nin ilk gastronomi festivali olan Restoran Haftası, 5-31 Mayıs tarihleri arasında, 11. kez bizlerle buluşuyor. Dude Table tarafından ve Metro Türkiye gastronomi partnerliğinde düzenlenen festivalin bu yılki teması “sürdürülebilirlik”. Restoran Haftası’na katılan restoranlar menülerini “sürdürülebilirlik” teması çerçevesinde, atıksız mutfak disiplinine uygun, yerel & coğrafi işaretli, vegan ve vejetaryen menüler olarak üç kategoride oluşturuyor. Ayrıca festivalin yine 5-31 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’un yanı sıra İzmir, Bodrum, Denizli ve Gaziantep’te de gerçekleştirileceğini de hatırlatalım. Hadi hazırsanız bu lezzet dolu festivali hep birlikte keşfedelim.

Restoran Haftası

Sevgili Magger’larımız Restoran Haftası’nda yer alan birbirinden keyifli mekanları sizler için ziyaret etti ve deneyimlerini bizlere aktardılar. Hazırsanız başlayalım.

Restoran Haftası Restoranları

Foxy, Nişantaşı [[konum_1]]

Restoran Haftası | Foxy

Çok özlediğimiz bahar akşamlarının açılışını Foxy Nişantaşı’nın Restoran Haftası kapsamındaki yerel & coğrafi menüsüyle yaptık. İş sonrasında günün yorgunluğuna iyi gelecek, arkadaş sohbetlerimizi şenlendirecek menüleriyle keyfimizi doruklara çıkaran bu mekanda hem bilindik hem özgün tatlar emrimize amade. Masamıza konan muhammara, humus ve topik, anlatılmaz yaşanır (hatta hemen yenir) cinstendi. Aslında hepimizin yakından tanıdığı lezzetler olsa da Foxy’nin farkı, yorumunda. Örneğin, kavrulmuş fındığın bir humusa bu kadar yakışacağı aklıma gelmezdi. Muhammara’da ise fesleğen yaprakları şaşırtan bir dokunuş olmuş. Bunun yanında, çok sevdiğimiz bir coğrafi işarete sahip, yıllanmış Bergama tulumu ve cevizlerle, daha önce böylesini yememiştim demeniz tecrübeyle sabit. Vegan topik ise sadece masanın değil tüm menünün de yıldızı olmaya aday. İçi karamelize soğan dolgulu dışı tahin, patates ve nohut hamuruyla yapılan topik, buraya gelmeniz için tek başına bir sebep bile olabilir.

Menülerinde Foxy’e özel vegan ve vejetaryen olmak üzere farklı seçenekleri denemeniz mümkün. Ya da bizim gibi bir sonra ki, gelişimizde diyerek bu üçlüyle bile tüm akşamınızı geçirebilirsiniz. Şahsen bahar serinliğinde, güzel bir muhabbetle birlikte yavaş yavaş keyfini çıkara çıkara bu lezzetleri tatmak o kadar iyi hissettirdi ki, bir kez daha gelme planları şimdiden yapılmaya başlandı. O yüzden siz de Foxy’nin lezzetleriyle en yakın zamanda tanışın derim.

Eda Geven

Instagram

Del Mare, Çengelköy [[konum_2]]

Restoran Haftası | Del Mare

Boğazın en sevilen balıkçılarından biri olan Del Mare, Çengelköy’deki nefes kesen manzarası ve Restoran Haftası’na özel hazırladıkları yerel & coğrafi menüsüyle sizleri bekliyor. Manzara ve mekan enfes, hava da bir o kadar enfes olunca Del Mare’nin kollarına kendimizi bıraktık. Lezzetlere bakacak olursak, aslında bu menüde yer alan her tabakta farklı bir yörenin lezzetini tatmış oluyorsunuz. Denizli’nin Kale biberi ve altında yanık yoğurt ile ziyafete başlıyorsunuz. Bu biberi ısırdığınızda sizi çıtır bir lezzet karşılıyor. Yoğurda da ayrı bir parantez açmak gerek. Bize kalırsa o yoğurt, birlikte sunulan her türlü lezzeti bir üst seviyeye atlatabilecek lezzette. Sanat eseri biberinizi yoğurda bandığınızda da bu ikilinin birbirini tamamladığını ilk ısırıkta anlayacaksınız. Del Mare’nin en yeni lezzetlerinden olan bu tabak başlangıç için gerçekten de ideal.

Sırada Divle Obruk peynirli roka salatası var. Peynire ilaveten aynı zamanda çilek ile taçlandırılarak daha da fresh bir hale gelen bu salata balık öncesi güzel bir lezzet sunuyor. Ufak bir tavsiye, salatanın bir kısmını balığa ayırmayı unutmayın. Kapanışta ise mekanın süperstarı olan fileto levrek vardı. Uzun zamandır böyle güzel bir balık yemedik desek abartmamış oluruz. Muhteşem ve farklı bir teknikle pişirilmiş olan balıkta şefin aslında bu işi ne kadar önemsediğini anlayabiliyorsunuz. İlk lokmadan son lokmaya dek ziyafet şöleni yaşamaya hazır olun. Yolunuz Çengelköy’e düşerse Restoran Haftası kapsamında uygun fiyatla sunulan menüyü hemen deneyin, şimdiden herkese afiyet olsun.

Pelin Zorlu İnceoğlu

Instagram

EK BİÇ YE İÇ, Kurtuluş

Restoran Haftası | EK BİÇ YE İÇ

Şehirlerde de sürdürülebilir bir hayatın mümkün olduğunu bizlere bugüne dek pek çok farklı açıdan gösteren EK BİÇ YE İÇ, Restoran Haftası dahilinde vegan ve vejeteryan olmak üzere iki farklı menüye yer veriyor. Paket servis olarak tasarlanan bu menüleri Gizem’le birlikte EK BİÇ YE İÇ’in Kurtuluş’taki çok amaçlı mekanında deneyimleme şansı elde ettik, Şef İbrahim Tunç da detaylı anlatımıyla bize bu yemekte eşlik etti.

“Olabildiğince yerel, mümkün olduğunca ‘organik’, elimizden geldiğince sürdürülebilir ” mantığıyla faaliyetlerine devam eden EK BİÇ YE İÇ’in Restoran Haftası menüleri de bu anlayıştan izler barındırıyor. Öncelikle pırasalı karnabahar çorbası ve avokadolu siyez salatadan oluşan Menü 1’in tamamı vegan, salatada ise EK BİÇ YE İÇ’in ürettiği yeşilliklere ek olarak kuru meyveli siyez bulguru, ceviz, badem, portakal, mandalina ve portakal sosla sunuluyor. Vejeteryan olan Menü 2’de ise pancar, soğan ve baharatlardan oluşan lezzetli bir çorbaya, kuru meyve, sade humus, fırınlanmış mevsim sebzeleri, tahin sostan oluşan kinoalı falafel kase ve tatlı olarak da bitter çikolatayı damağınızda hissedebileceğiniz karabuğdaylı glutensiz kurabiye eşlik ediyor. Aslında iki menüde de yer alan tuzlu seçeneklerin tamamı vegan, burada sadece Menü 2’deki kurabiye içeriğindeki tereyağı ve yumurta ile ayrışıyor. Hem porsiyon hem de lezzet açısından iki menü de dolu doluydu, siz de Restoran Haftası ile EK BİÇ YE İÇ’in lezzetlerini keşfedebilirsiniz.

İrem Çakır

Instagram

Divan İstanbul City, Fulya [[konum_4]]

Restoran Haftası | Divan İstanbul City

Festival kapsamında birbirinden başarılı şeflerin oluşturduğu reçeteler arasından atıksız, yerel & coğrafi lezzetlerin yer aldığı Divan İstanbul City’deki tadım menüsünü deneyimledik. Başlangıç olarak; roka, yaprak parmesan peyniri, renkli kiraz domates, balzamik ile zeytinyağlı sos ve Urla enginarlarından oluşan çiğ enginar salatasından yedik. Ardından domates kompostosu, mascarpone peyniri ve fesleğenle servis edilen ıspanaklı risotto ile ana yemeğe geçtik ve kapanışı kavrulmuş bademin eşlik ettiği ahududu sos ve mango sorbesinin birleşimi olan hafif bir meyve salatası ile yaptık. Menünün hafif ve oldukça doyurucu olduğunu belirtmek isterim. Açıkçası çiğ enginarı bu şekilde tüketmek aklıma gelmezdi, salataya çok yakışmıştı. Şef Serdar Yıldız ile menü üzerine konuştuğumuzda kendisi de daha hafif, sağlıklı ve taze ürünler tercih ederek kompakt bir menü oluşturmaya dikkat ettiğini belirtti. Şef ayrıca yerel ürünlerden atıksız bir şekilde lezzetli yemekler yapmanın mümkün olduğunu da ekledi.

Gerçekten de atıksız bir şekilde yemek yapmak aslında sanıldığından daha kolay, sadece bunu bir alışkanlık haline getirmek gerekiyor diye düşünüyorum. Ambalajsız ürünleri tercih etmek, evde çöplerimizi geri dönüşüm için ayırmak yapabileceklerimizden birkaçı… Atıksız yaşamak, daha az tüketmenizi sağlayarak, tasarruf etmemizi, dünyaya daha faydalı olmamıza olanak sağlıyor. Bu lezzetli deneyimin ardından Restoran Haftası kapsamındaki diğer restoranlardaki menüleri deneyimlemek için sabırsızlanıyorum, sizlere de şimdiden afiyet olsun.

