Nostaljik evleri, tarihi mekanları, lezzet dolu noktaları ve yürümesi her daim keyifli sahil şeridi ile Boğaz’ın huzurlu semti Emirgan’ı keşfetmeye hazır mısınız? ‘Bir Emirgan sakini nasıl bir hayat yaşar?’, işte sorumuz bu. Gelin, başlayalım.

 Surp Yerits Mangants Ermeni Kilisesi
Surp Yerits Mangants Ermeni Kilisesi | Fotoğraf: Instagram / @chiesadirettoria

Tarihi Duyumsar.

Emirgan, Sarıyer ilçesine bağlı, İstinye ile Baltalimanı arasında bulunan bir semt. Mavi ile yeşilin iç içe geçtiği, tarihi çınar ağaçlarının Boğaz’ın kendine özgü cazibesiyle buluştuğu, adeta bir huzur noktası. Bu yüzdendir ki, bir Emirgan sakininin tarihi buram buram koklaması kaçınılmaz. Bizans döneminde ‘Kiparodis’ adıyla anılırmış Emirgan, Rumca’da ‘serviler’ anlamına gelen bir kelime. Bu adı almasının sebebi, yörenin o dönemde servi ormanlarıyla kaplı olması. Yani ilerleyen zamanlarda da hep doğal güzelliklere ev sahipliği yapacağı daha o yıllardan belliymiş. Duyunca şaşıracaksınız, Emirgan İstanbul’un fethinden sonra 100 yıl boyunca boş kalmış. Bu yüzyılın ardından ilk yerleşimler ise, 16. yüzyılın ortalarında, Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın nişancılarından Feridun Bey‘e bu büyük alanın hediye edilmesiyle başlamış. Günümüzün 500.000 metrekarelik Emirgan Korusu, uzun yıllar ‘Feridun Bey Bahçeleri’ diye anılmış. Tarih boyunca bu alan, Yusuf Paşa’dan Mehmet Saif Efendi’ye, birçok farklı isme hediye edilmiş ve tüm bu yolculuk, Emirgan’a yapılan yeni köşkleri, müştemilatları, bahçeleri beraberinde getirmiş.

Eğer bir Emirgan sakiniyseniz, Emirgan’ın tarih boyunca devam eden dillere destan şöhretini attığınız her adımda duyumsamamanız mümkün değil. Mesela, keyifli bir yürüyüşe çıkmış, arka sokaklarda dolanıyorken birden karşınızda tüm nostaljisiyle Surp Yerits Mangants Ermeni Kilisesi (Üç Kutsal Çocuk)’ni bulabilirsiniz. Misak Amira Misakyan tarafından, babası Eğinli Bedros Amira Misakyan’ın anısına, 1836 yılında yaptırılmış olan kilise, 2000’lerde yenilenmiş ve günümüzde hala faal. Bir de kendi çatısı altında, 1972’de kurulan Sayat Nova Korosu’na ev sahipliği yapıyor. Sayat Nova Korosu, bir kilise korosu olmasının yanı sıra, Ermeni halk müziğine katkı sağlıyor, bu alanda çeşitli araştırmalar ve yeniden yorumlamalar yapıyor.

Güne Deniz Kıyısında Merhaba Der.

