Çakal sadece aşağı baktığında düşer. Yani aslında havada koşabiliyor ama ne zamanki aşağı bakıyor ve düşmesi gerektiğini anlıyor işte o zaman yer çekimi devreye giriyor. İnsanlar Mekanlar Nesneler oyunu, bize dünyadaki tüm kötülüklere, yaşanmışlara, yaşanmamışlara, savaşlara, ölümlere, geçmişte verilen yanlış kararlara rağmen önümüze bakmamız gerektiğini midemize bir yumruk atarmışçasına öğretiyor. Belki de gerçekler, seyirciye tam olarak böyle yansıtılmalı; yumuşatmadan, toz pembe bir dünyada yaşamamıza rağmen, önümüze sahte hayatlar sunuluyor. Sanat, hiçbir şeyin kolay olmadığı, bireysel bir mücadelenin bir savaş kadar insan üzerinde etki yaratabildiğini göstermeli belki de. Tabi bu Merve Dizdar’ın oyunculuğu ile birleşince düğüm düğüm oluyor boğazınız.

1280x1280
İnsanlar Mekanlar Nesneler | Fotoğraf: Dergy

Merve Dizdar’ın başrolünde olduğu İnsanlar Mekanlar Nesneler, İngiliz yazar Duncan Macmillan’ın yazdığı ödüllü bir tiyatro oyunu. Oyuncu kadrosunda Nihal Geyran Koldaş, Selçuk Borak gibi birçok kıymetli isim bulunuyor. Oyun Emma’nın bağımlılığını anlatan bir konuya sahip. Evet ilk başta bunu sadece alkol ve uyuşturucu bağımlılığı olarak yorumlayabiliriz ama başrolümüz Emma’nın, dürüst olmaya çalışmasına rağmen sürekli yalan söylemesi, kendisi ile tüm bağını yitirmesine rağmen sürekli rol yaparak başkaları gibi davranması, geçmişine takılıp bugününden vazgeçmesi aslında tam olarak modern hayatın bağlılığı olarak yorumlanabilir. 

İnsanlar Mekanlar Nesneler | Fotoğraf: Fil Uçuşu

Emma bir aktris. Yaşadığı alkol ve uyuşturucu bağımlılığından bıkıp usanarak gönülsüzce de olsa bir rehabilitasyon merkezine gidiyor. İyileşme sürecinde Emma’nın duygu durumunu yansıtan sahnelerin gerçekçiliği ve etkileyiciliği bir tokat etkisi yaratıyor. Emma’nın mücadelesi sırasında sahnede 4-5 farklı Emma görüyoruz ve her biri Emma’nın ayrı ayrı varoluşsal krizlerini anlamamıza yardımcı oluyor. Emma başkasını oynamaya o kadar alışmıştır ki iyileşme sürecinde kendi olmayı kaldıramaz ve bu süreçte de başka isimlerle rol yapmaya başlıyor: Nina, Emma, Sarah…

“Bağımlı olan pek çok kişi aslında zeki olarak nitelendirdiğimiz insanlardır; insanlar büyük beyinlerini sürekli düşünmekten alıkoyamıyor nihayetinde içiyor ve kullanıyor. Bağımlıklarımızdan kurtulmanın bir yolu da bizleri bağımlı kılanlardan kurtulmaktır: İnsanlar, Mekânlar ve Eşyalar…’’

İnsanlar Mekanlar Nesneler | Fotoğraf: Bianet

İşte bu iyileşmenin son süreci diyebiliriz. Emma, onu bağımlı kılan insan, mekân ve eşyalarla yüzleşir. Annesi ve babasıyla olan yüzleşmede de arka arkaya midenize yumruk yemiş hissi yaşarsınız. Oyun sonunda farklı dillerde de olsa oyunun senaryosu internette var mı diye baktım. Her bir replik üzerinde kafa yorulması gereken, kitap gibi okunabilecek bir anlama sahip. Yazıyı Merve Dizdar’ın okuduğu bu şiirle bitirmek istiyorum:

“Yaşamak ne güzel şey.

Denizde yüzmek, gökyüzüne bakmak, güneşi teninde hissetmek.

Bir dağa tırmanmak ya da bir tanecik merdiven çıkmak.

Sevmek ve sevilmek. Ne güzel şey…

Şimdi benim! Şimdi sensin! Şimdi biziz!

 Bu ise sadece bir başlangıç.”

Kapak Fotoğrafı: Zorlu PSM

İlginizi çekebilir: Eda Geven’den Godot’yu Beklerken’i Beklerken