Karaköy’de Kahvaltı Deyince: Favori Mekânlarımız

Siz de güzel bir gün için her adımı ince ince düşünenlerden misiniz? Küçükken bütün aile buluştuğumuz pazar kahvaltıları yeni dostlarımız ve aile üyelerimiz ile bir araya geldiğimiz brunch’lara dönüşmeye başlamışken biz de kahvaltı kültürünü bir kez daha radarımıza almaya karar verdik. Tabii ki özlediğimiz Karaköy görüntüsünü devam ettiren mekânlar ile! O zaman geleneksel reçetelerden şeflerin dokunuşlarını kattığı tariflere kadar en sevdiğimiz Karaköy Kahvaltı Mekânlarını keşfetmeye başlayalım.

Karaköy Kahvaltı Mekânları

The Peninsula

The Peninsula Hotel’in The Lobby Restaurant’ı her pazar günü brunch ritüellerimizi bir adım öteye taşıyor. Executive Chef Alessandro Santi ve Executive Pastry Chef Malte Rohmann’ın pazar brunchlarına özel hazırladıkları açık büfeye paralel canlı bir pişirme noktası eşlik ediyor. Türkiye ve dünya mutfağından seçilmiş tariflerin özenle bir araya getirildiği brunch’ta ayrıca bir müzik dinletisi bulunuyor! Boğaz’dan esen rüzgârların brunch sofraları arasında gezindiği deneyimde farklı duyuları harekete geçirebilecek bir menü yaratmak amaçlanıyor.

Mum’s Karaköy

İsmini İsveççe “lezzetli” kelimesinden alan MumsTarihi Fransız Geçidi’nin Mumhane ile kesiştiği köşesinde yer alıyor. Kafenin açık mutfağından günlük tatlılar, ev yapımı ekşi maya ekmekler ile hazırlanan sandviçler, salatalar taze bir şekilde çıkıyor. Özel harmanlanmış kahvelerin eşlik ettiği menüde geleneksel Türkiye kahvaltılarına paralel dünya mutfağından öne çıkan lezzetler ve geleneksel İskandinav tarifleri de yer alıyor. Brioche ve artizan ekmekleri de kendi fırınında hazırlayan Mums, oluşturduğu menüsünde çocukluk anılarımıza göz kırpıyor.

Pim Karaköy

Karaköy’ün en popüler noktalarından Kılıç Alipaşa Mescidi Sokak’ta yer alan Pim Karaköy, mahallenin senelere meydan okuyan mekânlarından biri. Menüsünde kahvaltıya ilave öğlen ve akşam yemeği de bulunan Pim Karaköy, özellikle modern ve geleneksel kahvaltıyı bir araya getirdiği reçeteleri ile dikkat çekiyor. İki kişilik serpme kahvaltılardan pankeke kadar uzanan menüye taze içecekler eşlik ediyor. Pim Karaköy’ün kapsayıcı menüsünde farklı beslenme programlarını takip eden kişilere özel lezzetler de bulunuyor.

FiLBooks

Halukar Mimarlık‘ın iç tasarımını üstlendiği FiLBooks, 2015 yılından beri Karaköy’de bir kitapçı-kafe olarak hizmet vermeye devam ediyor. Ayrıca FiLBooks‘ta Cemre Yeşil Gönenli’nin projesi olan bir yayın evi de bulunuyor. Karaköy’ün popüler döneminden bugüne ulaşan, mahallenin eski sakinlerinden FiLBooks’ta günlük hazırlanan tatlılara nitelikli kahveler eşlik ediyor.

Karabatak

Mahallenin eski sakinlerinden Karabatak, bizim Karaköy’deki favori mekânlarımızdan biri olmaya devam ediyor. Dallarını Karaköy’den Aspat’a uzatan Karabatak’ın ayrıca Aspat’taki şubesinde özellikle yerli sanatçıları ön plana çıkaran sergi alanı da bulunuyor. Retro dokunuşların detaylardan okunduğu kafe, özel kahve seçkisine eşlik eden taze kruvasanları ve günlük tatlıları ile dikkat çekiyor.

Namlı Gurme

Özellikle sunduğu çeşitli şarküteri ürünleri ile hepimizin sıklıkla uğradığı Namlı Gurme’nin bütün gün devam eden bir kahvaltısı bulunuyor. Karaköy Mumhane Caddesi’nde dört kuşaktır nesilden nesile devam eden Namlı Gurme’nin geleneksel kahvaltısı Kars’tan gelen peynirler ve Afyon’dan gelen sucuklar gibi yerel bölgelerden temin edilen ürünler ile tamamlanıyor. Namlı Gurme’nin şarküteri kısmında ise üç binden fazla gurme ürün, özel bir seçki ile bir araya geliyor!

Kapak Fotoğrafı: The Peninsula Hotel

İlginizi çekebilir: İstanbul Flaneur’den Karaköy Mekânları

Amsterdam’ın Kahvaltı Mekanları: Bir Lokalden Öneriler

Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olabilir mi? Bence, evet! Kimileri kahvaltıyı sevmez, kimileri geçiştirir, kimileri de benim gibi doya doya yer! Kahvaltı masasında yapılan sohbetler, uzun uzadıya içilen çaylar kahveler, lezzetli tatlar ile birleştiğinde mutlu olmayacak insan yoktur. Amsterdam’da da güne güzel başlamak için gidebileceğiniz çok güzel kahvaltı ve brunch mekanları var. Bunlardan birkaçına birlikte göz atalım istedim.

Amsterdan Kahvaltı Mekanları

Morgan & Mees

morgan-and-mees
Amsterdam’da Kahvaltı, Morgan & Mees | Fotoğraf: Petite Guide

Hem kahvaltı hem de akşam yemeği için tercih edilebilecek şık bir mekan. Burası aslında bir otel ve Amsterdam’ın West diye tabir edilen batı tarafında bulunuyor. Geldiğinizde özellikle hava güzelse kahvaltı sonrasında da bir kokteyl ile güneşin tadını çıkarın derim!

Dignita Hoftuin

dh-2
Dignita Hoftuin | Fotoğraf: Petite Guide

Dignita’nın Hoftuin, Vondelpark ve Westerpark olmak üzere üç ayrı yeri var fakat en keyiflisi ve benim de tercih edip önereceğim Hoftuin olanı. Girdiğinizde kocaman bir avlunun içerisinde harika bir bahçesi var. Kahvaltı dışında benim bir diğer tavsiyem de fotoğraftaki siyah fasulyeli sandviçi denemeniz. Buradan mutsuz ayrılan olmadı. 🙂

Oeuf Amsterdam

oeuf
Oeuf Amsterdam | Fotoğraf: Petite Guide

Amsterdam’ın en hareketli bölgelerinden biri olan Pijp’ta olan Oeuf’u aynı zamanda akşam yemeği için de tercih edebilirsiniz. Oeuf, Ferdinand Bolstraat üzerinde, Pijp’taki bence en keyifli sokaklardan birinde dolayısıyla sabah kahvaltı yaparken bu sokağın keyfini çıkarmak ayrı güzel oluyor.

Little Collins

little-collins
Little Collins | Fotoğraf: Petite Guide

Yine Pijp bölgesinin en güzel kahvaltı, brunch mekanlarından biri. Buranın menüsü aralıklı olarak değişiyor. Aslında ben bu şekilde olduğu zaman daha çok seviyorum çünkü mekanı sevsem de hep aynı tatları denemek bir süre sonra oraya gitmememe neden oluyor. Bu şekilde değişik tatlar deneyimlemek hoşuma gidiyor aynı zamanda mevsimsel sebzelere göre de menü değişiminin yapılması lezzet açısından farklılık yaratıyor.

