Temelini melankoli kavramından alan nostalji, geçmiş anlara duyulan özlem, geçmiş anların kişide yarattığı olumlu duygular nedeniyle o anları hatırlama arzusu olarak tanımlanabilir. Bu tanıma ek olarak, nostaljide vurgulanması gereken kavramlardan biri de ‘mesafe’dir. Burada bahsedilen mesafe zamanla yani geçmişle ilişkili olabileceği gibi, istenen an’ın tekrarlama ihtimalinin olmaması olarak da yorumlanabilir. Dolayısıyla kişi artık kendisinden uzak olan an’ın varlığını hissetmek için hatırlama ve anımsama gibi eylemlere başvurmalıdır. Bunu yaparken, gitmek istedikleri an’ı hatırlatan nesnelerden, yerlerden ve ya müzik ve koku gibi bileşenlerden yararlanabilir. Böylece kişi özlem duyduğu an’lara geri gidemese bile o an’ların onda yarattığı olumlu hisleri, şimdiki zamanında da deneyimleyebilir. İşte bahsettiğim tüm bu durumların In The Mood For Love filminin ana bileşenleri. Nasıl mı? Hadi filmi inceleyerek nasıl olduğunu görelim…

In The Mood For Love
In The Mood For Love | Fotoğraf : Pinterest

Huzursuz bir anda kadın erkeğin yakınlaşmasını sağlamak için başını önüne eğmişti ama erkek yapamadı. Çaresizlikten kadın döndü ve uzaklaştı.” cümlesiyle başlayan filmde olaylar, Bay Chow ve Bayan Chan’ın yan yana odalar kiralamasıyla şekillenmektedir. Bu rastlantı iki karakter arasında bir arkadaşlık inşa etmeye başlar ve ardından aralarında başlayan bu arkadaşlık, eşlerinin kendilerini aldattığını öğrenmeleriyle farklı bir boyuta ulaşır. Başka bir değişle Bay Chow ile Bayan Chan’in kader ortaklığını temel alarak başlayan arkadaşlıkları, bir noktadan sonra ulaşması imkansız olan tutkulu bir aşka dönüşerek seyircilerin karşısına çıkmaktadır. Eşlerinin nasıl tanıştıklarını,  birbirlerini nasıl sevdiklerini ve en önemlisi onları nasıl aldattıklarını anlamak için girdikleri oyun, zaman geçtikçe kurgusunu yitrip, onlara anılardan başka bir şey bırakmayacak bir aşka dönüşmüştür.

In the Mood for Love filmi, ulaşılması zor ve giderek imkansızlaşan bir aşk hikayesine dayansa da, bir aşk filminden çok daha fazlası olup, seyirciye bir aşk filminden çok daha fazlasını sunmaktadır. Film otobiyografik bir film olmasa da filmin yönetmeni Wong Kar Wai’in geçmişi ve 60’ların Hong Kong’undan önemli izler taşımaktadır. Bu nedenle filmde olayların 60’lar Hong Kong’da geçmesi, filmi daha iyi anlamak için dikkat etmemiz gereken bir bilgidir. Bu yer ve zaman rastgele seçilmiş bileşenler olmayıp, filmin yönetmeni olan Wong Kar Wai için kişisel bir öneme sahiptir.

Şangay’dan Hong Kong’a 1963’te daha 5 yaşındayken taşınan Wong Kar Wai, belki de filmdeki karakterler aracılığıyla izleyiciye kendi nostaljisini göstermek istemiştir. Dahası karakterlerin yaşadığı kalabalık evler, birlikte yedikleri yemekler, kullanılan eşyalar, kolektif yaşam tarzları ve giydikleri kıyafetler, yönetmenin hafızasında kalan ve belki de özlemini çektiği 60’lar Hong Kong’u izleyiciyle buluşturma konusunda önemli role sahiptir. Ayrıca, film 60’ların Hong Kong’una sadece eşyalarla, kıyafetlerle ve kullanılan müziklerle atıfta bulunmamaktadır. Aynı zamanda, Bayan Chan ve Bay Chow’un içinde bulunduğu muhafazakar toplum, yönetmenin anılarında yer eden 60’lar Hong Kong’unun kültürel bir yansıması olarak varsayabileceğimiz bileşenler barındırmaktadır.

In The Mood For Love
In The Mood For Love | Fotoğraf: Pinterest

Bu yansımayı filmde karakterlerimizin kendilerini sosyal baskı altında hissettikleri sahneleri ve diyologları inceleyerek daha net anlayabiliriz. Mesela, bir sahnede noodle satın almak için merdivenden aşağı inen Bayan Chan’ı onu gören kadınların, Bayan Chan’a karşı ‘bu kıyafetle noodle mı alacak’ gibi olumsuz eleştiriler yapması, Bayan Chan ve Bay Chow beraber görünmek istemedikleri için taksiden aynı anda inmemesi ve ya Bayan Chan’ın yağmurda sırf başkaları Bay Chow ile görüştüğünü anlamasın diye Bay Chow’un şemsiyesini kullanmayı reddetmesi gibi sahneler; 60’lar Hong Kong’unun muhafazakar kültürel yapsının filmde nasıl seyirciye ulaştığının başlıca göstergesidir.

