Arter’in etkileyici performans ve etkinlik mekanı Karbon’un, müzenin açılış döneminde ev sahipliği yaptığı yerleştirme, Fransız sanatçı Céleste Boursier-Mougenot’ya ait: Hem görsel hem de işitsel anlamda güçlü bir iş olan offroad, v.2, 15 Aralık 2019 tarihine kadar Karbon’da sizi bekliyor.

Rüzgâr Gülü ve Kuyruklu Piyanolar: Arter'de "offroad, v.2"
Rüzgâr Gülü ve Kuyruklu Piyanolar: Arter’de “offroad, v.2”

Arter‘in Dolapdere’deki yeni binasında yer alan iki performans salonundan biri olan Karbon, en üst düzey teknik olanaklarla donatılmış, tamamen esnek ve tam teşekküllü bir “Black Box”. Performans sanatı, sahne sanatları ve dijital sanatlar alanındaki proje ve etkinlikler için ideal bir alan yaratan Karbon, Arter’in açılış dönemindeki sergileriyle beraber, tüm bu özelliklerini, simsiyah duvarların yarattığı boşluk hissini ve akustiğinin kusursuzluğunu ön plana çıkaran bir işle açtı kapılarını: offroad, v.2 başlıklı yerleştirmeyle…

offroad, v.2, Fransız sanatçı Céleste Boursier-Mougenot‘a ait. Sanat hayatına müzisyen ve besteci olarak başlayan, dans ve tiyatro topluluklarıyla yaptığı işbirlikleriyle devam eden sanatçı, görsel açıdan güçlü, akustik performans ve yerleştirmeleriyle dikkat çekiyor. Bugüne kadar aralarında New York’taki MoMA PS1, Paris’teki Palais de Tokyo, San Francisco’daki SFMOMA, Nantes’taki HAB ya da 56. Venedik Bienali‘ndeki Fransız pavyonunun da bulunduğu alanlarda güçlü eserlere ve akılda kalıcı deneyimlere imza atan sanatçı, Arter’de de ses, hareket ve fiziksel mekan arasındaki ilişkinin sınırlarını zorluyor. Ve tabii bizim algılarımızın sınırlarını…

Rüzgâr Gülü ve Kuyruklu Piyanolar: Arter'de "offroad, v.2"
Rüzgâr Gülü ve Kuyruklu Piyanolar: Arter’de “offroad, v.2”

Karbon‘un karanlık boşluğuna girdiğinizde, loş bir sahne ışığının altında ağır ağır dans edercesine hareket eden üç kuyruklu piyanoyla karşılaşıyorsunuz. Birbirlerine yaklaşıyor, temas ediyor, birbirlerinden etkileniyor, kaçıyorlar. Tüm bu hareketleri, rahatsız ediciliğini tuhaf bir şekilde çekiciliğe dönüştüren ve Karbon‘un boşluğunda yankılanan sürtünme sesleri ve mekanik gürültülerle tamamlanıyor. Önce tamamen rastgele hareket ettiğini düşünebileceğiniz bu üç piyano, aslında kendi yarattıkları kaos içinde belli bir sisteme bağlı olarak hareket ediyorlar. Loş ışığın altındaki rotaları, kurdukları ve bozdukları bağları, tamamen robotik ve elektro-mekanik bir sistemle belirleniyor. Arter‘in dördüncü katındaki terasa yerleştirilmiş bir rüzgâr gülü, rüzgârın yönünü ve hızını ölçerek piyanoların dış dünyayla bağlantısını sağlıyor ve onların rotasını belirliyor aslında. Hem rüzgârın hem de rüzgâr tarafından karar verilmiş, birbirlerinin hareketlerine göre çizilen rotaların sesleri ise üzerlerine sabitlenmiş mikrofonlar aracılığıyla mekana yayılıyor. Bize de onların arasında dolaşarak ya da Karbon‘un içine yerleştirilen platforma çıkarak bu görsel ve akustik deneyimin, ses ile boşluğun, dış dünyayla iç mekanın arasındaki bağlantının bir parçası olmak kalıyor.

Fotoğraf: arter.org.tr/Hadiye Cangökçe

İlginizi çekebilir: Bırakın Sanat Konuşsun: Arter’de “Kelimeler Pek Gereksiz