Viyana denince ilk düşündüğümüz şey şehrin meşhur kahveleri olur. Tabii bir de ikinci Viyana seferinden sonra kahveyi bu şehre bizim taşımış olduğumuzu da unutmamalı.

Viyanalı yazar Stefan Zweig, Viyana kahvesini ucuz bir fiyata herkesin oturup konuşabileceği, yazabileceği, kağıt oynayabileceği, mektuplarını alabileceği ve en önemlisi sınırsız sayıda dergi ve gazete tüketebileceği bir tür demokratik kulüp olarak tanımlar. Tipik bir Viyana kahvesinde şu özellikler göze çarpar: yuvarlak mermer masa, Thonet sandalyeler, üzerinde gazetelerin bulunduğu masalar ve tarihselcilik tarzında iç mekan tasarım öğeleri.

viyana kafe

2011’de UNESCO’nun Avusturya’nın maddi olmayan kültürel miras listesine giren Viyana kahvelerinin en çok bilinenleri arasında Gumpendorferstrasse 11’de bulunan Café Sperl, Herrengasse 14’de yer alan ve on dokuzuncu yüzyıl başında Freud’un sıklıkla uğradığı Café Central, Stubenring 24’deki 1950’li yılların tasarım tarzını yansıtan Café Prückel ve Kartnerstrasse 10’da bulunan mimar Adolf Loos’un 1908’de tasarladığı Kartner Amerikan Barı var. Kartner Amerikan barlarının ve kokteyl kültürünün Avrupa’daki ilk örneklerinden birini oluşturuyor.

secession 2

Viyana’daki sanat akımlarına gelecek olursak, Viyana Bölünme’sinden  (Secession) bahsetmemek olmaz. 1897’de Avusturya Sanatçılar Birliği’nin tutuculuğunu protesto ederek farklı bir grup oluşturanlar arasında ressamlar Gustav Klimt, Oscar Kokoschka ve Egon Schiele, yazar ve mimar Adolf Loos (Loos grubun akademik sanat anlayışının ötesindeki arayışlarını desteklemişti fakat sanatçıların süsleme eğilimine karşı çıkmıştı) ve mimarlar Joseph Hoffmann, Joseph Maria Olbrich ve Otto Wagner gibi var. Wagner mimaride modernizmin de öncülerinden sayılıyor.

vienna secession

Viyana ile ilgili yazarlara bakarsak Stanley Kubrick’in Gözleri Tamamen Kapalı filmine ilham kaynağı olan Arthur Schnitzler’in novella’sı Traumnovelle ilk aklıma gelen kitap. Stefan Zweig Viyana’da doğmuş olan diğer önemli bir yazar. Modern romanın en iyi örneklerinden sayılan Niteliksiz Adam’ın yazarı Robert Musil Viyana’da doğmasa da 1911-1914 arasında Viyana Teknik Üniversitesi’nin kütüphanesinden çalışır. Musil’in psikolojiye de ilgisi vardır: Stuttgart Üniversitesi’nde deneysel psikoloji okur ve insanlarda renk deneyimini araştırdığı bir aparat geliştirir. Yazarın tamamlayamadığı Niteliksiz Adam romanının iki cildi Türkçe olarak da yayınlanmıştı.

stefan-zweig

Stefan Zweig

1875’te Avusturya Macaristan İmparatorluğu sınırları içinde bulunan Prag’da doğan ve Almanca yazan Rainer Maria Rilke, 1915’te Viyana’da Avusturya imparatorluk ordusu için askere çağrılır, ancak bunun dışında hayatını Avrupa’da çeşitli şehirlerde dolaşarak geçirir. Rilke; Nietzsche’yi reddeden, Freud ile psikanaliz çalışmış Lou Andre Salomé’a aşık olur ve iki defa Moskova ve St.Petersburg’a beraber seyahat ederler. Hatta Rilke’nin René olan ilk adını Salomé, daha maskülen olduğu için Rainer ile değiştirmesini sağlar. Aralarındaki ilişki bitse de dostlukları devam eder.

rilke salome

Viyana klasik müziğin başkentidir demek çok yanlış olmaz. Johann Strauss (ikinci) vals müziğinin köylülerin dans müziğinden saray eğlencesine dönüşmesinde önemli rol oynar. Strauss bugün Cafe Dommayer olan eski Casino Dommayer’de orkestrasını kurar ve müzik yapmaya başlar.

Sinemada ise Münih doğumlu yönetmen Michael Haneke’nin Viyana’da çektiği Tesadüfi bir Kronoloji’nin 71 Parçası (1994) ve Benny’nin Videosu (1992) filmleri izlenmeye değer filmlerden. Bir de 1949’da İngiliz yönetmen Carol Reed’in Viyana’da çekilen, yine İngiliz yazar Graham Greene’in The Third Man romanından uyarlanan filmi piyasaya çıkmıştı. Filmde Orson Welles rol almıştı.