Sanat çalışmaları da aslında tarihe tanıklık eden birer eserler. Yıllar sonra geriye dönüp bakıldığında pandemi döneminde insanların ne yaşadıkları, hissettikleri ve gerçekliklerinin hangi yöne evrildiğiyle ilgili bir tarih kitabı okurcasına bilgi edinebileceğimiz değerli kaynaklar. Bu yazımda sizlerle pandemi dönemi boyunca ülkemizden takip ettiğim Türk sanatçılar ve en beğendiğim çalışmalarını paylaşacağım.

Pandemiye Tanıklık Eden Çalışmalar
Pandemiye Tanıklık Eden Çalışmalar | Fotoğraf: Unsplash/@visuals

Fiziksel olarak sosyal mesafeyi korumanın bu kadar önemli olduğu bir dönemde, sosyalleşme ihtiyacımızı da her şeyde olduğu gibi online olarak karşılar olduk. Yeni normalde sadece yeme içme, alışveriş alışkanlıklarımız değil, bunca yıldır yüz yüze olarak kafamıza kazınan sosyallik anlayışımız da farklı bir boyuta geçti. Bu zor sürecin belki de hepimize yarayan nadir noktalarından biri sanatın da dijitale geçmesi oldu. Müzeler, sergiler dijitalde bizleri karşıladılar. Aynı duyguyu vermese de kilometreler ötedeki birinin hislerine tek bir çizimde, karede şahitlik edebilmemize vesile oldu. Peki nelerdi bu çalışmalar gelin bir göz atalım.

Türk Sanatçılar ve Çalışmaları

60Kare

Gerçekten çok keyifle takip ettiğim, en sıkıldığım anlarda bile gülümseten kendilerini dijital görüntü kıpraştırma mutfağı olarak tasvir eden 60kare sayfasının bir paylaşımıyla başlamak istiyorum. Hepimizin en az bir kere yaşadığı dolap önünde hazırlanıp dışarı çıkmak için can attığı, ancak gidecek yeri olmadığını, evde kalmaktan başka çaresi de olmadığını bilerek koltuğuna geri döndüğü o anları çok güzel bir görsel şölende birleştirmişler. Tüm bu görsellik yetmemiş gibi yazın habercisi Yalın’ın şarkıları ve ne dillerden ne de ekranlardan düşen meşhur milli dizimiz Aşk-ı Memnu ile bu şöleni daha da renklendirmişler.

Bu şahane videonun yaratıcılarıyla yaptığımız sohbetten bir kesit paylaşmak istiyorum: ”Müziklerimiz videolarımızın göz bebeği. Müzikleri seçerken daha çok sözlerinin animasyon ile uyumuna dikkat ediyoruz, burada ekstra yaz mevsiminin yaklaşması Yalın’ı tercih etmemizde önemli rol oynadı. Grafikler ve animasyonu hazırlarken çok profesyonel yaklaşmıyoruz, asıl amacımız gerçek zamanlı içeriği hızlı bir şekilde kitlemize iletmek. Bizim en büyük motivasyonumuz kitlemizin videolarda kendinden bir parçasını bulması. Bu videoda da tam kitlemizin içinden geçenleri kıpraştırmaya çalıştık. Takipçilerimize, müzik ve grafik birleşimiyle gerek gündemi gerek içimizdeki hisleri uyandırmaya çalışıyoruz.

Siz de ‘Breaking News’ başlıklı yeter artık dedirten pandemi haberlerinden usandıysanız ve acıyı kucaklayıp şakaya vurma fazına geçişi başardıysanız mutlaka 60kare’yi takip etmenizi öneriyorum.

The Cloud Collector – Sercan Tunalı

Her gün haberlerde, reklamlarda, ekranlarda onlarca kez karşılaştığımız ‘evde kal’ çağrısı benim için artık sabahları yataktan zorla kaldıran, o hiç sevilmeyen alarm sesine dönmüşken bu illüstrasyonla karşılaştım. Bu kulak gıcırdatan çağrıyı bile tatlı diliyle bize dinleten bir Sercan Tunalı illüstrasyonuyla devam ediyorum. Açıkçası maskeli, sosyal mesafeli, doktorlu ya da virüs sembollü çalışmalara sıkça rastlıyordum ancak baykuşun pandemiyle ilişkilendirilmesine ilk kez bu çalışmayla rastladım ve hemen fikrin nereden çıktığını sordum kendisine o da şöyle yanıtladı: “Baykuş bilgeliğin ve fedakârlığın simgesi olarak görülür yani şu an yaşadığımız hayatlar aslımda bir bakıma özümüze dönüş ve evlerimizde kalarak feda ettiğimiz günlerimiz. Tüm evleri sırtında taşıyan bir canlı ya da düşünce ve onu kontrol eden biri var. O da ne yazık ki şu anki süreçte devam eden bir hastalık. Çizimlerim genel olarak içe dönüş yaşadılar ve oradan topluma bir anlatı halini aldılar. Yani bir kişinin toplumun özeti olduğunu düşünüyorum. Benim yaşadığım ve hissettiğim birçok şeyi birçok insan yaşıyor ve hissediyor. Zorlayıcı bir süreç ve yalnızlık insana göre olmadığı için bu süreç daha da yıpratıcı olabiliyor kimileri için. Ben biraz şanslı hissediyorum çünkü derdimi anlattığım bir kağıt mutlaka buluyorum.’’