Bir noktadan sonra karakterler yalnız olduklarında bile kendilerini bu kısıtlamanın içinde bulmaktadır. Bu duruma en güzel örnek olabilecek sahnelerden biri Bayan Chan ve Bay Chow sokakta başbaşa konuşurken, yüzlerine sokakta olan demir parmaklıkların gölgesinin yansıdığı sahnedir. Bay Chan ile Bayan Chow’un yüzüne yansıyan demir parmaklıkları, sıkışıp kalmanın ve hapsedilmenin ya da kısıtlamanın metaforu gibi ele alabiliriz.

In the Mood for Love
In the Mood for Love | Fotoğraf: Pinterst

Bu metaforik sahne, Bay Chow’un ve Bayan Chan’ın ilişkilerini toplum ve tabi ki kendileri tarafından yaratılan bir baskının altında yaşadıklarına dair seyirciye ipuçları vermektedir denebilir. Çünkü karakterler sokakta yalnız olsalar da kendilerine yarattıkları tabuların, zihinlerine işlenmiş sosyal baskının ve normların tutsağıdır. Aslında kendilerine yarattıkları tabular tabiri durumu ne kadar iyi ifade etti bilmiyorum. Sonuçta kendi kendimize yarattığımız tabuları, çizgileri içinde yaşadığımız toplumun ve üyesi olduğumuz büyüklü, küçüklü grupların kültüründen, beklentilerinde ayrı düşünebilir miyiz? Bu açıdan bakıldığında karakterlerimizin aşkını imkansız kılan ve filmde sık sık duyduğumuz ‘onlar gibi olmayacağız’ cümlesi, karakterlerimizin kendi düşüncesi mi, yoksa toplumun şekillendirdiği bir düşünce mi; bilemedim. Aslında bu sorgulamaya insanın tamamen kendisine ait bir düşüncesi olabilir mi sorusuyla başlasam daha iyi olurdu ama bu sorular bambaşka bir yazının konusu, o nedenle filmimize geri dönüyorum…

Filmdeki önemli noktalardan biri de, filmde bazı sahnelerin slow motion tekniği ile çekilmiş olmasıdır. Bu slow motion tekniği genelde karakterlerimiz yan yanayken kullanılmıştır. Böylece Bayan Chan ve Bay Chow beraberken, onlar için sanki zaman yavaş  akıyor ya da durmuş gibi bir izlenim verilmeye hedeflenmiştir diyebiliriz. Ayrıca filmde bir diğer önemli nokta ise ritüel ve tekrar kavramlarının filmin anlatı yapısında önemli bir yer tutmasıdır. Belirli bir noktadan sonra karakterlerin geçtiği koridorlar, gittikleri yerler, yaptıkları eylemler tekrar tekrar seyircinin karşısına çıkmaktadır.

In the Mood for Love
In the Mood for Love | Fotoğraf: Pinterest

Hatta bu tekrar tekrar gösterilen sahneler o kadar içiçe geçmiştir ki seyirci çoğu zaman karakterler aynı gün içinde mi yoksa yeni bir günde mi o eylemleri yapıyor tam ayırt edememektedir. Ve böylece izleyicinin geçmiş ile bugün arasındaki çizgiyi görmesi zorlaşmaktadır. Wong Kar Wai, zamanı doğrusal bir düzlemde işlemeyip, hikayeyi geçmişin ve şimdiki zamanın net olmadığı daha belirsiz bir zamanda işlemektedir. Böylece Wong Kar Wai, seyircinin de filmi izlerken aktif rol oynamasını, karakterlerin deneyimlediği anların bir parçası olmasını sağlar. Çünkü seyircinin, filmdeki evrende işlenen olay örgüsünü bir zaman çerçevesi içinde izleyebilmesi için o evrendeki geçmişi hatırlaması ve şimdi zamanın farkında olması gerekmektedir. 

Filmde izleyicinin zamanın akışını takip edebilmesi için iki nesne vurgulanmıştır. Bunlardan biri, Bayan Chan’ın ofisinde seyircilerin karşısına çıkan büyük Siemens saattir. Bunun dışında, Bayan Chan’ın giydiği Cheonagsam’lar, izleyicinin zaman atlamalarını izlemesinde de önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü filmde çoğu zaman Bay Chow ile Bayan Chan’in buluşma, yemek yeme ya da sokakta sohbet etme sahneleri tek bir günün devamı gibi gözükebilmektedir. Ancak bu sahnelere dikkatlice baktığımızda, Bayan Chan’ın cheongsam’larının değişmesi seyirciye bu olayların tek bir günde değil de farklı günlerde yaşandığını  göstermektedir.

