fbpx
theMagger Banner
Advertisement
theMagger: Keşfedin ve Paylaşın. Nasıl mı?
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement

Haberler

preloader
Post image 'Hurkle-Durkle': İskoç Sabah Alışkanlığı
'Hurkle-Durkle': İskoç Sabah Alışkanlığı

HABERLER - SLIDER

Calendar 05 Nis, 2024

Verimlilik üzerine kurulu yaşam trendlerinin ardından hayatımıza ‘goblin mode’ ‘rotting’ gibi günü yatakta ya da koltukta hiçbir şey yapmadan geçirmek anlamına gelen terimler girmeye başlamıştı. İkoçya’ya özgü bir kelime ve sabah alışkanlığı olan ‘hurkle durkle’ ise sabahları yavaştan bir pratik olarak karşımıza çıkıyor.

Hurkle-durkle, kalkmanız...

Verimlilik üzerine kurulu yaşam trendlerinin ardından hayatımıza ‘goblin mode’ ‘rotting’ gibi günü yatakta ya da koltukta hiçbir şey yapmadan geçirmek anlamına gelen terimler girmeye başlamıştı. İkoçya’ya özgü bir kelime ve sabah alışkanlığı olan ‘hurkle durkle’ ise sabahları yavaştan bir pratik olarak karşımıza çıkıyor.

Hurkle-durkle, kalkmanız “gerektiğinden” çok sonra, en iyi battaniyenize sarılı olarak yatakta uyanık kalmak anlamına geliyor. 1800’lü yıllara dayanan bir İskoç terimini yeni duyuyor olmamızın nedeniyse yakın zamanda TikTok’ta viral hale gelmesi. Bir diğer trend olan ‘bed rotting’e çok benzese de ‘hurkle-durkle’ın farkı yatakta kalma eyleminin bir sonu olması. Yatakta uzandığınız hoş bir sabah ama mutlaka tam bir gün ya da hafta sonu olması gerekmiyor. Hurkle-durkle kadar eğlenceli bir kavram iyi hissettirmeli, bu nedenle de yatakta biraz daha fazla zaman geçiriyorsanız, telefonunuzu veya bilgisayarınızı bir kenara bırakıp okuduğunuz kitabı elinize almanız, partnerinize dönüp sohbet etmeniz ya da yalnızca kendinizi dinlemek için hiçbir şey yapmadan durmanız öneriliyor. Yani ‘hurkle-durkle’ bir bakıma sıkıcı olmayan bir sabah meditasyonu ya da güne hazırlık ritüeli yerine geçiyor. Böylelikle de mikro-trend çılgınlığı içerisindeki en sempatik üretim olarak kelime dağarcığımıza yerleşmeye hak kazanıyor.

Post image Toksik Olumlama: Mutlu Olmakla Kafayı Bozmuş Bir Dünyada Kendin Olmak
Toksik Olumlama: Mutlu Olmakla Kafayı Bozmuş Bir Dünyada Kendin Olmak

HABERLER - SLIDER

Calendar 29 Mar, 2024

Pek çoğumuz küçüklüğümüzden beri bize empoze edildiği şekilde; mutsuzluk, stres, endişe gibi negatif hatta toksik olarak sınıflandırdığımız duygulardan kaçınarak olabildiğince neşeli, mutlu, huzurlu olmak için beynimizi kodlamaya çalışıyoruz. Bununla birlikte diğer her şeyde olduğu gibi abartıldıkça anlamını yitiren “pozitiflik” kavramının zararları üzerine artık yeterince fikrimiz var öyle ki...

