Haberler

Metaverse, NFT konularında harekete geçtiğini daha önce dile getiren Mark Zuckerberg, Facebook üzerinden paylaştığı gönderi ile birlikte NFT’lerin yaratıcılar ve koleksiyoncular için Instagram’a geleceğini duyurdu.

BiguMigu’un haberine göre ilk etapta ABD için küçük bir grupla denenmeye başlayan özellik sayesinde kullanıcılar NFT’lerini Instagram üzerinden ücretsiz bir şekilde ve sıradan bir gönderi gibi sergileme imkanı bulacak. Bu yeni özellik ayrıca dijital koleksiyonların paylaşılması, MetaMask gibi cüzdanların hesaba bağlatılabilmesi ve yaratıcı ve koleksiyoneri otomatik olarak etiketleme imkanları da sunuyor. Böylece NFT’lerin profil fotoğrafı olarak kullanılabilmesini sağlayan Twitter’ın ardından Instagram da bu dünyayla etkileşime geçiyor. 

Market alışverişinin online olarak yapılması pandemiyle birlikte ileri yaşlardaki kullanıcıların da günlük pratiğinin birer parçası haline geldi. Durum böyleyken çeşitli platformlar aynı deneyimin metaverse’de oluşturulması için çalışmalara başlamış durumda. 

Taylandlı şirket Central Retail, Zipmex isimli dijital platformla bir araya gelerek Kuzeydoğu Asya’nın metaverse’deki blok zincir destekli ilk dijital süpermarketini sundu. Buradaki hedef strateji, kullanıcılar için kolaylık sağlayan bir deneyim yaratarak geleceğin alışveriş inovasyonlarını sunmak ve kullanıcıların yaşam pratiğinin günlük bir parçası haline gelmek. Projeye ilişkin tüm detaylar paylaşılmamış olmakla birlikte envanter için blok zincir teknolojisinin, alım satım işlemleri için kripto paraların, üyelik ve müşteri hizmetleri içinse NFT’lerin kullanılacağı öngörülüyor. Deneyimin gerçek yaşamla ilişkilendirilebilmesi içinse alınan ürünlerin teslimine yönelik lojistik çözümler sunulacak. 

Kripto sistemi ve NFT’lerle birlikte yarattığımız enerji tüketiminin sera gazı emisyonları üzerindeki etkisi daha sık gündeme gelmeye başladı. 

İşte IRL Trashcan de dijital atıkların etkisi hakkında farkındalık yaratmak üzere hayata geçirilen bir kampanya. Soixante Circuits tasarım stüdyosu bu projeyle fiziksel ve dijital dünyalar arasında köprü kurmayı hedefliyor. Kullanıcılar tasarlanan fiziksel çöp kutusunun üzerine telefonlarını yerleştirdiklerinde mail kutuları temizlenmiş oluyor. Böylelikle dakikada 600 e-posta silebilen çöp kutusu sayesinde, dijital kirliliğin temizlenmesi konusunda bireysel olarak çok büyük bir anlam ifade etmese de tüm hesaplardaki e-postaların birleşimiyle dev bir etki yaratacak bir alışkanlık yaratılması hedefleniyor.

Influencer’lar günlük içerik tüketimimizin önemli bir kısmını oluştururken ve metaverse evreniyle ile kaynaşma süreci devam ederken sanal kişilikler hiç olmadığı kadar hayatımızda. 

Virtual Humans isimli web sitesi de influencer’lardan marka temsilcilerine tüm bu sanal kişiliklere dair haberlere, araştırmalara hatta röportajlara yer veriyor! Örneğin sitede sanal K-Pop dansçısı Sira’nın yer aldığı bir röportajı dinlemek ya da Instagram’ın mavi tik verdiği 35 sanal influencer’ın listesine ulaşmak mümkün. Sanal kişiliklerin her biri ayrı ayrı tanıtıldığı gibi tüm bu influencerlar sitede ayrıca hümanist, bebek-benzeri, TikTok’ta bulunan, müzisyen, feminen, maskülen gibi birçok alt kategoride sınıflandırma altında da toplanıyor.

Fransız sivil toplum kuruluşu Entourage, sanal dünyaya aktarılan finansal kaynakların gerçek dünyadaki sorunların çözülmesinde kullanılabileceğine vurgu yapan bir kampanyayla karşımıza çıkıyor.

Fransa’da 300 bin evsiz yaşıyor ve araştırma verileri, yoldan geçenlerin yüzde 85’inin evsizleri görmezden gelmeyi tercih ettiğini gösteriyor. Entourage meta evrende evsizliği deneyimleyen ilk kişi olarak konumlandırdığı Will karakteriyle bu soruna dikkat çekmeyi hedefliyor. Ciddi anlamda pahalı olan metaverse mülklerinin arasına dolanan Will, Entourage’ın ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi kolaylaştıran aplikasyonunu tanıtıyor.

Japon startup şirketi H2L Technologies, Metaverse’de daha güçlü bir dokunma deneyimi yaşatabilmek adına kullanıcıya küçük elektrik şokları veren bir bileklik geliştirdi. 

