Haberler
theMagger News: Trendler


HABERLER - SLIDER

Yazın sona erişi, şehre dönüş ve yeni sezona eşlik eden yeni sorumluluklarla birlikte mevsimsel depresyon yeniden gündem halini aldı. TikTok içerik üreticisi CHAR Food Guide ise bu süreci atlatabilmek için trende dönüşen ilginç bir fikirle karşımıza çıktı: ‘Anthony Bourdain Autumn’.
Yazar, şef ve sunucu Anhony Bourdain’a saygı duruşunda bulunan bu trend mevsimsel depresyonla...
Yazın sona erişi, şehre dönüş ve yeni sezona eşlik eden yeni sorumluluklarla birlikte mevsimsel depresyon yeniden gündem halini aldı. TikTok içerik üreticisi CHAR Food Guide ise bu süreci atlatabilmek için trende dönüşen ilginç bir fikirle karşımıza çıktı: ‘Anthony Bourdain Autumn’.
Yazar, şef ve sunucu Anhony Bourdain’a saygı duruşunda bulunan bu trend mevsimsel depresyonla mücadele için mevsim geçişinin getirdiklerini romantize etmeyi öneriyor. CHAR Food Guide yaşamdan keyif almayı bilen Bourdain’dan yola çıkarak bunun için bir rehber sunuyor. İlk adım: Biraz gizemli ve seksi görünebilmeniz için üstünüzü giyinip birkaç kazak, en iyi deri ceketinizi ve bir çift güneş gözlüğü ile stilinizi yenilemek. İkinci adım olarak üç aksesuar ediniyorsunuz: koyu bir kahve, bir sigara (ya da kitap) ve bir bagette sandviç! Son olarak çevrenizin tadını çıkarmak ve insanları izlemek için açık havada oturabileceğiniz bir tür kafeye yerleşiyor ve mevsimin tadını çıkarıyorsunuz. Bu esprili trend aslında yaşamdaki ufak şeylerden keyif alabilme yeteneğine vurgu yapıyor ve TikTok’ta Bourdain’dan bir alıntının sıkça paylaşılmasına yol açmış durumda: “Dolunay altında yarı sarhoş bir halde tek başınıza ya da birkaç arkadaşınızla oturduğunuz zaman ne kadar şanslı olduğunuzu anlarsınız; bu anlatamayacağınız bir hikayedir. Sahip olduğum şeylere gerçek zamanda bakmayı ve gerçekten güzel bir an yaşadım demeyi öğrendim!”


