Evde her zamankinden çok daha fazla vakit geçirdiğimiz bu dönemde hepimiz yepyeni hobiler ediniyor, geliştiriyoruz. Tüketmeye alıştığımız güzelliklerle yeni normale uyum sağlayan, farklı şekillerde buluşuyoruz. Belki kendi ellerimizle bir şeyler üretmenin ve yaratmanın mutluluğunu tatmak bize zanaatkarların emek verdiği ürünlerin çok daha değerli olduğunu hatırlatıyor. Belki bilgisayar ekranından biraz uzaklaşıp elimize defter ve kalemlerimizi alıp el yazısıyla notlar almak, çizimler yapmak, boyamak bize unuttuğumuz heyecanları yeniden tattırıyor.

Filtresiz IPA

Belki dinlemeye doyamadığımız müzisyenlerin seslerini Instagram üzerinden en saf haliyle duymak onlara hayranlığımızı daha da arttırıyor. Belki sinema salonlarında izlediğimiz gişe filmlerinden uzaklaşmak, bizi yeni keşfettiğimiz kendine has yönetmenlerin dünyasına ışınlıyor. İşte kraft bira da böyle bir şey… Bira sanatı da diyebileceğimiz kraft biralar sayesinde çok daha butik, daha fazla emekle çok daha az miktarda üretilen ve bu yüzden özel olan bira çeşitleriyle buluşabiliyoruz. Ve tabii bu buluşma bize yeni heyecanlar yaşatıyor, bizi bu dünyanın dışından, kendine has lezzetlerle tanıştırıyor. 

IPA Nedir?

Indian Pale Ale’in (IPA) tarihi on dokuzuncu yüzyıla kadar uzanıyor: Bu dönem, Avrupa ile Hindistan arasındaki ticaretin tamamının Afrika kıtasını dolanan ve Hint Okyanusu’na devam eden, uzun deniz yolculuklarıyla yapıldığı bir dönem. Bir gün George Hodgson adlı İngiliz, Hindistan’a ihraç edilen ürünlerin arasına birayı da eklemeye karar veriyor. Fakat bira uzun deniz yolculuğunun şartlarına dayanamayıp Hindistan’a ulaşana kadar bozuluyor, – fakat Hodgson pes etmiyor, bira yapımında normalden çok daha fazla miktarda şerbetçiotu kullanmanın dayanıklılığı arttırdığını keşfediyor. Böylece Indian Pale Ale (IPA) denilen, dayanıklılığı çok daha fazla fakat tadı daha acı yeni bir bira türü ortaya çıkıyor. İlerleyen dönemlerde bu tat, Amerikan şerbetçiotları kullanarak American Pale Ale (APA) türü biraların üretilmesine önayak oluyor. 

Galaksi

Tanışalım: Filtresiz IPA

İşte yeni Filtresiz IPA de bu tür bir bira. Tüm filtresiz biralar gibi, bu birayı da bardağa iki parti halinde servis etmek gerekiyor. Şişenin büyük bir kısmını köpürterek bardağa boşalttıktan sonra, dibinde kalanı iyice çalkalayarak üzerine eklemek, biranın mayayla iyice karışmasını sağlıyor. Kolay bir içime sahip Filtresiz IPA tadım sırasında burunda tropikal meyve, narenciye, çam ve çimen kokuları, damakta ise acı ama meyvemsi bir tat bırakıyor. Bu bira sanki bu dünyadan değil, başka diyarlardan… Üstelik bu şüpheyi haklı çıkarırcasına, şişedeki IPA’in hammaddelerinden birinin adı galaksi! Şişenin üzerinde ise tatlı mı tatlı, astronotlu – uzaylı bir çizim var.

Hayatta yenilikler, bize özel butik mutluluklar ararken, böyle bir biranın çok iyi bir eşlikçi olacağı kesin. Mutfağımızdaki kendine has lezzetlerin, ekranımızdaki kendine has filmlerin, kulağımızdaki kendine has tınıların ve hayranlık duyduğumuz kendine has çizimlerin bizi başka dünyalara götürdüğü gibi, galaksiler arası bir yolculukla bizi başka dünyalara götürmek için…