Haberler
theMagger News: Trendler


FARKINDALIK

Her yaş grubunda rastlanabilen bir eklem hastalığı olan artrit, hastaların çeşitli becerilerini sınırlandırması nedeniyle insanları mutfaktan uzaklaştırabiliyor. Nestle’nin yeni projesi de bu soruna ışık tutmayı ve mutfağı artrit hastaları için daha kolay bir yer haline getirmeyi hedefliyor.
Kapsayıcı modadan, çeşitli engelleri olanların daha rahat kullanabileceği deodorant...
Her yaş grubunda rastlanabilen bir eklem hastalığı olan artrit, hastaların çeşitli becerilerini sınırlandırması nedeniyle insanları mutfaktan uzaklaştırabiliyor. Nestle’nin yeni projesi de bu soruna ışık tutmayı ve mutfağı artrit hastaları için daha kolay bir yer haline getirmeyi hedefliyor.
Kapsayıcı modadan, çeşitli engelleri olanların daha rahat kullanabileceği deodorant tasarımlarına günlük yaşamı pratiğinin her noktasında, farklılıkları olanları göz ardı etmeyen projelerin birbiri ardına hayata geçtiğini görüyoruz. Nestle de bu farkındalığı mutfağa taşıyor. Markanın, artrit teşhislerinin dünyanın geri kalanına oranla yüzde 60 daha yüksek olduğu Meksika’da hayata geçirdiği projede bir fizyoterapist, bir diyetisyen ve bir şefin danışmanlığında hazırlanan uygulaması kolay, artrit dostu tarifler sunuluyor. Tariflerin özelliği, el egzersizleri ve anti-enflamatuar malzemeleri bir araya getirirken aynı zamanda zor semptomlarla nasıl başa çıkılacağına dair ek bilgiler sunuyor olması. Nestle’nin proje için iş birliği yaptığı Publicis Conseil Yönetici Kreatif Direktörü Diego Wallach, projeyi: “Asıl önemli olan, artrit hastalarına yaşam kalitelerini iyileştirmeye hizmet edecek akıllıca bir çözüm sunmaktı. Bu vesileyle tüm dünyayı artritle yaşamanın zorluklarından haberdar etmek de kapsayıcılık mesajı vermenin etkili bir yolu oldu.” sözleriyle özetliyor.


GASTRONOMİ

Tüm trend analizi kuruluşları 2023 tahminleri arasında yemeklerin deneyimsel yönünün ön plana çıkacağından söz ederken Fransız start-up Zephalto yakından dinliyor olacak ki çıtayı “göklere” çıkarıyor.
Uzay turizmi üzerinde uzmanlaşan şirket dünyadan 25 km yukarıda, stratosferde, gurme yemek deneyimi için ön rezervasyonları açmış durumda. Bu eşsiz deneyim için Zephalto,...
Tüm trend analizi kuruluşları 2023 tahminleri arasında yemeklerin deneyimsel yönünün ön plana çıkacağından söz ederken Fransız start-up Zephalto yakından dinliyor olacak ki çıtayı “göklere” çıkarıyor.
Uzay turizmi üzerinde uzmanlaşan şirket dünyadan 25 km yukarıda, stratosferde, gurme yemek deneyimi için ön rezervasyonları açmış durumda. Bu eşsiz deneyim için Zephalto, katılımcılara bir balona bağlı Céleste adlı basınçlı kapsülüne binme şansı sunuyor. Altı yolcuyu “Dünyanın üzerinde ve atmosferin %98’i uzayın karanlığına dalmış” bir yolculuk için cennete götürmekten iki pilotun görev alacağı; altı saat sürecek bu alışılmışın dışındaki yolculukta katılımcıların gerekli yüksekliğe ulaşmak, manzaranın tadını çıkarmak ve geri dönmek için vakti olacağı belirtiliyor. Zephalto ayrıca, helyumla çalışan ve tekrar kullanılması mümkün bir balonla yapılacak bu yolculuğun düşük karbon emülsiyonlu bir deneyim olacağını öne sürüyor. Tahmin edilebileceği gibi deneyim herkes için erişilebilir değil. Yer ayırtmak için öncelikle on binlerce euroluk bir ön ödeme yapılması ardından da seçilenler arasında yer alındıktan sonra, özel menünün tadını çıkarabilmek için 120.000 euroluk bir ikinci bir ödeme yapılması gerekiyor.


