Haberler

ABD’nin birçok eyaletinin yanı sıra Danimarka, Lizbon, Londra, Berlin, Prag, Güney Afrika ve Paris gibi yerlerin de olduğu 30’un üzerinde bölgede faaliyet gösteren bir ağa sahip olan Beats By Girlz, müziğinin peşindeki, kendi hikayesini anlatmak isteyen genç kadınları destekleyen bir müzik ve teknoloji girişimi.

Beats By Girlz Türkiye, topluluğunu güçlendirmek amacıyla dijital müzik programları, müzik teorisi, şarkı sözü yazımı gibi birçok farklı alanda müzik ve teknoloji odaklı eğitim projeleri düzenler, yaratıcı endüstrilerde cinsiyet eşitliği için farkındalığı artıracak içerikler geliştiriyor. Pera Müzesi işbirliğinde düzenlenen ‘‘Bir Arada’’ konser serisiyse sonbahar boyunca her ayın son cuma günü üretimleriyle her biri kendi alanında öne çıkan Ceren Temel, Tuğçe Şenoğul, Selin Sümbültepe ve Dilan Balkay gibi seslere yer veriyor.

NFT’ler dışında bir şey konuşamadığımız, markaların projelerinde ve diğer her yerde karşımıza NFT’lerin çıktığı o dönemi hatırlar mısınız ya da Paris Hilton ve Jimmy Fallon’un karşılıklı Bored Ape’lerinden söz ettikleri ‘cringe’ talk-show anını?

Bir süredir üzerine konuşmadığımız NFT’ler o dönemde de bir grup ekonomist ve sanat eleştirmeninin tahmin ettiği gibi uzun vadeli olmayı başaramadı. Web3 ve blockchain teknolojisinde uzmanlaşmış bir “küresel topluluk” olan dappGambl’daki araştırmacılardan oluşan bir ekip yakın zamanda “Ölü NFT’ler: NFT Pazarının Gelişen Manzarası” adlı yeni rapor yayınladılar. Araştırmacılar raporu derlemek üzere, dünyanın en büyük NFT veri altyapısı NFTScan tarafından sağlanan verileri kullanarak 73.000’den fazla NFT koleksiyonunu analiz etti ve bu koleksiyonlardan devasa 69.795 tanesinin piyasa değerinin 0ETH olduğunu buldular. Bu da; NFT toplayıcılarının yüzde 95’i (tahmini 23 milyon kişi) artık tamamen değersiz yatırımları elinde tuttuğu anlamına geliyor.

Dazed’in haberine göre; raporda ayrıca NFT’lerin karbon ayak iziyle ilgili çok tartışılan soruna da değiniliyor. “Temiz kripto” yenilikleri iddialarına rağmen, NFT’lerin basılmasının maliyetli sürecinin hala önemli bir çevresel etkiye sahip olduğu ve 195.699 NFT koleksiyonunun emisyonlarının yaklaşık 16.243 metrik ton CO2 olarak ölçüldüğü tespit edilmiş durumda ki bu miktar 2048 evin veya 3531 arabanın yıllık emisyonuna denk geliyor.

Özetle günün sonunda elimizde; sektörün 2021’deki yükselişi sırasında satın alınan ve şu an esasen değersiz olan ciddi miktarda NFT ve bu NFT’ler tarafından yaratılmış ciddi bir çevresel etki var…

Adam Scott köpeğinizi yürüyüşe çıkarıyor. Ardından Lena Dunham ile hikaye anlatıcılığı üzerine sohbet ediyorsunuz ve son olarak Sarah Silverman ile Zoom’da günün dedikodusunu yapıyorsunuz. Akşam yemeğini fazla kaçırdığınız bir gecenin ardından gördüğünüz rüyaları anımsatan bu senaryonun gerçeğe dönüşmesi mümkün çünkü bahsi geçen Hollywood ünlüleri bir süredir devam eden grevlerden etkilenen film ekiplerine katkıda bulunmak için bunları yapmaya gönüllüler.

