Kapadokya’da Yılbaşı Tatili: Alternatif Bir Rotadan Duraklar

2024 yılının ilk günü pazartesiye denk geldiği için cumadan salıya yılbaşı seyahat planları yapmak kaçınılmaz hale geliyor. 2023’e girerken ailemle birlikte yaptığımız bu seyahati, alternatif rotalarla birlikte 2024 yılbaşı planlarınıza katkı sunacağını düşünerek sizlerle de paylaşmak istedim.  Google Haritalar’da yazımdaki rotayı paylaşıyor olacağım. Herkese iyi okumalar.

a4892f8a-392e-48e1-99a6-c92a9ade5993
Kızören Obruğu ve Obruk Han | Fotoğraf: Elif Yıldız

Rotaya Konya’dan başlamak, şehir dışından gelecek olanlar için hem maliyetleri hem de yol üstünde uğranabilecek görülmeye değer yerleri ziyaret etme şansı veriyor. Biz tüm süreçte kendi aracımızla seyahat ettik; ama gördüğüm kadarıyla Nevşehir’e uçuşlar Konya’dan daha pahalı olduğundan rotaya başlangıç olarak dışardan gelenler için de Konya daha avantajlı konumda. Konya Havaalanı araç kiralama adına da pek çok seçenek sunuyor. Tabii ki bu rota Konya’dan başlanarak düşünülse de ters istikametle Nevşehir’den de yapılabilir. Bu noktada Kapadokya  bölgesini en iyi şekilde keşfetmek için  arabayla yolculuk yapmanızı tavsiye edeceğim. 

Konya’dan Kapadokya’ya Yılbaşı Rotası

Kızören Obruğu ve Obruk Han: Tuz Gölü Alternatifi

c62cc03b-2b1d-4fbe-af3e-c3840e15cab1
Sultanhanı Kervansarayı | Fotoğraf: Elif Yıldız

Konya’dan Aksaray istikametine doğru İpek Yolu güzergâhını takip ettiğinizde   uçsuz bucaksız ovalar sizi Kızören Obruğu ve Obruk Han‘a çıkaracak. Son yıllarda bilinçsiz sulama sebebiyle özellikle bu bölge de kendi kendine ve aniden gerçekleşen obruk oluşumlarını haberlerden takip etmiş olabilirsiniz. Kızören Obruğu ise hem derinliği ve genişliği ile oldukça etkileyici  hem de 13. yüzyılda Anadolu Selçuklularından kalma olduğu düşünülen hemen yanındaki Obruk Han’a ismini vermiş. Her ikisi de yol üstünde iken uğramaya değer. Ancak geçen sene biz gittiğimizde hanın içini göremedik; anladığım kadarıyla yenileme çalışmaları halen devam ediyordu. Biz gezimizi iki gün olarak planladığımız için yolu uzatmayı tercih etmedik ama buralara kadar gelmişken obruktan sonra iki saatlik mesafedeki Tuz Gölü de sizin için bir seçenek olabilir. 

Sultanhanı Kervansarayı

4ccdfb4a-5bb0-4a97-b931-7b35bb701821
Zelve Ören Yeri  | Fotoğraf: Elif Yıldız

Yolumuza İpek Yolu üzerinden devam ederek Aksaray’daki Sultanhanı Kervansarayı‘nı ziyaret ettik. 1229 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılan Kervansaray, geçen sene biz uğradığımızda  yöresel motifli güzel halılara ev sahipliği yapıyordu. Avludan geçip  uçuşan kuşlar ve çalan mistik müzik eşliğinde içerde gezinmek ve kervansarayın özenle işlenmiş mimarisini izlemek çok keyifliydi. Bu tarihi dokunun 2014 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındığını da eklemeliyim. 

Zelve Ören Yeri 

250f1ef5-a7b0-4b7e-abdf-fc98e12c537e
Gaia Capadocia, Avanos | Fotoğraf: Elif Yıldız

Biz buradan itibaren Hasan Dağı manzarası eşliğinde Aksaray’ın merkezine doğru devam ettik. Ancak dilerseniz yol üzerinde aynı bölgede bulunan Çanlı Kilise, Selime Katedrali ve Ihlara Vadisi üçlüsü sizler için bir seçenek olabilir. hem tarihi ve doğal dokudan aynı anda büyüleneceğiniz bu yerlere giderek Kapadokya coğrafyasına da adım atmış olacaksınız.

Biraz ileride yer alan Derinkuyu ve Kaymaklı Yer Altı Şehirleri’ne uğramayı düşünebilirsiniz. Yalnızca Konya’dan Nevşehir’e giden yol üzerinde bile o kadar çok önemli durak var ki bir günü bu yol güzergâhında harcamaya değer. Biz Aksaray merkezdeki Caffeine Cafe’de elektrikli araç şarj istasyonundan için mola verdik. Kahveleri lezzetliydi ve elektrikli araçlar için yol üstünde kolayca uğranıp dinlenilebilecek bir durak. 

Gelelim Zelve’ye… Daha önce ziyaret etmediyseniz önceliği Göreme Açık Hava Müzesi‘ne de verebilirsiniz tabii. Ancak biz Kapadokya havzasındaki ilk durağımız olarak olarak bu sefer Zelve’yi tercih ettik. Zelve – Paşabağlar mevkii  üç vadiden oluşuyor ve  peribacalarının en yoğun olduğu yer. Bana buradaki peribacaları daha çok yedi cücelerin şapkasını anımsatıyor. Bölge aynı zamanda Hristiyanların ibadet merkezi olma görevi de üstlenmiş ve  İkonoklastik dönemden kalma Balıklı, Üzümlü ve Geyikli kiliselerine ev sahipliği yapıyor.  Zelve ve Göreme ile beraber bundan sonra bahsedeceğim yerler aslında birbirine oldukça yakın ve iç içe oldukları için haritadan size uygun olan rotayı da tercih edebileceğinizi belirteyim.

Avanos: Nehir Kenarında Gün Batımı

Avonosa ilk kez beş yaşındayken gelmiştim. Geçen yıl 3. defa ziyaret etme şansım oldu. Akşamüstü gün batımı zamanı, Kızılırmak manzaralarıyla nehir kenarında yürümek ve çömlek atölyelerini ziyaret etmek için çok uygun. Turist yoğunluğu yok ve dükkanların çoğu halen açık oluyor. Beş yaşındayken ilk kez çömlek yaptığım ve ikinci ziyaretimde de yeniden uğrama fırsatı bulduğum çömlekçinin vefatı dolasıyla kapandığını üzülerek öğrendim bu sefer.

Ancak yol üzerinde Gaia Cappadocia seramik atölyesi ile karşılaştım. Normalde gördüklerimizden farklı ve orijinal ürünleri olan ve bildiğim kadarıyla bu konuda atölyeler de düzenleyen çok tatlı bir dükkan. Sevdiğim bir arkadaşıma aradığım yılbaşı hediyesini uygun bir fiyata aldım ve kendileri de bana anahtarlık hediye ettiler. Seramik sanatının gençlerle ve yeni dinamiklerle halen devam ettirilmesi de yaptıkları işin bir diğer güzel tarafı. Burayı da listenize eklemenizi şiddetle tavsiye ederim.

Bunun dışında Avanos’ta geleneksel çömlek atölyelerinde de çömlekçiliği ustalarından yardım alarak öğrenebilir; Saç Müzesi‘ne kendinizden bir hatıra bırakarak katkıda bulunabilirsiniz.

Konaklama ve Yılbaşı

image0-10
Devrent Vadisi, Üç Güzeller ve Kızılçukur Vadisi | Elif Yıldız

Öncelikle söylemem lazım ki bu yazı halktan biri tarafından yazıldığından hiçbir reklam içermemektedir. Oteli ve programı kendimiz bulup gittik 🙂 Biz konaklama ve yılbaşı kutlaması için Avanos’taki Suhan Otel‘i tercih etmiştik. Herkesin eğlence anlayışı birbirinden farklı olduğundan bu konudaki araştırmayı sizlere bırakıyorum. Ancak kalabalıkla, göbek atmalı, yeme içmeli, canlı müzikli ve ailecek bir kutlama tercihinizse biz keyifli bir gece geçirmiştik. Aynı şekilde fiyatlar da günden güne değiştiğinden güncel program ve ücretlerini bölgedeki otelleri arayarak teyit edebilirsiniz. Bu rezervasyon işini son dakikalara bırakmamakta yarar var.

Devrent Vadisi, Üç Güzeller ve Kızılçukur Vadisi

image1-44
Güvercinlik Vadisi, Uçhisar | Fotoğraf: Elif Yıldız

Yılın ilk gününe, aslında Avanos merkezde kahve içerek başlamak istedik ama aklınızda olsun 1 Ocak günü sabah saatlerinde yerel kafelerden açık bir yer bulamadık, sanırsam yalnızca Starbucks açıktı. Bu nedenle kahveyi sonraya bırakıp yola Devrent Vadisi ile devam ettik. Haritada “Imagination Valley” olarak da görebilirsiniz.

Şu peri bacaları sence neye benziyor?” oyununa doyduktan sonra istikametimiz yol kenarındaki Üç Güzeller oldu. Arkada Hasan Dağı‘nı önde Üç Güzeller’i izlemeye doyduktan sonra artık sabah içemediğimiz kahveyi içmek için Kızılçukur Vadisi‘ne geçtik. Vadinin sonunda karavandan bir kafe vardı. Herkes içeceğini alıp kanyon  manzarasının tadını çıkardı.  Vadinin sabah saatlerinde harika gün doğumunda balon manzaralarını izlemek için de güzel bir alternatif olduğu yazıyordu bloglarda aklınızda olsun. 

Son Durak: Uçhisar’a Doğru

 Kahvelerden sonra Uçhisar’a doğru yola koyulduk. İlk durak Uçhisar Kalesi‘ni karşıdan gören ve adının hakkını veren Güvercinlik Vadisi oldu. Instagram’da görmemiş olma şansınızın olmadığı nazar boncuğuyla dolup taşan dilek ağaçlarının bulunduğu yer tam da burası. 9. yüzyılda güvercin gübresi o kadar verimliymiş ki  topraklarında üzüm yetiştiren insanlara güvercin yetiştiriciliği yapmak farz olmuş. Halen de topluca havalanan güvercinlerin yemlerin sesini duyar duymaz vadiye inecek şekilde eğitildiklerine şahit olabilirsiniz.

Sonrasında Kapadokya‘nın zirvesi Uçhisar Kalesi’ne tırmandık ve bu muhteşem coğrafyanın  panoramik manzarasının tadına vardık. Kale adına kanmayın, kendisi aynı peri bacaları gibi rüzgar ve yağmur aşındırıp oyduğu kocaman bir kaya aslında. Uçhisar‘da son kez çömlekçileri turlayıp yemek yedikten sonra (mekanda fiyatlar tavan-hizmet taban olduğundan bahsedemeyeceğim maalesef) Konya’ya doğru geri dönüş yoluna geçtik ve gezimizi tamamladık. 

Biz bu gezimizde Ürgüp tarafına, yani meşhur Asmalı Konak ve şarap evlerinin olduğu bölgeye geçemedik ama linkini verdiğim haritada sizin için kaydettim. Umarım Kapadokya planı yapanlara faydalı bir rota olmuştur. Alternatifleri bir yana koyarsak kalan tüm durakları ailecek tadını çıkararak 2 günde tamamladık. Son olarak sizlere de bu rota için en az 3-4 gün ayırmanızı ve daha ekonomik bir gezi için artık online da edinilebilen Müze Kart satın almanızı tavsiye ediyor, yeni rota planlarında görüşmek üzere yazımı tamamlıyorum.