İYİ YAŞAM

‘Dating’ kültürü, dijital gelişmeler, cinsiyet rollerine dair anlayış ve evlilik kavramına dair görüşler birbirini etkilerken romantik ilişkilerin geleceği üzerinde sık durulan ve gittikçe karmaşıklaşan bir konu halini aldı. Trend analizi şirketi WGSN de İlişki Psikoloğu Jordan Dixon ile birlikte gelişmeler ışığında romantik ilişkilerin geleceğini mercek altına alıyor.
Cinsiyet, Cinsellik ve İlişki...
‘Dating’ kültürü, dijital gelişmeler, cinsiyet rollerine dair anlayış ve evlilik kavramına dair görüşler birbirini etkilerken romantik ilişkilerin geleceği üzerinde sık durulan ve gittikçe karmaşıklaşan bir konu halini aldı. Trend analizi şirketi WGSN de İlişki Psikoloğu Jordan Dixon ile birlikte gelişmeler ışığında romantik ilişkilerin geleceğini mercek altına alıyor.
Cinsiyet, Cinsellik ve İlişki Çeşitliliği: Cinsiyet kavramı ve cinsel yönelimler üzerine pek çok teorik tartışma sürerken, pratikte çok eşli ilişkilerle birlikte denklem çok daha karmaşık bir hale gelmiş durumda. Dixon’a göre; çok eşli insanlarla ve rızaya dayalı tek eşliliğin olmadığı ilişkilerin içerisindeki kişilerle çalışırken kalıp çözümler sunmak mümkün değil. Heterenotmatif ve tek eşli ilişkileri daha sağlıklı kılmak için öğrendiğimiz bağlanma tipleri gibi kavramları bu ilişkilerde uygulamak pek de kolay değil. Bu nedenle bir kişi için işe yarayan şey, söz konusu ilişki için işe yaramayabiliyor ve her bir spesifik durumda ilişkinin taraflarının birlikte çalışarak kendileri için en doğru çözümleri üretmesi gerekiyor.
Evlilik: Dixon, zorluklar yaşadığımızda ve boşanmadan bahsedildiğinde, bununla ilgili hala çok fazla damgalanma ve utanç olduğunu vurguluyor: “Evlilik bazı şeyleri açabilir ama aynı zamanda ilişki için mücadele ederken bazı şeyleri de kapatabilir. Evliliği sadece romantikleştirmediğimizden ve onu ilişkiler için altın bir onay mührü olarak görmediğimizden emin olmalıyız.”
Cinselliğin Dijital Dalgasını Keşfetmek: Berlin’deki yapay zeka seks oteli gibi yapay zekanın ilişkiler ve yakınlıkla buluştuğu alanları da keşfettiğimiz ve sanal arkadaşlıktan kaynaklanan etik kaygıları tartıştığımız bir dönemden geçiyoruz. Oteli deneyimleme şansı bulan Dixon’a göre: “Seks teknolojisinin gidişatının yeni yolu bu değil.” Cinselliğin dijital dalgasında ilerliyor olsak da bu yakınlığa daha geleneksel bakan kişiler de var olmayı sürdürecek. Burada ilgi çekici olan konu; farklı deneyimleri yaşamak isteyenlerle, geleneksel güven alanlarında kalmak isteyen kişilerin birlikte nasıl var olacakları.


HOBİ & KOLEKSİYON

Bir bakmışsınız gençsiniz. Bir bakmışsınız kuş gözlemciliği ilgi çekici bir hobi gibi görünüyor! Bu zamana dek emekli aktivitesi olarak gördüğümüz kuş gözlemciliği Y ve Z jenerasyonları arasında yükseliyor olmalı ki TikTok’ta 181 milyon görüntülemeye ulaşmış durumda.
TikTok’u Instagram Reels’lerinden takip edenlerdenseniz henüz keşfet sayfanıza düşmemiş olması...
Bir bakmışsınız gençsiniz. Bir bakmışsınız kuş gözlemciliği ilgi çekici bir hobi gibi görünüyor! Bu zamana dek emekli aktivitesi olarak gördüğümüz kuş gözlemciliği Y ve Z jenerasyonları arasında yükseliyor olmalı ki TikTok’ta 181 milyon görüntülemeye ulaşmış durumda.
TikTok’u Instagram Reels’lerinden takip edenlerdenseniz henüz keşfet sayfanıza düşmemiş olması muhtemel ama yakında 20’li yaşlarında insanların kuşlar için organik mama kapları yaptıkları ya da farklı kuşları gözleyip türlerini anlamak için çeşitli app’ler kullandıkları içerikleri görmeye yakında başlayacaksınız. TikTok’ta içerikler paylaşan 26 yaşındaki Alana şu an kafayı takmış olduğunu söylediği kuş gözlemciliğine yeni bir daireye taşındıktan sonra yakındaki ağaçlarda daha fazla kuşun cıvıltılarını fark ettiğinde başlamış. “Köpeğimle dışarıda oturup onları seyretmeye başladım. Daha sonra hangi kuşları duyduğumu takip edip tanımlayabilmek için Merlin Bird ID uygulamasını indirdim.” diyen Alana’nın sözlerinden anlaşılabileceği gibi yeni nesil kuş gözlemciliğinin en önemli farkı görsel ve işitsel uygulamaların kuşların türünü tespit etme konusunda önemli bir yere sahip olması. Yaşlılarla özdeşleştirilen bu hobinin genç meraklılarından TikToker Zach Miko ise eylemi “Gerçek hayatta Pokemon yakalamak gibi” şeklinde özetliyor.
Bu yeniden keşfetme hali ilk okumada kulağa gülünç gelse de aslında gelecek nesillerin “ilginç” bulacakları deneyimler için bir ipucu niteliğinde. İnternet, sosyal medya ve oyun teknolojileri içinde büyüyen bir jenerasyon için norm: Pokemon oyunu, ilgi çekici olansa gerçek yaşamda canlıları izlemek. Buradan hareketle beta jenerasyonuna dair tartışmaları hatırlarsak, yapay zekanın varlığında büyüyen bir jenerasyon söz konusu olduğunda belki de fiziksel olarak bir araya gelip kahve içmek kadar basit eylemlerin ilgi çekici bir “etkinlik” haline geleceğini düşünebiliriz.


