Çağdaş Sanat Tutkunlarının Bilmesi Gereken Sanatçılar

Çevre ve toplum bilincinin ağır bastığı çağdaş sanat eserlerini daha yakından tanımak için öncelikle sanatçıları tanımamız gerekir. Ben de böyle düşünerek, çağdaş sanatçılar hakkında kısa ve keyifli bilgiler edineceğiniz bir yazı hazırlamaya karar verdim. Yazımın konukları arasında, Robert Montgomery’den Olafur Eliasson’a çok sayıda önemli isim ve genç yetenek yer alıyor. Gelin, başlayalım!

İlginizi çekebilir: ArtsyMagger’dan Çağdaş Türk Ressamlar

Robert Montgomery

Robert Montgomery
Robert Montgomery

1972, Chapelhall, İskoçya doğumlu Robert Montgomery, kavramsal sanat geleneğini sürdüren ve metin ve şiirleri bir araç olarak kullanan bir çağdaş sanatçı. Edinburgh College of Art mezunu Montgomery, billboard, güneş enerjisiyle çalışan geridönüşümlü malzeme, ahşap oyma, alev ve suluboya gibi farklı teknikler kullanarak yazdığı metinlerini tablo, iç mekan yerleştirmesi ve dış mekan yerleştirmesi olarak sergiliyor.

RM – Billboard
Robert Montgomery

Sanatçı, Hindistan’ın ilk bienali 2012 Kochi-Muziris Bienali’nde ülkesini temsil etmişti. New York, Berlin, Cenevre, Londra ve Paris’teki solo sergilerinin dışında dünya çapında birçok grup sergisine katılan Robert Montgomery’nin işlerine Contemporary Istanbul’da da rastlamıştık. Montgomery, yaşamını ve çalışmalarını Londra’da sürdürüyor.

Görseller: robertmontgomery.org

Jean-Paul Donadini

Jean-Paul Donadini
Jean-Paul Donadini

1951, Troyes, Fransa doğumlu Jean-Paul Donadini, güzel sanatlar eğitimini Troyes, Nancy ve Paris’te tamamladı. Son zamanlarda çeşitli sergi ve fuarlarda görerek, tuval üzerinde asılı duran boya fırçaları imgesiyle özdeşleştirdiğimiz sanatçı, üzerinde çalışmayı sürdürdüğü bu seriye Brosses arrêtées (Duran Fırçalar) adını veriyor. Donadini’nin aynı zamanda ahşap malzeme üzerine çeşitli malzemelerle popüler kültür ikonlarını resmettiği Gonflables ve Gonflables 2 serileri ve rujla boyadığı Lipstick Painting serisi ile de tanınıyor.

lipstick
Jean-Paul Donadini

Bugüne dek Paris ve birçok Fransız kenti ile Londra, New York, Miami, Chicago, Istanbul, Dubai, Seul, Singapur ve Hong Kong gibi dünya kentlerindeki solo sergileriyle izleyici karşısına çıkan sanatçı, yaşamına ve çalışmalarına Paris’te devam ediyor.

Görseller: jeanpauldonadini.com

Damien Hirst

Damien Hirst – Spot
Jean-Paul Donadini

Fotoğraf: Alex Hartley, damienhirst.com

1965 Bristol doğumlu Damien Hirst, 1984 yılında Londra’ya taşındıktan 10 yıl sonra, 1995’te çağdaş sanat dünyasının en önemli ödüllerinden olan Turner Prize’ın sahibi olmuş. 1991 yılında başladığı “Natural History” serisi, hayvan bedenlerini kullandığından halen çağdaş sanat dünyasının en çok tartışılan, en çok sorgulanan projelerinden biri. Sanatçı hayvanlardan eşyalara, ilaçlardan boyaya her şeyi vitrin ve camekanlara hapsettiği eserlerinin yanı sıra ‘spot paintings’ ve ‘spin paintings’ gibi serileriyle de tanınıyor.

Immortal – Damien Hirst
Jean-Paul Donadini

Fotoğraf: Prudence Cuming Associates, damienhirst.com

the immortal, 1997-2005: Damien Hirst’ün en çok tartışılan serisi olan “Natural History” serisinde koyun, zebra, inek gibi hayvanların yanı sıra en çok köpekbalıklarına rastlanıyor. Hirst, özel bir solüsyonla muhafaza ettiği gerçek hayvan bedenlerini cam vitrinin içerisine yerleştiriyor. Sanatçının bu serisinde yer alan eserlerin “sanat eseri” olup olmadığı da, milyon sterlinlerle ifade eden değerleri de başta hayvanseverler olmak üzere herkes tarafından tartışılan bir konu.

Slinkachu

Slinkachu_Tug of War_S
Slinkachu

Londra merkezli bir sanatçı olan Slinkachu, sokakları kullanan bir sanatçı olsa da kendisine bir sokak sanatçısı demek pek doğru olmaz. 2006’dan bu yana sürdürdüğü “Little People Project” ile ünlenen sanatçının bir eserini gördüğünüzde sonrakilerin ona ait olduğunu anında söyleyebilirsiniz.

Slinkachu – Branded
Slinkachu

Tren setlerinin içindeki minyatür insan figürlerini sokaklarda ve açık alanlardaki mizansenlerde kullanarak fotoğraflayan Slinkachu’nun küçük insanlarının duygularını, hissettiklerini ve hatta şiddet eğilimlerini görmek mümkün. “Little People Project”i hem bir sokak yerleştirmesi projesi hem de bir fotoğraf projesi olarak tanımlıyor sanatçı. Eserleri Londra, Viyana, Los Angeles, Antwerp, Dortmund, Manchester ve Philadelphia gibi kentlerdeki sergilerde sergilenen Slinkachu’nun satın alınabilir baskı ve kitapları da mevcut.

Görseller: slinkachu.com

Jeff Koons

Jeff Koons
Jeff Koons

1955, York, Pennsylvania doğumlu sanatçı Jeff Koons, balon hayvanlar gibi sıradan nesnelerin dev ve renkli reprodüksiyonlarını yaparak çağdaş sanata yeni bir boyut getirmiş en önemli isimlerden biri. Yaptığı eserlerde gizli bir anlam olmadığını dürüstçe söyleyen sanatçı, yıllardan beri sanat eleştirmenlerini ikiye bölüyor. Endüstride var olan “banal” objelerin eser olmadığını düşünen bir eleştirmen topluluğu bulunurken, diğer taraf Jeff Koons’un popüler kültürün dâhisi olduğunu düşünüyor. Farklı eşlerinden 7 adet çocuğu olan Koons, çalışmalarında çocuklarının oyuncaklarından ilham aldığını söylüyor. 12 Kasım 2013’te New York’ta bir açık arttırmada turuncu renkteki balon köpek (Koon’s Balloon Dog) 58.4 milyon dolara satılarak, “hayatta olan” bir sanatçı tarafından yapılan en değerli müzayede satışı rekorunu kırdı.

Jeff Koons – Bilbao
Jeff Koons

1997’de Guggenheim Vakfı tarafından Bilbao’daki Guggenheim Müzesi’nin terasına yerleştirilen balon laleler (Tulips) sanatçının en çok ilgi çeken eserlerinden biri. Koons, yaşamına ve çalışmalarına New York’ta devam ediyor.

Richard Phillips

Richard Phillips
Richard Phillips

1962, Massachusetts doğumlu sanatçı Richard Phillips, sanat dünyasının dışında, moda, medya ve film dünyasının ünlü isimleriyle yaptığı işbirlikleri sayesinde de popüler bir isim. Pop-art çalışmaları, hiperrealist resimleri, çizim ve tablolarında insanın pazarlanabilirliği, kimlik, cinsellik, arzular ve politika gibi konuları işleyen sanatçı son dönemde çektiği filmlerle de adını duyuruyor. Sanatçının daha önce hiperrealist tablolarında da birlikte çalıştığı Lindsay Lohan ve Sasha Grey gibi isimlerin de yer aldığı filmleri Venedik Bienali ve Art Basel fuarı gibi önemli etkinliklerde prömiyer yaptı. New York, Los Angeles, Londra, Münih, Köln, Zürih, Berlin, Hamburg, Dijon, Atina gibi şehirlerde solo sergileri düzenlenen sanatçının eserleri, aralarında San Francisco Modern Sanat Müzesi ve New York’taki Whitney Amerikan Sanatı Müzesi gibi önemli müzelerin de bulunduğu birçok koleksiyonda yer alıyor. Richard Phillips, yaşamına ve çalışmalarına New York’ta devam ediyor.

Paul McCarthy

Snail
Paul McCarthy

1945, Salt Lake City doğumlu sanatçı Paul McCarthy, sanat eğitimini California’da tamamladıktan sonra ABD’nin ve dünyanın en önemli çağdaş sanatçıları arasında yer edinmeyi başardı. Heykel, yerleştirme, video ve performans gibi alanlarda eserler veren sanatçı; özellikle silikon ya da şişme heykelleri ve çoğu zaman büyük bir odayı hatta daha geniş mekanları kaplayan büyüklükteki yerleştirmeleri ile tanınıyor. Cinselliği mizahi ve çarpıcı bir şekilde eserlerinin bir parçası haline getiren Paul McCarthy, Los Angeles’ta yaşıyor ve çalışmalarını sürdürüyor. Dünyanın önde gelen modern sanat müzelerinin kalıcı koleksiyonlarında yer alan eserlerinin yanı sıra, Münih, Rotterdam ve Londra’daki kamusal alanları süsleyen heykelleri de mevcut.

Olafur Eliasson

olafur eliasson by david harry stewart
Olafur Eliasson

1967, Kopenhag doğumlu Danimarka-İzlandalı sanatçı Olafur Eliasson; ışık, ısı, basınç ve su kullanarak yarattığı dev yerleştirmeleri, optik oyunlarla kurguladığı etkileşimli eserleri, doğayı ve doğa olaylarını taklit ettiği çalışmaları ve tematik fotoğraf serileri ile tanınıyor. Dünyanın farklı köşelerinde birçok kamusal alanda da eserleri bulunan Eliasson, sık sık ünlü mimarlarla ortak çalışmalara da imza atıyor. Eliasson, Londra’daki Tate Modern’ın içine yerleştirdiği güneş, Broklyn Köprüsü’ne yaptığı şelale ya da Aarhus’taki ARoS’un çatısına yerleştirdiği gökkuşağı gibi işleriyle konuşulmaya; bugüne kadar dünyanın birçok farklı kentinde gerçekleştirdiği sayısı 100’e yakın solo sergiye yenilerini eklemey devam ediyor. Sanatçı, yaşamını ve çalışmalarını Kopenhag ve Berlin’de sürdürüyor.

Andreas Gursky

andreas gursky – the rhine ii, 1999
Andreas Gursky

1955, Leipzig, Almanya doğumlu fotoğraf sanatçısı Andreas Gursky; dev ölçekli fotoğrafları ile tanınıyor. Özellikle 90’lardan beri özellikle iş dünyası ve turizm ile ilgili mekanlara odaklanan, buralardaki büyük yapıları ya da büyük kalabalıkları fotoğraflayan sanatçı, bir fotoğrafa sığdırdıklarıyla kapitalizm ve globalizmin sonuçlarını gözler önüne seriyor. Eserleri MoMA ve Tate Modern dahil dünyanın önde gelen modern sanat müzelerinin koleksiyonlarında bulunan Gursky son yıllarda Venedik, Şanghay, Sao Paolo ve Sydney Bienalleri’ne katılmış, Stockholm, Vancouver, Frankfurt, Basel, Münih, New York, Madrid ve Paris gibi şehirlerdeki müze ve galerilerde solo sergileriyle yer almış. Sanatçı yaşamını ve çalışmalarını Düsseldorf’ta sürdürüyor.

8 Kasım 2011 tarihinde New York’taki bir Christie’s müzayedesinde 4.3 milyon dolara satılan Andreas Gursky imzalı “The Rhine II” adlı yukarıda gördüğünüz fotoğraf, o güne kadar satılmış en pahalı fotoğraf olma özelliği taşıyor.

İlginizi çekebilir: Bahar Altay’dan Türk Çağdaş Sanatçılar

Hollywood’un Sevgilisi: Tom Hanks Filmleri

Steven Spielberg imzalı Bridge of Spies (Casuslar Köprüsü) bugün vizyonda! Bunu fırsat bilerek, filmin başrol oyuncusu Tom Hanks’in 2000’lerdeki unutulmaz performanslarını bir araya getirdik.

BRIDGE OF SPIES

Hollywood sinemasının en ünlü yönetmenlerinden Steven Spielberg, bu kez bir Soğuk Savaş hikayesi ile karşımıza çıkıyor: Bridge of Spies, bu dönemde Sovyet ajanı olmakla suçlanan bir adamı savunan bir avukata ve ABD ve Sovyet devletlerinin gergin ilişkisine odaklanıyor. Başrolündeki Tom Hanks’e Mark Rylance, Amy Ryan ve Alan Alda gibi oyuncular eşlik ettiği Bridge of Spies, hızla yaklaşan ödül sezonunun iddialı yapımları arasında gösteriliyor.

maxresdefault

Bridge of Spies ile, kariyeri boyunca Saving Private Ryan, Catch Me If You Can ve The Terminal gibi filmlerde işbirliği yaptığı Steven Spielberg ile bir kez daha bir araya gelen yıldız oyuncu Tom Hanks’in 2000’li yıllardaki performanslarını hatırlamak istedik:

Bu hafta Bridge of Spies (Casuslar Köprüsü) dışında vizyonda izleyebileceğiniz filmler şunlar: Türkan Şoray’ın yönettiği Uzaklarda Arama, Filmekimi’nin ardından vizyona konuk olan western Slow West (Sakin Batı), Müjdat Gezen’in yönettiği ve rol aldığı Diktatör Adolf Hitler’in Hayatının Esrarengiz Yönleri ve animasyon Goosebumps.

***

En İyi Tom Hanks Filmleri

Cast Away | 2000, Robert Zemeckis

Modern çağın Robinson Crusoe hikayesini Robert Zemeckis’in imzasıyla izlemiştik Cast Away sayesinde… Filmde FedEx yöneticisi Chuck Noland, yolculuk ettiği kargo uçağının düşmesi ile ıssız bir adaya düşüyor ve fiziksel ve psikolojik sınırlarını zorlayıp hayatta kalma konusundaki yeteneklerini sonuna kadar kullanmak zorunda kalıyordu. Tom Hanks’in etkileyici performansına Wilson adını verdiği top dışında eşlik eden yoktu.

Road to Perdition | 2002, Sam Mendes

1930’ların Chicagosu’nun karanlık dünyasında geçen bu gangster filmi, büyük bir çete lideri olan John Rooney’nin oğlu Connor ve evlatlık oğlu Mike arasındaki rekabete ve bu rekabetin sonuçlarına odaklanıyordu. Film, Max Allen Collins ve Richard Piers Rayner’ın grafik romanından uyarlanmıştı. Mike’ın 12 yaşındaki oğlunun tanık olduğu bir suçun ardından Connor’ın Mike’ı ve ailesini ortadan kaldırmak için harekete geçmesi, filmi tüm karanlık atmosferine rağmen heyecan dolu bir kovalamacaya dönüştürüyordu. Filmde başrollerde Tom Hanks ve Daniel Craig’i izlemiştik.

Catch Me If You Can | 2002, Steven Spielberg

Steven Spielberg sinemasının en hareketli filmlerinden biri olan, gerçek bir hikayeden uyarlanan hırsız-polis kovalamacası Catch Me If You Can’de başrolleri Tom Hanks ve Leonardo DiCaprio paylaşıyordu. Henüz on dokuz yaşında bile değilken milyonlarca dolarlık dolandırıcılık ve düzenbazlık yapan Frank Abagnale Jr., akılalmaz hikayesi boyunca herkesi pilot, doktor veya savcı olduğuna inandırıyordu.

The Terminal | 2004, Steven Spielberg

Doğu Avrupalı bir göçmenin, ülkesindeki karışıklıklar nedeniyle JFK havalimanında mahsur kalışını konu alan filmde zavallı Victor Novarski olarak Tom Hanks’i izlemiştik. Cebindeki parasını tükettikten ve el bagajındaki eşyaları dışında sahip olduğu hiçbir şey olmayan bu adam havalimanı çalışanları ile sıcak ilişkiler kuruyor, hatta aşkı buluyordu.

The Da Vinci Code | 2006, Ron Howard
Angels & Demons | 2009, Ron Howard

Dan Brown’un dünyaca ünlü romanından sinemaya uyarlanan The Da Vinci Code ve ardından çekilen Angels & Demons, yazarın sempatik ve bilge karakteri Robert Langdon’ı Tom Hanks’in bedeni ile özdeşleştirmemize neden olmuştu. Dini ve tarihi sembolleri çözerek türlü cinayetleri çözmeye çalışan sembolbilimci Langdon’ın yolu önce Paris’e, ardından Roma’ya düşmüştü.

Charlie Wilson’s War | 2007, Mike Nichols

Politik ve biyografik komedi Charlie Wilson’s War, Texaslı bir politikacının kararlarının Afganistan, Pakistan ve Sovyetler Birliği’ne olan etkilerini konu alıyordu. Filmde başrolleri Tom Hanks ve Julia Roberts paylaşadursun, filmin asıl yıldızı çoğuna kalırsa Philip Seymour Hoffman olmuştu.

Extremely Loud & Incredibly Close | 2011, Stephen Daldry

Jonathan Safran Boer’in teknik ve üslupsal anlamda yaratıcılık sınırlarını zorlayan romanı Extremely Loud & Incredibly Close, 2011 sinemasının edebiyat uyarlamaları arasındaydı. Film, kendini “amatör mucit, Frankofil ve pasifist” olarak tanımlayan dokuz yaşındaki Oskar Schell’in babasını 11 Eylül saldırılarında kaybedişi ile başa çıkmaya çalışmasını anlatıyordu. Geridönüşlerde Tom Hanks’in canlandırdığı Thomas Schell’in geride bıraktığı gizemli bir anahtar, milyonlarca kilidin olduğu New York şehrinde onun açtığı anahtarla eşleşen kilidi bulmaya çalışan oğlunun hüzünlü ve komik bir hazine avına kalkışmasına neden oluyordu.

