Eskiden televizyonda konak-aşiret dizileri revaçtaydı ardından mafya-suç dizileri geldi. Zengin erkek-fakir kız romantizmi derken İstanbullu Gelin dizisindeki psikolog-danışan sahnelerinden itibaren, özellikle bu sezon televizyon dizilerinde psikoloji bazında köklü bir değişikliğe gidildi. Bunda ünlü psikiyatr Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitaplarının etkisi büyük. Madalyonun İçi adlı kitaptan uyarlanan ve Trt 1’de yayın hayatına başlayan Masumlar Apartmanı, hikayesiyle şimdiden büyük yankı uyandırdı ve gelinen nokta bir hayli iç açıcı.

”Bu drama mı iç açıcı diyorsun?” demeyin, buradaki olumlu durum toplumun psikoloji ile buluşması. Kimse psikolojiye ilgi duymak ve onu araştırmak mecburiyetinde değil ancak kendimizde bir rahatsızlık olmasa da (bu hiç olmayacağı anlamına gelmez) başka bir kişinin sıkıntısını gördüğümüzde empati kurmaya ve bilinçli davranmaya mecburuz. Bu yüzden dizide geçen karakterlerin sendromlarını gelin beraber inceleyelim.

Diziyi izlerken bir yandan dizi hakkında yapılan yorumları da okudum ve fark ettiğim şey şu: ”Çoğu sahne çoğu kişi tarafından abartılı bulunuyor.” Halbuki ”Bu kadarı da olamaz” diye düşünülen o kadar çok rahatsızlık var ki çoğundan bihaberiz. Evet dizide verilen sahnelerden çok daha fazlasını bir yerlerde insanlar yaşıyor ve mücadele etmeye çalışıyorlar. Üstelik bir anda iyileşme mümkün değil, uzun ve sabırlı olunması gereken süreçler var ve bunun yanında o süreçlerden sonra iyileşemeyen kişiler de var. (Kendinde bir rahatsızlık olduğunu düşünmeyen, tedaviyi reddeden veya kişinin çevresinde davranışlarını huy olarak görüp farkına varmayan bilinçsiz insanları da düşünelim. Öyle komplike bir durum.) Bir insanın iyileşme sürecine, ettiğimiz bir lakırdı ile köstek olduğumuzu düşünsenize bir? Öylesine konuşmaların etkisi öylesine olmuyor maalesef! Kurduğumuz cümlelere ekstra dikkat etmek durumundayız çünkü karşımızdaki kişinin yaşadıklarını bilmiyor olabiliriz.

Fizyolojik sıkıntılarımızı rahatlıkla anlatırken iş psikolojik duruma gelince, 21. yy’ın kronik rahatsızlığı ”depresyondayım” ın ötesinde bir açıklamaya denk gelmek bir hayli zor. (Buradaki depresyonla kastettiğim; sürekli yakınan kendi hayatını kötüleyen ama aslında hayatı güzel giden enerji emici vampirlerin kendine koyduğu tanı, gündüz de gezebildikleri için dikkat etmek gerekir.) Gerçekten depresyonda olan, panik atak yaşayan, bipolar bozukluk tedavisi göre kaç kişi yaşadığı durumu diyalog kurduğu kişiye yansıtabiliyor? Muhtemel yansıtamama sebeplerinden bazıları: insanlara zayıf görünme korkusu, zayıflık diye nitelendirilen rahatsızlığın koz olarak kullanılma ihtimali ya da duyarlarsa uzaklaşırlar benden endişesi, alay konusu olup dedikodu yapılma ihtimali… Meğer dinleyiciler bir de anksiyete sebebi oluyormuş. Bazen anlatmak yaşamaktan daha zor geliyor.

Herkes toplum içinde kabul görmeyi (statüyü umursamasa dahi) içten içe olsa da önemser ve akli dengesi el verdiğince, kişi kendisini benimsemese bile topluma benimsetmeye çalışır. (hem de toplumun yargılarına rağmen…) Bu yüzden hastanede tedavi olma boyutuna kıyasla daha az rahatsızlığı olan kişilere tavsiye amaçlı ”takma, umursama, boşver” direktiflerini vermek biraz basmakalıp söz öbekleri oluyor. Aksine bilinç kazandırmak adına herkese dememiz gereken şey şu: UMURSA! Herkes umursasın ki kimse umursamamaya çalışmak zorunda bırakılmasın.

Diziye geçmeden önce belirtmek istediğim bir husus var. Karakterlerin sadece psikolojik rahatsızlıklarından bahsedeceğim, sendromların ortaya çıkış sebepleri dizi bağlamında flashback’ler aracılığı ile veriliyor. Doğrudan diziyi anlatmayacağım fakat ”Ben henüz izlemedim, izledikçe görmek istiyorum” derseniz devamını okumamanız daha iyi olur. 

Masumlar Apartmanı Dizisi Karakterleri

Safiye

Masumlar Apartmanı, Safiye
Masumlar Apartmanı, Safiye | Fotoğraf: Sabah

Evin en büyük ablası olan Safiye’nin temizlik takıntısı var. Temizlik takıntısını Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) başlığı altında değerlendirebiliriz. OKB, insanların obsesyon adı verilen sürekli tekrar eden düşüncelere sahip olması ve bu düşüncenin kendisini rahatsız etmesinden ötürü, genellikle rahatlamak amacıyla ritüel veya kompulsiyon adı verilen sürekli tekrar eden davranışlarda bulunmasıyla karakterize bir durumdur. Bir düşünceden korkuyor olmanın bir nesneden (örneğin bir hayvandan) korkuyor olmaktan önemli bir farkı, düşüncelerden kaçınmanın daha zor olmasıdır.