FARKINDALIK

Ayrılıklar, flört dramları ve aile içi kavgalar; kuaförler her türlü kişisel hikayemizi paylaştığımız bazı sosyal ağlarımız var. Kimimizinki daha sınırlı kimimizinkiyse daha geniş ve hatta bazı içerik üreticiler için tüm internet ailemi. Rahatladığımızda, gevşediğimizde gardımızı düşürme eğiliminde oluyoruz ve çoğu zaman konuşmalarımız ücretsiz bir terapi seansına dönüşebiliyor. Peki bu eğilimin...
Ayrılıklar, flört dramları ve aile içi kavgalar; kuaförler her türlü kişisel hikayemizi paylaştığımız bazı sosyal ağlarımız var. Kimimizinki daha sınırlı kimimizinkiyse daha geniş ve hatta bazı içerik üreticiler için tüm internet ailemi. Rahatladığımızda, gevşediğimizde gardımızı düşürme eğiliminde oluyoruz ve çoğu zaman konuşmalarımız ücretsiz bir terapi seansına dönüşebiliyor. Peki bu eğilimin de bir dengesi olmalı mı?
Travma boşaltma olarak tercüme edebileceğimiz ‘trauma dumpind’ travmatik bir deneyimi potansiyel olarak bununla başa çıkma konusunda yeterli olmayan birine yüklemek anlamına geliyor. Aklınıza aileniz ve yakın arkadaşlarınız dışında gelen bir örnek var mı? Mesela kuaförler? Refinery 29’ın haberine göre Bu yılın temmuz ayında L’Oréal Professionnel, kuaförlerin yılda ortalama 2.000 saati müşterilerini dinleyerek geçirdiklerini keşfettikten sonra salon çalışanlarının ruh sağlığına odaklanan bir girişim olan Head Up’ı tanıttı. Zira ankete katılan 1.750 saç uzmanından %65’inin profesyonel kariyerleri boyunca kaygı, tükenmişlik veya depresyon yaşadığı bildiriliyor! Bu durum ‘trauma dumping’in kişiler üzerindeki olumsuz etkilerinin en belirgin kanıtlarından bir tanesi. Klinik psikolog Karen Garber’e göre: “Dinleyen kişi “ikincil travma” yaşayabiliyor ve bu da yeni aldıkları bilgileri anlamlandırma veya işleme konusunda zorluk yaşamasına neden olabiliyor.” Elbette bu yakın arkadaşlarımızın dertlerini dinlememek ya da kimseyle kendi sorunlarımızı paylaşmamak gerektiği anlamına gelmiyor. Diğer pek çok şeyde olduğu gibi burada da önemli husus dengeyi bulabilmek. Trauma dumping daha ziyade sürekli ve uzun vadeli şekilde maruz kalındığında olumsuz etkilerini ortaya çıkarıyor. Bu konuya dair farkındalıkla yola çıkmak için güzel bir örnekse; sorunlarımızı paylaşmak istediğimiz kişilere öncelikle “Bir sorunumu paylaşmaya ihtiyacım var. Bugün beni dinleyebilecek halin var mı?” diye sorma alışkanlığını kazanmak olabilir.


