Haberler
theMagger News: Trendler
GÜNDEM
“Sober October” ya da “No Shave November” gibi ilgi çekici internet challange’larına muhtemelen keşfetinizde gezinirken denk gelmişsinizdir. İşte sanatçı Jake Parker tarafından yaratılan ve yetenek geliştirmeye ve olumlu çizim alışkanlıkları kazanmaya odaklanan bir aylık bir sanat meydan okuması “Inktober” da bunlardan bir tanesi.
Çizerlerin yaratıcılığını...
“Sober October” ya da “No Shave November” gibi ilgi çekici internet challange’larına muhtemelen keşfetinizde gezinirken denk gelmişsinizdir. İşte sanatçı Jake Parker tarafından yaratılan ve yetenek geliştirmeye ve olumlu çizim alışkanlıkları kazanmaya odaklanan bir aylık bir sanat meydan okuması “Inktober” da bunlardan bir tanesi.
Çizerlerin yaratıcılığını kutlayan ve bağımsız sanatçıları görünür kılmayı hedefleyen bu sosyal medya trendi her yıl Ekim ayı boyunca gerçekleşiyor ve meydan okumaya katılan herkes, her gün bir mürekkep çizimi yapıp ve bunu sosyal medya hesaplarında paylaşıyor. Sanatçıların çizimlerini her gün konsept çatısı altında gerçekleştirmeleri gerekiyor. Örneğin bu yıl 7 Ekim Pazartesi’nin çizimleri için anahtar kelime: “Pasaport”. Katılımcılar bu kelimenin kendilerinde çağrıştırdığı görsel dünyayı kendi tarzlarında çizimleriyle hayata geçiriyor. Takip edenlerse bambaşka pratikleri ve bakış açıları olan sanatçıların eserleri sayesinde aynı kavramın ne çok farklı şekilde yorumlanabileceğini görme şansı yakalıyor. 2024 Inktober’ı buradan takip edebilirsiniz.
MODA
Çalınan dikkatimiz, konsantrasyon sürelerinin kısalışı ve daha fazlası… Tüm bunlara rağmen edebiyata ve okumaya olan ilgi artıyor olabilir mi? İşaretler stereotiplerin aksine, Z kuşağı okuma canlanmasının ardındaki itici güç olduğunu gösteriyor.
#BookTok bir TikTok janrası olmayı bırakıp kitapçılara sızarken, Nielsen BookData’nın yaptığı bir başka araştırmaya göre Z...
Çalınan dikkatimiz, konsantrasyon sürelerinin kısalışı ve daha fazlası… Tüm bunlara rağmen edebiyata ve okumaya olan ilgi artıyor olabilir mi? İşaretler stereotiplerin aksine, Z kuşağı okuma canlanmasının ardındaki itici güç olduğunu gösteriyor.
#BookTok bir TikTok janrası olmayı bırakıp kitapçılara sızarken, Nielsen BookData’nın yaptığı bir başka araştırmaya göre Z kuşağının yılda tahmini olarak 61 milyon kitap satın aldığını gösteriyor. Kütüphane kullanımının yeniden artması, Reese Witherspoon gibi ünlülerin de dahil olduğu kitap toplulukları ve hikaye anlatıcılığını tüm biçimleriyle yücelten bakış açısı kitap kültürünün ölmediğini aksine yeni bir anlayışla canlandığını gösteriyor. Durum böyleyken lüks markalar da bu yeniden yükselen kültürün bir parçası olmak üzere kolları sıvıyor. Dior’un book tote yani kitap çantası, Chanel’in ünlülerle kütüphane anketleri düzenlemesi, Prada’nın yeni koleksiyonunu tanıtırken yazar Mirandy July’ı dahil ettiği “Now That We Are Here” projesi, Miu Miu’nun Edebiyat Kulübü ve Valentino’nun International Booker Prize’a sponsor olması gibi girişimler kitap kültürünün moda dünyasıyla yoğun bir flört halinde olduğunu kanıtlıyor!
PSİKOLOJİ
“Arkadaş ayrılıkları” yani eski arkadaşlardan uzaklaşmak artık çok sık ele alınan bir konu. Peki bu uzaklaşmaların sebeplerinin sosyal olmaktan ziyade finansal olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?
Geçen yaz yapılan bir araştırma, ankete katılan Amerikalıların (Y ve Z Kuşağı) yüzde 36’sının arkadaş çevrelerinde onları fazla para harcamaya zorlayan en az bir kişi olduğunu ortaya...
