Tektekçi Shot’larına Gastronomik Bir Bakış

Beyoğlu’nda Tomtom mahallesinde tam sokağın bittiği yerde. Eğlencesi, ortamı, sıcaklığı, özgünlüğü, aktiviteleri, müziği, dj performansları ve birbirinden lezzetli mükemmel hazırlanmış binbir çeşit shot’lar ve Osmanlı Lezzetleri shotları ile Tektekçi en sevdiğim mekanlardan biri, hatta hayatımın önemli bir parçası oldu diyebilirim. #tektekcinereyebizorayaTektekçi’nin özgünlüğü ve yaratıcılığı ile ilgili satırlarca yazabilirim. Ama benim asıl üzerinde durmak ve sizlerle paylaşmak istediğim Tektekçi’nin başarısının esası olan kokteyl shotlar.

tektekçi kokteyl

Günümüzde Kokteyl artık moleküler gastronominin ekipmanları ve teknikleri ie geliştirilen bir konu oldu ve “Moleküler Mixology” adını aldı. Tabii ki günümüzde herkes bu bilimi kullanarak yeni kokteyller geliştirmiyor, fakat kokteyl çok ciddi zaman ve deneyim isteyen bir konu.

“Biraz hazır limon suyu… Biraz portakal likörü… tüh portakal likörü yokmuş…. Biraz taze portakal suyu koyarım… Tekilasını fazla ekler bol buz koydum mu tamamdır…”  şeklinde bir Margarita kokteyl yapıp birine sunarsanız, içen kişi bundan hiç memnun kalmayacaktır.

tektekçi shotları

Tektekçi İnsanları Mutlu Etmeyi Nasıl Başarıyor?

Aslında bu büyük bir sır değil. Başarının sebebi, Tektekçi’ye girdiğinizde, eline aldığınız o kocaman menünün adım adım sizinle iletişim kuruyor olması…

İlk adım “Tat ve sertlik yönlendirmesi”TekTekçi’nin dev menüsünü elinize aldığınızda, Tektekçi’nin sizden ilk karar vermenizi istediği şey, ne tür bir “tat veya sertlik” istediğiniz. Yani içeceğiniz kokteyl shot;  tatlı, acı, ekşi, ekşi-tatlı, sert ve tatlı-sert seçeneklerinden hangisi olsun. Benim kokteylde aradığım tat ekşilik. “Ekşi” kısmına odaklanarak ilk adımı tamamlıyorum.

İkinci adım “Lezzet yönlendirmesi”... Nasıl yemek için bir damak zevkimiz varsa, içki için de bir damak zevkimiz vardır. Damak zevkimize göre bir içkiyi (rakı, viski, rom, tekila, vb…) bulmak kolay ve nettir. Konu kokteyl olunca durum bambaşka bir boyut kazanıyor. Kendinizi bir maceranın içinde buluyorsunuz.

“İçeceğim ekşi kokteylimde ne tür lezzetler arıyorum?”

tektekçi menü

Zaman içerisinde deneyimlediğimiz lezzetler, beynimizde sinyallere dönüşür ve ihtiyacımız olduğunda bu sinyaller, bir lezzet algısı yaratır. Ben ekşi bir şey içmek istiyorsam, beynim bana önceden deneyimlediğim bütün ekşi lezzetleri hatırlatır. İşte bütün bunlar aklımdan geçerken, Tektekçi’nin  o dev menüsü yine yardımıma koşuyor. Menü bütün shotların içeriklerini görebilmemi sağlıyor. Ekşi seçenekleri içerisinde taze limon suyu ve yeşil elma görüyorum… en sevdiğim ekşi lezzetler. Taze limon suyu veya yeşil elma içeren seçeneklerime bakıyorum: Deep, Kuyu, Bıdık, Kontra, Zoi, Hot Shot

Tabii bu shotları belirlerken esas aradığım lezzetleri destekleyen ikinci ya da üçüncü bir lezzet var mı bakıyorum. Sevmediğim bir şey olabilir ama genelde uyumlu bir lezzet oluyor.

Üçüncü  adım “içinde hangi içki türü olmalı”: Bu kısımda tamamen sevdiğiniz içki ile bu aşamaya kadar tercih ettiğiniz tat ve lezzetleri birleştireceksiniz. İçinde votka mı olsun? Yoksa tekila mı? Ya da Jägermeister mi? Belki de rakı…. Benim tercihim kesinlikle Jägermeister ve rakı. Deep ve Kuyu shotları, aradığım ve beni mutlu edecek olan shotlarım.

Dördüncü ve son adım: Tektekçi barmenleri özenle ve mükemmel oranlarla kokteyl shot’ı hazırlıyor ve size servis ediyor.

İşte Tektekçi’nin shotlarının başarısı ve diğer shot barlardan farkı bu. Sizin seveceğiniz ve sizi yansıtan shot’ınızı bulmanızı ve mutlu olmanızı sağlıyor.

tektekçi

İster yalnız olun, ister sevgilinizle, ister arkadaş grubunuzla; en kısa zamanda Tektekçi’ye gidin ve orayı yaşayın. İnanın pişman olmayacaksınız.