Kapak Fotoğrafı: unsplash.com/@raldoc

İlginizi çekebilir: Melike Büşra’dan Argos in Cappadocia

Argos in Cappadocia: Kapadokya Ruhuna Yakışan Deneyim

Bambaşka havası ve mistik yanıyla Türkiye’deki favori destinasyonlarımdan olan Kapadokya’yı bu kez çok daha başka bir yerden, Uçhisarda’ki Argos in Cappadocia manzarasından keşfetmek için yola çıktım.

img_8818
Restorasyon Süreci | Fotoğraf: Melike Büşra

İstanbul’dan Kayseri uçağına bindikten sonra araçla yaklaşık 50 dakikalık bir yolculuk yaparak Uçhisarın mistik rengine, dokusuna ulaşıyoruz. Argos, içinden köy geçen ve peribacaları üzerine inşaa edilmiş bir otel. Manzarasıysa ünlü “pigeon valley” nam-ı diğer güvercinlik vadisi. Argos’un kurulu olduğu alanın restorasyonuna 1998 yılında başlanmış, otel olarak kullanıma açılması ise 2008 yılına uzanıyor. Argos o tarihten beri genişlemeye, değişmeye devam ediyor. Çünkü altında bir tarih yatıyor desek çok da yanlış ifade etmiş olmayız. Bu sebeple Argos’u gezerken koruma altındaki tarihi bir alanda o alana saygı duyarak değişiklik yapmanın, aslına sadık kalarak insanlara “lüks”ü sunmanın ne kadar zor olduğunu düşünüyorum. Aşağıdaki fotoğrafta  restorasyon öncesi ve sonrası alanın durumunu görebilirsiniz. Nihayetinde nasıl mucizevi bir güzellik ortaya çıkarıldığını da.

bezirhane-2
Bezirhane’de Davet | Fotoğraf: Melike Büşra

Mimarisiyle ve aurasıyla “slow living” felsefesine çok uyan Argos, vardığınız anda sizi mistik dünyasına davet ediyor. Aceleye gerek olmadan; anın ve manzaranın tadını çıkarabileceğiniz birkaç günün sizi beklediğinizi anlamak zor değil. Geniş bir alana kurulmasına, oda sayısının fazla olmasına rağmen misafirlerine bir butik otel rahatlığı ve samimiyeti sağlamayı başarmasıysa diğer bir artısı.

Burada farklı organizasyonlara ve konseptlere uyum sağlayacak Bezirhane, Museum Hall, Nature’s Corner, Chapel gibi farklı atmosferlerde iç mekanların bulunduğunu öğreniyoruz. Bu şekilde farklı deneyim alanlarına sahip olması Argos’u yaşamak kavramını misafirlerine yaşatıyor. Örneğin; Bezirhane’de davet ya da akşam yemeği, Nature’s Corner’da gün batımı, Chapel’de şarap tadımı ya da Museum Hall’da sanat aktivitelerinin yapılabiliyor olması Argos’un etkinlik arayışındakiler için de çok uygun bir yer olduğunu kanıtlar nitelikte.  

chapel-sarap-tadimi
Chapel’de Şarap Tadımı Etkinliği | Fotoğraf: Melike Büşra

Yaz aylarında Kapadokya’yı daha önce çok kez gezmiş birisi olarak çöl sıcaklarına benzeyen nemsiz ama kavurucu havasına çokça maruz kalmışlığım vardı. Bu kez güvercinlik vadisi manzarasını izleyerek yüzebileceğimi ve manzaranın bir de bu açıdan tadını çıkaracağımı öğrendiğimde oldukça mutlu olduğumu itiraf etmeliyim.

img_9180
Güvercinlik Vadisi Manzarasına sahip Açık Havuz | Fotoğraf: Melike Büşra

Kapadokya ile derin bir bağ hisseden ve mistik havasına hemen teslim olanlardan mısınız bilmem ama gün doğumunu ve gün batımını burada bir ritüel gibi tadını çıkararak yaşamak benim olmazsa olmazlarımdan. Argos’tan balon manzarasıyla günü doğurmak müthiş keyifli bir deneyimken gün batımı bir Argos işletmesi olan Nahita restoranda ve Temmuz ayında açılan Nahita Lounge‘da bir o kadar keyifli. Kapadokya’daki bir eksiği kapatan Nahita hakkında biraz daha konuşmazsak olmaz. Gün batımına yakın Nahita Lounge’a geçerek eşsiz gün batımı ve Uçhisar manzarası eşliğinde biberiye cin tonik, bamya martini, pancar margarita gibi sadece Nahita Lounge’a özel hazırlanan kokteyllerin ve atıştırmalıkların tadını çıkarmak mümkün. Akşam yemeği içinse Nahita’nın harika Anadolu yemekleri seçkisini tatmaya geçiyoruz. Masadan kalktığımızda aklımızda tek bir şey var: Burası gerçekten cennette hissettiriyor.

img_8876
Nahita Lounge’da Lezzetli Kokteyller Eşliğinde Gün Batımı | Fotoğraf: Melike Büşra

Nahita lezzetlerini eşsiz yapan şeylerden birisi de mutfakta kullanılan sebzelerin, meyvelerin, mümkün olduğunca Argos’un bahçesinden gelmesi. Hatta Argos içinde, dekoratif amaçla kullanılan çiçeklerin bile otel arazisinde yetiştirildiğini öğrendiğimizde bahçeleri görmek istiyoruz. Yaklaşık 1,5 saat süren bahçe gezisini ardından ise Argos’un bir otel ve işletme olarak doğaya saygısından ve ekolojik duruşundan etkilenmemek imkansız. Bu sebeple eğer Argos’a yolunuz düşerse dalından sebze toplayabileceğiniz, hatta ağaç bile dikebileceğiniz bu doğa ziyaretini de ihmal etmemenizi öneririm. Tarlada hiçbir şekilde kimyasal ürünlerin kullanılmadığını da ekleyerek.

Benim için eğlence ve lezzet dolu bir seyahati tamamlarken Kapadokya’yı neden sevdiğimi Argos’la yeniden anlıyorum. Argos in Cappadocia şimdiden ev gibi hissettiren yerler listesine girdi bile. Herkese bol keşifli günler!

Kapak Fotoğrafı: Melike Büşra

İlginizi çekebilir: Petite Guide’dan Kapadokya Gezi Rehberi

Millocal Restaurant: Kapadokya’nın Lezzet Durağı

Sonbahar ve ilkbahar aylarında ziyaretçi akınına uğrayan bir doğa harikası olan ve ülkemizin mutlaka ziyaret edilesi köşesi olan Kapadokya’yı sonunda ben de keşfetmeye hazırdım. Gündüzleri hız kesmeden müzelere, kalelere, yeraltı şehirlerine ve vadilere gezmeye ayırırken akşamları ise hem günün yorgunluğu atmak hem de lezzetli yemekler yiyebileceğimiz bir yer ararken kendimizi bir anda Millocal Restaurant’ta bulduk. Ben de buradaki deneyimlerimi ayrıntılarıyla paylaşmak ve gidecek olanlar için ışık tutmayı istedim.

img_2958-1
Millocal Restaurant | Fotoğraf: Esra Özocak

Hem restaurant hem de otel olarak hizmet veren Millocal konum olarak Kapadokya’nın tam merkezinde olan Uçhisar’da hizmet veriyor. Buraya günün her saati yemek yemeye gelebilir ve konum itibari ile Uçhisar‘ın, Kızıl Vadi’nin ve Güvercinlik Vadisi’nin büyülü manzarasına yemek yerken şahit olabilirsiniz.

img_2931-1
Millocal Restaurant | Esra Özocak

Millocal’in içi ve dışı ayrı ayrı son derece zevkli dekore edilmiş. İç kısımda bulunan geniş aralıklı ahşap masalar, görkemli avizeler, ferahlık sağlayan büyük pencereler, taşlardan oluşan duvarlardan mağara esintileri, ahşap tavanlar ve duvarlarda göz alıcı tasarımlar bulunuyor. Dış mekanı da en az iç mekan kadar güzel dekore edilmişti. Arnavut kaldırımının üzerinde ferforje sandalyelerden oluşan masalar, fıçıdan dekorlar ve loş ışıklandırma sistemi göze oldukça güzel geliyordu. Her şey bir bütün olarak ele alındığında büyük emekler verilmiş bir mekan olduğu kolaylıkla anlaşılıyor.

img_2939-1
Millocal Restaurant | Fotoğraf: Esra Özocak

Millocal’in mutfağı geleneksel Türk mutfağını tam olarak yansıtıyor diyebilirim. Testi kebabı, kuru dolma, mantı, ev yapımı erişte , köfte , kaburga ve çorba çeşitleri  gibi yemeklerin bulunduğu zengin bir menüye sahip. Aynı zamanda, vejetaryenlerin da rokalı ev eriştesi gibi  kendilerine uygun tatlar bulabileceği bir menü. Alkol menüsü ise aradığınız her çeşidi bulabileceğiniz nitelikte.

img_2948-1
Millocal Restaurant | Fotoğraf: Esra Özocak

Menüden bizim seçimimiz ise mücver, bence buraya özgü bir sunum olduğunu düşündüğüm Uçhisar Kıraç Atom Patates, patates ve domates sosuyla sunulan kıtır bonfile, patlıcan ezmesi üzerinde gelen dana incik oldı. Son olarak ise domates, peynir ve cevizle ikram edilen roka salatası masamızı donattı.

img_2943-1
Millocal Restaurant | Fotoğraf: Esra Özocak

Yemeklerden önce her masaya servis edilen zeytinyağı ve zahter ikilisinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Ekmeği önce zeytinyağına sonra ise zahtere batırmak döndüğümde bile evde yapmak isteyeceğim özel bir Millocal lezzetiydi.

img_2949-1-2
Millocal Restaurant | Fotoğraf: Esra Özocak

Tatlı olarak ise menüde meyve tabağı, fındıklı baklava, revani, Gaziantep katmeri, sufle ve bizim seçimiz olan Aydın usulü tahin ile birlikte servis edilen kabak tatlısı yer alıyor. Başlangıçtan tatlıya kadar olan yediğimiz tüm lezzetler tam da damak zevkimize göreydi diyebilirim. Menü birçok seçeneğe sahip olduğu için sipariş verirken kafanız biraz karışabilir. Böyle durumlarda ekip yeteri kadar bilgiye sahip ve sizi yönlendirmeye hazırlar.

img_2951-1
Millocal Restaurant | Fotoğraf: Esra Özocak

Eğer Kapadokya’ya yolunuz düşer ve gün sonunuzu keyifli bir yerde noktalamak isterseniz Millocal Restaurant bence doğru adres. Birkaç gün öncesinden rezervasyon yaptırmanız yeterli olacaktır. Şimdiden afiyet olsun.

Kapak Fotoğrafı: Esra Özocak

İlginizi çekebilir: Petite Guide’dan Kapadokya Gezi Rehberi

Kapadokya: Eski Zamanların ”Güzel Atlar Ülkesi”

Yaz ya da kış, hangi mevsim olursa olsun; güzelliğini koruduğunu gördüğümüz, yollarından geçerken büyüklü küçüklü peri bacalarına rastladığımız, hem coğrafi hem de tarihi olarak ülkemizin en önemli bölgelerinden olan Kapadokya’yı böylesine önemli kılan özelliklere Kapadokya gezi rehberimde yer vermek istedim.

Kapadokya
Kapadokya | Fotoğraf: pixabay.com

Kapadokya ile İlgili Merak Edilenler

Kapadokya Adının Anlamı Ne?