Cloud Atlas | 2012, Tom Tykwer, Andy & Lana Wachowski

Wachowski Kardeşler ve Tom Tykwer’ın fantastik destanı Cloud Atlas, yüzyıllara yayılan birçok hikayenin iç içe geçtiği, evrenin, insanlığın ve insan yaşamının sırlarına, sıradan yaşamlardan anektodlara odaklan bir filmdi. David Mitchell’ın romanından uyarlanan film, aynı oyuncuların birden fazla hikayede rol alması nedeniyle özellikle makyaj ve kostüm gibi teknik dallarda öne çıkıyordu. Filmin zengin oyuncu kadrosunda Tom Hanks, Halle Berry, Jim Broadbent, Hugo Weaving, Jim Sturgess, Doona Bae ve Ben Whishaw da bulunuyordu.

Saving Mr. Banks | 2013, John Lee Hancock

Walt Disney Stüdyoları’nın en sevilen filmlerinden 1964 tarihli Mary Poppins’in sinemaya uyarlanma sürecini anlatan Saving Mr. Banks’te çocuk kitabının yazarı P.L. Travers rolünde Emma Thompson’ı, Walt Disney rolünde ise Tom Hanks’i izlemiştik. İki karakterin dinmek bilmeyen çekişmesi, iki usta oyuncunun performanslarıyla izlemesi oldukça keyifli bir film çıkarıyordu ortaya.

Captain Phillips | 2013, Paul Greengrass

Tom Hanks, 2013 yılında Saving Mr. Banks’teki yardımcı rolü kadar Captain Phillips’teki başrolü ile de konuşulmuştu. Film, ABD bandıralı, Kaptan Richard Phillips’in kontrolündeki MV Maersk Alabama gemisinin 2009 yılında Somalili korsanlarca kaçırıldığı gerçek olayları anlatıyordu. Captain Phillips, özellikle Barkhad Abdi’nin canlandırdığı korsanın “I’m the captain now!” repliği ile hafızalarımıza kazınmıştı.

Oscar Adayı Filmler: En İyi Film Adaylarını Keşfedin

96. Akademi Ödülleri adayları 23 Ocak’ta açıklandı, kazananları ise 10 Mart’taki törende öğreneceğiz. Oscar töreni öncesinde eksiklerinizi kapamak, en azından En İyi Film adaylarını izlemek hem gecenin detaylarına daha iyi hakim olmanızı hem de ödül sezonu takipçileriyle arayı mümkün olduğunca kapatmanızı sağlayacak. İşte toplamda 71 adaylıkları bulunan, En İyi Film dalında Oscar adayı filmler…

Oscar Adayı Filmler: En İyi Film Adayları

American Fiction | Cord Jefferson

5 adaylık: Film, Uyarlama Senaryo, Erkek Oyuncu (Jeffrey Wright), Yardımcı Erkek Oyuncu (Sterling K. Brown), Orijinal Müzik

Cord Jefferson’ın ilk uzun metrajlı filmi, ABD’de siyahların yaşamlarını beyazlara pazarlayarak kazanç elde eden edebiyat dünuyasını tiye alıyor. Thelonious “Monk” Ellison adlı yazar, bu durumu eleştirmek için ait olmadığı trajik bir yaşamı takma isimle kaleme alınca, tüm ilgiyi üzerine çekilmiş olarak buluyor.

American Fiction‘ı Jeffrey Wright’ın başı çektiği yetenekli oyuncu kadrosu, güçlü mizahı ve edebi referansları için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.6/10

Anatomy of a Fall | Justine Triet

5 adaylık: Film, Yönetmen, Orijinal Senaryo, Kadın Oyuncu (Sandra Hüller), Kurgu

Yılın Altın Palmiye ödüllü filmi, gerçeğin nasıl ve kim tarafından anlatıldığına göre değişebileceğini gösteriyor. Alpler’deki evlerinin üst katından karlara çakılarak hayatını kaybeden eşini öldürmekle suçlanan bir yazarın mahkeme süreci, bu düşüşün onun eseri olup olmadığını farklı perspektiflerden anlatıyor.

Anatomy of a Fall‘u Sandra Hüller’in olağanüstü performansı, ustaca film kurgusu ve olay örgüsü ile gerçeklik algınızla oynama yetisi için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.8/10

Barbie | Greta Gerwig

8 adaylık: Film, Uyarlama Senaryo, Yardımcı Kadın Oyuncu (America Ferrera), Yardımcı Erkek Oyuncu (Ryan Gosling), Prodüksiyon Tasarımı, Kostüm Tasarımı, Orijinal Şarkı, Orijinal Şarkı

Greta Gerwig, tüm zamanların en ünlü oyuncaklarından Barbie’nin dünyasının kapılarını aralayarak feminist bir öykü anlatıyor. Mükemmel dünyası ve tozpembe rutininin ortasında bir gün uyandığında kendini gerçekliği, yaratılışını ve ölümlülüğü sorgularken bulan Barbie, peşine takılan Ken ile insanların dünyasına yolculuk edip geri döndüğünde dünyanın dertlerini ve en çok da erk meselelerini o tozpembe dünyaya taşımış oluyor.

Barbie‘yi geçmişte gerçekçi olmayan güzellik standartları nedeniyle eleştirilmiş bir oyuncağı feminist bir destana dönüştürebildiği, yaratıcı görsel tasarımı ve filme eşlik eden eğlenceli şarkıları için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 6.9/10

The Holdovers | Alexander Payne

5 adaylık: Film, Orijinal Senaryo, Erkek Oyuncu (Paul Giamatti), Yardımcı Kadın Oyuncu (Da’Vine Joy Randolph), Kurgu

Amerikan bağımsız sinemasının vazgeçilmezlerinden Alexander Payne, son yılların en yürek ısıtıcı Noel filmlerinden biriyle geri dönüyor. Farklı sebeplerle evlerine ya da ailelerinin yanına dönemeyen ve Noel tatilini yatılı okulda geçirmek zorunda kalan bir grup öğrenci ve onlarla kalan bir öğretmen ile bir mutfak işçisi, tatil boyunca sıkı bir bağ oluşturuyorlar.

The Holdovers‘ı Paul Giamatti, Da’Vine Joy Randolph ve Dominic Sessa üçlüsünün doğal ve etkili performansları ile akıcı senaryosu için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.0/10

Killers of the Flower Moon | Martin Scorsese

10 adaylık: Film, Yönetmen, Kadın Oyuncu (Lily Gladstone), Yardımcı Erkek Oyuncu (Robert De Niro), Kurgu, Görüntü Yönetimi, Orijinal Müzik, Prodüksiyon Tasarımı, Kostüm Tasarımı, Orijinal Şarkı

Yaşayan en büyük yönetmenlerden Martin Scorsese, favori oyuncuları Robert De Niro ve Leonardo DiCaprio’yu aynı filmde buluştururken, Lily Gladstone’u dünyaya tanıtıyor. 1920’lerin Oklahoma’sında Osage yerlilerine ait topraklar ve güç kaynakları, beyazların sistematik cinayetleriyle el değiştiriyor.

Killers of the Flower Moon‘u Scorsese’nin kusursuz yönetmenliğine tanık olmak, yakın tarihin kirli sayfalarına dair daha fazlasını öğrenmek ve Amerikan yerlilerinin kültürünü daha iyi kavramak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.7/10

Maestro | Bradley Cooper

7 adaylık: Film, Orijinal Senaryo, Kadın Oyuncu (Carey Mulligan), Erkek Oyuncu (Bradley Cooper), Görüntü Yönetimi, Makyaj ve Saç Tasarımı, Ses

Bradley Cooper, bu Leonard Bernstein biyografisinin yapımcılığını, senaristliğini, yönetmenliğini ve başrolünü üstleniyor. Klasik müzik dehası, besteci ve orkestra şefi Bernstein ve eşi Felicia Montealegre ile olan ilişkisi, yıllara yayılan bir hikayede beyaz perdeye taşınıyor.

Maestro‘yu kusursuz bir işçiliğe, Bernstein müziklerinin yeniden yorumlama şekline ve Bradley Cooper’ın dönüşümüne tanık olmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 6.6/10

Oppenheimer | Christopher Nolan

13 adaylık: Film, Yönetmen, Uyarlama Senaryo, Erkek Oyuncu (Cillian Murphy), Yardımcı Kadın Oyuncu (Emily Blunt), Yardımcı Erkek Oyuncu (Robert Downey Jr.), Kurgu, Görüntü Yönetimi, Orijinal Müzik, Prodüksiyon Tasarımı, Kostüm Tasarımı, Makyaj ve Saç Tasarımı, Ses

Christopher Nolan, epik filmlerine bir yenisini, bu kez bir biyografiyle ekliyor. II. Dünya Savaşı’nı sona erdiren atom bombasını keşfeden Julius Robert Oppenheimer’ın yaşamını konu alan bu Nolan-vari biyografi, savaşın yıllar sonrasında yargılama sürecini de derin diyaloglarla işliyor.

Oppenheimer‘ı müzik, görüntü ve efektlerindeki kusursuzluk ve Cillian Murphy’nin başı çektiği oyuncu kadrosunun başarılı performansları için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.4/10

Past Lives | Celine Song

2 adaylık: Film, Orijinal Senaryo

Celine Song, ilk uzun metrajlı filminde Kore’den ABD’ye uzanan bir aşk hikayesi anlatıyor. Nora, yıllar sonra New York’ta çocukluk aşkı Hae Sung ile bir araya geldiğinde geçmişi anımsıyor, eşi Arthur ve onun arasında nostaljik, romantik ve huzurlu bir yolculuğa çıkıyor.

Past Lives‘ı bağımsız sinemada yeni bir yönetmenin yükselişine tanık olmak, eski aşklarınızı anımasamak ve yılın toksiklikten en uzak erkek karakteri Arthur’la tanışmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.9/10

Poor Things | Yorgos Lanthimos

11 adaylık: Film, Yönetmen, Uyarlama Senaryo, Kadın Oyuncu (Emma Stone), Yardımcı Erkek Oyuncu (Mark Ruffalo), Kurgu, Görüntü Yönetimi, Orijinal Müzik, Prodüksiyon Tasarımı, Kostüm Tasarımı, Makyaj ve Saç Tasarımı

Yunan Tuhaf Dalgası’ndaki stilini ve sinema dilini uluslararası boyuta taşımayı başaran Yorgos Lanthimos, yine oldukça tuhaf bir Frankenstein hikayesi anlatıyor. Viktorya dönemi Londra’sında çılgın bir bilim insanının yarattığı yetişkin bedenindeki Bella, bedenini, cinselliği, felsefeyi ve toplumu keşfederken, dünyaya başkaldırıyor.

Poor Things‘i Emma Stone’un muhteşem performansı, Lanthimos tuhaflığındaki görsel dünyası ve müzikleri ve aynı adlı romanı başarıyla sinemaya taşıyan kusursuz uyarlaması için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.3/10

The Zone of Interest | Jonathan Glazer

5 adaylık: Film, Uluslararası Film (Birleşik Krallık), Yönetmen, Uyarlama Senaryo, Ses

Jonathan Glazer, Holocaust’a dair hiçbir görüntüye yer vermeden, kan dondurucu bir Holocaust filmine imza atıyor. Bir Nazi subayı ve ailesi, Auschwitz toplama kampının bitişiğindeki evlerinde rüya gibi bir yaşam inşa ediyorlar.

The Zone of Interest‘i bulabileceğiniz en özgün Holocaust filmini kaçırmamak için, ses tasarımı ve müzikleri sayesinde tüylerinizin diken diken olmasını deneyimlemek için ve bir yıl içinde iki filmde birden etkileyici performanslar veren Sandra Hüller için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.7/10

95. Akademi Ödülleri: Oscar Adayı Filmler

All Quiet on the Western Front | Edward Berger

9 Adaylık, 4 Ödül*: Film, Uluslararası Film* (Almanya), Uyarlama Senaryo, Görüntü Yönetimi*, Orijinal Müzik*, Prodüksiyon Tasarımı*, Makyaj ve Saç, Görsel Efektler, Ses

1930’lar ve 1970’lerde iki kez sinemaya uyarlanan, Remarque imzalı ünlü roman Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, bu kez Almanya yapımı bir Netflix orijinal filmi olarak karşımıza çıkıyor. Film, I. Dünya Savaşı’nda büyük bir hevesle, yakın arkadaşlarıyla birlikte orduya yazılan ve cepheye giden genç bir askerin dehşet dolu ve travmatik deneyimini üst düzey bir teknik yetkinlikle anlatıyor. En İyi Uluslararası Film Oscar yarışında da Almanya’yı temsil eden Im Westen nichts Neues, sezon boyunca düşük bir tanıtım bütçesiyle elde ettiği adaylıkların ve kazanmaya başladığı ödüllerin ardından diğer Netflix yapımları arasından sıyrılmayı ve platformun önceliği olmayı başardı.

All Quiet on the Western Front‘u savaşın korkunçluğunu ve anlamsızlığını anlamak, teknik anlamda başarılı bir savaş filmi izlemek ve Hauschka imzalı müzikleri için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.8/10

Avatar: The Way of Water | James Cameron

4 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Prodüksiyon Tasarımı, Görsel Efektler*, Ses

James Cameron’ın gişe rekorları kıran, üç boyutlu sinema teknolojilerinde çığır açan 2009 yapımı filmi Avatar’ın devamı yıllar sonra karşımıza çıkıyor. İnsanların Pandora’ya ulaşmasının ve gezegeni büyük bir yenilginin ardından terk etmesinin ardından yeni ailesiyle yaşayan Jake Sully, yıllar sonra yeni teknolojiler ve silahlarla geri dönen insanlara karşı, bu kez ailesiyle birlikte savaş veriyor. Yanına bu kez deniz kabileleri ve balinaları da alarak…

Avatar: The Way of Water‘ı James Cameron’ın görsel efektler teknolojilerine yeni katkılarının sonuçlarını görmek, Pandora’nın büyülü dünyasına geri dönmek ve Titanic’i hatırlamak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.8/10

The Banshees of Inisherin | Martin McDonagh

9 Adaylık: Film, Yönetmen, Orijinal Senaryo, Erkek Oyuncu (Colin Farrell), Yardımcı Kadın Oyuncu (Kerry Condon), Yardımcı Erkek Oyuncu (Brendan Gleeson), Yardımcı Erkek Oyuncu (Barry Keoghan), Kurgu, Orijinal Müzik

İrlanda asıllı yönetmen Martin McDonagh, ilk filmi In Bruges’ün ardından dördüncü filminde bir kez daha filmin oyuncuları Colin Farrell ve Brendan Gleeson’ı bir araya getiriyor. Inisherin adlı kurmaca bir adada geçen film, yakın iki dosttan birinin aniden diğeriyle konuşmamaya karar vermesi üzerine yaşananları anlatıyor. Bundan yüz yıl öncesinden geçen film, insan ilişkileri anlamında güncelliğini koruyor, varoluşu ve dostluğu sorguluyor.

The Banshees of Inisherin‘i İrlanda manzaralarına hayran kalmak, tüm oyuncu kadrosunun muhteşem performanslarını görmek ve varoluşu sorgulamak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.8/10

Elvis | Baz Luhrmann

8 Adaylık: Film, Erkek Oyuncu (Austin Butler), Kurgu, Görüntü Yönetimi, Prodüksiyon Tasarımı, Kostüm Tasarımı, Makyaj ve Saç, Ses

Popun Kralı Elvis Presley’nin biyografisi, Moulin Rouge! ve The Great Gatsby gibi hem görsel hem de işitsel birer şölene dönüşen filmlerin yönetmeni Baz Luhrmann’a emanet ediliyor. Genç ve yetenekli oyuncu Austin Butler’ın canlandırdığı Elvis Presley’nin yaşamı, yirmini yüzyıl ABD’sine dair birçok ipucu verirken, onun müziğini, onunla özdeşleşmiş müziğin köklerini ve onun etkisinde kalanları derinlemesine düşünmeyi sağlıyor.

Elvis‘i Austin Butler’ın Elvis Presley’e dönüşümüne tanık olmak, iyi müzikler eşliğinde göz kamaştırıcı bir gösteri izlemek ve Elvis şarkılarını hafızanıza kazımak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.3/10

Everything Everywhere All at Once | The Daniels

11 Adaylık, 7 Ödül*: Film*, Yönetmen*, Orijinal Senaryo*, Kadın Oyuncu* (Michelle Yeoh), Yardımcı Kadın Oyuncu* (Jamie Lee Curtis), Yardımcı Kadın Oyuncu (Stephanie Hsu), Yardımcı Erkek Oyuncu* (Ke Huy Quan), Kurgu*, Orijinal Müzik, Kostüm Tasarımı, Orijinal Şarkı

Her sahnesinde, hatta bazen her karesinde farklı bir evren vadeden The Daniels imzalı film, türler arası gidip gelişleri, çoklu evren fenomenini işleyişi, yaratıcılığı ve hızlı temposuyla bugüne kadar izlediğiniz hiçbir filme benzemeyen bir deneyim sunuyor. Michelle Yeoh’nun canlandırdığı, Çin’den göç ettiği ABD’de ailesiyle birlikte bir çamaşırhane işleten oldukça sıradan bir göçmen olan Evelyn, vergi denetimi sırasında evrenin kapılarının açılmasıyla adeta bir süper kahramana dönüşüyor. Farklı evrenler arasındaki gidip gelişler, duygusal bir roller-coaster’a dönüşüyor.

Everything Everywhere All at Once‘ı günceli yakalamak, beyninizi çalıştırmak, dikkat egzersizleri yapmak, türlerarası bir gösteriye tanık olmak ve yılın en iyi filmini kaçırmamak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.0/10

The Fabelmans | Steven Spielberg

7 Adaylık: Film, Yönetmen, Orijinal Senaryo, Kadın Oyuncu (Michelle Williams), Yardımcı Erkek Oyuncu (Judd Hirsch), Orijinal Müzik, Prodüksiyon Tasarımı

Günümüz sinemasının en büyük ustalarından Steven Spielberg, kendi ailesi ve çocukluğundan esinlenen bir filmle sinemaya ilanıaşk ediyor. 1950’lerde New Jersey’de yaşayan Fabelmanlar’ın yaşamı California’ya taşındıktan sonra değişirken, ailenin oğlu Sammy Fabelman hayatındaki güçlüklerin üstesinden sinemaya olan aşkıyla geliyor.

