Haberler
theMagger News: Trendler


HABERLER - SLIDER

Her sokak sanatı eseri ya da her kimliğini gizleyen sanatçı için yapılan Banksy kıyaslamaları… Sanatla uzaktan yakından ilgili herkesin bildiği o isim… 2003 yılında BBC ile yaptığı ve yeni gün ışığına çıkarılan röportajda Banksy gerçek ismini açıklıyor!
BBC Radio 4‘un The Banksy Story programı için yayınlanan özel bir bölümün parçası olan ve yirmi yıl önce radyoya...
Her sokak sanatı eseri ya da her kimliğini gizleyen sanatçı için yapılan Banksy kıyaslamaları… Sanatla uzaktan yakından ilgili herkesin bildiği o isim… 2003 yılında BBC ile yaptığı ve yeni gün ışığına çıkarılan röportajda Banksy gerçek ismini açıklıyor!
BBC Radio 4‘un The Banksy Story programı için yayınlanan özel bir bölümün parçası olan ve yirmi yıl önce radyoya kaydedilen ancak hiçbir zaman yayınlanmayan röportaj sanat muhabiri Nigel Wrench tarafından gerçekleştiriliyor. Wrench, röportajda Banksy’nin gerçek ismini kullanıp kullanamayacağını soruyor ve he Independent’ın zaten bu ismi kullandığını belirterek sanatçıdan isminin Robert Banks olup olmadığını teyit etmesini istiyor. Banksy de “Adım Robbie” açıklamasında bulunuyor. Röportajın devamındaysa grafitinin vandalizm olup olmadığı üzerine görüşlerini şu şekilde açıklıyor: “Eğer düzgün yapılırsa yasadışıdır! Ama yaptığım işlerden dolayı çoğu insandan iyi tepkiler aldığımı düşünüyorum. Bilirsiniz, geçmişte polislerin bile hoşlarına giden şeyler olduğunu söyledikleri oldu, ama… Ben sadece dışarı çıkıp bunları boyamanın benim hakkım olduğunu düşünüyorum. Eğer beğenmezlerse gidip üzerini boyamak da aynı şekilde bir başkasının hakkı, anlıyor musunuz? Aslında bir kova beyaz boya ile bir şeylerin üzerini boyamak çok uzun sürmez. Bence şehre büyük bir oyun alanı gibi davranırsanız daha iyi olur. Orası etrafı dağıtmak için var, anlıyor musunuz?”


İYİ YAŞAM

Sezgisel yeme ve farkındalıkla yeme kavramlarını muhtemelen duymuşsunuzdur. Özellikle diyet kültürü ile büyüyen kadınların kaybettiği açlık-tokluk sinyallerinin farkında varma, vücudun taleplerine saygı duyma, yiyecekleri iyi ve kötü olarak sınıflandırmaktan kaçınma pratiklerini destekleyen bu kavramlara bir yenisi olarak “epikürcü yeme” ile tanışıyoruz.
Uzman...
Sezgisel yeme ve farkındalıkla yeme kavramlarını muhtemelen duymuşsunuzdur. Özellikle diyet kültürü ile büyüyen kadınların kaybettiği açlık-tokluk sinyallerinin farkında varma, vücudun taleplerine saygı duyma, yiyecekleri iyi ve kötü olarak sınıflandırmaktan kaçınma pratiklerini destekleyen bu kavramlara bir yenisi olarak “epikürcü yeme” ile tanışıyoruz.
Uzman Diyetisyen Tuğçe Tatoğlu, epikürcü yeme pratiğini şu şekilde açıklıyor: “Hayatta kalmamız için yemek yemenin keyif veriyor olması gerekir. Keyif vermiyor olsaydı yemek aramakla/yapmakla kim uğraşırdı. Voltaire’in de dediği gibi “Tanrı yemek yemeyi ve içmeyi bir zorunluluk olduğu kadar bir zevk için de yaratmamış olsaydı yemek&içmek kadar sıkıcı bir şey daha olamazdı.” Yemek yemek hayvanlardan farklı olarak insanlar için güdüsel ihtiyaçlarını karşılamaktan daha farklı şekillerde de haz verebilir. Epikürcü yeme de aslında bunu tanımlamak için kullanılır. Epikürcü yeme zevki besinin duygusal ve sembolik değerinin estetik olarak takdir edilmesinden kaynaklanan bir zevk olarak tanımlanır.”
Yani epikürcü yeme ile, keyif alma hissini bu zaman kadar özdeşleştirdiğimiz aşırı yeme ve kontrolsüzlük ile bağdaştırmaya son veriyoruz. Farkındalıkla yemeye artan ilgiyle birlikte görüldüğü gibi, duyu organlarına odaklanarak yiyeceklerden alınan keyif ve tatminin arttırılması beslenmede miktardansa kalitenin ön planda tutulmasına yardımcı oluyor! Epikürcü yeme eğilimi ile daha yüksek iyi hal arasında ilişki bulunuyor. Bu da yemek yerken keyif almaktan çekinmemenin, aksine farkındalıklı yeme pratikleriyle yemekten aldığımız tatmini arttırmanın doğru bir tercih olduğunu vurguluyor.