-Gökçe Ece Oksay

Instagram

Markus Ribs, Sanayi [[konum_5]]

Restoran Haftası | Markus Ribs

Şehrin beklenmedik noktalarında yer alan nadide mekanlar vardır, kaliteli zaman geçirmenize vesile olup sizi birbirinden özel lezzetlerle buluşturan… İşte Maslak Atatürk Oto Sanayi’nin içerisinde yer alan Markus Ribs de bu mekanların başında geliyor. Yemek yerken bir dönem filminin içerisinde hissedebileceğiniz, çevrenizde sizinle ilgilenen nazik insanların olduğu, güzel müzikler eşliğinde deneyimlediğim Restoran Haftası tabağına dair deneyimlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Markus Ribs, Restoran Haftası’nda konuklarına atıksız bir tabak sunuyor. Öncelile bu lezzetli tabağın mimarının kim olduğunu merak ettim ve sorduğumda Sinan Budeyri’nin imzasını taşıdığını öğrendim. Atıksız tabağımız; en alt katmanında isli yoğurt, üzerinde taze baharatlı ve aspirli gnocchi ve tabii ki lezzetine hayran olunası tiftik dana kaburgadan oluşuyor. Patates ve dana kaburga üretiminde porsiyonlama esnasında oluşan trimler bu tabakta birleşerek atıksız bir tabağa dönüşüyor. Tabakta yer alan her bir ürünün yemeği farklı bir boyuta getirdiğini söyleyebilirim, masadan memnun bir şekilde kalktığımı da eklemek isterim. Son zamanlarda üzerine sürekli konuştuğumuz sürdürülebilirliği anlayıp yorumlayabilmek adına sizlerin de Restoran Haftası’nda Markus Ribs’e giderek  bu harika ambiyansı deneyimlemesini tavsiye ediyorum.

-Tuba Nil Dengiz

Instagram

Akasya AVM’nin Alışveriş Merkezi sponsoru, Hellmann’s’ın ise Sokak Lezzetleri Sponsoru olduğu Restoran Haftası, tüm gastronomi tutkunlarını bu yıl da yeni lezzet deneyimleri yaşamaya davet ediyor. Restoran Haftası ile ilgili tüm detaylara buradan ve Instagram hesabı @restoranhaftasi üzerinden ulaşabilirsiniz.

Restoran Haftası: Türk Mutfağına Doğru Bir Keşif Yolculuğu

Bu yıl 10.su düzenlenen ve 15 – 30 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek olan Türkiye’nin ilk gastronomi festivali Restoran Haftası, sizlere benzersiz bir lezzet şöleni sunmaya hazırlanıyor. Dude Table tarafından ve Metro Türkiye gastronomi partnerliğinde düzenlenen festivalin bu yılki teması Türk Mutfağı. Birbirinden özgün ve farklı menüleriyle sizlere yepyeni deneyimler yaşama imkanı sunan bu öncü lezzet buluşmasında vakit kaybetmeden siz de yerinizi alın deriz.

Sevgili Magger’larımız Restoran Haftası’nda yer alan çeşitli mekanları sizler için öncesinde ziyaret etti, deneyimlerini kaleme aldılar. Hazır olun, başlıyoruz!

Restoran Haftası Restoranları

Muutto, Moda

Muutto, Moda
Muutto, Moda

Kadıköy Moda’da Cemal Süreya Sokak’ta yer alan Muutto Street Food & Meze Bar, “göç” mottosu ile yola çıkan ve bağlantılı olarak, adının Fince “göçmen” anlamına geldiği bir restoran. Menüsünde şef Umut Karakuş’un ellerinden çıkan, kendisinin özgün yorumu ve şık sunumlar ile ziyaretçilere sunulan yeni nesil sokak lezzetleri ve mezeler yer alıyor. Biz Restoran Haftası’nda sunulacak Akşam Menüsü’nü deneyimlediğimiz Muutto’ya bayıldık!

Eğer lezzetlerden söz edeceksek, Muutto’nun tatlı barının hemen üstünde yan yana dizilmiş, Franz Kafka’dan Jack London’a birbirinden önemli yazarların kitaplarını şimdilik bir kenara bırakıyorum. İlk olarak, Nazuktan, Mantarlı Humus, Ilık Mücver, Muhammara ve Girit Usulü Kabak’tan oluşan Meze 5’lisini tattık. Hepsini ayrı ayrı çok başarılı bulmuş olsak da, kestane mantarı ile servis edilen ve taze kişniş, trüf yapı, maydanoz ile süslenen humusun lezzeti bir başkaydı. Deneyimimiz masamıza gelen Dana Kaburgalı Dürüm ile devam etti. Tek kelimeyle enfesti! Muutto’dan en çok aklımda kalanlardan biri de, tüm bu lezzetlere eşlik eden kendi özel yapımları, Acı Ayran oldu. Meksika biberi, jalapeno turşu suyu, soda ve pancar suyu ile hazırlanan, pembe renkli ayranı fazlasıyla hafif ve aromatik bulduk. Lezzet deneyimimizi, yine mekanın özel tatları arasında olan ve şimdiden kendine müdavimler edindiğini öğrendiğimiz Fırat Kahvesi ile noktaladık. İçerisinde damla sakızından menengiçe, tarçından salepe 7 farklı baharatın olduğu bu kahveyi mutlaka denemelisiniz.

İrem Bali

Instagram

Basta! Street Food Bar, Kadıköy

Basta! Street Food Bar, Kadıköy
Basta! Street Food Bar, Kadıköy

Basta! Street Food Bar, Türk Mutfağı’nın sokak lezzetlerini bizimle buluşturan, midemizin bayram ettiği bir mekan. Mekanın şefleri Kaan Sakarya ve Derin Arıbaş’ın Restoran Haftası için bu sene hazırladıkları menü ise şöyle: Baki Usta Kokoreç, günün salatası veya humus, içecek.

Baki Usta Kokoreci: “ben kokoreç yemem” diyenlerin bile bağımlısı olacağı, kokoreci sevenlerin Basta’nın kapısında uzun kuyruklara gireceği bir lezzet. Normalde baharatlarla karıştırılarak servis edilen kokoreci kendi tabağınızda baharatlarla karıştırmak kendinizi şef gibi hissetmenizi sağlıyor. Ağızda dağılan çıtır kabuğu, yanındaki karamelize soğanı ve baharatlarıyla lezzet üçgeni yaratan Baki Usta Kokoreci’ni Restoran Haftası kapsamında her gün bulabilseniz de geri kalan günlerde ne zaman geleceği hiç belli olmuyormuş. Hazır her gün yeme şansınız varken bizce kaçırmayın! Günün salatası ise her güne özel hazırlanan bir lezzet. Mesela bugün yediğiniz erikli salatayı yarın gittiğinize kavunlu bulabilirsiniz.

Gelelim humusa… Nohut ve tahinin limon suyu, sarımsak, tuz, kimyon, kırmızı biber ve zeytinyağı ile harmanlanmış hali olan humus, tahin sevenler için son derece keyifli bir yan yemek olacaktır. Dokusu, yoğunluğu ve kıvamı tam yerinde olan humusa porsiyonun büyük olmasına rağmen doyamayabilirsiniz!

Aybüke Dizman

Instagram

Gangon Mutfak, Kadıköy

Gangon Mutfak, Kadıköy
Gangon Mutfak, Kadıköy

Önceden “food truck” olarak tanıdığımız Gangon Mutfak, artık Yeldeğirmeni’nde yerleşik hayata geçmiş durumda. Restoran Haftası öncesi bizi nelerin beklediğini görmek üzere, kendilerini yeni yerlerinde ziyaret ettik. Son yıllarda daha bilinir hale gelmiş olan bao ekmeği (bun ekmeği de deniyor) ile harmanladıkları geleneksel lezzetler sokak yemekleri deneyimini bizim için bir hayli yükseltti. Menüsünde her gittiğinizde bulabileceğiniz sabit bao’lar olmasının yanında, daha deneysel çalışmaların ürünleri olan farklı farklı bao’lara da denk gelebilirsiniz.

Biz iki çeşit bao denedik, en sevilenlerinden Kokocambo Bao; çok sevdiğimiz Ozzie’s Kokoreç, karamelize soğan, confit domates ve kendi yaptıkları harissa sosun birleşimi beklentinin çok üstünde bir lezzet sunuyor. Alınteri Bao içinse bildiğimiz kavurmanın farklı ve beklenmedik bir yorumu diyebiliriz. Dana kavurma, Gangon işi teriyaki sos ve marine salatalık bir araya gelince alıştığımız dana kavurma çok farklı bir seviyeye taşınmış.

Bütün bao’ları özel kılan en önemli nokta ise, onları özüne uygun bir şekilde bambuda pişiriyor olmaları, yediğiniz anda bambunun kendine has kokusunu hissedebiliyorsunuz. İçine koyulan malzemenin tadını örten değil, aksine vurgulayan ve başka bir yerde denemeniz mümkün olmayan bir tat!

Kübra Ketenci

Instagram

Markus Ribs, Sanayi

Markus Ribs, Sanayi
Markus Ribs, Sanayi

Çok uzun değil; bundan birkaç sene önce “Sanayi’de restoran açacağım” diyenlerin aldıkları tepkiyi biliyorum. Neyse ki devir ve anlayış değişti; artık lezzet peşinde koşanlar restoranın bulunduğu semte değil, konseptine ve sundukları deneyimlere odaklanıyorlar. Markus Ribs, tam da bahsettiğim gibi bir mekan. Burası, ziyaretçilerini Atatürk Sanayi’nin alıştığımız görüntüsünün tam ortasında bir anda Batı’ya ışınlıyor, 1900’lülerin başlarında zamanın durduğu bir pub’a giriş yapmış gibi hissettiriyor. Bu güzel atmosfere bir de leziz kaburgalar eklenince, Maslak trafiğini çekmenize değiyor.