Bakkerij Wolf

wolf
Bakkerij Wolf | Fotoğraf: Petite Guide

Jordaan bölgesinde ekşi mayalı ekmek kokusu eşliğinde kahvaltı yapabileceğiniz bir diğer güzel mekan. Morgan & Mees’te çalışan Paula Fles ve Stephan de Haas, pandemi döneminde ekşi mayalı ekmek pişirmekle meşguldü. Öyle güzel ekmekler yapıyorlardı ki, M&M’nin sahibi, ikili için ayrı bir fırın yeri aramaya başladı ve Jordaan’ın en sokaklarından birinde olan de 9 straatjes’deki mekanda Bakkerij Wolf’u açtılar. Wolf’un iki girişi var, birinden ekşi mayalı ekmeklerinizi hamur işlerinizi alıp gidebilirsiniz ya da yine take away şeklinde alabileceğiniz lezzetli sandviçleri de var. İlk olarak bu tarafını açmışlardı fakat burası popüler bir sokak olduğu için kiralar çok yüksek, dolayısıyla şu an yan taraftaki yeri de ekleyerek restoran olarak da hizmet vermeye başladılar. Ben kahvaltısı dışında, giderken tabii ki ekşi mayalı ekmeklerinden de alıyorum. Bakkerij Wolf’da aynı zamanda akşam yemekleri de oluyor. Burayı denemek için mutlaka listenize ekleyin derim.

Factory Girl

fg-4
Factory Girl | Fotoğraf: Petite Guide

Pijp Bölgesi’ndeki mekanlar için ayrı bir konu başlığı gerekiyor sanırım 🙂 Factory Girl de yine Pijp Bölgesi’nde bulunan mekanlardan birisi. Buranın aynı zamanda Berlin’de de bir şubesi var. Vegan ve vejeteryan ağırlıklı lezzetler tercih ediyorlar. İlk olarak Berlin’de açıldı daha sonra da Amsterdam’ın en işlek yerlerinden biri olan Pijp Bölgesi’nde diğer şubesini açtı. Factory Girl, Berlin’deki en iyi vegan ve vejeteryan restoranları arasında. Sahibi Sofia Sözen’in imza vegan tatlılarından birisi olan Coco Anjela’yı da mutlaka deneyin. Porsiyonları gerçekten çok büyük, dolayısıyla sipariş verirken buna dikkat ederek sipariş verebilirsiniz. 

Staring at Jacob

staring-at-jacob
Amsterdam’da Kahvaltı, Staring at Jacob | Fotoğraf: Petite Guide

West Bölgesi’ndeki keyifli kahvaltı mekanı olan Staring at Jacob ara sokakta ve kanal kenarında. Kanal kenarında dışarıda oturabilmek için rezervasyon gerekiyor çünkü keyifli olmasından dolayı hemen kapılıyor. 🙂 Hollanda’da çok spor yaptıklarından dolayı kahvaltıların çoğunda bol yumurtalar görürsünüz. Buranın menüsü vegan kahvaltı tercih etmek isteyenler için de zengin içerikli.

Kapak Fotoğrafı: Petite Guide

İlginizi çekebilir: Petite Guide’dan Amsterdam’ın Lokal Restoranları

Londra’da Ne Yenir: Kahvaltıdan Tatlıya Uzanan Bir Liste

Öncelikle bu bir “Lezzet Durakları Listesi” değil. Gerçekten bir yere gitmeden önce araştırmaya nerede ne yenir sorusunun cevabı ile başlayan birinin yaptığı listenin, seyahat dönüşü transkripti diyebiliriz.  Tabii sadece gidebildiklerimin… Şunu söylemeden geçemeyeceğim ki Londra genel olarak porsiyon bakımından eli cömert bir şehir ya da bu bakımdan çoğu zaman doğru tercih yaptık. Masalardan genellikle çok tok kalktık. Mekanlar hakkında tek sorun: Kesinlikle çoğu yere önceden rezervasyon gerekli. Bazı yerlerde kapıda sıra sistemi var ama en büyük tavsiyem gitmeden önce rezervasyon ihtiyacını kontrol etmeniz. Özellikle hafta sonu, yol üstünde herhangi bir yerde bile kahvaltı etmek için yer bulamayıp pazar gününün iki saatini her mekanın arama listesine adınızı ekleyerek boşa harcayabilirsiniz. 😊 Hadi başlayalım…

img_5039-1
Fotoğraf Altyazısı | Fotoğraf Kaynağı

A bu sokak da çok güzelmiş, ileride şu da var onu da görelim.” diyerek Londra sokaklarında 28000 adımınızı mı attınız? Şekeriniz düştü değil mi? İşte size anında etkisini göreceğiniz bir ilaç: Dışı kıtır,içi yumuşacık, ağızda dağılıyor. Çikolatalı, beyaz çikolatalı,kırmızı meyveli,fıstık ezmeli, bademli… Her daim sıra var ama kurabiye dışında bir şey satılmadığı için çok çok hızlı akıyor. Zaten hangisinden almalıyım diye düşünürken sırayı fark etmiyorsunuz bile. Yanına da hemen bir süt alıyorsunuz ve Londra turunuza kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Kurabiye deyip geçmeyin bütün beş çaylarını geçer bu lezzet. Hatta son günümüzde 10’lu paketini alıp Türkiye’de arkadaşlarımıza tattırdık, taze olmamasına rağmen onlardan da tam not aldı. Birden çok şubesi var şehirde. (Bir şubesi de Dubai’de varmış o da aklınızda bulunsun.)

ben-6
Ben’s Cookie | Fotoğraf: Selinay Öztan

The Breakfast Club

Pazar saat 10’da gidildiğinde bile sadece 20 dk sıra bekledik ki bu süreyi artık İstanbul’da herhangi bir kahvaltıcıda bile bulamazsınız yani bence sabredilebilecek bir süre. Öncelikle ağır bir kahvaltı yapmaya hazır olun. Karşınıza bir Ege kahvaltısı, fresh bir açık sandviç gibi kahvaltı seçenekleri çıkmayacak ki ben avokadolu bir sandviç söyledim yoğun bir kahvaltı olmasın diye o bile yağlıydı. Baconınızı, sosisinizi, yağınızı yiyeceksiniz (merak etmeyin bunların veganları da mevcut!); bunu kabullenerek gidin ki seçmeniz kolay olsun. Favorimiz The full monty (nam-ı diğer English breakfast) oldu. Kesinlikle Londra’da yediğim en güzel İngiliz kahvaltısıydı. (Terry’s Cafe’de çok sıra vardı gidemedik o yüzden karşılaştıramıyoruz.) Tabaktaki ‘black pudding’e mesafeli yaklaşabilirsiniz içeriğinden dolayı çok da haklı bir yaklaşım olur ama başka yerlerde de denemiş biri olarak tatmak isterseniz kesinlikle buradakini deneyin çünkü gerçekten tabaktaki en lezzetli şeylerden biriydi. Tatlı/Tuzlu pancakeli kahvaltı seçenekleri de çok fazla ve lezzetli duruyordu, kahvaltıda tavuk yerim derseniz ‘fried chicken french toast’ da pişman etmeyecek bir seçenek olabilir. Naçizane önerim oraya kadar gitmişken sandviç yemeyin, başkasının hatalarından ders alın. 

breakfast
The Breakfast Club | Fotoğraf: Selinay Öztan

Poppie’s Fish & Chips

Londra’nın en geleneksel yemeği: FISH&CHIPS. Aslında bir çok yer karşınıza çıkıyor bu yemeği araştırırken. Biz en meşhur ve eskilerinden  olan Poppies’ı tercih ettik. Dekorasyon çok güzel, nostaljik bir yolculuğa çıkmış gibi hissediyorsunuz içeri girince. Biz Morino balığından olanı söyledik. Çıtırlığı çok iyi, balık aşırı lezzetliydi. Çalışanlar çok ilgililer ve onlardan öğrendiğimiz kadarıyla balığı dondurucudan kullanmadıkları,her sabah gelen taze balıkları kullandıkları için diğer yerlere göre daha lezzetli oluyormuş. Biz ikna olduk. Sadece çok çabuk doyduğumuz için, yeme süresini uzatıp soğumaya başladığında yerken ufaktan bir yağ tadı ağır gelmeye başlıyor biz o yüzden bitiremedik ama fish&chips yiyeceksem tekrardan gideceğim bir yer olacak şekilde listeme giriş yaptı kendisi.