Hollywood yazar ve yönetmenlerinin bir süredir ücret, iş güvenliği ve yapay zeka kullanımının düzenlenmesi gibi konular nedeniyle grevde olduklarını mutlaka duymuşsunuzdur. İşte çeşitli ünlüler de şu anda eBay’de gerçekleştirilen açık artırmayla, set çalışanlarının sağlık hizmetlerini karşılayacak bir gelir elde etmeye çalışıyor. Zira süregelen grev, eğlence sektörünün çoğunun 100 günden fazla süreyle kapatılmasına ve mürettebatın işsiz kalmasına neden olmuş durumda. Ünlülerin online buluşmalar ve hatta evleri ziyaret gibi hizmetler sunduğu açık arttırmadan elde edilen gelirler IATSE, LIUNA ve Teamsters’a sağlık hizmeti sağlayan Sinema ve Televizyon Fonu’na gidecek. Açık arttırma özellikle ABD’nin sağlık politikaları dikkate alındığında ayrıca önemli çünkü sağlık hizmetleri son derece pahalı ve ödemelere devlet tarafından ciddi bir destek sağlanmıyor.

Remake’ler ve devam filmleri arasında kaybolunan ve büyük bir kısmının başarısız olduğu bir süreçten geçiyoruz. İptal olan How I Met Your Father gibi tatsız denemelerin arasında Tim Burton ve Haris Zambarloukos gibi isimleri bir araya getiren Beetlejuice 2 modumuzu yükseliyor.

Monica Bellucci, Willem Dafoe ve Justin Theroux gibi heyecan verici isimlerin yanı sıra Wednesday olarak tanıdığımız Jenna Ortaga’nın Lydia‘nın kızı olarak ekibe katılacağı proje için geri sayım başlamış durumda. Zambarloukos “rüya gibi bir proje” olarak değerlendirdiği filmin özünde aile hakkında bir hikaye olduğundan ve 30 yıl sonra ailedeki bağları koruyabilmenin ince bir bakış açısı gerektirdiğini söylüyor ve ekliyor: “Kesinlikle her şeyi kamerada ve gerçek olarak çekiyoruz. Bu da cazibenin bir parçası. Tim Burton aynı anda hem vizyoner hem de çok klasik bir sinemacı. Pratik tekniklere güvenmekten son derece keyif aldım. Bence işler kamerada yapıldığında oyunculardan çok farklı bir performans alıyorsunuz ve bence post prodüksiyonda çözülmesinden daha olumlu bir seyirci tepkisiyle karşılaşıyorsunuz.” 6 Eylül 2024 tarihinde gösterime girecek filmle ilgili bildiğimiz en temel şey: Bize ilk film gibi hissettirmek için elinden geleni yapacağı!

Sinema&tv dünyasının yanı sıra, sürecin başarısıyla pazarlama dünyasını ve Barbiecore gibi trendlerle moda dünyasını etkisi altına alan Barbie filminin ardından, Mattel, Barbie ve Bratz ile ilgili bir televizyon serisi üzerinde çalışıyor.

Filmin bazı anlarında Barbie ve Bratz dünyaları arasındaki farklara göndermeler olduğunu belki fark etmişsinizdir. İşte planlanmakta olan televizyon serisi de Barbie yaratıcısı Ruth Handler ve Bratz yaratıcısı Carter Bryant’ın hayatlarını ele alacak. Deadline’ın haberine göre, Hukuk Profesörü Orly Lobel’in ‘You Don’t Own Me: How Mattel V. MGA Entertainment Exposed Barbie’s Dark Side’ adlı kitabından uyarlanan seride Barbie’nin doğurduğu kültürel devrime karşı başlatılan oyuncak bebek savaşlarının karanlık tarafı, ardından gelen tepkiyi ve oyuncakların acımasız, riskli dünyası konu edinilecek. Elle’in haberine göreyse; eski bir Mattel çalışanı olan Bryant’ın ilk Bratz çizimlerini Mattel’de çalışırken yaptığı, MGA Entertainment’ın yaptığı açıklamadaysa ilk Bratz çizimlerinin 1998’de ortaya çıktığını söyleniyordu. 2008’de açılan davada Mattel haklı bulunmuştu. Tüm bu detayların hikayeyi kızıştıracağına kesin gözüyle bakılırken, dizide yer alacak oyunculara dair henüz bir bilgi yok.