Markus Ribs, Sanayi
Markus Ribs, Sanayi

Markus’un enfes kabugalarının methini çok uzun zamandır duyuyordum, ancak bir şekilde yolumu düşürememiştim. Restoran Haftası Markus’u keşfetmek için harika bir deneyim oldu. Restoran Haftası’nın akşam tadım menüsünü denemeye gittiğimizde oldukça rafine bir menü ile karşılaştık. Önden gelen, içerisinde fava, humus ve muhammara yer alan meze tabağının başarısı gerçekten yükseklerde. Menüye bir de Markus’un imzası olan kısa kaburga eklenmiş. Yumuşacık, sosuna bayıldığım kaburga, havuç püresi eşliğinde geliyor. Kaburga severlerin unutamayacağı bir lezzet desem yeridir.

Unutmadan, menüde bir de bamya turşu kavurma var. Bamya deyip geçmeyin; tereyağı ne kadar lezzetli hale getirmişler anlatamam! Restoran Haftası boyunca yolunuz Maslak taraflarına düşerse, Markus Ribs’e mutlaka uğrayın. Son zamanların yüksek hesaplarıyla karşılaşmadan az ama öz ve leziz bir akşam yemeği yiyeceğinize emin olabilirsiniz. Afiyet olsun!

Lisya Kalma Patir

Instagram

Kiva Bomonti, Şişli

Kiva Bomonti, Şişli
Kiva Bomonti, Şişli

Birbirinden iyi lezzetleriyle bizleri alıp Anadolu’ya götüren Bomontiada mekanlarından Kiva Bomonti, Restoran Haftası için öğlen ve akşam olmak üzere iki farklı tadım menüsü hazırlamış. İkisi de tamamen Türk mutfağı lezzetlerinden oluşuyor. Gittiğimizde restoranın şefi bizimle ayrıca ilgilendi ve tadım menülerinin içeriklerinden bize kısaca bahsetti. Önce öğle menüsünün tadımını gerçekleştirdik. İlk olarak, günün çorbası yayla sofraya geldi. Klasik bir tercih olmuş ama oldukça başarılıydı. Ardından çoban salata, köpeoğlu, mütebbel, haydari, halhali zeytin salatasından oluşan mini meze tabağını denedik. Hepsi ayrı ayrı lezzetliydi ama favorimiz halhali zeytin salatası oldu. Ana yemek olarak Ali Nazik Kebabı servis edildi. Oldukça lezzetli ve doyurucu bir ana yemek tercihi olmuş.

Daha sonra akşam menüsünü denememiz için servislerimiz değiştirildi. Yine çorba ile başlangıç yaptık. Bu sefer yayla çorbasının yerini nefis bir fırınlanmış balkabağı çorbası aldı. Menüdeki favorilerimden biri de bu çorba oldu. Fakat diğer lezzetlere yer kalması açısından hepsini bitirmemeyi tercih ettim. Çorbanın ardından, humus, meyhane kısırı ve mercimek dondurma olmak üzere serpme mezeler ve zahterli domates salatası geldi sofraya. Buradaki mercimek dondurmayı siz de ilk defa duymuş olabilirsiniz, ben de ilk defa duydum ve tattım. Gerçekten harika bir lezzet. Mercimek püresi üzerinde kıtır soğanlardan oluşuyor. Kendisi menüdeki ikinci favorim oldu.

Öğle menüsünün aksine akşam menüsünde bir de sürpriz ara sıcak var. Asla hayır diyemeyeceğimiz içli köfte! Ana yemek olarak da dövme yoğurtlu köfte geliyor. Sarımsaklı yoğurt köfteye çok yakışmış, söylemem gerek. Öğle menüsünün finalinde ise Hatay usulü, tahinli, cevizli çıtır kabak tatlısı, akşam menüsünün finalinde ise ılık bademli, tarçınlı ve dondurmalı irmik tatlısı var. İrmik tatlısı her daim favorilerimizden ama çıtır kabağa göre daha ulaşılabilir bir seçenek olduğundan, kabak tatlısını daha bir bayıla bayıla yediğimizi itiraf etmeliyim. Her şekilde tattığımız her şey harika, servis özenli, misafirperver ve hızlıydı. Çok memnun kaldık. Restoran Haftası’ndaki diğer restoranların menülerini tatmak için sabırsızlanıyorum.

Deniz Odabaşıoğlu

Instagram

Pazar Gastrogaleri, Kadıköy

Pazar Gastrogaleri, Kadıköy
Pazar Gastrogaleri, Kadıköy

Adının bir kısmını uzun sabah kahvaltılarının ve keyifli brunch’ların günü olan Pazar gününden alıyor Pazar Gastrogaleri. Gastrogaleri kelimesi ise misafirlerine menülerinde yer alan ürünleri bir galeri misali sunuyor olması konseptinden türetilmiş. Sıradan bir günde dünya (özellikle de Avrupa) mutfağından esinlenmiş çeşitli kahvaltı tepsileri, salata ve pizza türevleri, pretzel ve bagel’lar bulabileceğiniz Pazar Gastrogaleri’nin Restoran Haftası menüsü ise kendi uzmanlıkları olan lezzetlerin Türk mutfağında yeniden hayat bulmuş bir varyasyonu. Restoran Haftası’na katılan birçok mekanın aksine Pazar Gastrogaleri’de sabah, öğle ve akşam üç farklı menü bulunuyor. Sabahları oldukça doyurucu ve zengin bir kahvaltı menüsü var; sucuk ve helimli 2 adet lezziz pancake, üzerinde iyi pişmiş bir göz yumurta, yanında ise yumurtayı patlatmak için güzelce kızartılmış, kendi ürünleri olan ekmek dilimleri. Ayrıca ekmeğe sürmelik oldukça hafif paprikalı ekşi krema ve  yine her şey gibi orada kendi hazırlamış oldukları marmelat da geliyor tepside. Özellikle omletle pancake karışımı bir lezzet olarak nitelendirebileceğimiz, içi iyi pişmiş ancak nemini ve lezzetini koruyan sucuk ve helimli pancake favorim oldu.

Pazar Gastrogaleri, Kadıköy
Pazar Gastrogaleri, Kadıköy

Baştan söylemek gerekli, öğle menüsü kulağa pek doyurucu gelmiyor olabilir ancak pek de öyle değil! Közlenmiş mercimek çorbasıyla başlıyoruz öğüne, kanaatimce yoğunluğu daha fazla olabilirdi, en azından ben öyle severim, ancak lezzet olarak tadı tuzu her şey yerinde, özellikle sıcak ama fresh diyebileceğimiz bir hafifliği olması benim hoşuma gitti. Ardından üzerine Ezine peynirli yoğun kıvamlı bir sürme, üzerinde ise sosla lezzetlendirilmiş havuç ve lahana salatası geliyor, hepsi de yine kendi yapmış oldukları kızarmış tost ekmeği üstünde. Kulağa pek özel veya etkileyici gelmiyor olabilir ancak sürmenin yoğunluğu ve lezzeti, bunun yanı sıra Ezine peynir detayı kulağa çok uğraş getirmiyor gibi gelen lezzeti ile evde yapılabilecek bir alternatif bence.

Pazar Gastrogaleri, Kadıköy
Pazar Gastrogaleri, Kadıköy

Günün son öğünü yine közlenmiş mercimekle başlıyor. Sonrasında ise arasına yaban mersini sosu sürülmüş bir sandviç geliyor, içinde ise bonfile ve yoğun aromalı Kars gravyeri dilimleri. Gravyer ve bonfile zaten sevdiğim bir ikili, ancak yaban mersini sosunun gravyerin yoğunluğunu alması çok hoşuma gitti, etin lezzetini ön plana çıkaran ince bir dokunuş olmuş. Sonunda ise yoğun ilgi göreceğine ve normal menüye dahil edileceğine inandığım Türk kahveli Doughnut. 

Genel olarak Restoran Haftası’na katılan diğer mekanlara kıyasla daha zarif bir menüsü var diyebiliriz Pazar Gastrogaleri’nin. Ancak burayı bilenler menüye pek şaşırmayacak ve güvenip deneyecektir, zira her şeyin kendi mutfaklarından çıkıyor, malzemelerinse özenle seçiliyor olmasından dolayı alışıldık tatları lezzetlendirme noktasındaki başarıları ortada. Pazar Gastrogaleri’yi hiç denemediyseniz bence Restoran Haftası kaçırılmaz bir fırsat, gidin siz de deneyin. 

Mert Tanöz

Instagram

Restoran Haftası ile ilgili tüm detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

Instagram: @restoranhaftasi

Kapak fotoğrafı: Unsplash/ Jay Wennington

Beymen Brasserie’de Restoran Haftası Deneyimi

12 Kasım’da başlayan Restoran Haftası’nda, çok uzun zamandır ziyaret etmek istediğim istediğim Nişantaşı Beymen Brasserie’ye gitme fırsatım oldu.

[[konum_1]]

Mekanı tanıtmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. Bana göre, Nişantaşı’nın, lokasyon olarak, en güzel yeri. Her geçenin mutlaka başını en az iki defa çevirip baktığı çok hoş ve özel bir yerdir.

IMG_8861
Beymen Brasserie

Brasserie’nin fiziksel özellikleri; yani  koltukların rahatlığı, masa yüksekliği, tavan yüksekliği, renkler, dekorasyon, müziğin sesi, içerdeki tavan yüksekliği, ışığın miktarı, dekorasyon, deneyimleyeceğiniz yemeklerin önüne geçmiyor. Tam aksine yemek deneyiminizle uyum içerisinde.