Ozan Özçelik

Bir diğer muazzam çalışma da hareketli animasyon tekniklerini kullanarak tüm işlerinde olduğu gibi koronayı yansıttığı bu işinde de sıra dışı bir çalışma ortaya çıkaran Ozan Özçelik’ten geliyor. Ben kendisini ‘You met me at a very strange time in my life‘ çalışmasıyla tanımıştım. Motion Design tanımıyla tam olarak tanışmam da onun sayesinde oldu. Sonrasında, belki de çoğunuzun keşfetine geçmişte en az bir kere düşmüş olan, Glimmer Of Blooms- I Can’t Get You Out Of My Head şarkısıyla yarattığı videoyla daha sık karşılaşır olduk onunla. 

Genel olarak 2020’yi en güzel tanımlayan, eminim sadece benim değil çoğumuzun duygularına tercüman olan bir çalışmaya imza attı bu pandemi döneminde. Dünya olarak yere çakıldık, neye uğradığımızı şaşırdık, ve hayat tam da dedikleri gibi biz planlar yaparken başımıza gelmeyeni bırakmadı.  Kendisi de çalışmanın alt metne ihtiyacı olmadan açıkça bir 2020 görseli olduğunu ifade etti ve şunları ekledi: ”2020’nin genel olarak hepimize hissettirdikleri, tamam artık düzeldi derken sürekli daha kötü olması olarak tanımlayabiliriz.

David Hill– Özge Ecem Kalyon

Türk sanatçılar ve çalışmaları serisinde şimdi de minimalist çizgilerle yeni normali resmeden birkaç çalışma örneği göstereceğim. O kadar çok çalışmasına “Bu ben!” dedim ki yazımda hangisini paylaşacağıma bile karar veremedim. Çok fazla resminde eminim siz de kendinizi bulacaksınız.

Keşke bu şekilde bu dönemden kaçıp kurtulabilsek. Fiziken belki kaçamıyoruz ama tıpkı benim yazıyı bir kaçış yolu olarak görmem gibi bu çalışmalar da Özge Ecem’in kaçış yolu olsa gerek. Bu çalışmaları yarattığı süreçte neler hissettiği ve neyi ortaya koymak istediğiyle ilgili konuşmamızdan kısa bir kesit: ”Günümüz koşulları nedeniyle insanların uymak zorunda olduğu sosyal izolasyonun ruhsal durumlarımızda yarattığı çalkalanmayı biraz daha görünür hale getiriyorum. Özellikle son zamanlarda bu sürecin de uzamasıyla beraber insanların içinde bulunduğu karamsar ruh halinin gittikçe daha da derinleştiğini gözlemliyorum. Bu durumun kimse için pozitif bir geri dönüşü olmayacağını düşündüğümden dolayı çizimlerimde kişilerin sevdiklerinden ve alıştıkları sosyal hayattan yoksun kalarak atlatmak zorunda oldukları bu zorlu sürecin, diğer insanlarınkiyle ne kadar benzer olduğunu ve aslında düşündükleri gibi yalnız olmadıklarını onlara göstermeyi amaçlıyorum.

Deniz İllustration – Merve Deniz Kandemir

Aylardır pandemi koşullarında olsak da şahsen yeni normale alışma sürecim hala tam olarak gerçekleşmiş değil. Bazen evden çıkarken anahtar, cüzdan, maske kontrolü yapıyorum. Tam merdivenden inerken yine ve yeniden maskeyi unuttuğumu fark ediyorum. Tam da o anda sanki kapıda insanların beni linç etmek için beklediğini düşündüğüm bir sahne geliyor aklıma, utançla ve kendime kızarak maskemi almaya dönüyorum. Sanırım benim hayalimdeki kapıda bekleyen maske nöbetçilerinden birini de Deniz resmetmiş.

Korona bir süre daha hayatımızdan çıkacak gibi durmuyor, o yüzden bir yerden sonra götürdüklerine değil de getirdiklerine odaklanmaya başladım. Her şeye online erişiminin bu kadar kolay olduğu bir dönemde, size hitap eden Türk sanatçılar ve çalışmalarını takip edip desteklemenizi kesinlikle öneririm 🙂

                                        Kapak Fotoğrafı: Freepik

İlginizi çekebilir: Canan Keleş’ten Kayansel Kaya