“The most Nicolas Cage movie ever” mottosu ile çıkan film, Cage’in kendisini canlandırdığı keyifli ve tempolu bir seyirlik. Sürekli dandik filmlerde oynayan, oradan kazandığı paralara rağmen borç içinde yüzen Nicolas, menajeri aracılığıyla ilginç bir teklif alır. Mallorca’da yaşayan ne idüğü belirsiz bir İspanyol adam kendisini ayağına kadar doğumgününe çağırmaktadır. Karşılığında da tam 1 milyon dolar önermektedir… Tahmin edilebileceği üzere hikaye bu teklifin kabul edilmesiyle başlıyor. Pedro Pascal’ın ikna edici ve tekinsiz hallerinin büyük keyif verdiği, Nicolas Cage’in filmografisine tersten bir saygı duruş yapılması eğlenceli bir iş ortaya çıkarmış. İlgisini çekenler için film Amazon Prime Video’ya geldi.

The Unbearable Weight of Massive Talent | Fotoğraf: IMDb

Nicolas Cage’i de , Pedro Pascal’ı da bu kadar severken bu filmden keyif almamak gerçekten çok zor. Ki Pedro Pascal kötü adama hayat veriyor. Ona rağmen bu ikilinin arasındaki absürd kimya görülmeye değer. Kendiyle dalga geçme konseptini son yıllarda fazlasıyla benimseyen Cage’in bu filmin senaryosuna da olur vermesi pek de şaşılacak şey değil. Parodileştiği anlardaki ustalığıyla kendini canlandırmakta hiç zorluk çekmeyen Cage ile birlikte bu yarı kurgu hikayede Mallorca’ya uçuyoruz. Akıl almaz bir zenginliğin içine düşüyoruz bu bir milyon doları teklif eden delinin evinde adeta mest oluyoruz…

Editör Notu: Yazının devamı spoiler içermektedir.

The Unbearable Weight of Massive Talent | Fotoğraf: Slash Film

Cage ile kızı arasındaki kuşak çatışması ve iletişimsizliğini kurgulanış şekli çok hoşuma gitti. Boomer bir bakış açısı ile yazılmamış. Ya da ben 30’umu geçtiğim için bunu anlayabilecek kapasitede değilim. Hangisi bilmiyorum… Kızına zorla eski film izletip onu baygınlıklardan baygınlıklara sürüklemesine kahkaha attım. Doğumgününde ortaya çıkıp tüm telefon kameralarının ortaya çıkmasına sebep olacak kalibrede bir şarkı söyleme sekansı vardı ki, orada anladım biraz “esnek” bir film olacağını. Gerçek mafyanın kuzen çıktığını öğrendikten sonraki kovalamaca sekansı ise filme bir ağırlık katmış, çok da hoş olmuş. Nicolas Cage’in kariyerine dönüp baktığında bundan utanmadığını aksine fazlasıyla keyif aldığını görmek ise harika.

The Unbearable Weight of Massive Talent | Fotoğraf: IGN

Bu arada tüm hikayenin senaryolaştırılıp filme çevrilmesinin akabinde o ismi ekranda görmeyi hiç beklemiyordum. Demi Moore. İnanılmaz bir aura ile arzı endam eden Moore, kısa sayılabilecek ekran süresine rağmen son sekansta seyirciyi alıp götürüyor resmen. Genel olarak filmin eğlenceli tonu ile aksiyon tonu dozunda örtüşüyor. Bazı eksiklikler göze çarpıyor ama bu eksikliklerin adını koymak diğer Cage filmlerinde olduğu gibi yine biraz zor. Yakın dönemde de marjinal arthouse filmlerle sinema camiasında kendine yeni bir alan açmaya devam edecek olan bu adamın işlerini merakla beklemeye devam edeceğim.

 Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: The Unbearable Weight of Massive Talent

İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den The King of Comedy