Fanfare Ciocarlia, dünyanın en büyük Çingene bakır üflemeli bandolarından biri olarak, Balkanların ruhunu müzikleriyle dünyanın dört bir yanına taşıyor. Zece Prajini köyünden yola çıkan bu eşsiz topluluk, köklerini ve müzikal miraslarını, sayısız konser ve albümle yaşatıyor. 5 Mayıs’ta CRR’de verecekleri konser öncesi onları biraz tanıyalım…

Kuzeydoğu Romanya’nın sisli vadilerinde, zamanın unuttuğu Zece Prajini köyünden yükselen bir müzik sesi var ki, bu ses dünya çapında festivallerde yankılanıyor. Buralara pirinç sazlar geleneğinin geçmişte Osmanlı ile birlikte geldiği, Romanya’nın diğer bölgelerinde bu gelenek unutulurken Zece Prajini sakinlerinin geleneği nesilden nesile yaşattığı anlatılıyor.  

Doğar doğmaz anne sütüyle birlikte aynı anda müzikle tanışan Fanfare Ciocarlia üyeleri onlarda saklı kalan bu müziği köylerinin sınırlarından çıkarmış. Babalarından, dedelerinden hatta büyük-büyük dedelerinden öğrendikleri eski melodileri modern bir çılgınlıkla sunarak onu dünya sahnelerine taşımışlar. En enerjik ve en özgün gruplardan biri olarak, Balkan üflemeli müziğinin fenomeni olmuşlar. 

Fanfare Ciocarlia, geleneksel Balkan melodilerini süratli ve keskin bir tempoda icra etmeleriyle tanınıyor. The Times of London tarafından”Ağır canavar sesi” olarak adlandırdıklarından beri dinleyiciler de onları bu tanımla tarif ediyor. Bu tarz, güçlü tuba ve bariton hornlar ile tekno etkisine varan bir atmosfer yaratıyor. 

Sahne performanslarıyla olay yaratan ve -saymayı bırakmalarına rağmen- 30 yılda 5000’in üzerinde konser veren topluluğun en büyük motivasyon kaynağı, konserde seyircilerin dansa kalktığı o ilk an. Onlara göre en büyük başarıları ise müzikleriyle insanları birleştirmeleri. Farklı kültürlerden insanlar, konserlerinde bir araya gelerek adeta birer dünya vatandaşı oluyor.

İstanbul’da daha önce de konser veren topluluk kentin renkli sokaklarını ve harika yemeklerini övgüyle anlatıyor. Arada trafiğini de es geçmiyorlar. Bir de Kadıköy’deki Çiya Sofrası’nda yedikleri yemekler için tek kelime kullanıyorlar: “Muhteşem!”

Hıdırellez’de -5 Mayıs’ta- İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda verecekleri konser öncesi, tüm dinleyicilere basit bir mesaj gönderiyorlar: “Hayatınızı kutlayın, her saatini değerlendirin ve iyilik yapın. Tabi bir de gösteriye eski dans ayakkabılarınızla gelin!” Müzikleriyle dünyayı dolaşan bu Balkan devleri, sanatlarıyla köprüler kurmaya ve brasslarıyla duvarları sarsmaya devam ediyor. İstanbul konserine bilet bulabilecek kadar şanslı mısınız bilemem ama oturduğunuz yerde onları dinlemek için işte size 9 sebep: 

Hızlı ve Enerjik Ritimler: Balkan müziğinin vazgeçilmez özelliği hızlı tempolarıdır. Fanfare Ciocarlia, enerjiyi zirveye taşıyan ritimleriyle tanınıyor.

Teknik Ustalık: Üyeler, müzikal becerilerini küçük yaşlardan itibaren geliştirmişler ve bu ustalık parçalarına yansıyor.

Kültürel Kökler: Müzikleri, Romanya’nın kuzeydoğusundaki köy yaşamından ilham alıyor ve bu kökleri modern bir çerçevede sunuyor.

Canlı Performansların Heyecanı: Konserlerindeki canlılık, kayıtlarına da yansıyor. Bir konserlerindeymiş gibi hissettiren kayıtlar için Born to Be Wild‘a bir şans verebilirsiniz.

Dünya Müziğine Yenilikçi Yaklaşımlar: Fanfare Ciocarlia, geleneksel Balkan üflemeli müziğine modern ve yenilikçi bir dokunuş katıyor.

Duvarlar Sarsılabilir: Tubaların güçlü kullanımı, müziklerinde duyulabilecek en belirgin özellikleri arasında.

Duygusal Derinlik: Müzikleri sadece coşkulu ve hızlı değil, aynı zamanda bazen hüzünlü ve duygusal derinliğe sahip.

Geniş Repertuvar: Fanfare Ciocarlia’nın müzik repertuarı geniş bir yelpazeyi kapsar; her dinleyiciye hitap eden bir parça bulmak mümkün.

Uluslararası Etki: Müzikleri, dünya genelindeki festivallerde ve konserlerde büyük ilgi görüyor ve farklı kültürlerden insanları bir araya getiriyor. Siz de bir Balkan düğününde rastlamış olabilirsiniz! 

Bonus: DJ arkadaşım Tamer Kıvanç’ın deyimiyle “Pek çok düğünün pasta şarkısı” 

Kapak Fotoğrafı: Biletix

İlginizi çekebilir: Enes Kudu’dan Chris Botti ile Kariyerindeki Kağıt Kesikleri Üzerine