Daha önce glamping konseptiyle tanışmış olanlar burada mı? Bu soruya evet cevabını verebildiği için kendini şanslı görenlerden biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim: Glamping’e bayılıyorum! Tabii ki, çadırını kapıp doğanın kucağına atlamanın da tadı bir başka ama glamping konseptinin deyim yerindeyse hakkını veren bir alandaysanız, yaşayacağınız deneyimin eşi benzeri olmuyor. İşte, Mona Glamping bu fikrin öncüsü diyebileceğimiz, tam anlamıyla kendine has bir proje.

Konum

Mona Glamping
Mona Glamping | Fotoğraf: İrem Bali

Daha önce Mona Glamping adını birçok platformda ve dergide görmüş olabilir, hakkında buradan beklentinizi dağlara çıkaracak güzellikte sözler duymuş olabilirsiniz. Evet, Mona Glamping hepsini hak ediyor ve hepsinin karşılığını veriyor ancak burada, Mona’nın felsefesini özümseyerek geçirdiğimi düşündüğüm birkaç günden sonra rahatlıkla söyleyebiliyorum ki, yüksek beklentilerin tek yaptığı, yaşayacağınız güzel anlardan çalmak, sizi hep daha fazlasının arayışında olmaya yöneltmek, etrafınızdaki güzelliklere karşı farkındalığınızı azaltmak. Bu yüzden evet, Mona Glamping’de geçireceğiniz anların bol huzurlu ve çok keyifli olacağından emin olabilirsiniz ama hatırlatmak istiyorum ki burası tatlı mı tatlı bir aile işletmesi. Felsefeleri de tam olarak buradan geliyor, girişte duran tahtanın üzerine şöyle yazmışlar: “More does not mean better / ‘Daha fazla’, daha güzel anlamına gelmez.”

 Mona Glamping
Mona Glamping | Fotoğraf: Instagram / @monaglamping

Şimdi size biraz da buranın hikayesinden söz etmek istiyorum. Mona Glamping, 2017 Haziran ayında, profesyonel turist rehberleri Kıvanç Koray ve İlaynur Şafak tarafından kuruluyor. İkili, hem doğanın tam ortasında olup hem de konforlu ve estetik bir tatil yapma fikrinden yola çıkıyor ve bu, onları birçoğumuzun özgürlüğün sembolü olarak gördüğü şirin karavanlara götürüyor. “Caravan Suites” konsepti böylece ortaya çıkıyor ve yıllar içinde gelişiyor. Projenin bir yüzüyse, hiç beton kullanmadan tamamen doğa dostu bir tesis kurmaya ve kamp kültürünü en temel hatlarıyla yaşatabilecekleri bir deneyim merkezi oluşturmaya yoğunlaşıyor. Mona’ya vardığımızda, bize daha önce kamp yapıp yapmadığımızın ve glamping konseptine ne kadar aşina olduğumuzun sorulması, ardından her biriyle ilgili çeşitli bilgiler sunulması da bence bu kültürün oluşmasında gösterdikleri çabanın bir örneği. Tahmin edersiniz ki, bu proje için Türkiye’nin Cittaslow başkenti olan Seferihisar’dan daha güzel bir yer düşünülemez. Öyle de oluyor, Mona Glamping Seferihisar’ın Sığaçık ilçesinde kuruluyor.

 Mona Glamping
Mona Glamping | Fotoğraf: Instagram / @monaglamping

Dünyada ve ülkemizde ‘glamping’ denince daha çok çadır, vagon, kabin evler gibi birimlerin kullanıldığını fark eden ve sadece karavanlardan oluşan bir kamp yeri fikrinin bu anlamda öncüsü olan Mona, böylece ‘Glamping Caravan Suites’ kavramını yaratıyor. Önce her biri birbirinden farklı tarzlarda (Classy, Country, Retro ve Rustic) son derece şık 4 karavan dizayn ediyorlar. Bu dörtlüye, iki yıl önce “Hygge” karavanını ve ‘belltent tipi’ lüks glamping çadırlarını ekliyorlar.

 Mona Glamping
Mona Glamping | Fotoğraf: İrem Bali

Deneyimlerimden yola çıkarak şunu rahatlıkla söyleyebiliim ki, Mona Glamping tam bir huzur noktası. Yeşilin farklı tonlarıyla, özellikle de içimi ısıtan zeytin ağaçlarıyla çevrili kocaman bir alan. Beni tanıyanlar bilir, bu tip özel yerlerde önceliğim hep doğayı hissetmeye odaklanmak olur. Bu yüzden, Mona’da geçirdiğim her günün sabahında saat 06.00 civarı uyandım, çadırımızın önündeki saks mavisi minderlerde gözlerimi kapayıp meditasyon yaptım, güne yogayla ve kitap okuma keyifleriyle başladım. Bir düşünün, daha herkes uyuyor, bir siz uyanıksınız, bir de doğa!

 Mona Glamping
Mona Glamping | Fotoğraf: Instagram / @monaglamping

Çadırların iç dekorasyonlarıysa ayrı güzel. İçlerindeki Ege stili lavantalara ve dekorasyonda baskın rol oynayan yine saks mavi rengine bayıldım. Söylemeden geçmemeliyim, Mona Glamping’in sabahı başka, akşamı çok başka. Hava kararmaya başladığında herkes, çadır ve karavanlarını süsleyen ışıkları yakıyor, ortam tam bir masal diyarına dönüşüyor. Hatta öğrendim ki, buranın kurucuları Kıvanç Koray ve İlaynur Şafak, Mona’nın bu ışıltılı halini yıldızların altında duran çok güzel bir kadına benzetiyorlar ve hem bundan hem de o zamanlar sıkça dinledikleri bir şarkıdan ilham alarak birçok dilde ‘bana ait olan’, ‘dilek’, ‘yüce’, ‘ay’ gibi anlamlara gelen “Mona” adını böyle seçiyorlar.

Belki merak edenler olabilir, buranın içerisinde aynı zamanda vintage tarzda tasarlanmış olan ‘Cafe Mona’ adlı bir bölüm de bulunuyor. Ancak pandemi sebebiyle bu yaz açık değil. Yine de, ortak mutfağın kullanımı herkese açık, buradaki barbeküyü kullanarak kendi mangalınızı yapabiliyor, güvenlik sebebiyle çadırınızın değil ama karavanınızın önünde ateş bile yakabiliyorsunuz.

Son olarak, Mona Glamping’de konaklayacaksanız, Instagram hesaplarındaki “Rehber” adlı highlight’larını incelemenizi öneriyorum. Seferihisar – Sığacık’ta ne yapılır, nereler gezilir, nerede denize girilir ve nerede yenir sorusunun cevaplarını kendi favorilerini anlatarak vermişler. Sizce de çok düşünceli bir hareket değil mi? Açıkçası biz, hazırladıkları rehber sayesinde birçok yeni mekanla tanıştık!

Ne güzelsin Mona, iyi ki tanıştık seninle.

Kapak fotoğrafı: Instagram / @monaglamping

İlginizi çekebilir: İrem Bali’den Kocabahçe Glamping ve Cunda Fora Glamping