Bath; UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer alan, doğal kaynakları, tarihi ve mimarisiyle Birleşik Krallık’ın popüler destinasyonlarından biri. Şehir, Romalılar’ın sıcak su kaynaklarına kaplıca inşa etmesiyle “Bath” ismini alıyor. Roma döneminden kalan banyoları, Georgian mimarisi, modern kaplıca otelleri ve kültürel mirasıyla Bath, ziyaretçilere bambaşka bir gezi deneyimi sunuyor. Ayrıca şehrin İngiltere’nin güneyinde bulunması sebebiyle Londra’ya göre biraz daha sıcak olması da tatil destinasyonu olması için bir diğer sebep diyebilirim. Eğer siz de İngiltere topraklarında küçük bir Roma İmparatorluğu görmek istiyorsanız, Londra Paddington İstasyonu’ndan trenle bir buçuk saatte Bath’a ulaşabilirsiniz.

Bath, İngiltere
Bath, İngiltere | Fotoğraf: Unsplash / Patrick Robert Doyle

Bath Gezi Rehberi

Roma Banyoları     Konum

Roma Banyoları
Roma Banyoları | Fotoğraf: Yaprak Sav

Bath’a gidildiğinde ilk olarak görülmesi gereken yer, şehre ismini veren Roma banyoları. Banyoların yapımına göz atmadan önce biraz tarih bilgimizi pekiştirelim; Romalılar dünyaya genişlediği sırada, daha önce hiç gelmedikleri Britanya ada topraklarını işgal ediyorlar fakat bu sıcak su kaynağının tarihi daha da eskiye, Kral Lear’ın babası Bladud zamanına dayanıyor. Roma işgalinden sonra bu bölge yerleşim yeri haline geliyor ve kaplıca farklı bir mimariyle geliştirilip kullanıma açılıyor. Bir inanışa göre Su Tanrıçası Sulis Minerva’nın yer altından gönderdiği bu sıcak su kaynağının üzerine Roma’yı hatırlatacak mimaride bir kaplıca inşa ediyorlar.

Gorgon Figürü
Gorgon Figürü | Fotoğraf: romanbaths.co.uk

İç ve dış havuzlar, sauna, soyunma odası, sıcak taşlar, tapınak… Bu kaplıcalarda hepsi mevcut. Yağmurlarla doğal sudan dolan iki adet havuzun suyu hala sıcak, hatta su baloncuklarını bile görebiliyorsunuz. Büyük havuzun tepesindeyse Romalı hükümdarların heykelleri bulunuyor. Müze oldukça güzel tasarlanmış ve dışarıdan görüldüğünden çok daha büyük. Tarihi eserlerin üzerine yansıtılan görüntülerle, adeta kaplıcanın yüzlerce yıl önceki halini ve misafirlerini görebiliyorsunuz. Müzede dikkat çeken bir diğer kısımsa tapınağın üzerinde bulunan ve bu zamana kadar korunmuş olan Gorgon figürü. İnsanlar, tapınak alanına gelip adaklarını ona adayıp dilekte bulunuyorlarmış. Müzeye girdiğinizde verilen ücretsiz dinleme cihazlarından almanızı tavsiye ederim; böylece hikayeleri dinleyerek ve hayal gücünüzü kullanarak bambaşka bir bakış açısından bu tarihi alanı inceleme şansı bulabilirsiniz.

The Circus  Konum

The Circus
The Circus | Fotoğraf: Unsplash / Alex Atudosie

Bath şehrine yukarıdan bakıldığında daire oluşturan binalar görüyoruz; işte burası The Circus. John Wood’un tasarladığı bu binayı ölümünden sonra oğlu John Wood 1768’de tamamlıyor. The Circus, üç kavisli binanın birleşerek üç girişli bir daire oluşturmasıyla meydana geliyor. Çemberi oluşturan binalardaki taşlara dikkatli bakıldığında yılan, palamut ve denizcilikle ilgili semboller göze çarpıyor. Her ikisi de John Wood tarafından tasarlanmış olan The Circus ve Royal Crescent’in güneş ve ayı temsil ettiği söyleniyor. 