Dövüş sanatlarının ve sinemanın efsanesi Bruce Lee’nin mirası, kızı Shannon Lee’nin girişimi sayesinde House of Lee adlı bir anime dizisiyle yayına giriyor.

Lee’nin dünyanın karanlığa yenik düşmesini önleme görevi üstelenen birleşmiş bir savaşçı birliği kurduğu alternatif bir evreni konu edinen anime, Lee’nin felsefesini yansıtıyor ve onun “Karanlıkta yürüdüklerinin farkında olmayanlar, asla ışığı aramayacaklardır.” gibi sözlerinden ilham alıyor. Maneviyata, kişinin içsel karmaşasıyla mücadelesine, Asyalı Amerikalı ve Pasifik Adalı (AAPI) olma deneyimine de yer veren yapım yüzeysel bir dövüş anlatısı olmanın ilerisine geçiyor ve Lee’nin mirasına daha derin bir bakış sağlıyor. Pekin merkezli anime stüdyosu Shockunit Studio ile işbirliği içinde gerçekleştirilmiş serinin tanıtım filmini buradan izleyebilirsiniz. Yayın tarihi ise net olmamakla birlikte 2024/25 sezonu olarak tahmin ediliyor.

The Rolling Stones, yeni albümünü İngiltere’deki bir yerel gazeteye verdiği şifreli ilanla duyurdu.

Grup, davulcu Charlie Watts’ın ölümünden sonraki ilk albümlerine “kırık cam” anlamındaki “Hackney Diamonds” ismini verdi ve hayranlarını Londra’da yayın yapan yerel Hackney gazetesine ilan vererek haberdar etti. Üstlelik ilan ancak gerçek The Rolling Stones hayranlarının çözebileceği şekilde şifreliydi. “Cam tamiratında uzman” sloganını kullanan grubun ilanında hayranların dikkatini çekecek detaylar saklaydı. Örneğin; İngilizce elmas anlamına gelen “diamonds”kelimesinin “i” harfinin noktası olarak, grubun ikonik dil logosu gibi! Metin içeriğindeyse The Rolling Stones’un “(I Can’t Get No) Satisfaction”, “Gimme Shelter” ve “Shattered” gibi popüler şarkılarına yapılan göndermeler yer alıyordu; yazı tipi de 1978 tarihli “Some Girls”albümünün kapağında kullanılan yazı tipine benzer olacak şekilde seçilmişti. Günün sonunda dikkatli hayranların bu şifreleri fark etmesi uzun sürmedi ve albüm haberi sosyal medyada hızla yayıldı.

Sergilerin yanı sıra atölye, söyleşi, film gösterimleri, konserler, performans gibi pek çok farklı disipline programında yer veren 212 Photography Istanbul, bu yıl İstanbul’un her iki yakasında yirmi farklı noktada gerçekleşecek.

2018’den bu yana sürdürülebilir bir sanat ve kültür geleneği oluşturmak üzere yola çıkan festivalin bu yılki rotaları arasında; Yapı Kredi bomontiada’da Daniëlle van Zadelhoff, Éva Szombat, Rob MacInnis, Floriane de Lassée ve Mous Lamrabat’ın solo sergileri, MSGSÜ Tophane-i Âmire Kültür ve Sanat Merkez’de, koruma alanlarında yaptığı çekimlerle hayvanların ve doğanın dünyasına ışık tutan Nick Brandt, St. Benoit Kilisesi’nin büyülü atmosferinde ise Jules Verne’in zengin hayal dünyasından ilham alan, yeraltına, uzay boşluğuna ve deniz altına yolculuk yaptıran ve kendi evrenlerimizi sorgulatan “Neredeyiz?” sergisi, Taksim Sanat’ta ise Cumhuriyetimizin 100. yılına özel hazırlanan, dönemin öncü kadınlarına ve İstanbul’da sosyal hayatın içinden kadınlara dair arşivsel fotoğraflardan oluşan “Birbirimize Rastladık” sergisi var. Bu yılın programında sergilerin yanı sıra mimariden teknolojiye, yayıncılıktan gastronomiye, sinemadan müziğe, pek çok disiplinden içeriğin yanı sıra, pek çok sanatçı ve kanaat önderi isim, farklı başlıklarda konuşma ve sohbetlerleri de yer alıyor. Detaylar için buraya tıklayabilirsiniz.