The Fabelmans‘ı Spielberg sinemasının köklerine dair daha fazla bilgi sahibi olmak, Michelle Williams’a bir kez daha hayran kalmak ve aile bağlarınızı değil belki ama sinema aşkınızı güçlendirmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.6/10

TÁR | Todd Field

6 Adaylık: Film, Yönetmen, Orijinal Senaryo, Kadın Oyuncu (Cate Blanchett), Kurgu, Görüntü Yönetimi

Bir anda klasik müzik dünyasının en ünlü kurmaca karakterine dönüşen, Cate Blanchett’in bedeninde hayat bulan orkestra şefi ve besteci Lydia Tár, hırslı, güçlü, yetenekli bir kadın olarak varlığıyla büyülüyor. Fakat kendisine yöneltilen suçlamalar, bir anda dünyasını ve sanatını bir savaşa sürüklüyor. In the Bedroom ve Little Children’ın ardından uzun süreli bir sessizliğe bürünen Todd Field’ın yıllar sonra gelen filmi, estetiği, müzikleri ve gerilimli tonuyla etkiliyor.

TÁR‘ı güncel tartışmalara dair beyin jimnastiği yapmak, Cate Blanchett’in nefes kesen performansıyla koltuğunuzda dikilmek ve klasik müziğe doymak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.5/10

Top Gun: Maverick | Joseph Kosinski

6 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Uyarlama Senaryo, Kurgu, Görsel Efektler, Ses*, Orijinal Şarkı

1986 yapımı Top Gun’ın yıllar sonra gelen devam filminde Tom Cruise, usta pilot Maverick akademiye geri dönüyor – bu kez bir eğitmen olarak. Asi savaş pilotu, en az kendisi kadar asi öğrencileriyle Amerikan Ordusu’nun disiplinli sistemini zorlarken, film öncülünün nostaljisini en iyi şekilde yaşatıyor ve yeni bir görevle aksiyon dolu sahneler sunuyor.

Top Gun: Maverick‘i 80’ler nostaljisi yaşamak, Tom Cruise’un dinmek bilmeyen enerjisine tanık olmak ve muazzam görsel efektler ve ses tasarımıyla havalanmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.3/10

Triangle of Sadness | Ruben Östlund

3 Adaylık: Film, Yönetmen, Orijinal Senaryo

Force Majeure ve The Square gibi filmleriyle sınıfsal fark ve toplumsal cinsiyet kavramları üzerine hicivlere imza atan iki Altın Palmiye ödüllü yönetmen Ruben Östlund’un yeni filmi, yine aynı sularda yüzüyor. İkisi de modellik ve influencer’lıkla geçimini sağlayan genç bir çiftin ilişkilerini, davet edildikleri süper lüks gemi seyahatini ve kabus dolu olduğu kadar komik bir gecenin ardından düştükleri ıssız adada alaşağı olan toplumsal dinamikleri konu alan film, bol kahkaha vadediyor.

Triangle of Sadness‘ı sınıf çatışmaları üzerine düşünmek, ilişkilere dair kendi deneyimlerinizi anımsamak ve karnınız ağrıyana kadar gülmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.4/10

Women Talking | Sarah Polley

2 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Uyarlama Senaryo*

Miriam Toews’in başarılı romanı, güçlü bir oyuncu kadrosuyla sinemaya uyarlanıyor. Modern toplum düzeninin dışında izole bir yaşam süren bir tarikatın kadınları, komünitenin erkeklerinin toplu ve sistematik tecavüzlerine karşı birlik olarak gizli bir oylama yapıyor, hiçbir şey yapmamak, kalıp savaşmak ve terk etmek arasında bir seçim yapmaya çalışıyorlar. Sarah Polley’nin filmi, Rooney Mara, Claire Foy, Jessie Buckley ve Frances McDormand gibi oyuncularıyla da, kadınların bireysel ve ortak hikayeleriyle, etkileyici bir feminist harekete dönüşüyor.

Women Talking‘i bir roman uyarlaması nasıl olmalo sorusunun yanıtını almak, güçlü kadınların etkileyici hikayelerinden etkilenmek ve dayanışmanın gücünü hatırlamak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.1/10

94. Akademi Ödülleri: Oscar Adayı Filmler

Belfast | Kenneth Branagh

7 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Yönetmen, Özgün Senaryo*, Yardımcı Erkek Oyuncu (Ciarán Hinds), Yardımcı Kadın Oyuncu (Judi Dench), Ses, Özgün Şarkı

oscar adayı filmler - belfast
Belfast (2021, Kenneth Branagh)

1960’larda Belfast’ta dünyaya gelen İrlandalı oyuncu, yönetmen ve senarist Kenneth Branagh, kendisi için oldukça kişisel bir hikayeyi beyaz perdeye taşıdı bu yıl. Yönetmenin siyah-beyaz çektiği Belfast filmi, 1960’ların sonunda Belfast sokaklarındaki ateşli ve tehlikeli mezhep çatışmalarının ortasında bir büyüme hikayesi anlatıyor ve bir çocuğun gözünden ailesinin ve içinde yaşadığı toplumun bocalamalarını ve çektikleri zorlukları yansıtıyor. Jamie Dornan, Caitriona Balfe, Ciarán Hinds ve Judi Dench‘li kadrosu, sezonun güçlü toplu performanslarından birine imza atıyor. Toronto’da kazandığı İzleyici Ödülü’nün ardından En İyi Film Oscar ödülü için favoriye dönüşen film, bu etkiyi ödül sezonu boyunca koruyamadı.

Belfast‘ı sizin geçmişinize ve hikâyenize dair olmasa da hissedeceğiniz nostaljisi ve kişiselliği, tribünlere oynadığı duygu yüklü anları ve küçük oyuncu Jude Hill’in performası için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.3/10

CODA | Sian Heder

3 Adaylık, 3 Ödül*: Film*, Uyarlama Senaryo*, Yardımcı Erkek Oyuncu* (Troy Kotsur)

oscar adayı filmler - coda
CODA (2021, Sian Heder)

2014 yapımı Fransız komedisi La famille Bélier‘nin hikayesini Fransız kırsalından alıp, neredeyse birebir şekilde Massachusetts’e taşıyan CODA, ailesinin tüm diğer üyeleri işitme engelli olan Ruby’nin müzik tutkusunu konu alıyor. Tüm yaşamı boyunca ailesine destek olurken, onların kendisine bağımlı hale gelmesine de istemeden neden olan Ruby’nin müzik okuluna gitme isteği, tam da bu yüzden ailesini korkutuyor. Film, özgün versiyonunu izlememiş olanlar için dokunaklı ve yürek dağlayan hikayesiyle gönül fethetmeye devam ediyor. CODA, Sundance Film Festivali’nde Büyük Ödül’ü kazanarak ve Apple TV+ tarafından satın alınarak sağlam adımlarla başladığı ödül sezonu yolculuğunda son günlerde atağa geçerek, En İyi Film Oscar ödülü için en güçlü adaylardan biri haline geldi.

CODA‘yı gerçek hayatta da işitme engelli olan oyuncular Marlee Matlin ve Troy Kotsur’un performansları ve tatlı şarkıları için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.0/10

Don’t Look Up | Adam McKay

4 Adaylık: Film, Özgün Senaryo, Kurgu, Özgün Müzik

oscar adayı filmler - don't look up
Don’t Look Up (2021, Adam McKay)

The Big Short ve Vice gibi, toplumsal ve politik meseleleri ana akım sinemaya yakın bir dille ve yüksek tempolu bir kurguyla anlatarak kendine özgü bir stil yaratmış olan Adam McKay, Netflix orijinali ilk filminde günümüzde bilime inanmayan bir kitlenin yarattığı tehlikeli görüşleri tiye alıyor. Aşı karşıtlığı, küresel ısınma ya da iklim aciliyeti gibi konularda bilime inanmayı reddeden politikacılar, medya ve farklı grupların at gözlüklerine dikkat çekmek için dünyaya çarpmak üzere olan bir meteor metaforunu kullanıyor. Bir noktadan sonra gökyüzünde belirgin bir şekilde gözükmeye başlamasına rağmen kalabalık bir kitle tarafından varlığına inanılmayan bir meteorun dünyaya çarpmasından önceki kaos, trajikomik anlar ve esprili diyaloglarla ve tabii yıldız bir oyuncu kadrosuyla ekrana taşınıyor.

Don’t Look Up‘ı tıkır tıkır işleyen kurgusu, Hollywood’un en ünlü isimlerini soktuğu haller, Ariana Grande’nin film için yaptığı muhteşem şarkı ve tabii bol bol gülmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.2/10

Drive My Car / Doraibu mai kâ| Ryûsuke Hamaguchi

4 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Uluslararası Film* (Japonya), Yönetmen, Uyarlama Senaryo

oscar adayı filmler - drive my car
Drive My Car (2021, Ryûsuke Hamaguchi)

Haruki Murakami’nin “Kadınsız Erkekler” adlı kitabında yer alan aynı adlı öyküden uyarlanan Drive My Car, geçtiğimiz yılki Cannes Film Festivali’nden En İyi Senaryo ödülüyle ayrılmıştı. Yakın zaman önce eşini kaybetmiş bir tiyatro yönetmeninin yeni oyunun hazırlık süreci boyunca kendisine tahsis edilen şoförüyle olan dostluğu, oyunun hazırlıkları ve bu dönemde hayatındaki farklı insanlarla diyalogları üzerinden ilerleyen film, 3 saatlik süresine ve neredeyse filmin üçte birine kadar belirmeyen açılış jeneriğine rağmen, yüklediği duygular ve hissettirdikleri sayesinde kolayca izleniyor. Japonya’nın En İyi Uluslararası Film kategorisindeki adayı olan film, En İyi Film dahil üç farklı kategoride daha yarışıyor olmasıyla, o kategorinin kazananı olacağını garantilemiş gibi.

Drive My Car‘ı Murakami anlatısını sinemaya uyarlamadaki başarısı, sessizlikten beslenen güçlü anları ve duygusal olarak oldukça yoğun diyalogları için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.7/10

Dune| Denis Villeneuve

10 Adaylık, 6 Ödül*: Film, Uyarlama Senaryo, Kurgu*, Görüntü Yönetimi*, Özgün Müzik*, Prodüksiyon Tasarımı*, Kostüm Tasarımı, Makyaj ve Saç Tasarımı, Görsel Efektler*, Ses*

oscar adayı filmler - dune
Dune (2021, Denis Villeneuve)

Frank Herbert‘ın bilim kurgu klasiği, yıllar önce David Lynch tarafından sinemaya uyarlansa da, Denis Villeneuve çok daha büyük bir bütçe, çok daha sansasyonel bir kadro ve çok daha gösterişli bir görsellikle Dune’u yeniden sinemaya uyarlayacağını duyurduğunda tüm dünya heyecanlanmış, fakat bu heyecan pandemi nedeniyle bir hayli askıya alınmak zorunda kalmıştı. Timothée Chalamet‘nin başrolünde yer aldığı bu “seçilmiş kişi” hikayesi, değerli bir baharatla zenginleşmiş kumları en büyük kaynağı olan çöl gezegeni Dune’un kaderinin soylu bir ailenin oğlunun ellerine bırakılmasını konu alıyor. Filmin En İyi Film kategorisinde şansı olmasa da, sanatsal ve teknik dallardaki başarısı sayesinde Oscar gecesinden eli bir hayli dolu ayrılacağı kesin.

Dune‘u yarattığı büyüleyici görsellikteki evren ve detayları, Hans Zimmer’in müzikleri ve görsel efektlerdeki yetkinliği için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.1/10

King Richard | Reinaldo Marcus Green

6 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Özgün Senaryo, Erkek Oyuncu* (Will Smith), Yardımcı Kadın Oyuncu (Aunjanue Ellis), Kurgu, Özgün Şarkı

oscar adayı filmler - king richard
King Richard (2021, Reinaldo Marcus Green)

Serena ve Venus Williams kardeşlerin ayrıcalıklı beyazlarla özdeşleşmiş tenis sporunda yıldızlaşmasının hikayesini, babalarını merkeze alarak anlatan King Richard, En İyi Film adayları içerisinde en popülist ve ana akıma en yakın filmlerden biri. Klasik bir biyografik film anlatısı izleyen, oyuncu performansları ve kurgusuyla öne çıkan film, En İyi Film Oscar ödülü için en güçlü adaylardan biri olması bir yana, muhtemelen başrol oyuncusu Will Smith‘e ilk Oscar’ını kazandıracak.

King Richard‘ı motive edici ve ilham verici bir hikaye dinlemek ve taklitten uzak güçlü performanslara tanık olmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.5/10

Licorice Pizza | Paul Thomas Anderson

3 Adaylık: Film, Yönetmen, Özgün Senaryo

oscar adayı filmler - licorice pizza
Licorice Pizza (2021, Paul Thomas Anderson)

Kendisinden hep epik hikayeler, hırslı karakterler ve büyük çatışmalar izlemeye alıştığımız Paul Thomas Anderson, bizi kendi çocukluğunun da geçtiği 1970’lerin Hollywood’una götüren, oldukça kişisel bir filmle çıktı karşımıza bu yıl. Üstelik başrollere erken kaybettiğimiz, vazgeçilmez oyuncularından Philip Seymour Hoffman’ın oğlu Cooper Hoffman ve Haim grubuyla tanıdığımız Alana Haim gibi tanınmamış yüzleri yerleştirerek. Licorice Pizza, on beş yaşındaki bir erkek çocuğu ve kendisinden on yaş büyük olmasına rağmen büyük bir tutkuyla aşık olduğu bir genç kadının yıllara yayılan aşk ve dostluk hikayesini anlatıyor. Paul Thomas Anderson‘ın sineması, tabii ki ilk gençliğin saf aşkını da en güçlü yanlarıyla ele alarak etkileyici bir film ortaya çıkarıyor.

Licorice Pizza‘yı ilk aşkınızı hatırlamak, o aşkın karında kelebekler uçurtan, kıskandıran, özleten ve hırslandıran anlarını yeniden yaşamak ve iki yeni oyuncuyla tanışmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.5/10

Nightmare Alley | Guillermo del Toro

4 Adaylık: Film, Görüntü Yönetimi, Prodüksiyon Tasarımı, Kostüm Tasarımı

oscar adayı filmler - nightmare alley
Nightmare Alley (2021, Guillermo del Toro)

Guillermo del Toro, her zamanki gotik atmosferini bu kez 1940’ların New York’una, karnavallar, medyumlar ve mistik insanlarla dolu bir filme taşıyor. Bradley Cooper, Rooney Mara ve Cate Blanchett‘in başrollerini paylaştığı bu roman uyarlaması, sözcüklerle arası pek de iyi olmasa da konuştuğu anda etkileyen, manipülasyon ustası bir genç adamın, bu özelliğini ve psikoloji bilgisini kullanarak hırslarına yenik düştüğü bir medyuma dönüşmesini konu alıyor. Özellikle set ve kostüm tasarımıyla dikkat çeken Nightmare Alley, yılın en karanlık filmlerinden biri.

Nightmare Alley‘i prodüksiyon tasarımındaki başarısı ve psikolojiyi incelikle anlatısının bir parçası haline getirişine tanık olmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.1/10

The Power of the Dog | Jane Campion

12 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Yönetmen*, Uyarlama Senaryo, Erkek Oyuncu (Benedict Cumberbatch), Yardımcı Kadın Oyuncu (Kirsten Dunst), Yardımcı Erkek Oyuncu (Jesse Plemons), Yardımcı Erkek Oyuncu (Kodi Smit-McPhee), Kurgu, Görüntü Yönetimi, Özgün Müzik, Prodüksiyon Tasarımı, Ses

oscar adayı filmler - the power of the dog
The Power of the Dog (2021, Jane Campion)

Netflix’in dağıtımını üstlendiği bu kara western, toksik erkekliği acımasızca eleştiriyor. Evlenen kardeşinin ailesiyle birlikte sahip oldukları çiftliğe geri dönmesiyle birlikte çiftlikteki gücü elinde barındıran Phil’in bu yeni durumun acısını ailesinden çıkarmasını anlatan film, Montana kırsalına gizem ve gerilim taşıyor. Film, Benedict Cumberbatch, Kirsten Dunst, Jesse Plemons ve Kodi Smit-McPhee‘den oluşan oyuncu kadrosunun harikulade performanslarıyla öne çıkıyor. Ödül sezonuna Jane Campion‘a Venedik Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülü kazandırarak başlayan The Power of the Dog, sezonun en çok ödüllendirilen filmi olmasına rağmen, ana akıma ve izleyicinin duygularına daha çok hitap eden CODA, King Richard ve Belfast gibi rakipleri karşısında zaferini kesinleştiremeyebilir.

The Power of the Dog‘u western türündeki bir filmde toksik erkekliğin nasıl da ezilebildiğine inanmak, Jane Campion’un yönetmenlikteki başarısına tanık olmak, her biri birbirinden akılda kalıcı oyuncu performansları ve Jonny Greenwood’un müzikleri için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 6.9/10

West Side Story | Steven Spielberg

7 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Yönetmen, Yardımcı Kadın Oyuncu* (Ariana DeBose), Görüntü Yönetimi, Prodüksiyon Tasarımı, Kostüm Tasarımı, Ses

1950’lerde New York şehrinin batı yakasındaki dönüşümü ve burada yaşayan iki farklı etnik kimliğe sahip gruplar arasındaki gerilimi konu alan ünlü Broadway müzikali 1961 yılında beyaz perdeye taşınmış ve En İyi Film dahil 10 Oscar ödülü kazanmıştı. Başyapıtlarla dolu kariyerinde ilk kez bir müzikale imza atan Steven Spielberg, kökleri Romeo ve Jülyet hikayesine dayanan bu müzikali, günümüze çok daha uygun bir hale getirerek, yine müzikal ve görsel anlamda ortaya gösterişli bir iş çıkararak yeniden çekti. Başta Ariana DeBose ve Mike Faist olmak üzere genç ve yetenekli oyuncu kadrosuyla West Side Story, klasik versiyonunun ötesine geçebilen nadir yeniden-uyarlamalardan.

