Haberler
theMagger News: Trendler


HABERLER - SLIDER

Los Angeles Chargers ve Miami Dolphins arasındaki maçta, tribünlerde bazı seyircilerin gözüne çarpan bir gariplik vardı: Başlıkları, gri tulumlarıyla ve pek de cana yakın görünmeyen duruşlarıyla robot karakterler!
Gareth Edwards’ın 29 Eylül’de gösterime girecek yeni filmi The Creator’ın tanıtımı için tribünlere yerleşen robot karakterler, ilhamını filmin konusundan alıyor. Chris...
Los Angeles Chargers ve Miami Dolphins arasındaki maçta, tribünlerde bazı seyircilerin gözüne çarpan bir gariplik vardı: Başlıkları, gri tulumlarıyla ve pek de cana yakın görünmeyen duruşlarıyla robot karakterler!
Gareth Edwards’ın 29 Eylül’de gösterime girecek yeni filmi The Creator’ın tanıtımı için tribünlere yerleşen robot karakterler, ilhamını filmin konusundan alıyor. Chris Weitz tarafından yazılan senaryo insanların ve yapay zekânın savaş halinde olduğu bir gelecekte geçiyor. Tribünlerdeki robot karakterler de filmdeki atmosferden bir kesitin SoFi Stadyumu’nda yapılan Amerikan Ulusal Futbol Ligi maçına taşınması için yerleştiriliyorlar. Daha önce de Avatar: The Way of Water filminin fragmanını tanıtmak için stadyumu kullanan Disney, robotların stadyum ekranında görülmelerini de sağlıyor. Karakterlerin gerçek robotlar mı yoksa robot makyajı yapılmış kişiler mi olduğu konusunda bir netlik olmasa da sosyal medyadaki yorumlar bu girişimin insanları yapay zekanın aramızda olduğu bir geleceğe alıştırmak ve durumu normalleştirmek için yapıldığı yönünde! Disney’in tüm bu çabası filmi merak etmenizi sağladıysa buradan göz atabilirsiniz.


HABERLER - SLIDER

Pandemi sırasında Clubhouse’ın yükselişe geçtiği dönemi mutlaka hatırlarsınız. Belirli ‘community’ler oluşturma, mesleki gelişim ve yeni fikirler etrafında dönen “podcast tarzı konuşmalara” ev sahipliği yapan uygulama bir süre sonra ortadan kayboluşuyla pandemi döneminin uzun vadeli kazananları arasına giremeyen örnekler arasında sayılıyordu. Öyle ki Nisan ayında, Clubhouse kurucuları Paul Davison ve Rohan...
Pandemi sırasında Clubhouse’ın yükselişe geçtiği dönemi mutlaka hatırlarsınız. Belirli ‘community’ler oluşturma, mesleki gelişim ve yeni fikirler etrafında dönen “podcast tarzı konuşmalara” ev sahipliği yapan uygulama bir süre sonra ortadan kayboluşuyla pandemi döneminin uzun vadeli kazananları arasına giremeyen örnekler arasında sayılıyordu. Öyle ki Nisan ayında, Clubhouse kurucuları Paul Davison ve Rohan Seth, ekiplerini yüzde elliden fazla küçültmek için “zor” bir karar aldılar ve çalışanlara şöyle yazdılar: “Ürünün dünyadaki rolünü bulması için gelişmesi gerekiyor. Bu, bir değişim dönemi gerektirir.“
Mashable‘ın habire göreyse; uygulama geri dönüyor. Kurucular, yeni Clubhouse’un eskisinden daha çok bir mesajlaşma uygulamasına benzediğini iddia ediyor. En büyük güncelleme, kullanıcılar ve arkadaşları için yalnızca sesli sohbet forumu olan “sohbetler”. Grup sesli sohbetleri artık daha geniş topluluklara sahip anonim sohbet odaları değil, “yalnızca arkadaşlar” veya “arkadaşların arkadaşları” olarak ayarlanabilir şekilde olacak. Bu yeni versiyonun WhatsApp karşısındaki farklılık iddiası ise çok daha kişisel ve eğlenceli bir arayüze sahip olması. Günün sonunda, topluluklar yerine arkadaşlara ve kişisel sohbetlere öncelik vererek daha samimi bir sosyal düzene geçiş yapıyor gibi görünen yeni Clubhouse’un istediği kitleye yeniden erişip erişemeyeceğini zaman gösterecek.


