İnişli çıkışlı vokaller, sınırları çok geniş bir müzik anlayışı, her zaman konuşulan sahne performansı ve çarpıcı bir imaj. Bunların hepsi Björk deyince ilk akla gelenler. Yaratıcılık söz konusu olduğu zaman yarışılması zor bir isim olan Björk’ün bizi çok boyutlu hayal dünyası ile tanıştırmadan önce çıkardığı şahane bir caz albümü olduğunu biliyor muydunuz?

björk

Solo kariyerine 1993 yılında çıkardığı Debut isimli albümle başlayan Björk’ün yarattığı fırtınanın etkileri 20 yıl aradan sonra bile halen devam ediyor. Sadece müziği ve imajı değil video klipleri veya albüm kapakları gibi işine dair her parça ayrı bir orijinallik taşıyor. İlk defa “There’s More To Life Than This” adlı parçasını dinleyerek başlayan Björk hayranlığım o günden bugüne hiç değişmedi belki daha da arttı. İzlanda müziğine, kültürüne ve coğrafyasına bu kadar hayran olmamın altında da eminim yine Björk’ün etkisi var.

Björk Guðmundsdóttir – tríó Guðmundar Ingólfssonar
gling glo album cover

Bundan 5-6 yıl önce bir gün Björk diskografisini bir yandan dinler bir yandan da albümleri hakkındaki yazıları okurken o zamana kadar hiç adını duymadığım bir albümle karşılaştım. Björk Guðmundsdóttir & Tríó Guðmundar Ingólfssonar ismiyle kurulan bir caz grubu 1990 yılında Gling-Gló adında bir albüm yayınlamıştı. Sadece merakımdan dinlemeye başladım ve birkaç şarkı sonra başucu albümlerinden olacağını anladım.

Tek bir kelimesi dahi tanıdık gelemeyen İzlandaca caz müziğinin bu kadar keyif vereceğini hiç tahmin edemezsiniz. Zorlu iklimin sürdüğü kuzey ülkelerinden çıkan müziklerde genelde o havanın etkisini görürsünüz. Post-rock, ambient ve dream pop gibi türlerin en iyi örnekleri boşuna oralardan çıkmıyor. Gling-Gló ise bunların aksine başından sonuna kadar inanılmaz bir neşenin hakim olduğu ve dinlerken anlamsız gelen o garip kelimelere kendinizi eşlik ederken bulduğunuz bir albüm. Björk’ün şahane bir şekilde ve kendine has tarzıyla söylediği bu şarkılar grup üyelerinin harika icrası ile birleşince inanılmaz keyifli bir albüm ortaya çıkmış.

Albümde bazı sürprizler de bulunuyor. Toplam 16 şarkıdan oluşan albümün son iki şarkısı İngilizce, geri kalanı ise İzlandaca. En güzel sürprizlerden biri 13. şarkıda, Í dansi með þér adıyla Sway’in yeniden yorumlanması ile geliyor. Bunun dışında çok farklı coverlar da mevcut albümde. Özellikle es geçilmemesi gereken şarkılar olarak Brestir og Brak, Kata Rokkar, Pabbi Minn’i örnek olarak verebilirim. Öncelikle yalnızca İzlanda’da basılan bu albüm sonrasında İngiltere’de de satışa çıkmış. Orijinalini bulması çok zor ama müzik streaming sitelerinden tüm albümü dinlemek mümkün. Devamlı playlist’imde yer alan bu albümü bahar aylarında daha sık dinlemeye başlıyorum. Size de tavsiye ederim.

björk