Britney Spears’ın babasının vasiliği altında geçirdiği yıllara dair yeni kitabı yolda. Yakın zamanda Pamela Anderson, Anna Nicole Smith ve Janet Jackson gibi isimlerin hayat hikayeleri çeşitli belgesellerle, konusu oldukları olaylardan 20 küsür yıl sonra onların bakış açılarından anlatılmaya çalışıldı. Üç bölümlük yeni Netflix belgeseli Deep V. Heard ise bunlardan farklı olarak yalnızca bir yıl önce yaşanmış bir olayı yeniden karşımıza getiriyor. Peki olayların sıcağı sıcağına anlatılıyor olmasının herhangi bir avantajı var mı?

Bustle’dan Scaachi Koul’a göre cevap hayır. “Siz izlemek zorunda kalmayın diye ben izledim” başlığını verdiği yazısında Koul, serinin duruşma detaylarına boğulmaktan olayın özünden uzaklaştığını söylüyor ve belgeseli Amber Heard’ın sözlerine atıfla şöyle özetliyor: “Heard, davaya itiraz etmeyi planladı, ancak sonunda bir anlaşmayı kabul etti. O sırada yaptığı açıklamada, “Korunmasız tanıklığımın eğlence ve sosyal medya yemi olarak kullanıldığı Amerikan hukuk sistemine olan inancımı kaybettiğim için bu kararı verdim” dedi. “Sosyal medyada karşılaştığım iftira, kadınların öne çıktıklarında yeniden mağdur edilme biçimlerinin büyütülmüş bir versiyonu.” diye de ekledi. İşte Deep V. Heard da sadece bir yıl sonra acımasızca aynı şeyi tekrarlıyor.”

Belgeselin neredeyse tamamı, arşiv kaseti, deneme görüntüleri, haber klipleri ve Amber Heard ile alay eden, Johnny Depp’e tezahürat yapan YouTuber ve TikToker videolarından oluşuyor. Aile içi şiddet, medya veya hukuk mahkemeleri sistemi hakkında herhangi bir ilgi çekici fikir ya da uzman görüşüne yer vermeyen belgeselin tam olarak neyi amaçladığı konusunda net bir görüş olmamakla birlikte, davanın sansasyonelliğinin uygun şekilde karar vermeyi imkansız kıldığını göstermeyi amaçladığı düşünülüyor.

Geçtiğimiz sene ALIVE ismini verdikleri albümleri ile yepyeni bir tarzla dinleyicinin karşısına çıkan The Flabbies, tohumlarını Nisan ayında, kendi stüdyolarında attıkları ve dijital dağıtımını bağımsız olarak kendileri üstlendikleri yeni şarkıları “Free Fall” ile müzikseverlerle buluşuyor.

Disco temasından beslenen Free Fall, özgün dokusu ve düzenlemesi ile dinlerken, açıklanması güç bir his olan rüyada yaşanan düşme hissini  uyandırırken, hayalperest bir gerçeklik dünyasına adım atmamızı sağlıyor. Böylece bizi müziğin büyülü atmosferinde keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. “Her düşüşün kötü olmadığını, bazı düşüşlerin aslında yaşadığımızı hissettirerek gerçeklik ile hayallerimiz arasında bir bağ kurmamızı sağladığını” ifade eden The Flabbies, Free Fall ile bizi serbest düşüşümüzde gözlerimizi güvenle kapatıp hiçbir şeyi düşünmeden dans edebileceğimiz bir evrene davet ediyor. Biz de The Flabbies’in teklifini kabul ediyor ve “Free Fall” eşliğinde içimizdeki hayalperest ruhla birlikte serbest düşüşümüze başlıyoruz!

Haberi Öneren-Hazırlayan: Ezgi Cenk