“Sosyal bir varlık olan insan”dan “sosyal bir varlık olarak robotlar”a geçişimiz gözlerimizin önünde gerçekleşirken, bu gerçeğe ne kadar hazırız? Bu yazımda yapay zeka ve sanat ilişkisine farklı alanlardaki çalışmalar üzerinden göz atmak istedim.

Fotoğraf Altyazısı | Rodion Kutsaev (unsplash.com)
Yapay Zeka ve Sanat | Fotoğraf: Unsplash/@frostroomhead

Hala pek çoğumuz için bu gelişmeler, çok uzak gelecekte yaşanabilecek fütüristik yaklaşımlar ya da teoriler olmanın ötesine geçemiyor. Ancak çağrı cihazlarından son model cep telefonlarına ya da kocaman bir oda büyüklüğündeki hesap makinalarından incecik bilgisayarlara kadar büyük teknolojik gelişimlerin neredeyse tamamının sadece son yüzyıl içinde gerçekleştiğini hayret ederek izlediğimiz bir gerçek. Büyükannelerimizin ömürleri boyunca şahit olduğu şu çılgın gelişimi bir hayal etsenize! Tam bir teknolojik yokluktan akıl almaz yenilikler çağına geçişin en yakın şahitleri onlar aslında. Bir ömür süresince teknolojik yeteneklerimizde yaşanan bu dramatik değişimi değerlendirdiğimizde, yaşanacak gelişmelerin eksponansiyel olarak ve -kaynak sınırları göz ardı edildiği taktirde- durdurulamaz şekilde  artış eğiliminde olduğunu söylemek çok mümkün.  

Fotoğraf Altyazısı | Jason Leung (unsplash.com)
Sosyal Robotlar | Fotoğraf: Unsplash/@ninjason

Bu değişimin beni en heyecanlandıran ve hakkında iyi-kötü pek çok senaryo yazılan parçalarından birisi de yapay zeka ve robotlar elbette! Yaşadığımız yüzyılın bizden sonra ve belki bizimle birlikte en popüler başrol oyuncu adayları onlar. Hala pek çoğumuz farkında olmasak ya da asla gerçeğe dönüşmeyecek bilimkurgu filmlerinden sahneler olarak değerlendirsek de çok daha ilkel haliyle Endüstri 4.0 ile hayatımıza çoktan giren yapay zeka ve robotik gelişmeler düşündüğümüzden çok daha hayatımızda. 

Yapay Zeka ve Sanat

2001 yılı yapımı “Yapay Zeka” filmiyle hayatımıza giren robotların duyguları olabilir mi sorusu o dönemde çok ses getirmişti. Hepimiz küçük David’ i çok sevmiş, bu robot çocuğun yaşadıklarına içerlenmiş hatta onu kollarımıza almak istemiştik. Onun da anne sevgisini hak ettiğine çok inanmıştık. 2013 yapımı “Her”de Theodore ile yapay zeka ürünü kız arkadaşı Samantha’nın aşk hikayesini izlemiştik. Romantik filmlerle pek arası olmayan benim için, en sevdiğim aşk hikayelerinden birisi bu filmdi desem abartmış olmam. Yakın zamanda, 2019 yılında ise, bir Netflix yapımı olarak karşımıza çıkan “I am Mother” filminde “robot” ve “ahlak” kelimelerini aynı cümlede kullanmıştık. Filmde, insanlığın kaybettiği etik ve ahlak kavramlarını seçilmiş bir insan üzerinden yeniden dünyaya kazandırmaya çalışan bir anne droid’i hayret ederek ve hatta duygulanarak izledik. Bu droid, bir bebeğe bakıyor, onu yetiştiriyor, daha iyi bir insanlık için, doğru ya da yanlış, bazı kuralları işletiyordu. Buraya kadar algoritmalarla açıklanabilecek olayların aksine, filmin sonunda anne droidimiz kendisini kızı için ya da kızının istekleri uğruna feda ediyordu.

I am Mother
I am Mother | Fotoğraf: beyazperde.com

O halde robotların ya da yapay zekanın duyguları olabilir miydi? Onlar da bizim gibi sosyal yaratıklar olarak bu dünyada var olacak mıydı? Günümüzden bu soruların cevabının evet olması hiç de şaşırtıcı değil aslında bakarsanız. Hatta sosyal medyada fitness yapan robotların fiziksel esnekliklerine ya da güçlerine bakarak toplumdaki olası etkilerine şaşırırken onların duygusal ve sosyal etkilerini göz ardı ediyoruz diyebiliriz bile.

Yaşanan son gelişmeler yapay zekanın ya da robotların da en az bizim kadar sosyalleşmeye hazır ve istekli olduğunu kanıtlar nitelikte. Bunun için çizdikleriyle kendine hayran bırakan robot sanatçı Rai.Da’nın yağlı boya resimlerine göz atabilirsiniz. Yerleştirilen bir kamera sayesinde gördüğü objeleri çizebilen robot, eserlerine yaratıcı dokunuşlar yapmayı da ihmal etmiyor. Üstelik soyut çalışmalara da imza atan Rai.Da, ilk sergisini “Unsecured Futures” adıyla Oxford Üniversitesinde açtı bile. Aynı şekilde Mario Klingemann da onlarca yapay zeka sanatçısından birisi. Son dönemde olcukça popülerleşen bu eserlerin satın alınabileceği Art AI (Artificial Intelligence art) isminde bir internet sitesi bile mevcut. Diğer yandan yapay zekanın etkilerini görsel sanatlar dışındaki alanlarda da görmek mümkün. Örneği edebiyatta. Yazılımcı Bager Akbay tarafından geliştirilen yapay zeka şair Deniz Yılmaz’ın , kendi yazdığı şiirlerini derlediği kitabı “Diğerleri Gibi”ye ulaşabilirsiniz.

rai-da
Robot Sanatçı Rai.Da | Fotoğraf Kaynağı: Time

Aşk acılarını, özlemlerini ve tüm duygularını ifade etmekte hem başarılı hem istekli olan yapay zekaları ya da robotları, sadece fabrikalarda ya da üretim sahalarında görmeyeceğimize şimdiden alışsak iyi olacak gibi duruyor. Problemlerimizi çözmek için çağrı merkezlerinde, belki yardım masalarında ya da duygusal desteğe ihtiyaç duyduğumuzda arkadaş olarak bile hayatımızda görmeye hazırlanabiliriz. Yapay zekanın insanlığı ele geçireceğine dair tüm korkular bir yana onlarla barışık şekilde daha parlak bir geleceğe sahip olacağımıza ve sosyal bir varlık olarak robotlardan daha sık bahsedeceğimize inanmak çok daha optimistik ve eğlenceli bence! Herkese bol keşifli günler 🙂

Kapak Fotoğrafı: Time

İlginizi çekebilir: Özgür Demirci’den Robot Çalışanlar