Size de izlediğiniz filmler gerçek oluyor gibi geliyor mu? Ya da bazıları çoktan gerçek oldu da acaba biz mi henüz o gerçekliğin içinde değiliz? Zombi ve vampir dizilerinden bahsetmiyorum elbette. Sanal dünyalar ya da alışık olmadığımız teknolojik deneyimler sunan film senaryolarının gerçekte ete kemiğe bürünmesini kastediyorum. Evrenin ötesi diye tabir edilen Metaverse tam da “filmdi, gerçek oldu” denilecek bir kavram. Dünyanın değiştiğinin, teknolojinin en uçlarına şahit olduğumuz bu dönemin en popüler ve en güçlü kanıtı. Bildiklerinizi unutun. Metaverse ile var olan tüm evrenlerin ötesinde bir yolculuğa çıkıyoruz.

Metaverse | Fotoğraf: Adrien Converse (Unsplash.com)

Metaverse Nedir?

Metaverse kelimesi ilk kez 1992 yılında, Neal Stephenson’ın bilim kurgu romanı Snow Crash’de kurgusal bir dünyayı betimlerken karşımıza çıkıyor. Sonra bu kitap pek çok filme, diziye ilham oluyor. Ancak Metaverse kavramının blok zincir sistemi ile daha çok bilinirlik elde ettiğini de ekleyelim.

Metaverse; araziler, binalar, avatarlar ve hatta isimlerin alınıp satılabileceği genellikle kripto varlıklar kullanarak paylaşım yapılan sanal dünyayı ifade eder. Fiziksel gerçeklik ile artırılmış sanal gerçekliğin birleştirdiği ortak bir online dünyalar topluluğu olarak tanımlanabilir. Biraz soyut kalmış olabilir bu tanım. Örneğin, bu sanal dünyada arkadaşlarınızla vakit geçirebilir, seyahat edebilir, online etkinlik ve derslere katılabilir, mal veya hizmet satın alabilirsiniz. Bu sanal deneyimler zaten hali hazırda büyük oyun firmaları tarafından kullanıcılara sunuluyor. World of Warcraft, Minecraft, Roblox gibi oyunlar, sanal dünyalar yaratmalarının yanında oyun içi satın alımlarla da size kendi ekonomi zincirlerini empoze ediyorlar.

Metaverse kavramının oyun dünyasında ve dizi-film sektöründe yükselişini gören Facebook, şirket ismini Meta olarak değiştirmesinin ardından bu kavramın daha da popülerleşmesini sağladı. Ardından pek çok marka da Metaverse dünyasında yer almak adına atılımda bulundu. Microsoft, sanal ortamlar geliştirmek istediğini açıklarken; Nike, sanal ürünlerini ticari marka haline getirmek için ABD patent ticari ve marka ofisine başvuruda bulundu.

Metaverse’in anlatıldığı birçok kaynakta bu kavramı en iyi görselleştiren filmin Ready Player One olduğu söyleniyor. Kesinlikle katılıyorum. Metaverse’i daha iyi anlamak isteyenler mutlaka bu filmi izlemeli. Steven Spielbirg imzalı film, Ernest Cline’in aynı isimli romanından uyarlanmış bir bilimkurgu filmi. Konu, 2045 yılında geçiyor. Pek çok filmden aşina olduğumuz gibi dünyanın yaşam için kötü durumda olduğu tasvir ediliyor. Herkes zamanını Oasis dedikleri bir sanal dünyada geçiriyor. Head-setleri takıp, özel kıyafetleri giyip tam zamanlı virtual bir dünyada yaşıyorlar. Çünkü burada herkes istediğini yapıp, her yere gidebiliyor. Oasis evreninde herkes kendine avatar seçebiliyor, tıpkı günümüz oyun dünyasındaki gibi. İnsanlar bir nevi Oasis’te ikinci hayat yaşıyorlar.