fish
Poppie’s Fish & Chips | Fotoğraf: Selinay Öztan

Paul 

Her yerde olan zincir bir bakery shop. Beklentiyi yüksek tutmadan giderseniz gayet güzel bir mola yeri ya da sabah hızlı bir kahvaltı olabilir. Hem tuzlu tem tatlı bir sürü çeşit ‘bakery’leri mevcut. Biz tatlıdan yana oyumuzu kullandık. Elmalı tart ve puffy içi dolgulu küçük donatlardan aldık. Favorimiz kesinlikle donat oldu. Bu arada bu tatlının tanesi 2 pound gibi bir rakamdı ama 5 tanesi 3.5 pound’a denk geliyordu. Hiç yok ya yiyemem o kadar demeyin, kahveyle beraber kaçıncıyı yediğinizi hatırlamıyorsunuz bile.

paul
Paul | Fotoğraf: Selinay Öztan

Burger&Lobster

Bütün Londra yemek bloglarında karşıma çıktığından beri lobster sandviçleri gözümün önünden gitmiyordu o yüzden ilk akşamdan rezervasyonumuzu buraya yaptırdık. Birçok şubesi var biz cuma akşamı olduğu için ilk gecemizi Soho’da geçirmek istedik ve buradaki şubesine rezervasyon yaptırdık. Kokteyleri de güzel. Gitmişken sadece yemek ile kalmayın öncesinde bir koktely ile başlangıç yapın derim. Biz imza koktelylerinden Lobster Martini, Apple Garden ve Pistol Punch’ı deneyebildik. Pistol punch çok şekerli bir koktelydi, Apple Garden da lezzetli, fresh olsa da ortak karar olarak daha orjinal bir lezzeti olan Lobstar Martini kesinlikle favorimiz oldu. Yanında shot şeklinde prosecco ile servis ediliyor.

Burger&Lobster
Burger&Lobster | Fotoğraf: Selinay Öztan

Yemek olarak yine mekanın en çok tercih edilenleri olan “Lobster Roll” ve “Beast Burger” denedik. Lobster roll maalesef hayallerimde büyüttüğüm gibi çıkmadı ya da öğle yemeği için daha uygun bir tercih olabilirdi bilmiyorum. Görüntü itibariyle güzel dursa da soğuk sandviç imajından kurtulamamıştı. Ama hamburgeri için aynı şeyi söylemeyeceğim etin tadı, soslarla ve lobsterla uyumu çok başarılıydı. Kesinlikle tekrar yemek isteyeceğim bir hamburgerdi. Bu arada combo menüler de mevcut ikisini de denemek isterseniz veya çok aç gidiyorsanız Burger, lobster roll, fries ve salatadan oluşturulmuş bu combo menüleri de tercih edebilirsiniz.

Burger&Lobster
Burger&Lobster | Fotoğraf: Selinay Öztan

Öğrendiğimize göre hafta içi happy hour saatlerinde yarı-yarıya düşüyormuş fiyatlar biz sadece hafta sonu için londradaydık ama sizin aklınızda bulunsun çünkü akşam yemeği için gidildiğinde fiyat/performans bir yer değil bence. Ben bir daha gider miyim? Sanmıyorum… 

Royal Artisan

Metrodan inip Buckingham Sarayı’na giderken tesadüfen karşımıza çıkan bir ‘bakery’ burası. Koştura koştura geç kaldığımız seramoniye giderken vitrini bizi aniden durdurdu ve seramoniyi unutup hemen içeri girdik. Ben bir tuzlu sevdalısı olarak sandviçlerine, poğaçamsı ürünlerine ve pizzalarına hayran kaldım. Pizzaları pizza hamurundan değil, bizim ramazan pidesinin üstüne pizza yapılmış gibi düşünebilirsiniz.  Kahvaltı etmeye fırsat bulamamıştık ama iyi ki bulamadık dedik burayı görünce. Alıp orada da yiyebiliyorsunuz, ‘take away’ seçeneği de var ikisi arasında ufak bir fiyat farkı mevcut.

img_4253
Royal Artisan | Fotoğraf: Selinay Öztan

Flat Iron

Londra’nın meşhur uygun fiyatlı bir steakhouse restaurantı. Yine şehrin bir çok yerinde şubesi var. Menu çok net: Steak ya da burger. Bunların yanında da seçebileceğiniz ‘side dish’ler mevcut. Biz ikisini de denedik, side olarak da chips ve cremaed spinah söyledik. Ana yemeklerin ikisi de lezzetliydi ama sıradandı bize göre ve maalesef porsiyon olarak da tatmin etmedi. 

img_4514-2
Flat Iron | Fotoğraf: Selinay Öztan

Kapak Fotoğrafı: Selinay Öztan

İlginizi çekebilir: Ece Yazıcı’dan Londra’nın Sağlıklı ve Lezzetli Durakları

Tiflis Lezzet Durakları: Kahvaltıdan Geleneksel Tatlara

Tiflis, yaklaşık 5-6 senedir gitmek istediğim yerler listemde sessiz sedasız bekliyordu ki, sonunda geçtiğimiz hafta sonu kavuşabildik. Benim de beklememe değmiş doğrusu, öyle çok sevdim ki döndüğüm için birkaç gündür içim buruk diyebilirim. Sanat ve tarihle iç içe olması, mütevazı yaşam tarzına sahip insanlar, keşif sevenlerin bayılacağı, neredeyse hiçbir ülke ya da şehirde göremeyeceğiniz orijinallikte cafeleri ve pek tabii ki lezzetli yemekleriyle Tiflis kendini çok sevdirdi. Kısa kısa Tiflis lezzet duraklarını anlatacağım şimdi sizlere de.

Tiflis Lezzet Durakları
Tiflis Lezzet Durakları | Fotoğraf: Unsplash/@mostafa_meraji

Tiflis Lezzet Durakları

Stamba Hotel/Cafe

Tiflis Lezzet Durakları, Stamba Hotel/Cafe
Tiflis Lezzet Durakları, Stamba Hotel/Cafe | Fotoğraf: Naz Kavas

Tiflis’in eski bir yayınevinde yer alan yeni ve eskinin birleşimiyle hem vintage bir tarza, hem de modern ve şık bir atmosfere sahip Stamba, gerçekten etkileyiciydi. Özellikle ülkemizde Stamba gibi fazlasıyla geniş ve ferah mekanları görmüyor olmamızdan mıdır bilmem bana çok iç açıcı geldi. Burası hem bir otel, hem yüksek tavanları ile girişten itibaren vurulduğunuz bir kütüphane, hem de sabahtan akşama değin her öğünü geçirebileceğiniz bir cafe/restoran. Stamba’ya girdiğiniz andan itibaren açık mutfakta hummalı bir çalışma görülüyor ve yükselen kokular tarifsiz. Biz kahvaltı için gittik ve menüde sağlıklı seçeneklerin de var olduğunu gördük, menü soğuk kahvaltılar ve sıcak kahvaltılar olarak ayrılıyordu. Soğuklarda müsli, yoğurt (mesela matcha yoğurt gibi farklı çeşitler de var.), meyve çeşitleri ve bowllar vardı.