Beymen Brasserie’nin Restoran Haftası için hazırladığı ve sadece akşamları servis edilen, Restoran Haftası özel şarabı eşliğindeki 95 TL’lik tadım menüsü:

– Karidesli Steamed Bun ve bir kadeh Kayra Versus Chardonnay-Viognier

– Pekin Ördeği Roll; Salatalık, Soğan ve “Hoisin” sos eşliğinde ve bir kadeh Kayra Versus Syrah Viognier

İkisi de muhteşemdi. Karidesler mükemmel oranda pişirilmiş, içerisinde bulunan sos ideal oranda. Lezzetler de muhteşem bir karışım. Aynı şekilde ördek de çok iyi bir şekilde hazırlanmıştı.

“Karidesli Steamed Bun”
Karidesli Steamed Bun

Hayal kırıklığına uğradığım kısım tadımın sadece iki kalemden oluşmasıydı. Çünkü sadece bu iki yemek, görünümüyle tadıyla, sunumuyla  mutfakta işini iyi bilen profesyonellerin olduğunu bilmeme yetecek kadar bana bilgi verdi ve daha fazlası için merak uyandırdı.

“Pekin Ördeği Roll; Salatalık, Soğan, Hoisin Sauce”
Pekin Ördeği Roll: Salatalık, Soğan, Hoisin Sauce

Restoran Haftası boyunca yolunuz Nişantaşı’na düşer, Beymen Brasserie’den geçerse; tadım menüsü ve Beymen Brasserie’yi deneyimlemek sizler için güzel bir seçenek olabilir.

Beymen Brasserie Adres: Harbiye Mah. Abdi İpekçi Cad. No:23, Nişantaşı / İstanbul

Milano Tasarım Haftası’nın Ardından: Fermuarı Açılmış Bir Bina

Nerede çekilmiş bu Instagram’a düşen ‘fermuarı açılmış bina’ fotoğrafı? Tabii ki her yıl düzenlenen ve kutsal tasarım haftası olarak bilinen Milano Tasarım Haftası’nda!

Milano Tasarım Haftası
Fotoğraf: alexchinneck.com

Milano Tasarım Haftası, tasarıma, sanata merakı olanların kaçırmadığı, sadece fuar alanıyla kalmayıp tüm şehri açık sergi haline getiren bir hafta. Elinize sergi kitapçığını alıp cadde cadde koşturuyorsunuz.

Peki sosyal medyaya düşen ve herkesin beğenisini toplayan ‘fermuarı açılmış bina’ kime ait? Eriyen cepheler, düğümlenmiş yapı elemanları ve ters dönmüş elektrik direkleriyle ünlü İngiliz heykeltraş Alex Chinneck‘e. Binaya yaptığı eklenti ile binanın içini göstermek istiyor gibi. İzleyiciyi cephenin arkasında ne olduğunu hayal etmeye teşvik ediyor. Böylece duvarlar bir metafora dönüşerek, izleyiciyi hayal dünyasına götüren bir araç haline geliyor. Akşamları ise binanın içindeki aydınlatmalar aktif hale geliyor ve fermuarın içinden ışık sızıyor.

Şu ana kadarki tüm mimari eserlerinde illüzyonlar yaratarak insanların bakış açısını değiştirmeyi hedefleyen Chinneck’in diğer çalışmalarını websitesinden inceleyebilirsiniz.

Milano Tasarım Haftası’nda karşımıza çıkan bir diğer çalışma da, yıllardır birbirinden farklı mekanlarda pop up konseptler yaratan ve şimdilerde sabit bir mekan arayışına geçtiğini açıklayan Tom Dixon’un Milano’daki yeni restoranı. Dixon, showroom konsepti ile The Manzoni restoran fikrini birleştirerek yeni ürünlerini burada sergiliyor. Tasarım haftası biteli sadece birkaç gün olmasına rağmen önümüzdeki yıl için maraton başladı bile. Dünyanın dört bir yanından birçok tasarımcı ve marka kendi çalışmalarını göstermek için yerlerini ayırtmaya başlamış.

İlginizi çekebilir: İstanbul’un En İyi Tasarıma Sahip 5 Kafesi

Atlas Mühürdar: Lezzetli Yemekler, Mocktailler ve Dahası

Kadıköy’ün kalbinde, Mühürdar Caddesi’nin sonuna doğru hem binası hem de yemekleri güzel bir mekan var radarımda. İyi yiyelim, güzel yiyelim, müthiş yiyelim, ardından biraz da tatlı yiyelim, belki üzerine birer de kahve içeriz diyenler için en ideal mekan olacağını düşündüğüm Atlas Mühürdar’a ilişkin detaylar hemen aşağıda. 

Atlas Mühürdar

Bir gün Kadıköy’de aylak aylak dolaşırken, belki de daha önce defalarca önünden geçtiğim ama fark etmediğim güzellikte bir bina fark ettim. Tabelaya baktım, yeme-içme servisi yapılan bir yere benziyor. Girip bir bakayım dedim. Ortam hoşuma gitti, sade ama zevki döşenmiş bir yemek salonu, oturdum hemen. Menüsü çok geniş değil ama çeşitli; et seveni de memnun eder, veganı da keyiflendirir. Alkol servisi yok ama mocktailler rengarenk, cazip ve lezzetli. 

Bir humus bağımlısı olarak Atlas’ın humusuna bayıldım. Sonradan öğrendiğime göre hakiki bozkır tahini kullanıyorlarmış. Falafel denedim, ona da bayıldım; bol yeşillikle harika gitti. Ama menüdeki favorime sıra yeni geldi. Etle pek aram olmadığından tavuk denemek istedim ve normal bir tavuk ızgaraya seviye atlatan bir yemekle karşı karşıya kaldım. Ona ayrı bir paragraf ayırmam lazım.

Yemeğin ismi Shawarma Baharatlı Izgara Tavuk. Asla kurumamış, sulu sulu baharatlı tavuk ızgara nefis. Ancak onun altında yatan frik pilavı resmen saklı hazine. O nasıl bir lezzettir öyle! İçinde çıtır çıtır narlar var, resmen renk cümbüşü bir pilav! Hayatımda yediğim en lezzetli pilavlar arasında ilk üçte yer alır. Hatta benim fikrim, yan ürün olmak için fazla iyi. Menüde kendine ayrı bir yer edinmesi gerekir, kocaman bir kase sipariş edip kaşık kaşık yemelik tam. 

Yukarıda bahsettiğim gibi, et severleri çok memnun edecek bir menüsü var. Uykuluktan, kuzu tirite, dana dilden dana kaburgaya etoburları mest edecek yemekler var. Meze tabakları ya da orijinal salatalar da tek başına hafif bir öğün için efsane lezzetler içerir bence. Veganlar da eminim bayılacaktır alternatiflere. 

Biraz Instagram hesaplarını kurcaladım, ürünlerin büyük kısmı organik ve yerel. Mevsiminde ürün kullanmaya ve menüyü buna göre revize etmeye dikkat ediyorlar. Geçtiğimiz yaz servis ettikleri rengarenk domates salatasını bu yaz da menüye alırlar umarım. Frik pilavı ve humustan sonraki favorim oydu çünkü. 

Ben gittim memnun kaldım, yine gider frik pilavımı yerim. Bu arada birkaç kez de paket servis aldık, pide arasına hazırladıkları ürünler ve yanında servis ettikleri mor patatesler de oldukça sürprizli. Kadıköy’e yolunuz düştüğünde Atlas’a bir şans vermenizi ve benim gibi yemeklerinin bağımlısı olmanızı gönülden dilerim. 

Kapak Fotoğrafı: Instagram.com/@atlasmuhurdar78

İlginizi çekebilir: Gastro Magger’dan Restoran Haftası

İstanbul Yeme İçme Festivalleri: Bu Tatları Kaçırmayın!

Son yıllarda sayısı gittikçe artan yeme içme festivalleri, çeşitli yiyecek, tatlı, içecek ve içkilere adanmış konseptleriyle dikkat çekmeye devam ediyor. Yeni sezonu farklı mekanlarda gerçekleşecek bu festivallerle karşılayacağız! İşte sonbahara lezzet katacak yeme içme festivalleri…

İstanbul Yeme-İçme Festivalleri

Brewstival Vol.4

Brewstival VOl.4
Brewstival Vol.4

Bira severlerin buluştuğu festival olan Brewstival’in ilkini ve üçüncüsünü İzmir’de, ikincisini İstanbul’da deneyimledikten sonra bu kez, yine İstanbul’da, Swissotel The Bosphorus Le Chalet’de buluşuyoruz. Hem de 4 Ağustos Pazar, Dünya Bira Günü ile aynı hafta sonunda! Atölyeler, söyleşiler, yarışmalar, oyunlar derken yazı doyasıya hissedeceğiniz festivalde, birbirinden farklı ve lezzetli bira tadımlarına da hazır olun. Brewstival ekibi müziksiz festival olmaz diye düşünmüş olmalı ki, programda çok sevdiğimiz “Dolu Kadehi Ters Tut” ve alternatif rock müziğin sevilen isimlerinden “Yok Öyle Kararlı Şeyler” konserleri de yer alıyor.

2019 tarihleri: 4 Ağustos, Swissotel The Bosphorus Le Chalet

İstanbul Cocktail Festival

İstanbul-Kokteyl-Festivali-1
İstanbul Cocktail Festival
Her sene yeni lezzet keşifleri yapmak için heyecanla beklediğimiz İstanbul Cocktail Festival, bu kez 31 Ağustos’ta Küçükçiftlik Park’ta gerçekleşiyor. Workshop’lar, tadımlar ve tabii ki iyi müzik eşliğinde kokteyllerin geniş dünyasına adım atacağınız festival ile ilgili detaylar yakında açıklanacak olsa da, siz İstanbul Cocktail Festival’i şimdiden listenize ekleyin deriz!