Emirgan Sahil
Emirgan Sahil | Fotoğraf: Instagram / denizzzguney35

Bir Emirgan sakininin olmazsa olmaz rutiniyle tanışın: sabah sporu! Yağmurlu havalarda bir yağmurluk, bahar ve yaz aylarındaysa tiril tiril spor kıyafetleri geçirirsiniz üstünüze ve hava her nasıl olursa olsun güne mis gibi deniz kokusuyla, temiz havayı içinize çekerek, kendinizi yenilenmiş ve arınmış hissederek başlarsınız güne. Modunuza göre yavaş tempolu bir yürüyüş yapar veya nefes nefese kalana dek alabildiğine koşarsınız. Sonra kendinizi ödüllendirmek için ya sahil boyunca yan yana dizilmiş, boğaza nazır cafelerden birine oturup çay içer, ya da çınar ağaçlarının kokusunu doyasıya içinize çekmek için ilk gördüğünüz bankta soluklanırsınız. Kimi zaman bisikletinizi kapar, atarsınız kendinizi sahil yoluna ve yeşile bürünmüş deniz kıyısı boyunca özgür bir rota çizersiniz kendinize. Belki bir sabah balığa çıkma tutkusuyla uyanır, oltanızı ve diğer malzemeleri aldığınız gibi yerleşirsiniz sahilin sevdiğiniz bir köşesine. Her sabah, her akşam, istediğiniz keyifli aktiviteyi yapmanız için alan sunar size Emirgan sahili; kapısını her çaldığınızda “oh!”dedirtir size.

Sanata Doyar.

SSM
SSM | Fotoğraf: Sakıp Sabancı Müzesi

Düzenli olarak çeşitli sergileri gezmek, yeni sanatçılar tanımak ve sanat dolu atölyelere katılmak bir Emirgan sakiniyseniz, hayatınızın büyük parçasıdır. Nedeni basit, Sakıp Sabancı Müzesi çok yakınınızdadır çünkü. Yeşilliklerle çevrili, etkileyici binasıyla göz kırpar size her önünden geçişinizde. Teklifini hiçbir zaman reddedemez, her seferinde kapılarının önünde bulursunuz kendinizi. Dönemsel olarak değişen özel sergilerini gezer, vizyonunuza vizyon katan sanat eserlerini inceler, sanat bilginizi artırırsınız. Örneğin, şimdilerde ziyaretçilere açık olan ‘Görünenin Ötesinde Osman Bey’ adlı sergiyi çoktan gezmiş, sanatçının boya uygulama tekniklerini, kullandığı malzemeleri bile ezberlemişsinizdir. Kimi sabahlar, matınızı kaptığınız gibi ‘Müzede Yoga’ etkinliğine koşarsınız. Her Çarşamba 07.00 – 08.00 arasında müzenin yemyeşil bahçesinde gerçekleştirilen yoga seanslarıyla güne taze bir başlangıç yapar, bedeniniz ve ruhunuzla bağlantıya geçersiniz. Elbette tüm bu dolu dolu etkinlikler karnınızı acıktırır ve çok şanslınızdır çünkü müze sınırları içinde yer alan MSA’nın Restoranı’nda leziz bir molanın sizi beklediğini iyi bilirsiniz.

Farklı Lezzetleri Deneyimler.

MSA’nın Restoranı yenilikçi ve füzyon ağırlıklı menüleriyle her deneyiminizi enfes kılar, her gelişinizde sizi etkilemeyi başarır. Bir seferinde MSA Burger’i tadarsınız, diğer gelişinizdeyse Burrata ve Cibes Otlu Salatası’na hayran kalırsınız. Burası aynı zamanda, leziz bir kahvaltı durağıdır sizin için. Çünkü cheddar’lı sosis ve trüflü röşti patatesin, Egglust’ın, bir de nutella, tuzlu karamel ve süt reçeliyle servis edilen çıtır çıtır kruvasanın tadına doyum olmadığından eminsinizdir.

Yaşadığınız yerde size birbirinden lezzetli deneyimleri yaşatan başka duraklar da vardır elbette: Emirgan’ın açıldığı günden bu yana dolup taşan ve ünü kulaktan kulağa yayılan mekanı La Boom’un keyifli  konsepti brunch, pazar sabahlarınızın vazgeçilmezidir. La Boom’un nefis ambiyansına kendinizi teslim eder, birbirinden neşe saçan Kübalılardan oluşan Café Cubano grubunun enerjik müzikleri eşliğinde, Eggs Fiorentine’den Croque Madame’a, farklı tatlara yelken açarsınız. Kimi zaman da, Buharda Karidesli Mantı’dan Taco’lara, farklı mutfaklara özgü lezzetleri denemek için gelirsiniz La Boom’a.