FARKINDALIK

Sex and the City’de Carrie Bradshaw’un arkadaşının ‘baby shower’ında kaybolan ayakkabılarını karşılamaması üzerine kendiyle evlendiği ve hediye talep ettiği bölümü hatırlıyor musunuz? Dizideki konseptte kulağa intikamcı gelse de aslında tümüyle yanlış sayılmaz. Yetişkin hayatınızdaki kutlama anlarını bir düşünün: Nişan, düğün, ‘baby shower’… Peki kişisel başarılarımızın kutlanmaya...
Sex and the City’de Carrie Bradshaw’un arkadaşının ‘baby shower’ında kaybolan ayakkabılarını karşılamaması üzerine kendiyle evlendiği ve hediye talep ettiği bölümü hatırlıyor musunuz? Dizideki konseptte kulağa intikamcı gelse de aslında tümüyle yanlış sayılmaz. Yetişkin hayatınızdaki kutlama anlarını bir düşünün: Nişan, düğün, ‘baby shower’… Peki kişisel başarılarımızın kutlanmaya hakkı yok mu?
İşte ‘career shower’ konsepti de tam olarak bu noktada devreye giriyor ve yüksek lisansı tamamlamak, terfi almak, hayalinizdeki işe kavuşmak gibi kariyerinize dair anları kutlamayı ifade ediyor. Şanstan büyük oranda bağımsız ve tümüyle kendi çabanızın birer ürünü olan bu anların da en az evlenmek ya da çocuk sahibi olmak kadar kutlanmaya değer olduğu fikrinden yola çıkan bu konsept sevdiğiniz insanlarla bir araya gelmek için de fırsat sunuyor. Hediye getirmek yerine kutlamaya katılan herkesin kendileri için önemli bir ders aldıkları deneyimleri diğerleriyle paylaşmalarını öneren ‘career shower’lar yükselmeyi hak eden sosyal trendlerden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor.


HABERLER - SLIDER

Son yıllarda günlük yaşamdaki deneyimlerimizi anlatmak için sözcük dağarcığımıza birçok yeni kelimeyi dahil ettik. ‘Gaslighting’den sessiz istifaya (quiet quitting) yaşadıklarımızı ve hissettiklerimizi ifade etmeyi kolaylaştıran bu kelimeler arasında en çok kullandıklarımızdan biri şüphesiz ruh halimizi olumsuz yönde etkileyen ve stres yaratan etkenleri tanımlayan ‘triggers’ yani tetikleyiciler. İşte yeni...
Son yıllarda günlük yaşamdaki deneyimlerimizi anlatmak için sözcük dağarcığımıza birçok yeni kelimeyi dahil ettik. ‘Gaslighting’den sessiz istifaya (quiet quitting) yaşadıklarımızı ve hissettiklerimizi ifade etmeyi kolaylaştıran bu kelimeler arasında en çok kullandıklarımızdan biri şüphesiz ruh halimizi olumsuz yönde etkileyen ve stres yaratan etkenleri tanımlayan ‘triggers’ yani tetikleyiciler. İşte yeni yeni karşımıza çıkmaya başlayan ‘glimmers’ da tüm bu olumsuz deneyimleri anlatan yeni terimlerin arasında nadir bir örnek olarak ‘trigger’ın antidote’u.
Sinir sistemimizi sakin ya da güvende hissetmek üzere harekete geçiren küçük anlara ‘glimmers’ deniyor. “The Polyvagal Theory in Therapy” kitabını yazarı, sosyal hizmet uzmanı Deb Dana’ya atfedilen bu terim, güneş ışığınızın perdenizin kenarında sızıp duvarda ufak bir gökkuşağı oluşturması, bir yabancının samimi gülümsemesini yakalamak ya da kedinize dokunup tüylerinin yumuşaklığını hissetmek gibi ufak anları anlatıyor. Deb Dana ‘glimmers’ı şöyle açıklıyor: “Harika, büyük, kapsamlı neşe, güvenlik veya bağlantı deneyimlerinden bahsetmiyoruz. Bunlar sistemimizi çok yumuşak bir şekilde şekillendirmeye başlayan mikro anlardır.” Bu ufak anları fark etmenin herkese ama özellikle travma sahibi olanlara iyi geldiğini deneyimleyen Dana, glimmers’ın toksik pozitiflik anlamına gelmediğinin de altına çiziyor: “Bu pratiğe dair sevdiğim şey, travmadan kurtulanlarla çalışmanın onların acılarına çok saygılı olması. ‘Glimmers’ onların biyolojilerinin travmayı, krizi veya süregelen acıyı göz ardı etmezken ayın zamanda mikro iyilik anlarını da fark edebilecek, mükemmel bir şekilde tasarlandığının farkına varmalarını sağlıyor.” Bu bakımdan ‘glimmers’ dualiteye izin veriyor ve kötü hislerle ufacık da olsa iyi hislerin birlikte var olabileceği fikrine dayanıyor.