2019 tarihleri: 31 Ağustos, KüçükÇiftlik Park

İstanbul Coffee Festival

İstanbul Coffee Festival, bu yıl 6. kez, 19-22 Eylül tarihleri arasında, Küçükçiftlik Parkı’nda bizlerle buluşuyor. Seminerler, playground etkinlikleri, workshop’lar ve yarışmalarla dolu eğlenceli programıyla heyecanla beklenen festivalin detayları yakında açıklanacak. Ancak sevilen isimlerle dolu konser programı şimdiden belli oldu; Vera, The Away Days, Elçin Orçun, Emir Yargın, Cihan Mürtezaoğlu, Beaten Fame! Dünyanın farklı köşelerinden gelen kahveler, üçüncü dalga yeni kahveciler, barista şovları ve kahveye dair çok daha fazlasıyla buluşmak için bu tarihleri ajandanıza not edin.

2019 tarihleri: 19-22 Eylül, KüçükÇiftlik Park

Instagram

İstanbul Viski Festivali 

Viski
İstanbul Viski Festivali 

İçinizi ısıtacak bir festivalden ilk haber geldi. İstanbul Viski Festivali’nde viskinin her çeşidine doymaya; çikolata, badem ve fındık çeşitleri ile keyfinizi arttırmaya hazır olun. Fıçılardan kadehlerinize akacak bu festivalde, viskinizi yudumlarken yeni insanlarla tanışıp keyifli sohbetler de edebilirsiniz.

2020 tarihleri: 15 Nisan

Uluslararası İstanbul Çay Festivali

Çay severler burada mı? İster geleneksel çay çeşitleri, ister farklı meyveli çayları deneyebileceğiniz bu festival kaçmaz. Geçtiğimiz sene konserlerin, söyleşilerin ve birçok farklı markanın lezzetli atıştırmalıklar eşliğinde çay tadımlarının yapıldığı festivalin, bu sene 3-4 Mayıs tarihlerinde gerçekleşmesi bekleniyor.

2019 tarihleri: 3-4 Mayıs

Organik Ürünler Festivali

Türkiye’nin yedi bölgesinden organik ürün üreticilerinin katılacağı sayısız aktiviteyle dolu bir festivale hazır olun. Çocuklar için özel eğitmenler eşliğinde jimnastik etkinliklerinin düzenleneceği, salça ve turşu atölyelerinin yapılacağı bu festivalde yetişkinler için de çok sayıda aktivite seçeneği bulunuyor. Yoga ve pilates derslerinden şifali bitki workshoplarına, arıcılık ve organik bal ile ilgili bilgilendirmelerden organik brunch ve barbekü keyfine bu festival harika geçeceğe benziyor. Tarihler için takipte kalın!

Websitesi

Restoran Haftası

Gastronomiyle sosyal ve kültürel yaşamın tüm dinamiklerini bir araya getiren festival Restoran Haftası, 2018’de Türk Mutfağı teması ile lezzet severleri hem yemeğe hem de yeni deneyimler yaşamaya davet etmişti. Festival süresince Türkiye’nin en iyi restoran, bistro ve kafelerinde bu haftaya özel hazırlanmış menülerle karşılaştık. İstanbul ve Gaziantep’ten en önemli restoranların katıldığı Restoran Haftası’nda; günün her öğünü için özel olarak hazırlanmış menüler ile geleneksel lezzetler, yerel malzemeler ile hazırlanan yenilikçi yemekler, ayrıca sokak lezzetleri de tattık. Festivalin 2019 tarihleri henüz açıklanmadı, detaylar için Instagram hesabını ziyaret edebilirsiniz.

Websitesi

Ankara Yeme-İçme Festivalleri

Ankara Coffee Festival

Birbirinden lezzetli kahveleriyle şehri uyandırmaya gelen Ankara Coffee Festival; bu kez de her zamankinden canlı ve eğlenceli bir programla karşımızda. Nitelikli kahve demleme teknikleri, aroma ve tatlar üzerine çeşitli atölyelerden keyifli konserlere ve söyleşilere, dopdolu programı ve harika atmosferiyle kahve severlerin kaçırmamasını öneriyoruz.

2019 tarihleri: 22-29 Eylül, Bilkent Center

Instagram

Ankara Dondurma ve Tatlı Festivali

Ä°lgili resim

Fotoğraf: dondurmatatlifestivali.com

Sizi Ankara’nın en tatlı organizasyonuyla tanıştıralım: Dondurma ve Tatlı Festivali! En güzel aromalı dondurmalarla serinlerken, içinizi ısıtacak tatlı tadımları yapmak sizi heyecanlandırıyorsa, 26-29 Eylül tarihleri arası Altınpark Expo Fuar Alanı’nda buluşalım. Dondurma ikramları, workshop’lar, çocuk animasyon gösterileri, konserler ve çok daha fazlasını bulabileceğiniz bu leziz festivalde bir an önce yerinizi alın deriz.

2019 tarihleri: 26-29 Eylül, Altınpark Expo Fuar Alanı

İzmir Yeme-İçme Festivalleri

İzmir Coffee Festival

Kahve tadımları, Pamela’dan Tuna Kiremitçi ve Eda Baba’ya sürpriz isimlerin performansları, barista ve latte şovları, sokak sanatları gösterileri, danslar, sergiler, workshop’lar, söyleşiler, yarışmalar ve çok daha fazlasıyla dolu, İzmir Coffee Festival’ın 4.’sü 11-13 Ekim tarihleri arası, İzmir Arena’da gerçekleşiyor. İzmir’in eşsiz atmosferinde 3. dalga kahve akımı temsilcileri, kahve çekirdeği üreticileri, geleneksel Türk kahvecileri gibi kahveye ilgi duyan sayısız güzel insanla tanışabilir, kahvenizi elinize alıp hamaklarda dinlenebilir, tüm gün devam edecek olan canlı performansların sonrasında gerçekleşecek açık hava sinemasında çimlere uzanıp film keyfi yapabilirsiniz.

2019 tarihleri: 11-13 Ekim, İzmir Arena

Instagram

Seferihisar Mandalina Şenliği

Birçoğumuz Seferihisar’ı huzurlu atmosferinin yanında, satsuma cinsi mandalinasının en iyi şekilde yetiştiği topraklar olarak da biliriz. İşte, Seferihisar Mandalina Şenliği tam da bununla ilgili! Mandalina mevsiminin her yıl olduğu gibi büyük bir coşkuyla kutlanacağı, bu “bol C vitaminli” festivali kaçırmayın deriz! 🙂

2019 tarihleri: 15-18 Kasım, Çarşı Meydanı

Urla Enginar Festivali

Katılımcılarına Urla’nın yerli üreticileriyle sohbet edip enginarın her halini deneme imkanı sunan Urla Enginar Festivali’nin 24 Nisan 2020’de gerçekleşmesi bekleniyor. Festivalin detaylarını Instagram hesaplarından takip edebilirsiniz.

2020 tarihleri: 24 Nisan

Alaçatı Ot Festivali

Bizlere Alaçatı’nın güleryüzlü, sıcacık insanlarıyla buluşturduğu gibi, otları tanıma ve toplama gezileri, yemek atölyeleri, konserler, seminerler gibi çok sayıda etkinlikte yer alma fırsatı veren Alaçatı Ot Festivali’nin 11.’sinin tarihi kesinleşmemiş olmakla beraber, Nisan ayında İzmir’de gerçekleşmesi bekleniyor. Otlarla pişirilen yemekler, reçeller ve daha pek çok lezzeti tatmak isterseniz festivalin Instagram hesabını takipte kalabilirsiniz.

Bozcaada Yeme-İçme Festivalleri

Bozcaada Kalamar Festivali

Kalamar
Bozcaada Kalamar Festivali

İşte Eylül ayında yolunuzu Bozcaada’ya düşürmeniz için harika bir neden: Bozcaada Kalamar Festivali! Yaz sezonundan sonra adanın sakin zamanlarının tadını çıkarırken, Bozcaada deyince akla ilk gelen lezzetlerden kalamarın yolculuğunu öğrenmek isterseniz, bu festival tam sizlik! Festivalin bu yılki programının detayları yakında belli olacak olsa da, geçen senelerden yola çıkarak bizleri eğlenceli konserler, etkinlikler, workshop’lar, geziler ve tabii bolca gastronomi ile dolu bir festivalin beklediğini söyleyebiliriz. Adalı şeflerin özel tarifleriyle birbirinden leziz kalamar tadımları yapmak için siz de Bozcaada Kalamar Festivali’ni listenize ekleyin!

2019 tarihleri: 19-22 Eylül, KüçükÇiftlik Park

Bozcaada Yerel Tatlar Festivali

Bozcaada’nın kendine özgü yöresel yemeklerini, adalı kadınların ellerinden tatmaktan daha güzeli olabilir mi? Meze workshop’larından söyleşi ve tadımlara her sene dolu dolu geçen bu lezzet festivalinin 2020 tarihleri henüz açıklanmadı. Detaylar için festivalin Instagram hesabını takip edebilirsiniz.

Basta! Street Foods: Kadıköy’ün İki Senelik Sakini

Filmekimi’yle birlikte Ekim ayı İstanbullular için daha farklı bir anlam kazanmıştı, öyle ki artık bir gelenek haline geldi. Ama Ekim ayı denince akla tek gelen de Filmekimi değil, en azından son birkaç yıldır Ekim ayı artık daha renkli, daha lezzetli. Evet, Restoran Haftası’ndan söz ediyorum. Adından yeni haberdar olduğum, bu yıl 15-31 Ekim tarihleri arasında dokuzuncusu düzenlenen “lezzet festivali”. Restoran haftasının olayı ise insanlara uygun fiyatlı, lezzetli ve alıştıkları tatlardan “farklı” yemekler sunmak. Birçok mekanın katıldığı etkinlik kapsamında ben de Basta! ’da yeme şansı buldum.