Pek çoğumuz küçüklüğümüzden beri bize empoze edildiği şekilde; mutsuzluk, stres, endişe gibi negatif hatta toksik olarak sınıflandırdığımız duygulardan kaçınarak olabildiğince neşeli, mutlu, huzurlu olmak için beynimizi kodlamaya çalışıyoruz. Bununla birlikte diğer her şeyde olduğu gibi abartıldıkça anlamını yitiren “pozitiflik” kavramının zararları üzerine artık yeterince fikrimiz var öyle ki Terapist Whitney Goodman’ın okura olumsuz duyguları deneyimlemenin ve onlarla başa çıkmanın etkili yollarına dair nitelikli bir rehber sunduğu kitabı Toksik Olumlama: Mutlu Olmakla Kafayı Bozmuş Bir Dünyada Kendin Olmak ile karşımıza çıkıyor.

Gerçek hayatta olumsuzlukları görmezden gelerek, bu duygulardan kaçınma refleksine sahip olmamıza neden olan toksik pozitiflik kavramını merkeze alan kitapta, bu durumun kendimize ve ilişkilerimize ne kadar zarar verdiğini ortaya koyuluyor. İddiasını araştırmalar ve danışan hikâyeleriyle destekleyen Goodman ​“Peki olumlu olmak tüm sorunların çözümüyse neden çoğumuz endişeli, depresif ve tükenmiş hâldeyiz?” sorusuna yanıt arıyor. Her yeni gün pozitif olma baskısıyla karşı karşıya kalan insanların rahatsızlık hissiyle empati kuran kitapta hastalık, kayıp, ayrılık ve diğer zorluklarla karşı karşıya kalındığında bile gerçek duygular hakkında konuşmak, onları sindirerek zamanla daha iyi hissetmek için çok az fırsat bulunduğuna dikkat çekiliyor.

Post image Yetişkin Pijama Partileri: Kapitalizmden Doğan Lifestyle Trendi
Yetişkin Pijama Partileri: Kapitalizmden Doğan Lifestyle Trendi

HABERLER - SLIDER

Calendar 29 Mar, 2024

Patlamış mısır, 00’ler filmleri ve arkadaşlarla geçirilen akşamlar. Bizlere nostalji hissini yaşatan bu senaryo TikTok’a göre #adultsleepover trendi olarak geri dönüyor. #sleepover etiketiyle 1.1 milyon video bulunan TikTok’ta özellikle kadınlar arasına yaygınlaşan bu trendin temel çıkış noktası daha hesaplı bir iyi zaman geçirme alternatifi olması.

Pratik açıdan...

Patlamış mısır, 00’ler filmleri ve arkadaşlarla geçirilen akşamlar. Bizlere nostalji hissini yaşatan bu senaryo TikTok’a göre #adultsleepover trendi olarak geri dönüyor. #sleepover etiketiyle 1.1 milyon video bulunan TikTok’ta özellikle kadınlar arasına yaygınlaşan bu trendin temel çıkış noktası daha hesaplı bir iyi zaman geçirme alternatifi olması.

Pratik açıdan düşük maliyetli olup, artan yalnızlık ve yüksek enflasyonun arka planında ihtiyacımız olan bolca sosyalleşme imkanı sunan bu trend, Londra merkezli psikoterapist Caroline Plumer’a göre içinde bulunduğumuz önemin bir işareti. Yoğun stres nedeniyle nostaljiye ve güvenli alanlara olan ihtiyacımızın arttığını savunan Plumer, “Yabancılardan, dışarıdaki gürültü ve karmaşadan uzaktayız. Kendimizin veya bir arkadaşımızın yerinde daha rahatlamaya, kendimiz olmaya ve hatta meraklı kulakların etrafında halka açık olarak tartışmak istemeyebileceğimiz şeyleri açığa çıkarmaya daha meyilli olabiliriz. Tüm bunların düşük riskli olması, yetişkinler için “uyku partilerinin”pijama partilerinin” neden bu kadar cazip geldiğinin bir nedeni olabilir – stresli bir iş haftasının ardından, uyku partileri insanlarla buluşmaya devam ederken gevşemenin düşük maliyetli ve kolay bir yolu.” ifadelerini kullanıyor.