“O kadar seçenek arasında ne içmeliyiz” diye soracaklar için tavsiyelerim: Kuyu, Deep, Zoi, Beberuhi, Yoda, Dikiz,  Zoi, Snoop, Bıdık, Halo, Cücük, Fişenk, R2D2, Efil, Maslahat, Gürz, İntiba

May the shots be with you!

theMagger’dan Tektekçi röportajı…

Tektekçi Adres:

Tektekçi Beyoğlu: Tomtom Mahallesi Acara Sokak No: 2/1 Beyoğlu / İstanbul

Tektekçi Ankara: Bestekar Sok. No: 86/A Çankaya / Ankara

Tektekçi Alaçatı: Tokoğlu Mah. Kemalpaşa Cad. No: 59 Alaçatı, Çeşme / İzmir

Kolay Kokteyl Tarifleri: Yazı Evinize Getirecek Öneriler

Evde kalmak, şu günlerde havaların ısınması ile beraber daha da zorlaşıyor. Soğuk kış günlerinden, sıcak yaz günlerine geçerken bu süreci evde yaşadık ve sanki direkt olarak yaza geçtik gibi oldu. İşte şimdi size vereceğim, evlerinizde oldukça basit bir şekilde hazırlayabileceğiniz kolay kokteyl tarifleri ile aklınızdaki sahillere, parklara ışınlanabileceksiniz!

Evde Yapılabilecek Kolay Kokteyl Tarifleri
Evde Yapılabilecek Kolay Kokteyl Tarifleri | Fotoğraf: Unsplash

Evde Yapılabilecek Kolay Kokteyl Tarifleri

Aklımızda plajlar, havuzlar ve sandalyelerimizi açıp oturduğumuz parklar var. Telefonlarımızdaki film rulolarına bakıp iç geçirir olduk. Aşağıda vereceğim çok basit bir şekilde uygulanacak kolay kokteyl tarifleri ile bu özlemi biraz olsun dindirmek ve kendimizi kandırmak mümkün. Balkonunuzda, bahçenizde ya da terasınızda kendi yapmış olduğunuz kokteyllerinizi yudumlarken gözünüzü kapatıp, hayal kurmayı unutmayın.

Kokteyl Yapmak İçin Gerekli Ekipmanlar

Kokteyl Yapmak İçin Gerekli Ekipmanlar
Kokteyl Yapmak İçin Gerekli Ekipmanlar| Fotoğraf: Unsplash

Evde kokteyl yapmak zor ve karmaşık değil! Profesyonel bir shaker’a, jigger’a ya da özel bir süzgece ihtiyacınız yok. Olursa nasıl olur? Elbette çok daha temiz, kolay ve havalı olur orası ayrı; ama shaker için evdeki kahve termoslarını kullanabilirsiniz. Jigger için ise ölçü bardakları iş görebilir, yoksa tektekçilerden yürütülmüş olan shot bardakları da iş görecektir. Hiçbiri yoksa göz kararınıza güveneceksiniz. Ek olarak meyve sıkacakları da her evde vardır diye düşünüyorum, yoksa da elimiz ile halledebiliriz. Bunların arasında süzgeç ise en basit erişilebilen bir parça olmalı.

Buzları kırık buz haline getirmek için, temiz bir poşet içine koyduktan sonra üzerine havlu yerleştirip sert bir cisim ile dövebiliriz. Komşuları kapınıza getirmemek için hızlı olun ve saate dikkat edin yeter. Temel olarak bu ekipmanlar ve hileler ile güzel bir şeyler çıkartabiliriz.

Unutmadan eklemekte fayda görüyorum: Rengarenk şuruplar, likörler içermeyen evde rahatlıkla yapabileceğimiz kolay kokteyl tarifleri seçtim. Dolayısıyla, garnişler, buzlar ve pipetler ile görüntüyü daha da güzelleştirebilirsiniz. Hadi, aşağıdaki kolay kokteyl tariflerinden bir tanesini seçerek başlayın!

Gin Fizz

Gin Fizz
Gin Fizz| Fotoğraf: Berkay Çolak

Malzemeler:

  • London Dry Gin
  • Soda
  • Pudra şekeri
  • Limon
  • Buz
  • Tercihe göre Blue Curacao şurubu

Yapılışı:

İlk olarak bardağımızın ağzına pudra şekerinden rim yaparak başlıyoruz. Bir miktar pudra şekerini bir tabağa döküyoruz. Ardından bardağımızın ağız kısmını limon veya başka bir narenciye ile ıslatıp pudra şekerine batırıyoruz. Amacımız bardağın ağız kısmını pudra şekeri ile kaplamak.

Shaker’ımızın içine ya da kahve termosumuzun içine bir tatlı kaşığı dolusu pudra şekerini ilave ediyoruz. İçine bol sulu bir tam limonu sıkıyoruz ve bir shot bardağından birazcık daha fazla gin ilave ediyoruz. Bunları kaşık yardımı ile karıştırıyoruz ki pudra şekeri sıvıların içinde biraz erisin. Bu işlemden sonra bardağımız ile shaker’ımıza buz koyuyoruz ve başlıyoruz shake’lemeye. Yeterince shake yaptıktan sonra, ağzı pudra şekerli ve içi buz dolu bardağımıza süzerek karışımı döküyoruz. Amacımıza ulaşmışsak, puslu bir karışım elde etmiş oluyoruz. Buzlardan dolayı, bardağımızın neredeyse yarısı bu karışım ile dolmuş oluyor.

Blue Curacao
Blue Curacao|Fotoğraf: Berkay Çolak

Sıra soda ilave etmeye geliyor. Bardağa bir kaç yudum soda ilave ettikten sonra, soda şişesininin ağzını başparmağımız ile kapatarak çalkalıyoruz ve parmağımızı birazcık açarak şişede kalan fışkıran sodayı bardağımıza ilave ediyoruz. Fizz işlemi ile kokteylimizi tamamlamış oluyoruz. Bu arada pipet kullanmıyoruz çünkü bardağın kenarındaki pudra şekerini yudumlarken almamız gerekiyor.

Yeterince havalı olan gin fizz kokteylinize bir çay kaşığı ölçüsünde blue curacao şurubu (mavi turunç aroması) eklersek muazzam bir görüntüye ulaşabilirsiniz. Bu şuruba ulaşmak da oldukça basit. İnternette iki dakika ararsanız bulabilirsiniz. Fiyatları oldukça uygun.