West Side Story (2021, Steven Spielberg)

West Side Story‘i son yıllarda Steven Spielberg’ün elinden çıkmış en iyi işi kaçırmamak, dünyanın en ünlü müzikallerinden birinin günümüz dünyasına uygun bir şekilde nasıl uyarlandığını görmek, ışığı, müziği, koreografiyi kullanışına hayran kalmak ve tabii ezbere bildiğiniz şarkıları mırıldanmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.4/10

93. Akademi Ödülleri: Oscar Adayı Filmler

The Father | Florian Zeller

6 Adaylık, 2 Ödül: Film, Uyarlama Senaryo*, Erkek Oyuncu* (Anthony Hopkins), Yardımcı Kadın Oyuncu (Olivia Colman), Kurgu, Prodüksiyon Tasarımı

Fransız senarist ve oyun yazarı Florian Zeller‘ın Paris’te sahneye konan başarılı oyununun sinema uyarlaması olan The Father, güz festivallerinde izleyici karşısına çıkmasına ve o an konuşulmaya başlamasına karşın, pandemi şartlarında Türkiye’de de dünyada da izleyiciyle buluşmakta bir hayli zorlandı ve gecikti. Yine de En İyi Film dahil birçok kategoride Oscar adaylığı etmeyi başardı. Film, Anthony Hopkins‘in olağanüstü bir performansla canlandırdığı bir adamın zihninin oynadığı oyunlara meydan okuma çabasını konu alıyor. Etrafındaki insanların yüzlerinden evindeki eşyaların yerlerine, kendisine anlatılan hikayelerdeki detaylardan yaşanan olayların sırasına kadar her şey zihninde karmakarışık olan Anthony’nin bu mücadelesine filmin kurgusu ve prodüksiyon tasarımı da büyük ölçüde katkıda bulunuyor.

oscar adayı filmler - the father
The Father (2020, Florian Zeller)

The Father‘ı kendine özgü sinema dilini yaratabilen bir tiyatro uyarlamasının nasıl olabileceğini görmek, Anthony Hopkins‘in oyunculuğuna bir kez daha hayran kalmak ve adeta nefes alan prodüksiyon tasarımının yanıltmacalarına kanmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.3/10

Judas and the Black Messiah | Shaka King

6 Adaylık, 2 Ödül*: Film, Özgün Senaryo, Yardımcı Erkek Oyuncu* (Daniel Kaluuya), Yardımcı Erkek Oyuncu (Lakeith Stanfield), Görüntü Yönetimi, Özgün Şarkı*

Pandemi nedeniyle 2021’in ilk aylarında gösterime giren filmlerin de değerlendirmeye alındığı 2020-2021 ödül sezonunda, öne çıkan 2021 yapımı, Shaka King imzalı Judas and the Black Messiah oldu. Film, siyah mücadelesi adına en önemli örgütlerden/partilerden olan Black Panther Partisi’nin Illinois teşkilatının lideri Fred Hampton’ı merkezine alıyor. Hampton’ın peşine düşen FBI’n ufak bir suç nedeniyle tutuklanan siyah genç Bill O’Neal’i ajan olarak kullandığı olaylar, Fred Hampton’ın yakalanması ve öldürülmesiyle sonuçlanıyor. (Tarih, en büyük spoiler’dır.) Filmin iki başrol oyuncusu Lakeith Stanfield ve Daniel Kaluuya, tartışmalı bir şekilde, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu kategorisinde aday gösterildi.

oscar adayı filmler - judas and the black messiah
Judas and the Black Messiah (2021, Shaka King)

Judas and the Black Messiah‘ı siyah sinemanın en güncel örneğiyle tanışmak, genç yaşta FBI tarafından öldürülen aktivist Fred Hampton’ın hikayesine aşina olmak ve harikulade performanslara tanık olmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.6/10

Mank | David Fincher

10 Adaylık, 2 Ödül*: Film, Yönetmen, Erkek Oyuncu (Gary Oldman), Yardımcı Kadın Oyuncu (Amanda Seyfried), Görüntü Yönetimi*, Özgün Müzik, Prodüksiyon Tasarımı*, Kostüm Tasarımı, Makyaj ve Saç Tasarımı, Ses

Çağımızın usta yönetmenlerinden David Fincher, Hollywood’un altın çağını konu alan, üstelik siyah-beyaz bir filmle hayranlarını şaşırttı. Fincher’ın babasının senaryosunu yazdığı Mank, dönemin ve sinema tarihinin en önemli filmlerinden Citizen Kane‘in senaryosunun yazım sürecini konu alıyor ve Hollywood stüdyoları ile Amerikan siyasetinin kapalı kapılar ardındaki ilişkisine yoğunlaşıyor. Gary Oldman‘in senarist Herman Makiewicz‘i canlandırdığı film, birçok gerçek ismin karakterlere dönüştüğü bir zaman makinesi niteliğinde.

oscar adayı filmler - mank
Mank (2020, David Fincher)

Mank‘i dönemin estetiği ve ince işlenmiş senaryosu sayesinde Hollywood’un altın çağına doğru bir yolculuğa çıkmak, klasik Hollywood filmlerinin perde arkasında yaşananlara dair fikir sahibi olmak ve dönemin stüdyolarının kusursuz bir işçilikle yeniden inşa edildiği setlere hayran kalmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.0/10

Minari | Lee Isaac Chung

6 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Yönetmen, Özgün Senaryo, Erkek Oyuncu (Steven Yeun), Yardımcı Kadın Oyuncu* (Youn Yuh-jung), Özgün Müzik

Bir yıl önce Güney Kore filmi Parasite’ın ve yönetmeni Bong Joon-ho’nun tarih yazmasının ardından, 2020-2021 ödül sezonu da Asya kökenli sinemacılar için iyi bir yıl oldu. Minari, ABD’ye göç etmiş Güney Koreli bir ailenin yeni bir hayat kurma, yeni ülkelerine adapte olma, fakat bunu yaparken kendi benliklerini ve köklerini de koruma çabalarını konu alıyor. 1980’lerin ABD kültürünü Koreli bir ailenin gözünden yansıtmaktaki başarısı bir yana Minari, gücünü oyuncu performanslarından ve oyuncularının birbirleriyle olan uyumundan alıyor.

oscar adayı filmler - minari
Minari (2020, Lee Isaac Chung)

Minari‘yi yılın en iyi bağımsız yapımlarından birini kaçırmamak, bol bol duygulanmak ve başta Steven Yeun ve büyükanne rolündeki Youn Yuh-jung olmak üzere uyumlu oyuncu kadrosuna hayranlık duymak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.6/10

Nomadland | Chloé Zhao

6 Adaylık, 3 Ödül*: Film*, Yönetmen*, Uyarlama Senaryo, Kadın Oyuncu* (Frances McDormand), Kurgu, Görüntü Yönetimi

Nomadland, 2020-2021 ödül sezonunun en başarılı, en fazla ödüllendirilen filmi; yapımcı, yönetmen, senarist ve kurgucu kimlikleriyle Chloé Zhao, tarihin tek bir filmle en çok ödüllendirilen sinemacısı ve aynı filmle dört kategoride birden Oscar adaylığı elde eden ilk kadın sinemacısı oldu. Batı ABD yollarında geçen ve ekonomik krizin sonrasında işini, evini ve hatta kasabasını kaybeden orta yaşlı bir kadın olan Fern’ün peşine takılan Nomadland, göçebe yaşamı kapitalizmin mecbur kıldığı yaşam şekliyle karşı karşıya getiriyor. Yollarda tanıştırdığı, çoğunluğu amatör oyuncularıyla film, mutluluğun, yaşama sevincinin ve tatmin duygusunun sağlanmasının tek yolunun kapitalizmin öğrettiği yol olmadığını söylüyor.

oscar adayı filmler - nomadland
Nomadland (2020, Chloé Zhao)

Nomadland‘i yılın en iyi bağımsız filmini kaçırmamak, Chloé Zhao‘nun kurmaca ve belgeselin sınırlarını belirsizleştiren sinemasını yakından tanımak ve Frances McDormand‘ın doğal ve içten oyunculuğundan etkilenmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.5/10

Promising Young Woman | Emerald Fennell

5 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Yönetmen, Özgün Senaryo*, Kadın Oyuncu (Carey Mulligan), Kurgu

Yılın en büyük sürprizlerinden biri olan Promising Young Woman, ilk filmini yazan ve yönetmen Emerald Fennell‘ın imzasını taşıyan bir intikam hikayesi. Üniversiteden en yakın arkadaşının uğradığı cinsel saldırı ve sonrasındaki intiharının şokunu atlatamadığı için ayrılan Cassie, tecavüz kültürünü normali haline getirmiş erkekleri tuzağına düşürmeye ant içmiş bir misyonere dönüşüyor filmde. Bilinçli bir şekilde politik doğruluktan uzak, sahip olduğu cheesyliğinin farkında ve bunu çok iyi kullanan film, renkleriyle, müzikleriyle, kostümleriyle ve tabii Carey Mulligan‘ın oyunculuğuyla yılın en iyilerinden birine dönüşüyor.

oscar adayı filmler - promising young woman
Promising Young Woman (2020, Emerald Fennell)

Promising Young Woman‘ı intikam türündeki filmleri bu kez bir kadın perspektifinden görmek, kostümlerinden müziklerine tümüyle estetik bir bütüne tanık olmak ve Carey Mulligan‘ın en iyi performansını kaçırmamak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.5/10

Sound of Metal | Darius Marder

6 Adaylık, 2 Ödül*: Film, Özgün Senaryo, Erkek Oyuncu (Riz Ahmed), Yardımcı Erkek Oyuncu (Paul Raci), Kurgu*, Ses*

Birçok stüdyo filminin pandemi nedeniyle izleyiciyle buluşamadığı ve bir sonraki yıla ertelendiği sezonun, bağımsız yapımlara yaradığını söylemek mümkün. Bunun en iyi örneklerinden biri de Sound of Metal‘ın başarısı. Film, kız arkadaşıyla birlikte bir metal müzik ikilisi olarak kendine ortalama bir müzik kariyeri inşa etmekteki bir davulcunun işitme duyusunu aniden yitirmesini ve sonrasındaki değişimini konu alıyor. Riz Ahmed’in performansı ve karakterinin geçirdiği dönüşümle akıcı, ilgi çekici bir yolculuğa ve pandemi gölgesinde geçen bu sinema yılının en büyük sürprizlerinden birine dönüşüyor. Filmin asıl sürprizi ise 70’li yaşlarında kariyerine büyük bir ivme kazandıran Paul Raci oluyor.

oscar adayı filmler - sound of metal
Sound of Metal (2020, Darius Marder)

Sound of Metal‘ı sessizliğin sesine tanık olmak, engelli bir bireyin yaşadıklarıyla empati kurmayı öğrenmek ve yılın en iyi kurgusu ve ses tasarımına göz atmak / kulak vermek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.8/10

The Trial of the Chicago 7 | Aaron Sorkin

6 Adaylık: Film, Özgün Senaryo, Yardımcı Erkek Oyuncu (Sacha Baron Cohen), Kurgu, Görüntü Yönetimi, Özgün Şarkı

Yüksek tempolu, zekice yazılmış diyaloglarla örülü senaryoların usta ismi Aaron Sorkin, yönetmenliğini de üstlendiği ikinci filmi The Trial of the Chicago 7 ile tarihin fazla konuşulmamış davalarından birini güçlü bir oyuncu kadrosuyla yeniden gündeme taşıyor. Film, birbirleriyle hiçbir ortak eylemi olmayan yedi aktivistin bir arada yargılandığı bir davayı ve bu davada onlara yöneltilen asılsız ve haksız suçlamaları, aylarca süren bir davayı konu alıyor.

oscar adayı filmler - the trial of the chicago 7
The Trial of the Chicago 7 (2020, Aaron Sorkin)

The Trial of the Chicago 7‘ı günümüzde halen yol kat etmemiş adalet sistemini sorgulamak, kalabalık oyuncu kadrosunda kimin oyununu beğeneceğinizi şaşırmak ve Aaron Sorkin’in senaristlikteki dehasını bir kez daha tescil etmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.8/10

İlginizi çekebilir: Oscar Ödüllü Yabancı Filmler, Oscar Ödüllü Belgesel Filmler

Geçen yıllarda listeye girmeyi başaran, En İyi Film dalında Oscar adayı filmler ise şöyleydi:

92. Akademi Ödülleri: Oscar Adayı Filmler

1917 | Sam Mendes

10 Adaylık, 3 Ödül*: Film, Yönetmen, Orijinal Senaryo, Görüntü Yönetimi*, Orijinal Müzik, Prodüksiyon Tasarımı, Makyaj ve Saç Tasarımı, Görsel Efektler* Ses Kurgusu, Ses Miksajı*

Geç vizyon tarihi nedeniyle son ana kadar ödül sezonunda ne derece etkili olacağı kestirilemeyen 1917, önündeki tüm engellere rağmen En İyi Film ödülü için iddialı iki filmden birine dönüşmeyi başardı. Sam Mendes‘i de ödüle dönüştürdüğü tek adaylığından 20 yıl sonra tekrar En İyi Yönetmen yarışına sokan film, adı üzerinde, 1917 yılında, yani I. Dünya Savaşı’nın en şiddetli olduğu dönemde cephede geçen bir savaş filmi. İngiliz ordusunun Alman ordusunun bir tuzağına düşmesini engellemek ve yüzlerce askerin hayatını kurtarmak için bir haberi ulaştırmakla görevlendirilen iki asker, canları pahasına koşmaya, tarafsız bölgeyi ve tehlikeli alanları aşmaya başlıyorlar. Yönetmenlik, görüntü yönetimi, kurgu ve görsel efektlerin el ele verip iki uzun plandan oluşuyormuş gibi gösterdiği bu nefes kesen yolculuk, yılın en heyecan verici sinema deneyimlerinden birine dönüşüyor.

1917‘i Saving Private Ryan‘dan beri çekilen en iyi savaş filmini kaçırmamak, filmin tek sekans gibi gözüken Roger Deakins imzalı görüntüleri ve Thomas Newman imzalı müziklerinin büyüsüne kapılmak ve diken üstünde 2 saat geçirerek savaşın yaşattığı tüm duyguları tatmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.3/10, Top250: #108

Ford v Ferrari | James Mangold

4 Adaylık, 2 Ödül*: Film, Kurgu*, Ses Kurgusu*, Ses Miksajı

En İyi Film adayları arasında şansı beşki de en az olanı olsa da, burada yer almayı hak eden Ford v Ferrari, mühendislik ve yarış pilotluğu konusunda uzman ve gözükara iki ismin, Carroll Shelby (Matt Damon) ve Ken Miles’ın (Christian Bale) hikayesini anlatıyor. 1966 yılındaki Le Mans yarışı filmin zirvesine otursa da, Ford v Ferrari‘yi sürükleyici ve heyecan dolu hale getiren şey, filme adını veren Ford ve Ferrari takımları arasındaki rekabetten çok bu ikili ve geleneksel ve kurumsal bir kafaya sahip şirket yöneticilerinin içerideki rekabeti oluyor.

Ford v Ferrari‘yi nefes kesen yarış sahneleri, iki ayrı rekabeti konu alan sürükleyici çekişmeleri, Matt Damon ve Christian Bale‘in farklı ama uyumlu oyunculuk stilleri ve ses tasarımı ile kurgudaki başarısı için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.1/10, Top250: #200

The Irishman | Martin Scorsese

10 Adaylık: Film, Yönetmen, Uyarlama Senaryo, Yardımcı Erkek Oyuncu (Al Pacino), Yardımcı Erkek Oyuncu (Joe Pesci), Kurgu, Görüntü Yönetimi, Prodüksiyon Tasarımı, Kostüm Tasarımı, Görsel Efektler

Kendisiyle aynı dönemde işler üretmeye başlayan ve aynı seviyede efsaneleşen birçok yönetmenin aksine sinema sanatının geçirdiği evrimi, izleyicinin tüketim alışkanlıklarının değiştiğini kabullenen Martin Scorsese, dijital platformları kucaklayarak Netflix ile bir işbirliğine imza attı. Üç saat aşkın süresi, dev bütçesi, yıldız oyuncuları ve o yıldız oyuncuları filmin büyük çoğunluğunda farklı yaşlara döndüren görsel efektleriyle ortaya çıkardığı iş, The Irishman oldu. Scorsese sinemasının temel taşlarından gangsterlerin ve New York sokaklarının başrolde olduğu filmde Jimmy Hoffa cinayetine giden, onyıllar süren bir dostluğun ve ortaklığın hikayesini izliyoruz. Robert De Niro, Al Pacino ve Joe Pesci‘nin bir araya geldiği film, farklı dönemleri yansıtan ruhu ve özellikle de kurgudaki başarısıyla öne çıkıyor.

The Irishman‘i sinema sanatının yaşayan en büyük ustalarından birinin son filmini kaçırmamak, çağa ayak uydurarak dijital platformlarla barışan ustaların nasıl işler ortaya çıkardığının kanıtlarını görmek, Scorsese sinemasının temel taşlarıyla yeniden buluşmak ve Robert De Niro, Al Pacino ve Joe Pesci gibi yıldızları yan yana görmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.8/10

Jojo Rabbit | Takia Waititi

6 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Uyarlama Senaryo*, Yardımcı Kadın Oyuncu (Scarlett Johansson), Kurgu, Prodüksiyon Tasarımı, Kostüm Tasarımı

Ödül sezonu açısından en önemli ödüllerden biri olan Toronto İzleyici Ödülü, birçok filmin Amerika kıtasındaki ilk gösteriminin yapıldığı Toronto Film Festivali’nin izleyicisi tarafından seçilen bir filme veriliyor ve çoğu zaman En İyi Film dalında Oscar adaylığının, hatta ödülünün habercisi oluyor. Ödülün bu yılki sahibi olan jojo Rabbit, konusu ve biçimiyle fark yaratıyor. II. Dünya Savaşı yıllarında Almanya’da geçen film, hayranı olduğu Adolf Hitler’i kahramanı ve hayali arkadaşı yapmış olan küçük Jojo’nun hikayesini anlatıyor. Annesinin tavan arasında Yahudi bir genç kadını sakladığını öğrenen Jojo, bu sırla yaşamaya alıştıkça içindeki küçük ırkçı ve faşistle yüzleşiyor, değişiyor. Roman Griffin Davis‘e Scarlett Johansson, Sam Rockwell ve Thomasin McKenzie‘nin eşlik ettiği filmde yönetmen Taika Waititi de sinema tarihinin en komik Hitler performansını sergiliyor.