Stamba Hotel/Cafe | Fotoğraf: Naz Kavas

Biz tercihimizi sıcaklardan yana kullanarak somonlu egg Benedict ve avokadolu scrambled egg denedik, ikisi de çok lezzetliydi. Aklımızdaysa ricotta pancake ve french tost kaldı; ama belki bir sonraki gelişimizde deneriz dedik. (bir sonraki Tiflis seyahati için şimdiden heyecanlıyım) Akşam ve öğlen menüsünde ise; başlangıçlar, risotto, tortellini, gnocchi, somon gibi ana yemekler, bazı gürcü yemekleri ve lezzetli kokteyller de var, yolunuz düşerse akşam yemeği için de tercih edebilirsiniz.

Lolita

Tiflis Lezzet Durakları, Lolita
Tiflis Lezzet Durakları, Lolita | Fotoğraf: Naz Kavas

Lolita, Tiflis ile ilgili yaptığım araştırmalarda her yazıda karşıma çıkan, özellikle gençlerce fazlasıyla sevilen bir mekandı ki gerçekten haklılarmış. Sabah 11:00’de kahvaltı ile başlayan bir Lolita günü, akşam enfes kokteyller ve yemeklerle kapanıyor. Tabii kalabalıktan yer bulmanız mümkün olursa. Ancak aklınıza öyle tıklım tıklım bir yer gelmesin. Masalar mesafeli. Herkes kendi halinde. Kimi içkisini yudumluyor, kimi menüden seçtiği leziz yemeklerin keyfini çıkarıyor, bazıları da oyun oynayıp, çalan müzikleri dinliyor. Gerçekten çok güzel bir yaşam-eğlence alanı ve cafe/restoran yaratılmış diyebilirim. Menüde burger, sandviç çeşitleri, makarnalar, pizzalar, içki eşlikçisi aperatifler, salatalar ve tavuk, falafel gibi ana yemekler mevcut. Ayrıca haçapuri gibi meşhur gürcü yemeklerine de yer verilmiş. Gerçekten lezzetli Yemekler, açık mutfakta hazırlanıyor, olan biten her şey görülüyor. Yemeklerinin yanı sıra kokteyllerine de ayrı bir cümle kurmak gerekir. Gerçekten kokteyllerini çok sevdik, Tiflis’e gelen herkesin burada en azından bir akşamını geçirmesi gerekir diye düşünüyorum.

Daphne

Tiflis Lezzet Durakları, Daphne
Tiflis Lezzet Durakları, Daphne | Fotoğraf: Naz Kavas

Daphna, Tiflis’in en meşhur yemeklerinden olan Khinkali’nin kendi yorumlarınca artisan hali. Khinkali, büyük mantı olarak tanımlanabilir. Burada pek çok çeşit var (mantarlı, peynirli, kıymalı gibi…) ancak şahsen en beğendiğim patatesli olan oldu. Bunun sebebi de sanırım şehirde çoğu restoranda yapılan yemeklerin içine eklenen baharatlar (özellikle her yemeğin içine koydukları kişniş). Kıymalı olan bu yüzden bana ağır geldi. Bunlarla birlikte salata, peynir tabağı gibi seçenekler de mevcut; ama bu gibi yemekler için farklı ve daha havadar mekanları tercih etmeniz de mantıklı görünüyor. Minimalist bir dekorasyonu var. Pembe duvarların üzerindeki çerçevelerle hoş bir hava katılmış. Listenize ekleyebilirsiniz.

Erti Kava Coffee Room

Erti Kava Coffee, kaldığımız Rustaveli Caddesi’nin arka sokaklarında sabah yürüyüşüm esnasında karşıma çıktı. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen neredeyse yer bulunmayacak kadar kalabalıktı. Tiflis’te gözlemlediğim kadarıyla birçok insan erkenden bilgisayarlarını alıp kahvecilerden birine yerleşip günü burada geçirmeyi seviyor, ikinci gözlemimse şehirde en pahalı şeylerden birinin kahve çeşitleri olması; ama iki günlük bir seyahatte tabii ki bunu düşünmemeye çalışarak Erti Kava Coffee’yi zevkle keşfediyorum. Kırmızı ve beyaz renklerin hakimiyetindeki minik ve şirin bu mekanda leziz kahvelerin yanı sıra az öz çeşitte kahvaltılar da mevcut. Taze kavrulmuş kahve çeşitleri özellikle denenesi. Önündeki oturacak taburelerde, o güzel sokağın nabzını tutmak da mutluluk verici.

Shavi Coffee

Shavi Coffee, az evvel bahsettiğim Erti Kava Coffee gibi küçük; ancak bembeyaz ferah atmosferi ile insanın içini açıyor. Berlin’deki kahvecileri anımsatan mekan, yine erkenden dolup taşmış. Herkes bilgisayarı ile çalışıyor veya kitap okuyup burada zaman geçiriyor. Açıkçası Tiflis’te hiç acı ya da lezzetsiz bir kahve deneyimim olmadı. Burada da içtiğimiz kahveler lezizdi, ayrıca kahve yanı atıştırmalıkları da oldukça iştah açıcı ve taze görünüyordu.

8000 Vintages

Gürcü şaraplarının tadı, lezzeti ve çeşitliliği beni inanılmaz şaşırtıı. Nerede şarap içersek içelim gayet büyük keyif aldık; ama özellikle 8000 Vintages, hem tadım menüsü ile hem de şarap eşlikçileri peynir tabağı gibi aperatifleriyle farklı geldi. 8000 Vintages’a girdiğinizde şaşırtıcı şekilde her yanda farklı şarap çeşitleri göreceksiniz. Çalışanların yardımlarıyla birlikte tadım menüsü alabilirsiniz veya damak zevkinize uygun şarabı kadeh kadeh de içebilme şansına sahipsiniz. Uğramanız gereken mekanlardan biri.

Machakhela

Tiflis Lezzet Durakları, Machakhela
Tiflis Lezzet Durakları, Machakhela | Fotoğraf: Naz Kavas

Machakhela’ya babamın ısrarları üzerine gittik. Yerel yemeklerin en lezzetli ve uygun fiyatlı hallerini burada bulabileceğimizi belirtmişti ama açıkçası çok da büyük beklentim yoktu. Gerçekten haklıymış. Biz Old City’deki şubesine gittik ve verandasında manzaralı bir masaya kurulup yemeklerin, Old City’nin keyfini çıkardık. Sahiden Gürcü yemeklerini deneyimlemek istiyorsanız burası en iyi adreslerden biri. Yerel biralarından “Argo’’ eşliğinde, menüyü karıştırabilirsiniz. Haçapuri, hıngal, hanço çorbası gibi klasikleri deneyimleyebileceğiniz gibi, buranın meşhur tavuk ve etlerini (özelikle tavuk içerikli yemeklerde ceviz kullanılıyor, benden söylemesi) tadabilirsiniz.

Linville

Linville | Fotoğraf: Naz Kavas

Linville’in kapısında gelip kapıdaki duvar resmini gördüğünüzde kısa bir heyecan sonrası, kapı açıldığında gördüğünüz manzaraya şaşıracaksınız. Gerçek anlamda yamuk (neredeyse yıkılacak gibi duran) bir merdivenden çıkmanız gerekiyor; ancak o merdivenden çıktığınızda belki de hayatınızda gördüğünüz en farklı, vintage, geçmişe ışınlanmış gibi hissettiren farklı mekan çıkacak karşınıza. Duvarlarından, piyanolu kısma, minik salonlarından, televizyon içindeki akvaryuma kadar her bir ayrıntı şaşırtıcı ve fotojenik. Linville’de çeşitli yemekler de var; ama bana kalırsa gürcü şaraplarından denemek veya kahve içip ortamı seyir çok daha keyifli.