HABERLER - SLIDER

Akıllı telefonların nasıl bir dikkat dağınıklığı ve erteleme aracı olduğundan bahsetmek artık klişenin de ötesinde gereksiz hale gelmiş durumda. Yine de telefon bağımlılığımızın çözümünü tam olarak bulabilmiş değiliz. Sosyal medya detoksları işlevsel olabilse de kısa süreli çözümler gibi görünüyor. Tüm bu endişelerimizde yalnız olmadığımız açık ki Kendrick Lamar da soruna bir çözüm önerisiyle...
Akıllı telefonların nasıl bir dikkat dağınıklığı ve erteleme aracı olduğundan bahsetmek artık klişenin de ötesinde gereksiz hale gelmiş durumda. Yine de telefon bağımlılığımızın çözümünü tam olarak bulabilmiş değiliz. Sosyal medya detoksları işlevsel olabilse de kısa süreli çözümler gibi görünüyor. Tüm bu endişelerimizde yalnız olmadığımız açık ki Kendrick Lamar da soruna bir çözüm önerisiyle geliyor: “The Light Phone II”.
Basın bültenine göre: “Light Phone II, mümkün olduğu kadar az kullanılacak şekilde tasarlanmış birinci sınıf, minimal bir telefon. Dikkat dağıtmayan, modern akıllı telefonlarımızın temel özellikleriyle tasarlanan Light Phone II, ‘sadece bir telefon‘” Sadece bir telefon ile kastedilen The Light Phone II’nin yalnızca arama ve görsel bulunmayan mesajlar için kullanılacak olması; yani hiçbir zaman sosyal medya, internette gezinme, e-posta, haberler veya reklamlara yer vermiyor. Kendrick Lamar bu eski tip teknolojiye dönüş konusunda istekli tek isim de değil. Rapçiler ve sanatçıların büyük çoğunluğu, dikkat dağıtıcı şeyleri azaltıyor ve modası geçmiş (bazılarına göre nostaljik diyebilir) yaşam tarzlarının peşinde koşuyor. Örneğin; Jay-Z 90’larda kullanılan çağrı cihazları ve tuşlu telefonları tercih ediyor. Seth Rogen yazıları için Wi-Fi bağlantısı olmayan bir dizüstü bilgisayar kullanıyor. Günün sonunda tıpkı The Light Phone II gibi “mümkün olduğunca az kullanmak için yaratılan teknolojik cihazlar”ın popülaritesi gidecek artacak gibi görünüyor.


