Eğer siz de Cemal Süreya’nın “Bazı insan ruhlarının denize kıyısı var sahilden. Onlarla konuşunca sanki bacakları denize nazır uzatıp huzur buluyorsun.” diye bahsettiği insanlardan birisi olduğunuza inanıyorsanız, hah işte siz de bir “paralian” olabilirsiniz! Paralian mı? Bu kelime “deniz kıyısı insanı” demek. Denizi seven; bu yaz denizden, en güzel sahil kıyılarından mahrum kalanlara suyu evine getirecek sımsıcak sahil filmleri önerileriyle geldim!

Sahil Filmleri | Fotoğraf: unsplash.com/@phoedobus

Deniz insanı olduğumu veya yüzmeyi sevdiğimi hiçbir zaman söyleyemem; fakat deniz kenarında ya da havuz başında zaman geçirmeye bayılırım. Kulağımda müziğimle uzanarak bir şeyler okumak, çocuklar gibi kumla oynamak, bir şeyler içerken arkadaşlarımla sohbet etmek en sevdiğim yaz aktivitelerinin başında geliyor. Huzur ise mevsimi fark etmeksizin denizin kokusunu içime çekip dalgaları dinlemek… Peki ya denizin sesiyle uyuyup, kokusuyla uyanabilme şansına ne demeli?

İşte tam da böyle benim gibi denize yakın olmayı seven insanlara verilen bir isim varmış: Paralian. Paralian Antik Yunanca “kıyı şeridi/denizcilik” anlamındaki “paralios” kelimesinden türeme. Zamanında Attika bölgesinde deniz kenarında yaşayan kişilere “Paralian” denilirmiş. Günümüzde de “deniz kıyısı insanı” olarak kullanılıyor bu kelime. 

Paralian tanımını kendisine oldukça yakıştıran biri olarak, bu sene denizden ve havuzdan en mahrum yazımı yaşadım desem yeri. Evet, fırsat buldukça kendimi ıssız sahillere atmaya devam ediyorum, kollarımı açıp dalgalarla kucaklaşıyorum; ama bu yetiyor mu, yetmiyor. Durum böyle olunca “E madem ben yazı istediğim şekilde yaşayamıyorum, o zaman o bana gelsin.” diyerek kendimi verdim kumsalda, havuzda geçen filmlere. Kış mevsiminde de çok yaparım bunu yaza özlem duydukça. Hemen sahil filmleri arasından sevdiğim birini seçer, soğuk kış günlerini yaza çeviririm kendi çapımda. 

Belki benim gibi yazını “Tam da yaz gibi!” yaşayamayanlar da vardır diyerek filmlerin içeriklerine çok girmeden, onların bize sımsıcak kumları, mis kokulu denizi ve havuz başı keyfini evimize getirdiği anları ele alıp; çok sevdiğim sahil filmleri ve havuz temalı filmleri listelemek istedim. Hadi o zaman Paralian’lara, suyu ayağına getirecek öneriler!

En Güzel Sahil ve Havuz Filmleri

La piscine | Sen Benimsin | Jacques Deray, 1969

La piscine
La piscine | Fotoğraf: Filmaffinity

IMDb Puanı: 7.1/10

Luca Guadagnino tarafından tekrar uyarlanan Fransız sinemasının en kült yaz filmlerinden biriyle başlayalım: 1969 Jacques Deray’nin La piscine filminden bahsediyorum. Benim tartışmasız en sevdiğim havuz temalı film! Öyle bir yer hayal edin ki St. Tropez tepelerinde deniz gören harika bir manzara ve masmavi bir havuz. Film tam olarak böyle bir sahne ile başlıyor ve olaylar St. Tropez’deki bu lüks villada geçiyor. Nabız yükselten seksi bir film desek yeri. Dört kişi etrafında geçen filmde cinsel çatışmalar, kıskançlık, gerilim bol. Pikaptan yükselen keyifli müzikler eşlik ediyor filme. 60’ların modasına ilginiz varsa La piscine tam size göre: Pötikare kıyafetler, makosenler, beyaz ve pastel renklerde gömlekler, denim’ler ve enfes bikini, mayolar! İlham verici yaz stilleri eşliğinde havuz başı partileri… Filmi izlerken biraz sonra kendinizi havuzun suyuna bırakacağınızı ya da havuz başında kahvaltıda ekmeğinize reçelinizi sürerken hayal edeceksiniz. 