Royal Crescent   Konum

Royal Crescent
Royal Crescent | Fotoğraf Unsplash / Matt Bodenham

Bath’ın dikkat çeken ve bir diğer sembolü haline gelen Royal Crescent, 1775 tarihinde, babası  John Wood’un izinden giden oğlu John Wood tarafından tamamlanıyor. Royal Crescent, 150 metre uzunluğunda, yarım daire şeklinde inşa edilmiş ve zamanın zengin ve ünlü kişilerine ev sahipliği yapmış. Eğer vaktiniz varsa müzeyi gezebilir ve dönemindeki yaşayış şeklini görebilirsiniz. Royal Victoria Park’a bakan Royal Crescent şu anda beş yıldızlı The Royal Crescent Hotal & Spa, müze ve özel daire olarak kullanılıyor. Bu park günümüzde köpek gezdirmek, sosyalleşmek, piknik yapmak için kullanılıyor. Eğer hava güzelse burada minik bir piknik yapmanızı tavsiye ederim. Belki bize olduğu gibi şansınıza tüylü bir dostumuz yanınıza uğrar.

Bath Abbey   Konum

Bath Abbey Vitray ve Tavan Detayı
Bath Abbey Vitray ve Tavan Detayı | Fotoğraf: Yaprak Sav

Bath Abbey 7.yüzyılda, gotik mimariyle inşa edilmiş Bath’ın en büyük kilisesi. Burası günümüzde de ibadet, konser, etkinlik gibi çeşitli amaçlarda kullanılıyor. Kilise, çatıdaki oyma taş detayı ve içeriyi aydınlatan 52 vitray penceresiyle diğer İngiliz kiliselerinden farkını ortaya koyuyor. 1200 yıldır Hristiyanlar’ın ibadethanesi olarak kullanılan Bath Abbey, Roma banyolarının hemen yanında bulunuyor. Kilisenin batı tarafında ise ziyaretçilerin ilk olarak karşısında çıkan detay melek merdivenleri oluyor. Bu tasarımı Bath’ın piskoposu Oliver King’in rüyasında meleklerin alçalıp yükseldiğini gördükten sonra yaptığı söyleniyor.

Moda Müzesi  Konum

Moda Müzesi
Moda Müzesi | Fotoğraf: fashionmuseum.co.uk

Bath şehrinin bir diğer özelliği de moda şehri olarak kabul edilmesi. Bu sebeple Moda Müzesi uğranması gereken yerler listesinde yer alıyor. Bu müzede 16.yüzyıl sonlarından günümüze kadar modanın ilerleyişine şahitlik edip ikonik elbiseleri görme şansı bulabilirsiniz, hatta dönemin elbiselerini giyip fotoğraf çektirebilirsiniz. Müzenin sonunda yer alan yılın elbisesi bölümü ise günümüz moda evlerinin topluma ışık tutarak yarattıkları tasarıma yer veriyor.

Bath’te Konaklama Konum

Spa & Otel
Spa & Otel | Fotoğraf: thermaebathspa.com

Eğer Bath’a kısa bir hafta sonu kaçamağı için geldiyseniz en az bir gece kalmanızı tavsiye ederim. Böylelikle şehrin keyfini çıkararak gezebilirsiniz. Ve eğer Therma Bath Spa Otel’i tercih ederseniz, uzun bir günün ardından spa’da dinlenebilir, toksinlerinizi atabilirsiniz. Bu şekilde 2 güne hem tarihi bir tatil hem de yenilenme tatili sığdırabilirsiniz.

Kapak fotoğrafı: Unsplash / Alex Atudosie

İlginizi çekebilir: MagPorter’dan İngiltere’de Yaşamak