GASTRONOMİ

Gittiğiniz restoranda siparişinizin yanlış gelmesi sizi ne kadar rahatsız eder? Eğer bulunduğunuz restoran Japonya’da yer alan “Restaurant of Mistaken Orders” ise muhtemelen hiç çünkü buradaki tüm garsonlar demans hastalarından oluşuyor ve ziyaret edenler de bunun bilincinde olarak buraya geliyor.
Dünya üzerinde 35 milyon demans hastası bulunuyor. Restoranın kurucusu Shiro Oguni de...
Gittiğiniz restoranda siparişinizin yanlış gelmesi sizi ne kadar rahatsız eder? Eğer bulunduğunuz restoran Japonya’da yer alan “Restaurant of Mistaken Orders” ise muhtemelen hiç çünkü buradaki tüm garsonlar demans hastalarından oluşuyor ve ziyaret edenler de bunun bilincinde olarak buraya geliyor.
Dünya üzerinde 35 milyon demans hastası bulunuyor. Restoranın kurucusu Shiro Oguni de toplumun dışında kalmaya zorlanan demans hastalarına dair yanlış algıları kırmak üzere yola çıkıyor. Oguni, demans hastalığının yanlış anlaşıldığını, bu kişilerin kendileri için hiçbir şey yapmalarının mümkün olmayacağı düşüncesinin doğru olmadığını ve demansı olan insanların da toplumun birer parçası olabileceğini savunuyor. Restaurant of Mistaken Orders sabit yere sahip değil; daha ziyade özel bir menü sunan pop-up restoran şeklinde hizmet veriyor. Tamamı demans hastalarından oluşan çalışanlar müşterilerle iletişime geçiyor ve siparişler çoğunlukla yanlış gelse de lezzet bakımından hiçbir sorun yaşanmıyor. Zaten ziyaretçiler de restoranın özelliğini bildiklerinden yanlış sipariş ihtimalini göze alarak geliyor. Amaç: demans hastalığına sahip insanlarla sağlıklı insanlar arasındaki iletişimi sağlamak ve sıcak bir ortam yakalamak! Restoranda yanlış servis oranı %37 iken mutlu ayrılan konuk oranının %99 oluşu da toplumda demans hastaları için hoşgörüye ve toleransa yer olduğunu kanıtlıyor.


HABERLER - SLIDER

Bir Fransızce playlist hazırlamanız gerekse en başta kim yer alırdı? Çoğumuzun yanıtı şüphesiz Edith Piaf olacaktır. Tam da bu yüzden Warner Music Group sanatçının bir animasyon biyografisi üzerinde çalışıyor.
Piaf’ın1920’lerden 1960’lara kadar olan hayatını New York ve Paris eksenlerinde gösterecek filmde “La Vie en rose” ve “Non, je ne regrette rien” gibi en bilinen şarkılarının kayıtları da yer alacak....
Bir Fransızce playlist hazırlamanız gerekse en başta kim yer alırdı? Çoğumuzun yanıtı şüphesiz Edith Piaf olacaktır. Tam da bu yüzden Warner Music Group sanatçının bir animasyon biyografisi üzerinde çalışıyor. Piaf’ın kendi yapım şirketi Seriously Happy ile birlikte çalışan şirketin açıklamasına göre; “Animasyon yüzlerce ses klibi ve görüntü üzerinde eğitilmiş yapay zeka teknolojisine” sahip olacak!
Piaf’ın1920’lerden 1960’lara kadar olan hayatını New York ve Paris eksenlerinde gösterecek filmde “La Vie en rose” ve “Non, je ne regrette rien” gibi en bilinen şarkılarının kayıtları da yer alacak. Hikayesini ise Piaf’ın kendisi yeniden canlandırılan sesiyle anlatacak. Yapılan açıklamalara göre: “Animasyon, Édith’in hikayesine modern bir bakış açısı getirirken, arşiv görüntüleri, sahne ve TV performansları, kişisel görüntüler ve TV röportajları da izleyicilere Piaf’ın hayatının önemli anlarına otantik bir bakış sağlayacak.” Yapay zekadan destek alarak sanatçının yeni nesile kazandırılması hedeflenen filmin vizyon tarihi henüz belli olmamakla birlikte söylenenler arasında; filmin daha önce; Sting, Stevie Wonder ve Donna Summer hakkında TV belgeselleri hazırlamış olan Julie Veille‘in bir fikrine dayandığı var.