HOBİ & KOLEKSİYON

Ev bitkileri trendi özellikle pandemiyle birlikte yakaladığı yükselişle uzun zamandır hayatımızda. Öyle ki Y kuşağının nedenine dair sosyolojik tezler ortaya atıldı. Yükselen masraflar ve global olarak kötü giden ekonomi nedeniyle artık çocuk yapmanın yerini evcil hayvan sahiplenmek, evcil hayvan sahiplenmenin yerini ise bitkilerin aldığı düşünülüyor. Hatta bitki sahibi olmayı karşılayamayanların birçok mum...
Ev bitkileri trendi özellikle pandemiyle birlikte yakaladığı yükselişle uzun zamandır hayatımızda. Öyle ki Y kuşağının nedenine dair sosyolojik tezler ortaya atıldı. Yükselen masraflar ve global olarak kötü giden ekonomi nedeniyle artık çocuk yapmanın yerini evcil hayvan sahiplenmek, evcil hayvan sahiplenmenin yerini ise bitkilerin aldığı düşünülüyor. Hatta bitki sahibi olmayı karşılayamayanların birçok mum edindiğine dair esprili ‘meme’ler karşımıza çıkıyor. Peki bu hobiyi ekstrem uçlara taşıyan bitki tutkunları için durum böyle mi?
‘Lifestyle’ yazarı Olivia Harrison Refinery29’daki yazısında bitki koleksiyonerleriyle söyleşiyor. Bitki koleksiyonerlerinin bir çoğunun ortak noktası bu meraklarının ailenden geliyor olması. Bir bakıma Y kuşağı bitkilerle aile büyükleri ile ortak bir hobi edinerek eve nostalji unsurunu getiriyor. Bir diğer nedense özellikle büyükşehirlerde ev sahibi olmanın finansal olarak neredeyse imkansız hale gelmesi ve kiracıların evde yapabilecekler dekorasyon tercihlerinin sınırlı olması. 26 yaşındaki koleksiyoner Alex “Bir apartman kiracısı olarak ev sahibi olma hissini yaklaşabilmemin en kolay yolu kendi iç mekanımı yaratmaktı.” diyor.
İlginçtir ki pek çok koleksiyoner için zaman içerisinde konu finansal kaygılardan uzaklaşmış ve neredeyse lüks bir hobiye dönüşmüş. Örneğin Alex kendi deneyimini şöyle açıklıyor: “Tasarruf etmek için daha küçük boyutlu bitkiler almaya çalışıyorum. Ama araba ödemelerime bitkilere harcadığımdan çok daha fazla para harcıyorum. Arabam çok basit ve bahçem kadar eğlenceli değil!” bitkileri için 20.000-30.000 dolar arasında masraf yapan, bir diğer koleksiyoner Vic ise bir arabadan daha pahalı olan bir bitkisi olduğunu söylüyor ve hobisini şöyle savunuyor: “İnsanlara bitkilere bu kadar çok para harcamanın saçma gelebileceğini anlıyorum ama antika arabalara daha fazla para harcayan insanlar var. Ya da kız kardeşimin çanta koleksiyonu benimkinden çok daha pahalı. Nadir bitki koleksiyonerliği sanat koleksiyonerliği gibi düşünmek mümkün.“


