“Ah buralar eskiden…” ile başlayan o tanıdık söylemi her semt için duyarız hemen hemen. Yeldeğirmeni Mahallesi bu cümleyle sık sık kulakları çınlatılan, belki de dönüşümün en dinamik şekilde yaşandığı mahallelerden biri. İnsanın karşısına çıkan her şey, uyumsuzluğun uyumu gibi. Renkler, dokular, eskiler ve yeniler… Semtin sokakları, Matruşka bebek misali iç içe geçmiş, kafası biraz karışık fakat bizi eğlendirip, ruhumuza iyi gelen bir dost sanki.

Yeldeğirmeni
Yeldeğirmeni | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Bir sokağında Berlin’i, atölyeleriyle New York’un Bushwick bölgesini veya Yeldeğirmeni Sanat’taki bir konserden çıkıp gecenin içinden yol alırken, loş ışıklı kafelerinde Belgrad’ı hissetmek olası. Geçmişindeki çok renkli kimlik -aynı diğer semtlerde olduğu gibi- biraz yitirse de ruhunu, şimdilerde gençlerin, sanatseverlerin, expat’lerin, kırık Türkçeli yeni İstanbulluların evi burası. Eski Yeldeğirmenlilerin “kiralar arttı, yerliler kaçtı” gerekçesiyle biraz hayıflandığı, kimisinin “içimiz açıldı bu yeni mekanlarla” diye semtin yeni yüzünü kabullendiği bir ikilemin ortasında Yeldeğirmeni. Değişimi kucaklayan, kendini sorgulayan, sanatı kalbinin ortasına yerleştirmiş, her geçen gün daha da büyüyen bir mahalle. İsmini ise 18. Yüzyıl’da, I. Abdülhamid döneminde, rüzgârı bol semte un ihtiyacını karşılamak için kurulmuş değirmenlerden alıyor.

Yeldeğirmeni | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Eskiden Rum ve Ermeni nüfusun yoğunlukta olduğu semte, 1870’lerde Kuzguncuk tepelerindeki Dağ Hamamı yangını sebebiyle Museviler taşınmaya başlamış. Semtin yeni apartmanlarına kavuşması o döneme tarihleniyor. (Apartmanlar Gözüme Takılanlar bölümünde) O apartmanların dizildiği sokaklarsa daha eskiye; III. Selim dönemine dayanıyor.

Yeldeğirmeni | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Birbiri ardına açılan kafelerin, sanat atölyelerinin, belli tarihlerde düzenlenen Mural İstanbul Festivali’nin, hayatta kalmayı başarmış eski esnaf dükkânlarının ve apartmanların olduğu sokaklar Yeldeğirmeni’ni özetliyor. Yeldeğirmeni’nin en çok hissedildiği bir rota çizecek olursak, Ayrılık Çeşme Mezarlığına paralel olan Tarihi Yeldeğirmeni Sokak, ona paralel uzanan yokuşlarıdan rıhtıma varılan İskele, Nemilzade, Uzun Hafız Izzettin, Recaizade Sokak, bu sokakların buluştuğu Karakolhane Caddesi ve hepsini içine alan Rasimpaşa Mahallesi olarak sıralanabilir. Sokaklarda bir flaneur ruhuyla kaybolmaya, yokuşlarda yorulup mekanlarda soluklanmaya, en sıradan gözüken binalara bile üzerlerindeki duvar resimlerini incelemek için bakmaya hazırsanız rotamıza başlıyoruz.

Aklımın Bir Köşesinde

Muhsin Bey | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman
  • Karakolhane Caddesi’nin en eski dükkanlarından Kale Kırtasiye’ye uğrayıp, Muhsin Amca ile hoşbeş etmek,
  • Aynı caddede No: 34A’da bulunan ve beni 90’lara ışınlayan mahalle bakkalına uğramak,
  • Halitağa Caddesi’nde ekşili-acılı bir turşu suyu  için TAD-AL Turşuları’nda mola,
  • Uzun Hafız  Sokak’ta duraklayarak, deniz gören sokakların fotoğrafını çekmek,
  • Kahvaltı için Füj Mekan, ev yemekleri için Müdavim Lokantası, bir köşesine ilişip kahve eşliğinde yoldan geçenleri izlemek için Benazio Coffee, kahve çekirdeği kokularıyla sarhoş olmak istiyorsam Yeldeğirmeni Kurukahvecisi,
  • Bir arkadaşımla buluşup saatlerce sohbet ederek arayı kapatmak istediğim mekan Küff,
Yeldeğirmeni
Turşu | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman
  • Roots Yeldeğirmeni Cafe’de bitkilerin arasında kitap okumak,
  • Tarihi Taşfırın Simiti’nin çıtır simitleri,
  • Yerdeniz Kooperatifi’nin üretim ve tüketim alanlarında kooperatifleşme ve gıdaya dair bilinçlendirici atölyelerine katılmak, doğrudan üreticilerden sağlayıp dükkânda sattıkları ürünlerinden almak,
  • Ana akımdan uzak, zihin açıcı kitaplarıyla Flaneur Kitabevi,
  • 1895 yılında manastır, okul ve kilise olarak inşa edilen Notre Dame du Rosaire Kilisesi; yeni adıyla Yeldeğirmeni Sanat’ta bir konser dinlemek. Mümkünse, piyanist Fatma Pınarbaşı ve bariton Atilla Gündoğdu’nun “Schubertiade” gecesi,
  • Eğer yürüyüşü uzatmak ve daha çok mural sanat (duvar sanatı) görmek istediğim bir günse Nakil, Kırmızı Kuşak ve Reşit Efendi Sokak’larına yolumu düşürmek.