HABERLER - SLIDER

Para, pek çok insan için endişe yaratan bir konu. Bunda şüphesiz akademik hayatımız boyunca aldığımız eğitimlerin önemli bir kısmının finansal okuryazarlık konusunda bize açık bir fikir vermemesi yatıyor. Buna ek olarak finans alanında kadınların daha az aktif olduğu biliniyor. Girişim ve özel sermaye şirketlerinde kadınlar üst düzey rollerin %10’undan azını oluşturuyor.
İşte Secret de finansal okuryazarlık...
Para, pek çok insan için endişe yaratan bir konu. Bunda şüphesiz akademik hayatımız boyunca aldığımız eğitimlerin önemli bir kısmının finansal okuryazarlık konusunda bize açık bir fikir vermemesi yatıyor. Buna ek olarak finans alanında kadınların daha az aktif olduğu biliniyor. Girişim ve özel sermaye şirketlerinde kadınlar üst düzey rollerin %10’undan azını oluşturuyor.
İşte Secret de finansal okuryazarlık araçlarına erişim sağlayan yeni başlatılan bir eğitim platformu olan Secret U aracılığıyla genç kadınları güçlendirmeye kendini adıyor. Gelecek nesil kadınlara kapsamlı finansal okuryazarlık kaynakları sağlamak ve kişisel finansla ilgili stres ve belirsizliği hafifletmelerine yardımcı olmak için Secret, Boss Women Media, Open Path Psikoterapi Kolektifi ve tanınmış kadın finans uzmanlarıyla bir araya gelmiş durumda. 2023’te nesiller arası kaygının tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmasıyla birlikte, finansın Z Kuşağı için bir sıkıntı noktası olmaya devam ettiğini” gösteren araştırmaları takip eden Secret, finansal okuryazarlık kaynağı sunarak bu kaygının azaltılmasını hedefliyor. Finansal eğitim ve kişisel bütçenin yönetimi konusunda fikir sahibi olunması için kaynaklar sunan uygulama ayrıca finansal stres ve kaygının Z kuşağı kadınları üzerindeki psikolojik etkisini ele almak için ruh sağlığı platformlarıyla da iş birliği yapıyor.


MODA

Pandemi döneminde it-bag oluşuyla tanıdığımız Telfar konu moda dünyasını şaşırtmak olduğunda hamle ardına hamle yapmayı sürdürüyor. Bundan birkaç ay önce Telfar fiyatlama modelini değiştirdiği projesini açıklamıştı. Bu projeye göre; kullanıcılar markanın web sitesinde oturum açan kullanıcılar artık maliyetlerin önceden belirlenmediğini veya keyfi olarak sabitlenmediği gördüler. Bunun yerine, yeni bir...
Pandemi döneminde it-bag oluşuyla tanıdığımız Telfar konu moda dünyasını şaşırtmak olduğunda hamle ardına hamle yapmayı sürdürüyor. Bundan birkaç ay önce Telfar fiyatlama modelini değiştirdiği projesini açıklamıştı. Bu projeye göre; kullanıcılar markanın web sitesinde oturum açan kullanıcılar artık maliyetlerin önceden belirlenmediğini veya keyfi olarak sabitlenmediği gördüler. Bunun yerine, yeni bir dinamik fiyatlandırma aracıyla, en popüler ve en hızlı satan ürünlerin en uygun fiyatlı ürünler olmasını sağlandı.
Demokratik bir moda markası olma iddiasını sürdüren Telfar bu kez de 5.000 ila 10.000 arasında ikonik vegan deri alışveriş çantasını dağıtmaya hazırlanıyor ve bu süreçte “senin için değil, herkes için” sloganını kullanıyor. Telfar, efsanevi çantasının her boyutunu, rengini web sitesinde sunmuş durumda; takipçilerin yapması gerekene kendileri için çanta siparişi ederken, bedava çantayı hak eden aile üyeleri, arkadaşları gibi sevdikleri bir kişiyi aday göstermek. Bunun için 20 sn’lik kısa bir video göndermeleri isteniyor. Telfar da 48 saat içinde müşterilere hediye çanta için özel bir kod gönderiyor. Her bir kişi kaç çanta satın aldığından bağımsız olarak yalnızca bir koda sahip olabiliyor. Telfar’ın kampanyasını tümüyle ücretsiz olduğu elbette söylenemez zira hediye çanta için öncelikle bir ürün satın almış olmak gerekiyor bununla birlikte fiyatlandırma politikalarından özel gün kampanyalarında Telfar’ın girişimleri lüks dünyası için fazlasıyla marjinal.