Mojito

Mojito
Mojito |Fotoğraf: Unsplash / Jennifer Schmidt

Malzemeler:

  • Küba romu
  • Lime
  • Nane
  • Soda
  • Beyaz toz şeker
  • Kırık ve küp buz

Yapılışı:

İlk olarak mojito bardağımızın içine 3-4 dilim lime atıyoruz. Üzerine bir tatlı kaşığı beyaz toz şeker ekliyoruz. Bardağın içindeki lime ve toz şekerleri bir tokmak yardımı ile eziyoruz.

Bir avuç naneyi tokatlayarak bardağımızın içine atıyoruz. Ardından bardağa buzları ekliyoruz. Ardından bardağa romu ekleme zamanı. 1 shot bardağından biraz daha fazla romu ekliyoruz ve ardından bardakta yaklaşık iki parmak kadar boşluk kalacak şekilde soda ilave ediyoruz.

Gin Fizz tarifinde anlatmış olduğum taktik ile kırık buzları bardağımıza ekliyoruz. Garniş için büyük yapraklı naneleri kırık buzlara ekiyoruz.

Püf Noktası 1: Esmer şeker kullanılmasını tavsiye etmiyorum; çünkü bazı esmer şekerler gıda boyası içeriyor. Bu da kokteylinizin rengini olumsuz etkileyebilir.
Püf Noktası 2: Naneleri ezmek mojitoya buruk ve acımsı bir tat verebilir. Kokusunu patlatarak bardağa koymak yeterli.
Püf Noktası 3: Limonun kabuğunu soyacak ile keserek, bardağın çevresine parfüm amaçlı vurabilir, kabuktaki aromatik yağları kokteylinize sıkabilirsiniz.

Gin Tonik

Gin Tonik
Gin Tonik | Fotoğraf: Berkay Çolak

Malzemeler:

  • London Dry Gin
  • Tonik
  • Buz
  • Lime ya da limon
  • Tercihe göre taze nane
  • Tercihe göre salatalık

Yapılışı:

Oldukça kolay kokteyl tariflerinden birisi daha. Buzla dolu bir bardağın içine 6 cl gin (bir shot bardağından biraz fazla), tonik ve lime dilimleri. Garniş için en çok yakışan ürünler ise taze nane ya da salatalık dilimleridir. İkisini de denemelisiniz. Siyah bir pipet ile kokteylin havasını arttırabilirsiniz.

Püf Noktası 1: Nanelerin tadını çıkarmak için onlara, avucunuzun üzerindeyken bir tokat atmayı unutmayın. Nanelerin kokusunu ve tadını ortaya çıkarması için tokat yemesi gerekmektedir.
Püf Noktası 2: Limonun kabuğunu soyacak ile keserek, bardağın çevresine parfüm amaçlı vurabilir, kabuktaki aromatik yağları kokteylinize sıkabilirsiniz.

Vodka Collins

Vodka Collins
Vodka Collins | Fotoğraf: Verywellfit

Malzemeler:

  • Vodka
  • Taze limon suyu
  • Beyaz toz şeker
  • Soda
  • Buz

Yapılışı:

Yine çok kolay bir kokteyl daha! Shaker’ın ya da kahve termosumuzun içine yarım bir limonun suyunu sıkıyoruz. Buna bir tatlı kaşığı beyaz toz şeker ilave ediyoruz. Bunların üzerine yaklaşık olarak 6 cl vodka ekliyoruz. Tekrar edelim; 6 cl standart bir shot bardağından birazcık fazla oluyor. Şeker daha kolay erisin diye bir kaşık yardımı ile karışımı karıştırıyoruz. Sonrasında buz ilave ediyor ve shakelemeye başlıyoruz. Bu arada aman dikkat! Soda shakelenmez. Sodayı en son bardağımıza ilave edeceğiz.

Bol buzlu bardağın içine, shakelediğimiz karışımı süzerek döküyoruz. Kalan kısmına da sodamızı ilave ediyoruz. Kokteylimizi süslemek için dolapta ne varsa kullanabiliriz. Portakal, taze nane, kiraz, limon ve limon kabuğu…

Bu arada, vodka yerine gin kullanırsanız “Tom Collins” kokteyli yapmış olursunuz.

Püf Noktası: Portakalın kabuğunu soyacak ile keserek, bardağın çevresine parfüm amaçlı vurabilir, kabuktaki aromatik yağları kokteylinize sıkabilirsiniz.

Lütfen kararında tüketiniz. 🙂 Afiyet olsun!

Kapak fotoğrafı: Unsplash / Kim Daniels

İlginizi çekebilir: Eser Altınkaya’dan Kokteyl Kahveler

Bir Nisan Kaçamağı: Tüm Detaylarıyla Barselona Tatilimiz!

Hep söylerim; insanın kendine zaman ayırması lazım. Gezebildiği kadar şehir gezip, yeni yerler keşfetmesi lazım. Bu mottoyla çıktığım yolda; her fırsatımda yurtdışına atarım ben kendimi. Tuna’yla Aralık’ta yaptığımız Roma tatilimizden sonra şimdiki rotamız da Barselona’ydı. Şehrin güzelliği, havanın 20 derece olması ve bizim enerjimiz birleşince ortaya unutamayacağımız bir tatil çıktı. Detaylar mı, sizi aşağıya alalım:

Barselona’da Nerede Kaldık?

