Poop Art, 2014, 42×60 cm, kağıt üzerine mürekkep

Sizi tanımayanlar için kendizi 3 sıfat ile tanımlamanızı istersem, bunlar neler olurdu?

Aşık / Kendisiyle barışık / Mutlu

Resimle aranızdaki bağ ne zaman ve nasıl kuruldu?

Çocukluğumda kafamda hayali karakterler yaratıp, onlarla oynardım. Unutmamak için de onları kayda almaya başladım. Sanırım her şey böyle başladı. Günlük tutmaya başladım ama yazarak değil, resmederek. Yazıyla resmetmek nasıl mümkünse, resimle yazı yazmak da mümkün. Ertesi gün alacağım hapı da, 3 ay önceki bir seyahatimden hatırımda kalan bir kareyi da resme döküyorum. Kendimi bildim bileli de bunu yapıyorum.

Gezi 2014, 70×100 cm, kağıt üzerine mürekkep-y

Çocukluğunuzdan beri resim yaptığınızı söylediniz. Peki minyatür sanatına nasıl yöneldiniz? Çağdaş minyatür sanatı ifadesi nasıl doğdu?

Ben minyatür sanatı yapmak amacını güden biri olmadım, değilim. Konunun eksperleri, çok saygıdeğer isimler beni ve eserlerimi bu şekilde tanımlıyorlar ve ben de bundan büyük gurur, mutluluk duyuyorum. Eserlerimin boyutları büyüdükçe, o alanda anlattığım hikayeler de büyüyor, kalabalıklaşıyor. Her bir motifi ince ince, ayrı detaylarla çalışıyorum. Zamanla belirgin ve özgün bir tarz gelişti. Sanırım bu nedenle bu yakıştırma yapılıyor bana.

Eserlerinizi inceleyince, sanki bir kişinin dönemsel olarak duygu ve düşüncelerinin dışa vurumu gibi hissettiriyor. Hayatınızın birer yansıması olduklarını söyleyebilir miyiz?

Elbette. Demin de dediğim gibi, eserlerim benim günlük hayatımda yaptıklarım ve yapacaklarımdan hatta hayallerimden, rüyalarımdan kesitler… Onlara baktığınızda beni, benim iç dünyamı görmeniz çok olası.

Yaratım süreci sizin için bir bakıma terapi gibi oluyor dersek, doğru bir ifade olur mu?

Kesinlikle doğru. Saatlerce konsantre olmak çok doğal bir şey benim yaptığım işte. İnsanın kafası temizleniyor. Tavsiye ederim.

Keske_Kagit murekkep uzerine

Gelelim Çağla Cabaoğlu Gallery’deki Hiphorsis adlı serginize. Öncelikle altını çizmek isterim ki, 16 Ekim’de başlayan serginiz büyük ilgi görüyor. Peki bu Hiphorsis kimdir / nedir? Serginize neden Hiphorsis adını verdiniz?

Evet, benim için de güzel bir haber oldu. Sergiyi gezenlerden çok güzel yorumlar alıyorum. Çok hoş insanlarla tanışıyorum. Eserlerin satışı da çok iyi gidiyor. Mutluluk verici bir durum.

Hiphorsis’e gelince; o benim yarattığım bir deniz canlısı. Biraz denizanası, biraz ahtapot, karma bir yaratık. Mutlu oldukça da ilerliyor.

Uyduruk bir isim olması bana da, yaptığım resme de çok uygun. Ayrıca bir yalanı çok tekrarlarsanız bir müddet sonra gerçek gibi geliyor. Bir arkadaşımla iddialaşmadan çıkmıştı Hiphorsis. O günden beri varlığını ispat etmeye çalışıyorum. Artık alıştım. Sergi de bunu sağlamlaştırdı.

Eserlerinize serginin açılış günü itibariyle büyük bir ilgi var. Tüm sanatseverler 1 Aralık’a kadar Çağla Cabaoğlu Gallery’yi ziyaret ederek eserlerinizle buluşabilirler. Daha sonrasında size ve eserlerinize nerelerden ulaşabilirler?

Eserlerimi en çok ben severim diye düşünürdüm ama iki sergidir ben bile gördükleri ilgiye şaşırmıyor değilim. Siz de bunu vurguladığınız için size de ayrıca teşekkür ederim. 13-16 Kasım’da Contemporary İstanbul Fuarı’nda Çağla Cabaoğlu Gallery’nin LK 104 no’lu standında da yer aldık. Oldukça kalabalık bir sanatçı grubu ile oradaydık. Benim de 2 metrelik dev bir eserim sergilendi fuarda. Ay sonundan itibaren de web sitemden eserlerimi görebilirler.

mehmet sinan kuran – PORTRE 2 (1280×960)

Şu anki ruh halinizi bir resimle yansıtmanızı isteseydim, kullanacağınız 3 bileşen ne olurdu ve neden?

Masmavi bir gökyüzü çizerdim. Bembeyaz yoğun pamuk tarlası gibi bir bulut ve üzerinde dinlenen yorgun bir mavi kuş. Son zamanlarda hep yorgunum. Hep uykusuz. Çok çalışıyorum galiba.