Klasik müziğin en büyük esin kaynaklarından olan doğa, bu yıl 42. İstanbul Müzik Festivali’nin temasının da bir parçası oldu: Haziran başından beri “Doğanın Şarkısı” teması ile sayısız konserde ünlü solist ve orkestraları ağırlayan festival, 27 Haziran’a dek sürecek. Onlarca konser arasından seçtiklerimin sayısı az değil, bu yüzden notlarımı paylaşmaya başlamak istedim – ki doğanın şarkısını herkes duysun!

dorukhan doruk & bifo by ali güler
42. İstanbul Müzik Festivali

İstabul Müzik Festivali, hem genç solistlerimizi dünyaya tanıtmak, hem de festivale genç ve dinamik bir başlangıç yapmak adına yıllardır Açılış Konseri’nde genç bir soliste yer vererek başlıyor. 1 Haziran tarihinde gerçekleşen, 42. İstanbul Müzik Festivali’nin Açılış Konseri de solist olarak genç çellist Dorukhan Doruk’u konuk etti. Ne yazık ki yıllardır ilk kez açılışa katılamadım ve Dorukhan Doruk’u dinleyemedim. Hem festivalin açılıştan sonraki ilk konseri hem de benim için 42. İstanbul Müzik Festivali’nin ilk konseri, İş Sanat’ta gerçekleşen Milli Reasürans Oda Orkestrası ve Steven Isserlis konseri oldu.

steven isserlis & milli reasürans oda orkestrası by ali güler
42. İstanbul Müzik Festivali
beethon-corbayi-neden-firlatti-e1342447320881

Konserin solisti Steven Isserlis, çellistliğin yanı sıra müzik eğitimciliği ve yazarlığıyla da tanınan bir isim. Dilimize de çevrilen, “Beethoven Çorbayı Neden Fırlattı?” ve “Handel’in Kıpır Kıpır Peruğu” adlı iki kitabı bulunuyor Isserlis’in. Her ikisi de klasik müzik bestecilerinin yaşamlarını, müziklerini ve ilginç yönlerini çocuklara anlatmayı, klasik müziği çocuklara sevdirmeyi amaçlayan kitaplar. İtiraf edeyim, hitap ettiği yaş grubunda olmasam da konserde Isserlis’e imzalatmak amacıyla satın aldığım “Beethoven Çorbayı Neden Fırlattı?”yı birkaç günde okudum ve beğendim. Çocuklar için olduğundan tabii ki yer yer sıkıcılığa varan bir şirinliği mevcut olsa, kullandığı güzel imgeler sayesinde (daha önce belki de defalarca okuduğunuz fakat hemen aklınızdan uçup giden) besteciler ve yaşamları zihninizde kalıcı bir yer ediniyor ve müziklerini anlamanızı kolaylaştırıyor. Bu kitapta altı besteciye, Bach, Mozart, Beethoven, Schumann, Brahms ve Stravinsky’ye ayrılmış bölümler var. Bir an önce altı besteciye daha yer verdiği ikinci kitabını da okumak istiyorum.

milli reasürans oda orkestrası by ali güler
42. İstanbul Müzik Festivali

Konsere dönecek olursak, Isserlis Hakan Şensoy’un yönetimindeki Milli Reasürans Oda Orkestrası ile, Dvorak’ın çello konçertosunu (Op. 104, si minör) seslendirdi. Brahms bu konçerto için “Bu güzellikte bir viyolonsel konçertosunun yazılabileceğini nasıl da düşünemedim.” demiş. Programda ayrıca Çaykovski’nin “Kuğu Gölü Süiti” de vardı. Fakat benim için bu konserin en güzel anları, Smetana’nın “Vatanım” (Ma Vlast) adlı senfonik şiirinden “Moldau” olarak bilinen, orijinal adı “Vltava”nın çalındığı bölümdü. Bir Dvorak hayranı olmama rağmen, bir diğer Çek besteci Smetana’nın müziğine fazla aşina değilim ve bu nedenle bu konserin bana harika bir keşif armağan ettiğini söyleyebilirim. Çek Cumhuriyeti sınırları içerisinde akan, Prag’ın da içinden geçen Vltava nehrinin doğuşunu, akışını ve Prag’a girişini anlatan eser, festivalin “Doğanın Şarkısı” temasına da kusursuz bir uyum sağlıyordu. Kendimi Orta Avrupa’nın kırlarında hissettim. Belki biraz da Jane Austen romanlarından uyarlanan filmlerdeki o yemyeşil İngiliz kırlarında… Aklıma sık sık Dvorak’ın (hatta günümüzden Dario Marianelli’nin) müziği gelip durdu. Söyleyin, şunu dinleyip en azından bir bölümündeki melodinin zihninize kazınmaması mümkün mü?

http://www.youtube.com/Ew4UHKeOatA

Festivaldeki ikinci konserim, yine İş Sanat’ta, “Festival Genç Solistini Sunar” oldu. 2012’de keman sanatçısı Emre Engin’i, geçtiğimiz yıl çellist Cansın Kara’yı tanımamızı sağlayan seçmeler ve konserden oluşan projede bu yıl sıra genç piyanistlerdeydi. Seçilen isim, 2003 doğumlu (böylece festival tarihinin en genç solistleri arasına ismini yazdıran) Kaan Baysal olmuş. Baysal, Hakan Şensoy yönetimindeki Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası eşliğinde Haydn’ın 11 no’lu (Hob. No. XVIII:11, re majör) piyano konçertosunu seslendirdi. Böyle bir konserin solisti seçilmesinden de anlaşılacağı üzere, yaşının küçüklüğüne rağmen şaşırtıcı bir yeteneğe sahip Kaan Baysal. Henüz çok başında olduğu kariyeri boyunca aynı başarıyı göstereceğini umuyorum ve ilerideki konserlerini de merakla bekliyorum.

kaan baysal by ali güler
42. İstanbul Müzik Festivali

42. İstanbul Müzik Festivali devam ediyor, konser notlarım ve izlenimlerimin de devamı gelecek.