Kapak Fotoğrafı: Naz Kavas

İlginizi çekebilir: Tuğçe Aksoy’dan Tiflis Notları

Morn Kadıköy: Moda’da Özenli Kahvaltının Adresi

Taze günlük tatlıları, çeşit çeşit kahvaltılıklarıyla iştah açan, aşırı lezzetli bir mekanla karşınızdayım. Kadıköy tarafında kahvaltı-kahve alternatifi arayanlar okumaya devam. Bugün durağımız: Morn Kadıköy.

[[konum_1]]

Morn Kadıköy
Morn Kadıköy | Fotoğraf: Instagram.com/mornkadikoy

İstanbul’dan taşındım ama Kadıköy ile bağımı koparamadım. Düzenli aralıklarla Kadıköy ziyaretlerinde bulunmazsam işlerim rast gitmeyecek gibi geliyor. Hâla Moda’daki yeni kahvecileri, kahvaltıcıları takip ediyorum, her seferinde yeni mekanlar ekliyorum listeme. Morn da listemdeki mekanlardan biriydi, merakla pastel de nata’larını tatmayı bekliyordum. Neyse ki son İstanbul seyahatimde ziyaret etme fırsatı buldum da gönlüm de midem de şenlendi.

Morn, Yoğurtçu Parkı’nın karşısında sade, rahat bir işletme. Mekanın renkleri çok güzel, sakin bir havası var. Kapısı sarı, kapının önündeki masaları beyaz; içimizi açan cinsten. İnsanın kaldırımdaki masalarda parka karşı oturdukça oturası geliyor. 

Morn’u ilk kez Instagram’daki iştah açan nata fotoğraflarıyla fark ettim. “Onlar ne güzel görseller öyle, en kısa zamanda tadına bakmalıyım.” diye niyet ettim. Sonra bir gün gittim oturdum. Çıtır çıtır, mis kokulu nata ve taze kahveyle öğleden sonramı şenlendirdim. Sonra baktım menüde güzel kahvaltı seçenekleri var; ertesi sabah kalktım kahvaltı için gittim. 

Morn’ing Buns diye bir lezzetleri var. Brioche ekmeği ile hazırlanan ekmek üstü çeşitleri olarak tanımlayabilirim sanırım. Hindi fümeli, somon fümeli, jambonlu, yumurtalı bir sürü çeşidi var. Benim tercihim, avokadolu, poşe yumurtalı, hollandez soslu olan tabaktan yana oldu. Yanına da mis gibi taze çay ile bir güzel kahvaltı ettim. Dedim ki: “İyi ki yakında bir yerde yaşamıyorum, her gün bunlardan yersem mahvolurum herhalde.

Kahvaltı seçenekleri fazla. Çeşit çeşit tostlar, kahvaltı tabağı, menemen, omlet, granola bowl gibi her kahvaltı zevkine uygun seçenek mevcut. Pastane ürünleri, tartlar günlük üretim. Glüten hassasiyeti olanlar için glütensiz tatlı seçenekleri de mevcut. Taze kahvesi, çayı her daim mevcut. Mekan sakin ve rahat, içinde vakit geçirmek keyifli. Yemek seçenekleri de oldukça lezzetli. Aklınızda bulunsun, bir sonraki Moda turunda, kesinlikle değerlendirilmeli diye düşünüyorum. 

Kapak Fotoğrafı: Instagram.com/mornkadikoy

İlginizi çekebilir: Petite Guide’dan Moda’daki Bu Mekanlarda Kahvaltı Bir Başka!

Konsept Kutu Keşifleri: Şarküteri, Kahvaltı ve Atıştırmalıklar

Hafta sonu tüm yorgunluğunuzu üzerinizden atmak ya da aldığınız güzel bir haberi sevdiklerinizle yemek eşliğinde kutlamak isteyebilirsiniz. Aklınıza İtalya sokaklarında gezdiğiniz güzel anlar da gelebilir, mutlu İtalyanları hatırlayıp ah o Aperitivo’lar diye iç çekerek kendinizi o ana ışınlamayı da hayal edebilirsiniz. İster kutlama ister özlem giderme, hangi modda olursanız olun yakın zamanda trend olmaya başlayan; şarküteri, kahvaltı ya da atıştırmalık kutuları gününüzü güzelleştirmeye yardımcı oluyor.  

Konsept Kutu Keşifleri | Fotoğraf: Pinterest.com

Konsept Kutu Keşifleri

Ülkemizde giderek popülerleşen şarküteri ve peynir tabaklarından esinlenen kutularla sade ve şık deneyimi evde de yaşatmamız mümkün oluyor. Her türlü bütçeye ve zevke uygun seçenekler mevcut. Hem de sadece peynir ve şarküteri tabakları ile sınırlı kalmayıp kahvaltı kutusu ve atıştırmalık kutusu gibi konseptler de giderek çoğalıyor. Bu yazımda yakın zamanda keşfettiğimiz şarküteri, kahvaltılık ve atıştırmalık kutuları deneyimlerimizi paylaşacağım. Hazırsanız keşiflerimize başlıyoruz.

Şarküteri Kutuları

Graze İstanbul

Bir şarküteri tabağındaki en önemli hususlardan biri kuşkusuz peynir çeşitleri… Peynirlerin yanı sıra kuru meyve, kuru yemişler ve şarküteri ürünlerinin tatlarının da birbirleriyle uyum içerisinde olması çok önemli. Graze’in şarküteri kutusunu açtığınızda karşılaştığınız ürünlerin güzelliği karşısında nutkunuz tutuluyor, adeta bir sanat eseriyle karşılaşıyorsunuz.

Kutunun içeriğine bakacak olursak öncelikle peynirlerden; Keçi büş, rokfor ve gravyer peynirinden oluşan lezzetli bir üçlü bize eşlik etti. Şarküteri olarak da jambon, salam ve füme et bu üçlü peynirlerle çok uyumluydu. Aralarında kalan boşluklar ise özenli bir şekilde mevsim meyve ve sebzeleri ile donatılmıştı. Keçi büşün üzerindeki yenilenebilir çiçek detayını çok beğendik ve inovatif bulduk. Graze İstanbul’un diğer markalara kıyasla farklılaştığı nokta kesinlikte board üzerinde sunuluyor oluşu. Bu board’u da sofralarınıza hiçbir ekleme yapmadan direkt olarak koyabilirsiniz. Graze İstanbul artık tüm özel günlerimizde tercihimiz olacak diyebilirim.

img_1185
Graze İstanbul | Fotoğraf: Çağlar İnceoğlu

Cotto e Crudo Şarküteri

Rita Hanım tarafından kurulan Cotto e Crudo Şarküteri, Teşvikiye’nin en sevilenleri arasında yer alıyor. Bu mekân öyle bir yer ki hem ilk buluşmalar için uygun, hem de seyahate çıkamadığımız bu zamanlarda kendinizi bir ısırıkta İtalya’da hissedebileceğiniz, astral seyahat garantili bir lezzet durağı. Kısacası Delicatessen mantığında işletilen ve alanında benzersiz olan, başarılı bir marka.

Uzun süre yurt dışında yaşamış olan Rita Hanım, peynir ve şarküteri konusunda sizi damak zevkinize göre yönlendirip doğru seçim yapmanızı sağlıyor. Biz kendilerini geçtiğimiz yaz keşfettik ve adeta müptelası olduk. Teşvikiye’deki mekan o kadar huzurlu ki bir yandan afiyetle lezzet şöleni yaşarken, bir yandan da özenle seçilmiş playlist ile anın tadını çıkarmanız mümkün.

thumbnail_image0-4
Cotto e Crudo| Çağlar İnceoğlu

Pandemiden ötürü Cotto e Crudo’dan mahrum kalmak istemedik ve hemen eve şarküteri kutusundan sipariş ettik. İçinde neler var derseniz; parmesan kaplı İtalyan salamı, brie, gouda, hardallı gouda, dana dil, emmental, bresola, ızgara zeytin ve parmesan. Kutu sayesinde Aperitivo ruhunu evde yaşadıki ayrıca sizler de damak zevkinize göre kendi şarküteri kutunuzu tasarlayabiliyorsunuz. Kısıtlamaların kalkmasıyla muhakkak Cotto e Crudo’nun mekanında ziyaret etmenizi şiddetle öneririz, gitmeyen çok pişman olur bizden söylemesi!

