Yeryüzündeki tüm canlılar birbiriyle denge içinde yaşarken, ne yazık ki biz insanlar gün geçtikçe onların ekosistemlerine zarar veriyor, varlıklarını tehdit ediyor, doğrudan ya da dolaylı olarak soylarının tükenmesine neden oluyoruz. Oysa ki bu gezegende yalnız değiliz ve yaşadığımız yeri milyonlarca tür canlıyla paylaşıyoruz.  Peki daha duyarlı olmak için neler yapabiliriz? Bize sorarsan tam da 5 Haziran Dünya Çevre Günü  geçmişken biyoçeşitlilik nedir, neden önemlidir gibi soruların cevaplarını öğrenmek ve çevremizdekileri de bilinçlendirmek harika bir başlangıç. 

Dünya Çevre Günü 2020

Dünya Çevre Günü, tüm dünyada hem devletleri ve uluslararası şirketleri çevre duyarlılığı konusunda harekete geçirmeyi hem de halkı çevre ve doğa ile ilgili konularda bilinçlendirmeyi amaçlayan bir gün olarak 1974’ten beri 5 Haziran gününde kutlanıyor. Dünya Çevre Günü, küresel değişiklikler için küresel bir topluluk oluşturmak şart diyor ve herkese bir şekilde ulaşmaya, dokunmaya çalışıyor. Küresel toplantıların ve etkinliklerin merkezi olması için her yıl bir ülke ev sahibi olarak seçiliyor. Diğer yandan yine her yıl, belirlenen bir konu çerçevesinde, dünyamızı tehdit eden bir unsura dikkat çekecek, çevre ve doğa konusundaki bir alt başlık tema olarak seçiliyor.

Fotoğraf: Theodor Lundqvist

İşte bu yılki Dünya Çevre Günü’nün teması da biyoçeşitlilik. Yeryüzündeki canlı türlerinin sayısı her geçen gün daha büyük bir hızla azalır, tükenir, yok olurken; Dünya Çevre Günü bununla mücadele konusunda seni de aksiyon almaya ya da en azından bilinçlenmeye davet ediyor. Bugün yeryüzündeki bir milyondan fazla bitki ve hayvan türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya ve bunun en büyük nedeni biz insanlar. Biyoçeşitliliğe dikkat çekecek olan Dünya Çevre Günü’nün ev sahipliğini, Almanya’nın işbirliğiyle, dünyada en fazla doğal çeşitliliğe sahip ülkelerden olan Kolombiya üstleniyor. Birçok farklı tür bitki ve hayvanın yanı sıra dünyadaki orkide türlerinin 3500’den fazlasını, kuş türlerinin ise %19’unu tek başına barındıran, hükümetin biyoçeşitliliği korumayı ulusal bir öncelik olarak benimsediği Kolombiya’nın belki de tüm dünya ülkelerine örnek olması gerekiyor.

Biyoçeşitlilik Nedir?

Fotoğraf: KPD Madhuka

Biyoçeşitlilik, adından da kolayca tahmin edebileceğin gibi, belli bir ekosistemdeki ya da tüm dünyadaki yaşam formlarının çeşitliliği anlamına geliyor. Bu tanım yalnızca dünya üzerinde yaşayan 8 milyonu aşkın canlıyı (hayvan, bitki, mantar, bakteri…) değil, onların doğal yaşam ortamları olan ekosistemleri (okyanuslar, dağlar, ormanlar, mercan kayalıkları…) ve genetik çeşitliliği de kapsıyor. 

Biyoçeşitlilik açısından zengin, sağlıklı ekosistemlerin varlığı, insanlığın yeryüzünde yaşamaya devam edebilmesi, var olabilmesi için düşündüğünden çok daha büyük önem taşıyor. Gözünle gördüğün ya da görmediğin, varlığından haberdar olduğun ya da olmadığın birçok hayvan, bitki, mantar veya bakteri, soluduğun havanın ya da içtiğin suyun temizlenmesine, tükettiğin gıdaların besin değeri açısından zenginleşmesine doğrudan ya da dolaylı şekilde katkıda bulunuyor. Kullandığın ilaçların ya da hayati önem taşıyan hammaddelerin varlığını sağlıyor. Hatta doğal felaketleri önleyebiliyor ya da doğal felaketlerin vereceği hasarı azaltabiliyor.

Fotoğraf: Juanma Clemente Alloza

Fakat ne yazık ki insanlar, biyoçeşitliliği korumak için yeterli özeni göstermiyor. Üretim ve tüketimin aşamaları sonucu dolaylı yoldan, hatta daha da fazlasını yaparak, kendi kısa vadeli çıkarları için ekosistemlere kasıtlı olarak zarar veriyor, canlı türlerini bilinçli olarak yok ediyorlar. Son bir yıl içinde Brezilya’da, Avustralya’da, Kaliforniya’da, Ege’de çıkan orman yangınlarını, Afrika’daki kıyımları, okyanuslardaki mercan kayalıklarının gittikçe kötüye giden durumunu hatırla. Çöplüğe dönüşen otlakları, okyanuslarda biriken plastik atıkların dev bir kıta oluşturduğunu hatırla. Durum ne kadar ciddi dersen, bugün bildiğimiz kadarıyla bir milyondan fazla bitki ve hayvan türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya; bunların bazılarının önümüzdeki birkaç onyıl içinde yeryüzünden silinmesi kaçınılmaz duruyor. Yeryüzünde varlığını sürdüren canlı türlerinin her birinin ekosistemler içinde bir görevi var aslında. Ve denklemden herhangi bir tanesi bile çıktığında, öngörülemeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Sadece insanlar değil, diğer canlılar da biyoçeşitliliğin bir parçası olan canlılarla besleniyor. Biyoçeşitlilikteki azalma, biz insanların ya da diğer canlıların beslenme alışkanlıklarını olumsuz etkiliyor, açlığın ve kuraklığın artmasına, salgın hastalıkların daha kolay yayılmasına neden oluyor. Sadece bunlar da değil, biyoçeşitlilik küresel ekonominin yaklaşık 125 – 140 trilyon dolarlık bir payını oluşturuyor. 

#KendineHasBirGelecek için sen neler yapabilirsin?

Fotoğraf: Gabriel Manlake

İyi haber şu ki, en azından elimizdekini korumak için halen zamanın var. Doğayla ilişkini gözden geçirmek, doğayı ve biyoçeşitliliği korumak üzere hareket etmek için geç değil. Yapabileceğin birçok şey var: Her şeyden önce, öğrenmekle ve bilinçlenmekle başlayabilirsin – buraya kadar okuduysan, zaten buna gönüllüsün demektir!

Şimdi ikinci adım olarak Dünya Çevre Günü websitesini detaylıca inceleyebilir, biyoçeşitliliğin ve farklı canlı türlerinin dünyanın farklı noktalarında ne gibi tehditlerle karşı karşıya olduğunu buradan görebilirsin. Maalesef fark edeceksin ki bu tehditlerin tümü insan kaynaklı. Bu yüzden de sonraki adım olarak öğrendiklerini etrafındakilerle paylaşmak, kendine has bir gelecek için bazı gündelik alışkanlıklarını değiştirmek ve yerel yönetimleri çevreyi, doğayı, biyoçeşitliliği koruyacak düzenlemeler yapmak için ikna etmek çok önemli.

İlginizi çekebilir: Kendine Has’tan Doğaya Saygı

Kapak Fotoğrafı: Wynand van Poortvliet / Unsplash