OKB’li kişiler zihinlerini işgal eden düşüncelerinden rahatsız olurlar, obsesyonlarının ve kompulsiyonlarının abartılı olduğunun farkındadırlar. Bazen düşüncelerinden utanç duyarlar ve bu da onların yardım görme talebini ketler. Bu kişiler, genellikle birkaç tip obsesyon ve kompulsiyona maruzdurlar. En yaygın obsesyon; mikrop kapma, bulaşma obsesyonudur. Saldırgan düşünceler de yaygındır. Bunu yaygınlık açısından simetri ve tam düzen obsesyonu izler. En yaygın kompulsiyon, kontrol etmedir. Yıkama ve sayma ritüelleri de yaygındır. Aynı Safiye değil mi? Temizlik pahasına klorakla tuz ruhunu karıştıran ne çok Safiye var yeryüzünde! 

Gülben

Masumlar Apartmanı, Gülben
Masumlar Apartmanı, Gülben | Fotoğraf: internetgundem.com

Safiye’nin bir küçük kardeşi olan Gülben, tıpkı ablası gibi OKB’den muzdarip. Fakat izledikçe gözüken, Gülben’in ablasına yaranmak için temizlik takıntısını geliştirdiği… OKB’li kişilere uyum göstererek onların kaygılarını azaltmaya çalışmak tam tersi hastalığın pekişmesine ve sürekliliğine neden oluyor. Safiye’nin kardeşine bağlı olarak takıntılarını devam ettirmesine güzel bir örnek olmuş. Gülben’in bir diğer sıkıntısı erişkinlerde de görülen Enürezis Nokturna yani istemsizce idrar kaçırma. Safiye’nin onca temizlik takıntısına rağmen çarşafları saklama sebebiyse Gülben’i evde tutmak. Ne çok Gülben ağlıyor, sevgi istiyor, kurtarılmayı bekliyor, bir köşede, sessizce…

Han

Masumlar Aparmanı, Han
Masumlar Aparmanı, Han | Fotoğraf: dizicenter.net

Gülben’in bir küçük kardeşi olan Han’da da OKB mevcut. Kız kardeşlerinin temizlik takıntısından olmasa da simetri hastalığı olduğunu bazı sahnelerde gösterdiler. Çöp toplamasından ve yerde gördüğü bazı şeyleri alıp biriktirmesinden anladığımız üzere, kendisi halk arasında bilinen adıyla istifçi… 

Dispozofobi (kompulsif biriktirme hastalığı) adıyla anılan bu rahatsızlıkta; değersiz, sağlıksız, kullanılmayan eşyaların biriktirilmesi ve bu objeleri atamama durumu vardır. Bu yüzden koleksiyonculuktan çok farklıdır. Koleksiyonerler, sadece bir ya da birkaç alanla alakalı eşyaları toplarlar. Üstelik toplanan eşyalarda bir düzen ve intizam vardır. İstifçilikte en önemli sorunlardan bir tanesi de biriktirilen maddeler nedeniyle, ev ya da iş yeri yaşam alanı olmaktan çıkar. Durum o kadar karışık hal alır ki, tüm odalar tıka basa eşya ile dolar. Eşyaların biriktirilmesinde belirli bir düzen de olmadığı için, aynı eşyanın zaten var olduğu unutularak tekrar tekrar alınır. Biriktirme hastalığı olanlarda tüm eşyalar gerekliymiş gibi algılanır ve bir türlü atılamaz. Atılmasına da engel olurlar, bağırırlar ve sakladığı eşyasına zarar gelmesi ya da kaybolması durumunda büyük acılar çekerler. Ne çok Han ‘‘Şu da işime yarar” diye topladığı gereksiz eşyalardan bin han kuruyor kendine, ah bir bilseniz…

Neriman

Masumlar Apartmanı, Neriman
Masumlar Apartmanı, Neriman | Fotoğraf: aslininsureti.com

En küçük kardeş Neriman tüm yaşananlardan nasibini alarak Mazoşist (kendi kendini engelleyen kişilik bozukluğu) olmuş. Bastırdığı suçluluk duygusunu hafifletebilmek için kendisini fiziksel olarak cezalandırıyor. Diğer kişilik bozukluklarından farkı, kişinin kendisiyle gurur duymak zorunda kalmamak için kendi başarısına engel olması. Ne çok Neriman kollarını yara içinde bırakarak haykırıyor adeta: ‘‘Acı çekiyorum, öyleyse varım.” Karakterler arasında bir de İnci var tabii, ona da elden ele ulaştırmamız için aşağıya bir söz bırakıyorum.

Üstü kapalı konuşmalara gebe olan psikolojinin ülkemizde tabu olduğu herkesçe biliniyor. Bu nedenle psikolojik rahatsızlıkları ve buna bağlı olarak gelişen insan davranışlarını konuşabilmeyi sağlayan bu dizi furyasına minnettarım. Bütün diziler cılkı çıkana kadar terapi sahneleriyle dolabilir! 

Kapak Fotoğrafı: eksisozluk.com

İlginizi çekebilir: Fatma Kayalar’dan Çoklu Kişilik Bozukluğu