Post image Erkek Bakım Trendleri: “Men’s Grooming Is Booming
Erkek Bakım Trendleri: “Men’s Grooming Is Booming"

BAKIM & GÜZELLİK

Calendar 29 Mar, 2024

“Men’s grooming is booming.” Erkek bakım trendlerinde yaşanan yükseliş, bu zamana dek “her şey için tek ürün” mantığı ile yetişen kuşaklar için şaşırtıcı olsa da 2028’de 115 milyar dolara ulaşmasının bekleniyor olması ilginin geçici olmadığını kanıtlıyor. Sosyal medyanın yaygınlığı ve bir erkek olarak öz bakımı dolayısıyla kendini ifade etmeyi benimsemenin sorun olmadığı fikrini sürdüren yeni...

Men’s grooming is booming.” Erkek bakım trendlerinde yaşanan yükseliş, bu zamana dek “her şey için tek ürün” mantığı ile yetişen kuşaklar için şaşırtıcı olsa da 2028’de 115 milyar dolara ulaşmasının bekleniyor olması ilginin geçici olmadığını kanıtlıyor. Sosyal medyanın yaygınlığı ve bir erkek olarak öz bakımı dolayısıyla kendini ifade etmeyi benimsemenin sorun olmadığı fikrini sürdüren yeni anlayışla birlikte büyüme katlanarak devam ediyor.

Ryan Gosling, Jason Mamoa, Jake Gyllenhaal, Ryan Reynolds gibi güncel isimlerin önderliğinde öne çıkan bakım trendleri arasında; günlük SPF kullanımının yaygınlaşması, herkes için tek ürün anlayışının yerine cildin ihtiyaçlarına yönelik olarak niacinamide, hiyalüronik asit gibi içeriklerin tercih edilmesi, temiz ve doğaya duyarlı erkek bakım markalarının sayılarının artması yer alıyor. Trend analizi kuruluşu Mintel’in verilerine göreyse; son üç yılda erkek cilt bakım ürünleri lansmanlarında %14,7, erkeklere yönelik saç bakımınsa %12,3 artış olduğu görülüyor.

Post image 'Sunshine Guilt': Bir FOMO Tetikleyicisi Olarak Güneş Işığı
'Sunshine Guilt': Bir FOMO Tetikleyicisi Olarak Güneş Işığı

HABERLER - SLIDER

Calendar 22 Mar, 2024

Moment of Clarity Ruh Sağlığı Merkezi’nden psikolog Dr. Nadia Teymoorian’a göre, güzel bir günde evde kaldığımızda güneş ışığından duyulan suçluluk hissi yani ‘sunshine guilt’ ortaya çıkabiliyor. Çünkü böyle havalarda herkesin en iyi hayatını dışarıda yaşadığını varsaymaya eğilimimiz çok daha yüksek. Orhan Veli’nin zamanında “beni böyle güzel havalar mahvetti” şeklinde özetlediği...

Moment of Clarity Ruh Sağlığı Merkezi’nden psikolog Dr. Nadia Teymoorian’a göre, güzel bir günde evde kaldığımızda güneş ışığından duyulan suçluluk hissi yani ‘sunshine guilt’ ortaya çıkabiliyor. Çünkü böyle havalarda herkesin en iyi hayatını dışarıda yaşadığını varsaymaya eğilimimiz çok daha yüksek. Orhan Veli’nin zamanında “beni böyle güzel havalar mahvetti” şeklinde özetlediği ‘sunshine guilt’ bizi dışarıda kaçırdığımız şeyler olduğu konusunda ikna ederek FOMO‘yu tetikliyor.

