Bundan 20 yıl öncesinde bir şarap buluşmasında gene dostlarla bir aradayız… Masada en büyüğümüz olan, eski sendikacı bir hanımefendi, 80 darbesini anlatırken yaşadığı bir olayı aktardı bize; askerler o yıllarda evleri tek tek kontrol edip sakıncalı kitapları arayıp toplarken, hanımefendi, kitaplarınını tek tek poşetlere özenle sarıp sarmalayıp, yıllar sonra bir gün geldiğinde onları tekrar kütüphanedeki yerlerine koymayı dileyerek bahçesindeki karadut ağacının altına gömüyor... Fakat yıllar geçiyor, insanlar gidiyor; kitaplar bilge karadut ağacının altında 20 yıl boyunca onu özenle saklayan şifacısını bekleyip duruyor.

Biz de toyluğun verdiği heyecanla, ertesi gün elimizde kazma ve kürekle karadut ağacının altına gidip, çok eski bir kült anıt çıkarırcasına özenle kazıp duruyoruz. Çuvalın kaybolduğunu ama poşetlerin içinde hala kitaplar durduğunu görüyoruz. Her poşeti açtıkça eski kitapların yazılarının silinmiş olduğunu ve okunmadığını fark ediyoruz; Biri hariç; Nazım Hikmet’in en yakın dostlarından Faik Bercavi’nin 1946 basımlı İslam’da Sosyalizm kitabı… 

İslam'da Sosyalizm, Faik Bercavi
İslam’da Sosyalizm, Faik Bercavi | Fotoğraf: inalkitabevi

Bu kitabı alıp eşelediğimde aşağıda size bahsedeceğim bilgi hazinesine ulaşmıştım. Sonuçta bazı kitaplar tehlikelidir. Onları okumak, evlerinde bulundurmak korkutur kimilerini. İşkencelerle yahut ölümle bile sonuçlanabilir bazen bir kitaba sahip olmak.


Bu yazımda, insanlık tarihinde binlerce örneği olan tehlikeli kitaplardan birine değinmek istiyorum. Batı’nın gizemli bilgi kitapları nasıl ki tapınak şövalyelerinden diğer gizli gruplara geçip günümüze kadar saklanabildiyse, İslam coğrafyasında da buna benzer örnekler olduğu biliniyor. Bunu düşünen bilim ve fikir insanlarının ortak adı olan İhvân-ı Safâ, “arınmış kardeşler” veya “gönlü temiz kardeşler” anlamına geliyor. İslam’ın dördüncü yüzyılında, 900’lerin sonu 1000’li yılların başı, Basra’da ortaya çıktığı ve Bağdat’ta da bir kolları bulduğu biliniyor. Ortak düşünce ve dayanışma içinde, 52 fasikülden, risâleden, oluşan bir eser… 

Eserlerin içerisinde; astronomi, geometri, matematik, felsefe, müzik gibi birçok farklı disiplinde alanlara değiniliyor. Çok şaşırtıcı tartışmalarla yapılan üretimler bugün bile okunduğunuzda sizi heyecanlandırabilir nitelikte. Kitabı okurken Pisagor’dan Platon’a uzanan matematik yazılarından Yunan filozoflarına, gök cisimlerinden psikolojik bilgilere kadar çeşitli konularda aydınlanacağınızı ve çok şaşıracağınızı söyleyebilirim. 


Bu risâleler dört bölüm altında sınıflandırılıyor: 

  • Matematiksel ve Eğitsel Bilimler (14 risâle) 
  • Cisimsel-Doğal Bilimler (17 risâle) 
  • Psikolojik-Aklî Bilimler (10 risâle) 
  • Metafizik Bilimler (11 risâle) 

Ben yıllar evvel İslam tarihiyle ilgili kitapları okurken bu risalelerden haberdar olmuştum fakat o zamanlar Türkçe çevirileri bulunmuyordu. Sonra 2017 yılında kitapların, sırasıyla 5 cilt olarak basılmış olduğunu görünce bu fikirsel aydınlatıcı tartışmaları yapan insanların olmasının verdiği kıvanç ile seriyi hızlıca bitirdim.