Pauline a la plage | Pauline Plajda | Eric Rohmer, 1983

Sahil filmleri - pauline plajda
Pauline a la plage | Fotoğraf: dvdbeaver

IMDb Puanı: 7.4/10

Eric Rohmer’nin 1983 tarihli Pauline Plajda filmi, sahil filmleri denilince ilk akla gelen ve en güzel yaz filmlerinden biri olduğu kadar aşkı sorgulayan en tatlı filmlerden birisi. Üstelik Mont Saint-Michel sosyal medyanın dört bir yanında paylaşılmıyor ve bu kadar popüler değilken bizi burayla belki de ilk tanıştıran şey de bu film. Pauline a la plage, ergenlik dönemindeki Pauline ve kuzeni Marion’un Normandiya’nın bir tatil beldesindeki tatillerini anlatıyor. Aşkı tanımlayan birçok diyalog yer alıyor filmde; karakterler uzun uzun aşkın nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Birisi tutku istiyor, ötekisi sadakat. Pauline ilk kez aşkı keşfediyor bu yaz tatilinde. İzledikten sonra bir an önce sörfe başlamak isteyeceğiniz filmde renkler, kıyafet seçimleri, evin dekorasyonu her şey sımsıcak! Ortancaların açtığı bir bahçede edilen kahvaltılar, bisikletle gezen gençler, dalgaların sesi, sahilde koşturan çocuklar, sörf yapan insanlar… Enfes bir sahil filmi anlayacağınız. 

Conte d’été | Yaz Hikayesi | Eric Rohmer, 1996

Sahil filmleri - yaz hikayesi - conte d'été
Conte d’été | Fotoğraf: Filmaffinity

IMDb Puanı: 7.6/10

Yine bir Eric Rohmer filmi… Dört Mevsim Hikayeleri serisinin üçüncü filmi olan Conte d’été, Fransa’nın Breton bölgesinde geçiyor. Sert okyanus dalgalarının vurduğu plajda güneşlenen insanlar, çizgili şemsiyeler, plaj voleybolu oynayanlar, kayalıklar bizi 90’ların yazına götürüveriyor. Kıyafetler bu filmde de enfes! Tesadüflerle örülü film ne anlatıyor derseniz aşk ve arkadaşlık kavramlarının birbirine girdiği gençler üzerine bir inceleme sunuyor. Bize de plaj voleybolu oynama, tekneyle minik bir gezintiye çıkma, mis kokulu domateslerle yapılan kahvaltının hayalini kurmak kalıyor. 

Mine Vaganti | Serseri Mayınlar | Ferzan Özpetek, 2010

Sahil filmleri - mine vaganti
Mine Vaganti | Fotoğraf: Italophilia

IMDb Puanı: 7.3/10

Fransa kadar İtalya’nın da sahil filmleri derken hemen gözümüzde canlanan ilk ülkelerden olduğu gerçek. Büyük Ferzan Özpetek hayranı olarak en sevdiğim filmlerinden Mine Vaganti de benim en sevdiğim yaz filmlerinden. Film İtalya’da sımsıcak bir yaz tatiline çıkarıyor; sonra biz de günlerce 50Mila söyleyip duruyoruz her yerde! Mine Vaganti hem kültürünün sıcaklığını barındırıyor hem de oldukça eğlenceli. Üstelik kulaklarımızı neşelendirecek nefis müzikler eşlik ediyor filme. Pink Martini’den Una notte a Napoli, Nina Zilli’nin 50Mila’sı ve filmin unutulmaz finalinde Sezen Aksu’dan Kutlama… Bu güzel müziklerle çıktığımız yolculukta İtalya’nın en güzel şehirlerinde dolanıyoruz. Nereler nereler yok ki? Salento, Otranto, Gallipoli, Lecce… Hadi diyoruz, hadi gidelim güzeller güzeli İtalya’mıza. Uzuuun sofralarda en güzel İtalyan yemeklerini yiyelim, Sorry, I’m A Lady söyleyerek kendimizi serin sulara bırakalım.