Moda defileleri, ünlü markaların dükkanları, sanal giysiler, sanal konserler derken gerçek yaşamın Metaverse evrenine taşınması için çalışmalar hızla devam ediyor. Dokunsal bildirimlerin sanal evrene taşınması aslında daha önce görülmemiş bir durum değil. Bununla birlikte genellikle olumlu deneyimlerin aktarıldığı bu ortamda acı gibi olumsuz bir hissin de canlandırılması fikri farklılık arz ediyor. H2L Technologies’in bilekliği o kadar hassas ki, bir top yakalama hissinden cildinizde çimdikleme hissi yaratan bir kuşa kadar tüm dokunsal duyumları hissettirebiliyor. Şirketin CEO’su Emi Tamaki gelecek on yılda hareket zorluğu yaşayanları “mekan, zaman ve beden” kısıtlamalarından kurtarmayı hedefliyor.

Amerikalı fütürist Amy Webb, Future Today Institute tarafından yayınlanan Teknoloji ve Bilim Trendleri Raporu’nun önemli noktalarını paylaştı. 

MediaCat’in haberine göre, Webb’in, bu yılki teması yeniden algılama olan rapora dair parmak bastığı en önemli nokta teknoloji trendlerinin anlamlı olmadığı. Webb, trendlerden ziyade başkalarının görmediği yeni fırsatlar ve riskler görebilmenin önemli olduğuna dikkat çekiyor. Rapordaki trendler arasındaysa; yapay zeka, Metaverse ile yeni bir boyut kazanan dijital kimlikler ve sentetik biyoloji var. Yapay zekâ başlığı altında; yazdığı metinler bir insanın yazabileceklerinden farksız olan teknolojiler, biyometrik tanıma sistemlerine dair tartışmalar, NFT’lerinin ömrünün sanıldığı kadar uzun olmayacağı iddiaları dile getiriliyor. 

“Think in Colour” isimli test, düşünceleri soyut dijital heykeller olarak görselleştiriyor. 

Psikologlarla birlikte geliştirilen uygulamada katılımcılara sorular soruluyor ve verdikleri yanıtlara göre soyut bir dijital heykel oluşturuluyor. Ardından verilen her bir cevap heykelde değişimlere neden oluyor. Başlangıçta bir heykel hamuru gibi beyaz bir yumurta olarak beliren heykel her bir soruya verilen yanıtla şekil, renk ve doku değiştiriyor. Testin sonucundaysa katılımcıların düşüncelerine dair metne dökülmüş sonuçlar veriliyor. Örneğin; %72 esnek düşüncelisin gibi sonuçlar veriliyor. BiguMig’nun haberine göre; Genel yayın yönetmeni Bert Bultinck testin amacını: “Okuyucuları kendi düşünme biçimlerini sorgulamaya itmek.” olarak tanımlıyor. 

Podcastlerin popülaritesinin pandemiyle kazandığı ivmeyi korumasının en temel nedeni ev işleri, araba ve toplu taşıma yolculukları, ofiste verilen molalar gibi pek çok sıkıcı anı keyifli hale getirebilmesi. Podrest ise yazıları podcaste dönüştürerek kullanıcıların seçeneklerini artırıyor.

Gün içerisinde daha sonra okurum diye kenara makale ayırıp kolay kolay geri dönemeyenler için kolaylık sağlayan platform, seçilen herhangi bir yazıyı podcast formatına çevirerek kullanıcının favori uygulamasından ya da platformundan dinlemesine imkan tanıyor. Böylelikle bir kişi tarafından günlük aktiviteler sırasında tüketilen içerik miktarını arttırmayı hedefleyen platform, podcast mantığını seven ama aradığı kalitede içerik bulamayanların kendilerine uygun içerikleri dönüştürebilmelerini sağlaması bakımından da öne çıkıyor. 

New York temelli mühendislik start-up’ı Esper Bionics, sezgisel öz-öğrenim teknolojisi kullanarak kişinin hedeflediği hareketi, benzer prostetiklerden daha hızlı tahmin eden bir prostetik kol üretti. 

Ester Hand, beyin aktiviteleri ve bilgilerini toplayarak hareketi başlatan bilgisayar temelli bir teknoloji kullanıyor. Prostetik kolu giyen kişi elini kontrol etmek istediğinde beyni spesifik kasları harekete geçirmek için uyarı gönderiyor. Şirketin kurucularından Dima Gazda, Ester Hand teknolojisine ilişkin olarak: “Engelleri olan kişilerin yaşamlarını özgüvenle ve en iyi biçimde yaşayabilmeleri için; hafif, dayanıklı ve insani becerileri mimik ederek zamanla öğrenen bir prostetik yaratmak istedik.” ifadelerini kullanıyor. Sevindirici bir diğer noktaysa; engelleri olan ya da felçli kişilerin yalnızca düşünceleriyle kontrol edebildikleri Ester Hand gibi cihaz ve prostetiklerin sayısının her geçen gün artıyor olması.