Haberler

Austin temelli teknoloji şirketi ICON ve inşaat şirketi Lennar, dünyanın en büyük 3D ev topluluğunu inşa etmek için bir araya geliyorlar.

100 evden oluşacak ve 2022’de başlanacak projeyle artan talep karşısında hesaplı evler sunulabilmesi hedefleniyor. 3D baskı yöntemi sayesinde dirençli ve enerjiyi verimli kullanan evler inşa edilebiliyor. Ek olarak inşa süreci alışıldık metodlardan daha hızlı ve daha az atık üretilmesi, tasarım konusunda daha özgür olunabilmesi gibi faydalar sağlıyor. ICON’un kurucularından ve CEO’su Jason Ballard projeye ilişkin olarak “Amerika’da yaklaşık olarak beş milyon yeni eve ihtiyaç mevcut, bu nedenle kalite, güzellik ve sürdürülebilirlikten ödün vermeden bunları sunmaya ihtiyacımız var. İşte teknolojinin gücü de tam olarak bu noktada devreye giriyor.” ifadelerini kullanıyor.

Akıllı evlerin popülaritesi artarken tüketicilerin en çok ilgi gösterdikleri alanlar arasında güvenlik yer alıyor. Öyle ki ev güvenliği sektörünün 2025 yılına del 77 milyar dolar değerinde olacağı öngörülüyor.

Kullanıcılar artık yalnızca fiziksel değil sanal güvenliklerini de garanti altına almak istiyorlar böylece özel alanlar için kullanılan bazı güvenlik önlemler evlere taşınıyor. Örneğin 3D baskı ev the haus.me kendi kendini kontrol eden su, kanalizasyon ve enerji sistemleri kullanıyor, Indoor Robotics tarafından geliştirilen ve tavana yerleştirilen drone evde geziniyor ve güvenliği sağlıyor, Trova Home tarafından geliştirilen kasalar ortak alanları paylaşan kullanıcıların ufak eşyalarını stil sahibi bir biçimde sağlamasına imkan tanıyor. Ev güvenliği sistemlerinin önemli örneklerinden Deep Sentinel etrafı izleyen HD kameralar ve tehditleri tespit eden yapay zeka sistemiyle 7/24 güvenlik sağlıyor. WGSN Insider güvenlik sistemlerine dair bu gelişmelerin evleri kozalardan zombilerin dahi istila edemeyeceği mağaralara dönüştüreceğini öngörüyor.

Mimar Italo Rota, önde gelen makine üretim şirketi MAE için karbon fiber için özel bir sergileme alanı olan MAE Müzesi’ni tasarladı.

Arkitera‘nın haberine göre müze büyük ölçüde karbon fiberden inşa edilecek, hem yeni malzemeler kullanılacak hem de geri dönüştürülecek, tasarım için döngüsel bir yaklaşım izlenecek. Elyafların otomotivden modaya ve bisiklete kadar çeşitli sektörlerde nasıl kullanıldığını gösteren müze koleksiyonunu inceleyen ziyaretçilere, rehber olarak robotlar eşlik edecek. MAE Müzesi, savaş sonrası Avrupa giysilerindeki sentetik elyafların altın çağından, kimya ve mühendislik araştırmalarında en son gelişmelere kadar geçmişten geleceğe bir yolculuk biçiminde tasarlandı.

Danimarkalı mimarlık stüdyosu EFFEKT, Venedik Mimarlık Bianeli’nde yer alan yedi mimari modelin etrafına suda bitki yetiştirme sisteminden faydalanarak yüzlerce çam fidesi dikti. 

Bienalin “Birlikte Nasıl Yaşayacağız?” temasına cevap veren Ego to Eco isimli bu enstalasyon içim dikilen 1200 adet bir yaşındaki fide, köklerine su ve besleyiciler sunan hidroponi (suda bitki yetiştirme) sisteminden faydalanıyor. Yani bitkiler topraktan faydalanılmadan yetiştiriliyor. Fideler bienalde altı ay kalacak arındansa Danimarka’ya bir yeşillendirme projesini parçası olmaya götürülecekler. EFFEKT bu ağaçların önümüzdeki elli yılda 1.000 ton karbondioksidi soğuracağını düşünüyor. Zaten projenin temel hedefi de kalıcı, pozitif etki yaratacak bir sergi yaratmak.