Kapadokya, ismini Farsça Katpatuka’dan almış. Anlamı ise ”Güzel Atlar Ülkesi” demek. Kapadokya’da eskiden her eve ait yılkı atları bulunurmuş ve çiftçilikte kullanılırmış. Şu an ise atlar turizm amaçlı kullanılıyor. Ulaşım sağlanırken, motorlu araçların peri bacalarına verdiği zarardan dolayı, patikalara atlarla geçiş yapabiliyorsunuz. Bu hem peri bacalarını çok daha yakından görmenizi sağlıyor, hem de yolculuğu keyifli hale getiriyor.

Kapadokya
Kapadokya | Fotoğraf: yeterkigez.com

Peri Bacaları Nasıl Oluştu?

Peri bacaları Kapadokya’yı özel bir coğrafya yapıyor. Her yıl peri bacalarını görmek isteyen yerli ve yabancı turistler Kapadokya’yı ziyaret ediyorlar. Peri bacaları; yağmur, rüzgar ve sel sularının tüflerden oluşan yapıları aşındırması ile oluşuyor. Kapadokya’da peri bacalarında çok sayıda yerleşim yeri mevcut. Yüzyıllar önce bu yapılarda pek çok medeniyet ve topluluklar varlıklarını sürdürmüş. Günümüzde ise peri bacaları turizm bölgesi haline geldi. Özellikle balon turları ile birçok insanın merak ettiği ve ziyaret ettiği yerlerden birisi Kapadokya.

Peri Bacaları, Kapadokya
Peri Bacaları, Kapadokya | Fotoğraf: sozcu.com

Kapadokya Gezi Rehberi

Göreme

Göreme’nin adı en başta 6. yüzyıla ait olan bir yazılı belgede ‘’Koroma’’ olarak anılmış. Eskiden Sasanilerin ve Bizanslıların arasındaki savaşlarda Arap akınlarından kaçan Hristiyanlar Göreme’ye yerleşim kurmaya başlamış. Bunun izlerini Göreme Vadisi’nde 360’dan fazla kilise ve manastır yapılmış olmasından görebiliriz. Ayrıca kilise duvarları, İncil sahneleriyle de işlenmiş. Günümüzde Göreme, Kapadokya bölgesindeki en güzel yerlerden biri. Özellikle dikkatimizi çeken şey restorasyon yapılırken mimariye zarar verilmemesi ve bölgenin betonlaşmamış olmasıydı. Her şey peri bacalarının masalımsı görüntüsüne ayak uydurmuş. Butik oteller, tarihin ve doğanın dokusuna göre şekillenmiş. Göreme’nin sokaklarından geçerken sağlı ve sollu olarak her yerde peri bacalarını görmeniz mümkün.

Butik Otellerden Bir Manzara, Kapadokya
Butik Otellerden Bir Manzara, Kapadokya | Fotoğraf: neredekal.com

Ayrıca birçok balon şirketi de Göreme’de bulunuyor. Balonlar, havanın yalnızca müsait olduğu zamanlarda saat sabah 5’te kalkmaya başlıyor. 1-2 saat boyunca gökyüzünden Kapadokya’ya ve yanınızdan uçan rengarenk balonlara baktığınızda, cennet vatanımızın değerini bir kere daha anlıyorsunuz… Burada eleştirebileceğim tek şey, tabii ki balona binmenin fiyatı! Benim gittiğim zaman (Mart-2019) biniş ücreti turistlik bölge olduğu için 100 euro civarındaydı. Şu anda da sanırım 150 euro olmuş. Bizim bütçemize  fazla gelen bu miktar, yabancı turistler için çok uygun. Bu tarz aktivitelerin ve müze ücretlerinin fazla olması, maalesef birçok insanı bu güzellikleri görmekten alıkoyuyor.

Kapadokya
Kapadokya | Fotoğraf: Unsplash/@antoniolainez

Paşabağ Vadisi

Paşabağ Vadisi, Kapadokya bölgesinin en sessiz ve huzur kokan yerlerinden biri. Kesişlerin burada inzivaya çekildikleri söyleniyor. Vadiye girip biraz yürüdüğünüz zaman, inziva köşesini görebilirsiniz. İrili ufaklı peri bacaları resmen bize görsel bir şölen yaratıyor. Buranın bir diğer özelliği ise, üç farklı tip peri bacasının aynı yerde bulunuyor olması. Vadinin girişinde; çay, kahve, gözleme alabileceğiniz minik yerler bulunuyor. Ayrıca hediyelik eşyalar da satın alabilirsiniz.  

Paşabağ Vadisi, Kapadokya
Paşabağ Vadisi, Kapadokya | Fotoğraf: kapadokyayim.com

Avanos

Ülkemizde çömlek yapımı konusunda usta olan bir yerdir Avanos. Burası Hitit, Asur, Roma, Bizans ve birçok milletin izlerini taşıyor. Avanos’un ismi Bizanslılar döneminde Venessa, Selçuklular döneminde Evenüz, Osmanlı Dönemi’nde ise Uvenez, Avanoz diye söylenirken zamanla şimdiki adı olan Avanos’a dönüşmüş. Anlamıyla bütünleşen bu isimin geldiği yer Evenuz’dur. Evani, mutfak eşyalarına denilen isimmiş. Evanüz ise çömlek yapılan yer. Bunlar zamanla birleşince Even-öz; çömlek yapılan kasaba olmuş. Hikayesinden de anlayacağınız üzere Avanos, tam bir çanak çömlek dünyası…

Çömlek Yapımı, Kapadokya
Çömlek Yapımı, Kapadokya | Fotoğraf: haberler.com

Mimariye özgü yapılmış mini dükkanları görünce çok seveceksiniz. Ayrıca bölgede turistler çok fazla olduğu için, turlara özel olarak çömlek yapımı, tarihi, püf noktalarına kadar her şey dükkan sahibi tarafından anlatılıyor. Yapmayı denemek isteyenleri de sevecenlikle karşılayarak öğretmeye çalışıyorlar. Bütün bu kısım bittikten sonra, ürünleri hakkında bilgi de vererek, serbest zaman tanıyorlar. Özellikle hediyelik eşya alacaksanız Avanos’u görmeden karar vermemelisiniz. Eminim aradığınız her şeyi burada uygun fiyatlarda bulacaksınız. El yapımı kahve setlerinden, peri bacaları görünümlü biblolara, rengarenk magnetlerden, çeç seramiğine kadar her türlü el yapımı hediyelik eşyayı burada bulabilirsiniz.

Mini Dükkan, Kapadokya
Mini Dükkan, Kapadokya | Fotoğraf: cappadocia4u.com

Uçhisar Kalesi

Roma döneminde taşları oyularak  oda, ev, sığınak, mahzen olarak kullanılan kale, Arap akınlarına karşı önemli bir savunma noktası olmuş. Kale, şehir merkezinden yüsekte olduğu için saldırganlara karşı direkt olarak avantajlı bir konum sahip. Bu yüzden kale hem gözetleme hem de savunma yapmak için kullanılmış.  Üzerinde savunma amaçlı kullanılan büyük taş gülleler var. Birbirlerine bitişik iki sivri peri bacasından oluşan kalelerin büyüğüne ”Ağanın Kalesi”, küçüğüne ise ”Çavuşun Kalesi” deniyormuş. 

Kaleden aşağıya doğru baktığınız zaman bütün Kapadokya bölgesinin ayaklarınızın altında olduğunu göreceksiniz. Ayrıca buradan, Erciyes ve Hasan Dağı’nı birlikte görebilirsiniz. Peri bacalarının bölgeye verdiği güzelliği ve gökyüzünde uçuşan renkli balonları gördüğünüzde iyi ki gelmişim diyeceğinizden eminim. Hele bir de gün batımına yetişmişseniz keyfinize diyecek yoktur!

Uçhisar Kalesi, Kapadokya
Uçhisar Kalesi, Kapadokya | Fotoğraf: kapadokyadayim.com

Asmalı Konak

2002-2003 yılları arasında çekilen Asmalı Konak dizisini mutlaka duymuşsunuzdur. Biz de Kapadokya’ya gitmişken, Bahar ve Seymen’in aşkının yaşandığı yeri görmeden gidemedik tabii… Konak, Ürgüp ilçesinde yer alıyor. Asmalı Konak’ın bölgeye özgü olan mimarisi, kocaman avlusu, otantik odaları görenleri mest ediyor. Fakat beklentiyi çok yüksek tutmak istemem açıkçası. Çoğu eşya yerinde değil ve müze olarak kullanılıyor. Genel olarak boş bir taş ev diyebilirim. Girişi de ücretli. Ama diziyi daha önce izlediyseniz ve sevdiyseniz her halükarda kısa bir ziyareti hak ediyor.

Asmalı Konak, Kapadokya
Asmalı Konak, Kapadokya | Fotoğraf: gezbegen.com

Kapadokya’da Yeme-İçme

Turasan Şarap Evi Fabrikası

Eğer şarabın yapımı hakkında bilgi sahibi olmak ya da buralara kadar gelmişken tadına bakmak isterseniz, Asmalı Konak ziyaretinizden sonra (oraya çok yakın bir konumda) mutlaka Turasan Şarap Fabrikası’na uğramanızı tavsiye ediyorum. Turasan Şarapçılık, 1943 yılında şarapçılığa başlayan Hasan Turasan’ın çalışmaları sayesinde özveriyle devam ederek bugünlere kadar gelmiş ve en kaliteli şarapları üreterek, birçok ödüle layık görülmüş. Erciyes Dağı eteklerinde yer alan Turasan Bağları, 500 dönümlük arazide yer alıyor ve bu nefis şaraplar için kullanılan üzümler burada en iyi şekilde yetiştiriliyor. Özellikle beyaz şarap düşkünüyseniz ve Ürgüp’e geldiyseniz gelip denemenizi şiddetle tavsiye ederim.

Turasan Şarap Mahzeni, Kapadokya
Turasan Şarap Mahzeni, Kapadokya | Fotoğraf: kapadokyadayim.com/

Uranos Sarıkaya Restaurant

Yazımın sonunda Kapadokya’da ne yenilir ne içilir konusuna biraz elimden geldiğince değinmek istiyorum. Ama bundan önce kesinlikle yemek yemek için gitmeniz gereken bir yer var, orası da: Uranos Sarıkaya Restaurant. Avanos’ta tamamı oyma kaya içerisinde yer alan gizli bir restoran burası. İçeriye girerken geniş ve uzun bir koridordan geçiyorsunuz. Yemek bölümüne geldiğiniz zamanda, daha önce hiçbir yerde görmediğiniz tarzda bir restoranla karşılaşıyorsunuz. Masalar, oturacak yerler tamamen taştan yapılmış!

Uranos Sarıkaya Restaurant
Uranos Sarıkaya Restaurant | Fotoğraf: tripadvisor.com

Salonun ortasında ise yemek yerken size eşlik eden müzisyenler bulunuyor. Bölgeye özgü olan çömlek fasulyesi ve testi kebabını burada yemenizi tavsiye ederim. Gitmeden önce mutlaka rezervasyon yaptırın çünkü genellikler turla gelenleri kabul ettikleri için yer bulmak zor olabiliyor.

Son olarak da Kapadokya’da girdiğiniz her yerde bulabileceğiniz sıcak şarabı mutlaka denemelisiniz. Soğuk kış günlerinde; müzik dinlerken, arkadaşlarınızla sohbet ederken ya da Kapadokya’yı kuş bakışı gözetlerken, yanında en iyi gidecek şey tarçın kokulu sıcak şarap olduğundan eminim!