Gün ışığı suçluluğu, başarısız olduğunuza inanmanızdan veya güzel bir günde içeride kalarak kendinizi hayal kırıklığına uğratmanızdan kaynaklanan olumsuz düşüncelerin, duyguların ve duyguların birikmesiyle oluşuyor. San Diego temelli terapist Kevin Belcastro’ya göre; bu tür suçluluk duygusunun bazı yaygın nedenleri toplumsal normlar veya değerler ve bunlara uymadığımızı hissetmekle ilişkili. Güneşli günlerde yürüyüşe çıkmak yerine evde kalmaya karar verdiğimizde tembel hissetmek veya 10.000 adımı atmak gibi bir hedefe ulaşamadığımız için kendinizi yargılamaz daha olası. Ek olarak bu hisler toksik tarafını yeni yeni keşfetmeye başladığımız “verimlilik kültürü” ile de ilişkilendiriliyor. Wellness kültürüyle birlikte hayatımıza giren verimlilik tutkusu her anımızı faydalı veya bizi geliştirecek bir işle doldurmadığımızda kendimizi kötü hissetmemize neden oluyor. Öte yandan dinlenmek için zamana ihtiyaç duymanın normalliğini kabul etmemiz ve ‘burn out’ları engelleyebilmek için bu molaları vermemiz gerekiyor. Belcastro’ya göre güzel bir günü boşa harcamanın “kötü” olduğu inancının eski aile anlatılarından etkilendiğimizi ve artık bunları kendinizinmiş gibi kabul ettiğimizi anlatıyor.

Post image 'Reverse To-do List': Stresi Azaltan Bir Çalışma Yöntemi
'Reverse To-do List': Stresi Azaltan Bir Çalışma Yöntemi

PSİKOLOJİ

Calendar 15 Mar, 2024

Yapılacaklar listeleriyle aranız nasıl? Her bir işi tamamladıktan sonra tik atmanın ve günün sonunda tamamı bitirilmiş bir listeye ulaşmanın keyfi hepimiz için tanıdık. Bununla birlikte tersi olduğunda yani işlerin tamamını bitiremediğimizde ortaya çıkan tatminsizlik hissi de öyle. Tam da bu yüzden yeni bir teknik olarak ‘reverse to-do list’ öneriliyor.

‘Reverse to-do...

Yapılacaklar listeleriyle aranız nasıl? Her bir işi tamamladıktan sonra tik atmanın ve günün sonunda tamamı bitirilmiş bir listeye ulaşmanın keyfi hepimiz için tanıdık. Bununla birlikte tersi olduğunda yani işlerin tamamını bitiremediğimizde ortaya çıkan tatminsizlik hissi de öyle. Tam da bu yüzden yeni bir teknik olarak ‘reverse to-do list’ öneriliyor.

‘Reverse to-do list’ isminden de anlaşılabileceği gibi bir “yapılanlar” listesi. Fikir, “Help! How to Become Slightly Happier and Get a Bit More Done” kitabının yazarı Oliver Burkeman’dan çıkıyor ve yazar tüm işlere tik atamadığımız ortaya çıkan hissi “verimlilik borcu” olarak adlandırıyor. Yani sabahı bir açıkla başlıyor ve gün boyunca sıfır dengeye ulaşmak için çalışmak zorunda hissediyoruz. İşte “yapılanlar listesi” tutmak da verimlilik borcunuzu ödeme ihtiyacı yerine yeterlilik hissi yaratıyor. Bu teknik için boş bir kağıt veya telefonunuzdaki yeni bir not ile başlayabilir ve her bir görevi veya bir şeyi tamamladığınızda bir giriş yapabilirsiniz: Örneğin, listeniz şunları içerebilir: duş alındı, iş için öğle yemeği hazırlandı veya bir toplantı davetiyesi gönderildi. Amaç; başardığınız her bir şeyle birlikte verimlilik dengemizi arttırmak. Uzun vadedeyse önceliklendirmemiz gereken işleri ve bizi bunları yapmaktan alıkoyan daha az önemli işleri değerlendirebilmek.