Jojo Rabbit‘i II. Dünya Savaşı’nı konu alan bir filmde kahkaha atabileceğinize inanmak, Taika Waititi‘nin dünyasına ve dehasına bir kez daha hayran olmak, genç oyuncularının performansları karşısında şaşırmak ve yılın en renkli ve keyifli filmlerinden biriyle buluşmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.9/10

Joker | Todd Phillips

11 Adaylık, 2 Ödül*: Film, Yönetmen, Uyarlama Senaryo, Erkek Oyuncu (Joaquin Phoenix)*, Kurgu, Görüntü Yönetimi, Orijinal Müzik*, Kostüm Tasarımı, Makyaj ve Saç Tasarımı, Ses Kurgusu, Ses Miksajı

Festival sezonunun en büyük sürprizlerinden biri, Todd Phillips‘in Joker uyarlamasının Venedik Film Festivali‘nde Altın Aslan kazanması oldu belki de… Kariyerine The Hangover serisi gibi ciddiye alınmayan komedilerle başlayan Todd Phillips, karanlık ve derinliğin dozunu yükseltmeye karar veren DC sinema evreninde uzun yıllar konuşulacak bir filme imza attı. Joker’in ortaya çıkış hikayesini, karakterin özünü, travmalarını ve dönümünü kavrayarak anlatan film, Joaquin Phoenix‘in hem fiziksel hem de ruhsal olarak zorlayıcı performansıyla şok etkisi yaratıyor. Joker, 92. Akademi Ödülleri’nde en fazla adaylık (11) alan film olmayı başardı.

Joker‘i fazlaca renklendirilmiş ve eğlenceye odaklanmış çizgi roman uyarlamalarına bir alternatif bulmak, çizgi roman evreninin en popüler kötüsünün bir insan olarak portresine bakmak ve tabii ki Joaquin Phoenix‘in Joker’e dönüşümüne tanık olmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.4/10, Top250: #62

Little Women | Greta Gerwig

6 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Uyarlama Senaryo, Kadın Oyuncu (Saoirse Ronan), Yardımcı Kadın Oyuncu (Florence Pugh), Orijinal Müzik, Kostüm Tasarımı*

İki yıl önce Lady Bird ile sadece bağımsız sinemaya değil ödül sezonuna da umut verici bir giriş yapan ve Akademi tarihinde En İyi Yönetmen adaylığı elde eden beşinci kadın olan Greta Gerwig, Little Women‘da yanına birçok genç yıldızı ve yetenekli oyuncuyu topluyor, edebiyat tarihinin kadınlar için ilham verici eserlerinden birini bir kez daha sinemaya uyarlıyor. Filminde ve uyarlamasında sadece romana adını veren March kardeşlerin hikayesini anlatmakla kalmayan Gerwig, yazar Louisa May Alcott‘un romanını yayınlatmak için verdiği cesur ve kararlı mücadeleye değiniyor, dönemin dayattığı evlilik ütopyasına dair kendi söylemek istediklerini de söylüyor. Filmde başrolde izlediğimiz Saoirse Ronan‘a, Florence Pugh, Emma Watson, Eliza Scanlen, Timothée Chalamet, Laura Dern ve Meryl Streep eşlik ediyor.

Little Women‘ı daha önce defalarca sinemaya uyarlanmış bir kaynakla nasıl yaratıcı ve yeni bir film çekilebileceğini görmek, kardeşliğe ve kadınlığa dair sımsıcak bir dönem filmi izlemek, çağımızın en iyi genç oyuncularını bir arada görmek ve söz konusu Akademi Ödülleri olduğunda kadın yönetmenlerin ve kadınlara dair filmlerin nasıl hala ikinci plana itilebilerek haksızlığına uğradığını kendi gözlerinizle görebilmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.8/10

Marriage Story | Noah Baumbach

6 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Orijinal Senaryo, Erkek Oyuncu (Adam Driver), Kadın Oyuncu (Scarlett Johansson), Yardımcı Kadın Oyuncu (Laura Dern)*, Orijinal Müzik

En İyi Film adayları arasındaki Netflix filmleri bu yıl iki tane… Ödül sezonu yolculuğuna Venedik Film Festivali’nde başlayan Marriage Story, Amerikan bağımsız sinemasının en iyi hikaye anlatıcılarından Noah Baumbach’ın imzasını taşıyor. Tiyatro sahnelerinde tanışmış ve aşık olmuş, çocuklarıyla mutlu bir yaşam süren ve her şeye rağmen birbirlerini çok seven Charlie ve Nicole, boşanmaya karar verdiklerinde, severek ayrılma süreçleri toplumun ve bürokrasinin dayatmaları nedeniyleçok daha gergin, öfkeli ve şiddetli bir hal alıyor. Adam Driver ve Scarlett Johansson‘un başrollerinde kariyerlerinin en iyi performanslarını sergiledikleri filmde Laura Dern ve Alan Alda da kısa rolleriyle akıllara kazınıyorlar.

Marriage Story‘i yılın en buruk, en hayatın içinden aile hikayesinin karşısına geçmek, Adam Driver ve Scarlett Johansson‘ın oyunculuklarıyla büyülenmek, kendinizin ya da ailenizin hayatından izler bulmak ve biraz da gözyaşı dökmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.9/10

Once Upon a Time… in Hollywood | Quentin Tarantino

10 Adaylık, 2 Ödül*: Film, Yönetmen, Orijinal Senaryo, Erkek Oyuncu (Leonardo DiCaprio), Yardımcı Erkek Oyuncu (Brad Pitt)*, Görüntü Yönetimi, Prodüksiyon Tasarımı*, Kostüm Tasarımı, Ses Kurgusu, Ses Miksajı

Hollywood’a dair Hollywood filmleri ve sinemaya dair sinema yapan filmler daima Oscar yarışına bir adım önde başlar. Bu kural, Once Upon a Time… in Hollywood için de bozulmadı – heleki yönetmen ve senarist koltuğunda Quentin Tarantino gibi bir isim, başrollerde Leonardo DiCaprio ve Brad Pitt gibi iki yıldız varken… Hollywood’un Altın Çağı’na damga vuran Sharon Tate cinayeti ve Manson tarikatının saldığı dehşete dair bir film olsa da sinemayı, oyunculuğu ve Hollywood setlerini ön plana çıkararak ne hakkında olduğunu belki de son sahnelere kadar gizleyen bir film Once Upon a Time… in Hollywood. Gözden düşmekte olan bir yıldız oyuncu ve dublörünün yaşadıkları ya da yaşamlarından kesitler aracılığıyla film setlerine, Hollywood bulvarlarına, partilere konuk olduğumuz bu renkli, ışıltılı ve gösterişli film, Tarantinoesk şiddet sahneleri açısından da elini korkak alıştırmıyor.

Once Upon a Time… in Hollywood‘u Quentin Tarantino sinemasına referans olmuş filmleri ve dönemi hatırlamak, Leonardo DiCaprio ve bilhassa Brad Pitt‘in oyunculuğu karşısında heyecanlanmak, Hollywood’un altın çağına dair hikayeler dinlemek ve kadınların sinemadaki temsili üzerine düşünmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.6/10

Gisaengchung / Parasite | Bong Joon-ho

6 Adaylık, 4 Ödül*: Film*, Uluslararası Film*, Yönetmen*, Orijinal Senaryo*, Kurgu, Prodüksiyon Tasarımı

Şaşırtıcı yolculuğuna bahar aylarında Cannes Film Festivali‘nde Altın Palmiye’yi kucaklayarak başlayan Gisaengchung / Parasite, bugüne kadar dünya sinemasına Salinui chueok / Memories of a Murder, Madeo / Mother ve Snowpiercer gibi filmler armağan etmiş Bong Joon-ho’nun imzasını taşıyor. Güney Kore filmi, Altın Palmiye’nin ardından dolaştığı tüm festivallerde olağanüstü yorumlar aldıktan sonra, altyazı okumak konusunda kronik bir sıkıntısı olan ABD seyircisinin dahi gönlünü fethederek ABD’de en çok gişe yapan yabancı dildeki filmlerden biri olmayı, çokça konuşulmayı, Oscar şanslarını yükseltmeyi başardı. Akademi tarihinde tek bir adaylığı dahi bulunmayan Güney Kore’ye sadece En İyi Uluslararası Film değil, En İyi Film dahil 6 kategoride adaylık getirdi. Tümü işsiz Kim ailesi ve varlıklı Park ailesinin türlü oyunlarla iç içe geçtiği ve sınıf çatışmasının mizahla, polisiyeyle ve hikaye anlatıcılığının zirvesiyle yoğurulu hikayesini anlatan Parazit, En İyi Film ödülüne uzanan ilk yabancı dilde film olmaya çok yakın.

Parasite‘ı sinemanın ne olduğunu hatırlamak, Güney Kore sinemasının büyüsüne kapılmak, ustaca kurgulanmış bir hikaye ile hiçbir an ne olduğunu bilemeden daima şaşırmak ve ilerledikçe janr değiştiren bir filmle çokça eğlenmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.6/10, Top250: #30

91. Akademi Ödülleri: Oscar Adayı Filmler

Black Panther | Ryan Coogler

7 Adaylık, 3 Ödül*: Film, Orijinal Müzik*, Prodüksiyon Tasarımı*, Kostüm Tasarımı*, Ses Kurgusu, Ses Miksajı, Orijinal Şarkı

Black Panther, sadece yılın en çok gişe yapan filmi olmakla kalmadı, En İyi Film dalında Oscar adayı olan ilk süper kahraman filmi ve çizgi roman uyarlaması ünvanını da kazandı. Sıkı bir kamuflaj altında zengin, teknolojik ve refah dolu bir yaşam süren Wakanda halkının yeni lideri T’Challa, ailesi ve dostlarının hem insanlık hem de ülkeleri karşısındaki tehditlere karşı savaştığı film, izleyici karşısına çıktığı andan beri sadece bir çizgi roman uyarlaması olarak görülmedi. MARVEL’ın en büyük başarısı, beyaz ve erkek olmasına alıştığımız süper kahramanlara dair ezberleri bozdu ve büyük bir coşkuyla karşılandı. Popüler filmlerin ödüllendirileceği yeni bir Oscar kategorisine ihtiyaç olup olmadığı tartışmalarının alevlenmesinin de sebebi olduğu söylenebilecek film, Ryan Coogler‘ın vizyoner yönetmenliği, güçlü bir siyahi oyuncu kadrosu ve Afrika estetiğini MARVEL dünyasıyla harmanlayan işçiliğiyle yılın en iyilerinden olmasa bile en önemli filmlerinden biri…

Black Panther’ı milyonlara ilham vererek toplumsal bir fenomene dönüşen siyahi süper kahramanla tanışmak ve her detayıyla büyüleyen sanatsal ve teknik işçiliğine hayran olmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.3/10

BlacKkKlansman | Spike Lee

6 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Yönetmen, Uyarlama Senaryo*, Yardımcı Erkek Oyuncu (Adam Driver), Kurgu, Orijinal Müzik

Do the Right Thing ve Malcolm X gibi filmlerle siyahi Amerikan sinemasının ustaları arasında yer edinen Spike Lee, geçtiğimiz yıla Cannes Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü kazanarak iyi bir başlangıç yapmıştı. BlacKkKlansman, ABD’de ırkçılığın (şimdikinden bile) revaçta olduğu 1970’lerde geçen gerçek olaylara dayanıyor. Colorado Springs polis teşkilatının ilk siyahi memuru olan Ron Stallworth ve Yahudi kökenli ortağı Flip Zimmerman, şiddet yanlısı ırkçı grup Ku Klux Klan’ın içine sızmayı başararak grubun planladığı bazı suçların önüne geçiyorlar. Spike Lee’nin filmi, rengarenk bir palet, funky müzikler ve mizahın öne çıktığı senaryosuyla bugün halen Amerikan toplumunun kanayan bir yarası olan ırkçılığa dair akılda kalıcı bir anlatı sunuyor.

BlacKkKlansman‘ı, ırkçılığa dair tuhaf, komik ama gerçek bir olaya şaşırıp kalmak, Spike Lee‘nin şimdiye kadarki en başarılı filmini kaçırmamak ve en az babası Denzel Washington kadar yetenekli bir oyuncu olacağının sinyallerini veren John David Washington‘la tanışmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.5/10

Bohemian Rhapsody | Bryan Singer

5 Adaylık, 4 Ödül*: Film, Erkek Oyuncu* (Rami Malek), Kurgu*, Ses Kurgusu*, Ses Miksajı*

Yılın en çok tartışılan filmi olduğunu söyleyebileceğim Bohemian Rhapsody, eleştirmenlerin ve sinefillerin saf öfkesi ve düşük notlarıyla karşılaşmasına rağmen, endüstri ve genel izleyici tarafından yere göğe sığdırılamadı, ödüllere boğuldu. Rami Malek‘in Queen’in efsanevi solisti Freddie Mercury’i taklit ettiği film, yıldız solistin cinsel yönelimine dair  “aman tadımız kaçmasın” tutumundaki homofobisi, kötü kurgusu, tren enkazını andıran senaryosu ve hakkındaki cinsel saldırı davaları sürerken setteki saldırgan tavırları nedeniyle kendi filminden kovulan yönetmeni Bryan Singer ile neresinden tutsanız “En İyi Film” ünvanına uzak kaçıyor. Unutulmaz Queen şarkılarını bir arada dinleme ve eşlik etme fırsatı için şans verebileceğiniz film, Freddie Mercury’nin gruba katıldığı yıllardan Londra’daki efsanevi Live Aid konserine kadarki yaşamına odaklanıyor.

Bohemian Rhapsody‘i ödül sezonu boyunca baştacı edilen bir filmin ne kadar kötü olabileceğini kendi gözlerinizle görmek için değil belki ama Queen’e olan saygınız nedeniyle izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.0/10

The Favourite | Yorgos Lanthimos

10 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Yönetmen, Orijinal Senaryo, Kadın Oyuncu* (Olivia Colman), Yardımcı Kadın Oyuncu (Emma Stone), Yardımcı Kadın Oyuncu (Rachel Weisz), Kurgu, Görüntü Yönetimi, Prodüksiyon Tasarımı, Kostüm Tasarımı

Yunan Yeni Dalgası denince aklımıza tek bir isim geliyor: Yorgos Lanthimos. Yönetmen son yıllarda ülkesinin dışına çıkarak çektiği The Lobster ve The Killing of a Sacred Deer filmleriyle Yunanca dışında da yeteneğini ve yaratıcılığını sergileyebildiğini kanıtlamıştı. The Favourite, İngiltere hükümdarı Kraliçe Anne’in gözdesi olmak için türlü entrika ve oyunlarla birbirini ezmeye çalışan iki kadın ve kraliçenin sarayın kapalı kapıları ardında yaşadıklarını zeki bir şekilde ortaya koyuyor. Olivia Colman, Rachel Weisz ve Emma Stone‘un performansları, filmin en güçlü yanı. Bana göre yılın en iyisi olan film, toplumsal cinsiyet normlarını dikkate almayışıyla da gönlünüzü fethedecek.

 The Favourite‘ı bir kostümlü drama ya da dönem filminin ne kadar yaratıcı ve eğlenceli olabileceğine inanmak, birbiri için yaratılmış kadar uyumlu üç oyuncunun bir filmi nasıl sırtlayabileceğini görmek ve Yorgos Lanthimos‘un oyunbazlığını bir kez daha takdir etmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.5/10

Green Book | Peter Farrelly

5 Adaylık, 3 Ödül*: Film*, Orijinal Senaryo*, Erkek Oyuncu (Viggo Mortensen), Yardımcı Erkek Oyuncu* (Mahershala Ali), Kurgu

2018 sinema yılı, sanıyorum ki son yıllardaki en tartışmalı, kavgalı ve kutuplaşmalarla dolu yıl. En İyi Film adayları arasındaki bir diğer film – ki ödüle uzanacak kadar iddialı – Green Book da birçok ayrı özelliğiyle tartışılmaya devam ediyor: Komedi kökenli yönetmen Peter Farrelly‘nin cinsiyetçi ve tacizci şakaları, senaristlerden Nick Vallelonga’nın ırkçı tweetleri, filmin ana karakterinin yanlış yansıtılması, tamamı beyazlar tarafından yapılan bir filmin siyahilerin maruz kaldıkları konusunda ders verme çabası… Fakat yine de izleyen herkesin gönlünü çalmayı başaran akıcı ve nüktedar bir senaryosu, izlemeye doyamadığınız karakterleri ve oyuncuları, sürükleyici bir anlatımı var Green Book‘un. Siyahi bir piyanistin İtalyan kökenli şoförüyle ırkçı eyaletlerde çıktığı konser turnesini anlatan bu yol hikayesinde ana karakterleri canlandıran Viggo Mortensen ve Mahershala Ali, yılın en iyi performanslarından ikisini veriyorlar. Filmin üzerine biraz düşününce neyin yanlış olduğunu anlayabildiğiniz sürece, hem tartışmalarda taraf olabilmek hem de keyifli vakit geçirmek için bu filmi kaçırmayın derim.

Green Book‘u (varsa) içinizdeki sindirilmiş ırkçılığı derinlere gömüp kendinizi iyi hissetmek ve üzerine fazla kafa yormadığınız sürece aşırı eğlenmek ve cana yakın karakterleriyle tatlı bir yolculuğa çıkmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.2/10, Top250: #125

Roma | Alfonso Cuarón

10 Adaylık, 3 Ödül*: Film, Yabancı Dilde Film*, Yönetmen*, Orijinal Senaryo, Kadın Oyuncu (Yalitza Aparicio), Yardımcı Kadın Oyuncu (Marina de Tavira), Görüntü Yönetimi*, Prodüksiyon Tasarımı, Ses Kurgusu, Ses Miksajı

Children of Men‘den Gravity‘e birçok başyapıta imza atmış Meksikalı yönetmen Alfonso Cuarón, 1970’lerin Meksiko şehrinde geçen çocukluğundan aldığı ilham ve nostalji aşkıyla, fazlasıyla kişisel ama bir o kadar da kusursuz bir film ortaya koydu bu yıl. Şehrin Roma adlı mahallesinde yaşayan bir aile ve hizmetçilerinin bir yılına odaklanan Netflix filmi Roma, hem Meksika’nın adayı olarak En İyi Yabancı Dilde Film dalında hem de en büyük kategorideki Oscar adayları arasında yer aldı. Alfonso Cuarón filmde sadece yönetmen koltuğunda oturmakla kalmıyor aynı zamanda senarist, yapımcı, kurgucu ve görüntü yönetmenliğini de üstleniyor.