GÜNDEM

“Yapay zeka işlerimizi çalacak mı?” Artık klişeleşmiş bu sorunun genel anlamda yanıtının: “İşlerimizi çalmayacak ancak onu kullanabilenler tercih edilecek” olduğunu biliyoruz. Tüm bu konuşmalar, devam eden Hollywood grevleri ve ChatGPT’nin popülaritesi arasında, belki de yapay zekanın yerini alabileceği ilk meslek kolundan pek bir argüman duymuyoruz: Influencerlar....
“Yapay zeka işlerimizi çalacak mı?” Artık klişeleşmiş bu sorunun genel anlamda yanıtının: “İşlerimizi çalmayacak ancak onu kullanabilenler tercih edilecek” olduğunu biliyoruz. Tüm bu konuşmalar, devam eden Hollywood grevleri ve ChatGPT’nin popülaritesi arasında, belki de yapay zekanın yerini alabileceği ilk meslek kolundan pek bir argüman duymuyoruz: Influencerlar.
Lil Miquela’dan Katii’ye sanal influencerların popülaritesi ve doğal olarak içine dahil oldukları projeler artarken spektrumun diğer ucunda ‘male gaze’den faydalanarak yaratılan kadın karakterler, birçok farklı noktadan etik yönü tartışılır gelir modelleri ortaya çıkıyor. Örneğin; Instagram, Twitter ve TikTok’ta on binlerce takipçi toplayan ve hiper-gerçekçi fotoğrafları şimdiden çok sayıda erkek takipçiyi kendine çeken Milla Sofia isimli AI influencerın bio’sunda gerçek olmadığı belirtilmesine rağmen onunla konuşan ve kendini “kandırılmış?” hisseden erkekler bulunuyor. İnternetin ilk dönemlerinden beri karşımıza çıkan ‘catfish’ kadın karakterlerin gelişen teknolojiyle birlikte güç kazanması ve bir grup erkek için mağduriyet yaratabilmesi fikri temel olarak gülünç. Ancak bu karakterlerin erkeklerin kendileri ya da diğer erkekler tarafından yaratılıyor olmasının çeşitli sorunları da beraberinde getirebileceği belirtiliyor. Uzmanlar, AI kız arkadaşlarının, kadınları kontrol etme cesaretini hissedecek ve gerçek hayattaki insanlarla normal bir şekilde iletişim kurmakta zorlanacak yeni nesil inseller yaratabileceği konusunda uyarıyor!


TEKNOLOJİ

İnternette karşımıza çıkan bilgileri teyit etme becerimiz özellikle son beş yılda gelişti. Yine de özellikle çeşitli doğal ve toplumsal krizler sırasında sonu gelmeyen bir biçimde aşağıya kaydırırken karşımıza çıkan bazı haberleri yardımcı olabilme refleksiyle paylaştığımız, ilk bakışta bize mantıklı görünen bilgilendirmeleri düşünmeden başkalarına aktardığımız anlar oluyor. İşte teyit...
İnternette karşımıza çıkan bilgileri teyit etme becerimiz özellikle son beş yılda gelişti. Yine de özellikle çeşitli doğal ve toplumsal krizler sırasında sonu gelmeyen bir biçimde aşağıya kaydırırken karşımıza çıkan bazı haberleri yardımcı olabilme refleksiyle paylaştığımız, ilk bakışta bize mantıklı görünen bilgilendirmeleri düşünmeden başkalarına aktardığımız anlar oluyor. İşte teyit platformu teyit.org da bunların önüne geçmek adına teyitçilik ve eleştirel düşünme becerilerimizi geliştirmeyi hedefleyen eğitimler sunuyor.
Teyit’in uzmanlarının çeşitli konularda eğitimler verdiği ve bu eğitimlerin sonucunda İstanbul Bilgi Üniversitesi onaylı sertifikalar sunan Pürmerak Kulübü‘nün hedefleri arasında; katılımcıların dezenformasyona karşı kendilerini koruyabilmelerini, dijital dünyada güvenle gezebilmelerini, doğru bilgi ve kararları alabilmelerini sağlamak yer alıyor. Program, iletişim profesyonelleri, gazetecilik, iletişim ve pazarlama öğrencileri, siyasetçiler ve araştırmacıların yanı sıra konuya ilgi gösteren herkese açık.