Post image 'Floor Time': Bir Özbakım Yöntemi Olarak Yere Yaklaşmak
'Floor Time': Bir Özbakım Yöntemi Olarak Yere Yaklaşmak

HABERLER - SLIDER

Calendar 15 Mar, 2024

Evden çalışırken uzun bir Zoom toplantısından sonra, laptopunuzu kapatıp masanızın yanından uzaklaşıp yavaşça kendinizi yere bırakmanın verdiği hissiyatı bilirsiniz. İşte bu fenomen TikTok tarafından ‘daily floor time’ yani günlük yer zamanı olarak adlandırılıyor ve hashtag altında paylaşılan bazı videoların neredeyse 8 milyon görüntüleme almış durumda....

Evden çalışırken uzun bir Zoom toplantısından sonra, laptopunuzu kapatıp masanızın yanından uzaklaşıp yavaşça kendinizi yere bırakmanın verdiği hissiyatı bilirsiniz. İşte bu fenomen TikTok tarafından ‘daily floor time’ yani günlük yer zamanı olarak adlandırılıyor ve hashtag altında paylaşılan bazı videoların neredeyse 8 milyon görüntüleme almış durumda.

TikToker @loewhaley ‘floor time’ı paylaştığında yorumlar bölümü şaşkınlık ve anlayışla dolmuştu. “Bunu yapan tek ben miyim sandım”, “Bu tam olarak benim her toplantıdan sonra durumum”. Aslında bu eğilim çok da şaşırtıcı değil çünkü yoga ve nefes terapisi uzmanları ‘floor time’ı ‘savasana’ hareketine benzeterek yetişkinlerin bunu sakinleştirici bulmasının sebebinin iş veya ev işleri gibi strese neden olan her şeyden, fiziksel olarak uzaklaştırması olduğunu söylüyor. Sırt üstü yatmak vücudunu nötr bir pozisyona yerleştiriyor ve bu da kaslarınızdaki ağrıları ve gerilimi azaltıyor. Alttaki zeminin sertliğini hissetmekse bedenimize güvende olduğunu hissettiren bir mesaj gönderiyor. Tüm bunlar zihni sakinleştirebiliyor ve stresi azaltıyor. Tam da bu yüzden ‘yer zamanı’ özellikle anksiyetesi olanlar için toplantı aralarında ve günü bitirirken basit bir sakinleşme tekniği olarak tavsiye ediliyor.

Post image
"Para Kişilikleri": Eğilimlere Uygun Stratejiler Öneren Konsept

İYİ YAŞAM

Calendar 08 Mar, 2024

INTJ, ENTP, ISFJ, kaygılı bağlananlar, kaçıngan bağlananlar, alfalar, betalar, tetaler ve diğerleri… Yıllardır karşımıza çıkan kişilik testleri artık hem klişe hem de bazen kafa karıştırıcı bir hal alırken finansal psikolog Dr. Brad Klontz ve Ted Klontz bunlara bir yenisini ekliyor ve “para kişilikleri” kavramını ortaya atıyor.

Bu teoriye göre çoğumuzun içine...

INTJ, ENTP, ISFJ, kaygılı bağlananlar, kaçıngan bağlananlar, alfalar, betalar, tetaler ve diğerleri… Yıllardır karşımıza çıkan kişilik testleri artık hem klişe hem de bazen kafa karıştırıcı bir hal alırken finansal psikolog Dr. Brad Klontz ve Ted Klontz bunlara bir yenisini ekliyor ve “para kişilikleri” kavramını ortaya atıyor.

Bu teoriye göre çoğumuzun içine düştüğü beş ana para kişiliği var: Tasarruf Eden, Harcayan, Yatırımcı, Risk Alan ve Planlayıcı. Bu tiplerin her biri de kendine özgü özellikleri, güçlü yanları ve zorlukları beraberinde getiriyor. Örneğin; Tasarruf Eden tipolojisine uyan kişilerin güçlü yönleri her daim bir acil durum fonları ve emeklilik planları olması. Güçsüz yönleriyse; bu tedbirli yaklaşımları sebebiyle yatırımlardan gelebilecek daha yüksek getirileri kaçırma ihtimalleri. Öte yandan Risk Alan’lar; önemli mali kazanç potansiyeli taşıyor. Elbette bu tipoloji de beraberinde “çabuk zengin olma” şemalarına kanma ve piramit dolandırıcılıklarına dahil olma gibi riskler taşıyor.