In the Mood for Love
In the Mood for Love | Fotoğraf: Pinterest

Bu melodramatik hikaye, Bayan Chan’in Bay Chow’u hep istediği ama cesaret edemediği dövüş kitabını yazması konusunda cesaretlendirmesi ve hatta Bayan Chan’ in Bay Chow’a kitabı yazma konusunda yardım teklif etmesi, acaba bu aşk hikayesi umutsuzluktan başka bir yere evrilebilir mi, diye seyirciyi düşündürür. Seyirci, Bay Chow’ın yazdığı savaş kitabını daha metaforik bir anlamda alıp, acaba bu savaş kitabının onları aşkları için savaşmaya itip itmeyeceğini düşünmeye başlar. Bay Chow, kitabını yazabilmesi ve Bayan Chan ile meraklı gözlerden uzakta vakit geçirebilmesi için 2046 numaralı odayı tutar ve Bayan Chan, Bay Chow’un kitabı yazmasına yardım etmek için o odaya gelmeye başlar. Fakat 2046 numaralı oda onları fiziksel olarak izole tutsa da, kafalarındaki kalabalığı azaltamaz. Geçmişleri, gelecekleri, toplumsal baskı ve kendi ahlaki değerleriyle mücadele eden çift, suçluluk hissi ve tutku ile sarılmış ilişkilerine devam edemez ve sonunda birbirinden ayrılır.

img_7956
In the Mood For Love | Fotoğraf Kaynağı: Pinterest

‘O dönem geçti. Artık o döneme ait hiçbir şey kalmadı…’

Yaşadıkları binadaki odalarından taşınarak, farklı yollara giderler. Yaşadıkları her şey artık geçmişte, sadece anılarda kalmıştır. Fakat yaşananlar geçmişte, bir daha canlanmamak üzere gömülse de o gömülü anların özlemi karakterlerimizin peşini bırakmamıştır. Bunu en iyi şekilde karakterin yıllar sonra ev sahiplerini görmek bahanesiyle yaşadıkları o eksi daireye gelmelerinden ve odalarına bakıp, o zamanları hatırlamalarından anlayabiliriz. Nostaljiyi en iyi besleyen şeylerden biri o an’larla ilgili eşyalar ve mekanlardır. Bunun en önemli nedenlerinden biri anıların  zaman zaman gerçekleştiği yerle birlikte kaydedilmesidir ve bu nedenle anının yaşandığı yere gitmek insan zihninde o an’ı hatırlamasını ve hissetmesini güçlendirmektedir. Fakat karakterlerimiz her ne kadar nostalji arayışında olup, o zamanların izini de sürse yolları tekrardan kesişmez. Pişmanlıkla sarmalanış arzuları ve özlem duydukları an’ları ile bambaşka yollara giderler. 

In the Mood For Love
In the Mood For Love | Fotoğraf Kaynağı: Pinterest

Filmin sonunda izleyicinin karşısına , benim de çok etkilendiğim, şu dizeler çıkıyor; ‘O kaybolan yılları hatırladı. Sanki tozlu bir pencereden bakar gibi, geçmiş görebildiği, ama dokunamadığı bir şeydi. Ve gördüğü her şey bulanık ve belirsizdi.’

İşte bu cümlenin, hatırlamanın tanımı olduğunu düşünüyorum. Çünkü kişi geçmişini hatırlasa bile bu hatırlama objektif değildir. Her hatırlama aslında bir unutmadır. Daha açık konuşmam gerekirse, insan geçmişte yaşadığı anları hatırladığında, o an’ın eski formu aslında kırılır, yeniden işlenir ve dönüştürülür. Çünkü geçmişi şimdiki zamanda olduğumuz kişiye göre yorumlar ve algılarız. Bu nedenle her hatırlama geçmişin farklı bir an’ını ya da o geçmişin bizde uyandırdığı başka bir duygu ortaya çıkabilir diye düşünüyorum. Böylece her hatırlama geçmişin yeniden inşasıdır.

Bay Chow ve Bayan Chan gibi bize geçmişi hatırlatacak yerlere gidip, eşyaları görsek bile o geçmişe bir daha sahip olamayız. Şiirde de söylendiği gibi, geçmişi görsek bile ona dokunamayız. Tüm bu nedenlerden dolayı nostaljiyi hatırlama eyleminin en romantik şekli olarak görüyorum. Ve kim bilir, belki de biz de Bayan Chan ve Bay Chow gibi yaşamak istediğimiz zamanları ve olayları tekrar hatırlayarak mutlu olmaya çalışıyoruz çünkü geçmişte yaşadığımız mutluluğa geri dönmek, gelecekte bilmediğimiz mutlulukları aramaktan daha güvende hissettiriyor.

In the Mood For Love
In the Mood For Love | Fotoğraf Kaynağı: Pinterest

Kapak fotoğraf: Indiewire

İlginizi çekebilir: SineMagger’dan Film Önerileri