GASTRONOMİ

Yaratıcı ikili Steinbeisser, 2012’den bu yana, benzersiz mutfak deneyimleri yaratmak için hayata geçirdikleri tasarım ve yemek projesi “Deneysel Gastronomi” ile yemek deneyimi algısında sofra takımı seçiminin önemini araştırıyor.
Ünlü şefleri ve sanatçıları bir araya getiren proje yeni gastronomi meydan okumaları için çeşitli temalar belirliyor ve yemekler düzenliyor. Bu etkinliklerde,...
Yaratıcı ikili Steinbeisser, 2012’den bu yana, benzersiz mutfak deneyimleri yaratmak için hayata geçirdikleri tasarım ve yemek projesi “Deneysel Gastronomi” ile yemek deneyimi algısında sofra takımı seçiminin önemini araştırıyor.
Ünlü şefleri ve sanatçıları bir araya getiren proje yeni gastronomi meydan okumaları için çeşitli temalar belirliyor ve yemekler düzenliyor. Bu etkinliklerde, menüler ünlü şeflerin elinden çıkarken, sanatçı ve tasarımcılarda yalnızca etkinliğe özel, benzersiz çatal-bıçak ve sofra takımları tasarlıyor. Yemeklerin amacı tasarım, gastronomi ve doğayı birleştiren çağdaş mutfağı en üst düzeyde sergilemek. Bu yüzden de her akşam yemeği, yerel organik ve biyodinamik üreticilerden temin edilen yiyecek ve içecekler kullanılarak tamamen bitki bazlı olarak hazırlanıyor. Yemeklerin görsel tasarımları yaratılırken birlikte servis edilecekleri sofra takımlarına uyumlu olmalarına özen gösteriliyor. Steinbeisser gastronomi için sanatçılar tarafından yaratılan olağanüstü yemek takımlarından oluşan bir koleksiyonları Jouw isimli mağazada sunuyor. Bir uyarı: mağazada satılan ürünler, normal kullanılabilirlik kurallarına uymuyor. Bunun yerine, sofra takımı ve kullanıcı arasındaki ilişki hakkındaki önyargıları yeniden gözden geçirmeniz için sizi zorluyorlar.


GASTRONOMİ

“Bir bölgenin coğrafyasına ait, lokal ürünler kullanmak ve dışarıdan, hazır ürün almamak” şeklinde tanımlayabileceğimiz ‘slow food‘ akımını muhtemelen duymuşsunuzdur. Miksolojist Danny Child’ın popüler Instagram hesabında izini sürdüğü ‘slow drinks’ akımı da benzer bir motivasyonla yola çıkıyor.
Fine Dining Lovers’ın “yiyecek toplayıcı, fermenter,...
“Bir bölgenin coğrafyasına ait, lokal ürünler kullanmak ve dışarıdan, hazır ürün almamak” şeklinde tanımlayabileceğimiz ‘slow food‘ akımını muhtemelen duymuşsunuzdur. Miksolojist Danny Child’ın popüler Instagram hesabında izini sürdüğü ‘slow drinks’ akımı da benzer bir motivasyonla yola çıkıyor.
Fine Dining Lovers’ın “yiyecek toplayıcı, fermenter, turşucu ve sihirbaz” olarak tanıttığı Danny Childs, bahçeden bardağa diyebileceğimiz kokteyllerinde yerel olarak yetiştirilen ve toplanan malzemeler kullanarak ün kazanıyor. Barmen olarak çalışırken miksolojiye adım atışıysa Şili’nin Santiago kentinde, ailesinin bir restoranı olan arkadaşı Felipe ile kokteyl menüsü yaratmaları üzerine gerçekleşiyor. Felipe, boldo ağacı gibi yadigar malzemeleri tanıyınca bunlarla aromatik bir boldo ağacı mojito yapıyorlar. Restorana gelenler de tanıdıkları malzemeleri kokteyllerinde tatmaktan keyif alıyor. Böylece Childs bir bölgeye ait malzemelerle uzun sürelerde hazırlanmış kokteyller üzerine çalışmaya başlıyor. Bu sayede de bazı lokal malzemeleri onlardan haberdar olmayan insanlara da tanıtmış oluyor. 2023’ü Eylül ayında da gustosunu anlattığı “Slow Drinks” isimli kitabını yayınlayacak.