Hostalin Barcelona Granvia [[konum_1]]

Biz bir “konukevi” olan Hostalin Barcelona Granvia’da kaldık. Tarihi, çok güzel bir binada yer alan konukevi, lokasyonu, bembeyaz odaları, servisi ile bizden 10 üzerinden 10 puan aldı. Fiyatlar mevsime göre değişir tabii ama yine de söyleyeyim biz geceliği 85 Euro’ya kaldık. Burayı tercih etmemizin asıl nedeni ise tarihi bir binada yer alması ve odasında caddeye ve yeşilliklere bakan şirin bir balkonun olmasıydı. Camlarını rahat açamadığımız bir otel yerine, daha “lokal” hissetmek için burayı tercih ettik; her akşam üstü balkonda yarım saatlik şarap  keyifleri yaptık. (Hatırlayınca içim gitti, çok güzeldi! 🙂 İyi bir lokasyonda olmak, balkonunuzda keyif yapmak istiyorsanız, Hostalin Barcelona Gran Via’yı herkese öneriyorum.

Adres: Gran Via de les Corts Catalanes 657, pral 1ª 08010 Barcelona

Barselona’da Neler Yaptık?

Uçağımız cumartesi akşamıydı, o yüzden o gece biraz bizim caddede turlayıp, pazar gününü dinç geçirmek amacıyla uyuduk. Sabah kalkıp, gitmeden önce birçok kişinin önerdiği Barri Gotic bölgesinin oralardaki Milk’e kahvaltıya gittik.

Milk [[konum_2]]

Milk
Milk

Yukarıdaki fotoğrafa baktığınız zaman ilk tepkiniz “burası bir brunch yeri mi” olabilir, Milk’in kendine ait bir tarzı var çünkü. Dışarıdan bakıldığında varaklı çerçeveler, şık avizeler burayı biraz ağırlaştırmış gibi dursa da, mekanın içerisine girdiğiniz zaman çalan müzikten, çalışanlara buranın aslında ne kadar “cool” bir yer olduğunu anlıyorsunuz. Menüdeki her şey birbirinden güzel, smoothie’leri denemeyi unutmayın!

Milk’ten çıkıp Barri Gotic ve El Born bölgelerini gezdik. Dar sokakları, eski binaları, onlarca mağazasıyla Barri Gotic’e bayılıyorum. ANCAK, eğer Barselona’ya ilk defa gidiyorsanız, Barri Gotic’e pazar haricinde bir gün gidin Ben Barri Gotic hakkında çok detaylı bilgi vermeyeceğim, detay için sizi yazımı okuduktan sonra Deniz Yılmaz’ın “Yeni Başlayanlar İçin Barselona” rehberine yönlendiriyorum. Ama önce benim yazımı okuyun 🙂

Barcelonata & Bisiklet Turu

Biz Old City bölgesini karış karış gezdikten sonra bisiklet kiralayıp, Barselona’nın sahil bölgesini yani Barcelonata’yı gezmeye karar verdik. Hava o kadar güzeldi ki, yaklaşık 3-4 saat bisikletle sahil şeridini dolaştık. Buralarda birçok yerden bisiklet kirayabilirsiniz; biz Barri Gotic’te bulunan George Orwell meydanınki “Green Bikes”tan kiraladık, gayet de memnun kaldık.

Tuna & Lisya Bisiklet

Barselonata gezimiz sırasında, daha sağa gidip, Barselona’nın ünlü marinası olan Port Vell’in yanındaki çimlerde ara verdik. Çimlerin üzerinde şehri ve insanları seyrettik. Gerçekten müthişti! Hava güzelse, bir gün bisiklet kiralayıp, bir şehirde özgürce bisiklete binmenin keyfini sonuna kadar yaşayın.

Tuna & Lisya – Port Vell

Sahilde gezip, ikinci bir molada Barcelonata’daki bir cafede Sangriamızı içtikten sonra geri dönüş yoluna girdik. Otelimize döndük ve akşam biraz turistik takılıp, Barri Gotic’de bulunan benim çok sevdiğim bir meydan olan Plaça Reial’deki flamenko gösterisini seyretmeye karar verdik. İyi ki de seyretmişiz!  Plaça Reial’de bulunan çok-turistik-mekan Los Tarantos, 20:30, 21:30, 22:30 seanslarında yarım saatlik flamenko gösterileri yapıyor; girişte 10 euro verip, farklı ve eğlenceli bir yarım saat geçirebiliyorsunuz. Bu tarz aktiviteleri sevenlere Los Tarantos’u öneriyorum. (Los Tarantos Adres: Plaça Reial 17. Barri Gòtic) Gösteriye yetişmek için, Plaça Reial’in yakınlarında bir restoranda yemeye karar verdik; burada Rossini adlı İtalyan restoranı (Evet, Barselona’daki ilk gecemizde İtalyan yedik:)!) Tuna’nın pizza özlemini süper bir şekilde karşıladı.

Brunch&Cake: Barselona’da En İyi Brunch! [[konum_3]]

Brunch & Cake

İkinci gün tavsiye üzerine gittiğimiz Brunch&Cake’te uzun zamandır en keyifli brunch’ı geçirdim. Mekan inanılmaz tatlı, menüsü az ve öz. Ben içinde “scrambled eggs” olan bagel’i ve yanında ise “banana bread”i istedim. İkisi de çok lezzetliydi. Barselona’ya gidince; Brunch&Cake’e bir sabahınızı ayırmanız gerekiyor. Lütfen not alın!

Brunch & Cake
Brunch & Cake

Adres: Carrer Enric Granados, 19 

Brunch&Cake’ten çıktıktan sonra yürüyerek Park Güell’e (Gaudi’nin yaptığı bu parkı detaylı bir şekilde anlatmıyorum, zaten biliyorsunuzdur diye düşünüyorum 🙂 gittik; yol çok uzundu ama metroyla gideceğimize, biraz yorulup şehri yaşamayı tercih ettik. İyi ki de öyle yapmışız. Girdiğiniz her sokakta, Barselona’ya daha çok hayran kalıyorsunuz; o yüzden tatilinizde yanınıza rahat bir ayakkabı alın ve mümkün olduğu kadar çok yürüyüp, etrafınızı seyredin.