Faro Aperitivo

Bir başka şarküteri kutusu önerimiz ise Faro Aperitivo. Tamamen tesadüf eseri keşfettiğimiz Faro Aperitivo, özenle hazırlanmış kutusu ile tam bir kurtarıcı niteliğinde. Peynir ve şarküterileri grissini, taze meyveler, çikolata sosları ve kuru yemişler ile tam bir keyif tabağına dönüştüren Faro Aperitivo, misafirlikler için lezzetli bir çözüm sunuyor.

İçeriğindeki peynirlere bakacak olursak; füme biberli kekik peyniri ve isli Çerkez peyniri ile güzel bir başlangıç yaptık. Şarküteri olarak ise pastırma ve salam vardı. Şarküteri ikilisi peynirlerle güzel bir uyum yakalamıştı.

Faro Aperitivo | Fotoğraf: Çağlar İnceoğlu

Detaylara her daim önemli… Kutunun içerisinde meyve seçeneklerinden yaban mersinini görmek bizi çok mutlu etti. Yaban mersinini yanına taptaze çilekler eşlik ediyordu. Ayrıca kutudaki iki farklı çikolatalı soslarına değinmeden edemeyeceğim. Bazen yemek sonrası içimizde ani bir tatlı krizi belirir. Bu tarz durumlar için Faro Aperitivo iki farklı çikolatadan oluşan sosu ile çözüm bulmuş ve ikisi de çok lezzetliydi.

thumbnail_img_7245
Kahvaltı Kutuları | Fotoğraf: harrogatemama.com

Kahvaltı Kutuları

Kahvaltı kutuları mekanların pandemi etkisi ile kapanmasıyla hayatımıza girdi. Özellikle hafta sonları ailemizle veya arkadaşlarımızla gittiğimiz kahvaltılara ne yazık ki bu dönemde gidemiyoruz. Böyle olunca da mekanlar kahvaltı kutularını paket servisi olacak şekilde güncellediler. Biz de bu süreçte birkaç markanın kahvaltı kutusunu deneyimledik.

Elite Box

Malum artık birçoğumuz evden çalışmaya başladı ve yeri geliyor kahvaltı hazırlayacak dahi vaktimiz olmuyor. Güne güzel bir kahvaltıya başlamak istiyoruz, böyle durumlarda Elite Box kurtarıcımız oluyor.

İçeriğine bakacak olursak; 3 çeşit peynir, salam, jambon, acılı ezme, zeytin, çilek ve üzüm gibi mevsim meyveleri, incir, kuru üzüm ile taçlandırılmış kuru meyveler ile güne güçlü bir öğünle başlamak mümkün oluyor. Kutuyla beraber gelen Raffaello ve Ferrero Rocher çikolatalar ise güzel ve tatlı bir detay olmuş. 

EliteBox Kahvaltı Kutusu | Fotoğraf: Çağlar İnceoğlu

Özenle hazırlanan kahvaltı kutusunda bal için tahta kaşık bile düşünülmüş. Pikniğe veya dışarıya çıktığınız zaman kutunun yanına ekstradan hiçbir şey almanıza gerek kalmıyor. Ürünler ise çok taze!

Çeşme Bazlama Kahvaltı

Nurten Anne’nin meşhur kahvaltısını duymuşsunuzdur… Cumartesi ve Pazar sabahları mekânın kapısında beklediğimiz Çeşme Bazlama Kahvaltıcısı artık evlerimizde. Pratik ve şık bir kutu içerisinde servis edilen serpme kahvaltıyı evlerimizin konforunda deneyimleyebiliriz.

Biz siparişimizde 2 kişilik serpme kahvaltıyı tercih ettik ve içeriği dopdoluydu. Kutunun içeriğine bakacak olursak; gözleme, pişi, simit gibi unlu mamullerden oluşan kutu serpme kahvaltıyı tamamlayan detaylardan. Akabinde peynirlere bakacak olursak 4 çeşit peynir ve yeşilliklerle kahvaltımıza devam ediyoruz.

Kahvaltıda yenilen kızartmalar çocukluğumuzdan bu yana çoğumuzun alışık olduğumuz bir lezzet. Nurten Anne en ince detayını da düşündüğü bu kahvaltı kutusuna, domates soslu kızartmasını eklemesiyle bir nebze de olsa bu hasretimizi giderdi. Ev yapımı reçeller, acuka, tahinli üç peynirli mezesi ile de serpme kahvaltıda görmeyi özlediğimiz sos ve türevleri ile midemiz bayram ediyor.

img_5759-2
Çeşme Bazlama Kahvaltı Kutusu | Fotoğraf: Çağlar İnceoğlu 

Kareli örtüsü, zeytin tabağı, tahta kaşık gibi tüm detayların düşünüldüğü bu kahvaltı kutusu özellikle pazar günü serme kahvaltı yapmak isteyenler için harika bir seçenek. Bu detaylar sayesinde en azından bir öğünde kendinizi dışarda hissedebilirsiniz. 

Atıştırmalık Kutular

Sıra geldi sağlıklı atıştırmalık kutu keşfimize. Pandemi ile hepimiz sağlıklı yaşam konusunda daha fazla araştırmaya yapmaya başladık ve haliyle yemek alışkanlıklarımızı da değişti. Özellikle atıştırmalık konusunda doğal ve katkısız ürünleri büyük şehirlerde bulmak çok zor. Bizde tam bu zorluktan nasibimizi almıştık ki karşımıza Muula’dan çıktı. Sizlere biraz bu markadan bahsetmek istiyorum

Muuladan

Instagram’da tesadüf eseri keşfettiğimiz Muuladan, bir kadın üretici tarafından hayata geçirilen markalardan. Genç bir girişimci olan Zeynep Hanım, Muğla bölgesinde geleneksel yöntemlerle üretilen, içinde katkı maddesi olmayan, herhangi bir kimyasal işlem görmeden üretilen ürünleri bizlere sunuyor.

Sadece erişte salça gibi ürünlerle sınırlı kalmayıp Dalyan’da kendi bahçelerinde yetiştirdiği meyveleri de bizlerle buluşturuyor. Aıştırmalık kutusu inovatif ve lezzetli içeriklerden oluşuyor.

Muuladan Snack Box | Fotoğraf: Çağlar İnceoğlu

Kutunun içeriğine bakacak olursak; kaya inciri, yeşil incir, güneşte kurumuş mürdüm eriği , bodur elma, çilek ve muz cipsi gerçekten de dalından koparılmışçasına, taze bir şekilde servis ediliyor. Farkındaysanız bu meyveleri genelde İstanbul’da hızlıca bulup tüketmeniz çok mümkün değil. Zaten kutuyu açtığınızda burnunuza bir Muğla kokusu geliyor ve kendinizi kısa sürede de olsa o güzel bahçelere ışınlanmış hissediyorsunuz. Biz kısacası bu kutuyu çok özenli ve lezzetli bulduk.

Başka kutulaları da denedikçe düşünce ve fikirlerimizi sizlere tekrardan iletmeye devam edeceğiz.

Kapak Fotoğrafı: Pinterest.com

İlginizi Çekebilir: Pelin Zorlu’dan Patisserie Keşifleri

Esrarengiz Lezzetler: Bağdat Caddesi’nin Yeni Kahvaltı Durağı

Bağdat Caddesi’nde meşhur Boyner’in bulunduğu sokakta yer alan “Esrarengiz Lezzetler” envai çeşit seçeneği ile gün içindeki tüm öğünlerimize cevap verebilecek nitelikte, kaliteli bir menüye sahip. Şimdiden popüler kahvaltı mekânı alternatiflerimiz arasına adını altın harflerle yazdırdı.