Sıcak Şarap
Sıcak Şarap | Fotoğraf: gezbegen.com

Kapadokya anlata anlata bitiremeyeceğimiz bir bölge. İçinde birçok hikayeyi ve tarihi barındırıyor. Yazımda Kapadokya bölgesini elimden geldiğince ve hatırladığım kadarıyla yazmaya çalıştım. Yazarken de kendimi tekrardan orada buldum ve çok mutlu hissettim. Kapadokya bölgesi müzeleriyle de oldukça bilinen bir yer ve kısaltmaya kıyamadığım hikayeleri var. Bu yüzden gelecek yazımda peri bacalarının nefes kesen yaşanmış hikayelerine ve ülkemizde çok önemli bir yer tutan müzelerine değineceğim…

Kapak Fotoğrafı: anatolianhouses.com

İlginizi Çekebilir: Petite Guide’dan Kapadokya Gezi Rehberi

Sacred House: Kapadokya’nın Kendine Özgü Oteli

Kapadokya denince aklınıza gelen tüm otel profillerini unutun. Sacred House Otel, kendine has konsepti ve özgün yapısı ile sizlere bambaşka bir dünyanın kapılarını açıyor.

Sacred House Otel, Kapadokya
Sacred House Otel, Kapadokya | Fotoğraf: sacredhouse.com.tr/

Kapadokya; hiç şüphesiz, dünyanın en büyüleyici, mistik ve özgün yerlerinden biri. Kapadokya’nın, turistlerin bu denli uğrak noktası olmasının bana göre en önemli sebebiyse doğanın bize miras bıraktığı en güzel coğrafyalardan birine ev sahipliği yapıyor olması. Zeminin müsaitliğine yağmurun rüzgarla aşınmasının da eklenmesiyle, lav ve küllerden oluşan meşhur peri bacaları formuna ulaşan bu coğrafya; binlerce turiste unutulmaz bir deneyim sunuyor. Bölgede de yapılacak olan aktiviteler oldukça fazla: Peri bacalarını gezmek, balonla tüm şehri tepeden görme fırsatını yakalamak, nehirde güzel bir tur atmak, yer altı şehirlerini gezmek…

Böylesine mükemmel bir coğrafyada, elbette oteller de kendi aralarında müthiş bir rekabet halinde. Mağara temalı olanlar, manzarasıyla ön plana çıkanlar, büyük havuzlara sahip olanlar… Ancak aralarında öyle bir otel var ki, taksicilere o otele gideceğinizi söylediğinizde bile merak içerisinde otel hakkında bilgi almak istediklerine tanık oluyorsunuz. İşte sizlere bu güzel oteli, Sacred House’u elimden geldiğince tanıtacağım.

Sacred House Otel, Kapadokya [[konum_1]]

Sacred House Otel, Kapadokya
Sacred House Otel, Kapadokya | Fotoğraf: sacredhouse.com.tr/

Sacred House Otel, Nevşehir’in Ürgüp ilçesinde yer alan, şehrin en özgün ve mistik otellerinden biri. İsmiyse; inanç, aşk, tutku veya sevgi gibi güçlü duyguların aynı zamanda kutsal bir güç taşıdığına inanılarak konulmuş. Otel aynı zamanda 250 yıllık tarihi bir Rum konağı. Günümüzdeki halini, zaman içerisinde ilmek ilmek işlenerek almış. Otelin içine girdiğinizde bu yolculukla ilgili fotoğrafları da görebiliyorsunuz. Bunca emeğe ve oluşan şaheserin güzelliğine hayran kalmamak elde değil.

Bu özgün otelin ana amacı; insanları dış dünyanın stresinden, koşuşturmasından bir nebze olsun uzaklaştırmak. Otelde sadece bir dakika geçirdiğinizde bile bu amaca ne denli hizmet ettiklerini anlıyorsunuz zaten. Kendine ait ruhu ve huzurlu müzikleriyle Sacred House Otel, 21. yüzyılın en güzel sığınaklarından birine ev sahipliği yapıyor diyebiliriz.

Sacred House Otel’de Odalar

 Sacred House Otel, Kapadokya
Sacred House Otel, Kapadokya | Fotoğraf: sacredhouse.com.tr/

Biraz da otelin içinden söz edelim. Sacred House Otel’de tamı tamına 22 farklı konseptte oda bulunuyor. Orman, harem, sultan, şaman gibi temalardan kendinize en yakın olanı seçebilir ve size sundukları özel deneyimi yaşayabilirsiniz. Ben ‘Opium’ adlı odasında kaldım ve gerçekten hayatımda konakladığım en müthiş odalardan biriydi. Odanın içerisinde yer alan sensörlü kaya parçası, banyoyla yatak odası arasında bir kapı görevi görüyor. Ayrıca odadaki şömine, kasım ayı itibariyle yanmaya başlıyor ve soğuk hiçbir şekilde problem teşkil etmiyor. Konakladığım odayı kesinlikle sizlere de öneriyorum.

Sacred House Otel’in Cennet Bahçesi

Eğer odadan çıkıp biraz oteli turlayacak olursanız, ilk durağınız kesinlikle otelin mükemmel kış bahçesi olmalı. Kış bahçesine girdiğinizde içinizi öylesine bir huzur kaplıyor ki, insanların buraya ‘Cennet Bahçesi’ demesine şaşmamak lazım. Bol bol yeşillik görebileceğiniz bu güzel yerde dilerseniz kahvenizi yudumlayıp ortamın tadını çıkarabilir ya da içeride bir tur atabilirsiniz. Cennet Bahçesi’nin tam ortasında, şöminenin hemen üstünde yer alan tabloların anlamıysa takdire şayan: Bu tablolar cennetten düşüşü, şömineyse cehennemi temsil ediyor.

  Sacred House Otel, Kapadokya
Sacred House Otel, Kapadokya | Fotoğraf: Ayyüce Almila Karakaya

Şöminenin biraz daha ilerisinde de sizi birbirinden etkileyici tablolar karşılıyor. Ancak bu tablolar göründüklerinden çok daha derin anlamlara sahipler. Ressam, her tabloda farklı bir hastalığı resmetmiş. Tabloların hemen karşısına baktığınızda, bir babanın kızına yazdığı Ermenice vasiyetnamesiyle karşılaşıyorsunuz. Aynı duvarda eski yüzyıllardan kalma kilise yazıları ve kazılardan çıkan mezar taşları da yer alıyor.

Sacred House Otel’in Restoranı

Cennet Bahçesi’nin hemen yanındaysa otelin restoranı bulunuyor. Sacred House Otel’in restoranı akşamları fazlasıyla yoğun olduğundan rezervasyon yaptırmanız gerekebilir, onu söylemiş olayım. Böylesine yoğun ve sevilen bir restoran elbette inanılmaz bir menüye de sahip. Menüde; Kapadokya, Bizans, Yunan ve Osmanlı mutfağının izlerine rastlıyorsunuz. Restoranın dekorasyonundaysa Osmanlı dönemine ait ceylan derisi bir taht ve eski dönemlerden kalma kılıçlar yer alıyor. Bu detayların da ortama değişik bir hava kattığını söylemeliyim. Restoranın sabahları da mükellef bir kahvaltı ikramı oluyor, çok seveceğinize eminim.

Sacred House Otel’in Kütüphanesi

 Sacred House Otel, Kapadokya
Sacred House Otel, Kapadokya | Fotoğraf: Ayyüce Almila Karakaya

Restoranı arkanızda bırakıp bir kat aşağı inerseniz, inanılmaz güzel bir kütüphane karşılıyor sizleri. Bu kütüphane aynı zamanda bir dinlenme salonu olarak kullanılıyor. Otele yeni giriş yapmış müşteriler odalarına geçene kadar burada dinleniyor ve hoş geldiniz ikramı olarak verilen paria cotta‘nın tadını çıkarıyorlar. Bu odada aslında kocaman bir tarih var; çünkü kitapların çoğu ilk basım ve bu kitapları yakından inceleyebiliyorsunuz. Kütüphanede ayrıca Louis dönemine ait, 18. yüzyıldan kalma şatafatlı avize dikkat çekiyor.

Sacred House Otel’de “Cehennem”

Kütüphaneden tam 7 kat aşağıdaysa Cehennem adını verdikleri bölüm var. Takdir edersiniz ki, burada sıcaklık bir hayli yüksek. 🙂 Hamam, spa, sauna ve havuzun bulunduğu bu katın yıldızı kesinlikle havuz. Kırmızı fayanslarla döşeli bu havuzun temasıysa kan. Evet, bir kan havuzu havası yaratmak istemişler ve bir hayli de başarılı olmuşlar. Bu inanılmaz havuzda yüzebiliyor ve durmak bilmeyen müziklerin akışına kendinizi bırakabiliyorsunuz. Arınmak ve rahatlamak için Sacred House Otel’in spa, havuz, sauna ve havuz bölümünü kesinlikle öneriyorum.

Elimden geldiğince anlatmaya çalıştığım bu rüya gibi oteli gidip yerinde keşfetmenizi isterim Bir kere gittikten sonra diğer gelişinizin zamanını hesaplamaya başlayacağınızın garantisini veriyorum. Umarım bir gün yolunuz bu güzel otele düşer ve ne demek istediğimi fazlasıyla anlarsınız! Seyahatle kalın…

sacredhouse.com.tr

Kapak fotoğrafı: tripadvisor.com.tr/

İlginizi çekebilir: Lisya Kalma’dan Kapadokya’da Gezilecek Yerler

Kapadokya Gezi Rehberi: Rüya Gibi Bir Seyahat

Kapadokya denildiğinde akla ilk gelenler nelerdir? Bizim aklımıza ilk gelenler Peribacaları ve balonlar olsa da testi kebabından seramiklere ve şaraba uzanan binlerce özelliği var Kapadokya’nın. Hadi gelin Kapadokya Gezi Rehberi ayrıntılarında neler var bakalım!

Kapadokya Gezi Rehberi
Kapadokya Gezi Rehberi | Fotoğraf: Petiteguide

Kapadokya  [[konum_7]]

60 milyon yıl önce Erciyes, Hasan Dağı ve Güllü Dağı’nın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların, milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından tüflerden oluşan yapıyı aşındırılmasıyla ortaya çıkan, Pers dilinde Güzel Atlar Ülkesi anlamın mucizevi bir güzellik Kapadokya. Bu kurak bölge, inanamayacaksınız ama bundan milyonlarca yıl önce bir iç denizmiş. Volkanik hareketlilikle birlikte, denizi kurumuş ve denizin bulunduğu yerdeki çukur bölge lav ile dolmaya başlamış. Yani Peribacaları’nın oluşmasındaki en büyük ve birinci etken lavların çukur bir bölgede birikmiş olması. Bu lav tabakaları, tek seferde değil de birçok defa lav püskürmesi ve soğuması döngüsüyle oluşmuş. Her ne kadar bu tabakalar sertleşmiş olsalar da rahatlıkla oyulabilecek kadar da yumuşak olduklarını söyleyebilirim. Çok ilginç değil mi?

Hasan Dağı, Kapadokya Gezi Rehberi
Hasan Dağı, Kapadokya Gezi Rehberi | Fotoğraf: Petiteguide

Yanardağlar söndükten sonra her şey bitmiyor tabii ki. Akarsular devreye giriyor. Sertleşmiş lavın üzerinden akan akarsular kayayı aşındırarak derin vadiler oluşmasını sağlıyor. Bu derin vadilerin yamaç kısımları değişik yönlerden esen rüzgarın aşındırması nedeniyle dalgalı bir görünüme sahip oluyor. Rüzgarın aşındırması devam ettikçe bazı bölümler ana parçadan ayrılıyor ve bildiğimiz Peribacası görünümü oluşuyor.