Park Güell’den çıktıktan sonra, yine yürüyerek, Passeig de Gracia caddesine gittik. Burası çok sayıda lüks mağazanın bulunduğu güzel bir cadde. Burayı daha da özel yapan şey ise mimarisini Gaudi’nin üstlendiği iki binanın bulunması: Casa Mila ve Casa Battlo. Caddede yürürken, bu evleri özellikle haritadan takip etmenize gerek yok; o kadar gösterişli ve farklılar ki onlar sizi bulacak, hiç merak etmeyin. Eğer vaktiniz varsa, Gaudi’yi ve tarzını biraz daha tanımak için evlerin içerisine de girebilirsiniz.

Ciudad Condal [[konum_4]]

Ciudad Condal
Ciudad Condal

Bu kadar gezdikten sonra akşam yemeği hayalleri kurmaya başladık ve yine bir tavsiye üzerine Ciudad Condal adlı tapas restoranına gittik. Ciudad Condal, hem lokallerin hem de turistlerin tercih ettiği, şık, bol çeşitli, her şeyin çok lezzetli olduğu bir tapascı. Mekan çok büyük olmasına rağmen, minimum yarım saat sıra bekliyorsunuz, ama beklediğinize kesinlikle değiyor. Biz beklerken barmenin önümüzde taze yaptığı sangria’yı içtik ve sipariş vereceğimiz tapasların hayalini kurduk.

Masaya geçtiğimizde o kadar açtık ki, sipariş vermeyi bitirmemişken garson “bence bu kadarla doyarsınız” gibi bir tepkiyle bizi durdurdu 🙂 Tapas yemek için Ciudad Condal’i, bir de önceden arkadaşlarımla gittiğim Catalana Restaurant’ı öneriyorum. İkisi de çok başarılı.

Adres: Rambla de Catalunya, 18, 08007

Ciudad Condal’den sonra bizim Tektekçi’mize benzeyen Chupitos adlı shot-bar’a gittik. Shot seviyorsanız ve o gece kendinizi genç hissediyorsanız yaş ortalamasının 20 olduğu bu mekana gidebilirsiniz. Ancak uyarım olacak: Monica Lewinski’den sakın ama sakın içmeyin!

Montjuic [[konum_5]]

Salı sabah hızlı bir kahvaltı yapıp, kendimizi Barselona’nın tepelerine attık ve Montjuic tepesine çıktık. Montjuic’e giderken Poble Sec adlı bölgeden geçtik ve buranın ara sokaklarını inceledik.

Montjuic’in en tepesindeki kaleye gitmek için teleferike bindik; incecik bir kabloya bağlı olduğumuz teleferikte yükseklikten dolayı biraz tedirgin olduk 🙂 Ama tepeden gördüğümüz Barselona manzarası her şeye değdi!

Museu Nacional d’Art de Catalunya [[konum_6]]

Museu Nacional d’Art de Catalunya
Museu Nacional d’Art de Catalunya

Montjuic’ten aşağı indiğimiz zaman, yine bu bölgede bulunan Katalan Ulusal Müzesi’ne gittik; buranın önündeki cafede bir şey içmenizi öneriyorum. Manzara, insanlar, her şey çok güzel.

Bütün günümüzü Barselona tepelerinde geçirdikten sonra canımızın bu sefer deniz mahsülü değil, et istediğini karar verdik ve tripadvisor’dan otelimizin çok yakınındaki Patagonia’yı bulduk.

Barselona’daki En İyi Et Restoranı: Patagonia! [[konum_7]]

Patagonia Barcelona
Patagonia Barcelona

Patagonia Restaurant tek kelimeyle mükemmeldi! Arjantin’nin ünlü üzümü Malbec kırmızı şarabından bir şişe içip, çakır keyif olduk 🙂 Barselona’da canınız et çekerse Patagonia’ya gitmenizi tavsiye ediyorum; gitmişken Malbec şaraplarından birini açtırmayı da unutmayın.

Adres: Gran Via de les Corts Catalanes, 660, 08010

İlk Eatwith.com Deneyimimiz: Eat With Alex!

Şimdi geldik Barselona tatilimizin en ilginç bölümüne! Tatile gitmeden önce google’da şansa karşılaştığım eatwith.com sitesine, airbnb’nin yemek versiyonu diyebilirim. Sitenin mantığı, gittiğiniz şehirde yaşan lokallerin size bir öğün için evini açması ve beraber yemek yapmanız. Buradaki insanların hepsinin kendilerini anlattıkları, evlerinin görsellerini koydukları birer hesabı var. Altına da o kişiyle önceden yemek yiyen eatwith kullanıcılarının yorumları yer alıyor. Ben hesapların arasından Alex’i seçtim; 20’li yaşlarında Alex bize Paella yapacaktı, fotoğraflardan evi çok güzel duruyordu. Hakkındaki yorumlar da gayet iyiydi.

Eatwith Alex
Eatwith Alex

Site üzerinden Alex’le iletişime geçtim ve ayın 9’u için Alex’in evine rezervasyon yaptım. Hep beraber paella yapıp, şarap içecektik. Kredi kartımla yine eatwith üzerinden parayı gönderdim ve Tuna’yla heyecanla o günün gelmesini bekledik! Yanımızda Türk kahvesi ve lokum alıp Alex’e misafirliğe gittik. Alex ve ev arkadaşı Alejandro bizi çok iyi bir şekilde karşıladılar; beraber bol bol şarap içip, Alex’in güzel evinde üç buçuk saat boyunca sohbet ettik. Sonrasında biz de onlara Türk kahvesi yaptık 🙂 Lokallerle vakit geçirmeyi seviyorsanız, yeni insanlarla sohbete açıksanız (ki theMagger’ı takip ediyorsanız, muhtemelen öyle birisinizdir) eatwith deneyimini yaşamanızı kesinlikle öneriyorum.

