Çoğu kişi tiyatro “okumaya” meraklı değildir aslında. Ben bu kişilerden değilim hatta öyle ki tiyatro izlemektense okumak daha çok hoşuma gidiyor diyebilirim. Ortamı, kostümleri ve oyunda geçenleri kendi kafamda hayal ettiğim, kendime ait sahneler yarattığım içindir belki kim bilir? Ancak tiyatroda da klasiklerden yanayım ve tabii ki Shakespeare benim için önde gelen isimlerden biri. Shakespeare ile lisede tanıştım ve o zamandan beri resmen Shakespeare’e ayrı bir hayranlık besliyorum. Shakespeare adını duyar duymaz aklımıza gelen en uzun oyunu Hamlet’i de kaç kere okudum gerçekten bilmiyorum. Peki ya Hamlet’e aşık olan Ophelia? Onu kaç kere düşündüm, yine bilmiyorum…

Shakespeare Kitabından Hamlet Oyunu, Alfa Yayınları
Shakespeare Kitabından Hamlet Oyunu, Alfa Yayınları | Fotoğraf: İlke Hazer

Shakespeare’in Hamlet Eserine Dair

Hamlet sıradan bir oyun olmaktan oldukça uzak, çiçeklere bile birbirinden farklı anlamlar yükleyen bir eser. Shakespeare’in Hamlet’i yazarken, 13. yüzyılda yazılmış ”Gesta Danorum” eserinden esinlendiği söyleniyor. Zaten işlediği konularla (ki bunların başlıcaları; intikam, kıskançlık ve aşk) birçok esere ilham kaynağı olmuş, kendinden sonra gelen birçok yazarı etkilemiş ve tabii ki tiyatroyu yüceltmiş bir isim. Freud’u bile etkileyen bir yazar Shakespeare, öyle ki Freud’un psikanalizinin temelinde Hamlet’in etkisinin oldukça fazla olduğu kaynaklarda yazıyor.

Oedipus mitinde, Oedipus’un babasını öldürmesi konu edilir. Hem Hamlet eserinden hem de mitten doğan Freud’un teorisinin, yani “Oedipus Kompleksi” olarak da bilinen kıskançlık türünün örneğini inceleyelim. Oedipus Kompleksi en basit şekliyle, genelde çocuklarda görülen ve ebeveynlerine karşı duydukları arzu ve kıskançlık olarak tanımlanabilir. Hamlet’te bu kompleks, Hamlet’in bilinçaltındaki arzusunu amcasının gerçekleştirmesi üzerine görülebilir. Amcası Cladius, Hamlet’in babasını öldürerek annesiyle birlikte olur. İşte bu tema üzerinden bile Hamlet tezlerde ve kuramlarda yerini alır…

Ophelia: Resimlere Konu Olan Karakter

Hamlet her kelimesiyle bir derinlik barındırıyor içinde ve bir karakteriyle bendeki yeri yine biraz daha farklı bir noktaya ulaşıyor: Ophelia. Danimarka prensi Hamlet’in potansiyel eşi, Polonius’un kızı ve Laertes’in kız kardeşi Ophelia, bu sıfatlardan çok daha fazlası aslında. Hamlet’te bu kadar etkili bir karakter olarak karşımıza çıkması, trajik ölümünün belki de gerçeğe dayanması olabilir. Tarihçilere göre Shakespeare; Ophelia karakterini yaratırken, nehir kenarında çiçek toplarken düşüp boğulan kuzeninden yola çıkmış.

youtube play youtube play

Ophelia, Hamlet’te farklı farklı ruh haliyle çıkar karşımıza. Babası ve abisi tarafından duygularının baskılanmasına rağmen, aşkını tutkuyla yaşamak isteyen bir kadından en sonunda aşkına karşılık bulamayınca melankoliyle deliren ve bunun sonucunda da boğularak ölen bir kadına evrilir. Böylece Ophelia da ayrı bir başlık altında psikanalistler tarafından pek çok araştırmanın konusu olur.

Ophelia’ya John Everett Millais Yorumu

Bunun yanı sıra benim için Ophelia’yı bu kadar özel bir karakter yapan özelliği de tablolara konu olmuş olması. Reg Butler, John William Waterhouse, Paul Falconer Poole ve daha birçok ressam Ophelia’yı resimlerinin teması olarak konu edinir. Benimse en çok hoşuma giden tablo İngiliz ressam John Everett Millais’ye ait. 19. yüzyılda yapılan bu yağlı boya tablo ”Ön Raffaellocular” akımının en popüler eserleri arasında yer alır. Millais bu resmi yaparken manzara kısmı ve Ophelia figürü için iki farklı mekanda çalışır. Ophelia için Elizabeth Siddal ile anlaşır ve Siddal oldukça zor şartlarda modellik yapar. Öyle ki Siddal boğulma etkisinin daha iyi aktarılabilmesi için gümüş çiçeklerle süslü bir elbise giyerek su dolu küvetin içinde Millais’e poz verir, saatler süren resmetme esnasında küvetin altına gaz lambaları koyarak suyu ılık tutmaya çalışırlar…

Ophelia, John Everett Millais
Ophelia, John Everett Millais | Fotoğraf: Pinterest

Bu tabloda Ophelia’nın çevresindeki çiçekler de oyunda taşıdığı sembolik anlamları taşır. Resimde de pek çok farklı çiçek göze çarpar, tıpkı bu çiçeklerin her birinin oyunun belli sahnelerinde bahsedildiği gibi. Mesela söğüt ağacı Ophelia’nın karşılık bulamayan aşkını, ısırgan otları acıyı, Ophelia’nın elinde tuttuğu papatyalar ise masumiyeti sembolize eder. Ayrıca, dördüncü perdede geçen Ophelia’nın boynundaki menekşeler; genç yaştaki ölümünü, saflığını ve sadakatini ifade eder. Unutma beni çiçeği de ismiyle aynı anlamı taşır.

Ophelia’nın Hamlet’te bu kadar büyük bir etki yaratmasını Elizabeth döneminin patriarkal düzenini eleştirmesine bağlayanlar da azımsanmayacak seviyede. Bu görüşe göre kadını ezen erkek egemen düzenin hüküm sürdüğü ve bu yüzden de tiyatrolarda kadın karakterlerin bile erkekler tarafından canlandırıldığı Elizabeth döneminde Shakespeare, Ophelia’yı bir başkaldırı unsuru olarak yaratır. Hatta feminizmde bile kendini göstermeyi başarır Ophelia. Parçadan bütüne dönersek Hamlet sadece bir tiyatro oyunundan çok daha fazlası, içinde birçok anlam barındıran bir şaheser. Her okunduğunda olaylara ve karakterlere karşı sizi sorgulatacak olgular bulmanız kaçınılmaz. Bu yüzden evet, ben Hamlet’i bilmem kaçıncı kez tekrar okuyacağım.

Kapak Fotoğrafı: Pinterest

İlginizi Çekebilir: Fatima Refiğ’den İngiliz Edebiyatı Klasikleri