GASTRONOMİ

Vegan et alternatiflerinin ardından süt ürünlerinde de vegan alternatif arayışının popüler ve inovasyonları doğuran bir noktaya ulaştığını biliyoruz. Öyle ki bu yıl patates sütü ve larva yağı gibi çizgi dışı, tartışmalı alternatiflerle tanıştık. Son dönemdeyse kabulü daha kolay bir seçenek sıkça karşımıza çıkıyor: Antep fıstığı sütü.
Fıstık bazlı...
Vegan et alternatiflerinin ardından süt ürünlerinde de vegan alternatif arayışının popüler ve inovasyonları doğuran bir noktaya ulaştığını biliyoruz. Öyle ki bu yıl patates sütü ve larva yağı gibi çizgi dışı, tartışmalı alternatiflerle tanıştık. Son dönemdeyse kabulü daha kolay bir seçenek sıkça karşımıza çıkıyor: Antep fıstığı sütü.
Fıstık bazlı süt ürünleri, süt ve diğer alternatif süt bazlı ürünlere giderek daha popüler bir alternatif haline geliyor. Bunda fıstık sütlerinin ve yağlarının hafif bir tat ve zengin besin içeriği sunmasının katkısı büyük. Antep fıstığı sütüyse kültürel olarak da daha yatkın olduğumuz ve damak tadımıza yaklaşan bir seçenek olarak daha kolay kabul görürken, vegan olmayanların da ilgisini yakalamış olmasıyla öne çıkıyor. Tek başına tüketilmediği senaryolarda dahi kahve ve tatlı formüllerine eklenen aromatik bir lezzet olarak soya, yulaf gibi seçeneklerin rakibi konumunda.


GASTRONOMİ

Gastronomi dünyasının en prestijli ödüllerinden “Dünyanın En İyi 50 Barı” seremonisi bu yıl dünyanın en kozmopolit şehirlerinden Barcelona’da düzenlendi.
Kazananın anonim olarak mekanları deneyimleyen 650 anonim kişi tarafından belirlendiği yarışmanın birincisi Barcelona’daki Paradiso olurken onu Londra’daki Tayēr + Elementary ile yine Barcelona’daki Sips izledi. Özel ödüllerde ismi...
Gastronomi dünyasının en prestijli ödüllerinden “Dünyanın En İyi 50 Barı” seremonisi bu yıl dünyanın en kozmopolit şehirlerinden Barcelona’da düzenlendi.
Kazananın anonim olarak mekanları deneyimleyen 650 anonim kişi tarafından belirlendiği yarışmanın birincisi Barcelona’daki Paradiso olurken onu Londra’daki Tayēr + Elementary ile yine Barcelona’daki Sips izledi. Özel ödüllerde ismi geçen, minimalizm ve yerel malzemeleri kullanmasıyla tanınan, İskoçya’daki Röda Huset “Takip Edilmesi Gereken” bar ödülünü aldı. “Sürdürülebilir Bar” ödülünün sahibiyse Paris’teki Little Red Door oldu. 2022 listesine altı barla giren New York ise dünyadaki en iyi barların sahibi olan şehir sıfatını almayı başardı. İlk dörde giren diğer şehirler sırasıyla: Londra, Barcelona ve Mexico City oldu.


GASTRONOMİ

İtiraf edelim Ghibli filmlerini hikayeleri kadar izlemeye doyamadığımız yemek sekansları için de izliyoruz. Stüdyo da bunun farkına varmış olacak ki yakın zamanda karşımıza bir yemek kitabıyla çıkıyor.
“Studio Ghibli: The Unofficial Cookbook” isimli kitap, My Neighbor Totoro filmindeki ‘bento box’lar ve Spirited Away filmindeki kırmızı fasülyeli ekmekler dahil olmak üzere 20 filmden tarifler...
İtiraf edelim Ghibli filmlerini hikayeleri kadar izlemeye doyamadığımız yemek sekansları için de izliyoruz. Stüdyo da bunun farkına varmış olacak ki yakın zamanda karşımıza bir yemek kitabıyla çıkıyor.
“Studio Ghibli: The Unofficial Cookbook” isimli kitap, My Neighbor Totoro filmindeki ‘bento box’lar ve Spirited Away filmindeki kırmızı fasülyeli ekmekler dahil olmak üzere 20 filmden tarifler içeriyor. Kitapta yer alan tarifler pratik ve kolayca uygulanabilecek şekilde anlatılıyor. Böylece tavada pişen pastırmalar ve yumurtalardan ağız sulandıran ‘ramen’lere filmlerde izlediğimiz etkileyici aşçılık anları izleyicilerin kendi mutfaklarına taşınıyor. İzleyiciler üzerindeki görsel cazibesini fark eden Studio Ghibli’nin heyecanla izlediğimiz tek projesi yemek kitabı da değil. Miyazaki’nin fantastik dünyasına giriş yapmanın başka yollarını görmek isterseniz sizi Ghibli Park‘a alalım.