HABERLER - SLIDER

Online içerikleri teyit etme refleksleriniz ne kadar güçlü? 2026 yılına kadar çevrimiçi içeriğin %90’ı yapay zeka tarafından oluşturulabileceği öngörülüyor. Dünya AI odaklı bir geleceğe doğru ilerlerken, post-truth dünyasına evriliyor olabilir miyiz?
Oxford Dictionaries, çevrimiçi içeriğin çoğunun yanlış bilgi ve dezenformasyonla dolu olduğu bir dönemde, 2016 yılının...
Online içerikleri teyit etme refleksleriniz ne kadar güçlü? 2026 yılına kadar çevrimiçi içeriğin %90’ı yapay zeka tarafından oluşturulabileceği öngörülüyor. Dünya AI odaklı bir geleceğe doğru ilerlerken, post-truth dünyasına evriliyor olabilir miyiz?
Oxford Dictionaries, çevrimiçi içeriğin çoğunun yanlış bilgi ve dezenformasyonla dolu olduğu bir dönemde, 2016 yılının uluslararası sözcüğü olarak “post-truth”u seçmişti. Oxford Sözlük’te ”nesnel olguların kamuoyu oluşturmada duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az önemli olması durumu” olarak açıklanan kavramın güncel önemi ise ChatGPT, DALL-E ve Midjourney gibi üretken yapay zekanın yükselişiyle doğru ve yanlış arasındaki çizgilerin bulanıklaşmasıyla yakından ilgili. Stratejist Cassandra Napoli post-truth’un yükselişiyle birlikte ‘care culture’ın önem kazanacağını vurguluyor: “Sosyal medya açısından bakıldığında, genç kullanıcıları korumak için bir tür üçlü olarak ebeveynler, hükümet ve markaların birlikte çalıştığını göreceğiz. İnternetin yaşının 13 olduğundan bahsettik. Şimdi, 2026 yılına kadar çevrimiçi içeriğin muhtemelen %90’ının yapay zeka tarafından üretileceği fikrini eklerseniz, gerçek bir tehlike var.” Elbette bu durum AI’ın pozitif kullanım alanlarının görmezden gelinmesini haklı çıkarmıyor. AI’ın doğru kullanımı ve post-truth’un mümkün mertebe kontrol altına alınmasını sağlamak iyi hazırlanmış mevzuatlar ve yönetmeliklerden geçiyor.


HABERLER - SLIDER

Yapay zekayla ilgili herhangi bir konuşmanın ön saflarında yer alan OpenAI sohbet robotu ChatGPT tarafından desteklenen yapay zeka, Fürth’teki St Paul kilisesindeki cemaatin yukarısındaki dev ekranda sakallı bir adam olarak, birkaç başka erkek ve kadın karakterle birlikte göründü. Verdiği deneysel Lutheran tören vaaz, müzik ve dualar içeriyordu!
Töreni düzenleyen Viyana...
Yapay zekayla ilgili herhangi bir konuşmanın ön saflarında yer alan OpenAI sohbet robotu ChatGPT tarafından desteklenen yapay zeka, Fürth’teki St Paul kilisesindeki cemaatin yukarısındaki dev ekranda sakallı bir adam olarak, birkaç başka erkek ve kadın karakterle birlikte göründü. Verdiği deneysel Lutheran tören vaaz, müzik ve dualar içeriyordu!
Töreni düzenleyen Viyana Üniversitesi’nden 29 yaşındaki ilahiyatçı ve filozof Jonas Simmerlein, Associated Press’e yaptığı açıklamada ChatGPT’ye “Yapay zekaya ‘Kilise kongresindeyiz, sen vaizsin… Bir kilise ayini nasıl olur?” sorusunu yönelterek yola çıktığını sonucunsa “Oldukça sağlam bir kilise ayini” olduğunu belirtiyor. İfadesiz yüzüne ve tekdüze sesine rağmen yapay zekanın, İsa Mesih’e olan güveni asla kaybetmemeyi, ölüm korkusunu yenmeyi ve geçmişi geride bırakarak günümüzün zorluklarına odaklanmayı vaaz ederken cemaatin dikkatini çektiği bildiriliyor. Dazed’in haberine göre töreni izleme şansı bulan, 31 yaşındaki Lutheran papaz Marc Jansen, ayinin duygu veya maneviyattan yoksun olduğunu ve dilin “biraz inişli çıkışlı” olduğunu kabul etmekle birlikte beklentilerini aştığını söylüyor.


