Bazı yazarlar ve kitaplar, olumlu ya da olumsuz olsun kitleleri etkilemiş ve bir döneme damgasını vurmuştur. Beat Kuşağı’nın öncüsü Jack Kerouac, şüphesiz onlardan biridir. Ancak Kerouac, kadınlara bakış açısından dolayı kadın okuyucular tarafından çok sayıda eleştiri toplamıştır ve dar görüşlü bir Amerikan maskülen tipi olarak değerlendirilmiştir. Dahası, bu değerlendirmenin kanıt merkezi kendi yazdığı kitapta, yani Yolda (On the Road)’dadır. Ayrıca kitap, başrollerini Sam Riley ve Kristen Stewart’ın paylaştığı filme de konu olmuştur. Kitabı okumayanlar veya filmi izlemeyenler için çok da spoiler vermeden bu kitabın neden bu tür eleştiriler aldığını anlayalım. 

Jack Kerouac
Jack Kerouac | Fotoğraf: cmgww.com

Tarihsel sürece kısaca bir göz atarsak, 2. Dünya Savaşı sonrası Amerika’da banliyö kültürü başlamıştı. Ayrıca tüketimcilik ve burjuva bakış açıları gibi faktörler de çıkagelmişti. Amerikan’ın kapitalizm gibi yükselen ana akım değerlerini reddeden Beat Kuşağı ahlaki, cinsel ve ruhsal olarak kimlik arayışına girişti. Sonuç olarak, bu dönemin sosyal, maddi ve ideolojik koşulları Kerouac’ın “Yolda” romanında vücut buldu. Banliyö kültürü sonrası, kadınlar işlerini bırakmaya zorlanmış ve ataerkil çoğunluk onları ev hanımlık görevlerini gerçekleştirmeleri için baskı altına almıştı. Kadınlar ‘öteki cinsiyet’ sıfatlandırmasına maruz kalmışlardı ve hatta küçümsenerek iş hayatında pek yer verilmemişti. Kadınların fark edildiği yalnızca tek bir alan vardı: cinsellik alanı. Gerda Lerner adlı bir araştırmacı, erkeklerin kadınların cinselliği üzerindeki kontrolünün nedeninin ataerkillik olduğuna inanıyor. Bunun yanı sıra, ataerkillik ve kapitalizmin kadınları ezmek için işbirliği yaptığına inanan birçok feminist yorum bulunuyor.

Beat Kuşağı
Beat Kuşağı | Fotoğraf: Flickr/ Pamella VY

Romanımıza geri dönersek, bu yeni hareket baskın Amerikan ana akımının getirdiği kapitalist düzene, tüketimciliğe, banliyö kültürüne karşı avangart bir başkaldırmaydı. Ancak ne var ki Kerouac, kapitalist Amerikan sosyo-kültürünün yalın ve dar görüşlü mantığını sürdürerek köklerinden kurtulamamıştır. Büyük bir ironinin ortasında kalan Beat erkekleri, kadınların o dönemki çabalarını gölgede bırakmışlar ve onları görmezden gelmişlerdir.

(Editör Notu: Bu bölüm spoiler içerebilir.) Yolda’nın yarı otobiyografik bir kitap olduğunu varsayarsak, birçok kadın karaktere sahip olan kitaba gerçekler yansımıştır: Inez rolünde Diana Hansen, Camille rolünde Carolyn Cassady, Galatea Dunkel rolünde Helen Hinkle. Her şeyden önce hiçbir zaman saygıdeğer ve eşit bir pozisyona konulmamışlardır. Kadınların erkeklerin çizdiği sınırlara dahil olmasının tek yolunun cinsellikten geçtiğinden bahsetmiştik. Kadınların nesneleştirilmesine, yalnızca fiziksel görünümlerini ve içsel niteliklerinden yoksunluğunu vurgulamıştır Yolda kitabı. Çoğu kadın karakter ya fahişe etiketleriyle tasvir edilmiştir ya da Camille, Terry, Galatea, Jane Lee gibi kadın karakterler önemsiz, itaatkâr, savunmasız ve vasıfsız bir ev hanımı olarak tasvir edilmektedir. Marylou’nun evcilleştirilmeyi reddetmesi ve başkaldırması belirttiğimiz gibi fahişe etiketlerinin üzerine yaftalanmasına neden olmuştur.  Öte yandan, Dean karısını aldatarak Marylou ile ilişkiye girmiştir ve asla herhangi bir etiket ile yargılanmamıştır. Ayrıca Sal’ın evlenmek için iffetli kadın arayışı ikiyüzlülüğünü  kanıtlamaktadır. Kendi hayatında görüldüğü üzere, tipik muhafazakar erkek görüşüne paralel olarak düşünen Kerouac, fahişeleri arzular fakat iffetli kadın ile evlenir. Şüphesiz romanını da bu çerçeve içinde oluşturur.

On the Road (Yolda)
On the Road (Yolda) – Film | Fotoğraf: Scroll.in

İronik olarak, Beat erkekleri kaçmaya çalıştıkları cinsiyetçilik ve şovenizmle ilişkilendirilen yaşam tarzını içselleştirerek kadınları arka plana koymuşlardır. Cinsiyetçiliğin zirvede olduğu roman, cinsiyet eşitsizliklerinin ve marjinalleşmenin, kadınların nesneleştirilmesinin güçlü bir kanıtıdır. Yolda’nın yarı otobiyografik bir roman olduğunu, yani gerçek karakterlerden ilham aldığını unutmamalıyız. Bu nedenle, Beat Kuşağı’nda kadınların kişiliksizleştirilmesi maalesef acı bir gerçektir.

Kapak Fotoğrafı:

İlginizi çekebilir: Umut Hanioğlu’ndan San Francisco’da Beat Kuşağı