Cadılar Bayramı ya da Halloween, The Irish Spirit’ten ilham alanlar içinse Samhain yaklaşıyor! Biz de, Pagan ritüelleri ve erken dönem Hristiyanlık geleneklerine dayansa da Kelt dinlerindeki Samhain festivalinin bir uzantısı olan Halloween’in öncesinde, rotamızı İrlanda’nın perili mekanlarına çevirelim dedik. Kim bilir, belki de bu Halloween, elinizde İrlanda viskisiyle dolu bardaklarınız, karanlık bir odada arkadaşlarınıza bu mekanlardan da ilham alan korku hikâyeleri anlatırsınız.

İrlanda’daki Perili Mekanlar

Leamaneh Kalesi, Clare

Leamaneh Castle | Fotoğraf: Mark Lawson

Clare bölgesindeki Leamaneh Kalesi’ni, çapkın ve ateşli bir kadın olarak tanınan, baştan çıkarıcı bukleleri ve dinmez öfkesiyle nam salmış Red Mary’nin yıllarca demir yumrukla yönettiği biliniyor. En az yirmi beş kez evlenen Mary, eşlerini genellikler karınlarını tekmeleyerek öldürür, kıskandığı hizmetçi kızlarıysa ölene kadar saçlarından bağlayarak pencerelerden sarkıtırmış. Bu kadar kişinin ölümüne sebep olduktan sonra Red Mary’nin sonu da acı olmuş – düşmanlarından biri onu yakalayarak, kalenin yakınlarındaki bir ağaç kovuğuna kapatmış ve Red Mary açlıktan ölene dek yardım çığlıkları atmış. Bugün Red Mary’nin Leamaneh Kalesi’nin kalıntılarına musallat olduğu söyleniyor.

Ballinagarde Evi, Limerick

Ballinagarde House | Fotoğraf: limerickpost.ie

Limerick bölgesindeki, 1774 yılında John Croker tarafından inşa edilen Ballinagarde Evi’nde önce John Croker, ardından da Büyük Kıtlık döneminde yerel halka ettiği yardımlarla büyük bir yardımsever olarak anılan oğlu ikamet etmiş. Oğul Croker’ın 1858’deki vefatının ardından ev yerel kayıtlara “ahmak” ve “müsrif” olarak geçen torunlar tarafından yönetilmeye başlamış ve en sonunda terk edilerek bir harabeye dönüşmeye başlamış. Ama binanın korku salmasının tek nedeni bugünkü harabe görünümü değil: Efsaneye göre, Ballinagarde Evi’nin sahiplerinden Edward Croker, seyahatleri sırasında karşılaştığı at sırtındaki bir adamı bir gece akşam yemeğine davet etmiş. Ev sahiplerinin misafirperverliğinin tadını çıkaran ve uyuyakalan yabancının çizmelerini çıkaran bir hizmetçi, adamın ayakları yerinde yarık toynaklar olduğunu fark etmiş. Bugün hala Ballinagarde Evi’nin içinde ve çevresinde at sırtında uğursuz bir adamın dolaştığı söyleniyor.

Coolbawn Evi, Wexford

Coolbawn House | Fotoğraf: Wexford Film Locations

Wexford bölgesindeki Coolbawn Evi, 1840 yılında, daha önce yangında zarar görmüş büyük bir köşkün yerine, sahibi politikacı Francis Bruen’in emriyle inşa edilmiş. Zamanında dekoratif taşlar ve granitle süslemeli, Tudor dönemi mimarisinin özelliklerini canlandıran bu ihtişamlı bina, ne yazık ki İrlanda’daki İngilizlerin sahip olduğu birçok büyük ev gibi 1923’teki İrlanda İç Savaşı sırasında yanarak kül olmuş ve asla yeniden inşa edilmemiş. Binayla ilgili perili hikaye ise yangından öncesine dayanıyor. Söylentiye göre, yıllar önce, karanlık ve fırtınalı bir gecede pencereden rüzgarı, yağmuru ve şimşekleri izleyen bir genç hizmetçi, yıldırım sonucu anında ölmüş. Tıpkı bir görüntünün fotoğraf filmine kazındığı gibi, yıldırımın etkisiyle hizmetçinin suretinin Coolbawn Evi’nin camına kazındığı söyleniyor. Üstelik yangının ardından da hizmetçinin suretini, artık camsız olan pencerede gördüğünü iddia edenlerin sayısı hiç de az değil!