Parc de la Ciutadella [[konum_8]]

Parc de la Ciutadella
Parc de la Ciutadella

Alex’in evinden çıktıktan sonra Barselona’daki son 5 saatimize girdiğimizden son kez sahil tarafına gidip denizin tadını çıkaralım dedik. Yolumuzun üstünde bulunan Parc de Ciutadella parkından geçtik; burası gerçekten inanılmaz bir bölge. İnsanların köpeklerini gezdirdikleri, çimlerin üzerinde uzanıp rahatladıkları, bazılarının gitar çaldığı özgür bir park olan Ciutadella’ya gerçekten aşık oldum. Bir günüm daha olsaydı, tüm günümü burada çimlerin üzerinde keyif yaparak geçirebilirdim. Size tavsiyem; Barselona gezinizde 3-4 saatinizi bu parka ayırıp, arkadaşlarınız veya sevgilinizle çimlerin üzerinde hiçbir şey yapmamanız. 

Parc de Ciutadella’dan çıkıp, uzun bir yol yürüdükten sonra bira ve smoothie içmek için (ve belki acıkırsak burger yemek için) bu aralar lokallerin favori mekanı olan Maka Maka’ya gittik.

Maka Maka [[konum_9]]

Maka Maka, Plaça del Mar’da bulunan bir burgerci. Yaş ortalaması 25-35 olan bu mekanın ortamına ben tek kelimeyle bayıldım! Burgerlerinin de çok başarılı olduğunu o kadar duydum ki yemeden edemedim. Güzel insanlar, rahat bir ortam, lezzetli burger ve smoothiler için Maka Maka’yı da to-do listenize alın!

Maka Maka
Maka Maka

İşte Maka Maka’da yediğim inanılmaz burger:

Maka Maka Burger
Maka Maka Burger

İşte böyle… Barselona tatilimiz güzel anılarla sonlandı. Tatilimiz bu kadar mıydı? Tabi ki hayır, Barselona’nın en önemli yapıtlarından bir olan Sagrada Familia’yı gezdik. Gaudi’ye bir kez daha hayran kaldık. Sagrada Familia’nın Gaudi’den önce Francisco de Paula del Villar’e verilmiş olduğunu öğrendik ve Villar’ın çizdiği ilk planla şu anki Sagrada Familia’sı arasındaki farkı görünce baya güldük 🙂 Eğer bazilika Gaudi’ye verilmeseydi, aşağıdaki çizimdeki gibi olacaktı ve şuan biz burayı belki de hiç bilmeyecektik!

Francisco de Paula del Villar’ın Sagrada Familia planı:

Villar’s Sagrada Familla
Villar’s Sagrada Familla

Gaudi’nin şimdiki Sagrada Familia’sı:

Sagrada Familla
Sagrada Familla

Barselona’ya gelmişken Nou Camp deneyimi yaşayalım dedik. Futbolla ilgim olmamasına rağmen, Nou Camp gezimiz çok keyifli geçti. Ben bile Messi’ye hayran oldum, öyle diyeyim 🙂 — Buraları daha detaylı okumak istiyorsanız sizi Öykü Doğan’ın Barselona yazısına davet ediyorum.

Buradan tatilimi daha da özel ve eşsiz yaptığı için Tp’ye çok teşekkür ediyorum 🙂 Herkese sevgiler!

Yaz Keyfi Buralarda Çıkar!

Havalar ısınıyor, güneş cimriliğini bir kenara bırakıyor ve yaz günlerine bir adım daha yaklaşıyoruz. Peki bu yaz neler yapsak? Nerelere gitsek de, içimizdeki güneşi uyandırsak? İşte, bu yaz İstanbul’un keyfini çıkarmak isteyenlere yönelik mekan ve aktivite önerilerim…

*Yazıda geçen White Mill Cihangir kapandı.*

Sokaklarda Hayat Var Diye Duyduk

sokak

Yazın yaklaşmasıyla beraber, mekanların masa ve sandalyeleri sokaklara taşmaya başladı. Her ne kadar iç mekanlara karşı ayrı bir ilgim olsa da; hep şunu söylerim ki; asıl hayat sokaklarda! Çünkü sokaklarda gezerken yaşadığınızın farkına varırsınız, güneş yüzünüze vurdukça içinizdeki o keşfetme arzusu dışarı çıkar. Bu yazın da böyle geçmesini umuyorum ve sokaklara çıkıp fotoğraf çekmenizi, duvar sanatına, sokak çalgıcılarına daha da bir dikkat kabartmanızı diliyorum. Karaköy’ün eski binaları arasında gezip, yorulunca asma yaprakları gölgesinde soluklanmanızı, acıkınca esnaf lokantasında doymanızı ve pastanelerinden taze simit alıp, sahilde çay eşliğinde keyif yapmanızı tavsiye ediyorum.

Bu kadarı da yetmez diyenlerdenseniz, Çukurcuma’nın yeni açılan mekanlarına, antika mağazalarına göz atın, Galatasaray Hamamı çevresinden başlayın ve hala ayakta kalan binalara farklı bir gözle bakın.

Bir hafta sonu, Galata’da banklarda oturun ve kule çevresinde gezinen turistlere bakın ve şunu içinizden geçirin: Biz bu kentte yaşadığımız için şanslıyız! Instagram’a ara verdiğinizde, Lomography Gallery Store‘a uğrayıp, filmlerinizi kapın ve üst üste fotoğraflar çekin. “Lomo”nun kural tanımaz ruhunu Galata’da yaşayın!