“Arkadaş ayrılıkları” yani eski arkadaşlardan uzaklaşmak artık çok sık ele alınan bir konu. Peki bu uzaklaşmaların sebeplerinin sosyal olmaktan ziyade finansal olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?
Geçen yaz yapılan bir araştırma, ankete katılan Amerikalıların (Y ve Z Kuşağı) yüzde 36’sının arkadaş çevrelerinde onları fazla para harcamaya zorlayan en az bir kişi olduğunu ortaya koyuyor; hatta katılımcılar bazen bu yüzden borca bile girdiklerini belirtiyor. Birlikte restoranlara, barlara ve kulüplere gitmek tatiller, kıyafetler ve doğum günleri bu iki genç jenerasyonun hayatlarındaki en büyük mali yükler arasında. Bunun başlıca nedenlerini ise; dışlanmış hissetmek istememek, hayır demekte zorlanmak ve arkadaşlarını memnun etme kaygısı…
Arkadaşlarla geçirilen spontane bir gece ruh sağlığına iyi gelebileceği tartışmasız olmakla birlikte aşırı harcama yapmanın özellikle bu sürekli bir hâle gelirse, güçlü zihinsel sonuçlar doğurabileceği öngörülüyor. Psikolog Dr. Tara Quinn-Cirillo ruh sağlığı ve para harcama arasındaki ilişkiyi Refinery29’a verdiği röportajda şöyle açıklıyor: “Birçok insan, para harcayarak sonrasında kendini daha iyi hissetmeyi umuyor. Ancak bu, para harcama, finansal kaygı ve kötü ruh hali arasında bir kısır döngüye yol açabiliyor. Dürtüsel harcamalar, geniş kapsamlı sonuçlara sahip olabilir. Alkol veya grup baskısı gibi faktörler devreye girerse, bu tekrarlayan davranış kalıplarına yol açabilir ve bu kalıplardan çıkmak zor olabiliyor.”
FARKINDALIK
İklim krizi aktivistlerinin seslerini duyurmak için sanat galerilerinde yaptıkları eylemlerden doğan tartışmaları muhtemelen anımsarsınız. Bu eylemlerin katılımcıları içerisinde basında en çok kendine yer bulanlardan olan İki Just Stop Oil aktivisti, Phoebe Plummer ve Anna Holland, 2022 yılında National Gallery’de Vincent van Gogh’un “Ayçiçekleri” tablosuna domates çorbası fırlattıkları için hapis cezasına...
İklim krizi aktivistlerinin seslerini duyurmak için sanat galerilerinde yaptıkları eylemlerden doğan tartışmaları muhtemelen anımsarsınız. Bu eylemlerin katılımcıları içerisinde basında en çok kendine yer bulanlardan olan İki Just Stop Oil aktivisti, Phoebe Plummer ve Anna Holland, 2022 yılında National Gallery’de Vincent van Gogh’un “Ayçiçekleri” tablosuna domates çorbası fırlattıkları için hapis cezasına çarptırıldı.
Dazed’in haberine göre: Plummer, hafifletici sebepler kapsamında hakime yaptığı 20 dakikalık konuşmada, Emmeline Pankhurst, Mahatma Gandhi ve Nelson Mandela’yı adalet için mücadele ederken suçlanan kişiler olarak örnek gösterdi. Ayrıca, cezasını “gülümseyerek” kabul edeceğini ekledi. Eyleme dair motivasyonunu ise şöyle açıkladı: “Bu kararları aldım çünkü şiddetsiz sivil direnişin, hızla değişimi sağlamak ve hızlanan iklim acil durumu ile buna körükle giden siyasi kararlar nedeniyle tüm insanlığı felakete sürükleyen durumu engellemek adına insanların sahip olduğu en iyi, belki de tek araç olduğuna inanıyorum.”
“Sıradan işleyişe sahip, adaletsiz, dürüst olmayan ve ölümcül bir sistemi barışçıl bir şekilde rahatsız etmeyi seçtim.” diyen Phoebe Plummer ve Anna Holland’ın cezalarının açıklanmasından birkaç saat sonra, Just Stop Oil aktivistleri, National Gallery’deki “Posta ve Aşıklar” sergisinde bulunan iki Van Gogh tablosuna çorba fırlattı.
MÜZİK
Türkiye’nin yüzde 215,1’lik büyüme oranı ile küresel dijital ses pazarında en fazla büyüyen ülke konumunda yer alıyor. Karnaval Medya Grubu da “Canlı Kal” mottosuyla dijital ses dünyasında radyo dinleme deneyimini daha canlı, interaktif ve sosyal hale getiren yeni bir dönemi başlatmayı hedefliyor.