[[konum_1]]

Basta! Street Foods: Kadıköy'ün İki Senelik Sakini
Basta! Street Foods: Kadıköy’ün İki Senelik Sakini

Nisan 2016 yılında kapılarını açan Basta! Kadıköy’de, Caferağa Spor Salonu’nun hemen yanında yer alıyor. Ömrümün geçti Yengeç’in (bugünkü adıyla Bira Fabrikası) hemen karşı çaprazında yer alan Basta!’nın işletmeciliğini aşçılık eğitimlerini Fransa’da tamamlamış olan Derin Arıbaş ve Kaan Sakarya üstleniyor. Michelin yıldızlı mekanlarda çalışmış olan, etkileyici CV’ye sahip iki dost sokakların vazgeçilmez lezzeti dürümü alıp onu restoran konseptiyle harmanlamış. Kendilerinin street food bar olarak tanımladıkları Basta!’nın menüsü de dekorasyonu da street food konseptini yansıtıyor haliyle.

Basta! Street Foods: Kadıköy'ün İki Senelik Sakini
Basta! Street Foods: Kadıköy’ün İki Senelik Sakini

Adını yeterli ya da kâfi olarak çevirebileceğimiz basta kelimesinden alan mekanın öne çıkan ürünü dürümleri. Ana yemek olarak kuzu, dana, sucuk, tavuk ve vejetaryen dürüm bulunduran Basta!’da menüsünde tercih edebileceğiniz bir diğer lezzet ise kuzu burger. Yalnızca bu altı çeşitten oluşan menü alakasız mutfakların bir arada bulunduğu menülere alışmış bizlerin gözüne ilk bakışta yetersiz gelebilir. Fakat sıra seçim yapmaya geldiğinde insan neden menüdeki çeşitliliğin aslında yeterli olduğunu anlıyor. İlk olarak Basta!’da seçim yapmak (özellikle de kararsızlar için) çok kolay. Ayrıca ürün sayısı ile kalite arasında ters orantı olduğunu da unutmamak gerek. Söz konusu mutfak olduğunda gerekli bilgi ve tecrübeye sahip ikilinin kaliteden taviz vermemek üzere dürüme ve dürümün ana malzemesine odaklandığını görebilmek pek zor değil. Ne demek istediğimi gidip tadınca
anlayacaksınız zaten.

Başlangıç olarak portakallı mercimek çorbası, humus ve günün salatası seçenekleri sunan mekanda tatlı olarak ise karamel soslu Basta sütlaç ve Paris brest servis ediliyor. Turşu ve lavaş hariç her şeyin el yapımı olduğu Basta!’da içecek olarak ise yine el yapımı olan ve kavanozumsu şişelerde servis edilen ice tea, açık ayran ve organik limonata bulunuyor. Ali Göde şalgamının yanı sıra Bodrum mandalina gazozu da yer alan içeceklerden.

Basta! Street Foods: Kadıköy'ün İki Senelik Sakini
Basta! Street Foods: Kadıköy’ün İki Senelik Sakini

Restoran haftasına gelecek olursak, Basta!’nın restoran haftası kapsamındaki menüsünde karamelize soğanı, marulu, maydanozu ve sosuyla servis edilen leziz mi leziz, tam kıvamında 160 gramlık kuzu döş, humus veya günlük salata seçeneklerinden biri ve seçtiğiniz bir içecek oluşturuyor. İki kişi gittiğimiz için biz menülerden birinde humus bir diğerinde ise salata seçerek hepsinden tatma fırsatı bulduk, içecek olarak ise ayran ve limonata denedik. Menünün yıldızıyla başlayacak olursak, ben böyle et en son ne zaman yedim hiç hatırlamıyorum. Aradan geçen günlere rağmen etin tadı hala damağımda. Yanında verilen küçük lavaş parçaları ise size lokmalık dürümler yapma imkanı sunuyor; belki küçük bir detay fakat farkı yaratan da bu küçük detaylar değil mi zaten? Soğan pek sevmeyen biri olarak karamelize soğanları tabir-i caizse “hüplettiğimi” itiraf etmek isterim, tabağı doldurmak için etin lezzetine lezzet katmak için duruyorlar etin yanında.

Tahini hiçbir zaman sevemedim, dolayısıyla humusla da pek aram yok. Yoğunluğundan şikayetçi olduğumun humusun aksine Basta!’nın humusu gayet hafifti. Tahin yüzünden benim damak tadıma uymasa da arkadaşım gayet başarılı buldu.

Günün gizli yıldızı ise ikimiz için de salata oldu. Söz konusu günün salatası olduğunda insanın aklına şanslı gününde olabileceği ihtimali geliyor esasen, ancak aldığım izlenim salataların her daim harika olduğu yönünde, hem de öğün olarak tercih edilebilecek kadar harika.

İçecek olarak ayran ve limonata denedik. Basta!’nın ayranı güzeldi, yoğun kıvamlı ayran seven biri olduğum için bana hafif geldi. Ancak herkesin tarzı farklı. Ama mekanın limonatası… Sırf limonata içmeye gidilebilir!

Basta! Street Foods: Kadıköy'ün İki Senelik Sakini
Basta! Street Foods: Kadıköy’ün İki Senelik Sakini

Basta’da bir de vejetaryen dürüm denedik. Sarımsak sevmeyen, gerçekten dayanamayan biri için fazla sarımsaklı gelebilir, onun dışında ise malzemesi bol, gerçekten bol, öyle ki lavaşın patlamamasına, içinin kenarlardan taşmamasına şaşırdım diyebilirim; sebzeler ağızda resmen dağılıyor.

Uzun lafın kısası, Basta! Street Food’a bir kere gittikten sonra kolay kolay vazgeçebileceğinizi sanmıyorum. Şimdiden afiyet olsun!

Basta! Street Food Bar: InstagramKonum

Basta! Street Food Bar Adres: Caferağa Mahallesi, Sakız Sk. No:1, 34710 Kadıköy/İstanbul

İlginizi çekebilir: Özlem Karagöz’den Minval: Akatlar, Yaren Sokak’ın Yeni Sakini

Yumma: Moda’da Antep Mutfağı ile Tanışın

Asma yapraklarının altında şirin bir dekorasyona sahip oluşu ve güleryüzlü çalışanlarıyla Yumma artık benim için özel bir yere sahip. Yumma, Moda’nın en güzel noktalarından birinde yer alıyor, dillere destan bir kahvaltı ve Antep mutfağının yöresel lezzetleri burada buluşmuş. Daha ne isterim?

[[konum_1]]

Bu sene 15-31 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen, Türk mutfağı temalı Restoran Haftası’na öğlen ve akşam menüleriyle katılan Yumma’ya geçenlerde gitme fırsatım oldu. Üstü ve etrafı asma yapraklarıyla çevrili, yemyeşil bir mekan düşünün. İçeri girdiğinizde ise ayrı etkileniyorsunuz. Dekorasyon o kadar tatlı, o kadar samimi ki cafenin her köşesinde biraz oturmak istiyor insan. Hava güzelse dışarıdaki masalarda oturun derim, değilse içeride sizi çok şirin bir düzen bekliyor. İç kısımda bir merdiven görüyorsunuz, haliyle yukarıda bir kat daha olmasını bekliyorsunuz. Ama yok! Merdiven minicik bir alana çıkıyor: en fazla 2-3 insanın sığabileceği, küçük bir koltuk ve bir pikaptan oluşan bu minik bölüm buram buram nostalji kokuyor.

Yumma
Yumma: Moda’da Antep Mutfağı ile Tanışın

Marmelatlar, reçeller; buradaki her şey el yapımı! Tostlar ve menüde ekmek ile hazırlandığı belirtilen her yemekte kendi yaptıkları ekşi maya kullanılıyor. Menüde özel olarak belirtildiği üzere: Yumurtalar Adapazarı’nda idealist bir çiftlikte ve geleneksel yöntemlerle, özgür tavuklardan elde ediliyor. Kullandıkları tereyağı ise kendi mutfaklarında; taze meyveler, az şeker ve doğal süt gibi özenli içeriklerle hazırlanıyor. Yemeklerde kullanılan zeytinyağı ise Kazdağları’ndan özel olarak getirtiliyor. Sizin de gördüğünüz gibi, her şey büyük özenle yapılıyor Yumma’da. Ev yapımı smoothie’ler, ayran ve limonata da bulabileceğiniz bu mekanın çevreye duyarlılığı, doğallığı ve sağlığa verdiği önem beni fazlasıyla etkiledi.

Yummaa
Yumma: Moda’da Antep Mutfağı ile Tanışın

Yumma, doğal ve zengin kahvaltısıyla herkes tarafından çok biliniyor. Bilinmese şaşırırdım çünkü Çanakkale Ayvacık’tan gelen Ezine ve tulum peyniri, Antep’ten Antep peyniri, Hatay yeşil zeytini, Doğu Karadeniz’den sarımsaklı ve limonlu mandalinalı tereyağı, ev reçelleri, Antep usulü Muhammara, köy yumurtası ve daha pek çok seçeneğin yer aldığı leziz bir kahvaltıya kimsenin hayır diyeceğini sanmıyorum. Ama buranın bir harika özelliği daha var: sahibesi Antepli olan mekan, Antep mutfağına özgü yerel lezzetler de sunuyor. Gittiğimde Yumma’nın çok sayıda lezzetini tatma imkanım oldu. Humus, zeytin tarator ve lorla yapılan, Antakya’da “Sürk” adı verilen mezeyi çok beğendim. Sonrasında masaya: Cacıklı Arap köfte, Ali Nazik, Maş salatası, bulgur-mercimek ve mercimek köftesi geldi. Her birine ayrı bayıldım ama en çok Ali Nazik’e. Böyle bir Ali Nazik’i ilk defa Yumma’da yedim, iyi ki de yemişim. Antep mutfağını artık çok daha fazla merak ediyorum!