[[konum_1]]

Esrarengiz Lezzetler
Esrarengiz Lezzetler | Fotoğraf: Caglar Inceoglu

Mekânı biraz daha detaylı inceleyecek olursak, 2020’in başlarında kapılarını bizlere açan Esrarengiz Lezzetler, Bağdat Caddesi Şaşkınbakkal mevkiinde hayatın rutin koşturması esnasında keyifle kaçabileceğiniz bir yer. Ekşi mayalı ekmekleri ile ün salmış Esra Şef, gerçekten çok yetenekli ve sihrini aklınıza bile gelmeyecek lezzetleri ustaca birleştirilmesiyle konuşturuyor.

Mekân ağırlıklı olarak ekşi mayalı ekmek ve ekmek üstü lezzetleri ile ön plana çıkarken bunun yanında klasik lezzetlerin modern bir şekilde yorumlanmasıyla sunulan mezeler ve parmak ısırtan tatlıları mekânı bizim için daha da esrarengiz kılıyor.

Kahvaltıya gittiğimiz zaman menüde dikkatimizi çeken Belgian Waffle gözümüze kestirdik ve güne bu lezzetle başlamak istedik. Bildiğiniz Belgian Waffle’ı unutun. Emin olun bambaşka bir lezzet sizi bekliyor. Tavuk gibi bir ürünün kahvaltıda bile doğru kombinlerle tercih edilebileceğini kanıtlayan Esra Şef, keyifli bir kahvaltı deneyimi yaşamamızı sağladı. Belgian Waffle içeriğinde çıtır tavuk, cheddar sos ve meşhur biber reçeli bulunuyor ve waffle üzerinde göz yumurta ile servis ediliyor. Sabah kahvaltısında çıtır tavuk tercihi konusunda ilk başta tereddüt yaşamış olsak da biber reçelinin kesinlikle bu yemeğin gizli kahramanı olduğuna karar verdik. Cheddar sos oldukça hafifti, beşamel sos ile açılarak hafifleştirilmesi çok güzel bir dokunuş olmuş.  

Esrarengiz Lezzetler
Esrarengiz Lezzetler | Fotoğraf: Caglar Inceoglu

Günümüzde mümkün oldukça mesafeye ihtiyaç duyduğumuzu da göz önünde bulundurursak mekân, caddede bulunmasına rağmen sakin bir sokakta yer aldığından rahat rahat yemeğinizin tadına varabilmenize imkan sağlıyor. Mekân tasarımı, çalışanların ilgisi, nezaketi ve güleryüzlüğü ile bizden tam puan aldı! Kahvaltınızı yaptıktan sonra muhakkak günlük çıkan ekşi mayalı ekmeğinizi almayı unutmayın!

Kapak Fotoğrafı: Instagram/@esrarengizlezzetler

İlginizi çekebilir: İstanbul Flaneur’dan İstanbul’da En İyi Kahvaltı

Budapeşte’de Kahvaltı Rotaları: Renkli ve Lezzetli

Her ne kadar Budapeşte denilince akla ilk gelen ruin barlar ve Gulaş çorbası olsa da kahvaltıcıları da bir o kadar göze çarpıyor. Kahvaltıcıların, özellikle alışagelmiş kahvaltı konsepti dışına çıkması, onları Budapeşte’de uğranması gereken lokasyonlar statüsüne yükseltmiş durumda. Şunu da belirtmekte fayda var ki, buradaki kahvaltıcılar ile ilgili en çok dikkat çeken; menülerin neredeyse tamamen doğal ve yeşil ağırlıklı ürünlerden oluşması... O halde Budapeşte’de kahvaltı için keyifli seçeneklere bir göz atalım.

Szimply Budapest

Konumunu bulmakta harita uygulamalarının sizi şüpheye düşürüp işinizi zorlaştırdığını farkettiğiniz ve tam vazgeçtiğiniz işte o an… Tebrikler! Szimply’e varmışsınız demektir. Konum gereği, Károly caddesi üzerinde daracık ve arnavut kaldırımlı bir pasajın içinde yer alan mekan, yaklaşık 7-8 masadan oluşmakta. Küçük ama modern döşenmiş olan Szimply, misafirlerine beklenenin üzerinde lezzetler sunuyor.

Her bir kahvaltı tabağı, balkabağından tutun avokadoya; turptan brokoliye ve pancara kadar çeşitli sebzeler kullanılarak hazırlanmış görsel bir şölen adeta. Tercihinizi menüde yer alan ‘Avo toast’tan yaparsanız pişman olmazsınız. Ekmeği, ev yapımı sarımsaklı sos ile yumuşatılarak üzerine haşlanmış brokoli, çiğ turp ve yeşillik ile hazırlanıp balkabağı sosu ile servis edilen Avo toast, hem renkli hem doyurucu. Ancak bu güzel tabağın yanında kahve ya da çay arzu ederseniz mekana adım atmadan yan taraftaki kahveciye uğramanızda fayda var. Zira mekanın içinde sıcak ya da soğuk içecek servisi bulunmadığından içeceğinizi kendiniz getirmeniz şart!  

Szimply’in kapıları, güne taze ve farklı bir başlangıç yapmak isteyen her misafirine açık. Mekan, Budapeşte’de atacağınız 20.000 adıma güzel bir hazırlık yapmanızı sağlayabilir. Tabi önceden sitesi üzerinden rezervasyon yaptırmak ve sabahın ilk ışıklarında gitmemek kaydıyla 🙂

Cirkusz Budapest 

Cirkusz Budapest’e adım attığınız anda sizi saracak geniş mekan algısına hazır olun! Gerek tavan yüksekliği gerekse de masaların yerleştirilme düzeni sayesinde, Cirkusz size mekansal anlamda inanılmaz bir ferahlık sunuyor. Özellikle benim gibi kahvaltıyı acele getirmeyenlerden iseniz, doğru yerdesiniz demektir.

Cirkusz Budapest
Cirkusz Budapest | Fotoğraf : Ezgi Şengel

Cirkusz Budapest isminden de anlaşılacağı üzere çok renkli bir mekan ve şehri ziyaret edenlerin uğrak noktalarından biri. Bu durum da kahvaltınız esnasında size herhangi bir ülke vatandaşının eşlik etmesine olanak sağlıyor. Aynı zamanda lokasyon gereği Budapeşte’de ziyaret etmeniz gereken temel bölgelere de çok yakın ve güne başlangıç için gayet optimal bir lokasyonda bulunuyor.

Peki kahvaltıda ne var? Klasikleri de denemeyi sevenler olarak tercih ettiğimiz English Breakfast ve French Toast usullerine uygunluk açısından bizden tam puan aldı. Domates ve fasulye ile hazırlanan hafif acımsı sosa ek ev yapımı ekmek ile servis edilen English Breakfast, kahvaltısını riske atmayanlar için oldukça uygun bir seçenek. Akçaağaç şurubu ve meyveyle gelen French Toast ise sabah da olsa tatlı severlerin yüzünü güldürüyor.

Szimply ve Cirkusz, Budapeşte’de farklı günlerde farklı kahvaltı konsepti tercih edenlere mükemmel olabilecek iki mekan. Gidip denemeniz ve Budapeşte’yi keşfe çıkmadan önce keyifli vakit geçirmeniz dileğiyle…

Kapak Fotoğrafı: Instagram.com/@cirkusz

İlginizi çekebilir: Onno Paluyan’dan Budapeşte’de Ruin Barlar

Brötchen Tarifi: Alman Kahvaltılarının Meşhur Ekmeği

Son günlerde evlere kapanmamızla birlikte hijyen konusunda rahat etmek ve boş vakitlerimizi doldurmak için birçoğumuz evde ekmek yapmaya başladık. Ben de, evde hem ailece zevkle yaptığımız hem de tadını çok sevdiğimiz bir ekmek tarifi paylaşacağım. O zaman ekmek sevmeyenleri bile görüntüsü ile cezbeden, lezzetli Brötchen ekmek tarifimize geçelim.