GASTRONOMİ

Starbucks, hem NFT platformu hem de blok zincir tabanlı dijital sadakat programı olan Starbucks Odyssey adlı projesini duyurdu.
BiguMigu’nun haberine göre şirketin altı aydır üzerinde çalıştığı proje, hem de oyunlaştırma ile kullanıcılara özel ayrıcalıklar sunacak bir sadakat programı. Web3 deneyimini kolaylaştırmak amacıyla NFT formatındaki dijital ürünleri saklamak için kripto cüzdan...
Starbucks, hem NFT platformu hem de blok zincir tabanlı dijital sadakat programı olan Starbucks Odyssey adlı projesini duyurdu.
BiguMigu’nun haberine göre şirketin altı aydır üzerinde çalıştığı proje, hem de oyunlaştırma ile kullanıcılara özel ayrıcalıklar sunacak bir sadakat programı. Web3 deneyimini kolaylaştırmak amacıyla NFT formatındaki dijital ürünleri saklamak için kripto cüzdan gerektirmeyen Odyssey’de, kullanıcılar NFT’leri kredi kartı veya debit kart ile satın alabilecekler. NFT’lerin her biri parasal değere sahip olacak ve Starbucks Odyssey kullanıcıları arasında ticareti yapılabilecek. Starbucks’ın Odyssey ile sunduğu deneyim, dijital dünyadaki oyunlaştırma deneyimini gerçek dünyadan fiizksel deneyimlerle de ödüllendirmek üzerine. Örneğin; Odyssey’de kahve satın alındıkça ödüller kazanılabilecek.


GASTRONOMİ

Vegan et alternatiflerinin ardından süt ürünlerinde de vegan alternatif arayışına yanıtlar sunulmaya başlamış durumda. Öyle ki WSGN’e göre bitki bazlı ürün endüstrisinin büyüme oranı 2020’nin iki katına çıktı. Durum böyleyken umulmadık bazı ana malzeme kaynaklarıyla da tanışmaya başlıyoruz bunlardan biri de larva yağı!
Aslında böceklerin bir besin kaynağı oluşu...
Vegan et alternatiflerinin ardından süt ürünlerinde de vegan alternatif arayışına yanıtlar sunulmaya başlamış durumda. Öyle ki WSGN’e göre bitki bazlı ürün endüstrisinin büyüme oranı 2020’nin iki katına çıktı. Durum böyleyken umulmadık bazı ana malzeme kaynaklarıyla da tanışmaya başlıyoruz bunlardan biri de larva yağı!
Aslında böceklerin bir besin kaynağı oluşu gastronomi dünyası için yeni bir konu değil. Artan nüfus, hızla ve yüksek sayılarda üretilebilen böcekleri pratik bir besin kaynağı haline getiriyor. Larva yağı da bu gelişmelerin bir uzantısı. Üretimi için siyah asker sineği larvalarının ıslatılmasının ardından siyah-grimsi topaklar oluşturana kadar karıştırılıyor. Süreç kulağa iştah açısı gelmese de araştırmacılara göre tüketicilerin çoğu hayvansal yağlarla arasındaki farkı tespit etmekte zorlanıyor çünkü pastaların içine konan yağların %25’i larva yağıya değiştiriliyor. Buna ek olarak böceklerden elde edilen süt ürünleri daha sürdürülebilir çünkü üretim süreçlerinde daha az su kullanılıyor.


GASTRONOMİ

London Belgravia’da bulunan The Ice-Cream Project isimli konsept dükkan, moda tasarımcısı Anya Hindmarch’ın kült yiyecek markalarından sevdiği ancak dondurma dünyası alışılmadık olan tatları sunuyor.
Ufak miktarlarda ve el yapımı olarak hazırlanan 14 farklı dondurma aromasının arasında soslar, çay, naneli şeker, mısır gevreği ve hatta fasulye var! Örneğin; soya soslu, ketçaplı, mayonezli,...
London Belgravia’da bulunan The Ice-Cream Project isimli konsept dükkan, moda tasarımcısı Anya Hindmarch’ın kült yiyecek markalarından sevdiği ancak dondurma dünyası alışılmadık olan tatları sunuyor.
Ufak miktarlarda ve el yapımı olarak hazırlanan 14 farklı dondurma aromasının arasında soslar, çay, naneli şeker, mısır gevreği ve hatta fasulye var! Örneğin; soya soslu, ketçaplı, mayonezli, Coco Pops mısır gevrekli dondurmalar denemek mümkün. Hindmarch projeye ilişkin olarak Fine Dining Lovers’a verdiği röportajda: “Günlük şeyleri sıradışı şekilde yapmak her zaman benim tutkularımdan biri oldu. Bu yüzden de ikonik markaları oyuna dahil etmeyi seviyorum. The Ice Cream Project sofistike malzemelerle çalışarak farklı bakış açıları ve sanatsal tarifler yaratıyor.” ifadelerini kullanıyor.