Roma‘yı yılın en çok konuşulan filmine yabancı kalmamak, Netflix’in şimdiye kadarki en başarılı filmini kaçırmamak ve her anlamda kusursuz bir yönetmenliğin ne olduğunu görmek için izlemelisiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=fp_i7cnOgbQ

IMDb Puanı: 7.7/10

A Star Is Born | Bradley Cooper

8 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Orijinal Senaryo, Kadın Oyuncu (Lady Gaga), Erkek Oyuncu (Bradley Cooper), Yardımcı Erkek Oyuncu (Sam Elliott), Görüntü Yönetimi, Ses Miksajı, Orijinal Şarkı*

2000’ler öncesinde birkaç kez beyazperdeye yansıyan bu müzikal aşk hikayesi, bu kez günümüze en uygun haliyle karşımıza çıktı. Bradley Cooper‘ın yönettiği ilk film olan, aynı zamanda başrolleri Lady Gaga ile paylaştığı A Star Is Born, ünlü bir country şarkıcısının tesadüfen keşfettiği bir müzisyenin hem kariyerini yükselişe geçirdiği hem de onunla aşk yaşamaya başladığı tanıdık olay örgüsüne rağmen hepsi film için Bradley Cooper, Lady Gaga ve Lukas Nelson tarafından yazılmış şarkılarıyla hikayeye yeni bir soluk katıyor.

A Star Is Born‘u Bradley Cooper‘ın iyi yönetmenlik yapabildiğine ve iyi şarkı yazabildiğine şaşkınlıkla şahit olmak, Lady Gaga‘nın beyazperdeye yakışıp yakışmadığına karar vermek, her biri birbirinden unutulmaz ve iyi orijinal şarkılarını dinlemek ve defalarca izlediğiniz bir hikayenin farklı bir şeye dönüşebildiğini görmek izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.6/10

Vice | Adam McKay

8 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Yönetmen, Orijinal Senaryo, Erkek Oyuncu (Christian Bale), Yardımcı Kadın Oyuncu (Amy Adams), Yardımcı Erkek Oyuncu (Sam Rockwell), Kurgu, Makyaj ve Saç Tasarımı*

2015’te The Big Short ile mortgage krizi üzerine eğlenceli bir ekonomi dersi veren Adam McKay, bu kez Viceta yakın tarih ve ABD politikasını aynı formülle anlatmak için kolları sıvıyor. Bu hınzır, oyunbaz ve eğlenceli anlatım, yönetmenin önceki filmindeki kadar işe yaramasa da George W. Bush döneminin başka yardımcısı Dick Cheney‘nin ne kadar önemli bir figür olduğunu, o dönem televizyonlarda izlediğimiz birçok olayın arkasında hangi gerekçelerin yattığını ve daha birçok detayı size sıkıcı olmayan, gülümseten bir şekilde öğretiyor. Christian Bale her zamanki gibi fiziksel bir dönüşüme uğrayarak canlandırdığı karakteriyle bir olmuş, ona Amy Adams, Sam Rockwell, Steve Carell gibi oyuncular eşlik ediyor. Filmin en büyük başarısının kurgu ve makyaj dallarında olduğunu söylemek mümkün.

Vice‘ı yakın tarihin en karanlık dönemlerinden birinin perde arkasını eğlenceli bir anlatımla öğrenmek, Christian Bale‘in oyunculuğuna bir kez daha hayran kalmak ve politik bir filmin nasıl bir komediye dönüşebildiğini görmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.2/10

90. Akademi Ödülleri: Oscar Adayı Filmler

Call Me by Your Name | Luca Guadagnino

4 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Uyarlama Senaryo*, Erkek Oyuncu (Timothée Chalamet), Orijinal Şarkı

Benim için 2017’nin en iyisi olan Call Me by Your Name, André Aciman’ın aynı adlı romanının uyarlaması. 80’lerde Kuzey İtalya’nın huzur verici, yaz mahmurluğunun etkisi altındaki bir kasabasında Amerika’dan gelmiş bir ailenin 17 yaşındaki oğlu ve bu aileyi yaz stajı için ziyaret eden bir yüksek lisans öğrencisi arasındaki aşkı anlatıyor roman ve film. Hepimizin bir şekilde tattığı o saf duyguları, hayal kırıklıklarını, karın ağrılarını, baş dönmelerini, iç yangınlarını, gündüz düşlerini, ıslak rüyalarını ve göz yaşlarını doğal ve içten bir şekilde verdiği yetmiyor, bir de tüm bunların üzerine İtalya’nın güzelliklerini ekliyor.

Call Me by Your Name’i, bir yıldızın doğuşuna tanıklık edip Timothée Chalamet ile tanışmak, Michael Stuhlbarg’ın monoloğuyla göz yaşlarına boğulmak ve ilk aşık olduğunuzda hissettiklerinizi hissetmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.9/10

Darkest Hour | Joe Wright

6 Adaylık, 2 Ödül*: Film, Erkek Oyuncu (Gary Oldman)*, Görüntü Yönetimi, Prodüksiyon Tasarımı, Kostüm Tasarımı, Makyaj ve Saç Tasarımı*

Darkest Hour, II. Dünya Savaşı sırasında İngiliz hükümetinin değişerek Winston Churchill’in siyaset sahnesine geri dönüşünü ve ülkeyi bu zor dönemde nasıl yönettiğini anlatıyor. Savaşı görmediğimiz bir savaş filmiyle kostümü olmayan bir Joe Wright kostümlü draması arasında bir yerlerde… Filmin yıldızı o denli Gary Oldman ki, gözleriniz ne başka bir oyuncuyu ne de filmin azımsanamayacak sayıdaki hatalarını görecek. Eğer The Iron Lady ve Lincoln filmlerinden en az birini sevdiyseniz, duayen bir oyuncunun politik bir figürü ağır makyaj altında canlandırışını bazı şeyleri görmezden gelerek takdir edebileceksiniz demektir. Beklentilerimizin üzerinde adaylık elde edişine bakılırsa Akademi’nin bir hayli beğendiği filmin bunlardan en az ikisini ödüle çevirmesi olası.

Darkest Hour’ı Gary Oldman’ın dönüşümüne şaşırıp kalmak, Christopher Nolan’ın Dunkirk filmini izlemeden önce biraz tarih dersi çalışmak ya da izledikten sonra denizin diğer kıyısında neler yaşandığını daha iyi anlamak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.4/10

Dunkirk | Christopher Nolan

8 Adaylık, 3 Ödül*: Film, Yönetmen, Kurgu*, Görüntü Yönetimi, Orijinal Müzik, Prodüksiyon Tasarımı, Ses Kurgusu*, Ses Miksajı*

The Dark Knight Üçlemesi, Inception ve Interstellar gibi filmleriyle günümüzün büyük bütçeli bilimkurgularında harikalar yaratan yıldız yönetmen Christopher Nolan’ın 2017’deki filminin ne olacağını duyduğumuz anda, çok geç kalmış o ilk En İyi Yönetmen Oscar adaylığını kapmak için geldiğini anlamıştık. Nolan, bilimkurgu sularından Manş Denizi’nin sularına atlamaya ve Akademi’nin en çok sevdiği konulardan birine, II. Dünya Savaşı’na el atmaya karar vermişti. Dunkirk, savaş sırasında İngiliz ordusunun karşılaştığı en büyük zorluklardan birini konu alıyor. Düşman ve deniz arasında sıkışıp kalan binlerce askerin nasıl kurtarıldığının kahramanca öyküsü, Nolan’ın elinde tabii ki bir teknik şova dönüşüyor.

Dunkirk’ü bir an bile düşmeyen temposuna kapılmak, sinema filmlerinde ses işçiliğinde çıtanın tam olarak nereye yükseldiğini duymak ve Hans Zimmer’in olağanüstü müziklerini dinlemek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.8/10

Get Out | Jordan Peele

4 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Yönetmen, Orijinal Senaryo*, Erkek Oyuncu (Daniel Kaluuya)

Birçok kategoride kazanacakları tahmin etmek oldukça kolay olsa da, En İyi Film cephesinde durum bir hayli zor bu yıl. Dört ayrı yapımın büyük ödüle uzanma ihtimali var ve hepsini destekleyici bir fikir üretmek mümkün. Bunlardan biri de Get Out. ABD’de siyahilere karşı olan ırkçılığı alıp, iyi bir senaryoyla psikolojik gerilimi kademe kadame yükselten iyi bir filme dönüştüren Jordan Peele, ilk yönetmenlik deneyiminde büyük bir başarı yakaladı. Get Out’un başrolünde Black Mirror’ın ilk sezonundan tanıyabileceğiniz Daniel Kaluuya var. Karanlık ve doğaüstünün ön planda olduğu gerilim filmlerinden farklı, yaratıcı bir film karşımızdaki.

Get Out’u günümüz ABD’sindeki ırkçılık konusunun (ve porselen kaşıkların) nasıl bir gerilim filmi unsuru olarak başarıyla kullanılabildiğini görmek, türün sınırlarını zorlayan bir film izlemek ve komedyen kimliğiyle fazla ciddiye almamış olabileceğiniz Jordan Peele’e bu ilk filminin ardından bakışınızı değiştirmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.7/10

Lady Bird | Greta Gerwig

5 Adaylık: Film, Yönetmen, Orijinal Senaryo, Kadın Oyuncu (Saoirse Ronan), Yardımcı Kadın Oyuncu (Laurie Metcalf)

En İyi Film seçilme şansı az da olsa mevcut filmlerden biri Lady Bird, kadın sinemacılar için önemli bir yıl olan 2017’nin en iyi film adayları arasında bir kadın tarafından yönetilmiş tek film. Özellikle Noah Baumbach ile oyuncu ve senarist olarak yaptığı işbirlikleriyle tanıdığımız Greta Gerwig’in yönettiği ve Saoirse Ronan’ın adeta kendisinin geçmişini canlandırdığı film, yılın doğallığıyla öne çıkanlarından. Film, 2000’lerin başında, Sacramento’dan ayrılma ve üniversite okuma hayalleriyle yaşayan, ailesinin maddi durumunun buna pek de imkan vermediği, kendini ‘Lady Bird’ olarak tanıtan 17 yaşındaki Christine’i anlatıyor. Greta Gerwig, Akademi tarihinde En İyi Yönetmen kategorisinde adaylık elde eden (sadece) beşinci kadın oldu.

Lady Bird’ü zaten oyuncu ve senarist kimliği sayesinde halihazırda hayranı olduğunuz Greta Gerwig’e biraz daha hayran olmak, 2000’lerin başına ve/veya lise yıllarınıza geri dönerek nostaljik anlar eşliğinde duygulanmak ve günümüz sinemasında anne-kız ilişkisini en iyi yansıtan filmlerden birini kaçırmamak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.4/10

Phantom Thread | Paul Thomas Anderson

6 Adaylık, 1 Ödül*: Film, Yönetmen, Erkek Oyuncu (Daniel Day-Lewis), Yardımcı Kadın Oyuncu (Lesley Manville), Orijinal Müzik, Kostüm Tasarımı*

Boogie Nights, Magnolia ve There Will Be Blood gibi ‘büyük’ filmlerin yönetmeni Paul Thomas Anderson, destansı anlatımlarının ve tuhaf karakterlerinin arasına bu yıl bir yenisini ekledi. Phantom Thread, basitçe 1950’lerin Londra’sında oldukça popüler bir moda evinin sahibi olan tasarımcı Reynolds Woodcock’un yaşamının hayatındaki iki kadınca nasıl yönlendirildiğini anlatıyor. Ablası Cyril ve sevdiği kadın Alma arasındaki savaşın tek piyonu olan Reynolds’ın hikâyesinde metod oyuncusu Daniel Day-Lewis bir kez daha rolünü fazlasıyla ciddiye alıyor. Phantom Thread’i benim için yılın en iyi filmlerinden biri yapansa bu ciddiyetin üzerine kostümler ve müziklerin etkisinin eklenmiş olması. Adaylar açıklandığında beklediğimizden çok daha fazla kez adını duyduğumuz film, gönül ister ki ödül töreninde de aynı şekilde şaşırtsın.

Phantom Thread’i Paul Thomas Anderson sinemasına bir kez daha aşık olmak, kostüm ve müziklerin bir filme nasıl katkıda bulunabileceğini görmek ve Vicky Krieps ile tanışmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.5/10

The Shape of Water | Guillermo del Toro

13 Adaylık, 4 Ödül*: Film*, Yönetmen*, Orijinal Senaryo, Kadın Oyuncu (Sally Hawkins), Yardımcı Erkek Oyuncu (Richard Jenkins), Yardımcı Kadın Oyuncu (Octavia Spencer), Kurgu, Görüntü Yönetimi, Orijinal Müzik*, Prodüksiyon Tasarımı*, Kostüm Tasarımı, Ses Kurgusu, Ses Miksajı

Baştan söyleyeyim, The Shape of Water bence yılın hak etmediği bir ilgiyle ve hayranlıkla karşılanan, ödüllendirilen ve ödüllendirilmeye devam eden filmlerinden biri, belki de birincisi. Dile kolay, 13 dalda adaylık… Hatta makyaj ve görsel efekt oyverenleri tarafından da aday gösterilseydi Akademi tarihinde bir rekor kıracak ve bugüne kadar 15 adaylığa ulaşmış ilk film olarak anılacaktı. Soğuk Savaş döneminde ABD’deki bir laboratuvarda geçen filmde, doğaüstü bir yaratık ve dilsiz bir hademenin romantik ilişkisini izliyoruz. Meksikalı yönetmen Guillermo del Toro’nun o en çok da Pan’ın Labirenti’nden tanıdığımız büyülü dünyasının kapılarını bir kez daha açıyor açmasına ama sözü geçen filmdekinin aksine bunu büyük bir politik doğruculuk, suya sabuna dokunmayan bir kolaya kaçma ve Hollywood’laşmış, hatta Disney’leşmiş bir üslupla yapıyor. Yine de -özellikle de görsel anlamda- iyi bir film izlediğinizi hissettiriyor size. İyi oyunculuklar, iyi bir tasarım, iyi müzikler var filmde. Vaktinizi boşa harcadığınızı kesinlikle hissetmeyeceğiniz ama eğer ki Guillermo del Toro’nun sıkı bir takipçisiyseniz hayal kırıklığına uğrayabileceğiniz bir film sadece. En büyük iki ödül için en iddialı film konumunda olması, The Shape of Water’ı belki de bu listedeki en öncelikle izlenecek film yapıyor.

The Shape of Waterı Guillermo del Toro’nun görsel dünyası ve hayalgücüyle tekrar buluşmak, yılın en çok konuşulan filmlerinden birine yabancı kalmamak, tuhaf ve doğaüstü noktalarına rağmen saf, çocuksu ve masalsı bir dünyaya adım atmak için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 7.3/10

Three Billboards Outside Ebbing, Missouri| Martin McDonagh

7 Adaylık, 2 Ödül*: Film, Orijinal Senaryo, Kadın Oyuncu (Frances McDormand)*, Yardımcı Erkek Oyuncu (Woody Harrelson), Yardımcı Erkek Oyuncu (Sam Rockwell)*, Kurgu, Orijinal Müzik

Dünyanın neresinden izleyicilerin ya da eleştirmenlerin yorumlarına bakacak olursanız olun, bu film söz konusu olduğunda büyük bir ikiye bölünmüşlüğün varlığını fark edeceksiniz. Bunun en büyük nedeni, politik doğruluktan bilinçli bir uzaklığa sahip olan senaryosu ve yine bu senaryonun bir parçası olarak, bir yardımcı karakterin tüm ırkçılığına ve yanlışlarına rağmen bağışlanarak kutsanması. Three Billboards Outside Ebbing Missouri, daha önce In Bruges ve Seven Psychopaths filmleriyle senaristliğine hayran kaldığım Martin McDonagh’ın imzasını taşıdığı için heyecanlandırmıştı beni ve beklentilerimi hiç de boşa çıkarmadı. Filmi beğenen, hatta yılın en iyilerinden olduğuna hemfikir olan taraftayım yani. Tecavüz edilip yakılarak öldürülen kızının cinayetinin bir türlü aydınlatılamamasına isyan eden bir annenin kasabanın şerifine ve halkına savaş açışını konu alan film başta Frances McDormand ve Sam Rockwell olmak üzere yetenekli oyuncuların gövde gösterisine dönüşüyor. Dünya ve ABD gündeminden beslenen hikâyesi, gerçekten de bir senaryo dersi eşliğinde perdeye yansıyor.

Three Billboards Outside Ebbing Missouri’yi en çok konuşulan ve en çok tartışılan filmlerinden birine yabancı kalmamak, en ufak role sahip olanı bile harika bir performans çıkaran oyuncu kadrosuna hayran olmak ve Martin McDonagh’ın yılın en iyi senaryolarından birine imza attığını kabul etmek için izlemelisiniz.

IMDb Puanı: 8.1/10, Top250: #153

The Post | Steven Spielberg

2 Adaylık: Film, Kadın Oyuncu (Meryl Streep)

En İyi Film adaylarından hiç eksiğim kalmasın diyorsanız, 90’larda kalmış bir anlayışla çekildiği, sinema adına hiçbir yenilik vadetmediği için benim hiç hazzetmediğim Steven Spielberg filmi The Post. Gerçek olaylardan uyarlanan ve başrollerde Meryl Streep ve Tom Hanks‘i izlediğimiz film, Vietnam Savaşı yıllarında ABD tarihini değiştiren Pentagon Belgeleri’ni yayınlayan Washington Post gazetesinin cesur ekibine odaklanıyor.

IMDb Puanı: 7.2/10

Oscar adayı filmler

Venedik Film Festivali 2020: Altın Aslan Ödüllü Filmler

Venedik Film Festivali, Cannes ve Berlin film festivalleriyle birlikte dünyanın üç büyük film festivalinden biri… Aynı zamanda dünyanın en eski film festivali olma özelliği taşıyan Venedik Film Festivali, bu yıl 77. kez düzenlendi ve festivalin büyük ödülü Altın Aslan, Chloé Zhao’nun Nomadland filmine layık görüldü. Bu yazıda, Venedik Film Festivali ve Altın Aslan ödülü hakkında bilgilerin yanı sıra, 2020 Venedik Film Festivali’nde ödül kazananların listesini ve geçtiğimiz yıllarda Altın Aslan kazanmış filmlerden önerilerimizi bulacaksınız.