Belvelly Kalesi, Cork

Belvelly Castle | Fotoğraf: belvellycastle.com

Cork Limanı’ndaki Great Island’ın kıyısında oturan Belvelly Kalesi’nde 17. yüzyılda Margaret Hodnett adlı bir kadın yaşıyormuş. O zamanlar zenginler için bir statü sembolü olan aynalara karşı bir saplantısı olan Margaret, dillere destan güzelliğini hatırlamak için sık sık aynalara bakarmış. Margaret’e sırılsıklam aşık Lord Clon Rockenby, kendisine defalarca evlenme teklifi etmesine rağmen her defasında reddedilmiş. Aşağılandığını düşünen Lord, bir gün bir ordu kurarak kaleyi kuşatmış ve lüks yaşama alışık Hodnett’lerin kuşatmaya dayanamayacağını düşünmüş. Oysa Margaret ve ailesi teslim olmadan önce bir yıldan fazla süre dayanmışlar. Fakat açlık ve sefaletle geçen bu yıl Margaret’in güzelliğini de elinden almış. Sevdiği kadını yok ettiğini düşünen Lord evdeki aynaları parçalarken Hodnett’ler de onu öldürmüşler. Bu korkunç olayların ardından Margaret, yaşlanıp eceliyle ölene dek güzelliğinin geri gelip gelmediğini görmek için boş duvarlarda aynalar aramış. Efsaneye göre bazen yüzü örtülü bazense yüzü olmayan bir kadın olarak bugün hala kalede ortaya çıkan Margaret’in hayaleti, duvardaki sabit bir noktaya bakıp duruyor.

Leap Kalesi, Offaly

Leap Castle | Fotoğraf: ireland.com

İrlanda’daki en kötü şöhretli binalardan biri, tarihi ihanetler ve cinayetlerle dolu Leap Castle. Ghost Adventures ve Most Haunted gibi televizyon şovlarında da yer alarak dünyaca ün kazanan bu sembol binada Kızıl Leydi adlı bir hayaletin dolaştığı söylentisi yetmiyormuş gibi, 1920’lerde yüzlerce iskelet kalıntısı bulunmuş. Kalenin karanlık geçmişindeki en rahatsız edici hikayelerden biri Thaddeus ve Teighe O’Connell kardeşlerin hikayesi – babalarının ölümünün ardından iki kardeş kendilerini tarikatlerinin liderlik savaşında bulmuş. Bir ayin sırasında Teighe, Thaddeus’u vahşice bıçaklamış ve bugün Kanlı Şapel olarak bilinen bu yerde liderliğini ilan etmiş. Kalede bulunan iskeletler, Kızıl Leydi’nin hayaleti ve öfkeli Thaddeus gibi musallat olanı çok olan bu kalenin en şaşırtıcı yanıysa, tüm anlatılan korku hikayelerine rağmen müzisyen Sean Ryan’ın 1990’larda bu kaleyi satın almış ve bugün halen orada yaşıyor olması.

Loftus Konağı, Wexford

Loftus Hall | Fotoğraf: Smithsonian Magazine

İrlanda’daki en perili mekan olarak bilinen, hatta Şeytan’ın ta kendisinin musallat olduğu söylenen Loftus Hall’un kaderinin nedeni belki de Kara Ölüm döneminde, 1350’lerde inşa edilmesi. Loftus Hall efsanesi ise aslında 18. yüzyıla dayanıyor. İrlanda’daki korku hikayelerinin birçooğunda olduğu gibi eve davet edilen gizemli bir yabancıyla başlamış her şey. Konağın sahibi Tottenham ailesinin kızı Anne, bu gizemli yabancının Şeytan olduğunu iddia etse de kendine kimseyi inandıramamış ve yabancı çatıdan uçarak ortadan kaybolmuş. İddiaları nedeniyle ailesine utanç getiren Anne odasına kitlenmiş ve ölene kadar burada kalmış. Loftus Konağı’nı lanetlemiş ve bugün hala içeride dolaşanın Şeytan mı yoksa Anne mi olduğuna dair tartışmalar sürüyor. Fakat çatıdaki, Anne’in yabancının uçtuğunu söylediği noktada bulunan iz, genç kadının yalan söylemediğinin tüyler ürpertici bir işareti…