Bonjour Tristesse | Günaydın Hüzün | Otto Preminger, 1958

Sahil filmleri - bonjour tristesse - günaydın hüzün
Sahil Filmleri, Bonjour Tristesse | Fotoğraf: Beyazperde

IMDb Puanı: 6.9/10

Öyle bir film açılışı düşünün ki sizi Notre Dame Kilisesi’nin güzelliği karşılaşın, üstü açık bir araba ile Paris’in sokakları turlansın. Bonjour Tristesse’den bahsediyorum. Sonrasında cennet gibi bir yer canlandırın gözünüzde: Yemyeşil ağaçlar, kayalardan girilen serin turkuvaz bir deniz, denizin tam da dibinde lüks bir villa. Mayoların üzerine geçirilen denim gömlekler. Bir de üstüne Swing dans partileri, oh ne güzel! Ya da acaba bu kadar güzellik birer yanılsama mı? Gülümseyen insanların yüzündeki alaycı ifadeler mi dersiniz, arsızlık mı dersiniz… Film bir baba kız ve “cici anne”nin etrafında dönmesinin çok daha ötesinde. Adına çok yakışır bir film Günaydın Hüzün.

A Bigger Splash | Sen Benimsin | Luca Guadagnino, 2015

havuz temalı film - a bigger splash
A Bigger Splash | Fotoğraf: Hypable

IMDb Puanı: 6.4/10

La piscine’den uyarlama Luca Guadagnino filmi A Bigger Splash, bu sefer St. Tropez’de değil İtalya’nın güneyindeki Pantelleria Adası’nda geçen erotik ögeler barındıran havuz ve sahil temalı bir film. Eski hesaplaşmalar, kıskançlıklar ve gerilim dolu A Bigger Splash bizi doğanın içinde lüksle buluşturuyor. Masmavi bir gökyüzü, etrafta yemyeşil ağaçlar, yüzme havuzu… Sohbetli yemeklerin geçtiği harika bir bahçe de cabası. Filmin gerilimine rağmen arkaya güzel bir müzik açıp dans ederek geçireceğiniz, inanılmaz lezzetli deniz ürünleriyle buluşacağınız bir tatilde hayal ediyorsunuz kendinizi! Filmi izledikten sonra Pantelleria Adası’na bir seyahat planlamak isteyeceğiniz de garanti. 

The Talented Mr. Ripley | Yetenekli Bay Ripley | Anthony Minghella, 1999

The Talented Mr. Ripley | Fotoğraf: Vulture

IMDb Puanı: 7.4/10

İzlediğimden beri Ischia ve Procida Adalarına tatile gitmek için yanıp tutuştuğum, oldukça sürükleyici bir İtalya rüyası: The Talented Mr. Ripley. Film, psikolojik gerilim olmakla birlikte, sınıf çatışmalarının yer aldığı, İtalya’daki bir kimlik serüveni. Aklınızdan uzunca gitmeyecek görüntüler barındıran The Talented Mr. Ripley aslında bir kitap uyarlaması. Keyifli müzikleri eşliğinde bizi İtalya’nın farklı şehirlerinde yolculuğa çıkarıyor. İtalya’yı özleyenlerin gözleri de bayram ediyor!

Kapak Görseli: Vogue Fransa

İlginizi çekebilir: Chic Magger’dan Plaj Modası: 1800’lerden Günümüze Plaj Giyimi