Kapadokya’da İdeal Mevsim

Kapadokya Gezi Rehberi
Kapadokya Gezi Rehberi| Fotoğraf: Petiteguide

Kapadokya’ya her mevsim gidilir desek yanlış olmaz. Kapadokya’da her mevsimin ayrı güzelliği, ayrı bir havası var; büyüsüne kapılıp gidiyorsunuz. Hatta biraz ağız açık dolanıyor insan hayranlıktan. Hem tarihine hem kültürüne kendini hayran bırakıyor. Gezerken, o tarihe dokunmak, oradaki insanlardan tarihi dinlemek, sabahın erken saatinde kalkıp o balonların yükselişini izlerken güneşin doğuşuna şahit olmak inanılmaz haz veriyor insana. Biz biraz ters rüzgar olayından korktuğumuz için balona binmedik ama siz bize bakmayın ve deneyin deriz. 🙂

Kapadokya Çömlekleri
Kapadokya Çömlekleri | Fotoğraf: Petiteguide

Balon öncesinde şu çamurların güzel dünyasına da mutlaka bir bakın; harika! Kapadokya Bölgesi’nde dolaştığınız sürece bu güzelliklerle adım başı karşılaşmanız mümkün.

Balona binmek isterseniz yine de yapılması ve bilmeniz gerekenler;

  • Öncelikle balon turu için fiyatlardan ziyade deneyimli pilotlarla çalışan firmaları tercih edin ve firmayı iyi araştırın.
  • Yolculara uçuş sigortası yapılıp yapılmadığını sorun.
  • Firmaları bulmak için önerimiz; kaldığınız otelin işletmecilerine veya önceden giden arkadaşlarınıza sormanız. Araştırdığımız kadarıyla “SkyWay Balloons” en iyi firmalardan bir tanesi olarak görünüyor ve bu firma ile uçuş deneyimi yaşayan kişilerin olumlu yönde yorumları bulunuyor. Diğer tercih edilebilir firmalar da “Voyager” ve “Royal Baloon“. Otel işletmecileri hem sorumluluk alacağından hem de indirim yaptırabileceğinden onlara sormanızı tavsiye ederiz.
  • Uçuş rotası, havanın durumuna göre farklılık gösterebiliyor ve uçuş yine hava şartlarına bağlı olarak yaklaşık 1 saat sürüyor ama havanın kötü olması durumunda erken iniş gerçekleşebiliyor. Genel olarak “Avanos” ve “Göreme” arasından kalkış yapılıyor.
  • Balonun kalkış saati, sadece sabah gün doğumundan önce olarak bilinse de yoğunluk dönemine göre gün doğumu, gün doğumu sonrası ve gün batımı olarak 3 ayrı zamanda da yapılabiliyor.
  • Gün doğumu için 03:00 gibi uyanmanız gerekiyor. Transfer aracı sizi 04:00 civarı alıyor ve o güzel deneyimi yaşayacağınız yere götürüyor.
  • Balon turu için en ideal aylar: Nisan, Mayıs, Ekim, Kasım ve Ocak diyebiliriz.

Balon turu detaylarından sonra gelelim Kapadokya Bölgesi’nin nasıl gezileceğine!

Kapadokya Gezi Rehberi

Üçhisar Kalesi [[konum_1]]

Üçhisar Kalesi
Üçhisar Kalesi | Fotoğraf: Fotoğraf: Petiteguide

Kaldığımız otel, tam Üçhisar Kalesi’nin önündeydi, dolayısıyla ilk durağımız bu kale oldu. Bir kere Kapadokya’yı gezecekseniz tırmanmaya, yürümeye, merdiven çıkmaya kendinizi hazırlayın deriz. Üçhisar Kalesi’nde Müze Kart geçtiği için şanslıydık çünkü bölgenin hemen hemen her yerinde Müze Kart kullandık. Eğer Müze Kart’ınız yoksa da mutlaka çıkartmanızı tavsiye ederiz. Gezeceğiniz yerlerdeki bilet alım gişelerinden de rahatlıkla Müze Kart temin edebilirsiniz. Kale, en yüksek yerleşimi olan nokta olduğu için panoramik olarak da bölgenin seyir noktalarından bir tanesi. Bölgeye hakim bir noktada olduğundan mütevellit stratejik önemi büyük. Kalenin bazı bölümleri çökmüş ve dolayısıyla içerisindeki odaların çoğuna ulaşılamadığından belli alanlarını gezebiliyorsunuz ve dışarıdan kalenin zirvesine de ulaşabiliyorsunuz. Panoramik olarak güzel bir seyir noktası olduğu gibi gün batımını da izlemeniz için güzel bir tercih olacağına eminiz.

Derinkuyu ( Yeraltı Şehri)  [[konum_2]]

Derinkuyu
Derinkuyu | Fotoğraf: Petiteguide

Gelelim gezerken insanın ağzını açık bırakan Yeraltı Şehri‘ne. Yukarıdan baktığınızda hiçbir yeri belli olmasa da yer altına indiğinizde inanamayacağınız büyüklükte olan bu şehir, benzeri bulunmayan bir yer. Bölgede yaşayan insanlar yerin 20 metre altına inşa ettikleri ve sadece %8’inin ziyarete açık olduğu şehrin tarihi M.Ö. 3000 yılına dayanıyor. Hititler’in inşa ettiği, Roma ve Bizans dönemlerinde oyma işlemi devam ettirilerek genişletilmiş olan bu kentte, koridorlarla birbirlerine bağlanan oda ve salonlar, şarap depoları, su mahzenleri, mutfak, erzak depoları, havalandırma bacaları, su kuyuları, kiliseler ve dışarıdan gelebilecek tehlikeleri de önlemek amacıyla kapıyı içten kapatan sürgü taşı yer alıyor. Yeraltı Şehri’nden kiliselere uzanan gizli tünellerin bulunmasının yanı sıra içeriye girdiğinizde yürüme yerleri ne kadar dar olursa olsun havalandırma sistemi bütün Yeraltı Şehri’ne yetecek ve her noktasına gelecek şekilde yapılmış. Giriş katında ahır ve mutfak bulunan şehirde olabilecek saldıralar için yaptıkları sürgü taşlarının ortasındaki delikse bir yandan düşmanı görmek, diğer yandan da kızgın yağ dökerek düşmanı uzaklaştırmak için yapılmış. Kapadokya’nın genelinde ve Derinkuyu’da ışıklandırma için kandilleri koyabilmek adına duvarların üst bölmelerinde oyuklar oluşturulmuş. Yürüme yolları sadece bir kişinin geçebileceği şekilde, kimi zaman da eğilerek geçmek gerekecek şekilde inşa edilmiş. Şehre indikten sonra fenalık basmaması adına inmeden önce bunları bilmenizde fayda var. Tabii ki detaylı tarih bilgisi için Yeraltı Şehri’nin girişinde bulunan tur rehberlerinden de yararlanabilirsiniz. Yine burada da Müze Kart geçtiğinin bilgisini verelim.

Selime Manastırı  [[konum_3]]

Selime Manastırı
Selime Manastırı | Fotoğraf: Petiteguide

Ihlara Vadisi’ni ararken, “Allah’ım bu da ne!” diyerek geldik Selime Manastırı‘na. İyi ki de Ihlara Vadisi’ni ararken önce buraya gelmişiz. Çünkü vadiden önce buraya enerji harcamak daha iyiydi. Size de vadiden önce burayı gezmenizi tavsiye ederiz aksi halde Selime Manastırı’nı gezmeye haliniz kalmayabilir. Instagram hesabımızda manastırdan bahsetmiştik, ama gelin görün ki manastır hakkındaki bilgiyi olabildiğince kısaltmaya çalışmıştık. Selimiye Manastırı, Ihlara Vadisi’nin hemen bitişinde bulunuyor. Tarihi açıdan büyük öneme sahip olan bu katedralde ilk yüksek sesli ayin ve askeri toplantıların yapıldığı biliniyor. Katedral, Roma, Selçuklu, Hitit, Pers, Asus, Bizans, Danişment ve Osmanlı Devleti’nden izler taşımasının yanı sıra birçok din adamının yetiştirilmesine ev sahipliği de yapmış. Manastıra ulaşmak için biraz tırmanmak gerekiyor. Merak etmeyin düşme tehlikesi yok, korkmadan çıkabilirsiniz. Katedral içindeki mutfak, kilise, şapel, kervan yolu, avlu, şarap evi bölümleri gerçekten dikkat çekici ve hayran bıraktırıcı diyebiliriz. Bu katedral, Roma baskılarına maruz kalan Hristiyanlar’ın ibadetlerini gizli olarak yerine getirmek amacıyla inşa ediliyor. Katedralin hemen karşısında da Selime Sultan Türbesi bulunuyor.

Ihlara Vadisi [[konum_4]]

Ihlara Vadisi
Ihlara Vadisi | Fotoğraf: Petiteguide

Ihlara Vadisi’ne gittiğimizde aşağı insek mi inmesek mi diye önce düşündük. Sebebi; fotoğraftan da anlayacağınız gibi her çıkışın bir inişi var adlı merdiven eseri. “Bu kadar geldik inelim, dinlenir öyle çıkarız.” dedik ve iyi ki de öyle yapmışız. Tabii ki inmek ve vadinin içinde gezmek kolaydı ama çıkış! “Aman Tanrım!” dedirtip kalbinizin yerinden çıkacak şekilde çarpmasına sebep… “Amaan abartma!” demeyin, gerçekten spor yapıyor olmamıza rağmen (yani kondisyon var, patates değiliz.) yukarı çıkış ha geldik ha geleceğiz şeklinde geçti. Ama değdi mi? Değdi. Buraya geliyorsanız 3-4 saatinizi gözden çıkarmalısınız.

Zaten gezdikten sonra 2 saat oturup dinleniyor insan. Vadi, Hasan Dağı’ndan püsküren lavların soğuması ve Melendiz Çayı’nın aşındırması ile oluşmuş. Burası en büyük kanyonlardan bir tanesi olarak biliniyor ve vadinin içinde oyularak oluşturulan manastır ve kiliseler bulunuyor. Kiliseler size Melendiz Çayı boyunca eşlik ediyor. Açıkçası biz kiliseleri gezmeden önce Melendiz Çayı’nın hemen üzerinde bulunan ahşaptan yapılmış tatlı mı tatlı ördeklerin olduğu, sadece su sesinin duyulduğu Cennet’e geldik diye şöyle bir yayılıp gözlememizi yiyip nar suyumuzu içip sonra da çayımızı yudumlayarak keyif yapmayı tercih ettik. Kafeye gidene kadar zaten Vadi’nin bir kısmını gezmiş oluyorsunuz. Kafeden sonra birkaç kiliseyi gezdik ve dönüş yoluna geçtik. Vadi’nin içerisinden yukarıda bahsettiğimiz Selime Katedrali’ne kendinize güveniyorsanı yürüyerek gidebilirsiniz, sadece 14 kilometrelik bir yol. 🙂

Ihlara Vadisi’nin hoşumuza giden ve kendine hayran bıraktıran bir tarafı da; Kapadokya Bölgesi’nde yapılan tüm ibadethane ve sığınakların birbirine bir şekilde bağlantılarının olması. Vadide her yer bozkırken Melendiz Çayı’nın olduğu alanda Akdeniz iklimine yakın bir iklim olması da bambaşka bir güzellik.

Göreme Açık Hava Müzesi    [[konum_5]]

Göreme Açık Hava Müzesi
Göreme Açık Hava Müzesi | Fotoğraf: Petiteguide

Göreme Açık Hava Müzesi, dini eğitim ve düşünce merkezi olarak Kayseri Piskoposu Aziz Basil tarafından 4. yüzyılda kurulmuş ve Hristiyanlık düşüncesine birçok yenilik getiren Aziz Basil’in fikirleri ilk olarak burada öğretilmeye başlanmış. Müze girişinde Rahibeler Manastırı, yani kız öğrencilerin eğitim gördüğü yer bulunuyor. Bu manastırın hemen karşısındaysa Rahipler Manastırı, yani erkek öğrencilerin eğitim gördüğü yer bulunuyor. Bu manastırların içerisinde yemekhaneler, mutfaklar, şapel ve kiliseler bulunuyor. Katlar birbirine tabii ki tünellerle bağlanmış fakat katların hepsini gezme fırsatı olmuyor. Müzedeki şapeller çoğunlukla belli bir kişi için inşa ediliyor ve kiliselerden farklı olarak mezar bölümleri de bulunuyor. Kilise girişlerinde bulunan ve asıl bölümden kolonlarla ayrılan, önemli kişilerin gömüldüğü bir mezarlık görevi gören bu yereyse narteks deniyor. Yine buraya da Ihlara Vadisi gibi fazla zaman ayırmanızı tavsiye ederiz.