İYİ YAŞAM

1800lü yılların ikinci yarısından 1900’lere dek çiftlerin ayrı odalarda uyuması sağlıklı ve modern bir yaklaşım olarak kabul edilirdi. İşte şimdi aynı eğilim Türkçe’ye “uyku boşanması” olarak çevrilen ‘sleep divorce’ adlı bir iyi yaşam trendi olarak geri dönüyor.
Genç neslin ve hatta uzman psikologların da tasdiklediği bu eğilimin, daha kaliteli bir uyku sağlayarak...
1800lü yılların ikinci yarısından 1900’lere dek çiftlerin ayrı odalarda uyuması sağlıklı ve modern bir yaklaşım olarak kabul edilirdi. İşte şimdi aynı eğilim Türkçe’ye “uyku boşanması” olarak çevrilen ‘sleep divorce’ adlı bir iyi yaşam trendi olarak geri dönüyor.
Genç neslin ve hatta uzman psikologların da tasdiklediği bu eğilimin, daha kaliteli bir uyku sağlayarak fiziksel, zihinsel ve hatta ruhsal sağlığa katkı sağladığı düşünülüyor. Birlikte uyuma fikri kulağa romantik gelse de horlamalar, yorgan savaşları, uykusunda çok rüya görenler, konuşanlar, hareketli uyuyanlar ve farklı sıcaklıklarda uyumayı sevenler düşünüldüğünde aslında hiç de pratik olmayan birçok değişkene tabii. ‘Sleep divorce’ da uyku kalitesini etkileyen tüm bu faktörleri elimine etmek üzere tercih ediliyor. Elbette bu tercihin hiç de romantik olmadığını ve çiftlerin ilişkilerini kötü etkiledeğini savunanlar da var. “Tired But Wired: How to Overcome Your Sleep Problems” kitabının yazarı Dr. Nerina Ramlakhan bu geri dönen trendin çiftin ilişkisi üzerindeki olası etkilerine ilişkin tartışmalara şöyle yanıt veriyor: “Bugün uykusuzluktan yakınan ve ayrı uyumayı tercih eden pek çok çiftin, faydalarını fark edip bunu bir nevi yaşam stiline dönüştürdüğünü görüyoruz. Kulağa garip gelse de, endişelenecek bir durum değil. Zira, birlikte uyuyamıyorsanız, kendinizi aynı yatakta uyumak için baskı altında hissetmeniz, ilişkiye zarar verebilir. Üstelik, uykusuzluğun getirdiği gerginliğe nazaran kaliteli bir uyku seansı sonrası çiftlerin iletişiminin geliştiği; birbirlerine daha pozitif ve yapıcı bir enerjiyle yaklaştıkları bir gerçek.”