Sanat Rotası

Gözüme Çarpanlar

Benazio Cafe
Benazio Cafe | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman
  • Tevfik Tura (Demirciyan) Apartmanı: Demirciyan ailesi tarafından inşa ettirilen bina, sonradan Tevfik Tura ismini alıyor. Kapısı, tabelası, girişindeki tavan resmi görülmeye değer.
  • Benazio Apartmanı: Girişinde bir kafenin yer aldığı bina, ismini bir zamanlar burada muayenesi olan doktor Albert Benazio’dan alıyor. Sağ cephesindeki ahşap işçiliklerine dikkat!
  • Valpreda ve Kehribarcı Apartmanları: Günümüze kadar gelerek kalbimizi fethetmiş olanlardan. 1900’lerin başında Haydarpaşı Garı’nın inşası sırasında Alman aileler gelmeye başlamış Yeldeğirmeni’ne. İtalyan işçilerin çoğu da Valpreda Apartmanı’nda kaldığından binanın ismi bir süre sonra “İtalyan Apartmanı” olarak anılmış. Mimarı Levi Kehribarcı. 1909’da yapıldığından şehrin ilk apartmanlarından biri sayılıyor.
Yeldeğirmeni
Yeldeğirmeni | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman
  • Osmangazi İlkokulu:  1903’te Alman okulu olarak açılmış. 1918’de Almanlar ülkeyi terk etmeye başlayınca Osmanlı-İngiliz okulu olmuş. 1935’te Türklerin gittiği paralı bir okulken, 1940’ta normal okula, 1950’den sonra ise Osmangazi İlkokulu’na çevrilmiş. Binası görmeye değer.
  • Sünget Apartmanı: 1905-1910 yılları arasında Haydarpaşa Garı’na çalışmaya gelen Alman mühendislerin misafirhanesi olarak inşa edilmiş. Girişte ortak çamaşırhane ve banyosu var. Bina şimdi biraz bakımsız durumda olsa da yine de heybetiyle etkiliyor insanı.
  • Mural eserlerin bir kısmını görmek için Ayrılık Çeşmesi, İskele, Mühendis Sarı Ali sokakları ve Karakolhane Caddesi.

Ayaküstü Sohbetler

Uzun Hafız Sokak | Fotoğraf: Deniz Yılmaz Akman

Bir semti gezerken yapılacak en zevkli şeylerden biri, orada uzun yıllardır yaşayan biriyle tanışmak, ona tavsiyelerini sormak ve ayaküstü sohbet etmek.

  • Nahçıvan Pasajı girişindeki Kale Kırtasiye’nin sahibi Muhsin Bey’e sorun size eskiden Yeldeğirmeni nasıl bir yerdi anlatsın. 
  • Biraz ötede bakkala girip ciddi mizaçlı gözüken fakat sonra çiçek olan Necati abiyle sohbet etmeye çalışın. Çocukluğunudaki en sevdiğiniz çikolatayı buradan alın.
  • Uzun Hafız Sokak’ta 151/A’da yer alan atölyesinde Ebru Yalkın’ı ziyaret edin. Hem yaptığı minyatürlerine göz atmak (Kadıköy’ü resmettiği sahneler müthiş) hem de uzun yıllardır burada yaşayan kendisinden Yeldeğirmeni’ni dinlemek için.
  • Eğer şanslıysanız Yeldeğirmeni’ne dair geçmişteki her bir detayı daha dün gibi hatırlayan Arif Atılgan’a denk gelebilirsiniz. Eğer gelemezseniz de “Evvel Zaman İçinden Yeldeğirmeni” kitabını bulup, okuyun.
  • Harun Niyego Yeldeğirmeni sokaklarında karşılaşmanın şans olduğu bir diğer insan. Doğma büyüme buralı ve anlatacak hikâyesi çok. Kent sohbetleri temalı seminerlerde de karşınıza çıkabilir, aklınızda olsun.

Kapak Fotoğrafı: Deniz Yılmaz Akman

İlginizi çekebilir: Canan Keleş’ten Wanderlust Cafe