Yumma5
Yumma: Moda’da Antep Mutfağı ile Tanışın

Yumma’da yediğiniz her lezzet mekanın kendi yorumuyla hazırlanıyor. Yani burada ‘her yerde yiyebileceğiniz’ yemekleri bulmanız çok zor, her birinin hazırlanış sürecinde mekanın çalışanlarının imzası var. Vegan pastası, günlük değişen tatlıları, güzel kütüphanesi ve samimi atmosferiyle burada saatlerinizi geçirebilirsiniz. Ben şahsen şimdiden bu mekanın müdavimi sayıyorum kendimi. Doğal, yerel ve sağlıklı olmaya böyle önem veren, verdiği önemi de misafirlerine sunduğu lezzetlerden mekanın dekorasyonuna kadar başarıyla uygulayan Yumma’yı mutlaka ziyaret edin derim! Yumma gidilmesi gereken Moda mekanları listenize eklenmeli.

Yumma Moda Adres: Caferağa Mah. Fırıldak Sok. 17/B MODA, 34000 Kadıköy/İstanbul

Instagram

İlginizi çekebilir: İrem Bali’den Brekkie Moda

Dubai’de Noel Pazarları: Farklı Bir Yılbaşı Deneyimi

Noel ve Yılbaşı Hristiyanlar için yılın en kutsal dönemi. Bununla beraber Noel’e ait bazı simgeler ve ritüeller dini boyutunun çok ötesinde geçmiş, küresel kültürün ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Dolayısıyla Dubai gibi dünyanın en kozmopolit şehrinde yaşayan yaklaşık %25 Hristiyan dışında kalan farklı inanç gruplarından insanlar da yılın bu dönemini bir festival gibi kutlaması son derece normal. Şehrin yaklaşık %55’inin Müslüman olmasına karşın ne medyada ne de kamuoyunda bu kutlamalara dair bir tartışma olmadığını ve şehrin bir bütün olarak bu kutlamalarda yer aldığını da bir not olarak düşmek isterim.

Fotoğraf: unsplash.com/@cmophoto

Avrupa’nın pek çok şehrinde Noel pazarlarını ziyaret ettim. Noel pazarları benim için başlı başına bir seyahat nedenidir. Sadece Noel  pazarları dolayısıyla gittiğim şehirler var. Hemen her Noel pazarı ziyaretimde eksi derecelerde, gecenin ayazında jilet gibi soğuğunun altında senenin bu döneminin çok özel ruhunu ve atmosferini  hücrelerime kadar hissettim. Dünya üzerinde en sevdiğim iki şehir olan Viyana ve Prag’ın pazarlarda eldivene rağmen ellerimi soğuktan hissetmeyinceye kadar vakit geçirdim. Budapeşte’de bir anda çigan müziği eşliğinde dans eden genç bir grubun ortasında kaldığımda grubun beni aralarına alıp dansa zorla katmaları, ki kendi düğünüm de dahil topluluk içinde ilk ve tek dans edişimdir, sonrasında dakikalarca dans ettim. Viyana, Prag,  Bratislava, Budapeşte, Berlin, Köln, Bonn, Zürih, Bologna, Milano, Reggio Emilia, Lyon,  Nice, Kopenhag, Stokholm,  Brüksel, Nice…. Ve daha bir sürü şehirde geçirdiğim noel pazarları güzel birer anı olarak kişisel tarihimde yerlerini aldılar

Covid-19 Pandemisi ile başlayan yasaklardan bu yana Avrupa’da herhangi bir Noel pazarına gidemedim. Seyahatlerin yeniden başlamasından bu yana hiçbir seyahatim Noel dönemine denk gelmedi. Noel pazarlarına olan hasretimi aynı atmosferi ve deneyimi sağlamasa da Dubai’de gidermeye çalışıyorum.

15 Aralık itibariyle Dubai’de Noel/yılbaşı pazarları açılmaya başladı. Pek çok kişi için bir oksimoron gibi gözükebilir ama  işin aslına ve tarihine baktığımızda durumun tam da öyle olmadığını görmek mümkün. Dubai’de Noel kutlama geleceği, 1960lar’a, henüz Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurulmadığı ve Dubai’nin İngiltere’ye bağlı otonom bir emirlik olduğu dönemlere kadar gidiyor. Dubai bir ticari merkez olarak gelişmeye başladıktan sonra emirliğe gelen katoliklerin sayısında bir artış olunca dönemin emiri Şeyh Rashid’in bağışladığı arazide St Mary Kilisesi adında bir kilise inşa ediliyor. Şeyh Rashid, aynı zamanda Dubai’deki tolerans ve hoşgörü ruhunun bir simgesi olarak kilisenin çanlarını da hediye ediyor. Öte yandan Kilise cemaatinin uzun zamandır bir üyesi olan  ve 1977’den bu yana Dubai’de yaşayan Hintli Joseph James The National Gazetesi’nde verdiği röportajda o yıllarda Noel’in kilise içinde ve bahçesinde sınırlı bir şekilde kutlandığını; şehrin herhangi bir bölgesinde bir Noel Ağacı görmenin mümkün olmadığını, hatta dönemin tek medya aracı olan radyonun da Noel’den bahsetmediğini söylüyor.

Fotoğraf: unsplash.com/@good_citizen

1980’lerle beraber büyüyen cemaat yeni bir kiliseyi zorunlu kılıyor. Eski kilisenin olduğu yere aynı adla daha büyük bir kilise inşa ediliyor ve Noel kutlamaları eskiye göre artan nüfusa da bağlı olarak daha kapsamlı bir hal alıyor. Özellikle beş yıldızlı otellerde Noel ve Yılbaşı partilerinin düzenlenmeye başlaması Dubai’deki Noel kutlamaları için bir milat kabul edilebilir. 1990ların sonuna gelindiğindeyse Noel artık tüm şehirde, şehrin farklı bölgelerinde bir festival şeklinde süslemeler ve etkinliklerle kutlanmaya başlıyor ve kutlamaların görkemi ve sayısı artarak bugüne geliniyor. Günümüzdeyse Noel’in havanın yılın en güzel olduğu bir döneme denk gelmesi ve özellikle akşamdan itibaren açık havada dolaşmaya izin vermesinin de etkisiyle Noel Pazarları Dubai’de Noel ve yeni yıl kutlama ritüelinin önemli bir unsurunu oluşturuyor.

Noel ve Yılbaşı hristiyanlar için yılın en kutsal dönemi. Bununla beraber Noel’e ait bazı simgeler ve ritüeller dini boyutunun çok ötesinde geçmiş, küresel kültürün ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Dolayısıyla Dubai gibi dünyanın en kozmopolit şehrinde yaşayan yaklaşık %25 Hristiyan dışında kalan farklı inanç gruplarından insanlar da yılın bu dönemini bir festival gibi kutlaması son derece normal. Şehrin yaklaşık %55’inin Müslüman olmasına karşın ne medyada ne de kamuoyunda bu kutlamalara dair bir tartışma olmadığını ve şehrin bir bütün olarak bu kutlamalarda yer aldığını da bir not olarak düşmek isterim. Gelelim Dubai’deki Noel Pazarlarına…

Dubai’de Noel Pazarları

medinat-jumeirah
Medinat Jumeirah | Fotoğraf: Bülent Tunga Yılmaz

Madinat Jumeirah

Ortadoğu Mimarisi’nin ilginç  bir örneği olan ve daha çok turistlere yönelik dükkanlar yanında şehrin bazı önemli restoranları ile TODA Dijital Sanatlar Galerisi ve Tiyatrosu’na da ev sahipliği yapan kanal üzerine kurulu Madinat Jumeirah’ın bahçesinde kurulan Noel Pazarı belki de Dubai’nin en popüleri. Özellikle hafta sonları klişe tabirle iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık oluyor.

Winter City

Geçen sene Noel Baba ve Elfler gösterisi o kadar tuttu ki bu sene de Winter City içinde yer alan Expo City’de kurulan dev Noel Ağacı’nın etrafında daha bir görkemli düzenlenen bu gösteri dışında, özellikle çocuklara yönelik farklı etkinlikler canlı bir Noel atmosferi sunuyor.

kerem-4
Kerem’in karsız yılbaşlarından biri | Fotoğraf: Bülent Tunga Yılmaz

Winter Garden

Al Habtoor City içinde kurulan Winter Garden, Avrupa’daki benzerlerinde olduğu gibi sabun ve parfüm yapımı gibi etkinlikler  ve özel Noel Korosu’nun konserleriyle zenginleşen bir başka popüler Noel pazarı.

Winter Wonderland at Festival Bay

Festival City Alışveriş Merkezi’nde yer alan Winter Wonderland, Noel’e özgü çizgi film ve çizgi roman karakterinin ev sahipliği yaptığı, bol bol alışveriş olanağı sunan bir Noel Pazarı. Özellikle çocuklara yönelik adeta büyüleyici etkinlikleriyle çok çekici bir hale gelen Winter Wonderland benim gibi Noel pazarlarında etkinlik değil atmosfer tercih edenler için itiraf edeyim pek çekici değil ama 10 yaşından küçük bir çocuğunuz varsa tüm günü orada geçirmek isteyeceği garanti.

