Bu ayın öne çıkan kitapları; İklimler ve Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık… Peki bu ara başka neler okudum ve diğer kitaplar hakkında neler düşünüyorum?

Bu Ara Neler Okudum?
Bu Ara Neler Okudum? | Fotoğraf: Instagram / @milenakafka_s_h

Bu Ara Neler Okudum?

Andre Maurois | İklimler

Güzel ve hüzünlü, Odile adındaki genç kıza tutulan Philippe, hayatının aşkını bulduğunu düşünüyor. Ancak evlendikten sonra hem karısı hem de ilişkileri değişmeye başlıyor. Genç adam ne kadar çaba gösterse de sevdiği kadının içe kapanıklığının ve değişiminin sebebini uzun süre bulamıyor. Yıllar geçiyor ve Philippe, kuzeni aracılığı ile tanıdığı ve desteğini gördüğü Isabelle ile evleniyor. Ancak bu sefer de Philippe değişmeye, davetlere gitmekten eve gelmemeye, başka insanlara ihtiyaç duymaya başlıyor… 1928 yılında yayımlanan Andre Maurois‘ın İklimler kitabı iki bölümden oluşuyor; birinci bölümde Philippe’in karısı Isabelle’e yazdığı mektubu okurken, ikinci bölümde Isabelle’in evliliğiyle ilgili anlattıklarını okuyoruz. Öncelikle hem konu hem de karakterlerin yaşadığı ruhsal değişimler itibariyle “İklimler” ismini kitaba çok uygun buldum. Kitabı keyifle, hüzünle ve merakla okudum. Bir aşk kitabı olmasının ötesinde, ruhsal çözümlemeleriyle öne çıktı benim için.

Kitabı satın almak için tıklayın.

Sezgin Kaymaz | Benyusuf

Seneler evvel, Sezgin Kaymaz‘ın “Lucky’” isimli kitabını okumuştum ama nasıl bir kitaptı, ne düşünmüştüm, hatırlamıyorum. Yazarın Benyusuf kitabı ise öykülerden oluşuyor. Öyküleri okurken kah hüzünlendim kah düşündüm ama çoğunlukla güldüm. Hatta bayağı güldüm çünkü yazarın bahsettiği bazı karakterler ve olayların benzerlerinin benim hayatımda da olduğunu fark ettim, hatta belki sizlerin de… Yoğun okumalar arasında dinlenmek için okunabilir bir kitap. Yazarın birkaç kitabını daha okuduktan sonra daha yerinde yorumlar yapabilirim diye düşünüyorum.

Kitabı satın almak için tıklayın.

Hanif Kureishi | Hiç

Bir zamanların yakışıklı yönetmeni Waldo, artık yaşlı ve bakıma muhtaç bir adam haline geliyor ve tekerlekli sandalyeye bağlı olduğu için bakımı, karısı Zee tarafından yapılıyor. Çiftin görüştüğü pek kimse kalmıyor Waldo’nun otuz yıllık arkadaşı Eddie dışında… Eddie’nin eve sıkça gelmesi, karısı Zee’nin özenli ve neşeli halleri Waldo’nun dikkatini çekiyor ve ihanet şüphesini kanıtlamak için planlar yapmaya başlıyor… Hanif Kureishi‘nin Hiç eserinde; Waldo’nun ölümle yüzleşmesini, özgür ve ünlü bir adamken muhtaç ve yalnız kalmasını ve iç hesaplaşmalarını okumak oldukça keyifliydi.

Kitabı satın almak için tıklayın.

Necati Cumalı | Zeliş

Necati Cumalı‘nın Tütün Zamanı” üçlemesinin ilk kitabı olan “Zeliş“te bir aşk öyküsü anlatılırken dönemin ve o coğrafyanın yaşamı, gelenek ve inançları da okura sunuluyor. Kitap, Urla’da tütün zamanında geçiyor. Babası, borçlarından kurtulmak için Zeliş’i evlendirmek istiyor ancak genç kız, Cemal’e aşık oluyor. Babası ikna olmayınca, iki aşık çareyi kaçmakta buluyor. Yazar, çocukluğunu bu yörede geçirmiş olduğu için kitapta kendi hayatından kesitlerin olduğunu söylemek de mümkün. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 100 Temel Eser arasında alınan roman, aynı zamanda beyaz perdeye de aktarılıyor.

Kitabı satın almak için tıklayın.

Cengiz Aytmatov | Cemile

Kırgızistan’da savaş zamanı… Güzelliğinin yanında gücü, cesareti ve becerikliliği ile bilinen Cemile, Sadık tarafından kaçırılıyor ancak savaş başlayınca, sadece dört ay birlikte yaşayabiliyorlar çünkü Cemile’nin kocası askere alınıyor. Kocasından gelen mektuplarda kendisine çok az yer vermesi, adetten de olsa, Cemile’yi kırıyor ve Cemile kendini işe güce veriyor. Tahıl taşıdığı sıralarda savaş gazisi olan Danyal da ona bu süre zarfında yardım ediyor. Bir süre sonra iki kişi arasındaki ilişki değişmeye başlıyor. Tüm bunlara şahit olan biri, aynı zamanda hikayenin de anlatıcısı olarak karşımıza çıkıyor. Cengiz Aytmatov, hüzünlü ve çok boyutlu bir aşk hikayesi sunuyor bize Cemile eseriyle. Çok farklı bir hikaye mi? Değil. Ama kitabı büyüten de konusu değil; Aytmatov’un dokunaklı anlatımı bana göre. Şimdiye dek nasıl okumamışım?

