Bir ülkeyi tanımanın en etkili yollarından birinin o ülkenin gastronomi tarihini öğrenmek olduğunu düşünüyorum. Yaşanan tarihi olayları; savaşları, devrimleri, dönüşümleri gastronomi hikayeleri ile anlatmak, mutfak kültürünün yaşanan siyasal ya da toplumsal olaylarla nasıl şekillendiğini göstermek Stéphane Hénaut ve Jeni Mitchell için de çok etkili bir yöntem olarak algılanıyor olacak ki “Lezzetli Fransa Tarihi” kitabını yazmaya karar vermişler.

Bu kitabı yazma fikri, peynir tutkunu bir Fransız olan Stéphane’in Amerikalı Jeni ile İngiltere’de tanışıp evlenmesi ve sonra Fransa’ya taşınmalarının ardından Stéphane’in eşine Fransız peynirlerini ve Fransız mutfağını anlatmak için işin tarihini araştırmasıyla ortaya çıkmış.

Kitapta bildiğimiz Fransız lezzetlerinin nasıl şekillendiği, nereden geldiği, nasıl ortaya çıktığı tarihi siyasal ve toplumsal olaylarla o kadar güzel anlatılıyor ki 52 bölümden oluşan kalın bu kitabı elinizden hiç bırakmak istemiyorsunuz. Gastronomi ile profesyonel olarak bir ilginiz olmasa bile içerisindeki bilgiler o kadar şaşırtıcı ki kendinizi derin bir mutfak kültürünü araştırırken buluyorsunuz. Ayrıca bildiklerinizi arkadaş ortamında anlatabilmek de bir o kadar havalı!

Lezzetli Fransa Tarihi
Lezzetli Fransa Tarihi | Fotoğraf: Unsplash/@jeztimms

Kitapta Galyalıların Fransız şarap kültürüne etkisinden tutun efsane Fransız peynirlerinin sadece süt ürünleri kullanmalarına izin verilen keşişler tarafından bulunduğuna kadar birçok, daha önce pek de bilmediğimiz gerçek var. Örneğin: Fransa’da bağ bozumu yasaklarının sebeplerinin dayandığı ilginç gerçekler ya da Fransız’ların Haçlı Seferleri sayesinde bilinenin aksine baharata değil şekere kavuştukları bilgileri ters köşe yaptıran tarihsel gerçeklerden bazıları. Ayrıca Fransa’nın meşhur kırmızı eriğinin aslında Tapınak Şövalye’lerinin zafer yerine ellerinde sadece Şam eriği ile dönmeleri sayesinde ortaya çıkmış olduğu gerçeğini ben kitaptan önce hiç araştırma gereği duymamıştım.

Benim için en ilginç hikayelerden biri Bénédictine likörünün hikayesi oldu. Yıllardır bildiğimizden çok farklı bir hikayesi varmış aslında. Kitabı mutlaka okumanızı öneriyorum ama likörün ilginç hikayesinden bahsetmek istiyorum. Bildiğiniz üzere Bénédictine likörü Fransa’nın Normandiya bölgesinde üretiliyor ve likörün ana maddesi melekotu yan maddeleri ile bir dizi egzotik baharat. Peki nasıl oluyor da Normandiya bu kadar baharata Büyük İskender döneminde sahip olabiliyor?

Dom Bénédictine Likörü
Dom Bénédictine Likörü | Fotoğraf: The Spruce Eats

İşte bu olayı hikayesi şu şekilde; Şarlman yönetimindeki Fransa Krallığı Şarlman öldükten sonra oğlu Dindar Ludwig’e kalır. Dindar Ludwig’in 3 oğlu vardır. Bunların sadece 1 tanesi Fransa’nın başına geçer: Dazlak Karl. O dönem Vikingler, İngiltere’ye ilk seferlerini yaparlar. Daha sonra Fransa’nın kıyı kasabalarını da yağmalaya başlarlar. Fransa’nın Vikingler ile savaşacak askeri tecrübesi ve gücü bulunmaz. Bunun üzerine Fransa Kralı Vikingleri kendisine karşı ayaklanan Fransız azınlıklara karşı kullanmaya karar verir. Onlara yaşamaları için Normandiya bölgesini verir. Zamanla Fransa kültürüne alışan Norslar yani Vikingler orada yaşam kurarlar ve Katolik Hristiyan olurlar. Daha önce yine Vikingler tarafından yıkılan Fécamp Manastırı artık Normandiya Dükü’nün evi haline gelir. Vikingler İskandinavya’dan Normandiya’ya gelirken yanlarında likörün temel malzemesi olan melekotunu getirirler. Ayrıca Sicilya’da hüküm süren Arap Hükümdarlarını devirip ciddi bir kültür alışverişine sebep olurlar.

Efsaneye göre Fécamp manastırında yaşayan İtalyan keşiş ve simyacı Dom Bernardo Vincelli, yerel olarak bu baharatları yetiştirip kullanarak 16. Yüzyılda ilk Bénédictine likörünü yaratır. Yine efsaneye göre Fécamp’taki son keşişler ortaçağdan kalma çok değerli el yazmalarını o bölgede yaşayan bir aileye bırakırlar. Bundan 70 yıl sonra Büyük İskender (Alexandre Le Grand) bu ailede dünyaya gelir. Vincelli’ye ait bu likör tarifini bulur ve likörü Bénédictine olarak üretmeye başlar.

Büyük İskender bu likör ile birlikte pazarlamanın gücüne ne kadar inandığını gösterir ve bugün bildiğimiz pazarlamanın belki de temellerini atar. Bénédictine likörü için Bella époque sanatçılarına afişler çizdirir ve bir likör imparatorluğu kurmak istediği için Fécamp’ta Palais Bénédictine’i yaptırır. Burası hem likörün üretim yeri olacak hem de tılsımlı bir hava yaratacaktır. Bugün şatonun içinde Bénédictine ihtişamı, hikayesi ve tarifinin sergilendiği bir müze bulunuyor. Bu efsanevi likör bugün yemeklerde ve kokteyllerde kullanılmaya devam ediyor. Bu durumda Büyük İskender’in torunu Simca’nın katkıları büyük.

Say yayınları tarafındna basılan ve Gül Tonak tarafından Türkçe’ye çevrilen kitabın içerisinde bu gibi her biri çok dikkat çekici 52 tarihi gerçek bulunuyor. Ben büyük bir keyifle okudum ve keşke tüm ülkeler için benzer kitaplar yapılsa diye düşündüm.

Kapak Fotoğrafı: Say Yayıncılık

İlginizi çekebilir: Beril Sarıca’dan İştah Kabartan 3 Kitap