Altın Aslan ve Venedik Film Festivali

Altın Aslan ve Venedik Film Festivali
Altın Aslan ve Venedik Film Festivali

1932’den beri düzenlenen Venedik Film Festivali, dünyanın ilk film festivali olma özelliği taşıyor. Önceleri Mussolini İtalya’sında faşist söyleme sahip filmlerin gösteriminin yapıldığı bir festival olarak nam salmışken, yıllar geçtikçe ve politik atmosfer değiştikçe gitgide önem kazanmaya başlayan bu festival, bugün Cannes ve Berlin festivalleriyle birlikte dünyanın en büyük üç film festivalinden biri olarak anılıyor. Her yıl Eylül ayında La Biennale organizasyonuyla gerçekleşen festival, ana yarışma bölümünde dünyaca ünlü yönetmenlerin filmlerinin galalarına ev sahipliği yapıyor. Venedik Film Festivali, son yıllarda özellikle (rakiplerinden Cannes Film Festivali‘nin aksine) Netflix filmlerine önemli yer ayırmış ve hatta onları ödüllendirmiş olmasıyla da, ödül sezonunun sonraki aşamalarında Oscar’a giden yolda adı sıkça duyulan filmlerin görücüye çıktığı bir festival olarak da çokça konuşulmaya devam ediyor.

altın aslan 2019
Altın Aslan / Leone d’oro | 2019’da ödülü Joker filmiyle Todd Philipps kazanmıştı.

Venedik Film Festivali’nin ana yarışma bölümünde, büyük ödül Leone d’oro / Altın Aslan‘ın yanı sıra Jüri Büyük ÖdülüJüri Özel Ödülü, yönetmen, senaryo, erkek oyuncu, kadın oyuncu ödülleri ve her yıl genç bir oyuncu performansına verilen Marcello Mastroianni Ödülü de dağıtılıyor.

Bugüne kadar iki Altın Aslan kazanmış 4 yönetmen var: Fransa’dan André Cayatte (1950 ve 1960), Fransa’dan Louis Malle (1980 ve 1987), Çin’den Zhang Yimou (1992 ve 1999) ile Tayvan’dan Ang Lee (2005 ve 2007). Altın Aslan ödüllü filmler ve yönetmenler arasında Türkiye’den ise henüz herhangi bir film bulunmuyor. Sinemamızın her geçen gün elde ettiği uluslararası başarılar artarken, bunun en kısa zamanda değişeceğine eminiz.

77. Venedik Film Festivali Ödülleri (2020)

Pandemi nedeniyle başta Cannes Film Festivali olmak üzere birçok film festivalinin ertelendiği ya da iptal olduğu, birçok film prodüksiyonunun sekteye uğradığı, ödül sezonunun belli başlı tüm tarihlerinin birkaç ay ötelendiği bu tuhaf yılda Venedik Film Festivali her şeye rağmen 2 – 12 Eylül tarihleri arasında gerçekleşti.

Festivalin ana yarışma bölümünde ödül kazananlar şöyle:

Leone d’oro / Altın Aslan: Nomadland (Yön. Chloé Zhao)

Nomadland | 2020, Chloé Zhao

İki Oscar ödüllü oyuncu Frances McDormand‘ın başrolünde yer aldığı Nomadland, ekonomik krizin ardından her şeyini kaybeden orta yaşlı bir kadının modern bir göçebe olarak sürdürmeye karar vermesini ve ABD’nin batısındaki yolculuğunu konu alıyor. Bu yıl ödül sezonu için de iddialı gözüken filmin yönetmeni Songs My Brothers Taught Me ve The Rider ile tanınan bağımsız sinemanın yükselen yönetmeni Chloé Zhao.

  • Jüri Büyük Ödülü: Nuevo Orden / New Order (Yön. Michel Franco)
  • Jüri Özel Ödülü: Dorogie Tovarischi! / Dear Comrades (Yön. Andrei Konchalovsky)
  • En İyi Yönetmen: Kiyoshi Kurosawa (Spy No Tsuma / Wife of a Spy)
  • En İyi Kadın Oyuncu: Vanessa Kirby (Pieces of a Woman)
  • En İyi Erkek Oyuncu: Pierfranceso Favino (Padrenostro)
  • En İyi Senaryo: The Disciple (Yön. Chaitanya Tamhane)
  • Marcello Mastroianni Ödülü: Rouhollah Zamani (Khorshid / Sun Children)
  • Queer Lion: The World to Come (Yön. Mona Fastvold)

Altın Aslan Ödüllü Filmler

Son olarak, geçtiğimiz yıllarda başarısı Venedik Film Festivali’nde tescillenmiş, Altın Aslan ödüllü filmler arasından birkaç öneride bulunalım:

Joker | Todd Phillips, 2019

The Hangover serisi ile tanınan yönetmen Todd Phillips‘in Joker‘i, DC çizgi roman ve sinema evreninin bu en tanınmış kötü adamının geçmişine, melankolik, dramatik ve karanlık bir bakış atıyor. Dışlanmış ve psikolojik olarak çökmüş bir adamın nasıl Joker‘e dönüştüğünü anlatan filmde, Joaquin Phoenix‘in Oscar ödüllü Joker performansını överken, Heath Ledger’ı da anmamak olanaksız.

IMDb Puanı: 8.5/10

Roma | Alfonso Cuarón, 2018

Alfonso Cuarón‘un daha sonradan En İyi Yönetmen dahil üç Oscar ödülüne layık görülen Roma filmi yönetmen için oldukça kişisel bir hikayeyi anlatırken, Meksika’nın tarihine ışık tutan, görsel anlamda kusursuz bir başyapıta dönüşüyor. Mexico City’nin filmle aynı adı taşıyan mahallesinde orta gelirli bir aile ve hizmetçilerinin hikayesine, şehrin sokaklarında yaşananlar fon oluşturuyor.

IMDb Puanı: 7.8/10

The Shape of Water | Guillermo del Toro, 2017

Guillermo del Toro‘nun daha sonradan En İyi Film dahil dört Oscar ödülüne uzandığı The Shape of Water, 1960’larda işitme engelli bir temizlik görevlisinin çalıştığı araştırma merkezinde tanıştığı bir yaratıkla olan çizgidışı ilişkisini ve onu kurtarmak için verdiği mücadeleyi konu alıyor. Sally Hawkins‘in performansıyla dikkat çeken filmde, ona Richard Jenkins, Octavia Spencer ve Michael Shannon gibi isimler eşlik ediyor.

IMDb Puanı: 7.3/10

Desde allá / From Afar | Lorenzo Vigas, 2015

Altın Aslan kazanan ilk Latin Amerika filmi olan bu Venezüela filmi, başkent Caracas’ın sokaklarında birlikte olacağı genç erkekler arayışındaki 50 yaşındaki Armando ve 17 yaşındaki çete lideri Elder’in tehlikeli ilişkisini konu alıyor.

IMDb Puanı: 6.6/10

En duva satt på en gren och funderade på tillvaron / A Pigeon Sat on a Branch Reflecting on Existence | Roy Andersson, 2014

Tuhaf insan manzaralarını Nordik mizahıyla birleştirmekte usta olan Roy Andersson‘un “Yaşayanlar Üçlemesi“nin son halkası olan bu upuzun isimli filmde yönetmenin absürt kamerası iki gezgin sanatçıyı izleyerek bizi birçok karakterle tanıştırıyor.

IMDb Puanı: 7.0/10

Sacro GRA | Gianfranco Rosi, 2013

Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan kazanan ilk belgesel yapım olan Sacro GRA, Roma’nın etrafından bir halka çizen 70 km’lik otoyoldan gelip geçen insanları ve otoyolun çevresi ve Roma’nın insanları için anlamını inceliyor.

IMDb Puanı: 6.3/10

Pieta | Kim Ki-duk, 2012

Güney Kore sinemasının en ünlü yönetmenlerinden Kim Ki-duk‘un Pieta filmi, adını Michelangelo gibi birçok sanatçının heykel ve tablolarında kullandığı, İncil’den bir sahneden alıyor. Film, annesi olduğu iddiasıyla çıkagelen bir kadın nedeniyle hayatını ve yaptığı işini gözden geçirmek zorunda kalan bir tefecinin hikâyesini anlatıyor.

IMDb Puanı: 7.2/10

Somewhere | Sofia Coppola, 2010

Kendisi de Hollywood’da büyümüş yönetmen Sofia Coppola‘nın filmi, kariyerinde duraklama aşamasına geçmiş, Los Angeles’in ünlü oteli Chateau Marmont’ta konaklayan bir aktörün 11 yaşındaki kızının sürpriz ziyaretiyle geçirdiği değişimi anlatıyor. Bizi yetenekli genç oyuncu Elle Fanning ile tanıştıran filmin başrolünde Stephen Dorff var.

IMDb Puanı: 6.3/10

2019’un En İyileri: Oscar Adayları 2020

2019’un en iyi film, yönetmen, oyuncu ve sanatçılarını ödüllendirecek Oscar adayları açıklandı! 9 Şubat 2020 gecesi sahiplerini bulacak 92. Akademi Ödülleri öncesinde adaylar, sürprizler, ilkler ve daha fazlası bu yazıda…

Oscar Adayları 2020

En İyi Film Dalında Oscar Adayları

oscar adayları
Joker (2019, Todd Phillips)

Bu yıl 9 adaydan oluşan En İyi Film kategorisinde, eleştirmenlerin ve izleyicinin beğenisini kazanan, ödül sezonuna da iddialı bir giriş yapan, aday olmasına kesin gözüyle bakılan altı film de mevcut: Quentin Tarantino‘nun 1960’lar ve Hollywood güzellemesi Once Upon a Time… in Hollywood, Martin Scorsese‘nin gangster epiği The Irishman, Güney Koreli yönetmen Bong Joon-ho‘nun Altın Palmiye ödüllü Gisaengchung / Parasite filmi, Todd Phillips’in Joaquin Phoenix‘in performansıyla öne çıkan Joker filmi, Noah Baumbach‘ın Adam Driver ve Scarlett Johansson‘u buluşturan ayrılık hikayesi Marriage Story ve Sam Mendes‘in yılın en üstün teknik başarılarını bir araya topladığı 1917 filmi. Bu altı iddialı yapıma, Matt Damon ve Christian Bale‘li otomobil yarışı filmi Ford v Ferrari, Taika Waititi’nin II. Dünya Savaşı taşlaması Jojo Rabbit ve Greta Gerwig‘in dönem uyarlaması Little Women eşlik ediyor.

Oscar Adayları: Rekorlar, İlkler

_Joker, 11 adaylık elde ederek yılın en çok adaylık alan filmi oldu, onu 10’ar adaylıkla 1917, The Irishman ve Once Upon a Time… in Hollywood izliyor.

_ Gisaengchung / Parasite, sadece Oscar adayı olan ilk Güney Kore filmi olmakla kalmadı, En İyi Uluslararası Film‘in yanı sıra En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Özgün Senaryo dahil 6 adaylık elde etti.

oscar adayları
Gisaengchung / Parasite (2019, Bong Joon-ho)

_Kuzey Makedonya yapımı belgesel Honeyland, hem En İyi Belgesel Film hem de En İyi Uluslararası Film dalında aday gösterilen ilk yapım oldu. Honeyland‘in bir diğer dikkat çekici özelliği, ağırlıklı olarak Türkçe konuşulan bir belgesel olması.

_Efsanevi besteci John Williams, Star Wars: The Rise of Skywalker‘ın müzikleriyle elde ettiği 52. adaylığıyla yaşayan en çok Oscar adaylığına sahip kişi olmaya devam ediyor. Williams, tüm zamanların en çok adaylık sahibi üçüncü kişisi.

oscar adayları
Marriage Story (2019, Noah Baumbach)

_Hem Marriage Story‘deki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu hem de Jojo Rabbit‘teki rolüyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterilen Scarlett Johansson, aynı yıl iki oyunculuk kategorisinde birden aday gösterilen 12. oyuncu oldu. Bunu en son 2007’de Cate Blanchett (Elizabeth: The Golden Age ve I’m Not There) başarmıştı.

_Geçtiğimiz yıl orijinal yapımlarıyla 14 kategoride 15 adaylık elde ederek çevrimiçi platformlar için bir ilke imza atan Netflix, bu yıl 17 kategoride 23 adaylık elde etti. Bunlar arasında iki En İyi Film adayı The Irishman ve Marriage Story ve ayrıca Netflix’in En İyi Animasyon kategorisindeki ilk adaylığını alan Klaus da var.

oscar adayları
The Irishman (2019, Martin Scorsese)

_Martin Scorsese filmleriyle tanınan kurgucu Thelma Schoonmaker, The Irishman ile aldığı 8. adaylığı sayesinde en fazla aday gösterilen kurgucu ünvanını Michael Kahn ile paylaşmış oldu. Schoonmaker, ödüle uzanması ve dördüncü Oscar ödülünü kazanması halinde, en fazla Oscar’ı bulunan kurgucu olacak.

_Eğer Gisaengchung / Parasite En İyi Film Oscar’ını kazanırsa, bunu başaran ilk yabancı dilde film ve 1955’ten (Marty) beri En İyi Film Oscar’ını kazanan ilk Altın Palmiye ödüllü film olacak.

_Eğer Joker En İyi Film Oscar’ını kazanırsa, bunu başaran ilk çizgi roman uyarlaması ve Hamlet (1948) ve The Shape of Water (2017) ile birlikte En İyi Film Oscar’ını kazanan üç Altın Aslan ödüllü filmden biri olacak.

oscar adayları
Once Upon a Time… in Hollywood (2019, Quentin Tarantino)

_ Eğer En İyi Kurgu adaylığı bulunmayan 1917, Once Upon a Time… in Hollywood ya da (pek olası gözükmese de) Little Women veya Marriage Story En İyi Film dalında Oscar kazanırsa, 91 yılda bunu başarmış 10 filmin yanında yerini alacak. En İyi Kurgu kategorisinde adaylığı olmadan Oscar’a uzanan son film 2014 yapımı Birdman, ondan önce 1980 yapımı Ordinary People olmuştu.

_En İyi Yönetmen adayları arasında kadın yönetmen bulunmazken, En İyi Belgesel Film kategorisindeki adayların dördü kadın yönetmenlere ait.

_Bu yıl herhangi bir filmde izlemediğimiz Bradley Cooper ve The Irishman‘deki rolüyle aday gösterilmeyen Robert De Niro, yapımcı kimlikleriyle En İyi Film kategorisinde dikkat çekiyor.

oscar adayları
Joker (2019, Todd Phillips)

_Yapımcı Emma Tillinger Koskoff (The Irishman ve Joker) ile David Heyman (Marriage Story ve Once Upon a Time… in Hollywood) sezonun ikişer iddialı yapımıyla birden En İyi Film kategorisinde yarışıyor.

_ Bong Joon-ho (En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Özgün Senaryo), Sam Mendes (En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Özgün Senaryo), Todd Phillips (En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo) ve Quentin Tarantino (En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Özgün Senaryo) 3’er dalda, Noah Baumbach (En İyi Film, En İyi Özgün Senaryo), Cynthia Erivo (En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Özgün Şarkı), David Heyman (En İyi Film, En İyi Film), Scarlett Johansson (En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu), Randy Newman (En İyi Özgün Müzik, En İyi Özgün Şarkı), Martin Scorsese (En İyi Film, En İyi Yönetmen), Emma Tillinger Koskoff (En İyi Film, En İyi Film), Dominic Tuohy (En İyi Görsel Efekt, En İyi Görsel Efekt), Mark Ulano (En İyi Ses Miksajı, En İyi Ses Miksajı) ve Taika Waititi (En İyi Film, En İyi Uyarlama Senaryo) ise 2’şer dalda aday gösterilen isimler.

Oscar Adayları: Yılın Yönetmenleri ve Oyuncuları

1917 (2019, Sam Mendes)

En İyi Yönetmen: Bong Joon-ho (Gisaengchung / Parasite) | Sam Mendes (1917) | Todd Phillips (Joker) | Martin Scorsese (The Irishman) | Quentin Tarantino (Once Upon a Time… in Hollywood)

En İyi Erkek Oyuncu: Antonio Banderas (Dolor y gloria / Pain and Glory)  | Adam Driver (Marriage Story) | Joaquin Phoenix (Joker) | Leonardo DiCaprio (Once Upon a Time… in Hollywood) | Jonathan Pryce (The Two Popes)

En İyi Kadın Oyuncu: Cynthia Erivo (Harriet) | Scarlett Johansson (Marriage Story) | Saoirse Ronan (Little Women) | Charlize Theron (Bombshell) | Renée Zellweger (Judy)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Tom Hanks (A Beautiful Day in the Neighborhood) | Anthony Hopkins (The Two Popes) | Al Pacino (The Irishman) | Joe Pesci (The Irishman) | Brad Pitt (Once Upon a Time… in Hollywood)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Kathy Bates (Richard Jewell) | Laura Dern (Marriage Story) | Scarlett Johansson (Jojo Rabbit) | Florence Pugh (Little Women) | Margot Robbie (Bombshell)

Oscar Adayları: Sürprizler

_Brad Pitt‘li uzay yolculuğu filmi Ad Astra, Clint Eastwood imzalı Richard Jewell, Netflix animasyonu Klaus sürpriz adaylıklar elde etti.

_Yılın en sevilen bağımsız filmlerinden The Farewell, hiçbir kategoride aday olamadı, Bohemian Rhapsody‘nin geçtiğimiz yılki başarısından sonra daha fazla kategoride varlığını göstereceği düşünülen Rocketman yalnızca Elton John imzalı şarkısıyla aday olabildi.

_Yılın en iyi performansları arasında gösterilen Awkwafina (The Farewell), Jennifer Lopez (Hustlers), Lupita Nyong’o (Us), Eddie Murphy (Dolemite Is My Name), Song Kang-ho (Parasite) ve Zhao Shuzhen (The Farewell) listede yer almadı, yirmi oyuncu adayının on dokuzunun beyaz oyunculardan oluşması #OscarsSoWhite tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.

_En İyi Belgesel kategorisinin favorisi, sezon boyunca tüm ödülleri silip süpüren Apollo 11, geçtiğimiz yıl Oscar kazanan ilk siyahi kostüm tasarımcısı ünvanını alan Ruth E. Carter’ın Dolemite Is My Name‘deki tasarımları ve En İyi Animasyon kategorisinin iddialı filmlerinden Frozen II aday gösterilmedi.

