Elektronik müzikle uğraşan bir arkadaşımın bir sözü vardı “Bir gün herkes kendi müziğini yapacak” diye. Andy Warhol’un meşhur “Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak” sözüne atıfta bulunan bu cümle beni uzun zaman düşündürmüştü. Gün geçtikçe gelişen teknolojik araçlar sadece Warhol’un değil, müzisyen arkadaşımın kehanetini de gerçekleştirmeye başladı ve buna bir ad bile verdi: “Custom music” yani kişiye özel müzik.

youtube play youtube play

Yazıya devam ederken size eşlik etmesini isterseniz yukarıdaki parçayı dinleyin derim.

Muhtemelen birçoğumuz yapay zeka ürünü bir besteyi tesadüfen internette karşımıza çıkan bir videoda veya bir filmin ortasında duyduk ve dikkatimizi çekmedi. Ama benim bununla bilinçli olarak tanışmam şans eseri Mubert adlı bir uygulamayı telefonuma indirmem ve kullanmamla oldu. İnternet bugünlerde önümüze istemediğimiz kadar çok seçenek sunuyor ve bu da bizi bırakın önceki nesilleri, bir önceki yılımıza nazaran bile çok daha doyumsuz birer tüketici olmaya itiyor. Benim için Mubert da böyle bir şeydi: “Her şey bitti bir yapay zeka kaldı” diyerek dinlemeye başladım.

Evde bir işle uğraşırken baskın olmayan tınıları severim. Bu, ya açık camdan gelen yağmur sesi olur ya uzaklardan bir yerlerden gelen, sözleri anlaşılmayan insan uğultusu olur ya da dingin, hafif bir müzik… İşte bu şekilde bir yarım saat kadar dinlemiş olmalıyım telefonumdan çıkan ve gerçek bir bestecisi olmayan bu müzikleri, ta ki içime işleyen piyano tınıları o bestenin içinde birden bire ortaya çıkana kadar! O sırada, seçtiğiniz türe göre durmaksızın müzik yayını yapan bu uygulamanın istediğiniz an yayını kaydetmenizi sağlayan bir özelliği olduğundan habersiz, diğer telefonumu alıp oradan kaydetmiş ve işimi gücümü bırakıp 15 dakika boyunca çalan o sesleri tekrar tekrar dinlemiştim. (Not: Yukarda paylaştığım video başka.)

İlginizi çekebilir: Neşe Coşkun’dan Arka Plan Sesleri

Müzik
Müzik | Fotoğraf: Unsplash / Akin Cakiner

Bu deneyimim beni sonunda yapay zeka müziğine daha farklı bakmaya itmekle kalmadı, kafamda bir soru da uyandırdı: “Yapay zeka, müzisyen olsun olmasın müziği seven herkese kendi müziğini yapma fırsatı sunabilir mi?”

Elektronik müzikle uğraşanların kullandığı birtakım programlar olduğunu ve bunlarla sınırsız şeyler yapılabileceğini ve bu programları satın alıp kullanmayı öğrenenlerin kendi özgün işlerini çıkarabildiğini biliyordum. Ama bu hem para, hem mesai hem de çaba gerektiren bir şey olduğu için ve tabii ki rahatlığı seven bir insan olduğum için bununla uğraşmayacağımı bildiğimden internette “online music composer” ve “listen AI music” şeklinde aramalar yaptım ve sayısız seçenekle karşılaştım. 

Müzik
Müzik | Fotoğraf: Unsplash / LSD for Society

Karşıma çıkan bu çevrimiçi siteleri ve yapay zeka müzik platformlarını inceleyip nasıl çalıştıklarını araştırırken müziğe bakış açımızın da hızla dönüşmekte olduğunu fark ettim: Müziğin gitgide daha erişilebilir olmasıyla birlikte belki de yavaş yavaş sanat olmaktan çıkıp bir endüstri ürünü haline geldiği bir çağdayız artık. Çünkü bu siteler, videolarınızda kullanacağınız müzikleri arayıp bulup lisansını almak yerine doğrudan ona uygun müziği kendiniz oluşturma imkanı sunuyor. Hem de bunu hiçbir müzik bilgisi olmayanların bile kolayca yapabileceği şekilde sunuyor. Örneğin benim denediğim Ecrett Music‘te üye olduktan sonra ücretsiz sunulan şablonlar üzerinde çeşitli ayarlarla keyfinize göre düzenlemeler yapıp oluşturduğunuz müziği cihazınıza indirmeniz mümkün.

Her ne kadar anlattıklarım ortaya karamsar bir tablo çizmiş gibi görünse de ve “bir besteci olarak bu durum beni çok endişelendiriyor” tarzı sayısız yorumla karşılaşmış olsam da, bu yeniliklerin hepsinin bende müthiş bir heyecan uyandırdığını ve bizlere çok daha çeşitli müzik deneyimleri yaşatacağını düşündüğümü itiraf ediyorum. Çoğumuz çok severek dinlediğimiz bir şarkıda – bestede bazı yerleri tekrar tekrar geri sarıp dinlemiş bazı yerleri de atlayarak geçmişizdir. Çünkü çoğumuz bir başkasının zihninden, zevkinden dökülen işleri dinledik ve onlar bir kere ortaya çıktı mı artık dokunulamazdı. Bize düşen kendi zevkimize en yakın sanatçıları, müzikleri bulmak ve biraz da kendimizi dinlediklerimize adapte etmemizdi. Şu ana kadar.

Sanatın herhangi bir dalının yok olabileceğine, değersizleşeceğine inanmayan biri olarak bu durumu biraz da fotoğraf makinesinin icadının ardından resme ve görsel sanatlara bakışımızdaki dönüşüme benzetiyorum. Fotoğraf makinesi korkulanın aksine resmi öldürmedi, tam tersi, ressamları daha farklı bakış açılarıyla bakmaya ve yeni şeyler ortaya koymaya zorlayarak onların ufkunu açtı. Bir yandan da hem görsel sanatlarda hem başka alanlarda yeni sanat dallarının doğuşuna olanak tanıdı ve binlerce insanın içinde yatan yeteneklerin ortaya çıkabilmesi için bir araç oldu. Kim bilir, belki de bu yapay zeka yazılımlar müziğin fotoğraf makinesidir.

Bitirirken, sizleri bilgisayar uzmanı, besteci ve yapay zeka müzik yazılımı AIVA‘nın kurucu üyesi Pierre Barreau’nun ilham verici sunumuyla baş başa bırakıyorum:

youtube play youtube play

Kapak fotoğrafı: Unsplash / Franck V.