

"Infinity Scrolling": Etkisinden Çıkamadığımız Bir Döngü
Uyanır uyanmaz sosyal medyadan gelen bildirimleri kontrol edip uyuyana kadar da telefonunuzu aşağıya doğru kaydırmaya devam ediyor musunuz? Üzülmeyin, yalnız değilsiniz. Kiminle konuşsam bu bağımlılığa dönen alışkanlığından dert yanarken; işi, hayatı ve aşağıya kaydırma hâli birbirinden beslenen birisi olarak bitmek bilmeyen alışkanlığımızdan ve bu alışkanlığımızı yenmek için kendi uyguladığım çözümlerden bahsetmeye karar verdim.

Farklı kaydırma hâllerimiz!
İlk olarak çoğumuzun dert yandığı bu durduramadığımız kaydırma hâli aslında tam olarak bizim suçumuz değil. Birçok kullandığımız sosyal medya uygulaması ve internet sitesi bizim sonsuza kadar kaydırmamıza yönelik tasarlanıyor. İngilizcede “infinity scrolling” diye geçen bu tasarım, insan psikolojisini motive eden tamamlama ihtiyacına ve belirsizliği ortadan kaldırma hâline tamamen ters düşüyor. Böyle olunca da biz kullanıcılar sürekli bir kaydırma ihtiyacı hissediyoruz ve internet üzerinden kurduğumuz alışkanlıklarımız hızlıca bağımlılığa dönüşebiliyor.

Bu sonsuz kaydırma hâli içerisinde en öne çıkan alışkanlık ise “kıyamet kaydırması” diye çevirebileceğimiz “doom scrolling”. İnsan evrimi gereği hayatta kalabilmek adına her zaman kötü haberlere dikkat etmeye daha yatkın. Siz de birbiri ardını izleyen iklim krizi, savaş ve hak ihlali üzerine olan haberler görünce telefonunuza sarılmıyor musunuz? Mesela ben hemen sosyal medyadan en son neler olduğunu takip etmeye başlıyorum ve ana sayfaları sürekli güncelliyorum.
Bir de kıyamet kaydırmasına karşılık başlatılan bir akım var. Kendisi hope scrolling yani umut kaydırması. İnternette kıyamet arayışlarına kendimizi kaptırdığımızda bu sefer de içimizi ısıtacak iyi haber arayışına başlıyoruz. İyi gelmek için dahi kaydırma bağımlılığımıza yöneldiğimiz bu alışkanlıklar içerisinde ben bazen kendimi alışveriş yapmayacağım halde markaların sitelerinde ürünleri aşağıya doğru kaydırırken bile bulabiliyorum.
Peki modumuza etkileri neler?
Bir olaya tepki ya da karşılık vermek arasındaki farkı daha önce düşündünüz mü? Tepkilerimiz olaylara yönelik verdiğimiz otomatik cevaplarımızı kapsarken karşılık önce düşünüp sonra bir yanıt vermemiz anlamına geliyor. Çoğumuz telefonu kaydırırken gördüğümüz haber başlıklarını hızlıca geçerek, daha ne olduğunu anlamadığımız fotoğrafları beğenerek aslında birer tepki veriyoruz. Eminim ki aramızda birçok kişi “Bir süredir üzgünüm ama sebebini bile bilmiyorum.” gibi cümleler kuruyordur. Sürekli aşağıya doğru kaydırma hâli psikologlara göre insanlarda yoğun bir stres, kendini tanımamanın ve başkalarıyla karşılaştırmanın verdiği bir memnuniyetsizlik yaratıyor.
Bir de bahsettiğim kaydırmanın modumuz üzerine olan bambaşka etkileri var. Psikologlara göre insanlar sürekli kötü haberlere maruz kaldıklarında hayatta kalma içgüdülerini çok yüksek seviyede yaşıyorlar. Bu durumun yarattığı stres birçok doktora göre ciddi hastalıklara bile yol açabiliyor. Küreselleşme sayesinde dünyanın her yerinden gelen sınırsız kötü haberi düşündüğümüzde ise bir kişinin haber ile gerçek arasındaki çizgiyi kaybetmesi ve gündelik yaşamını etkileyecek tutumlar sergilemesi kaçınılmaz olabiliyor.

Ben neler yapıyorum?
Şu ana kadar telefonu aşağıya kaydırmanın kötü özelliklerinden bahsetmiş olsam da aynı alışkanlığımız bizi fiziksel olarak uzak olduğumuz kişiler ile birleştiriyor, ana akım üzerinden kolaylıkla öğrenemeyeceğimiz haberlere ulaşmamızı sağlıyor ve birçoğumuzun da mesleği. O zaman aşağıya kaydırma alışkanlıklarımızı modumuza daha iyi gelecek şekilde dönüştürmek adına tavsiyelerimi sıralıyorum.
Küçük alışkanlıklarınızı arttırın. James Clear’ın haftalardır en çok satanlarda olan “Atomic Habits” kitabına göre kötü olarak tanımladığımız alışkanlıklarımızın yerine bize daha iyi gelecek küçük alışkanlıklar koyabiliriz. Siz de sabah uyanırken telefona bakma alışkanlığınıza alternatif ilk yüzünüzü yıkayarak, odanızı toplayarak, kahve içerek veya gün içerisinde yapacaklarınızı planlayarak yeni küçük alışkanlıklar edinebilirsiniz.
Yeni aktivitelere yönelin. Gün içerisinde size kaydırmanızı unutturacak aktivitelere de yönelebilirsiniz. Mesela evden tek çalışıyorsanız arkadaşınızla bir kafede buluşarak çalışabilir, yeni bir filmi evinize yakın bir sinemada izlemeyi tercih edebilir veya ilginizi çeken konularda uzun soluklu atölyelere katılabilirsiniz.
Ekran süresini kontrol edin. Kaydırma alışkanlıklarına yönelik çoğu kişinin telefon ekran süresini kontrol etmeyi ve limit koymayı önerdiğini biliyorum. Fakat birçok kişi için telefon ekran süresini devamlı kontrol etmek kaybettiği vakti hatırlayıp daha çok strese girmesine sebep olabiliyor. Bunun için benim tavsiyem; size “hata” gibi hissettiğiniz bir durumu hatırlamaya yönelmekten ise size sürekli aşağıya kaydırmanızı hatırlatan telefon bildirimlerinizi kapatmanız.
Son olarak kıyamet kaydırmasına kendini kaptıranlara da bir alternatif getirmek istiyorum. Ben takip ettiğim haber kaynaklarını kısıtlı tutarak bu durumun önüne geçmeye çalışıyorum. Size de önerim; kaynağından emin olmadığınız, tıklanma için korkutucu bir dil kullanan siteleri ve kişileri takip etmekten ise güvendiğiniz birkaç kanalı takibe almanız. Bunlar haber siteleri, bağımsız gazeteciler, politikacılar veya aktivistler olabilir.
Sizin aşağıya kaydırmak ile kurduğunuz ilişki nasıl? Birbirimize iyi gelmemiz dileğiyle!
İlk yorumu siz yazın!