Klontzlara göre; para kişiliğimizi bilmek, doğal finansal eğilimlerimize uygun stratejiler oluşturmamıza olanak tanıyor. Elbette teori profesyonel mali tavsiyenin yerini tutacak kadar detaylı değil ancak günlük yaşam için parayı daha iyi yönetmenize yardımcı olabileceği savunuluyor. Ayrıca konuşulması çoğunlukla tabu olan para konusuna realistik ve sosyal bir açıdan bakıyor: Paramızı her gün nasıl yönettiğimiz, partnerimizle, ailemizle veya arkadaşlarımızla olsun, finansal bağlamda başkalarıyla nasıl etkileşim kurduğumuzu etkiliyor! Terori, örnek olarak; bir risk alan ile bir tasarruf edenin evliliğinde ortaya çıkabilecek çatışmalar öngörülüyor ve bunlar üzerine çalışabilmeye fırsat veriyor.

Post image Mental Sağlık Krizi: Genç İnsanların İş Yaşamlarını Etkiliyor
Mental Sağlık Krizi: Genç İnsanların İş Yaşamlarını Etkiliyor

FARKINDALIK

Calendar 01 Mar, 2024

Britanya merkezli Resolution Foundation tarafından yayınlanan yeni bir rapor; gençlerin 40’lı yaşların başındakilere kıyasla kötü zihinsel sağlık nedeniyle işsiz kalma olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

Rapora göre; 20’li yaşlarının başındaki ve zihinsel sağlık sorunlarıyla boğuşan bireyler düzenli bir eğitime erişemeyebilir ve bunun sonucunda işsiz kalabilir veya...

Britanya merkezli Resolution Foundation tarafından yayınlanan yeni bir rapor; gençlerin 40’lı yaşların başındakilere kıyasla kötü zihinsel sağlık nedeniyle işsiz kalma olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

Rapora göre; 20’li yaşlarının başındaki ve zihinsel sağlık sorunlarıyla boğuşan bireyler düzenli bir eğitime erişemeyebilir ve bunun sonucunda işsiz kalabilir veya düşük ücretli, güvencesiz işlere girebilirler. Çalışmada, 2021 ve 2022’de 18 ila 24 yaşları arasındaki bireylerin yüzde 34’ünün depresyon, anksiyete veya bipolar bozukluk gibi zihinsel bozukluk belirtileri yaşadığını belirten veriler yer alıyor ve bu oranın, 2000’deki yüzde 24’e göre dikkate değer bir artış olduğu vurgulanıyor. Özellikle genç kadınlarda bu oran 1,5 kattı. etkilenme olasılığı daha yüksek. Tüm bu veriler ışığında Türkiye’ye döndüğümüzde durumun en iyi ihtimalle aynı seviyede bir vahamet içerdiği açık. Ek olarak ekonomik kriz öğrencilerin üniversite kazandıkları şehirlerde konaklama ihtiyaçlarını karşılayamamalarına neden oluyor. Bu da onlarca genci yüksek eğitimden uzaklaştırıyor.

Resolution Foundation’ın kıdemli ekonomistlerinden Louise Murphy’nin görüşleri de bu etkiyi doğruluyor. Murphye göre mezun olmayan ve zihinsel sağlığı kötü olan kişiler üzerinde ekonominin etkisi büyük. Üstelik süreç birbirini doğuran bir zincir haline geliyor. Ekonomik sebeplerle eğitim alamayan gençler bunun bir sonucu olarak düşük gelir getiren işlerde çalışmak durumunda kalarak kendilerini yine ekonomik zorluk içinde buluyorlar: “Zayıf ruh sağlığının ekonomik sonuçları, üniversiteye gitmeyen gençler için en şiddetlidir; yaygın bir zihinsel bozukluğa sahip olup mezun olmayan her üç gençten biri şu anda işsizdir.”