Brötchen Ekmek
Brötchen Ekmek | Fotoğraf: eatsmarter.de/

Brötchen, ülkemizde pek yaygın olmasa da Alman kahvaltılarında çokça tüketilen bir ekmek türü. Türkçe’de “küçük ekmek” anlamına geliyor. Küçük boyutuyla az yediğinizi hissettirirken, hoş görüntüsüyle de göze hitap ediyor. 🙂 Şimdi tarife geçelim.

Brötchen Ekmek (Küçük Ekmek) Tarifi

Brötchen Hamuru İçin Malzemeler

  • 6 su bardağı un
  • 600 ml (yaklaşık 5 su bardağı) sıcak ama kaynar olmayan su
  • 2 yemek kaşığı tuz (silme)
  • 1 paket yaş maya (kuru da olabilir)
  • 1 tatlı kaşığı şeker

Brötchen Ekmek Yapılışı

Bir kaba 5 su bardağı sıcak suyu boşaltıyoruz. Üzerine bir paket mayayı ve bir tatlı kaşığı toz şekeri koyduktan sonra iyice karıştırarak 10 dakika bekliyoruz. Burada püf noktası hamuru beklettiğimiz her an üzerini bir bezle örtmek. Böylece sertleşmesini önlüyoruz.

Geniş ve yeni bir kaba 6 bardak unu eleyerek (elemediğiniz zaman istediğiniz gibi kabarmayabilir) ekliyoruz, üzerine bir yemek kaşığı tuz da ekleyerek ikisini karıştırıyoruz. Kabın ortasında bir yuvarlak açarak içine diğer kapta hazırladığımız maya karışımını döküyoruz. Tüm karışımı uygun kıvama gelene kadar yoğuruyoruz. İyice yoğurduktan sonra kabın kapağını kapatarak hamurun üzerini iki adet kalın bezle sıcak tutacak şekilde sarıyoruz.

 İki saat mayalanan Brötchen hamuru
İki saat mayalanan Brötchen hamuru | Fotoğraf: Melissa Özkan

Mayalanmaya bıraktığımız hamuru 2 saat sonra açıyoruz ve çevirerek havasını alıyoruz. Burada, çevirmeye başlamadan önce her defasında elinizi una batırmanız önemli. Hamurdan avuç içlerimizi dolduracak büyüklükte parçalar kopartarak yuvarlıyoruz. Kopardığımız parçaları da 10 dakika beklettikten sonra (hamuru bekletirken üzerini bir bezle örtmek gerekiyor), hamuru bastırıp rulo şeklinde yuvarlayarak küçük ekmek şekline getiriyoruz. Tabii isterseniz, rulo şeklinde yuvarlamadan da ekmek şekline getirebilirsiniz.

Brötchen ekmekleri
Brötchen ekmekleri | Fotoğraf: Melissa Özkan

Artık yağlı kağıt serdiğimiz fırın teline ekmeklerimizi dizebiliriz. Burada, tepsi yerine fırın teli kullanmak da önemli. Ekmekleri son kez 10 dakika daha, üzerine bir bez sererek beklettikten sonra hamur kabarınca üzerlerine bir bıçakla tek çizgi kesik atıyoruz. Üzerlerine bir fırçayla su sürerek 220-240 derecede ısınmış fırınına yerleştiriyoruz. Üzerleri kızarınca fırından ekmekleri fırından çıkarıp üzerilerini bezle örtüyoruz.

 Brötchen ekmekleri
Brötchen ekmekleri | Fotoğraf: Melissa Özkan

Ve işte Brötchen ekmekleriniz hazır, servis edebilirsiniz. Afiyet olsun!

Kapak fotoğrafı: innungsbaecker.de/

İlginizi çekebilir: Begüm Kartal’dan Ev Yapımı Ekmek

İlginizi çekebilir: Sıla Uçan’dan Artizan Ekmek

Proof Breakfast & Brunch: İzmir’de Renkli Bir Kahvaltı Mekanı

İzmir’i bilenler bilir; kahvaltı denince akla Kordon’da deniz havası alarak ya da Çiçekliköy, Urla gibi yerlerde doğa içerisinde kahvaltı yapmak gelirdi. Ama yeni yeni mekanlar açıldıkça bu gelenek biraz değişti. Bostanlı’da yeni açılan Proof Breakfast & Brunch da bu gelenekleri toptan değiştirecek gibi. 

Proof Breakfast & Brunch
Proof Breakfast & Brunch | Fotoğraf: Instagram / @proof_breakfast

[[konum_1]]

Proof’un kapısından girdiğiniz anda turuncu doğramalar dikkat çekiyor. Daha sonra içine girdikçe ne kadar da büyük ve ferah bir mekan diyorsunuz. Kahvaltı gibi rahat rahat yapılması gereken bir aktivitenin böyle bir ortamda gerçekleşmesi gerçekten insana huzur veriyor. Mekandaki ahşap detayların ve çeşit çeşit bitkinin olduğu bir ortamda olmak tabii ki de huzur verir değil mi? 

Proof Breakfast & Brunch, gerçekten büyük emek ve bilgi birikimleriyle kurgulanmış. Ürünlerini en iyi yerlerden tedarik etmek için ekip tüm Türkiye’yi 2 kere il il gezmiş. Tabii bu da menüdeki çeşitlerin lezzetlerine yansımış. Başarılı mutfak ve servis ekibiyle de lezzetler mükemmelleşmiş.

Proof Breakfast & Brunch
Proof Breakfast & Brunch | Fotoğraf: Cansın Arda

Pancake’ler, brioche ekmeğinden yapılan Fransız tostları, İzmir’de pek de bulunmayan smoothie kaseleri ve bagel’lar, ekşi maya ekmekle yaptıkları ekmek üstüler, krepler ve daha geniş seçenekler sevenler için de ev kahvaltısıyla şefin kahvaltısı gibi seçenekler arasından seçim yapmakta zorlanabilirsiniz. 

Özellikle serpme kahvaltı tarzında kahvaltılardaki kalitesiz ürünlerden muzdarip biri olarak bu kahvaltıdaki çeşitler ve bu çeşitlerin kalitelerinin taktire şayan olduğunu söyleyebilirim. Yedi bölgeden çeşit çeşit ürünler bulunuyor ev kahvaltısında; peynir çeşitleri, zeytin çeşitleri, söğüş tabağı, reçel çeşitleri, kuru domates, Antep fıstığı ezmesi, petek bal & kaymak, kahvaltılık sos, poşe yumurta, patates kızartması (ev yapımı), tereyağı, kardut & lor, ev yapımı şekersiz fındık ezmesi, haşhaş ezmesi, pişi ve termos çay… Ev kahvaltısının ,ki kişiyi yeterince tatmin eden bir kahvaltı seçeneği olduğunu da söyleyebilirim.

Fındık Ezmeli Fransız Tostu
Fındık Ezmeli Fransız Tostu | Fotoğraf: Cansın Arda

New York, Berlin, Milano, Amsterdam gibi şehirlerdeki ekmek üstü ya da bagel’la yapılan kahvaltı çeşitlerini tatmak istiyorsanız Proof Breakfast & Brunch tam da size göre!

Kapak fotoğrafı: Cansın Arda

İlginizi çekebilir: Larissa Bapuçoğlu’ndan İzmir Mekan Önerileri