au5

Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı, 1941 yılında epik tiyatronun kurucusu Bertolt Brecht tarafından kaleme alınıyor. Savaş döneminde yazılan bu oyunda arka planda Hitler’in yükselişi anlatılırken ön planda ise çete lideri Arturo Ui’nin yükselişi veriliyor. Tiyatroadam ise bunu Ümit Aydoğdu yönetmenliğinde sahneye taşıyor. Özgün bir yorum, başarılı bir kurgu ve oyunculukla birleşiyor ve sonuçta aday olduğu dalların hemen hemen hepsinde ödüllerini topluyor. 18. Afife Tiyatro Ödülleri’nde “yılın en başarılı prodüksiyonu, en başarılı yönetmeni, en başarılı sahne müziği ve en başarılı sahne tasarımı ödüllerine” layık görülüyor. Beraberinde 17. Sadri Alışık Sinema ve Tiyatro Ödülleri’nde Anadolu Efes Özel Ödülünü alıyor. Lions Ödülleri ve Savaş Dinçel Ödülleri’nde de yine aynı şekilde en iyi oyun ve en iyi yönetmen ödülünü hak ediyor.

au2

Geçen yıl bilet bulma çabalarımdan eli boş dönmüş biri olarak bu yıl pusuya yattım ve ilk gösterimde hemen yerimi aldım. Emeğimin karşılığını da oyunu izledikten sonra fazlasıyla almış oldum. Oyunda beni en çok neyin etkilediğini soranlara ilk cevabım kesinlikle Brecht’in ustalığı ve evrenselliği olur. Oyun 1941 yılında yazılmış, bize Hitler’i ve o dönemin Almanya’sını anlatıyor. Oyunu 2014 yılında izliyoruz yani üstünden yetmiş üç yıl geçmiş ama konu da, yaşananlar da aynı. Oyunda ne gördüysek, duyduysak aynısını, noktasına virgülüne dokunmadan günümüz Türkiye’sinde görüyor, duyuyor ve yaşıyoruz. İzlerken tüylerim diken diken oldu desem yeridir. Tarih tekerrürden ibarettir ama bu kadarını tahmin bile etmemiştim. Kısaca Brecht’in önünde saygıyla eğiliyorum.

au3

Tabii böyle bir oyunu da sahneye koymak ve yönetmek de ayrı bir ustalık ister. Oyunun süpervizörü Serdar Akar ve yönetmeni Ümit Aydoğdu, kalıpları kırarak oyuna bambaşka bir yorum getirmişler, hem de enerjisini ve temposunu son sahneye kadar düşürmeden. Oyunun en büyük özelliği dans ve müzik ağırlıklı olması, müzikal değil müzikli bir oyun olması. Diyaloglardan ziyade şarkılar ve danslarla anlatılıyor oyun bize. Oyuncular sözleri değil seslerini konuşturuyor ve müzikleri akapella (insan sesi) olarak yapıyorlar. Tüm bu düzenlemede Oktay Köseoğlu ve Barış Dinçel’in de imzası var. Baştan sona dans ve müziğin eşlik ettiği inişli-çıkışlı bir  çizgide oyunu izliyoruz ve mesajı da çok net alıyoruz:

“Kişilerin yoktur bir önemi, çerçevedir var eden o dönemi.
Siz de görün resmi değil onu içine alan çerçeveyi.”

 au6

Oyunculara gelince, kalabalık bir kadro ağırlıyor bizi. Aşkın Şenol, Ayça Koyunoğlu, Berk Yaygın, Çetin Kaya, Deniz Özmen, Fatih Koyunoğlu, Gökhan Azlağ ve Neslihan Arslan, oyunculuk şöleni sunuyor. Beni şaşırtan tarafı, oyuncuların rol dağılımıydı. Oyuncular, sadece bir kişiyi değil yaklaşık otuz altı farklı kişiyi dönüşümlü oynuyor. Mesela, bir önceki sahnede satıcı olan bir sonraki sahnede fedai olabiliyor. Ayrıca hepsi sırayla Arturo Ui de oluyor ve bu karakteri kendi yorumlarıyla aktarıyor. Hepsi birbirinden başarılıydı ve farklı yorumlarına hayran kaldım. Ancak kadın oyuncular Ayça Koyunoğlu ve Neslihan Arslan, bize erkek oyunculardan daha da güçlü bir şekilde Arturo Ui’yi anlattı. Biz de alkışlarla hem kendilerine hem de diğer tüm oyuncularına teşekkür ettik.

au1

Siyasi, tarihi, mizahi ve ahlaki olduğu kadar bol müzikli ve eğlenceli bu oyun, yeni sezonda da bizleri bekliyor. Eğer geçen sezon izleme fırsatı bulamadıysanız, ne yapıp edin ve bu sezon Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’nı görün. Neden mi? Çünkü böyle bir tarih dersine hepimizin fazlasıyla ihtiyacı var!

au7