HABERLER - SLIDER

Geçtiğimiz günlerde Apple’ın Vision Pro isimli karma gerçeklik gözlüğüne rastlamadan herhangi bir sosyal medya platformunda zaman geçirebilmiş olmanız imkansız. Peki gördüğünüz haberlerin sizde yarattığı duygular hangileri? Heyecan? Merak? Endişe?
Konu artırılmış ve sanal gerçeklik teknolojileri olduğunda tartışmaların odağında aynı konuyu buluyoruz: Kullanıcı psikolojisi...
Geçtiğimiz günlerde Apple’ın Vision Pro isimli karma gerçeklik gözlüğüne rastlamadan herhangi bir sosyal medya platformunda zaman geçirebilmiş olmanız imkansız. Peki gördüğünüz haberlerin sizde yarattığı duygular hangileri? Heyecan? Merak? Endişe?
Konu artırılmış ve sanal gerçeklik teknolojileri olduğunda tartışmaların odağında aynı konuyu buluyoruz: Kullanıcı psikolojisi üzerindeki etkileri. Elbette her yeni teknolojide olduğu gibi sanal gerçeklik de kullanım şekli ve bunlara bakış açıları üzerinden benimseniyor. VR ve AR uygulamalarını deneyimlerken maruz kaldığımız uyaranlar, tıpkı gerçek dünyadaki uyaranlar gibi ilkel savaş ya da kaç tepkimizi tetikliyor. Zihin, sürükleyici sanal deneyimlere karşı da gerçek hayattaki deneyimlere davrandığı gibi davranıyor. Bu da sanal gerçeklik deneyiminin gerçek fiziksel ortamdaki uyaranlara dair algılarımızı da değiştirebileceği anlamına geliyor. Durum böyleyken akla gelen ilk soru uzun süre sanal gerçeklikte zaman geçirdikten sonra “normal” dünyaya dönmenin depresyon veya anksiyete gibi sorunların tetiklenmesine neden olup olmayacağı.
Öte yandan son yıllarda artırılmış gerçeklik yaklaşımı, klinik ve sağlık psikolojisindeki uygulama alanını genişletmiş durumda. Bu teknolojiler; fobiler, strese bağlı bozukluklar, depresyon, yeme bozuklukları ve kronik ağrı gibi çeşitli zihinsel bozuklukları tedavi etmek için kullanılıyor. Yine çeşitli sanal gerçeklik teknolojileri, kısmi felç, serebral palsi, parkinson gibi çeşitli nörolojik hastalıklarda motor ve kognitif nöro-rehabilitasyon tekniği olarak kullanılıyor! Geçmişte kullanılan yöntemlerden farkı ise yaratılan simülasyonların hastanın becerisi ve gelişimi doğrultusunda kolayca şekillendirilebiliyor olması.


HABERLER - SLIDER

Eğer bir bilim-kurgu filmi içinde yaşıyor olsaydık şüphesiz bir şekilde şüpheli dahi/güç sahibi baş rolünü üstlenecek Elon Musk’ın insan beynine çip yerleştirme projesi Neuralink, insanlı klinik çalışmalar için onay almış durumda.
Neuralink gelişmeyi Twitter hesabı üzerinden şöyle duyurdu: “İnsanlı klinik çalışmalarımızı başlatmak için FDA’nın onayını...
Eğer bir bilim-kurgu filmi içinde yaşıyor olsaydık şüphesiz bir şekilde şüpheli dahi/güç sahibi baş rolünü üstlenecek Elon Musk’ın insan beynine çip yerleştirme projesi Neuralink, insanlı klinik çalışmalar için onay almış durumda.
Neuralink gelişmeyi Twitter hesabı üzerinden şöyle duyurdu: “İnsanlı klinik çalışmalarımızı başlatmak için FDA’nın onayını aldığımızı paylaşmaktan heyecan duyuyoruz! Bu, Neuralink ekibinin FDA ile yakın iş birliği içinde yaptığı inanılmaz çalışmanın sonucudur. Bir gün teknolojimizin birçok insana yardım etmesini sağlayacak önemli bir ilk adımı temsil eder. Klinik araştırmamız için başvurular henüz açık değil. Yakında bununla ilgili daha fazla bilgi duyuracağız!” Neuralink bu çalışmalar ile görme veya hareket yeteneklerini kaybetmiş olan bireylerin, yeniden sağlıklı bir yaşama kavuşmasını sağlamayı hedefliyor. Musk Neuralink’in geleceği için son derece hevesli ilerlerken çeşitli haber kaynaklarıysa çalışmalara dair endişelerini ortaya koyuyor. Daha önce maymunlar üzerinde yapılan testlerin hayvanların acılı ölümlerine neden olması şiddetli tepkiler doğurmuş durumda. Dazed’in haberine göre ise kendisinin de beyin implantı edineceğine dair beyanlarda bulunan Musk, FDA’in onayının ardından halen gönüllüğünü duyurmuş değil.