Sesin dijitalleşme sürecinin yeni pazarlama modellerini de beraberinde getiriyor....
Türkiye’nin yüzde 215,1’lik büyüme oranı ile küresel dijital ses pazarında en fazla büyüyen ülke konumunda yer alıyor. Karnaval Medya Grubu da “Canlı Kal” mottosuyla dijital ses dünyasında radyo dinleme deneyimini daha canlı, interaktif ve sosyal hale getiren yeni bir dönemi başlatmayı hedefliyor.
Sesin dijitalleşme sürecinin yeni pazarlama modellerini de beraberinde getiriyor. Karnaval Medya Grubu da müzikten iletişime kadar sesin yaşamın farklı noktalarına dokunan halini geliştirdiği “Voice2Be” kavramı üzerinden yeniden tanımlıyor. “Voice2Be”, B2C ve B2B kavramlarının iç içe geçtiği ses dünyasında yeni pazarlama modelini ifade ediyor. Dünyada ve Türkiye’de ses ve müzik dinleme alışkanlıklarında yaşanan dönüşüme dikkat çeken Karnaval Medya Grubu CEO’su Burak Can, bu niş alandaki güncel durumu şöyle özetliyor: “Küresel dijital ses pazarında yapılan medya yatırımlarının 5,6 kat büyümesi Türkiye’yi dünya liginde ilk sıraya taşıyor. Günde ortalama 2, 6 saat müzik dinlenen ülkemizde, dinleyicilerin yüzde 75’i müziğe akıllı telefon üzerinden ulaşıyor. Yine dinleyicilerin yüzde 79’u müzik tercihini kendisi belirlemek isterken, yüzde 74’ü müzik zevkine uygun bir akış beklentisi içinde.”
Sadece bir müzik platformu değil, müziğin nabzını tutan bir topluluk yaratmayı hedefleyen grup, DJ’lerin gerçek zamanlı içerik kürasyonu ile dinleyicilerin müzik keyfine canlı bir dokunuş ekliyor. Bu süreçte yapılan yatırımlar sayesinde dinleyiciler, müziğin bir parçası olarak akışa dahil olabiliyor.
SİNEMA & TV
Zendaya ve Law Roach‘un sanatçıyı bir çocuk yıldız olmaktan çıkarıp bir moda ikonuna dönüştüren iş birliği uzun zamandır modaseverlerin radarı altında. Law Roach ile ilk defa 14 yaşında tanışan Zendaya’nın moda yoluyla yükselme hikayesini ilginç bulan ve kendi bakış açısıyla işlemek isteyen ilgi çekici bir isimse: Pedro Almodóvar.
İspanyol yönetmen, Vanity Fair...
Zendaya ve Law Roach‘un sanatçıyı bir çocuk yıldız olmaktan çıkarıp bir moda ikonuna dönüştüren iş birliği uzun zamandır modaseverlerin radarı altında. Law Roach ile ilk defa 14 yaşında tanışan Zendaya’nın moda yoluyla yükselme hikayesini ilginç bulan ve kendi bakış açısıyla işlemek isteyen ilgi çekici bir isimse: Pedro Almodóvar.
İspanyol yönetmen, Vanity Fair Spain’e verdiği röportajda, Roach hakkında bilgi aldığını, onun Zendaya kadar “diva” olduğunu öğrendiğini ve bu ikili hakkında, “All About Eve” ve “The Devil Wears Prada” karışımı bir film yapmayı çok istediğini belirtiyor! Roach’un çalışmasını öven ve onu “moda, sosyallik ve yaratıcılıkla” ilgili büyük bir yetenek olarak değerlendiren Almodóvar’ı etkileyen bir diğer şey ise Roach ve Zendaya arasındaki ilişkisinin gerçek sevgiye dayandığını düşünüyor olması. Zira Instagram’da çalışmayı bıraktığını haber verdiği açıklamada, “Bu iş sadece kıyafetlerden ibaret olsaydı, hayatımın sonuna kadar yapardım. Ama ne yazık ki öyle değil! Siyaset, yalanlar ve yanlış anlatılar beni bitirdi. Siz kazandınız… Ben gidiyorum” diyen Roach, Zendaya ile çalışmaya devam edeceğini belirterek, “Z ile ayrıldığımızı mı sanıyorsunuz? Biz sonsuza kadar birlikteyiz!” diye eklemişti.