Kitabı satın almak için tıklayın.

Gogol | Portre

Yoksul ve yetenekli ressam Chartkov’un, gerçeğine korkutucu derecede benzeyen bir portreyle karşılaşması ve onu satın almasıyla başlayan Portre, beni Gogol’un diğer kitapları kadar etkilemese de kitabı çok beğendiğimi söyleyebilirim. Genç ressamın ikilemi, bunlar üzerine düşündükleri ve özellikle hikayenin son sayfalarındaki bazı diyaloglar ilgimi çekti. Biraz mistik, biraz karanlık, alıştığımız bir Gogol hikayesi…

Kitabı satın almak için tıklayın.

Orhan Kemal | Cemile

Orhan Kemal‘in “Küçük Adamın Romanı” adlı üçlemesinin son kitabı olan “Cemile“yi, aslında seneler evvel okuduğumu kitap bitince anlamam benim için de sürpriz oldu. Katiplik yapan Necati ve fabrikada çalışan Cemile’nin birbirlerine kavuşmak için verdikleri mücadelenin anlatıldığı kitap bence her yönüyle, klasik bir Orhan Kemal kitabı. Sevdiğim Türk yazarlar arasında olan Orhan Kemal’i okumak benim için keyifli ve düşündürücü diyebilirim.

Kitabı satın almak için tıklayın.

Yukio Misima | Aşka Susamış

Etsuko, ilgisiz ve gözü hep dışarda olan kocası tifodan ölünce, mecburen kayınpederinin evine taşınıyor ve orada yaşamaya başlıyor. Yaşlı adamın ilgisi kadını rahatsız etse de sessizce yaşamına devam ediyor. Ne var ki bir anda kadını heyecanlandıran bir aşk peyda oluyor… Evin hizmetçisi Saburo’ya duyduğu aşk Etsuko’ya pahalıya mal oluyor. Yukio Misima’nın okuduğum ilk kitabı, aynı zamanda yayımlanan ilk kitabı olan “Bir Maskenin İtirafları”ydı. Misima’nın ne kurguları ne de anlatım tarzı beni çok etkiliyor ancak enteresan bir şekilde okumaktan keyif alıyorum. Özellikle Aşka Susamış kitabında aşkla ilgili birkaç sözünün çok hoşuma gittiğini söyleyebilirim. Herkesin hoşuna gider mi bilmem ama ben severek okudum. 

Kitabı satın almak için tıklayın.

Gülseren Budayıcıoğlu | Camdaki Kız

Gülseren Budayıcıoğlu‘nun “Camdaki Kız” kitabı hayatımda dinlediğim ilk kitap oldu. Seslendirmeyi başarılı buldum ama kitap için aynı şeyi söyleyemiyorum. İnsanların hayatını ve yaşadıklarını okumak, yazarın tespitlerine şahit olmak ilginç olabilir ama anlatım ve sürekli tekrar eden betimlemeler beni çok sıktı. Keşke sadece bir doktorun güncesi olarak kalsaydı, edebiyat yapılmaya çalışılmasaydı…

Kitabı satın almak için tıklayın.

Mehmed Uzun | Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık 

Çok sevdiğim bir arkadaşım var. Hem fikirlerine hem zevkine güvenir, tavsiyelerini her zaman not ederim. Mehmed Uzun‘la da onun sayesinde tanıştım ve ne kadar geç kaldığımı görünce kendime inanamadım. Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık kitabının konusunu yazmayacağım. Konusu etkileyici, evet. Ama beni esas etkileyen şey yazarın dili ve anlatımı. Tabii kitabı özgün dilinden okumadım ama o kendiliğinden, basit anlatım, sade dil ve kısa cümleler beni benden aldı diyebilirim. Konunun etkileyiciliğiyle müthiş bir bütün oluşturuyordu bana göre. Daha ilk sayfalarda arkadaşımın başıma çorap ördüğünü anladım. Çok beğendim, çok!

Kitabı satın almak için tıklayın.

Bu Ara Neler Okudum serimde bu ay daha çok aşk kitapları okuyarak kendim için de bir değişiklik yaptım. Karşılıklısı-karşılıksızı, mutlusu-mutsuzu, imkanlısı- imkansızı her türlüsü güzel akşın. Hissi güzel. Sevilmekten çok sevmek güzel olan, sevebilmek. Sevemeyenlere sevme kabiliyeti ve herkese sağlıklı, huzurlu, bol kitaplı günler diliyorum!

Kapak fotoğrafı: Betil K

İlginizi çekebilir: BiblioMagger’dan Kitap Önerileri