_1917 ve Once Upon a Time… in Hollywood aldıkları birçok adaylık bir yana, En İyi Kurgu kategorisinde adaylar arasında yer alamadı.

Bilmeniz Gerekenler

92. Akademi Ödülleri töreni, 9 Şubat 2020 gecesi gerçekleşecek törenle sahiplerini bulacak. Ödül töreni geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da sunucusuz olarak gerçekleşecek.. Tüm adayların listesine buradan ulaşabilirsiniz.

Ve Müzik…

Son olarak, yılın En İyi Orijinal Şarkı adaylarıyla veda edelim:

Kendine Zaman Yarat: Sanat Koleksiyonerliği Dünyasına Giriş

Biliyoruz, başarı ve tutkuyla dolu iş yaşamının yanında, kendine ayırdığın kaliteli vakitlerin de değeri senin için çok büyük. İşte bu yüzden sen hedeflerini gerçekleştirirken her daim yanında olan Ford Edge’den aldığımız ilhamla, kendine özen göstermek için yarattığın vakitlerde, ruhunu besleyeceği kadar vizyonunu genişletecek bir öneriyle karşındayız: sanat koleksiyonerliği!

Kendine Zaman Yarat: Sanat Koleksiyonerliği Dünyasına Giriş
Kendine Zaman Yarat: Sanat Koleksiyonerliği Dünyasına Giriş

Yaşamının her alanında tutkuyla hareket eden biri olarak, bir koleksiyoner olmanın sana çok yakışacağına eminiz: çünkü sanat koleksiyonerliğinin de ilk olmazsa olmazı büyük bir sanat tutkusuna sahip olmak. Bir sanat koleksiyonerini; aklının ve kalbinin bir köşesinde sürekli olarak hangi parçayı, ne şekilde toplayabileceği fikri olan bir tutkun olarak da tanımlayabiliriz. Tahmin edersin ki, bu da kişiyi ilk adımda genel hatlarıyla sanat üzerine, daha sonra ise en fazla ilgisini çeken alan özelinde yoğunlaşarak bilgi edinmeye, araştırmaya ve sürekli öğrenmeye itiyor. Bu sebeple bir sanat koleksiyonerinin ruhu daima açık, yeni ve meraklı.

Senin de yakından bildiğin üzere sanat; yaşamın gizini çözebilme yolunda sürekli bir arayış, hayatı ve insanı tanımanın, sorgulamanın zamanın çok ötesindeki bir yolu. Bir sanat koleksiyoneri olmak ise, bu yolda karşılaşılanların toplayıcılığını üstlenmek aslında. Büyük sorumluluk! Bir sanat koleksiyoneri olarak, insanı ve yaşamı tanıma çabası içindeki bizlere sunulan yol göstericilerin bir bölümünün koruyucusu sen olacaksın. Bir yandan da sürekli yolda olmalısın, yeni sanatçıları keşfetmek üzere araştırmalı, emek vermelisin. İşte bu noktada seni, bu kez bambaşka bir gözle, bir sanat koleksiyonu yaratıcısının gözüyle gezeceğin, tanıyacağın ve araştıracağın yeni bir yolculuğa davet ediyoruz.

Kendine Zaman Yarat: Sanat Koleksiyonerliği Dünyasına Giriş
Kendine Zaman Yarat: Sanat Koleksiyonerliği Dünyasına Giriş

Eminiz şehirde yer alan birçok galeride daha önce bulundun ama bu sefer farklı! Bu kez odağında, bir sanat koleksiyonu yaratma ve bunun için ilk olarak, eğitimli bir sanat gözüne ulaşma hedefi var. Dolapdere’deki ilk çağdaş sanat galerilerinden biri olan ve öne çıkan sanatçıları arasında hepimizin çalışmalarını heyecanla takip ettiği Refik Anadol’un yer aldığı Pilevneli Gallery, 1987′de İstanbul’da açılmasından bu yana, Türkiye’nin en köklü çağdaş sanat galerilerinden biri olarak bilinen, Mısır Apartımanı’ndaki Galeri Nev, evrensel fikirlerle üretim yapan genç çağdaş sanatçıları desteklemek amacıyla kurulan x-ist, disiplinlerarası bir platform olmayı hedefleyen Pilot Galeri ve biri Tepebaşı‘ndaki, 18. yüzyıldan kalma bir binanın birinci katında ve diğeri Hasköy İplik Fabrikası’nda olmak üzere, iki farklı mekanında sanatseverleri buluşturan Galerist, sanat koleksiyonuna katkı sağlamak için düzenli olarak ziyaret edebileceğin galeriler arasında. 

Galeri Baraz, Şişli

Fotoğraf: galeribaraz.com/

Bir sanat koleksiyoneri olma yolunda; iyi sanat eserlerini bir bakışta ayırt etme becerini geliştirmek, sanat dünyasındaki insanlar ile keyifli sohbetler ederek karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunmak için takip edebileceğin diğer galerilerle devam edelim: Türkiye’de galericilik denince ilk akla gelen isimlerden biri olan Yahşi Baras’ın kurduğu, kapılarını açtığı 1975 yılından bu yana 150’den fazla kişisel ve karma sergiye ev sahipliği yapmış olan Galeri Baras, Türk çağdaş sanatının önde gelen isimlerini yurt içi ve yurt dışında temsil eden Pi Artworks, şehirde sanatın ve sanatçının gelişimine ön ayak olan galerilerden biri PG Art Gallery, bugüne dek 300’den fazla sergiye ev sahipliği yapan C.A.M. Galeri, disiplinlerarası sanat platformu Art On ve son olarak, Mısır Aprtmanı’nın iki ayrı katında bulunan galerisi ve proje alanı ile Zilberman Gallery. 

Edge’in sana yaşattığı konforlu sürüş deneyimi ile aldığın keyfi zenginleştirebileceğin galeri ziyaretleri bir yana, muhtemelen uzun süredir severek takip ettiğin ancak bu kez çalışmalarını koleksiyonuna eklemek üzere farklı bir gözle inceleyebileceğin Türk ve yabancı çağdaş sanatçılara gelirsek… Burhan Doğançay‘ın kentlerin değişen yüzlerini ve bunun insanlardaki yansımalarını sorguladığı çalışmaları, Erol Akyavaş‘ın derinlik kavramını öne çıkardığı eserleri ve geleneksel hat sanatı ile minyatür alanlarından çeşitli alıntılara yer verdiği kompozisyonları, Devrim Erbil‘in eski dönem gravürlerini andıran İstanbul manzaraları ve Mehmet Güleryüz‘ün imgelerden beslenerek yarattığı, çoğunlukla tuval üzerine olan yağlıboya eserleri koleksiyonunu oluştururken seni ilhamla doldurabilir. Ritim ve hareketliliği çağrıştıran soyut resimleri ile Güngör Taner‘i de bu listeye mutlaka eklemek lazım. Bu önemli sanatçıların dışında, takip edebileceğin, desteklemek isteyeceğin onlarca genç sanatçı da var. Kendileriyle yukarıda önerdiğimiz galeriler aracılığıyla rahatça tanışabilirsin. Genç sanatçıların eserlerini biriktirmek, kendin ve Türkiye’de sanatın geleceği için yapacağın en doğru yatırımlarından biri olacak.

Ford Edge
Ford Edge

Koleksiyonunu oluştururken çalışmalarına yer vermek isteyeceğini düşündüğümüz diğer çağdaş sanatçılar; sıradan nesnelerin dev ve renkli reprodüksiyonlarını yaparak çağdaş sanata adeta yeni bir boyut getirmiş olan Jeff Koons, pop-art çalışmaları ve hiperrealist tabloları ile adını duyuran Richard Phillips, özellikle silikon ya da şişme heykelleri ve büyük yerleştirmeleri ile tanınan Paul McCarthy, metin ve şiirleri bir araç olarak kullanan çağdaş sanatçı Robert Montgomery, bugüne dek Paris, Londra, New York, Miami, İstanbul ve Seul gibi dünya kentlerindeki solo sergileriyle izleyici karşısına çıkan Jean-Paul Donadini, Turner Prize ödüllü Damien Hirst ve minyatür insan figürlerini sokaklarda ve açık alanlardaki mizansenlerde kullanması ile öne çıkan Slinkachu.

Bir sanat koleksiyoneri olarak sanat dünyasındaki güncel gelişmeleri süreklilikte takip ediyor olman da ayrı bir önem taşıyor. Evet, tüm galeri ve müzelerde bizzat bulunman mümkün değil ancak çağdaş sanat platformları ve uygulamaları sayesinde hepsi ile ilgili bilgi edinme şansın var. Takip ettiğin sanatçılardan ve galerilerden en güncel haberleri sana düzenli bildirimler ile ulaştıran Artsy, çağdaş sanat dünyasındaki yenilikleri video içerikleri ve liste formatındaki yazılarıyla öne çıkaran ArtReport, adından da anlaşıldığı üzere her gün seni sanat dünyasına özel bir gazete ile buluşturan ArtDaily ve ilgini çeken bir sanat eserinin fotoğrafını çektiğin anda sana sanatçı, başlık ve fiyat bilgilerini veren Magnus, bu platformlar ve uygulamalar arasında yer alıyor. Özellikle bahsetmek istediğimiz Google Arts & Culture ise, dünyadaki yüzlerce müzenin koleksiyonuna ve kamusal sanat eserlerine ulaşmana imkan sağlıyor olmasıyla fark yaratıyor. Bu koleksiyonlardan seçtiğin eserlerle kendi koleksiyonunu oluşturman ya da çeşitli dijital sergileri birebir gezmen de mümkün. 

Iron Man’den Daha Fazlası: Robert Downey Jr. Filmleri

1965, New York City doğumlu aktör Robert Downey Jr., kariyerindeki büyük sıçramayı 90’lı yılların başında sinemanın efsanelerinden Chaplin’i canlandırarak yapmıştı. Birçoğumuzun Ally McBeal dizisi ile tanıştığı aktör, özel yaşamındaki büyük sorunlar ve madde bağımlılığı nedeniyle hızlı bir düşüş yaşamış olsa da, 2005 yılında Shane Black’in yönettiği “Kiss Kiss Bang Bang” filminin ardından iki dev bütçeli serinin başrol oyuncusu seçilerek yeniden yükselişe geçti: Robert Downey Jr., artık (Sherlock Holmes dendiğinde olmasa bile) Iron Man dendiğinde akla gelen ilk isim. Açıkçası, uzun süredir başka bir projede yer aldığı da yok zaten…

Bu yazı Ekim 2018’de güncellenmiştir.

robert downey jr – kapak

***

En İyi Robert Downey Jr. Filmleri

Chaplin | 1992, Richard Attenborough

90’lı yılların başında, efsanevi sinemacı Charles Chaplin’in yaşamına odaklanan biyografik yapımda onu canlandıran Robert Downey Jr., ilk Oscar adaylığını da elde etmişti. Gandhi filmi ile biyografik yapımlardaki ustalığını kanıtlamış olan Richard Attneborough’nun imzasını taşıyan filmde Geraldine Chaplin’i de büyükannesi, yani Charles Chaplin’in eşi Hannah Chaplin rolünde izlemiştik.

IMDb Puanı: 7.6/10

Wonder Boys | 2000, Curtis Hanson

Michael Chabon’un romanından uyarlanan Curtis Hanson filmi, onu terk eden karısının ardından kendine gelmeye çalışan bir İngilizce profesörünün ilginç bir karakter olan editörü ve hepsi de farklı bir dünyaya sahip arkadaşları ile olan ilişkilerine odaklanıyordu. Önemli rollerinde Michael Douglas, Tobey Maguire, Frances McDormand, Robert Downey Jr. ve Katie Holmes yer alıyordu.

IMDb Puanı: 7.4/10

Kiss Kiss Bang Bang | 2005, Shane Black

Uzunca bir süre kariyerinde önemli bir başarı elde edemeyen, hatta neredeyse ortadan kaybolan Robert Downey Jr., geri dönüşünü Kiss Kiss Bang Bang ile yapmıştı. Gizemli bir cinayetin buluşturduğu üç karaktere, bir özel dedektif, bir aktris ve aktörmüş gibi yapan bir hırsıza odaklanan filmde Robert Downey Jr.’a Val Kilmer ve Michelle Monaghan eşlik ediyordu.

IMDb Puanı: 7.6/10

A Guide to Recognizing Your Saints | 2006, Dito Montiel

80’li yıllarda New York City’nin Astoria bölgesinde geçen bir büyüme hikayesi… A Guide to Recognizing Your Saints, hayatına giren doğru insanlar (‘azizler’) sayesinde yaşıtlarının karıştığı suç dünyasından uzak kalmayı başaran bir çocuğa odaklanıyordu. Shia LaBeouf, Robert Donwey Jr.’ın gençliğini canlandırdığı rolünde parlarken, filmde ayrıca Dianne Wiest, Melonie Diaz, Channing Tatum gibi isimler de rol alıyordu.

IMDb Puanı: 7.0/10

Zodiac | 2007, David Fincher

Geçtiğimiz hafta David Fincher filmleri listemizde de yer verdiğimiz Zodiac, 1970’lerde San Francisco ve Körfez çevresine dehşet saçan seri katil Zodiac’ın yakalanamayışının gerçek hikayesini anlatıyor. Robert Graysmith’in konuyla ilgili kitabından uyarlanan filmde; katilin peşindeki dedektifler ve gazeteciler bir yana, bir karikatürist de katili yakalamakla kafayı bozuyor dehşet dolu sisli ve karanlık gecelerde katilin izini sürüyordu. Filmin başrollerini Jake Gyllenhaal, Robert Downey Jr ve Mark Ruffalo paylaşıyordu.

IMDb Puanı: 7.7/10

İlginizi çekebilir: 10 Filmde David Fincher Sineması ve Mert Tanöz’den Zodiac incelemesi

Tropic Thunder | 2008, Ben Stiller

Komedi tarihindeki en şaşırtıcı rollerden biri, Ben Stiller’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ilk film Tropic Thunder’da Robert Downey Jr.’ın ellerine emanet edilmişti: ABD’li olan oyuncu, filmin içinde çekilen filmde, siyahi bir karakteri canlandıran Avustralyalı bir oyuncuyu canlandırıyordu. Güneydoğu Asya’da Vietnam savaşıyla ilgili bir film çekmekte olan üç aktör ve bir yönetmenin kendilerini gerçek bir savaşın ortasında bulmasını -ve bunu fark etmemesini- konu alan filmde Jack Black ve Ben Stiller da en az bu filmdeki rolüyle ikinci Oscar adaylığını elde eden Robert Downey Jr. kadar komikti.

IMDb Puanı: 7.0/10

İlginizi çekebilir: 10 Filmde Ben Stiller

Iron Man | 2008, Jon Favreau
Iron Man 2 | 2010, Jon Favreau
Iron Man 3 | 2013, Shane Black

Marvel’ın en sevilen ve en nefret edilen süperkahramanlarından Iron Man, namıdiğer Tony Stark rolü, 2008’de çekilen ilk filmle birlikte Robert Downey Jr.’ın olmuş ve bu rol oyuncuya bir hayli yakışmıştı. Ses ve görsel efektlerindeki başarı ile de her yeni filmle takdir edilen Iron Man serisi bir üçleme halini aldı. Diğer yandan Iron Man’in The Avengers’ın ve MARVEL evreninin önemli bir parçası olduğu düşünülürse, Robert Downey Jr.’ı birçok filmde daha izledik, izlemeye de devam edeceğiz gibi gözüküyor. Süperkahraman filmleriyle aranız iyi değilse ve bu filmlerden yalnızca birini izlemek yeterli diye düşünüyorsanız, önerimiz Iron Man 3.

IMDb Puanı: 7.9/10, IMDb Puanı: 7.0/10, IMDb Puanı: 7.2/10

İlginizi çekebilir: 2000’lerde İzlediğimiz 10 Süperkahraman Filmi

Sherlock Holmes | 2009, Guy Ritchie
Sherlock Holmes: A Game of Shadows | 2011, Guy Ritchie

2009’da İngiliz edebiyatının en önemli kahramanlarından Sherlock Holmes ve sevgili ortağı Dr. John Watson kim bilir kaçıncı kez sinemaya uyarlanmıştı. Fakat bu filmin farkının önceki yüzyılda geçen bir süperkahraman filmiymişcesine çekilmiş başarılı bir aksiyon filmi olduğunu, Guy Ritchie’nin yönetmenlik becerileri ve Hans Zimmer’in müzikleri başta olmak üzere çok başarılı bir teknik ekiple yola çıktığını anlamak uzun sürmemişti. 2011 yılında çekilen devam filmi öncülü kadar başarılı bulunmasa da, Robert Downey Jr.’ın geçmiş-zaman-Iron-Man’i diyebileceğimiz Sherlock portresini unutmak mümkün değil. Filmde Dr. John Watson’ı da Jude Law’un canlandırdığını hatırlatalım.

IMDb Puanı: 7.6/10, IMDb Puanı: 7.5/10

Due Date | 2010, Todd Phillips

Bir önceki komedi performansı ile büyük övgü toplayan Robert Downey Jr., yıldızı The Hangover filmi ile parlayan Zack Galifianakis’in yol arkadaşı olduğu Due Date’te de güldürmüştü. İlk çocuğunun doğumuna yetişmek için mecburen çekilmez bir yol arkadaşına katlanmak zorunda kalan Peter Highman’i canlandıran Robert Downey Jr.’ı ilerleyen yıllarda Iron Man ve Sherlock Holmes dışındaki karakterlere bürünmüş bir şekilde de izlemeyi umuyoruz.

IMDb Puanı: 6.6/10

The Judge | 2014, David Dobkin

The Judge, başarılı avukat Hank Palmer’ın çocukluğunu geçirdiği kasabaya dönüşünü anlatıyor. Fakat The Judge, sıradan bir eve dönüş ve aileyle yüzleşme hikayesi değil. Çünkü kasabanın yargıcı cinayetle suçlanıyor ve bu kez Palmer’ın savunması gereken kişi yalnızca müvekkili değil, öz babası. Filmde baba rolündeki Robert Duvall’ın 2014’ün en iyi yardımcı performanslarından birini sergiliyor olması, bu başarılı dramı kaçırmamak için en büyük sebep.

IMDb Puanı: 7.4/10