BUSINESS
Intelligent.com’un gerçekleştirdiği ve 1000’e yakın yöneticinin katıldığı ankete göre; birçok şirket, işe aldıktan sadece birkaç ay sonra Z kuşağı çalışanlarını işten çıkardı ve bazı işverenler, iş ahlakı, iletişim becerileri ve iş yapmaya hazır olup olmadıklarıyla ilgili endişeler nedeniyle yeni mezunları işe alma konusunda tereddütlü olduklarını belirtti.
Intelligent’in baş eğitim ve kariyer...
Intelligent.com’un gerçekleştirdiği ve 1000’e yakın yöneticinin katıldığı ankete göre; birçok şirket, işe aldıktan sadece birkaç ay sonra Z kuşağı çalışanlarını işten çıkardı ve bazı işverenler, iş ahlakı, iletişim becerileri ve iş yapmaya hazır olup olmadıklarıyla ilgili endişeler nedeniyle yeni mezunları işe alma konusunda tereddütlü olduklarını belirtti.
Intelligent’in baş eğitim ve kariyer geliştirme danışmanı Huy Nguyen, raporda, işverenlerin yüzyılın başında doğanları işe alma konusunda temkinli olduğunu çünkü bu kişilerin genellikle daha az yapılandırılmış bir ortama, iş yeri kültürel dinamiklerine ve bağımsız çalışmaya yönelik beklentilere hazır olmadıklarını belirtiyor ve ekliyor: “Üniversiteden bazı teorik bilgilerle mezun olsalar da, yeni mezunlar genellikle iş dünyasında başarılı olmak için gerekli olan pratik deneyimden yoksunlar.
İşverenler bu kararlarına ardında; dijital dünyada büyümenin bir yan etkisi olarak Z kuşağının önceki nesillere kıyasla kamuoyu tarafından kısa dikkat süreleri, tembellik alışkanlıkları ve güçlü bir iş-yaşam dengesi talepleri olmasını gösteriyor. Bununla birlikte sosyal medya odaklı siyasi ve toplumsal kampanyalarla daha kolay “tetiklenen” ve bu durumun iş akışını bozabileceği endişesiyle işverenler tarafından genç çalışanlara karşı temkinli yaklaşıldığı da keşfedilen nedenler arasında.
GASTRONOMİ
“Hipokrat’ın “gıda ilaçtır” ifadesinin doğru olduğunu varsayarsak, bu trilyon dolarlık sağlık ve toplum maliyetlerini gidermeye yönelik çözümler bulmanın kanser tedavisi kadar değerli ve takdire şayan olduğunu söyleyemez miyiz?” Gastronomi yazarı Amber Gibson’ın bu sözleri Kopenhag’daki restoran Alchemist’in Ar-Ge mutfağından doğan benzersiz bir araştırma tesisi olan Spora’yı anlatıyor....
“Hipokrat’ın “gıda ilaçtır” ifadesinin doğru olduğunu varsayarsak, bu trilyon dolarlık sağlık ve toplum maliyetlerini gidermeye yönelik çözümler bulmanın kanser tedavisi kadar değerli ve takdire şayan olduğunu söyleyemez miyiz?” Gastronomi yazarı Amber Gibson’ın bu sözleri Kopenhag’daki restoran Alchemist’in Ar-Ge mutfağından doğan benzersiz bir araştırma tesisi olan Spora’yı anlatıyor.
Spora’nın CEO’su Mette Johnsen ve şefi Rasmus Munk, gecede 52 misafire unutulmaz ve anlamlı bir yemek sunuyor, yiyeceklerin ne olabileceğine dair algıları zorluyor. Örneğin; kelebekler de dahil olmak üzere böceklerin sürdürülebilir bir protein kaynağı olma olasılığına dair bir yorum sunan tabaklar arasında; laboratuvar ortamında yetiştirilmiş bir kaplumbağa kabuğu kelebeğinin, ıspanak ve kale cipsi üzerine dondurularak kurutulmuş hali yer alıyor. Munk ve Johnsen’in misyonu, restoranın ötesinde iyi bir amaç için gastronomiyi kullanarak küresel çapta gıda sistemini değiştirmek! Geçen yıl resmi olarak açıldığından bu yana bilimsel makalelere katkıda bulunan ve bazı patent başvurularında bulunan Spora, mevcut yan ürünler için yenilikçi kullanım alanları bulmaya odaklanıyor; bu yan ürünler arasında çikolata yapımından arta kalan kakao kabukları, bira üretiminden arta kalan tahıllar veya kanola yağı üretiminden kalan kolza tohumu kalıntıları yer alıyor.
