80’lerin en yaratıcı ve seyir zevki yüksek yerli filmlerinden bir tanesidir Aaahh Belinda’nın orijinali. Bu remake ise onun çok da başarılı olmayan, modernize edilmiş hali. Yeni bir şeyler söylemiyor pek. Orijinalinin alt metni ve derinliği maalesef bu yeni versiyonda hiç yok. Bu versiyonda en iyi yapılan şey filmin ritminin iyi düzenlenmiş olması, izlerken sıkılmıyorsunuz ama iyi bir film izlemediğinizin de farkındasınız. Konusu da şöyle, başarılı oyuncu Dilara Başaran, bir gün dandik bir şampuan reklamında oynarken bir anda oynadığı reklamdaki dünyanın içine hapsolur. Sonrasında bu dünyadan kurtulup eski hayatına dönmek için kendini paralar. Meraklısı izlesin ama beklentisini iyi ayarlasın…

Neslihan Atagül’ün performansından bahsetmek istiyorum, kendisini hiç izlememiş olmama rağmen ufak bir önyargıyla başladım, fakat kendisinin performansıyla ilgili hiç bir sıkıntı olmadığını düşünüyorum. Hatta bir şekilde rolü kendine yakıştırmış. Fakat Aaahh Belinda yeniden yazılırken özel bazı dokunuşlardan mahrum kalması, onu sıkıcı ve yüzeysel bir yeniden uyarlamaya dönüşmekten kurtaramıyor. Yönetmenlik olarak da kurgu ve ritim konusu haricinde çok fazla öne çıkan yönlerinden bahsetmek mümkün değil. Bu ne kadar bir kıstas olarak sayılabilir bilmiyorum ama cringe olarak nitelendirilebilecek diyalogların sayısı ortalama bir yerli filme göre oldukça az, bu hoşuma gitti…

Çok biliyorsan sen çekseydin diyen varsa eğer içinden, ben çekseydim nasıl olurdu kısmını düşündüm. Muhtelemen ilk filmim olacağı için yine benzer vasatlıkta bir iş ortaya çıkardı ama yine de daha politik bir film çekerdim muhtemelen. Orijinalinin bu konudaki eleştirel yaklaşımına hiç yakınsayamamış bu film. Zira o film 80’lerin tabularını sallıyordu kendi çapında, Aaahh Belinda ise içinde bulunduğu dönemin ruhunu hiç umursamıyor. Tutarsızlıklar çok fazla, karakterlerin inandırıcılık seviyesi düşük. Ki böyle spesifik konseptteki bir filmde bu detay önem arz ediyor.

Editör Notu: Yazının devamı spoiler içermektedir. Dilerseniz filmi izledikten sonra geri dönebilirsiniz.

Mesela Handan’ın yaşadığı ev, eniştesiyle gizli ilişkisi, çalıştığı ofisin atmosferi, hepsi birbiriyle alakasız bir yap-bozun parçaları gibi. Handan/Dilara dışındaki tüm yan karakterlerin performansları vasatın altında, üzerine zerre düşünülmemiş. Yani oyunculuğa geri dönüş sekansı falan çok bayat kalmış bu uyarlamada. Normalde yükselmemiz gereken anların hepsini aynı nabızla izleyebiliyoruz. Orijinalinden esinlenip bambaşka bir şey denemenin mümkün olduğu bir atmosferde böyle bir işe girişmek bana çok risksiz ve sıkıcı bir hamle gibi geldi. Yurtdışı pazarında ne derece iş yapabilir bilmiyorum bunu zaman gösterecek ama Netflix Türkiye’den daha iyi yapımlar beklemeye, ummaya devam ediyoruz.

Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: IMDb

İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Kızılcık Şerbeti