BUSINESS

‘Influencer marketing’in yükselişi her yeni yılda pazarlama trendleri arasında karşımıza çıkmayı sürdürüyor ancak bu durum influencer habitatının ve markaların tercihlerinin aynı olduğu anlamına gelmiyor.
Markalar iş birlikleri yapacakları influencer’ları seçerken geçmişte olduğundan çok daha özenliler. 2024 ‘influencer marketing’ dünyasında takipçi sayısının yerini...
‘Influencer marketing’in yükselişi her yeni yılda pazarlama trendleri arasında karşımıza çıkmayı sürdürüyor ancak bu durum influencer habitatının ve markaların tercihlerinin aynı olduğu anlamına gelmiyor.
Markalar iş birlikleri yapacakları influencer’ları seçerken geçmişte olduğundan çok daha özenliler. 2024 ‘influencer marketing’ dünyasında takipçi sayısının yerini üretilen içeriklerin kalitesi, niş bir kitleye sahip olmak, güvenilirlik gibi kriterler alıyor. 1000-10000 arasında takipçi sayısına sahip ‘micro influencer’ların geniş bir erişim alanı olmasa da sadık takipçileri (ve yüksek katılım oranları) onları marka ortaklıkları için çekici kılmaya başlıyor. Ayın şekilde müzik, spor ve sanatın belirli alanlarına dair içerik üreten ve bu özellikleriyle niş bir takipçi kitlesine sahip olan ‘influencer’lar da ilgi odağı olmaya başlıyor. Yani ‘infleuncer’ların bu kimliklerinin dışında özel bir çalışma alanları olması onları daha cazip hale getiriyor. Son dönemde markaların ödüllü sporcular, müzisyenler, sanatçılar ve yazarlarla çalışmaya başlamasını altındaki motivasyon da tam olarak burada yatıyor.
Markaların %48’i, bir içerik oluşturucunun hedef kitlesiyle olan ilişkisinin başarılı bir ortaklık için en önemli faktör olduğunu söylüyor. Micro influencer’ların hedef kitlelerinin daha küçük oluşu da onların takipçileriyle birebir etkileşim kurabilmelerini sağlıyor. %6’lık etkileşim oranına sahip olan mikro influencerlar sektördeki en yüksek etkileşim oranına sahip. Bunun yanı sıra tüketiciler micro influencerlar’ı güvenebilecekleri gerçek insanlar olarak görüyor. Gençlerin %70’inin influencerlara ünlülerden daha fazla güvenmesi şaşırtıcı değil. Markalar için bir diğer tercih nedeni ise; micro influencer’ların çok takipçili influencer’lara göre çok daha uygun ücret taleplerinde bulunuyor olmaları; böylelikle düşük bir bütçeyle daha fazla yatırım getirisi elde edilebiliyor.