Winter District  at Emirates Towers

dubai-noel-pazarlari
Dubai’de Noel Pazarları | Fotoğraf: Bülent Tunga Yılmaz

Emirates Towers’da, Museum of Future’un tam önüne, Dubai’nin en canlı merkezlerinden biri olan ve benim çok sevdiğim bölgelerden birine (Daha önce hakkında yazdığım Dubai Saat Haftası da burada gerçekleştiriyor) kurulan Winter District Dubai pazarları içinde belki de kurulduğu yer itibariyle en Avrupa hissini yaratanı.

Nakheel Festive Celebration

img_1111-copy
Noel Ağacı | Fotoğraf. Bülent Tunga Yılmaz 

Bu yıl Noel etkinlikleri bizim semte de uğradı. Palm Jumeirah’da, Dubai’nin en güzel parklarından biri olan Al İttihat ile Nakheel Alışveriş Merkezi ve St.Regis Palm arasındaki bahçede günlük bir etkinlik olarak organize edilen Festive Celebration bir güne hem bir Noel pazarını hem de konserleri, çocuklara yönelik atölyeleri, dans gösterileri ve yiyecek-içecek çeşitleri ile görkemli bir partiyi sığdırmayı başardı. 

Kapak Fotoğrafı: Bülent Tunga Yılmaz

İlginizi çekebilir: Bülent Tunga Yılmaz’dan Dubai Saat Haftası

Aperitivo Sanatı: En Keyifli İtalyan Geleneği

İtalyanlar güne keyifle başlar ve yine günü keyifle noktalarlar. Keyif sözcüğünden yola çıkarak, bence İtalyanların en keyifli geleneği ‘Aperitivo sanatından bahsetmek istiyorum bu yazımda sizlere… Ama öncelikle İtalyan gelenek ve görenekleri neden İtalyanca severler için çok önemli bir rol oynuyor, bir filolog olarak bu konuya değinmek isterim…

Aperetivo
Aperitivo | Fotoğraf: Punch

Gelenek ve Göreneklerin Dile Yansıması

İtalyan kültürünü fazlasıyla benimsemiş bir İtalyanca öğretmeni olarak yeni tanıştığım öğrencilerimle “Bu dili öğrenmek istiyorsanız, İtalyan kültürünü içeren tüm unsurları; insanını, coğrafyasını, tarihini, mutfağını, sanat tarihini, İtalyanların yaşam şekillerini, alışkanlıklarını ve zevklerini yani İtalya’yı oluşturan mozaiğin her parçasını tanımalısınız.” diyerek başlarım derse.

Çünkü dil, toplumun genel kültürünün bir yansımasıdır. O yüzdendir ki orada yaşarken sadece dile sürekli maruz kaldığımız için değil aynı zamanda kültürünü yakından tanıma fırsatı yakaladığımız için de hızlı öğrenim sağlarız.

İtalyanların coşkusunu, yaşamdan nasıl zevk aldıklarını, günlük rutinlerini gözlemlediğimizde, neden İtalyancanın kulağımıza bir melodi gibi geldiğini (bunun esasında linguistik açıdan da bir açıklaması var), neden hızlı ve çoşkulu konuştuklarını, neden jest ve mimikleri fazlasıyla kullandıklarını daha net görebiliriz.

İtalyanları Yakından Tanıyalım

İtalyanları birkaç kelimeyle tanımlamak çok zor olsa da ‘tutku, coşku, keyif’ kelimelerinin İtalyanlarla çok fazla örtüştüğünü düşünüyorum. ‘Tutku’ çünkü yaptıkları her şeyi tutkuyla, aşkla yapıyorlar. Yaptıkları her ne ise, bu sayede göz alıcı bir hale dönüşüyor. Örneğin domates solu bir tabak makarna bir şölene dönüşebilir mi? Tutkuyla yapıldığında dönüşüyor gerçekten.

‘Coşku’ çünkü yaşamlarının her anında Çoşkun var. O yüzden İtalya’ya gittiğinizde görürsünüz ki insanlar kafelere, restoranlara sığmaz dışarlara taşarlar. Hep bir yerlerden sesler yükselir. Hislerini ve düşüncelerini çoşkulu ifade ederler. O yüzdendir ki o yükselen tonlamalar, o jest ve mimikler. O yüzden upuzun masalarda toplanıp saatlerce neşeyle yer, içer, güler, sohbet ederler. Hatta çok sevdiğim bir sözleri vardır. ‘A tavola non s’invecchia mai’ yani ‘Sofrada hiçbir zaman yaşlanılmaz’. İşte bu sözün gerçek anlamını anlamak için İtalyanları yakından tanımak gerekir.

img-20231207-wa0003
Milano-Via Garibaldi | Fotoğraf: Damla Anol Erol

İtalyanları tanımlayan bir diğer sözcük de ‘keyif’ çünkü hayatlarının her anına keyfi iliştirirler. Güne, mokada hazırlanmış mis kokusuyla evi saran kahveyi yudumlayarak veya mahallenin kafesinde, baristayla kısa bir sohbet eşliğinde ayakta içilen caffè ristretto ve fırından yeni çıkmış sıcacık bir kruvasan yiyerek başlarlar. Günün sonunda ise işten eve dönerken, yemek öncesi ‘aperitivi’ zamanıdır. Güne keyifle başlarlar ve günü keyifle noktalarlar. Bu yazımda, keyif sözcüğünden yola çıkarak, bence İtalyanların en keyifli geleneği ‘Aperitivo sanatı’ ndan bahsetmek istiyorum.

Keyif Kelimesinden Yola Çıkarak Aperitivo Sanatı

whatsapp-gorsel-2023-12-07-saat-21-40-01_9491f29c
Roma-Piazza Madonna Dei Monti | Fotoğraf: Damla Anol Erol

‘Aperitivo’ kelimesi latince ‘aperitivus’ kelimesinden gelir ve ‘açılan’ yani ‘açılma’ yeteneğine sahip’ anlamındadır. Dolayısıyla iştah açıcı ve açlık hissini uyaran bir içecek olarak anlaşılır. ‘Aperitivo’nun tarihi yaklaşık 200 yıl öncesine dayanır. 1786’da Antonio Benedetto Carpano, Torino’da Piazza Castello’nun kemerleri altındaki bir dükkanda, otlar ve baharatlarla aromatize bir şarap üretmeye başlar ve o zamandan beri vermut adı verilen bu şarap çeşidi, aperatifin vazgeçilmezi haline gelir. Başta Kuzey İtalya olmak üzere tüm İtalya’ya hızla yayılır. Ardından Milano ve Torino’da bar ve restoranlar gelirlerini ve müşterilerini arttırmak için belli saatler aralığında aperitivo alan müşterilerine promosyon olarak yanında atıştırmalıklar ikram etmeye başlar. Zamanla tüm İtalya’da uygulanmaya başlar ve bir gelenek haline gelir. Böylece günümüzde ‘aperitivi’ kelimesi ‘happy hour’ olarak düşünülür hale gelmiştir. Genellikle 18.00-21.00 saatleri arasında kimi restoran yada barda mini bir açık büfe hazırlanırken kiminde aperitivi servisi esnasında atıştırmalıklar mini bir tabakta ikram edilir.

Artıştırmalıklar genellikle zeytin, cips, kraker, mini pizza çeşitleri, fındık, fıstık, şarküteri ve peynir çeşitleri, bazen de makarna şeklindedir. Aslında yemek öncesi tüketilmesine rağmen kimi zaman oldukça doyurucu olduğundan akşam yemeği yerine geçebilir. Atıştırmalıklar, bölgeden bölgeye ufak değişiklikler gösterir. Örneğin Puglia bölgesinde ‘taralli’ adında ağızda dağılan tuzlu gevrek aperitivonun birincil eşlikçisidir. Puglia’da nereye giderseniz gidin mutlaka aperitivo’nun yanında ikram edilir. Güneyde, özellikle Sicilya’da kızartılmış ürünler ve balık ağırlıklı kanepeler ikram edilir.

Venedik ise meze benzeri atıştırmalıklar açısından oldukça zengindir. Venedik diyalektiğinde ‘cicchetti’ denmektedir atıştırmalıklara. Ekmek üstü bin bir çeşit lezzeti içermektedir. Hatta ‘cicchetti’ sadece aperitivi saatinde değil günün her saatinde, bizim eski tip meyhanelerimize benzeyen ‘Bacaro’larda tüketilebilir. Şık restoranlara karşın çok daha keyifli mekanlardır. Milano’da ise aperitivi saatinde ‘bruschetta lombarda’ (lombardia usulü) atıştırmalıkların olmazsa olmazıdır.

Peki en çok tercih edilen ‘aperitivo’ hangileridir? Aperitivo tercihi de bölgeden bölgeye değişkenlik gösterse de genelleme yaptığımızda birinci sırada tartışmasız Aperol Spritz olmak üzere devamında Campari, Negroni, Martini, Bellini, Americano, Hugo olarak sıralayabiliriz. Tabii aperitivi saatlerinde, esas önemli olan aperitivo çeşidi veya atıştırmalıkların lezizliği bir yana, günün tüm stresini alıp götüren keyifli sohbetlerin yer almasıdır.

İtalya’nın ruhu olan birbirinden güzel mekanlarında; belki sokak arasında bir kafede, belki çok şık bir restoranda, belki minik bir meydanda veya gizli bir avluda bulunan bir barda keyif ve neşeyle ‘aperitivi’ deneyimleri yaşamanız ümidiyle…

Kapak Fotoğrafı: posarellivillas.com

İlginizi çekebilir: Gastro Magger’dan İtalyan Mutfağı Haftası