TEKNOLOJİ

Twitter’da Elon Musk döneminden memnun musunuz? Çalışan profilinin değişmesi, kaybolup yeniden ortaya çıkan mavi tik’ler… Tüm bu karmaşadan sıkılan bazı kullanıcılar Mastodon, Post ve Bluesky gibi alternatiflere yönelirken Meta da Twitter alternatifi bir uygulama için harekete geçmiş durumda.
The Verge’ün sosyal ve influencer pazarlama konusunda ders veren Substack yazarı Lia...
Twitter’da Elon Musk döneminden memnun musunuz? Çalışan profilinin değişmesi, kaybolup yeniden ortaya çıkan mavi tik’ler… Tüm bu karmaşadan sıkılan bazı kullanıcılar Mastodon, Post ve Bluesky gibi alternatiflere yönelirken Meta da Twitter alternatifi bir uygulama için harekete geçmiş durumda.
The Verge’ün sosyal ve influencer pazarlama konusunda ders veren Substack yazarı Lia Haberman’a atıf yaptığı haberlere göre Meta, uygulamanın geleceğine dair fikir alışverişi için influencer’lar ile iletişime geçmiş durumda. Haberman, Twitter hesabındaki paylaşımında Meta’nın bu yeni platformun lansmanı için Haziran sonu bir tarih düşündüğünü belirtiyor ve uygulamanın nasıl çalışacağını anlatan bir slayt paylaşıyor. Bu yeni alternatif uygulamaya dair diğer iddialar arasındaysa; kullanıcıların, uygulamaya mevcut Instagram hesaplarındaki kullanıcı adı ve şifreleriyle giriş yapabilecekleri ve Mastodon gibi diğer uygulamalarla uyumlu olabileceği yer alıyor. Henüz Meta ya da Instagram tarafından yapılmış resmi bir açıklama olmamakla birlikte Bloomberg de uygulamanın ünlüler ve influencer’larla test edildiğini doğruluyor.


HABERLER - SLIDER

ChatGPT ve Midjourney hayatımıza aktif olarak girmiş durumda. Yapay zeka sosyal medyadaki önerilenler algoritmalarıyla birlikte dikkatimizi nelerin çektiğini ve bunların nasıl finansal kazanca dönüştürülebileceğini öğrendi bile. Paternlerimizi takip eden bu “zihin okuma” hali elbette dolaylı olarak işliyor. Peki AI düşüncelerimizi direkt olarak beyinlerimizden okuyabilir mi?
University of Texas’ta yapılan...
ChatGPT ve Midjourney hayatımıza aktif olarak girmiş durumda. Yapay zeka sosyal medyadaki önerilenler algoritmalarıyla birlikte dikkatimizi nelerin çektiğini ve bunların nasıl finansal kazanca dönüştürülebileceğini öğrendi bile. Paternlerimizi takip eden bu “zihin okuma” hali elbette dolaylı olarak işliyor. Peki AI düşüncelerimizi direkt olarak beyinlerimizden okuyabilir mi?
University of Texas’ta yapılan araştırmanın ardından araştırmacılar, beyin aktivitesini sürekli ve anlaşılır bir dil akışına çevirebilen yapay zeka destekli bir kod çözücünün başarılı bir şekilde yaratıldığını duyurdular. Bunun sonucu olarak da insanlar ilk kez bir başkasının zihninden geçenleri müdahale olmadan direkt olarak okuyabildiler. Dazed’in haberine göre Nature Neuroscience’da yayınlana araştırma için katılımcılar bir tarayıcıyla uzanıp 16 saat boyunca podcast dinlediler ve bu sırada beyin hareketleri fMRI ile kaydedildi. Ardından bir kod çözücü, GPT-1’in yardımıyla katılımcıların beyinlerinin dinledikleri hikayenin anlamına verdiği tepkileri üzere eğitildi. Ardından katılımcılardan bir dakikalık hikayeleri sessizce zihinlerinden anlatmaları istendi ve kod çözücü bunları yazıya döktü. Sonuçta elde edilen hikayelerin “büyük oranda “önemli oranda” doğru oldukları belirtildi. Bununla birlikte kod çözücüden çıkan sonuçların kimi zaman yanlış ya da benzer ancak doğru olmayan ifadeler olduğu da kaydedildi. Örneğin; bir kullanıcının “Henüz ehliyetim yok” düşüncesi “O henüz araba kullanmayı öğrenmeye başlamamış” şeklinde yorumlandı.