GASTRONOMİ

Daha önce ismini duymadığımı yosun türleri, alternatif protein kaynakları ve daha onlarcası. Gastronomi dünyası da diğer onlarca alanda olduğu gibi sürdürülebilirlik konusu üzerine kafa yoruyor. Peki pratikte ne noktadayız? Gastronomi dünyası için sürdürülebilirlik” bir ‘buzzword’ olmanın ötesine gidebildi mi?
Kovid salgınının ardından restoranlar hâlâ müşteri...
Daha önce ismini duymadığımı yosun türleri, alternatif protein kaynakları ve daha onlarcası. Gastronomi dünyası da diğer onlarca alanda olduğu gibi sürdürülebilirlik konusu üzerine kafa yoruyor. Peki pratikte ne noktadayız? Gastronomi dünyası için sürdürülebilirlik” bir ‘buzzword’ olmanın ötesine gidebildi mi?
Kovid salgınının ardından restoranlar hâlâ müşteri çekme ve artan işçilik maliyetlerini yönetme konusunda mücadele ediyor. Dolayısıyla sürdürülebilir tercihler yapmak bu tercih lokal ürünler kullanmak kadar basit bir adım olsa bile pek çok restoran için gerçekçi değil. Büyük şirketlerden endüstriyel kaynaklı malzemeler sipariş etmenin, tüketiciler arasında en popüler olan proteinleri ve balıkları satın almanın çok daha kolay ve karlı olduğu bir gerçek. Tam da bu yüzden finansla olarak karşı ve yaratıcı sürdürülebilir çözümler aranıyor. Bunların bir örneği olaraksa Calgary’de yer alan River Cafe karşımıza çıkıyor. River Cafe, “sirke projeleri” için bira konduğunda dökülen köpükleri topluyor ve bunları sirke yapımı için kullanıyor! Washington’da bir deniz ürünleri restoranı olan Oyster Oyster ise midye kabuklarını mumluk olarak kullanıyor. Basit görünse de bu adımlar şefler tarafından uygulanmaları ve sürdürülebilir yemek kültürünün karmaşık olmak zorunda olmadığını kanıtlamaları adına gastronomi dünyası için güzel birer örnek teşkil ediyor.


HABERLER - SLIDER

‘Biomimicry’ kavramını daha önce duymuş muydunuz? Yanıtınız hayırsa dahi anlamını biliyor olmanız muhtemel. Kuşların uçuşu örnek alınarak tasarlanan hava araçları, daha dayanıklı olması için arı kovanları örnek olarak tasarlanan paketlemeler ‘biomimicry’nin başarılı örnekleri arasında.
Tüketici Teknolojileri Trend Analizcisi ve Editör Matt Zara, doğanın icatlara ve...
‘Biomimicry’ kavramını daha önce duymuş muydunuz? Yanıtınız hayırsa dahi anlamını biliyor olmanız muhtemel. Kuşların uçuşu örnek alınarak tasarlanan hava araçları, daha dayanıklı olması için arı kovanları örnek olarak tasarlanan paketlemeler ‘biomimicry’nin başarılı örnekleri arasında.
Tüketici Teknolojileri Trend Analizcisi ve Editör Matt Zara, doğanın icatlara ve sürdürülebilirliğe sağladığı katkıları ifade eden ‘biomimicry’nin geleceğin önemli şifrelerinden olduğunu düşünüyor. Elektrikli arabaların düşünülmesinden çok önce, pillerin erken aşamadaki gelişimi için elektrikli yılan balıklarının kendi güçlerini üretim şeklinden ilham alındığını biliyor muydunuz? Zara’ya göre Elektrikli yılan balığının çalışma şekli, günümüzde bir bataryanın ve elektrikli bir aracın nasıl çalışabileceğini belirlemek için hâlâ kullanılıyor, dolayısıyla kendi gücünü üreten bataryalara sahip olduğumuz bir noktaya bile gelebiliriz.” Üstelik ‘biomimicry’ dilimizden düşürmediğimiz sürdürülebilirlik konusu ile da yakından ilgili. Çünkü bizi doğayı gençleştiren, kendi enerjisini üreten ve yenileyen malzemeleri keşfetmeye de davet ediyor.