Post image
"Deinfluencing" ve Ruh Sağlığı: Tanı İçin Doğru Yer Sosyal Medya Değildir

PSİKOLOJİ

Calendar 16 Şub, 2024

Ruh sağlığına dair farkındalığın arttığı 2010’ların başından bu yana, konunun sosyal medyada da kendine yer bulduğunu görüyoruz. Öyle ki Reels akışımızda, TikTok sayfamızda anksiyete, depresyon, ADHD, OCD gibi konularda içeriklere artık çok daha sık rastlıyoruz. Bununla birlikte kaynak ve bilgi teyidi alışkanlığımız halen bu içerikleri doğru değerlendirecek seviyede değil.

Keşfet’inize “ADHD...

Ruh sağlığına dair farkındalığın arttığı 2010’ların başından bu yana, konunun sosyal medyada da kendine yer bulduğunu görüyoruz. Öyle ki Reels akışımızda, TikTok sayfamızda anksiyete, depresyon, ADHD, OCD gibi konularda içeriklere artık çok daha sık rastlıyoruz. Bununla birlikte kaynak ve bilgi teyidi alışkanlığımız halen bu içerikleri doğru değerlendirecek seviyede değil.

Keşfet’inize “ADHD semptomları”, “Bu alışkanlıklardan 5 tanesini gösteriyorsanız depresyonda olabilirsiniz”, “OCD’nin belirtileri” gibi içerikler mutlaka düşmüştür. Bu içeriklerin çoğu ruh sağlığına dair resmi eğitimi olmayan kimseler tarafından hazırlanıyor ve kaynak referansları verilmeden paylaşılıyor. Bu durum da yanlış bilgilerin yayılmasına ve kişilerin kendilerine tanı koymalarına yol açıyor. İşte tam da bu yüzden içerik üreticilerinin belirli trend ürünlerin neden satın almaya değmediğini göstermek için platformlarını kullanmalarını ifade eden “deinfluencing” kavramı bu kez karşımıza ruh sağlığına dair içerikler için çıkıyor. Yani bu tanıları koymakta yetkili uzmanlar (psikiyatristler) ve bu tanıları resmi olarak almış kişiler, neden bu rahatsızlıklara sahip olabileceğinizi değil, bu rahatsızlıklara neden sahip olmayabileceğinizi anlatıyor. Böylelikle bu tanımların, özenilecek birer farklılık değil, uzmanlar eşliğinde tanımlanması gereken problemler olduğuna vurgu yapıyor.

‘Self-diagnose’ yani kişinin kendine tanı koymasının önüne geçilmesi önem taşıyor çünkü bu alışkanlığın artmasıyla birlikte iki temel problem karşımıza çıkıyor. İlki günlük dil kullanımının değişmesi. Örneğin; bir kişi sadece düzenli olduğu için “Kusura bakmayın OCD’liyim” diyerek tıbbi bir tanıyı sıradan bir kelime gibi kullanabiliyor. İkincisi ve en önemli problemse; bu tanılara ilişkin şikayetlerini dile getiren ve gerçekten yardıma ihtiyaç duyan insanların yaygın kullanım nedeniyle ciddiye alınmıyor olması.

preloader Lütfen bekleyin...
theMagger Banner
preloader
loading
icon icon icon icon icon
warning

Adblock'unuzu Kapatmaya Ne Dersiniz?

theMagger, sponsorluk ve reklamlarla gelişen bir platform.

AdBlock'unuzu kapatarak beraber büyüdüğümüz markaların yaratıcı reklamlarını görebilir; siz de bizlere dolaylı olarak katkıda bulunabilirsiniz.

Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement
Advertisement