Göreme
Göreme | Fotoğraf: Petiteguide

Devrent Vadisi   [[konum_6]]

Devrent Vadisi
Devrent Vadisi | Fotoğraf: Tripadvisor

Peribacası oluşumlarını görebileceğiniz özel bir yer Devrent Vadisi. Peribacaları’nın şekillerinin bazı canlılara benzetilmesi dolayı burası “Hayal Vadisi” olarak da biliniyor. Vadinin içerisine girmeden üstten görmek için tepelerden birisine çıkmanız gerekiyor.

Avanos Çanak Çömlek Yapımı

Çanak Çömlek Yapımı
Çanak Çömlek Yapımı | Fotoğraf: Pinterest

Kapadokya denilince akla gelen en önemli şeylerden bir tanesi de çanak-çömlekler. Hatta Avonas’ta erkekler çömlek yapmayı bilmiyorsa onlara kız verilmezmiş, sanırım bu yüzden çanak-çömlek konusunda ustalar. 🙂 Siz de burada bulunan atölyelerde yapımları hakkında bilgi alıp kendi çanak /çömleklerinizi yapabilirsiniz.

Kapadokya’da Ne Yenir?

Taka Ev Kahvaltısı
Taka Ev Kahvaltısı | Fotoğraf: Petiteguide

Biz, sabah kahvaltısını balonları izlemenin eşliğinde otelimizde tercih ettik. Gezme esnasında müzelerden sonra veya vadinin içerisinde de genelde gözleme yemeyi tercih ettik. Açıkçası gözleme dışında pek fazla bir seçenek de gözümüze çarpmadı diyebiliriz. Akşamlarıysa daha çok seçenek bulunuyor. Avanos’ta bulunan Bizim Ev Lokantası’nı ve Ürgüp’te Dere Suites’in içerisinde bulunan Lagarto Restoran’ı tercih ettik.

Lagarto Restoran
Lagarto Restoran | Fotoğraf: Petiteguide

Lagarto Restoran’ın içerisinde canlı müzik bulunuyor, mekan şahane, hizmet, yemek, kalite 8 puan. (Şımarmasınlar diye 10 puan vermiyoruz.) Restoranda sanırım neredeyse herkesin doğum günüydü. 🙂 Işıklar kapanıyor, çalgı ekibi masanın yanına geliyor ve bütün mekan hep bir ağızdan tempo tutuyor. Çok tatlı bir ortamdı ama bütün masalara doğum günü vesilesiyle bu seremoninin düzenlenmesi kahkahalara sebep oldu. Birden fazla kez ışıklar kapanıp çalgı ekibi ve garsonun pastayla masaya gelmesi herkesi güldürdü.

En önemli noktaya geldik. Şarap!

Kapadokya denildiğinde nedense aklımıza kırmızı şarap geliyor ama yerlilerinden öğreniyoruz ki, bölgenin asıl üzümü “Emir” yani beyaz şarap. Turasan Şarapçılık, şarap alabileceğiniz, almadan önce tadım da yapabileceğiniz Ürgüp’te bulunan bir yer. Buraya gelmişken Asmalı Konak’a da bir bakıp çıkılabilir, lakin birbirlerine çok yakınlar.

Hacı Bektaş Veli Müzesi, Kapadokya Gezi Rehberi
Hacı Bektaş Veli Müzesi, Kapadokya Gezi Rehberi | Petiteguide

Geldik gezinin sonuna; istemeye istemeye dönüş yolu… Dönerken yine Kapadokya’dan bağımsız olsa da gezi turlarında olan Hacı Bektaş’a da uğrayabilir, Hacı Bektaş Veli Müzesi‘ni de gezebilirsiniz.

Kapadokya’da Konaklama

Kapadokya Gezi Rehberi
Kapadokya Gezi Rehberi | Fotoğraf: Petiteguide

Kapadokya Bölgesinde gezilecek önemli yerler Ürgüp, Göreme, Selime, Ihlara Vadisi, Güzelyurt, Üçhisar, Avanos ve Zelve. Üçhisar’ın konumu bu gezilecek yerlerin tam ortasında olmasından dolayı konaklama için ideal ve diğer yerlere göre daha sakin. Konaklamak için doğal mağara evleri tercih etmenizi öneririz. Üçhisar dışında konaklanabilecek diğer yerler; Göreme, Ürgüp ve Güzelyurt. Biz konaklamak için, odadan pencerenizi açtığınızda sabah erken saatte kalkıp balonları izleyebileceğimiz “Taka Ev“i tercih ettik. Burası butik ve çok güzel bir otel olmasının yanı sıra sonradan yapılmadığı için peribacalarının içerisinde kalma şansına sahipsiniz. O yüzden sizlerle gönül rahatlığı ile paylaşabiliriz. Bir göz atın ve gidecekseniz hemen rezervasyonunuzu yaptırın deriz!

Kapadokya’ya Ulaşım

Kapadokya'ya Ulaşım
Kapadokya’ya Ulaşım | Fotoğraf: Petiteguide

Kapadokya’ya ulaşabilmek için karayolu ve havayolu olarak iki seçeneğiniz bulunuyor. Biz araba ile İstanbul’dan 8 saatte Kapadokya’ya vardık. Uçakla nasıl gelirim derseniz; Nevşehir’e veya Kayseri’ye gelip ardından Havaş ile Kapadokya Bölgesi’ne gidebilirsiniz. Kayseri 1 saat, Nevşehir ise 30 dakika uzaklıkta. Kapadokya Bölgesi’ne geldiğiniz zaman elbette araca ihtiyacınız olacak. Eğer uçak veya otobüs ulaşımını tercih ettiyseniz, araç kiralamanızı tavsiye ederiz çünkü gidenler bilir; bölgede gezilecek yerler arasında mesafeler oldukça fazla. Bölgede toplu taşıma pek yaygın değil ve tahmin edersiniz ki taksiler de oldukça pahalı.

Bir diğer seçenek hakkında da sizi bilgilendirelim; Göreme – Üçhisar arasında dolmuşlar hizmet veriyor. Bölgenin kalabalıklığına göre, seferlerin olup olmadığı konusunda önceden bilgi almanızda yarar var. ATV kullanabilirseniz ATV ile gezme şansınız da mümkün. Ayrıca yerel tur firmalarının da günübirlik turlarına katılabiliyorsunuz. Demek istediğimiz bir şekilde her koldan ulaşım az da olsa mevcut. 🙂

Kapak fotoğrafı: Petiteguide

İlginizi çekebilir: Kapadokya İki Günlük Gezi Rehberi

Yılbaşında Kapadokya: Bir de Kışın Deneyin!

Yılbaşında, yurt içinde bir yere gitsek hem kar yağmış olsa hem sokaklar yeni yıl ruhuyla süslü olsa, hem de birkaç günlük olsa diyorsanız bence Kapadokya bunun için ideal bir yer. Yılbaşında Kapadokya deneyimim hakkındaki yazının ayrıntılarına gelin birlikte bakalım! 🙂

img_0396
Kapadokya

Yılbaşında Kapadokya

Kapadokya’ya Nasıl Gidilir?

2018’den 2019’a girerken biz İstanbul’dan araba ile gitmeyi tercih ettik. Kapadokya’nın dondurucu soğuğunda yürümekte zorlanırız diye düşünmüştük ama arabayı yoğun kardan dolayı otelde bırakmamız gerekti ve yine yürüdük. 🙂  Öğle saatlerinde İstanbul’dan çıkmıştık, Kapadokya’ya vardığımızda hava karanlıktı ve ben bu görsel şöleni akşam gördüğüm için çok daha farklı bir deneyim yaşadım. Yamaçtan aşağı doğru şehir merkezine süzülürken, girişte kocaman bir peri bacası karşıladı bizi. Hem oyuklarından sarı sarı ışıklar çıkıyordu hem de üzerinde yılbaşı süsleri… Sanki küçük bir kar küresine girmiştik 🙂

Kapadokya’da Konaklama

Fiyat aralığınıza göre çok fazla seçenek var. Yılbaşı zamanında normalden daha soğuk olduğu için bu zamanda özellikle otel yorumlarına dikkat etmenizi öneririm. Biz otelimizde donduk zira. 🙂 Konaklama keyfi için çok beğendiğim Argos in Cappadocia, Millstone Cave Suites ve Museum Hotel‘i önerebilirim. Bu oteller için önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Yılbaşında son dakika rezervasyonu zor.

Kapadokya’da Ne Yenir?

Seki Restoran [[konum_1]]

Seki Restoran | Fotoğraf: Instagram / sekirestaurant
Seki Restoran | Fotoğraf: Instagram / sekirestaurant

En sevdiğim konu! 🙂 Argos in Cappadocia Otel’deki Seki Restoran’da bir akşam yemeği yemiştik. Sessiz, sakince, şık bir akşam yemeği için tercih edilebilir. Ne yerseniz yiyin, yanında mutlaka Kapadokya’ya özgü şarap ile eşlik edin. Seki Restoran’dan içeri girince sol tarafında lounge alanı var. İçerisinde yanan bir şömine, sıcak koltuklar ve bir de karşınızda görkemli, karlı, süslü püslü peri bacaları… Bir kahve ya da şarap eşliğinde seyir keyfi diyebilirim burası için.

Millocal Restaurant [[konum_2]]

Millstone | Fotoğraf: Instagram / millocal_restaurant_cappadocia
Millstone | Fotoğraf: Instagram / millocal_restaurant_cappadocia

Bir diğer deneyimim ise Millstone Otel’in Millocal Restoran’dı. Burası i-na-nıl-maz romantik! İçeri girdiğinizde, özellikle arka taraflara doğru masa seçerseniz harika bir oyuklu mağarada, mum ışığında, tatlı bir müzik ile tam bir Kapadokya romantizmi yaşayabilirsiniz. Ayrıca burası çooook eskiden atlar için barınak olarak kullanılıyormuş. Hatta duvarlardaki o büyük oyuklar da samanlar içinmiş. Nasıl da romantizme çevirmişiz değil mi? 🙂

Kapadokya’da Nereler Gezilir?

Galeri İkman [[konum_3]]

Kapadokya, Galeri İkman | Fotoğraf: Begüm Kartal
Kapadokya, Galeri İkman | Fotoğraf: Begüm Kartal

Benim en çok merak ettiğim, çoğu güzel moda markalarının da burada çekim yaptığı Galeri İkman; halı ve kilim mağazası aslında. İçerisinde binbir çeşit ürün ve bir o kadar da turist var. Fotoğraf çektirmek isterseniz de belli bir ücreti var.

