theMagger.com'a kayıt olduğunuzda,
• theMagger’a keşiflerinizle katkıda bulunarak, yazar olup dilediğiniz konuda yazılarınızı yayınlayabilir ve kendi blog sayfanızı oluşturabilirsiniz,
• Yazılarını kaçırmak istemediğiniz yazarları, sevdiğiniz kategorileri ve ilginizi çeken etiketleri takip edebilirsiniz,
• Takip ettiğiniz yazar, kategori, etiket ve okuduğunuz yazılara göre size özel ana sayfa akışınızı oluşturabilirsiniz,
• İlginizi çeken yazıları sonra okumak için kaydedebilirsiniz,
• Yakınımdakiler bölümünden çevrenizdeki mekanlarla ilgili theMagger.com'da yazılmış yazıları görebilirsiniz,
• Yazılara yorum yaparak merak ettiklerinizi yazara sorabilir; fikirlerinizi yazar ve okurlarla paylaşabilirsiniz,
Bizimle birlikte pek keyifli bir keşif yolculuğuna çıkacağınızdan emin olabilirsiniz. Şimdiden hoş geldiniz!
PSM Zorlu Konseri çok iyiydi. Biraz Nils Frahm etkisi var ama çok başarılı bir piyanist.
Uzun zamandır bu insanlar nasıl geçinir onu düşünüyorum. Bu çabalar ufak da olsa moral oluyordur. Bu çabalarla geçinilmez ama en azından sanata ilginin olduğunu gösterir ve geleceğe yönelik umudu sıcak tutar.
Benim için hep Picasso ve Mattisse'nin yolunu açan 'sanat patronu' olmuştu. Midnight in Paris onu fazla iyi gösteriyor. Tabi 'faşist' olması ayrı bir tartışma. Örneğin Celine ve Ezra Pond ta ağır Nazi destekçileriydi ve yahudi düşmanı faşistlerdi. Onların edebi dehası ve dünya sanatına katkıları onların politik görüşlerinin arka plana itilebilmesini belli oranda tolere edebilir. Ben Stein'ın bu 'tolerans'dan faydalanmaması gerektiğini düşünüyorum. Hele bir de kendisinin de Nazi İşgali altında Paris'te yaşayan bir Yahudi olduğu düşünülürse görüşlerinin ahlaki konumu daha da tartılabilir bir hale geliyor.
Bir şey itiraf edeyim: Ben bu grafittiyi hiç sevemedim 🙂
Bilgilendirme için teşekkürler... Bu konu ara ara gündeme gelecektir. Pound ve Celine evet modern edebiyatın öncülerinden. Modernism ve Faşizm ilişkisi de çok incelenir.Fransa’da çok tartışılan Celine hakkında bir film yapan yönetmen Emmanuel Bourdieu şöyle demiş: bir sanatçının kişiliğindeki paradoks ‘bir tarafta bir edebi deha öte yandan nefret, en ilkel ve kaba öfkeyle dolu vulgar bir adam’.
Mafya dizileri öyle tabi. Bir aralar bayağı mafya filmi seyretmiştim. En sevdiğim film The Godfather da aslında bir mafya filmi 🙂 Giorgio Bassani yazım için de teşekkürler. Çok severim bir yazar olarak ama aynı zamanda gizli bir İtalyan hazinesi olan Ferrara tutkumun da etkisi vardır bunda. Modena, Ferrara, Perugia.. bu üçlüyü tekrar bir ziyaret etsem. Sevgiler...
Bu konuda bir yazı yazmayı planlıyordum siz yazmışsınız. Elinize sağlık... Bu konuda dilerseniz Youtube'da bir belgesel var izleyebilirsiniz.
Erkekleri de atlamayalım. Sanırım ben de doğarken bilekliklerle doğmuşum. Bakkala bile bileklikle gidiyorum neredeyse. Güzel yazı 🙂
Arkadaşlar etrafım Alfa kadınlarla çevrili 🙂
Annem ve teyzem çok tipik Alfa bu tanımlara göre. Onlar zaten ana kraliçeliler. Aslı da zaten doğuştan Alfa... Alfaysam bile evde kuzuyum 🙂