Pizza Emirgan
Pizza Emirgan | Fotoğraf: Instagram / @pizzaemirgan

Canınız pizza çektiğindeyse, ilk durağınız yine birkaç dakikalık yürüme mesafenizde olan Pizza Emirgan’dır şüphesiz. Manzarası, küçük ve samimi bir mekan oluşu, tabii aynı zamanda kaburgalıdan keçi peynirli ve pancarlıya, birbirinden çeşitli seçenekleriyle de favorilerinizden biridir burası. Dışarıdaki minik sandalyelerinden birine kurulur, seçim yapmaya çalışırsınız. Biraz zorlanırsınız ama Pizza Emirgan’ın size çok yakın mesafede olup istediğiniz an kapıları açık sizi beklemesi, içinizi rahatlatır ve ne sipariş verirseniz verin, oradan çok mutlu ayrılacağınızı önceki deneyimlerinizden yola çıkarak çok iyi bildiğinizden, ilk gözünüze takılan pizzayı denemeye karar verirsiniz. Odun ateşinde pişirilerek önünüze gelen pizza önce çıtır çıtır hamuruyla, sonra da bol malzemesiyle büyüler sizi. Pizzanızın ince tabanı ve nisbeten daha kalın kenarlarına bakar, içinizden “tam da Napoli usulü!”diye geçirirsiniz. Yüzünüzde koca bir gülümsemeyle ayrılırsınız Pizza Emirgan’dan, her zamanki gibi.

Akşam olunca, yine Pizza Emirgan’ın önünde bulursunuz kendinizi – ama bu kez sabaha kadar dans edip eğlenmek için! Mekanın içerisinde, gizli bir kapının ardındaki eğlence, canlı müzik ve partilerle dolu bir dünyaya girersiniz, içeride sizi karşılayan tanıdık yüzlerin arasına karışır, sabaha dek doyasıya eğlenirsiniz. Ne de olsa müdavimisinizdir buranın…

Doğayı İçine Çeker.

Emirgan Korusu
Emirgan Korusu | Fotoğraf: Beyaz Tarih

Bir Emirgan sakininin hayatı doğanın içinde geçer ve onu buraya bağlayan yegane güzelliklerden biri de budur. İçinde üç köşk, bir de havuz barındıran Emirgan Korusu’nda yapılan bir yürüyüş sonrası, her rengin farklı tonlarına şahit olmanın sarhoşluğunu yaşar, kırmızılar, pembeler, morlar içinde geçirdiğiniz birkaç saati aklınızdan atamazsınız. Bazen denize karşı bir kahvaltı keyfi için, bazen sadece çiçeklerin arasında dolanmak için ziyaret edersiniz koruyu. Emirgan Parkı’ysa, yoga ve sporunuzu yaptığınız en tatlı noktalardan biridir. Minik hoparlörünüzden yankılanan dinamik müzikler eşliğinde spor yapmak ruhunuzu besler, yalın ayak toprağa basarak yaptığınız yoga hareketleriyle dünyaya daha bir ait hissedersiniz.

Çınaraltı Kahvesi
Çınaraltı Kahvesi | Fotoğraf: Instagram / @kaptanmaykrelaxx

Biri çay keyfi mi dedi? Elbette Tarihi Çınaraltı Kahvesi’dir ilk aklınıza düşen. İsminden de belli olduğu üzere, çınar ağaçlarının altına kurulu, semtin simge noktalarından biri olan bu tatlı kahvede, adeta hayata sıcacık bir mola verirsiniz. Çayınızı yudumlarken zihninizde şiirlerin, nostaljik edebi cümlelerin belirmesine artık alışmışsınızdır çünkü Çınaraltı Kahvesi, 20. yüzyıl başlarında tanınmış edebiyatçıların sohbet ettiği bir yer olduğu içindir, buram buram edebiyat kokar ve siz buna bayılırsınız.

Kapak fotoğrafı: Instagram / @yesimkrkmz