KÜLTÜR - SANAT
Joaquin Phoenix ve Lady Gaga’nın başrollerinde yer aldığı, Joker ile toksik aşkı olan Harley Quinn’i merkeze alan Joker: Folie à Deux filmi Ekim ayında vizyona girmeye hazırlanırken Lady Gaga da ilhamını filmden alan yeni bir albüm ve sergi ile karşımıza çıkıyor.
İçinde Tony Bennett gibi müzisyenlere saygı duruşu niteliğinde çalışmalar barındıran Harlequin isimli albümden...
Joaquin Phoenix ve Lady Gaga’nın başrollerinde yer aldığı, Joker ile toksik aşkı olan Harley Quinn’i merkeze alan Joker: Folie à Deux filmi Ekim ayında vizyona girmeye hazırlanırken Lady Gaga da ilhamını filmden alan yeni bir albüm ve sergi ile karşımıza çıkıyor.
İçinde Tony Bennett gibi müzisyenlere saygı duruşu niteliğinde çalışmalar barındıran Harlequin isimli albümden yayınlanan teaser videosunda, Harley Quinn karakterinin masum Lee Quinzel haliyle Louvre Müzesi’nde gezen Lady Gaga, Mona Lisa’nın ifadesiz yüzüne Joker’in ikonikleşmiş makyajını yapıyor. Fonda ise albümden ‘There’s Always A Joker’ duyuluyor. Lady Gaga ve Louvre Müzesi’nin eş zamanlı olarak yayınladığı bu video aynı zamanda sanatçı ve Louvre Müzesi işbirliği ile gerçekleşecek bir serginin haberini veriyor. 16 Ekim – 3 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek bu sergi, filmin de teması olan “Delilik Figürleri”nden ilhamla ortaçağdan romantik dönem sanatçılarına tarihsel süreç boyunca ‘deli’ figürünün nasıl ele alındığına odaklanıyor. Videoyu buradan izleyebilir, sergiye dair detaylaraysa buradan ulaşabilirsiniz.
-
NBC’nin efsanevi skeç komedi programı “Saturday Night Live” (SNL), bu yıl 50. sezonunu kutluyor.
SNL, ilk kez 11 Ekim 1975’te George Carlin’in sunuculuğunda ekranlara geliyor ve müzikal performansları Billy Preston ile Janis Ian gerçekleştiriliyor. Keskin hiciv ve kültürel yorumlarıyla genç bir izleyici kitlesinin hızla ilgisini çeken program kısa sürede kültürel bir fenomen haline geliyor. “Prime Time İçin...
NBC’nin efsanevi skeç komedi programı “Saturday Night Live” (SNL), bu yıl 50. sezonunu kutluyor.
SNL, ilk kez 11 Ekim 1975’te George Carlin’in sunuculuğunda ekranlara geliyor ve müzikal performansları Billy Preston ile Janis Ian gerçekleştiriliyor. Keskin hiciv ve kültürel yorumlarıyla genç bir izleyici kitlesinin hızla ilgisini çeken program kısa sürede kültürel bir fenomen haline geliyor. “Prime Time İçin Hazır Olmayan Oyuncular” olarak adlandırılan orijinal kadronun önemli isimleri arasında: John Belushi, Gilda Radner ve Chevy Chase yer alıyor. ilk yıllarında, genç izleyiciler için adeta taze bir nefes gibi olan program, The New Yorker dergisinden Michael J. Arlen tarafından övgüyle karşılanıyor ve SNL’in televizyona “tanınabilir, ünlü olmayan insan sesi” getirdiğini, dönemin medya egemenliğindeki eğlencesine alternatif sunduğunu söyleniyor.
Şimdiyse 50. sezonuna giren SNL Şubat 2024’te Jean Smart’ın sunuculuğunda canlı yayınlanacak üç saatlik özel bir prime time programıyla bu önemli kilometre taşını kutlayacak. Güçlü bir açılış planlayan SNL’in ilk 5 programının konuklarıysa şöyle:
28 Eylül:
Konuk: Jean Smart, Müzisyen: Jelly Roll
5 Ekim:
Konuk: Nate Bargatze, Müzisyen: Coldplay
12 Ekim:
Konuk: Ariana Grande, Müzisyen: Stevie Nicks
19 Ekim:
Konuk: Micheal Keaton, Müzisyen: Billie Eilish
2 Kasım:
Konuk: John Mulaney, Müzisyen: Chappell Roan