Bu dönemin gizemli arınmış kardeşlerine biraz değinirsek; Hz. Muhammed’den ilhamla, dünyanın bir hapishane olduğunu söyleyen, kim oldukları ve kaç kişi oldukları konusunda değişik teori ve söylentiler olan İhvân-ı Safâ mensupları, bu dünyadan kurtulmanın yolunun bilgiyle arınmaktan geçtiğine inanıyor. Ayrıca kendilerini “Âdem babanın mağarasında uyuyanlar.” olarak tanımlıyor ve ashâb-ı keyf uykularını tamamlayarak uyandıklarını da söylüyorlar. Ayda üç gece gerçekleşen toplantılarına yabancıları almıyorlar ama düşüncelerini yaymaktan da geri durmuyorlar. 

İhvân-ı Safâ’nın birbirine bağlı, dört ayrı derece olduğu söyleniyor: Birincisi 15 yaşını dolduran gençlerin oluşturduğu sanatkâr grubu; ikincisi, 30 yaşını dolduran ve akıl ve hikmeti bilen “liderler” grubu; üçüncüsü 40 yaşını dolduran güçlü krallar grubu; dördüncüsü ise, 50 yaşını dolduran ve hakikate açık biçimde erişenlerin grubu.

Bu fikri kardeşlik örgütünün varlığı tabiki dönemin siyasi erklerini rahatsız etmiş oluyor ve bu risaleleri taşıyanların ölümle sonuçlanacağı işkencelere maruz kalıyorlar. Her risale büyük özveriyle yazılıp, saklanıyor ve taşınıyor. Hatta, bu risalelerin farklı coğrafyalara ulaştırılması da sağlanıyor.

Tıpkı batıdaki cadı avı gibi arınmış kardeşler de sapkın ilan edilip öldürülmesi konusunda hükümler görörüyorlar Her zaman olduğu gibi bilgi saraylıların en büyük korkusu oluyor ve bu nedenle, risâlelerin yok edilmesi gerekiyor. Görüldüğü yerde yakılanlar arasında, İbn Sînâ’nın eserleriyle beraber 1150 yılında Bağdat’ta yakılmış olması etkisini azaltamıyor. Gazzâlî’nin de İhvân-ı Safâ’yı tanıdığı anlaşılıyor.


Arınmış kardeşlerin son ciltte belirttikleri mesajlarını iletmeyi de unutmamak gerekir diye düşünerek sizlerle paylaşıyorum:

“Ey kardeş! bu risâleler, ilim isteklileri, hikmeti seçenler, özgürlüğü seven ve kurtuluşu tercih edenler içindir. Onları sadece hak edenlere vermek ve hak edenleri onlardan mahrum etmemek suretiyle, risâleler konusunda emanet hakkı yerine getirilmelidir. Çünkü risâleler; cilâ, şifa, nur ve ışıktır. Hatta onlar ilaç olamamışsa, hastalık gibidir. İyileştiremezse hasta eder; ıslah etmezse ifsat eder; kurtuluşa erdirmezse helâk eder. Tedavi eder, ama bazen hasta da edebilir. Öldürür de, diriltir de.” 

Aradan geçen 1000 yıllık zamana rağmen bugün bile hala geçerliliği olan birbirimize emanet olan bilgiye kavuşmanız dileğiyle…  

Kaynak:
İhvân-ı Safâ Risâleleri Cilt 1 – Ayrıntı Yayınları 
İhvân-ı Safâ Risâleleri Cilt 2 – Ayrıntı Yayınları
İhvân-ı Safâ Risâleleri Cilt 3 – Ayrıntı Yayınları  
İhvân-ı Safâ Risâleleri Cilt 4 – Ayrıntı Yayınları 
İhvân-ı Safâ Risâleleri Cilt 5 – Ayrıntı Yayınları

Kitabı satın almak için tıklayın.

Kapak fotoğrafı: Wikipedia

İlginizi çekebilir: BiblioMagger’dan Kitap Önerileri