Chez Galip Çömlek Atölyesi [[konum_4]]

İkinci favorim ise Chez Galip’in Avanos’taki Çömlek Atölyesi. Girişte çırağı size küçük bir çömlek yapımını gösteriyor ve sonrasında sıcak bir karşılama ile içeri giriyorsunuz. Mutlaka içeriyi gezmenizi tavsiye ediyorum. Usta Chez Galip’in eserleri, çırakların ve öğrencilerinin eserleri bulunuyor. Her bir parçayı oradan satın da alabiliyorsunuz. Ben sehpa üzerine tabak almıştım, o da uğurlu geldi. Eşimin, “Bu tabak şu sehpanın üzerinde nasıl durur?” cümlesi ile evimizi kurmaya başlamıştık. 🙂

İlk defa Kapadokya’ya gidecekler için ise Göreme Açık Hava Müzesi, Üç Güzeller, Derinkuyu Yeraltı şehri keşfi yapılmalı. Biz gittiğimizde hava koşulları sebebiyle üç gün balon kalkmadı. Kış aylarındaki tek dezavantajı diyebilirim. Bir diğer önerim ise yerel şarap evleri. Kocabağ ve Turasan Şarap evlerini ziyaret edip, şarap tadımları yapabilirsiniz.

Sevgilerimle!

Kapak fotoğrafı: Unsplash / Giusppe Mondi

İlginizi çekebilir: Lisya Kalma’dan Kapadokya Gezilecek Yerler

Kapadokya’da Balon Turu: Masalsı Bir Gün Doğumu Deneyimi

Gün doğumunuda Kapadokya’da balon turu yapmak… Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken yerler listesinin başlarında gelir Kapadokya. İlginç doğa oluşumları, vadileri, kiliseleri ve taş yapıları ile her görülen köşesinde aklı kalır insanın. Ama bana sorarsanız gün doğumunda balon turu deneyimi bambaşka!

[[konum_1]]

Kapadokya’da Balon Turu: Masalsı Bir Gün Doğumu Deneyimi
Kapadokya’da Balon Turu: Masalsı Bir Gün Doğumu Deneyimi

Kapadokya’da Balon Turu

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Kapadokya’da balon turu yapmak istiyorsanız balon kiralamak şu dönemde oldukça zor bir iş. Bu nedenle eğer balona binmek istiyorsanız, rezervasyonunuzu seyahatinizden çok öncesinde ayarlamaya çalışın. Birçok balon firması uzunca bir dönem için şimdiden kapalı durumda. Çünkü masallar diyarı Kapadokya turistlerin de çok ilgisini çeken bir yer. Özellikle de The Times’ın “Dünya’nın Yeni 25 Harikası” listesinde yer alması popülerliğini iyice arttırmış. Bu arada, rezervasyonunuzu yaptırmış olmanız balona kesin olarak binebileceğiniz anlamına gelmiyor ne yazık ki. Balonların kalkışı hava durumuna bağlı olduğu için güncel durum bu adresten kontrol ediliyor ve eğer “uçulamaz” uyarısı verilirse o gün balonlar uçmuyor. Eğer siz de balonların kalkışını izlemek için sabah erkenden uyananlardansanız, durumu an be an bu siteden takip edebilirsiniz. Balonların kalkışı yaz ve bahar aylarında kış mevsimine kıyasla daha garanti görülüyor.

Kapadokya'da Balon Turu
Kapadokya’da Balon Turu

Yaz aylarında Kapadokya çok sıcak olabileceği için ziyaretinizi bahar aylarına denk getirirseniz daha rahat bir tatil geçirebilirsiniz. Bu arada, gün doğumunu tam anlamıyla izlemek için saat 05:30 gibi yola çıkmalısınız. İklim nedeniyle güneş olmadan çok soğuk olabilen bu bölgede sabahın erken saatlerinde üşümemek için sıkı giyinmeyi de ihmal etmeyin. Ben gün doğumu deneyimini Kapadokya’da balon turu yapmadan yaşadım ve bu deneyim, hayatımdaki en özel anlardan biri oldu. Bu ana bir de Kapadokya’da yeni başlayan klasik araba turları da eklenince, sabah hiç bitmesin istedim.

İlginizi çekebilir: Mehmet Uluoğlu’dan Sonbaharda Kapadokya Önerileri

Fotoğraf: Unsplash.com / Andrea Enriquez Cousino
Fotoğraf: Unsplash.com / Andrea Enriquez Cousino

Gündoğumu noktasına gitmek için bu klasik araba turlarına katılabileceğiniz gibi, kaldığınız otelden de servis ayarlayabilirsiniz. Klasik arabada size şoför de eşlik ediyor. Eğer gün doğumu için belirgin bir öneriniz yoksa, kendinizi rehbere bırakabilirsiniz. Kaldığınız otelden servis ayarlarsanız da araçlar sizi önce balonların kalkış noktasına götürüp balonların kalkmadan önceki hazırlıklarını görmenize olanak sağlıyorlar.

Balonlar kalktıktan sonra da onları en iyi görebileceğiniz manzara noktalarına götürüyorlar. Eğer aracınızla gidecekseniz Aşıklar Tepesi olarak da bilinen Aydın Kırağı tepesi balon kalkış manzaraları görebileceğiniz güzel bir nokta. Ancak, balonların kalkış anını da kaçırmamanızı tavsiye ederim. Balonlar iyice yükselmeden manzaranın tadını çıkarabileceğiniz ve güzel kareler yakalayabileceğiniz kısa bir an oluyor. Sabahın sessizliğinde Kapadokya’nın doğası ile başbaşa kalabileceğiniz bu deneyimse toplamda 1-1.5 saat kadar sürüyor.

İlginizi çekebilir: Lisya Kalma’dan Kapadokya Gezilecek Yerler 

BuArada.co Kurucuları Sibil ve Narod Çetinkaya ile Holi Festivali ve Kapadokya Üzerine

Renkli kıyafetleri ve süper keşiflerini birleştirdikleri BuArada.co hesabı ile bize ilham veren Sibil ve Narod’la, çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Keyifli okumalar!

unnamed
Sibil Çetinkaya-Narod Çetinkaya

_Selam Sibil, BuArada.co ‘yu uzun zamandır büyük beğeniyle takip ediyorum! Enerjine ve keşfettiğin yerlere bayılıyorum. Çoğu insan kamera önünde sadece seni görüyor ama Narod’la beraber yapıyorsunuz her şeyi, öncelikle biraz kendinizden bahseder misiniz?

Çok teşekkürler, ne mutlu bize! Aynen biz bu projeye Narod’la birlikte başladık ve tüm süreçleri birlikte yönetiyoruz. Mekan keşifleri ve montajı ben; styling ve tüm çekimi Narod yapıyor. Sosyal medya yönetimini ise dönüşümlü olarak yapıyoruz. Ben Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim bölümü mezunuyum. Drama, diksiyon ve kamera önü oyunculuk konusunda Londra’da ve İstanbul’da eğitimler aldım ve şu an hayatımda sevdiğim her şeyi birleştirdiğim bir işim var. Narod, Galatasaray Üniversitesi İşletme mezunu. O da yaşam koçluğu ve kamera eğitimleriyle kendini geliştirdi. Görsel olan her şey onun radarında diyebilirim!

_’Buarada.co’ yu yaratma fikri nereden çıktı, daha önceki deneyimlerinin mutlaka etkisi olmuştur değil mi?

Ben küçüklüğümden beri oyunculuk eğitimleri alıyordum en büyük tutkum kamera önünde oyunculuk ve sunuculuk yapmaktı. Üniversitedeyken “10 Dakika” ve “Şehirde Sanat” programlarında sunuculuk yaparken çok zevk alıyordum, neredeyse haftada 6 gün çekim yapıyorduk ama asla sıkılmıyordum. Daha sonraları TV8 ‘de çalışmaya başladım, iç yapımlarda stüdyo şefliği yaparken işin astarını da öğrendim, montaj konusunda da kendimi geliştirdim. Mezun olduktan sonra sunuculuk üzerine ne yapabilirim diye Narod’la fikir alışverişi yaparken “Neden hep fırsatların ayağına gelmesini bekliyorsun, kendi fırsatını kendin yarat!” dedi. Onun üzerine sosyal medyada ne yapabiliriz diye beyin fırtınası yapmaya başladık ve arka arkaya aklımıza gelen her kelimeyi kağıda döktük. Projenin genel hatları böyle oluştu ve bakalım nasıl olucak diye denemeye karar verdik. Çekimleri Narod yapmaya başladı, 5-6 program çekim yaptıktan sonra da sosyal medya hesabını açtık ve yayınlamaya başladık.

_Verdiğiniz güzel mekan ve seyahat önerilerinin yanında, zevkli ve rengarenk giyim tarzın da fotoğraflara yansıyor! Buarada.co’da modanın yeri nedir? Kıyafetleri seçerken dikkat ettiğin şeyler var mı? 

Çok teşekkür ederiz! Giyime özellikle de takılara gerçekten tutkumuz var diyebilirim. Buarada.co’nun temelini oluşturan öğelerden biri de giyim oldu. Çünkü günlük hayatımızda bilmediğimiz bir mekana giderken oraya ne tarz giyinmemiz gerekiyor diye bazen tereddüt edip dresscode tüyoları bulmaya çalışırdık ama çok zorlanırdık. Ne sipariş vereceğimiz belli, en güzel tatlıları belli ama giyim kısmında pek içerik olmazdı. Biz de mekana göre styling yaratıp bir yandan bu konuda takipçilerimize tüyolar vermeyi hedefledik. Bu konuda olumlu geri dönüşler alıyoruz hatta bu ara sürekli moda ve kombin videoları talep ediliyor. 🙂

image1-2
Kapadokya

_Kapadokya seyahatin acayip keyifli gözüküyordu, theMagger takipçilerine ”Mutlaka yapın!” dediğin 3 tane Kapadokya deneyimi hangileri?

Kapadokya gerçekten çok büyülü ve muhteşem bir yer. Bu oluşuma ve manzaranın güzelliğine insan hayret ediyor. Ben ilk defa gittim, geç bile kalmışım. Narod anlata anlata bitiremezdi, ambiyansı gerçekten başka. Mutlaka balona binin, başta tedirgin olsanız da (ben panikten ölecektim!) bambaşka bir deneyim olucağını garanti ediyorum. Museum Hotel’in terasına orada kalmasanız da bişeyler içmeye gidin inanılmaz bir ortamı var. Gün doğumunda uyanın ve balon manzarasında fotoğraf çekilin!

_İstanbul keşiflerin de bizi acıktıran cinsten! İstanbul’da en sevdiğin semtler ve mekanlar hangileri?

Biz hiç doyamıyoruz ki! Ne İstanbul’a ne de lezzetlerine. O kadar güzel mekan var bir o kadar da yeni açılan muhteşem yerler var. İstanbul’da en çok sahil kıyısını Arnavutköy, Bebek ve Balat’ı seviyorum. Bu ara Moda da favorilerimde çünkü keşfedilecek çok yer var bu bize heyecan veriyor. Kendimizi iyi hissettiğimiz
mekanları seviyoruz, enerjisi bizim için çok önemli.

image1-(1)
Holi Festival

_Holi Festivali maceranı çok merak ediyoruz! Ortamı, festivalin olayını ve kendi deneyimini paylaşabilir misin?

Holi Festivali inanılmazdı. Hayatımızın en güzel günü olabilir. Bir kere festivalin konusu çok güzel: ”İnanışa göre, Kral’ın kızı olan Holika babasının verdiği talimat üzerine küçük kardeşini öldürmesi gerekiyor . Babasının isteğine göre Holika kardeşini kucağına alıp öldürürken ölümsüzlük şalıyla korunacak; ancak yaktığı kardeşi ise ölecektir. Holika babasının emrini yerine getirmek üzereyken bu olayın doğru olmadığını fark edip hissettiği tanrısal bir gücün etkisiyle ölümsüzlük şalını kardeşine sarıp kendini feda ediyor. Holika tüm şehirde adalet, doğruluk ve iyiliğin simgesi haline geliyor.”

