Bal kabağı, sonbaharın hem lezzetiyle hem de eğlenceli ritüelleriyle en sevdiğimiz sebzelerinden biri. Cadılar Bayramı’nın da yaklaşmasıyla birbirinden güzel tariflerini deneyebileceğiniz, içlerini oyarak korkutucu ifadeler bile yaratabileceğiniz bal kabağını daha yakından tanımak isterseniz, gelin başlayalım!

 Fotoğraf: @maddybakes
Fotoğraf: @maddybakes

Bal Kabağının Tarihi

Bal kabağının kökeninin her ne kadar Kuzey Amerika ile ilişkili olduğu düşülse de, yapılan araştırmalarla M.Ö 7000 ile 5500 yıllarında Meksika’da bal kabağı tohumlarına rastlandığını biliyoruz. Ancak bal kabağının ilk defa adlandırılışına baktığımızda karşımıza Yunanca çıkıyor. Tarih boyunca “popon, ponpon, pumpion” gibi farklı isimlerde telaffuz edilen bal kabağı, Amerikan sömürgecileri tarafından “pumpkin” olarak adlandırılıyor ve bugün İngilizce’den bal kabağı olarak tüm dünyaya yayılıyor.

Çok eski dönemlerden beri özellikle Amerika yerlileri tarafından temel gıda maddesi sayılan bal kabağı; lifli, nişastalı ve zengin vitaminli oluşu nedeniyle önemli bir besin kaynağı sayılıyor. Soğuk saklama yöntemlerinin gelişmediği bir dönemde, tarladan toplandıktan sonra serin bir yerde 6 ay kadar bozulmadan muhafaza edilebilen bu sebze, bu sebeple her evde tercih edilmeye başlıyor. Aynı zamanda bal kabağını birçok tarifte içi oyularak ve bir pişirme kabı olarak görmek mümkün.

Geleneksel Arjantin mutfağında ise kabağın içi oyularak sığır eti ve çeşitli malzemelerle fırında veya köz ateşte pişiriliyor. Ülkemize 17. yüzyılda giren ve Anadolu iklim şartlarına uyum sağlayan bal kabağı hızla çeşitleniyor ve ikinci anavatanı haline geliyor. Osmanlı mutfağında da kullanımına rastlanan bal kabağının popülerliğinin ise uzun bir geçmişi var. Anadolu’nun bazı köylerinde kabağın içine pirinç, çam fıstığı, badem, çeşitli kuru meyve gibi malzemeler konularak bal kabağı dolması veya pilavı yapılıyor. Hatay usulü kireçte kabak tatlısının da mutfağımızda ayrı bir yeri olduğunu söyleyebiliriz.

Sayısız yemek tarifinde yer alan bal kabağı hemen hemen her tatlıya yakışabiliyor. Cheesecake, pasta, turta, tart, çörek, muhallebi, reçel…  Öte yandan, sağlıklı beslenme adına her yolu denediğimiz bu günlerde yüksek vitamin oranıyla veganların da vazgeçilmezi!

Bal Kabağının Faydaları

 Fotoğraf: @calya1
Fotoğraf: @calya1

Bal kabağı, kışın pigmentasyonunu ve parıltısını kaybeden cilde en iyi şekilde destek veriyor ve yüksek potasyum oranıyla kan damarlarının gevşemesini sağlayor. Kalpteki stresi azaltan bal kabağı, aynı zamanda içeriğindeki vitamin ve minerallerle hem bağışıklık sistemini güçlendiriyor hem de metabolizmayı hızlandırıyor.

Güçlü bir lif kaynağı olan bu değerli sebze, bağırsak sağlığına iyi gelirken tokluk süresini de uzatıyor. Bal kabağının, kış aylarının vazgeçilmezi C vitami açısından da oldukça zengin olduğunu hatırlatalım. Sıcacık bir bal kabağı çorbasıyla kışı hastalıklardan uzak, aktif ve enerji dolu geçirebilirsiniz.

Bal Kabağı ve Cadılar Bayramı

 Fotoğraf: @bekirdonmeez
Fotoğraf: @bekirdonmeez

Batıda özellikle Cadılar Bayramı’yla özdeşleşen bal kabaklarının oyulma hikayesi de eski bir Kelt inanışıyla ortaya çıkıyor. Bilinen ilk Cadılar Bayramı kutlamaları, günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce Britanya ve Kuzey Fransa’da yaşamış olan pagan Keltler’in “Samhain Festivali”.

Kelt takvimine göre yazın ve hasatın son günü sayılan 31 Ekim’in gecesinde, inanca göre yaşayanlar ve ölüler arasındaki duvar inceliyor ve ölüler dünyayı ziyarete geliyor. Bu sebeple, kötü ruhları korkutmak için bal kabağı, turp, turunçgil gibi meyveleri çirkin ve korkutucu suratlara benzeterek oyuluyor ve içlerine mum yerleştiriliyor. Amerika’nın keşfi ve göçlerin ardındansa coğrafyada bulunması en kolay olması ve ebatlarının uygunluğundan dolayı bal kabaklarI kullanılıyor. 7. yüzyılda ise Papa IV. Boniface’in 13 Mayıs’ta kutlanan Azizler Günü’nünü Samhain‘in yerini alması için 1 Kasım’a taşıyor. Azizler Günü’nün arifesi (31 Ekim) kutsal kabul edilerek “All Hallow’s Eve” yani kısaltılarak Halloween‘e dönüşüyor.

İlginizi çekebilir: Halloween Kutlamak İsteyenlere Öneriler