BUSINESS

“Strong independent woman” (güçlü ve bağımsız kadın) “Who run the world? Girls” (Dünyayı kim yönetiyor? Kadınlar) gibi sloganları artık t-shirtler, bez çantalar ve aklımıza gelebilecek diğer onlarca aksesuarın üzerinde görüyoruz. Peki feminizmin viral oluşundan tam olarak kimler faydalanıyor?
Kadınların güçlenmesi ve dalga dalga yükselen feminizmin önemi üzerine...
“Strong independent woman” (güçlü ve bağımsız kadın) “Who run the world? Girls” (Dünyayı kim yönetiyor? Kadınlar) gibi sloganları artık t-shirtler, bez çantalar ve aklımıza gelebilecek diğer onlarca aksesuarın üzerinde görüyoruz. Peki feminizmin viral oluşundan tam olarak kimler faydalanıyor?
Kadınların güçlenmesi ve dalga dalga yükselen feminizmin önemi üzerine saatlerce konuşabiliriz ve 60’lardan bu yana değerinden kaybettiği hiçbir şey yok. Bununla birlikte hareketin geniş kitlelere yayılmasıyla birlikte pazarlama endüstrisi diğer her popüler konuyu olduğu gibi feminizmi de bir kar elde etme mekanizmasına dönüştürmek için elinden geleni yapıyor. Bir zamanlar bize seks satmaya kararlı olan reklamcılık sektörü, şimdi de cinsiyetçiliğe duyduğu tiksintiyi satmak üzerine çalışıyor. Nosheen Iqbal The Guardian’daki yazısında endüstrinin bu çabasını şu şekilde özetliyor: “Hareketin ticarileşmesi bize bir şey öğrettiyse, o da toplumsal cinsiyet normlarına meydan okuyabileceğiniz, eşitsizlikle savaşabileceğimiz ve daha fazla şampuan satın alabileceğimiz.” Gerçekten de kadınların güçlenmesinin ticarileşmesiyle birlikte kafalar geçmişte olduğundan çok daha karışık. Barbie filmini ele alalım: Filmin hikayesi bize aslında kadınların güçlenmesini vurgulamak üzere ortaya çıkan bir karakterin zaman içerisinde nasıl ulaşılmaz bir ideali temsil eden (dolayısıyla da kadınların nefretini kazanan) çarpık rol modele dönüştüğünü gösterdi. Öte yandan filmin pazarlama stratejileri doğrultusunda birçok markayla yapılan iş birlikleri yine daha çok ürün satın almaya teşvik etti. İşte ticari kaygılar doğrultusunda öğretinin temelinden uzaklaşan ancak bir takım yaratıcı üretimlerin finanse edilebilmesini kolaylaştırdığı için vazgeçilemeyen pazarlama taktiği ‘femvertising’in ana konusunu oluşturuyor ve gücünü arttırırken damakta kekremsi bir tat bırakmayı sürdürüyor.


BAKIM & GÜZELLİK

Cilt bakımı hayatımızın rutini haline geldiğinden beri farklı ürünlerden en yüksek verimi almak için hangi sırada kullanmamız gerektiğini neredeyse ezberledik: Yağ bazlı ve su bazlı temizleyiciler, tonik, serum, göz kremleri, nemlendirici, cilt yağları ve son olarak güneş kremi. Yeni bir trend olan ‘scent layering’ de benzer bir biçimde kullandığımız parfümlerden en yüksek verimi almak ve gün boyunca güzel kokuları...
Cilt bakımı hayatımızın rutini haline geldiğinden beri farklı ürünlerden en yüksek verimi almak için hangi sırada kullanmamız gerektiğini neredeyse ezberledik: Yağ bazlı ve su bazlı temizleyiciler, tonik, serum, göz kremleri, nemlendirici, cilt yağları ve son olarak güneş kremi. Yeni bir trend olan ‘scent layering’ de benzer bir biçimde kullandığımız parfümlerden en yüksek verimi almak ve gün boyunca güzel kokuları korumak için yapabileceklerimizi sıralıyor.
‘Scent layering’e göre sıralama şu şekilde: İlk adım için cildi tamam anlamıyla temizlemek için duşta bir ‘scrub’ kullanıldıktan sonra parfümünüze uyum sağlayan bir duş jelinden yardım alarak temizlenme kısmını tamamlıyorsunuz. Ardından tercihen kokusuz bir nemlendirici ile cildinizi nemlendiriyorsunuz. Eğer parfümünüzün bir de ‘body mist’i var ise bu nemlendirme aşamasında ondan da yardım alabilirsiniz. Sonra parfümünüzün sabitlemek için bir parfüm yağı ve son olarak da parfümünüzü kullanıyorsunuz. Elbette bu aşamalarda kullandığınız ürün sayılarını azaltabilirsiniz. Örneğin; ‘body scrub’ ya da ‘mist’ gibi aşamalar opsiyonel. ‘Scent layering’ tekniğinin önemli aşamaları tıpkı cilt bakımında olduğu gibi: Temizleme ve nemlendirme. Parfüm yağı ise son aşama olan parfümün cildinize daha iyi tutunmasını sağlamak için atlanmaması gereken önemli bir aşama.