Bu inanıştan yola çıkılarak Holi festivali her sene baharın gelişine denk gelen Mart ayında Holikaların yakılması ile kutlanmaya başlıyor. Ev kadınları kötülükten, kirden arınmak inancıyla evlerini temizliyor, kış ayını tüm yükleriyle geride bırakıyor ve bu anlamlı gün coşkuyla kutlanıyor. Biz Holi’yi Udaipur’da yaşadık. Hayal ettiğimin daha da ötesinde bir coşku ve mutlululuk seli yaşanıyordu. Sokaklarda herkes ellerinde renk renk boyalar birbirine fırlatıyor ve acayip eğleniyordu. Böyle enerjik bir atmosferin içinde bir yanda müzikler ve eğlence, diğer yanda çocuklar ellerinde su dolu balonlar… Kendimizi kaptırıp en son tapınağın içinde Hintlilerle dans ederken bulduk! (Hahah) Her rengin bir anlamı var ve her yer rengarenk boyanmış insanlarla dolu bunun da anlamı çok büyük: sınıf ayrımı, renk ayrımı, din ayrımı olmaksızın Holi günü herkes bir ve herkes eşit. Holi’de bir kural var: Kızmak yasak! Herkes birbirine çok hoşgörülü ve nazikti, boya sürerken bile canımızı acıtmayacak şekilde davranıyorlardı, gerçekten etkileyiciydi.

DSC06634
Hindistan

_Hindistan’da birkaç şehri gezdiniz sanırım, gözlem yapma şansın oldu mu?
Hindistan insanı, yaşam tarzları, adetleri… Bizimle paylaşabilir misin Hindistan insanı bir kere gerçekten mutlu ve pozitif. Bu kargaşa, düzensizlik ve yoksulluk içinde nasıl mutlular anlamak zor. Çok inançlılar ve çok kabulleniciler.

İnançları gereği de hiçbir şeyi sorgulamıyor, ben neden şu sınıftanım da deyip isyan etmiyorlar. Kendilerine verilenle mutlular çünkü daha önceki hayatlarında veya bundan sonraki yaşamlarında belki de çok zenginlerdi veya öyle olacaklar diye düşünüyorlar. Dünya’da var olan her şeye saygıları var çünkü insan olmadan önce 84 bin formda hayatı deneyimleyip en sonunda insan olduklarına inanıyorlar, hayvanlara da çok saygılılar ineklerle birlikte yaşıyorlar diyebilirim. Yolda yürürken çöplerde yemek arayan inekler, insanlarla birlikte duran keçiler vardı. Meğer tüm inekler sahipliymiş ve gece olunca hepsi evlerine dönüyormuş! Hindistan’da inanılmaz bir pazarlık durumu var. 1000 rupilik bir şeyi neredeyse 200 rupiye alabiliyorsunuz ancak sıkı bir mücadele istiyor. Biraz ısrarcılar, aldırana kadar peşinizi bırakmıyorlar. Suç oranı çok düşük, hırsızlık problemi vs hiç yaşamadık hatta unutulan eşyayı yerinde bulduk. Varanasi’de insanlar ölüleri yaktığı Ganj Nehri’nde her gün yıkanıp, çamaşırlarını da orada yıkıyorlar, nehir kenarında hep çamaşır asılan yerler var. İnsanın aklı almıyor ama kimseye de bir şey olmuyor! İnek kutsal olduğu için inek ve dana eti kesnlikle tüketilmiyor, koyun eti ve tavuk ağırlıklı besleniyorlar. Yemeklerde o kadar baharat kullanılıyor ki tüm şehir köri kokuyor diyebilirim. Aslında bizi rahatsız eden koku da bu.

_Hindistan’da seni en çok etkileyen yerler ve yapılar hangileri oldu? Hindistan’a gidecekler için, gittiğin şehirlerden birkaç öneri verebilir misin?

Bizi en çok etkileyen Ganj Nehri kenarında yapılan akşam ayini, Taj Mahal’in bahçesinin güzelliği ve Udaipur’un mimari yapısı oldu. Özellikle kaldığımız Taj Hotel çok büyüleyiciydi. Hindistan çok büyük, biz bu seyahatte Kuzey Hindistan’ı gördük. Varanasi, Agra, Jaipur, Udaipur ve Delhi’de kaldık. Aralarından en ilginç olan Varanasi, en beğendiğimiz ise Udaipur oldu. Delhi’yi tekrar görmek ve daha çok keşfetmek isteriz çünkü sokak aralarında keşfedilecek o kadar çok şey var ki!

image3
Hindistan

_New York’dan henüz döndün. Instagram paylaşımlarına bakılırsa gastronomi oldukça ağırlıktaydı! 🙂 TheMagger takipçilerine önerebileceğin 3 restoran ve yine ”Mutlaka yapın!” dediğin 3 deneyim hangileri?

Aynen New York’a yaptığım seyahat daha çok yemek ağırlıklıydı. Hindistan’dan çok yemek paylaşımı yapmamıştık çünkü mutfağını beğenmedik, beğenmediğimiz bir şeyi de paylaşmak istemedik o nedenle kültürel ağırlıklıydı o gezimiz. New York’da restoran olarak mutlaka diyebileceklerim: Bar Pitti, Catch NY ve Roberto’s Pizza.

Mutlaka yapılacaklar için de Highlane Park’da boydan boya yürüyüş yapın, güzel bir kitap alıp Central Park’da okuyun, Soho’da kaybolun New York seyahatiyle ilgili tüm detaylara öne çıkan story’lerden ulaşabilirsiniz.

_Son olarak, sizi nerelerden takip edebiliriz?

Bizi Instagram, Youtube ve Facebook’dan takip edebilirsiniz. Yakında websitemiz de hazır olacak, onun için de güzel çalışmalarımız var.

Çok teşekkür ederiz BuArada ekibi!

İtalya’nın Kapadokyası: Büyülü Matera’da Bir Gece

Puglia seyahatimizi planlarken, Puglia bölgesinin batısında kalan bölge Basilicata’nın bir şehri olan Matera’yı rotamıza eklesem mi diye çok düşündüm ve sonunda eklemeye karar verdim. İstanbul’dan Bari’ye uçacak, arabamızı kiraladıktan sonra Matera’ya geçecek, bir gece orada kalacaktık. Yazıma başlamadan önce şunu söylemeliyim; Matera’ya iyi ki ve iyi ki gittik. İyi ki 1993’te Unesco’nun dünya mirası listesine giren bu büyülü şehri görme şansımız oldu…

[[konum_1]]

İtalya Matera
İtalya Matera

Matera Gezi Rehberi

Matera, Bari’ye yaklaşık 70 km uzaklıkta yer alan, tarihiyle insanı direk büyüleyen antik bir manastır şehri. Arabamızla Matera’ya yaklaşırken ilk başta şehrin dokusuna ait bir manzara görmemiz moralimizi bozdu; sonrasında şehrin içine girdik ve tüm düşüncelerimiz bir anda değişti. Dünyanın en güzel yerlerinden birine varmıştık!

Matera İtalya
Matera İtalya

Matera, 9000 senelik taş evlerin olduğu, inanılmaz büyülü bir şehir. Kapadokya’ya çok benziyor. Kayaların içerisine oyulmuş evler, Kapadokya’daki gibi yumuşak kaya kitlelerinin burada da yer aldığını gösteriyor. Matera’da da derin vadiler yer alıyor. Kapadokya’dan tek farklı, Peri bacalarının olmaması. Matera halkı da geçimini tarım ve özellikle turizmden kazanıyor; eskiden oyulmuş evlerinde yaşayan halkın evleri şuan müze haline getirilmiş. Magnet, seramik biblolar satan küçük dükkanların içerisinde bile geçmiş zamanlara ait eşyalar bulunuyor.

Mel Gibson’ın The Passion filminin Matera’da çekilmesi, bu antik şehri daha çok popülerleştirmiş. 1993 yılında Unesco Dünya Mirası listesine giren Matera’da yaklaşık 60.000 kişi yaşıyor. Şehrin en turistik bölgesinde, birbirinden güzel oteller, muhteşem kiliseler, butikler, restoranlar bulunuyor. Matera’nın ara sokaklarında gezerken gördüklerinize inanamıyor, bu özel manzaraya hiç doyamıyorsunuz.

Matera’da Nerede Kaldık?

Basiliani Hotel-

Otelimiz Basiliani Hotel’e biz tek kelimeyle bayıldık. Mağara şeklindeki binayı, dokusunu hiç bozmadan iç kısmını bembeyaza boyamışlar, odaları modern bir stille döşemişler. Tuna’yla kaldığımız odaya girdiğimiz zaman, yüzümüzde oluşan mutluluğu anlatamam. Gece, en az 5 metre tavanlı, 30m2’den daha büyük bir mağarada konaklayacaktık. Otel odası o kadar değişikti ki, bir süre odayı bırakıp dışarı çıkamadık. Matera’ya giderseniz, bu oteli rahatça tercih edebilirsiniz. Merkeze olan yakınlığı, müthiş odaları ile otel bizden tam puan aldı.

Matera’da Nerede Yedik?

orecchiette

Tripadvisor’dan uzun araştırmalar sonucu bulduğumuz Ristorante Soul Kitchen, Matera’nın dokusunu koruyan evlerinden bir tanesinin içerisinde yer alıyor. Mekan 2 katlı, bir de çok sempatik bir asma kat bulunuyor. Soul Kitchen’da özellikle Puglia bölgesinin geleneksel bir yemeği olan orecchiette denedik; sonrasında leziz bir et yedik. Orecchiette’yi bilmeyenler için hızlıca anlatayım, İtalyan kadınların evlerinde sohbet ederken elleriyle hazırladıkları, kulak şekline benzeyen bir makarna türü. Genelde ançüez ile hazırlanan orecchiette tüm tatilim boyunca en çok yediğim yemek oldu. Tabii bir de Burrata – ona sonraki yazılarda değineceğim. 🙂

Matera’da içtiğimiz kırmızı üzüm Primitivo, Güney İtalya’nın en popüler şarabı. Yoğun ve lezzetli bir üzüm olan Primitivo’dan yapılan şarapları seyahatinizde kesinlikle denemelisiniz. Matera’da, tarihi dokusundan ve insana yoğun duygular yaşatan bir atmosfere sahip olmasından dolayıdır diye düşünüyorum, hep kırmızı şarap içesimiz geldi.

Matera

Soul Kitchen’dan çıktığımız zaman, akşam karanlığında kiliseleri, oyulmuş evleri ve kalıntıları görünce ışıklandırılmış bir şekilde görünce Matera’ya daha da hayran kaldık. Buraya gittiğiniz zaman, mutlaka bir gece konaklayın. Matera, gündüz de çok etkileyici ancak gece ciddi anlamda çok başka seviyede bir güzelliğe ulaşıyor.

Biz bir Cuma gecesi ordaydık; sokakta gezinirken bir cafenin önünde canlı müzik olduğunu gördük, birer bira alıp canlı müziği dinleyemeye başladık. O anda etrafıma baktım ve Matera’nın halkına gerçekten aşık oldum. Yaşlısı genci, her yaştan insan canlı müzik çalan grubunun önünde, ellerinde içkilerle dans ediyorlardı. Grup “Only You”yu çalarken, tüm çiftler sokağın ortasında slow dans etmeye başladı. İnanılmaz bir sahneydi! Seyahatinizde Matera gezinizi bir Cuma akşamına getirmeyi unutmayın, böylece tüm gece sokaklarda takılan tatlı halkla da karşılaşabilecek, pozitif enerjilerini hissedebileceksiniz.

Processed with VSCO with c1 preset

Biz Matera’dan sonra sırasıyla Ostuni, Alberobello, Locorotondo, Cisternino ve Lucca’yı gezdik. Onları da bir sonraki yazımda anlatacağım. Siz siz olun Matera’yı en yakın zamanda rotanıza ekleyin!

İlginizi çekebilir: Lisya Kalma’dan Lecce: Sarı Şehirde Büyülü İki Gece