Filmler gerçek oluyor derken ciddiydim. Bir önceki yazımda internetin 2.0 versiyonundan, web 3.0 versiyonuna geçiş yaptığımızı anlatmıştım. Artık oyun, finans, yaşam konularında boyut atlıyoruz. Üç boyutlu bir katmandayız ancak bundan sonrasında neler göreceğiz hayal gücümüz yetmiyor.

cd21_546-_-nrp-oculus-cross-post_-horizon-workrooms-launch_inline-3
Metaverse: Evrenin Ötesine Yolculuk Başladı! | Fotoğraf: Meta Workroom

Şu anda teknoloji ve oyun firmaları, bu sanal dünyaları daha da gerçek yapmak için çalışıyor. Giyilebilir teknolojiler, akıllı gözlükler ve kasklarla deneyimi artırma hedefindeler. Gamerlar, oynadığı oyunun içinde yaşayanlar Metaverse’ü deneyimlemeye başladılar bile. Yakın bir zamanda sosyal hayatımıza da sirayet edecek olan Metaverse’de hepimizin bir dijital avatarı olacak ve o avatar için sanal dünyada bir kimlik inşaa edeceğiz. Ardından alışverişlerimizi blok zincir üzerinden bu avatar için yapıyor olacağız. Çünkü gerçekte nasıl göründüğümüz değil; avatarımızın nasıl göründüğü daha önemli olacak.

Metaverse ve blok zincir altyapısı daha önce de bahsettiğim gibi NFT’leri de hayatımıza kazandırdı. Beeple’ın yaptığı ve 69.300.000 dolara satılan jpeg dosyası, NFT’nin ilk örneklerinden oldu. Ardından pek çok Türk sanatçının da başarılı eserlerini NFT’ye dönüştürme hikayelerine tanık olduk. Oyun, internet ve finanstaki merkeziyetsizlik, sanata da sirayet ederek NFT’leri, Metaverse dünyasında kullanılacak birer araca dönüştürdü.

Metaverse Projeleri: The Sand Box ve Bloktopia

Metaverse dünyasında neler yaşayacağımızın fragmanı olarak düşünebileceğimiz iki projeden de bahsetmek istiyorum. Bunlardan ilki; bir oyun markası olan The Sand Box. Oyuncuların, Ethereum blok zincirinde sanal oyun deneyimlerini oluşturmalarına ve bunlardan para kazanmalarına olanak tanıyor. Oyun firması, birkaç hafta sürecek ‘play to earn’ etkinliğiyle Metaverse’ünün bir kısmını ilk kez oyunculara açacağını duyurdu. Yalnızca şanslı birkaç oyuncunun bu deneyimi yaşayabileceği oyunda, oyuncular Metaverse’te geçirdikleri vakit karşılığında para kazanacaklar. Ayrıca oyuncular, oyun içinde arazi satın alıp NFT oluşturabilecek ve çeşitli görevleri tamamlayarak oyun toke’ını kazanabilecek.

bloktopia
Metaverse: Evrenin Ötesine Yolculuk Başladı! | Fotoğraf: Bloktopia

İkinci proje ise Bloktopia. Web sitesinde bilim kurgu filmi tadında bir videosu bulunuyor, burada Bloktopia bir Metaverse evreni olarak inşaa edilmiş. İçine girdiğinizde; bir odada oyun oynayabilecek, diğer bir odada binalar tasarlayacak, etkinliklere katılabileceksiniz. Ayrıca farklı odalarda kripto para alım satımları yapabilecek, sosyalleşme alanlarında arkadaşlarınızla buluşabileceksiniz. Bloktopia evreninin kendilerine ait tokenları bulunuyor. Marka işbirlikleriyle de dikkat çelen projede Binance NFT bir sanal ofis kiraladı. Lamborghini ise oyunda büyük ödül olarak oyunculara sunuluyor. Üstelik web sitesinde PlayStation logosuna da yer veren oyun markası, VR deneyim ile oyunun çok daha geniş kitlelere yayılmasını hedefliyor.

Değişim hiç bu kadar hızlı olmamıştı. Tam anlamıyla sanal dünyaya bir göç başladı. 2017’de gösterime giren Ghost In The Shell (Kabuktaki Hayalet) filmindeki sahneler, üç boyutlu evrenler artık o kadar da uzak değil. Yaratıcılık, sanat, finans ve yaşam gitgide özgürleşiyor. Peki insanoğlu bu kadar özgürlük içinde kendine nasıl bir rol biçecek? Gerçek hayattan kopup, Metaverse evrenlerinde olmadığımız insanlar gibi mi davranacağız? Avatarlarımızla sanal hayatlar mı yaşayacağız? Gelecek, hem heyecan verici hem de tedirgin edici. Gelecek, bilinmez ama tek bildiğimiz beklediğimizden hızlı geldiği…

Kapak Fotoğrafı: dgabc.com

İlginizi çekebilir: Ecem Özden’den Web 3.0