Yeniköy’ün mimarisine hayran kalmak için bir hafta sonu yolunuzu oraya da düşürün. Sokaklarında bugüne kadar  kimlerin yaşadığını hayal edin, sahiline indiğinizde, yüzünüze çarpan esintiyle birlikte yaza mutlu bir giriş yapın.

Bebek’in dar sokaklarında kaybolun, mahalle bakkalından kaşarlı tost ve goralı alın, parkında çimlere uzanın, kahvesinde oturup martılara hayretle bakın.

Sokaklar bitmez bu şehirde, siz kendinizi sınırlamayın yeter. Keşfetmek için daha nice sokak, nice bina, nice mekan var…

Bahçede Huzur: White Mill – Cihangir

white mill

Cihangir’e her ay yeni bir mekan açılsa da, kitlesi ve müdavimleriyle Beyoğlu’ndan ayrı bir yere sahip olsa da; değişmeyen bazı şeyler var. White Mill ilk günden beri aynı mesela… Bahçesinde keyifli müzikler eşliğinde oturup buz gibi içeceklerinizi yudumlarken, Cihangir’i sırf bu kafeye ev sahipliği yaptığı için bile sevebilirsiniz.

Adres: Pürtelaş Hasan Efendi Mah. Cihangir

Dondurmasız Bir Yaz Olmaz: Girandola – Arnavutköy 

girandola

Yaz demişken ve havalar ısınmaya başlamışken, belki de en başta hatırlamamız gereken bir şey var: Dondurma! Bu sene havalar çok geç ısındı, hatta kış bitmek bilmedi, sırf bu sebepten dondurma ile bu kışın acısını çıkarmaya niyetliyim. Nerede mi? Tabi ki Girandola’da! Taze tatlar arayanlar ve İtalyan “gelato”sundan vazgeçemeyenler için tavsiyem Girandola, özellikle de muzlusu şahane. Hatta gelmişken, Arnavutköy’ün arka sokaklarını gezmek, mahallesini, kahvesini, esnaflarını selamlamak ve bir balıkçıda oturup saatlerce sohbet etmek yerinde olur.

Adres: Arnavutköy Mah. Arnavutköy

Şarap Eşliğinde Fransızca Melodiler: Chapelle – Tepebaşı

chapelle

Chapelle’in avlusunu ilk gördüğümde; bir an için Paris’e doğru astral bir seyahate çıktığımı sandım.  Aslında gayet kendimdeymişim, burası sadece fazla “Parisien” bir yermiş. Rixos Pera içinde yer alan bu mekanın avlusu tam olarak yaz geceleri için tasarlanmış.

16. Yüzyıl’dan bugünlere gelen, Saint Helena Kilisesi’nin arka bahçesine kurulmuş olan Chapelle’e uğrarsanız, kendinizi ruhen Paris’te, fiziki olarak da kırmızı şaraplar içerken bulacaksınız. Pera’nın yenilenen ve değişen yüzüne en yakışır mekanlardan biri olan Chapelle’e gitmek için yaz gecelerine gün saymaya başlayın derim!

Adres: Kamer Hatun Mh., Meşrutiyet Cd No:44

En Güzel Yaz Kahvaltısı: Yer Kafe – Moda

yer kafe

Moda Kadıköy’ün en nezih, en dingin semtlerinden biri. Hafta sonları öğleden sonra biraz dolmaya, kalabalıklaşmaya başlasa da, turistlerin yeni gözdesi haline gelse de, bu semtin herkes için farklı bir yeri vardır. Eğer sabaha dinç, mutlu ve huzurlu başlamak isterseniz, Moda sahilinde yürüyüş yapın, denizden gelen esintiyi içinize çekin ve sonrasında Yer Kafe’nin o güzel kahvaltısıyla kendinizi şımartın. Hatta bu saydıklarım da yetmezse, hemen yakınındaki Dondurmacı Ali Usta’dan bir de dondurma alın.

Adres: Ferit Tek Sokak 25A, Moda

Sakinlik, Keyif ve Huzur: Bahçede Sinek Kafe – Büyükada

bahçede sinek kafe

Büyükada hafta sonları daima kalabalıktır, hafta içi gitmek ise çoğumuz için biraz zordur. Bu duruma en anlamlı çözüm olarak Bahçede Sinek Kafe’yi öneriyorum. Kalabalık ve gürültüden uzak, Büyükada’nın en güzel bölgesi Maden’de kurulmuş olan bu kafenin hemen arkasında ise; minimal mimarisiyle dikkat çeken bir bina göreceksiniz. Burası; kafenin sahibi Nilay ve Nilgün kardeşlere ait. Keyifli müzikler eşliğinde kafa dinleyeceğiniz, yaz günlerinin tadını dergi ve kitap okuyarak çıkaracağınız bir yer burası. İster kahvaltıya gidin, ister şarap eşliğinde atıştırmalıklarından seçin, sonuç olarak bu mekanı severseniz, bir daha gitmek için gün sayacaksınız diyebilirim.

Belirtmekte fayda var: Yaz akşamları 19:30′dan sonra rezervasyon gerekiyor.

Adres: Maden Mahallesi, Yılmaztürk Cad. No. 110 Büyükada

Piknik İçin Ufak Kaçamaklar: Kilyos, Belgrad, Ağva

piccolo mondo ağva

Piknik yapmak en sevdiğim aktivitelerden biridir. Piknik sepetinizi alın, içine seçtiğiniz ufak atıştırmalıkları dizin, fotoğraf makinenizi unutmayın, ha bir de kareli kırmızı örtünüzü; işte piknik için her şey hazır!

