theMagger’a her geçen gün yepyeni mekânlar yazılıyor. Takip etmek bile mümkün değil artık, ancak bir plan yapılırken “Nereye gidelim?” sorusunun cevabı olarak. “theMagger’a bir bakalım!” demek düşüyor bana. Mekânları açıldıkları gibi keşfedip bizimle paylaşan keşif uzmanı maggerların keşfettikleri mekânlara biraz da benim baktığım gözle bakın istedim ve böyle bir yazı hazırladım.

autoban – the house cafe 3

Öncelikle hepimizin aşina olduğunu düşündüğüm mekânların tasarımından başlamak istedim. The House Cafe Grups, İstanbul Door Grup desem mesela… Özellikle İstanbul’da yaşayanlar olarak gördüğünüz bir mekânın daha kafanızı kaldırıp da tabelasını okumadan House Cafe ya da Kitchenette olduğunu söyleyebilir misiniz? Peki nedir bu kafe-restoranların ortak yönü? Tabii ki tasarımcıları. Bu iki farklı gruba ait olan zincir mekânların tasarımları İstanbul doğumlu Autoban Mimarlık’a ait. Autoban Mimarlık Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu bir iç mimar ile bir mimarın 2003’de kurduğu bir tasarım ofisi. İç mimarlığın yanı sıra mimarlık ve ürün tasarımı alanlarında da çalışmaları bulunmakta. Zaten iç mekân tasarımı yapan bir mimarın bir süre sonra tasarladığı mekânlarda kendi ürünlerini kullanma ihtiyacı duyması kaçınılmazdır. Autoban 2006 yılında Pera’da ilk Autoban 212 Galeri’yi açıp perakende satış işine de girmişti ancak sanırım şu anda tek perakende mağazaları Akaretler’de bulunuyor.

Autoban Mimarlık’ın tasarım anlayışının özeti aslında her zaman çağdaş, yenilikçi ve modern olması. Hatta tasarımlarında biraz önderlik ve öncülük de hissedilmekte. Türkiye’deki iç mimarlığın gelişiminde paylarının büyük olduğunu düşünüyorum. Autoban Mimarlık’ın 2003 yılından bugüne kadar tasarladığı mekânlar incelendiğinde, olmazsa olmaz malzemelerinden birinin ahşap diğerininse mermer olduğunu rahatlıkla söylenebilir. Çelik veya eskitme pirinç malzemeden paneller ve aydınlatmalar da sık sık kullanmakta; genel olarak koyu renk malzeme kullanarak loş mekânlar yaratmaktalar. Kullandıkları koyu renk malzemeleri göz yormayan yumuşak tonda aydınlatmalarla göz önüne çıkarırlar. Aydınlatmalarında kullandıkları favori malzemeleri pirinç veya paslanmaz çeliktir. Autoban Mimarlık tasarımlarında eski ile yeni arasında dengeli bir ilişki kurmaya çalışmakta. The House Hotel Grup’un otellerine baktığımızda özellikle bu dengeli ilişki çok daha iyi anlaşılıyor. Bulundukları konumlar birbirinden ne kadar farklı da olsa gene tabelasını okumadan oranın The House Grup bünyesinde olduğunu rahatça anlayabiliyoruz.

Autoban’ın elinden çıkan mekânlar tabii ki sadece Kitchenette ve The House Cafe değil. Kalamış Da Mario, Karaköy Lokantası, Gaspar, Flamingo, Anjelique, Gina… Perakende mağazacılık olarak Vakko mağazaları mesela… Bütün bu mekânları şimdi gözünüzün önüne getirdiğinizde hep birkaç ortak nokta bulacağınıza eminim. Art-Deco Stil önceliğinde koyu rengin ağırlıklı olduğu geniş damarlı mermer malzemenin farklı kullanımlarının bulunabileceği, masif ahşabın sıcaklık hissi ve kimi zaman da botanik öğeler adeta Autoban Mimarlık’ın iç mekânlarda bıraktığı imzalar.