Kilyos piknik için tercih ettiğim yerlerin başında geliyor. Golden Beach Club’ın çevresindeki sakin koylarda ya da ben piknikle uğraşamam diyenler için; plajlarında güneşin tadını çıkarabilirsiniz.

Belgrad Ormanı, piknik- yürüyüş-doğa keşfi üçlemesinin kalbi. Hayatımda ilk kez bu ormana, ilkokul gezi turuyla gelmiş, ağaçların arasında Yonca Evcimik dansı yapıp, kendimizce klip çekmiştik. Yıllar geçmesine rağmen, hala çok güzel olan bu ormanın çevresinde, oksijene öyle bir doyacaksınız ki; İstanbul merkezine geri gelip, egzoz bulutuyla karşılaştığınızda bile şikayet edemeyeceksiniz.

Ağva ise hem kamp, hem piknik yapmak, hem de Göksu nehri kenarında dingin bir hafta sonu geçirmek isteyenler için ideal bir yer. Kampla, piknikle uğraşamam, ben konfor ararım diyenler için de; Piccolo Mondo Oteli’nde güzel bir hafta sonu kaçamağı öneriyorum.

Piccolo Mondo Oteli Adres: Kurfalı Köyü Göksu Nehri Kıyısı Ağva 

Bisiklete Binmek İçin…

bisiklet

Yağmur çamur derdi olmadan keyfine varacağımız bir diğer aktivite de; bisiklete binmek. Bu şehirde bisiklet kullanmak öyle pek kolay olmasa da; Caddebostan sahilinde yer alan ve Moda sahilinden başlayıp Kalamış’a kadar devam eden bisiklet yolları sayesinde, bu yaz bisiklete gönül rahatlığıyla binebiliriz.

Eğer İstanbul’da binebileceğiniz bir bisikletiniz yoksa ve nerelerden kiralanır diye merak ediyorsanız, her iki yakadan da kiralayabileceğiniz iki adres:

Bike and Outdoor: Beşiktaş’ta yer alan bu mağaza, sadece spor malzemeleri satmakla kalmıyor ve saatlik-günlük-aylık bisiklet kiralama seçenekleri de sunuyor.

Adres: Barbaros Bulvarı No: 63 Beşiktaş o212 259 74 76

Delta Bisiklet: Birden fazla şubesi olan Delta Bisiklet, bisiklet kiralamak için güvenilir bir diğer mağaza. Eğer Kızıltoprak’daki mağazasına uğramak sizin için zorsa, yazları Caddebostan sahili çevresinde kurulan stantlarından da saatlik bisiklet kiralayabilirsiniz. Yine de önceden emin olmak için arayıp, stant var mı diye sormakta fayda var.

Adres: Bağdat Caddesi No:9/A Kızıltoprak Kadıköy Tel No: 0216 450 66 30

Sakin ve Ufak Bir Meyhane Arayanlara: Küçük Meyhane

küçük meyhane

İstanbul’un çok geniş yelpazeli bir meyhane kültürü var. Yıllardır müdavimlerini ağırlayan Nevizade meyhanelerinden tutun, tasarımı ve yeni mezeleriyle hizmet veren hipster meyhanelerine, mahalle kültürünü yaşatan eski Rum meyhanelerine kadar… Çoğu zaman fazla müzikten, gürültüden ve kalabalıktan şikayet eder, rakı keyfimizi rahat yaşayamadığımızı söyleriz. Bu gibi durumlarda gidilecek bir yer var: Küçük Meyhane! Eğer fasıl müziği, kalabalık ve gürültü aramıyorsanız, amacınız yakın arkadaşlarınızla doyasıya sohbet etmek ve rakı keyfi yapmaksa, bir de gecenin ilerleyen saatlerinde eğlenceye devam edecekseniz burası konum ve içerik olarak gayet iyi bir seçenek olabilir. Sade dekoru, mütevazi  tavrı ve duvardaki resimleriyle tatlı bir mekan. Çok geniş bir meze çeşidi olmamasına rağmen gayet doyarak masadan kalkabilirsiniz. Gecenin devamında, iki adım ötesinde yer alan Tektekçi, We, Indigo, Pixie Underground gibi mekanlar rakı sonrası eğlence duraklarınız olabilir.

Adres: Tomtom Mah. Tosbağa Sok. No:14/A Beyoğlu

Yaz Geceleri Sokaklardayız: Kadife Sokak

arkaoda

Biliyoruz ki, gece hayatı denilince kitleler belirli yerler üzerinde yoğunlaşıyor: Beyoğlu ve Asmalımescit çevresi, Tom Tom Kaptan Sokak, Pera, Cihangir, Galata, Nişantaşı, Ortaköy-Bebek ve tabii ki Kadıköy Kadife Sokak. Özellikle son yıllarda, Erasmus öğrencilerinin de keşfi olan ve gün geçtikçe kalabalıklaşan bu sokak, Taksim’deki barlara kıyasla ucuz sayılan barları, kafeleri ve yeme içme mekanlarıyla Kadıköy’ün büyük bir kesimini geceleri içine çekiyor. En güzel yanı da, barların bir birine çok yakın olması ve hava almak için barın dışına çıktığınızda bile, bir müzik grubu eşliğinde eğlenebilmeniz. Arkaoda başta olmak üzere, Karga, Hera, Trip ve Dunia gibi gözde barlar var. Her an barların birinde, Kadıköy ruhunu çizimlerine yansıtan Sadi Gürhan veya Sedat Girgin ile karşılaşabilir, Bant Mag ekibini DJ kabininde görebilirsiniz. Kadıköy gençliği eğlenirken, siz seyirci kalmayın ve muhakkak bir gece de Kadife Sokak’ta eğlenin!

Arkaoda Adres: Kadife Sok No:18 D:1, Caferağa Kadıköy

GALERİ

4 fotoğraf